Avustralya'da dev bir 'demir ejderha' bulundu

Avustralya'da dev bir 'demir ejderha' bulundu
TT

Avustralya'da dev bir 'demir ejderha' bulundu

Avustralya'da dev bir 'demir ejderha' bulundu

Avustralya'daki bir koyun çiftliğinin altında 96 milyon yıllık dev bir uçan sürüngen iskeleti keşfedildi.
Paleontologlar, kalıntıların bir pterosaur'a ait olduğuna inanıyor. Pterosaurlar, güçlü bir uçma yetisi geliştiren ilk omurgalılar olarak biliniyor.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, yaratığın 4 metrelik kanat açıklığı, 60 santim uzunluğunda ibikli bir kafası ve sivri dişlerin bulunduğu uzun bir çenesi vardı.
Swinburne Teknoloji Üniversitesi'nden doktora öğrencisi ve paleontolog Adele Pentland “Bu, benzer pterosaurlarla yapılan karşılaştırmalara dayanıyor. Bir kanatlı süper avcı (apex aerial predator) olmalı" dedi.
Bu pterosaur'un üst çenesinin önünde büyük bir ibik var, ayrıca alt çenesinde de bir ibik vardı. Alt çenesindeki kırılmış. Varlığı CT tarama verilerinden anlaşıldı.
Araştırmacılar, pterosaur'a Latince'de “demir ejderha” anlamına gelen Ferrodraco adını verdi.
Koyun yetiştiricisi Bob Elliot, Queensland'ın Winton kentindeki kalıntıları 2017'nin başlarında keşfetti.

Yerel bir müzeyi uyardı ve gönüllüler bölgede bir kazı yaptı.
Pentland de Scientific Reports adlı bilimsel yayında bu keşfe dair bir makale yazmaya yardımcı oldu.
Pentland, bu kanatlı sürüngenin 96 milyon yıl önce Winton bölgesinde, “longoz ve nehir kanallarının bulunduğu bir tayga ormanında” yaşadığını söyledi.
(Orman) uzun boyunlu saropod dinozorları, etçil theropodlar, ornitophodlar ve ankilozorlar tarafından iskan edilmiş.

Araştırmacılar, ormandaki yaratıklar arasında Tyrannoaurus rex'in de bulunduğunu söyledi.
Pentland, “Korunan toplam 30 kemikle (Ferrodraco'nun iskeletinin yüzde 10'u) birlikte Avustralya’dan bildirilen pterosaur kemiği sayısı üçe katlandı” dedi.
İskelet, sergilenmek üzere Avustralya Dinazorlar Çağı Müzesi'ne yerleştirildi.
Müzenin ortak kurucusu David Elliott keşfin, kuruluşun en heyecan verici parçalarından biri olduğunu söyledi.
Elliott “Avustralya’nın büyük dinozor fosillerinin çoğu Winton bölgesinde ortaya çıktı; aynı çağda yaşamış dev dinozorların yanında önemli bir pterosaur iskeleti sunmak bilim, eğitim ve bölge turizmi açısından büyük bir kazanım" dedi.



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell