Venezuela'daki 'gölge hükümet' Maduro'ya baskıyı arttıracak

Venezuela'daki 'gölge hükümet' Maduro'ya baskıyı arttıracak
TT

Venezuela'daki 'gölge hükümet' Maduro'ya baskıyı arttıracak

Venezuela'daki 'gölge hükümet' Maduro'ya baskıyı arttıracak

Nobel ödüllü yazar ve analist Mario Vargas Llosa, sosyalizmin 21. yüzyılda Venezuela’da yaptığının modern insanlık tarihinin en kötü felaketlerinden biri olduğunu söylerken, muhalif lider Juan Guaido ise rejim üzerindeki baskılarını artıracaklarını ifade etti.
Latin Amerika ve İspanya’da çıkan gazetelerde yayınlanan makaleleri ile uluslararası topluma seslenen Llosa, insani felaket kontrolden çıkmadan ve bölgedeki birçok ülkeyi etkilemeden Venezuela krizinin mümkün olduğu kadar çabuk çözülmesi gerektiğini belirtti.
Rusya ve Çin’in Devlet Başkanı Nikolas Maduro’ya destek vermesini de şiddetle eleştiren Llosa, ABD’ye, son zamanlarda bazı isimlerle telefon görüşmelerinde bulunarak rejime karşı yaptığı açılımdan geri adım atma çağrısında bulundu. Ayrıca Karakas’a uygulanan politik baskıların şiddetini ve Juan Guaido tarafından yönetilen muhalefete verilen desteğin arttırılmasını talep etti.
Guaido ise rejime karşı yürüttüğü politik mücadeleyi tırmandırmaya devam ediyor. Geçtiğimiz Cumartesi günü yaptığı açıklamada, ‘gölge hükümete’ üst düzey atamaların yapıldığını bildiren Guaido, kendisini ülkenin Geçici Devlet Başkanı olarak tanıyan ülkeleri, ilişkilerini Maduro hükümeti yerine bu ‘yönetim birimi’ ile yürütmeye çağırdı.
Juan Guaido, başkentte gerçekleştirdiği basın toplantısında, “Bu adımın temel amacı, karmaşık insani durumla ilgilenmek, iktidarın gasp edilişine son vermek, geçişe ve yaklaşmakta olan seçimlere hazırlanmak için rejim üzerindeki baskıyı arttırmaktır. Ayrıca bu yılın başından bu yana edindiğimiz gücü bu yılın başlarında etkinleştirmeye ve başlamak üzere olan bir sonraki aşamaya hazırlamaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Guaido tarafından açıklanan bakanlara benzer yetkilere sahip olan ‘baş müzakereciler’ şeklindeki bu görevlendirmeler, Guaido’nun politik vaftiz babası Leopoldo López’in denetimi altında gerçekleştirildi. Lopez geçtiğimiz 30 Nisan’da gerçekleştirilen başarısız darbe girişiminin ardından ev hapsine mahkûm edilmişti. Venezuelalı muhalif bu tarihten beri sığındığı İspanya’nın Karakas Büyükelçiliği’nde bulunuyor. Guaido, Lopez’in görevinin, baş müzakerecilerin dışişleri, ekonomi, varlık yönetimi, insani yardım ve insan hukuku konusundaki faaliyetlerini denetlemek olduğunu söyledi. Muhalif lider gerçekleştirdiği basın toplantısında, Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı İnsan Hakları Komisyonu’nun hazırladığı ve bu hafta yayınlanması beklenen rapora işarette bulunarak, raporun rejim tarafından yapılan baskı ve işkencelerin hangi boyutta olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Elde edilen bilgilere göre Juan Guaido tarafından açıklanan önemli görevlendirmelerden biri de sürgündeki milletvekili Julio Borges’in, Dış İlişkiler Müzakerecisi olarak atanması oldu. Borges, ayrıca rejime benzeri görülmemiş şekilde mali ve diplomatik baskılarda bulunmak, büyükelçiler ve diplomatik misyon üyeleri ile faaliyetleri koordine etmek ve göçmenlerle ilgilenmekle görevlendirildi. Guaido ayrıca önümüzdeki günlerde komşu ülkelerdeki Venezuela büyükelçiliklerine özel askeri görevliler atayacağını bildirdi.
Guaido daha önce ABD ve Venezuela krizini çözmek için oluşturulan Lima Grubu ülkelerine büyükelçi atamalarında bulunmuştu. Washington yönetimi, rejime uygulanan yaptırım paketi ile boyun eğdirdiğini, ABD’deki fonların Geçici Devlet Başkanı Guaido tarafından ataması yapılan kişilere devredildiğini açıklamıştı. Atanan tüm kişilerin şu anda ülke dışında yaşadıkları biliniyor. Bu kişiler, daha önce Meclis Başkan Vekili Edgar Zambrano ve Guaido’nun siyasi danışmanı Roberto Marero'yu tutuklayan rejim tarafından kovuşturulmayı önlemek için yetkilerini uzaktan kullanacak.
Diğer taraftan Maduro rejimi, Kuzey Kore, Küba, Rusya, Çin, Türkiye, İran ve Suriye rejimi gibi sınırlı sayıda müttefikle bağları güçlendirmeyi amaçlayan bir elçiliğin açıldığını duyurdu.



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.