İdlib'in güneyinde şiddetli çatışmalar

Suriye rejimine ait savaş uçaklarının geçen cuma günü İdlib'in güneyinde Kefer Sicne köyüne düzenledikleri bombardımanın ardından yükselen duman bulutu (AFP)
Suriye rejimine ait savaş uçaklarının geçen cuma günü İdlib'in güneyinde Kefer Sicne köyüne düzenledikleri bombardımanın ardından yükselen duman bulutu (AFP)
TT

İdlib'in güneyinde şiddetli çatışmalar

Suriye rejimine ait savaş uçaklarının geçen cuma günü İdlib'in güneyinde Kefer Sicne köyüne düzenledikleri bombardımanın ardından yükselen duman bulutu (AFP)
Suriye rejimine ait savaş uçaklarının geçen cuma günü İdlib'in güneyinde Kefer Sicne köyüne düzenledikleri bombardımanın ardından yükselen duman bulutu (AFP)

Suriye ve Rusya savaş uçakları İdlib kırsalındaki bölgeleri bombalamaya devam ediyor. Rus savaş uçakları son olarak İdlib'in güneydoğu kırsalındaki et-Tamana kasabasını çok sayıda füzeyle vurdu. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Hama, İdlib ve Lazkiye kırsallarını hedef alan yaklaşık bin 200 hava ve kara saldırısı gerçekleştiğini duyurdu.
SOHR’un aktardığı bilgilere göre rejim güçleri şu an Han Şeyhun ilçesi eteklerine ulaşmış durumda. SOHR Müdür Rami Abdurrahman, Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı açıklamada savaşçı ve cihatçı gruplarla rejim güçleri arasında, Han Şeyhun’un yaklaşık bir kilometre batısında şiddetli çatışmaların yaşandığını belirtti.
Rejim güçlerinin aynı anda Han Şeyhun'un doğu tarafından da ilerlemeye çalıştığına dikkati çeken SOHR Müdürü, buradaki silahlı grupların ise ‘sert direniş’ ile karşılaştıklarını aktardı.
Abdurrahman’ın açıklamalarına göre rejim güçleri, pazar günü bir kısmı silahlı ve cihatçı gruplar tarafından kontrol edilen İdlib’den geçen uluslararası Halep - Şam karayolunun 3 kilometre yakınlarındaki Tel Nar köyünün kontrolünü ele geçirdi.
Yol, Halep, Hama, Humus’tan geçerek Şam ve Ürdün ile Suriye arasındaki geçiş noktası Nasib Sınır Kapısı’na giden, rejim güçlerinin kontrolü altındaki ana şehirleri birbirine bağlayan can damarı niteliğinde.
Suriyeli muhalif gruplar, rejim güçleri ve rejim yanlısı milislerle girdikleri şiddetli çatışmaların ardından, İdlib bölgesindeki stratejik bir şehrin kontrolünü yeniden ele geçirdi.
Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) bağlı Suriye Ulusal Kurtuluş Cephesi’nden bir komutan, Alman Haber Ajansı’na (DPA) yaptığı açıklamada, muhalif grupların, İdlib’in güney kırsalındaki Han Şeyhun ilçesi yakınlarında yer alan Keferyedun kasabasının kontrolünü yeniden sağladığını ve çatışmalarda rejim güçleri ve Rus özel kuvvetlerinin onlarca zayiat verdiğini, yaralananlar arasında Tuğgeneral Hasan Muhammed Berhum’un da bulunduğunu söyledi.
İdlib’in güney kırsalı eksenindeki devrimci gruplarla girilen çatışmalarda da Suriye ordusundan üst düzey bir subayın yaralandığı haberi Nedaa SY adlı haber sitesine konuşan özel kaynaklar tarafından da onaylandı. Kaynaklar, rejime bağlı Üçüncü Kolordu Komutanı ve Humus Güvenlik Komitesi Başkanı Tuğgeneral Hasan Muhammed’in dün İdlib’in güneyindeki Sukayk köyü civarında yaralandığını belirtti.
Özel bir askeri kaynak, dün Sukayk köyünden et-Tamana kasabasına sızma çalışırken silahlı gruplar tarafından bozguna uğratılan İran ve Rus unsurlarından 10’dan fazlasının öldüğünü belirtti.
Diğer bir gelişmede ise Suriyeli muhaliflerin haber siteleri dün, Halep kırsalındaki muhalif bölgelerde faaliyet gösteren ‘Ulusal Ordu’dan bazı grupların İdlib’deki savaşçı grupları askeri operasyonlara karşı direnişlerinde desteklemek amacıyla Hama kırsalına gittiklerini aktardı.
Bugün savaş alanına dönmek üzere olan Han Şeyhun, sakinlerinin İdlib’de aylar önce başlayan askeri operasyonlardan bu yana güvenli bölgelere kaçması nedeniyle neredeyse bomboş durumda. Han Şeyhun, geçtiğimiz yıllarda çoğunluğunu yerlerinden edilmişlerin oluşturduğu yaklaşık 100 bin kişiye ev sahipliği yapıyordu.
Heyetu Tahriru'ş Şam’ın (HTŞ) kontrolü altında olan ve büyük bir nüfuzu bulunmayan muhalif grupların da faaliyet gösterdiği İdlib ve çevresindeki bazı bölgeler, nisan ayı sonlarından bu yana Suriye rejimi ve müttefiki Rusya tarafından neredeyse her gün bombalanıyor.
İlk üç ay Hama’nın kuzey kırsalında yoğunlaşan çatışmaların ardından rejim güçleri bu ayın 8’inden itibaren İdlib’in güney kırsalında ilerleme kaydetmeye başladı.
SOHR’a göre çatışmalarda 860’dan fazla sivil ve silahlı gruplardan yaklaşık bin 400 unsurun yanı sıra rejim güçleri ve rejim yanlısı gruplardan bin 200’den fazla unsur öldü.  Yine pazar günü İdlib'in güneyinde devam eden hava saldırılarında da biri çocuk iki sivil öldürüldü.
İdlib, Türkiye ve Rusya arasında Eylül 2018’de Soçi’de imzalanan anlaşma uyarınca kurulan, rejim güçleri ve muhalif gruplar arasında silahlardan arındırılmış ‘Gerginliği Azaltma Bölgesi’ kapsamında yer alıyor. Anlaşma uyarınca ayrıca muhalif ve cihatçı grupların ağır ve orta derecede sınıflandırılmış silahlarıyla birlikte bölgeden çekilmesi de gerekiyordu. Ancak bu uygulanmadı.



