​İbadetlerini yerine getiren hacılar, kutsal topraklardan ayrılıyor

Hacılar teşriğin ikinci günü taş atarken (Foto: Adnan Mehedli)
Hacılar teşriğin ikinci günü taş atarken (Foto: Adnan Mehedli)
TT

​İbadetlerini yerine getiren hacılar, kutsal topraklardan ayrılıyor

Hacılar teşriğin ikinci günü taş atarken (Foto: Adnan Mehedli)
Hacılar teşriğin ikinci günü taş atarken (Foto: Adnan Mehedli)

Hacıların çoğu kutsal topraklara veda etmeye başladı. Dün şeytan taşlamanın ardından güneş batmadan önce Mina’dan ayrılarak ibadetlerini tamamlamak isteyen hacılar, veda tavafı yapmak için Mekke’ye yöneldi. Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın direktifleri doğrultusunda ibadetlerini sorunsuzca yerine getiren hacıların mutluluğu ise yüzlerinden okunuyordu.
Yurtdışından gelen ve sayıları bir milyon 800 bini aşan hacılar, bugün şeytan taşlamanın adından Mina’dan ayrılarak Mescid-Haram’a yöneldi. Hacılar teşrik günün üçüncü gününde Medine-i Münevvere'yi ziyaret ettikten sonra ülkelerine dönüş için hazırlıklarını yapacak.
Suudi Arabistan’daki güvenlik birimleri, ikinci teşrik gününde planlı ve düzenli bir şekilde hacıları Mina’daki kamplardan Cemarat alanına yöneltti. Teşrik günleri ise bugün sona ererken, Cemarat köprüsü ve koridorlarında güvenlik en yüksek seviyeye çıkarıldı. Suudi Arabistanlı yetkililer ayrıca, hac ibadetlerini gerçekleştirdikleri esnada hastalanan yaklaşık 400 kişinin Mekke ve Mina’daki hastanelere yönlendirildiğini ve tüm ihtiyaçlarının karşılandığını belirtti. Hasta hacılar ise ibadetlerini tamamlamak için ambulanslarla Arafat’a götürüldü.
Mekke Valisi’nden açıklama
Mekke Valisi ve Merkez Hac Komitesi Başkanı Prens Halid El Faysal hac sezonunun sona ermesinin ardından Mina'da bulunan ofisinde düzenlenen basın toplantısında, Mekke’nin bir akıllı şehre dönüştürüldüğünü açıkladı. Prens Halid, geçtiğimiz yıl Veliaht Prens başkanlığında Mekke ve Kutsal Mekanlar Kraliyet Kurulu'nun çalışmalara başladığına dikkati çekti. Söz konusu kurulun, yapılan çalışmalar sonrasında, kutsal mekanların özel geliştirme projelerinin ön çalışmaları konusunda görüş birliğine vardığını söyleyen Prens Halid, teknik ve operasyonel çalışmaların başlatıldığını ve sonuçlandırma aşamasında olduklarını aktardı. Mekke Valisi açıklamasında, “Bu hac sezonunun hemen ardından, Mina'nın geliştirilmesine yönelik konut ve kampları içeren ilk modeli oluşturmaya başlayacağız. İnşallah gelecek yıl bu model hazır olacak. Kral Selman ve Veliaht Prens başkanlığındaki yönetimimizin, Mekke’nin akıllı şehir olması yönünde ısrarı var. Bu da inşallah önümüzdeki birkaç yıl içinde yapılacak” ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan'ın bu topraklara ibadet etmek için gelen herhangi bir Müslüman hacıyla ülkesinin ekonomik, politik ve sosyal koşullarını tartışmaya hakkı yoktur diyen Faysal, bu durumun her ülkeye, her millete özgü olduğunu, ülkesinin başkalarının işlerine karışmadığını belirterek,  kutsal topraklar üzerindeki sorumluluklarının, Rahman’ın misafirlerini Yüce Allah’ın emrettiği şekilde huzur ve sükunet içinde ibadet etmesini sağlamak olduğuna dikkati çekti.
Suudiler hacıların huzuru için seferber oldu
Bu yıl hac sezonunda görevli olan personellerin yanı sıra gönüllü gençlerin rolüne de değinen Prens Halid, özellikle gönüllüler olmak üzere haccın başarısına katkıda bulunan her Suudi vatandaşıyla gurur duyduğunu aktardı.
Mekke Valisi dün Mina'da bulunan ofisinde düzenlenen basın toplantısında, herkesin ülkesine güvenli bir şekilde dönmesi temennisinde bulunarak, hacıların rahat etmesine yönelik sıkı çalışma yürüten Kral Selman bin Abdulaziz ile Veliaht Prens Muhammed bin Selman'a teşekkür ettiklerini dile getirdi.
Mekke Valisi, bu yıl hacı sayısının, yurt dışından 1 milyon 855 bin 27, yurt içinden 634 bin 379 olmak üzere 2 milyon 489 bin 406 olduğu bilgisini verdi. Hac’da görevli kişi sayısına da değinen Prens Halid, güvenlik görevlisi, sağlık personeli ve gönüllüler de dahil olmak üzere toplam 350 bini aşkın kişinin hacılara hizmet verdiğini söyledi. Prens Faysal, 35 bin gönüllü, 120 bin güvenlik görevlisi, 30 bin sağlık personelinin büyük bir özveriyle hacılar için çalıştığını ifade ederken, Suudi Arabistan'a ulaşan hacılar için tonlarca su ve yemek dağıtımı yapıldığına dikkati çekti.
Prens Faysal, 6 saat içerisinde 2 milyon 48 bin hacının Arafat’tan Müzdelife’ye taşındığını belirterek, 360 bin hacının tren ile 100 bin hacının yaya olarak, 20 bin hacının ise otobüsler ile taşındığını belirtti. Mekke Valisi, ülkeye giriş yaptıkları andan itibaren 500 bini aşkın hacının tedavi edildiğini belirerek bu yılki hac mevsiminde 173 hastane ve sağlık ocağı ve 5 bin yatak kapasiteli kliniğin hizmet verdiğinin altını çizdi. Faysal açıklamasında, 336 kişinin açık kalp ameliyatı ve 2 bin 700 kişinin ise farklı operasyonlar geçirdiğini dile getirdi.



