Stalin dönemine ait toplu mezar, nasıl Rusya Hafıza Savaşı'nın mücadele alanına dönüştü

House of History kanalının Stalin’in büyük temizlik kampanyası hakkında hazırladığı kısa bir belgeselin posteri (Youtube)
House of History kanalının Stalin’in büyük temizlik kampanyası hakkında hazırladığı kısa bir belgeselin posteri (Youtube)
TT

Stalin dönemine ait toplu mezar, nasıl Rusya Hafıza Savaşı'nın mücadele alanına dönüştü

House of History kanalının Stalin’in büyük temizlik kampanyası hakkında hazırladığı kısa bir belgeselin posteri (Youtube)
House of History kanalının Stalin’in büyük temizlik kampanyası hakkında hazırladığı kısa bir belgeselin posteri (Youtube)

Oliver Carroll
17 Ağustos tarihinde, yani dokuz günlük kazı faaliyetinin yedinci gününde kazıcılar, buldukları on altı iskeletten sonuncusunu çuval içerisine yerleştirdi ve bu sevimsiz bulgularını yerel yönetim yetkilisine teslim etmeye hazırlandı. Bu yetkili hiç şüphesiz bundan daha yeni cinayet suçlarına ait kanıtları incelemeye alışkın bir adamdı.
Yerli Karelyan ormanı olarak bilinen yerde yüksek ve güzel çam ağaçlarının oluşturduğu on dikdörtgen oymanın üzerine yükseltilmiş. En aşağısına, yeni sürülmüş toprağın yalnızca birkaç metre uzağına, çoğunlukla bir toplu mezarın varlığına işaret eden ahşap haçlar, çiçekler ve oyuk demir vidalar konmuş.
6 bin 241 kurbanın, ateş açılarak idam edildiğine ve 1937-38 yılları arasında, yani Stalin dönemindeki büyük temizlik hareketi olan bilinen dönemin doruk noktasında buraya gömüldüklerine inanılıyor. Bununla birlikte bu bölge ve buraya atılan kurbanlar, on yıllar boyunca devletin gizlediği bir sır olarak kaldı. Gerçek tam anlamıyla ancak 90’lı yıllarda, Sovyetler Birliği İçişleri Halk Komiserliği’ne ait gizli arşive kısa süreli erişim ve eylemci araştırmacıların sarf ettiği yoğun çabalar sayesinde ortaya çıktı.
O dönemde toplu mezara Sandarmokh adı verilmekle yetinildi ve girişine şu basit mesajın yazıldığı bir anıt işareti kondu: “Ey İnsanlar! Birbirinizi öldürmeyin!”. 1997 yılında halka kapılarını açtığından bu yana mekân, ölülerin yakınlarının ağladığı anıtsal bir yer haline geldi.
En azından ulusal kazıcıların geldiği ana kadar.
Kremlin tarafından finanse edilen Tarihî Askerî Rus Birliği adındaki bir kuruluşun liderliğindeki kazı ekibi, şu noktanın kanıtlanması için geldi: Kalıntılar sadece Sovyet baskısına kurban gidenlere ait değildi. Ya da en azından sadece onlara ait olmayıp aralarında, bölge 1942-44 yılları arasında henüz işgal altındayken Finlandiyalı askerler tarafından yakalanıp öldürülen Sovyet askerleri de bulunuyordu.
Finlerin Sandarmokh’taki idamlarla ilişkili olduğuna dair çok delil ortaya konamazken Josef Stalin’in kurbanlarının belgelendirilmesi istendiğinde bunun tam tersi bir durum yaşanıyor. Kazıcıların çalışmaları ise tartışmalara sebep olan iki tarihçi Sergey Virgin ile Yuri Kilin’in ortaya attığı zayıf teorilere dayanıyor.  Virgin ile Kilin’in mantığı genel olarak şunu söylüyor: Finler aynı kampları Sovyet savaş esirlerini tutuklamak için kullanıyorlarsa onları, Sovyetlerin idamlar için kullandığı bu yeri Sovyet esirleri idam etmek için kullanmaktan ne alıkoyabilir?