Ebu Gayt, Şarku'l Avsat'a konuştu: Doha Zirvesi, Katar'ın yalnız olmadığına dair bir mesaj

Kahire'deki Arap Birliği Genel Merkezi (Şarku'l Avsat)
Kahire'deki Arap Birliği Genel Merkezi (Şarku'l Avsat)
TT

Ebu Gayt, Şarku'l Avsat'a konuştu: Doha Zirvesi, Katar'ın yalnız olmadığına dair bir mesaj

Kahire'deki Arap Birliği Genel Merkezi (Şarku'l Avsat)
Kahire'deki Arap Birliği Genel Merkezi (Şarku'l Avsat)

Arap ve İslam ülkelerinin dışişleri bakanları, bugün Katar'ın başkenti Doha'da bir araya gelerek, İsrail'in Doha'ya yönelik saldırısıyla ilgili bir karar taslağını görüşecekler. Bu toplantı, yarın Katar'ın ev sahipliğinde düzenlenecek olağanüstü Arap Birliği – İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde liderlere sunulmak üzere hazırlık niteliğinde.

Bu gelişme, zirveye katılan ülkelerin dışişleri bakanları arasında, resmi toplantılar başlamadan önce bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgili tutumları koordine etmek için temasların devam ettiği bir dönemde gerçekleşti.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, “Zirvenin toplanması, Katar'ın yalnız olmadığı ve Arap ve İslam ülkelerinin onun yanında olduğu mesajını veriyor” dedi.