Suudi Arabistan, Filistin davasının tasfiyesini doğrudan reddetti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
TT

Suudi Arabistan, Filistin davasının tasfiyesini doğrudan reddetti

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün şafak vakti yapılan açıklamada, Suudilerin Filistin konusundaki tutumunun tutarlılığı vurgulanarak, ‘Suudi Arabistan’ın bir Filistin devletinin kurulmasına ilişkin tutumunun kesin ve değişmez olduğu’ belirtildi. Veliaht Prens ve Başbakan Muhammed bin Selman'ın bu tutumu ‘yoruma yer bırakmayacak açık ve net bir şekilde’ teyit ettiği hatırlatıldı. “Suudi Arabistan, bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ile ilişki kurmayacaktır” denilen açıklamada, Riyad'ın bu konudaki tutumunun ‘değişmez olduğu ve müzakere ya da teklife tabi olmadığı’ vurgulandı.

Açıklamada Suudi Arabistan'ın, ‘İsrail'in yerleşim politikaları, Filistin topraklarının ilhakı ya da Filistin halkını topraklarından sürme çabaları yoluyla Filistin halkının meşru haklarından taviz verilmesini kategorik olarak reddettiği’ yinelendi. Açıklamanın devamında, “Bugün uluslararası topluma düşen görev, topraklarına sahip çıkmaya devam edecek ve ondan asla vazgeçmeyecek olan Filistin halkının çektiği acımasız insani ıstırabı hafifletmek için çalışmaktır. Bu kesin tutum, müzakereye ya da teklife tabi değildir. Filistin halkı uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak meşru haklarını elde etmeden kalıcı ve adil barışa ulaşılamayacaktır. Bu, önceki ABD yönetimine ve mevcut yönetime zaten açık bir şekilde ifade edildi” ifadeleri yer aldı.

Filistinlilerin takdiri

ABD Başkanı Donald Trump'ın dün Beyaz Saray'da İsrail Başbakanı ile düzenlediği basın toplantısında yaptığı dikkat çekici açıklamalardan yaklaşık 60 dakika sonra gelen Suudi açıklaması Filistin Yönetimi tarafından takdirle karşılandı.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas yaptığı açıklamada, yerleşim, ilhak ve yerinden edilmeyi reddeden, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını savunan kardeş Suudi Arabistan yönetiminin art arda yayınladığı samimi ve kardeşçe tutumları memnuniyetle karşıladı. Abbas, Suudilerin cesur ve onurlu tutumlarını takdir etti. Abbas ayrıca, Suudi Arabistan'ın Filistin halkına verdiği büyük desteğin yanı sıra uluslararası forumlarda Filistin davasına verilen destekten, Filistin devletinin tanınması için uluslararası koalisyonun kurulmasından ve önümüzdeki haziran ayında uluslararası barış konferansı düzenlenmesi çabalarından övgüyle bahsetti.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İcra Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh ise “Suudi Arabistan'ın Filistin halkının hakları ve uluslararası hukuka uygun iki devletli çözümün bölgede güvenlik, istikrar ve barışın teminatı olduğu konusundaki sağlam, kararlı ve tarihi tutumunu takdirle karşılıyoruz” dedi.