Tarihî Askerî Rus Birliği’ne bağlı kazı ekibinin başkanı Sergey Virgin, Sandarmokh’ta düzenlenen bir basın toplantısı sırasında ekibine yönelik, tarihî gerçekleri bulandırmak için geldikleri yönündeki suçlamaları kabul etmedi. Açıklamasının devamında bunun tam tersinin doğru olduğunu, zira elemanlarının tarihî bir teoriyi test etmek üzere yerel kültür bakanlığından bir davet aldıklarını belirtti. Sözlerini ispatlamak içinse Bakan Yardımcısı Sergey Soloviyev’in yazdığı bir mektubu gösterdi.
Ancak Memorial İnsan Hakları Örgütü’ne bağlı gözlemci Yelena Kondrahina tarafından hızlı bir şekilde fotoğrafı çekilen mektup, istenenden daha fazlasını ortaya çıkardı.
Mektupta, “Yabancı güçler, Stalin zulmünden Rusya karşıtı propaganda hedefleri doğrultusunda faydalanıyor. Sandarmokh bölgesinde yaşanan olaylara dair çok sayıda soru işareti, Rusya’nın dünyadaki imajını zedeliyor ve bu, hükümet karşıtı güçler için destekleyici bir etkene dönüşüyor” ifadesi yer alıyor.
Bununla birlikte hükümetin ortaya çıkan bu tutumu, yetkililerin Sandarmokh’u Rus Hafıza Savaşı kapsamında bir mücadele alanı olarak incelediğini söyleyen eylemciler ve tarihçiler için beklenmedik bir şey değildi.
Yolları 90’lı yıllarda toplu mezarın bulunduğu yere açılan üç araştırmacıdan biri olan İrina Flige ise Independent’a yaptığı açıklamada kendisinin, Sandarmokh hakkında öne sürülen ‘delice, marjinal ve ilkel’ teorilerin aşamalı olarak normalleşmesine tanık olduğunu dile getirdi. Flige’nin değerlendirmesine göre, “Şu an yaşanan şey, mezarın suç niteliği taşıyacak şekilde tahrip edilmesidir. Bu ahmaklar, sadece tarihî verileri değil yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda çocuklarına ve torunlarına ait cesetleri ortaya çıkarıyorlar”.
Şüphe yok ki kazıcıların arkalarında bıraktıkları kargaşa, Flige ve araştırmacı arkadaşlarını yolun sonunda Onega Gölü’nün kuzey kıyısı yakınlarındaki mezarın bulunduğu yere ulaştıran titiz araştırmanın ustalığı ile uyuşmuyor.
Bulmacanın ilk parçası, 1989 yılındaki siyasi reform programı Perestroyka’nın uygulanması sırasında ortaya çıktı. O dönemde Leningrad şehrindeki bir yerel gazete, yakın zamanlarda üzerindeki sır perdesinin kaldırıldığı idamların listesini yayınladı. Listeler incelenirken ölümlerin Kasım 1937’nin başında yaklaşık 1000 sayı artması, Flige ile arkadaşlarının dikkatini çekti ve bu artışı, hedefli bir sürecin sonucu olarak varsaydılar.
Bu teori, 1937 yılında İçişleri Halk Komiserliği’nin çıkardığı ve Rusya’nın uzak kuzeyindeki kötü bir üne sahip Slovetsky reformist kampında tutuklu bulunan 1825 kişinin idam emrini içeren bağımsız bir belge ile doğrulandı. Solovetsky idamları, üç defa gerçekleşti ve ilk 1111 kurbanın kaderi, Sandarmokh mezarlığına gömülmekle son buldu.
Sonra 1937-38 yılları arasında gizli belgelerin Sandarmokh’a işaret etmek için kullandığı bir ifade ile bu ‘Ayı Dağı’nın yakınındaki yer’, Stalin zulmüne kurban giden başkaları için düzenli bir adres haline geldi.