Ebu Gayt, Şarku'l Avsat'a yaptığı özel açıklamada, “İsrail saldırıları, ne yazık ki, uluslararası toplumun iki yıldır Gazze Şeridi'ndeki soykırım suçuna sessiz kalmasından ve işgalci liderlerin istedikleri her şeyi yapıp paçayı sıyırabilecekleri hissine kapılmalarından kaynaklanıyor. Bu talihsiz durumun sona erdirilmesi gerekiyor. Zira böyle devam ederse uluslararası hukukun çöküşünün bedelini hepimiz ödeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Katar Haber Ajansı (QNA), Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid bin Muhammed el-Ensari'nin dün yaptığı açıklamada, “Zirvede, pazar günü yapılacak dışişleri bakanları hazırlık toplantısı tarafından sunulan, İsrail'in Katar devletine yönelik saldırısı hakkında bir karar taslağı tartışılacak” dediğini aktardı. El-Ensari, ülkesinin ‘bölgedeki son gelişmeler ışığında yarın olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesine ev sahipliği yapacağını’ belirtti.

El-Ensari, ‘bu zamanda Arap Birliği – İİT zirvesinin toplanmasının birçok anlamı ve etkisi olduğunu, İsrail'in bir dizi Hamas liderinin konutlarını hedef alan alçakça saldırısı karşısında İslam dünyasının Katar ile dayanışma içinde olduğunu yansıttığını ve bu ülkelerin İsrail'in uyguladığı devlet terörizmini kategorik olarak reddettiklerini teyit ettiğini’ bildirdi.

Geçtiğimiz perşembe günü Katar, İsrail Hava Kuvvetleri’nin salı günü Hamas liderlerinin konutlarına düzenlediği ve Körfez, Arap ve uluslararası ülkeler ve kuruluşlar tarafından kınanan saldırıyı görüşmek üzere acil bir Arap Birliği – İİT zirvesi düzenleneceğini duyurdu.

Zirvede, durumun yansımaları ve bölgenin daha fazla çatışmaya sürüklenmesini önlemek için atılması gereken adımlar tartışılacak. İran, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın zirveye katılacağını doğrularken, Irak da Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin katılacağını doğruladı. Türkiye Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın Doha'yı ziyaret edeceğini açıkladı.

dfrgty
Geçtiğimiz mayıs ayında Bağdat'ta düzenlenen Arap Birliği Zirvesi’nde çekilen hatıra fotoğrafı (Arap Birliği)

Bölge ülkeleri arasındaki ‘ortak koordinasyon’ kapsamında, Doha'da düzenlenecek olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesi öncesinde Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Suudi Arabistanlı mevkidaşı Prens Faysal bin Ferhan, Türk mevkidaşı Hakan Fidan ve Pakistanlı mevkidaşı Muhammed İshak ile telefon görüşmeleri gerçekleştirdi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın dün yaptığı resmî açıklamaya göre, görüşmelerde ‘mevcut durumun değerlendirilmesi’ ele alındı ve bölgenin karşı karşıya olduğu ciddi siyasi ve güvenlik sorunları ile son olayların yansımalarıyla nasıl başa çıkılacağı konusunda görüş alışverişinde bulunuldu. Bakanlar, ‘bölgedeki bu tehlikeli dönemde İslam ülkeleri arasında dayanışmanın önemi ve İslam dünyasının çıkarlarını gerçekleştirmek ve bölgenin güvenliği ve istikrarına katkıda bulunmak için siyasi, diplomatik ve ekonomik alanlarda koordinasyonu sürdürmenin gerekliliğini’ vurguladılar.

Mısır Dış İlişkiler Konseyi Üyesi Muhammed Hicazi, ‘zirvenin, uluslararası toplum tarafından kınanan İsrail'in Katar'a saldırısının ardından çok tehlikeli ve hassas bir dönemde gerçekleştiğini’ vurguladı. Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin ‘benzeri görülmemiş bir oturumda’ saldırıyı kınadığını belirtti.

Şarku'l Avsat'a konuşan Hicazi şu ifadeleri kullandı: “Zirvenin gündeminde birçok madde yer alacak, bunların başında İsrail'in Katar'a saldırısı geliyor. Ayrıca iki devletli çözüme bağlılık teyit edilecek ve Filistinlilerin yerinden edilmesi bölgesel istikrarı tehdit ettiği gerekçesiyle reddedilecek. Zirve, uluslararası topluma bir mesaj gönderecek ve İsrail'in Filistin halkını sistematik olarak yerinden etmesini reddettiğini vurgulayacak.”

BM Güvenlik Konseyi cuma günü, İsrail'in Katar topraklarına yönelik saldırısını kınadı ve İsrail'in adının anılmadığı bir açıklamada, üyelerinin ‘önemli bir arabulucu olan Doha'ya yönelik saldırıları kınadıklarını’ belirtti.

Hicazi, zirvede, ‘bölgesel iş birliği ve güvenlik için ortak bir vizyon üzerine Suudi Arabistan - Mısır girişimi temelinde Arap Birliği tarafından yayınlanan son kararın tartışılacağını’ beklediğini belirtti. Hicazi ayrıca, zirvenin ardından, bölgedeki bölgesel güvenlik ve iş birliğinin temellerini ve ilkelerini belirleyen bir siyasi deklarasyon yayınlamak amacıyla sınırlı toplantılar ve yürütme düzeyinde başka toplantılar yapılacağını beklediğini ifade etti.

efrt
Geçtiğimiz salı günü Doha'da İsrail saldırısının ardından olay yerinden yükselen dumanı izleyen bir genç (AFP)

Arap diplomatik kaynaklar, Suudi Arabistan ve Mısır'ın girişimiyle Kahire'de düzenlenen son toplantıda Arap dışişleri bakanları tarafından kabul edilen bölgesel güvenlik ve iş birliği ortak vizyonunun, bölgedeki iş birliğinin temelini oluşturduğu ve bölgesel güvenliğin sağlanması için bir yol haritası çizdiği için zirveye katılan liderler tarafından tartışılacağını doğruladı.

Bu ayın başlarında Arap Birliği tarafından dışişleri bakanları düzeyinde kabul edilen bölgedeki güvenlik ve iş birliğine ilişkin ortak Arap vizyonu şu iki maddeyi içeriyordu: ‘İsrail'in Arap topraklarını işgaline son verilmesi için çalışılması gerektiğinin vurgulanması ve İsrail'in bazı Arap topraklarını işgalinin devam etmesi veya diğer Arap topraklarını işgal etme ya da ilhak etme tehdidinin varlığı göz önüne alındığında, bölge ülkeleri arasında iş birliği, entegrasyon ve bir arada yaşama için yapılan herhangi bir düzenlemenin kalıcı olacağına güvenilemeyeceği.’

Şarku'l Avsat'a konuşan Arap diplomatik kaynaklar, ‘zirvenin amacının İsrail'in ihlallerine ilişkin tutumları koordine etmek, son saldırıların ardından Katar ile dayanışmayı teyit etmek ve Katar ile Arap ve İslam dünyasının dayanışmasını ifade etmek, aynı zamanda İsrail'in uygulamalarını reddettiğini dünyaya duyurmak’ olduğunu belirtti.

Kaynaklar, Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman'ın ABD ziyareti ve ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesinin sonuçlarına dayanarak, ‘İsrail'in uygulamalarına yönelik uluslararası ve Amerikan kınamalarının Arap ve İslam dünyasının tutumunu güçlendireceğini ve etkisini artıracağını, böylece işgalci devleti ihlallerini durdurmaya zorlayacak bir güç haline getireceğini’ ifade etti.

Trump, cuma günü New York'ta Katar Başbakanı’nı akşam yemeğine davet etti ve ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff da yemeğe katıldı. Yemek, Katar Başbakanı, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Beyaz Saray'da bir saat süren görüşmesinin ardından gerçekleşti.


Lübnan, Filistin mülteci kamplarında bulunan silahlarla ilgili karmaşıklığı araştırıyor

Lübnan'ın kuzeyindeki Beddavi Mülteci Kampında Fetih Hareketi’nin orduya teslim ettiği silahlarla yüklü bir kamyona eşlik eden Lübnan askerleri (AFP)
Lübnan'ın kuzeyindeki Beddavi Mülteci Kampında Fetih Hareketi’nin orduya teslim ettiği silahlarla yüklü bir kamyona eşlik eden Lübnan askerleri (AFP)
TT

Lübnan, Filistin mülteci kamplarında bulunan silahlarla ilgili karmaşıklığı araştırıyor