Filistinlilerin haklarının güvence altına alınması

Yazar ve siyasi analist Munif el-Harbi, “Araplar, Müslümanlar ve vicdan sahibi herkes, Kral Abdulaziz'in 80 yıl önce ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt ile görüşmesinden bu yana Suudi Arabistan'ın Filistin davasına yönelik tutarlı tutum ve ilkelerini kaydedecektir. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Şura Konseyi önünde ve Arap Birliği-İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ortak zirvesine başkanlık ettiği sırada yaptığı konuşmalarda, Filistin hakkından herhangi bir şekilde taviz vermeye yönelik girişimlere yanıt vermekte gecikmediğini ve gecikmeyeceğini vurguladı” ifadelerini kullandı.

Filistin devletini tanıma fırsatı

El-Harbi, “Bugün dünyanın tüm barışsever ülkeleri, Filistin devletini tanımak için Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın doğrudan gözetiminde Suudi Arabistan tarafından yürütülen yorulmak bilmeyen çabalara katılma fırsatına sahiptir” dedi. El-Harbi, ‘Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun Filistin'i BM'ye tam üye olarak kabul eden kararlarında da ifade edildiği üzere, uluslararası toplumu Filistin halkının haklarını desteklemek üzere harekete geçirmenin önemini’ vurguladı. Egemen ve bağımsız bir karara sahip olan Suudi Arabistan'ın ‘Filistinlilerin haklarını en önemli önceliği haline getirdiğini’ ve Riyad ile Tel Aviv arasında barış için uluslararası ya da bölgesel güçler tarafından sarf edilen her türlü çabanın Filistin devletinin kurulmasına açılan kapıdan geçmesi gerektiğini belirten el-Harbi, bunun dışındaki her türlü çabayı ‘ikili barışa ve ardından bölge için adil ve kapsamlı bir barışa ulaşmaya yol açmayacak boşa harcanmış bir çaba’ olarak nitelendirdi.

El-Harbi, askeri güç kullanımı, suikastlar, toprakların zorla ilhakı, zorla yerinden etme ve devletlerin egemenliğinin ihlalinin kendileri için güvenlik ve istikrar sağlamayacağı; ancak 1967 sınırlarını gözeterek başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasına dayanan Suudi barış denklemiyle sükûnetin sağlanacağını söyledi.

Hızlı reaksiyon

Siyasi analist Nidal es-Seb ise Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, ‘Suudilerin ilkesel tutumunun ahlaki ve tarihi bir tutum olduğunu, aynı zamanda Arap Birliği-İİT ortak toplantısı aracılığıyla ortak tutum çağrısında bulunulduğunu ve Suudi Arabistan'ın ABD’nin tutumuna karşı duran tek ülke olmaması gerektiğini’ belirtti. Es-Seb, Suudilerin Filistin davasının tasfiyesini reddeden açıklamasıyla verdiği yanıtın hızının, Suudi kararının egemenliğini ve bağımsızlığını teyit eden kesin bir mesaj ortaya koyduğunu ifade etti. “Filistin halkı uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak meşru haklarını elde etmeden kalıcı ve adil bir barışa ulaşılamayacaktır” diyen es-Seb, bu dosyanın müzakereye, tavize veya ihaleye tabi olmadığını doğruladı. Es-Seb, Suudilerin bu hakkı tasfiye etmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik her türlü girişim karşısında Filistin halkının yanında yer aldığı yönünde doğrudan bir mesaj daha gönderdiğini kaydetti.

Es-Seb, Riyad'ın sarsılmaz bir kararlılıkla sergilediği tutumun, İsrail'in yerleşim politikaları, Filistin topraklarının ilhakı ya da Filistin halkını topraklarından sürme çabaları yoluyla Filistin halkının meşru haklarını zayıflatmaya yönelik her türlü girişimi engelleyeceğine dair Filistinlilerin inancını kuvvetlendirdiğini vurguladı.