Her zaman olduğu gibi Stalin’in cellatları daha sonra birbirlerine sırt döndü. İçişleri Halk Komiserliği’nin 1939 yılında karanlık Sandarmokh operasyonlarından sorumlu müdürü Mihail Matviyev, yetkiyi kötüye kullanmak suçlamasıyla tutuklandı. Astlarının ikisi ise idam edildi.
Matvivey’in sorgulama esnasındaki ifadesi ise bulmacanın ikinci temel parçasını meydana çıkardı.
Bu parça ile birlikte Sandarmokh ve idam yöntemlerine dair önemli birçok gerçek gün yüzüne çıktı. Sözgelimi kurbanları peş peşe öldürmek için çukurlara götürme biçimi, her bir kurbanın kendilerine oldukça yakın bir mesafeden ateş açılmadan önce çukurda karınları üzerine uzanmaları yönündeki emir, yetkili Matviyev’in bu tür idamlardan çok sayıda uyguladığı ve günde genelde 400’ü bulduğu şeklindeki bilgiler bu gelişme ile birlikte elde edildi.
Araştırmacılar, Matviyev’in ifadesinde ayrıca mezarların yerlerine dair önemli kanıtlara da ulaştı. Edinilen bilgiler, Medvejyegorsk şehrinden yaklaşık 17 km’lik (11 mile denk geliyor) mesafeye ve yaklaşık yöne (Bovinitz şehrinin batı yolu) işaret ediyor.
Flige, Karelyan bölgesindeki ormanları taramaya başlayan ekibin içerisindeydi ama 1997 yılında içi oyulmuş sembolik dikdörtgen yükseltileri bulan ilk kişi ekip arkadaşı Yuri Dmitriyev oldu. Dmitriyev, neredeyse ilk kazı girişiminde bir kurşun deliği bulunan bir kafatası buldu. O yılın ilerleyen zamanlarında bir savcı, onun Sandarmokh’un bir toplu mezar sakladığı yönündeki çıkarımına onay verdi.
Devletin Sandarmokh’a yönelik politikası, zamanla değişti. Devlet başlangıçta anıt yerin açılmasında kilit bir rol oynadı. Bu bağlamda Stalin’in büyük temizlik döneminin başlangıcının yıldönümünde kendisini temsil etmek üzere üst düzey heyetler gönderdi. Ayrıca etkinlik masraflarını üstlendi, anmaya dönük kitaplar yayınladı ve uluslararası heyetlerin yolculuk masraflarını karşıladı.
Ancak 2014 yılında Kırım yarımadası topraklarının ele geçirilmesinden sonra Karelya’da yeni bir durum ortaya çıktı.
Öncelikle üyeleri ağustos ayındaki anma törenlerine etkin bir şekilde katılan Ukraynalı heyetler, artık katılım daveti almaz oldular. Ertesi yıl yetkililer, Dmitriyev’in ağzını kapadı. 2016 yılından itibaren de devlet, olayları tamamen görmezden geldi.
Aralık 2016’da Yuri Dmitriyev, delilik suçlaması ve çocuk pornografisi üretme şüphesi ile tutuklandı. Kendisine yöneltilen suçlamalar ciddiydi ancak arkadaşları ve meslektaşları, bu suçlamaları uydurma olarak kabul etti ve onun bir eylemci olarak yürüttüğü faaliyetlerle ilişkilendirdi. Nisan 2018’te dava hâkimi, bu görüşü benimsedi ve tüm beklentilerin aksine onu beraat ettirdi. Bununla birlikte yetkililer, karara itiraz ettiler ve başarılı da oldular. Zira özgürlüğü bir haftadan fazla sürmeyen Dmitriyev, şu an ikinci yargılamanın başlamasını bekliyor.
Dmitriyev’in ilk kez tutuklandığı zaman Sergey Virgin ve Yuri Kilin’in Finlere dair teorileri güçlü bir şekilde öne çıkmaya başladı.