Lübnan'ın kuzeyindeki Beddavi Mülteci Kampında Fetih Hareketi’nin orduya teslim ettiği silahlarla yüklü bir kamyona eşlik eden Lübnan askerleri (AFP)
Lübnan'ın kuzeyindeki Beddavi Mülteci Kampında Fetih Hareketi’nin orduya teslim ettiği silahlarla yüklü bir kamyona eşlik eden Lübnan askerleri (AFP)

Lübnan, Filistin mülteci kamplarındaki silahlarla ilgili karmaşıklığı ele almaya başladı. Silahların teslim edilmesinin dördüncü aşaması dün, güvenlik, sosyal ve siyasi konular açısından en karmaşık kamp olarak kabul edilen ülkenin güneydeki Sayda'daki Ayn el-Hilve Filistin Mülteci Kampı’nda başladı. Şiddet yanlısı gruplar da dahil olmak üzere çeşitli gruplar, bu kampın sokaklarının kontrolünü elinde tutuyor.

Lübnan ordusu, Ayn el-Hilve Filistin Mülteci Kampı’ndan beş kamyon dolusu silah ve kuzeydeki Beddavi Mülteci Kampı’ndan üç kamyon dolusu silah teslim aldığını duyurdu. Lübnan-Filistin Diyalog Komitesi, teslim edilen silahların Lübnan ordusunun gözetimine verildiğini ve bu operasyonu, aşamalı olarak uygulanan bir plana göre Filistin mülteci kamplarındaki silahlar sorununu tamamen sona erdirme sürecinde yeni bir dönüm noktası olarak değerlendirdiğini açıkladı.

Hamas’tan kaynaklar, silahların teslim edilmesi ve diğer konuların görüşülmesi için birkaç gün içinde diyalog komitesiyle bir toplantı yapılacağını açıkladı. Kaynaklar, ‘Hamas’ın, tüm Filistinliler gibi bir vizyonu ve tutumu olduğunu’ vurguladı.


Sudan, savaşı sona erdirmeye yönelik uluslararası planı memnuniyetle karşıladı

Sudan’da 2023 yılının nisan ayından bu yana devam eden savaş, ülkede binalara ve altyapıya büyük zarar verdi (AFP)
Sudan’da 2023 yılının nisan ayından bu yana devam eden savaş, ülkede binalara ve altyapıya büyük zarar verdi (AFP)
TT

Sudan, savaşı sona erdirmeye yönelik uluslararası planı memnuniyetle karşıladı

Sudan’da 2023 yılının nisan ayından bu yana devam eden savaş, ülkede binalara ve altyapıya büyük zarar verdi (AFP)
Sudan’da 2023 yılının nisan ayından bu yana devam eden savaş, ülkede binalara ve altyapıya büyük zarar verdi (AFP)

Sudan Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada ülkedeki savaşı sona erdirmeye yardımcı olacak her türlü bölgesel veya uluslararası çabayı memnuniyetle karşıladığını, ancak Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (HDK) eşit muamele yapılmasını reddettiğini yineledi. Bakanlık, Sudan'ın ‘uluslararası veya bölgesel müdahalelerii’ reddettiğine dair ‘Uluslararası Dörtlü’nün açıklamasına yanıt olarak bu hususu vurguladı.

Sudan'daki savaşı sona erdirmek için bir plan ortaya koyan uluslararası dörtlü (Suudi Arabistan, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır) tarafından yayınlanan bildiri, siyasi, sivil ve sendikal güçler, özellikle de eski Başbakan Abdullah Hamduk liderliğindeki Sumud Koalisyonu tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandı. Ancak İslamcılar, bu planı ‘kendilerini siyaset sahneden dışlama’ girişimi olarak nitelendirerek reddettiler.

Uluslararası Dörtlü’nün açıklamasında, Sudan'ın geleceğinin Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ile bağlantılı şiddet yanlısı aşırıcı gruplar tarafından belirlenemeyeceği belirtildi.

Uluslararası Dörtlü, üç aylık bir ateşkes önerdi. Bu ateşkes, kalıcı bir ateşkes haline geldi ve dokuz aylık kapsamlı bir geçiş sürecinin önünü açarak sivil bir hükümetin kurulmasıyla sonuçlandı.