Memorial İnsan Hakları Örgütü Moskova Şubesi Temsilcisi İrina Galkova, Virgin’in 2017 yılında Petrozavodsk şehrinde düzenlediği bir konferansı hatırlayarak şu ifadeleri dile getiriyor: “O zaman araştırmacıların odasındaki üniformalı adamların yoğun varlığından ötürü şoka uğradım. Bu kişiler, Rusya Federal Güvenlik Servisi ve askerî birimlere bağlı resmi tarihçilerdi. Virgin’in Kızıl Ordu’ya dair teorisini de ilk kez bu konferansta duydum. Yerli akademisyenler, işittikleri karşısında çok öfkelendi. Biz ise o zaman konuyu anlamamıştık. Zannettik ki bu adam aptalın teki, hiçbir şeyi doğru dürüst bilmiyor. Ama belki de üzücü gerçek şuydu ki o bilmesi gerekenden fazlasını biliyordu.”
Sergey Virgin, kendisi ile Petrozavodsk Üniversitesi’ndeki ofisinde yapılan bir görüşmede kendisinin güvenlik servisi ya da yetkililer ile şüpheli herhangi bir bağlantısı olduğunu kabul etmedi ve elbette işinde iyi herhangi bir tarihçi gibi devlet arşivine erişim gücüne dayandığını, bununla birlikte bu gücün güvenlik servisi ile etkileşimin sınırları olduğunu söyledi ve ‘çoğunlukla’ Rus Devleti için ‘hassas’ konulara değinen çalışmalarını savundu.
Araştırmacının Sandarmokh’a dair tartışmalı teorisini savunarak kendisinin, ‘genellikle’ Stalin zulmünün kurbanlarını içeren kabirlerin yer aldığı Sandormokh’ta siyasi bir baskının yapılmasının inkârı ile ilgilenmediğini söylemesi şüphe uyandırdı. Bir sonraki cümlesi ise bu korkunun büyüklüğüne dair net bir itirazı içerdi. Ona göre çukurların yarısından fazlası ‘boş’ ve 6500 bedenin bu bölgeye gömülmesi de ‘imkânsız’; bir diğer deyişle gerçekler, ‘siyasileştirmeye’ kurban gitti ve ölümlerin sayısı da ‘abartıldı’.
Virgin, Batı medyasının Rusya’ya karşı bir ‘basın savaşı başlattığını’ söyleyerek, “Tarihin boşluk taşımaması gerekir. Eylemciler, başka bir görüşe alan açmaksızın Sandarmokh’u tekellerine almakla hata etti” ifadelerini dile getirdi.
Sandarmokh’ta kazıcıların aletlerini toplayıp çukurları doldurmasından birkaç gün sonra ziyaretçiler mekâna geri döndü. Bu ziyaretçilerden bir kısmı turist olarak yanlarında kameralar, kitaplar ve akıllı telefonlar taşıyorken diğer bir kısmı ise çiçekler ve daha ağır bir yükle geliyor.
65 yaşındaki Peter Nazarov, “Dedemi ziyaret ediyorum. Kasım 1937’de diğerleri gibi gecenin bir yarısı tutuklandı ve İçişleri Halk Komiserliği görevlileri tarafından siyah bir arabanın içerisinde götürüldü” şeklinde konuştu.
Peter’in dedesi olan Yerel Tarım Kooperatifi Müdürü Mihail Nazarov, Sovyet Devleti’ne karşı düzenlenen bir darbeye katılmakla suçlandı. Daha sonra üç kişilik bir komisyon, onun suçlu olduğuna hükmetti ve Mart 1938’te Sandarmokh’ta mermilere hedef oldu.
Peter Nazarov, konuya ilişkin şu yorumda bulunuyor: “Herhangi bir anlaşmazlığın veya medya savaşının varlığını anlayamıyorum. En azından tövbe edilip üzerinde düşünülse.”



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.