Lübnan'da çocuk işçi sorunu

Lübnan'da yaygın olarak görülen çocuk işçi sorunu son yıllarda Suriyelilerin yerinden edilmesiyle arttı. (Reuters)
Lübnan'da yaygın olarak görülen çocuk işçi sorunu son yıllarda Suriyelilerin yerinden edilmesiyle arttı. (Reuters)
TT

Lübnan'da çocuk işçi sorunu

Lübnan'da yaygın olarak görülen çocuk işçi sorunu son yıllarda Suriyelilerin yerinden edilmesiyle arttı. (Reuters)
Lübnan'da yaygın olarak görülen çocuk işçi sorunu son yıllarda Suriyelilerin yerinden edilmesiyle arttı. (Reuters)

Carine Eliane
Lübnan'da son zamanlarda, yollar ve tarım arazileri gibi alanlarda çalışan çocuk sayısında önemli ölçüde artış görülüyor. Çocukları tehdit eden bu ve benzeri durumlara müdahale edecek ve onları koruyacak resmi bir plan ise mevcut değil.
Çalışan çocuklar ve çalışan kadınlar meselesi alanında çalışmalar yürüten Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Birimi'nin başkanı olan sosyo-eğitim uzmanı Nuzha Şalita çocuk işçiler sorununun yaygın bir durum olduğunu, özellikle de son yıllarda Suriyelilerin yerinden edilmesiyle artış yaşandığını belirtti. Özellikle göç ettikleri için çalışan çocukların sayıları konusunda belirli bir istatistiğin bulunmadığını belirten Şalita açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Aslında Çalışma Bakanlığı’nın talebi üzerine Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) da desteğiyle Araştırma ve Danışmanlık Merkezi tarafından sokaklardaki çocuk işçiler konusunda çalışma da dahil bu konuda birçok çalışma mevcut. Ancak sokaklardaki çocukların bölgeler arasında sürekli hareket halinde olmaları sayılarının belirlenmesini zorlaştırıyor. Yine de Lübnan’ın kıyı şeridini kapsayan bir çalışmada, bu bölgede tahmini olarak bin 500 çocuk işçinin olduğu belirlendi. Söz konusu verinin doğruluğunun onaylanması ise oldukça zor.”
Çoğu Suriye uyruklu
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Nuzha Şalita, bu alanda yapılan çalışmalarla ilgili şunları söyledi:
“Akkar ve Bekaa’da tarım sektöründe çalışan çocukları içeren bir çalışmada çoğu Suriyeli en az 5 bin çocuk işçinin olduğu görüldü. Cinsel saldırı, şiddet ve diğer ihlallere maruz kalma riskleri olan kız çocukları da mevcut. Çalışmaya göre sokaklarda çalışan çocuklar farklı yaşlarda.”
Şalita, Çalışma Bakanlığı’nın talebi üzerine ve ILO’nun desteğiyle Merkezi İstatistik Bürosu tarafından yürütülen Lübnan’daki çocuk işçiler hususundaki bir ankete dikkati çekerek, “Elektrik, mekanik ve tarım gibi farklı sektörlerde 34 bin Lübnanlı çocuğun çalıştığı belirtiliyor” dedi.
Çok plan var ama uygulanmaları imkansız
Çalışma Bakanlığı ve ilgili birçok kuruluşun çocuk işçilerle mücadeleye dair çeşitli girişimleri bulunuyor. Ancak Şalita, gerekli finansman yetersizliği nedeniyle söz konusu girişimlerin uygulanmasının sınırlı düzeyde kaldığını belirtiyor:
“Sokaklardaki çocuk işçiler sorunuyla mücadele etmek için bir birim kuruldu. Çok sayıda memur ve güvenlik gücüne sokaklardaki çocuklara nasıl davranılacağı konusunda eğitim verildi. Ne yazık ki fon yetersizliği nedeniyle çalışmalar durduruldu. Tüm fonlar, sivil toplum kuruluşlarına ve ilgili örgütlere tahsis edildi. Fonların nasıl harcanacağına dair bir takip faaliyeti bulunmuyor. Konuya ilişkin uzmanlığa ve bilgiye sahip olmadan propaganda kampanyaları ile ilgilenen dernekler de var.”
Çalışma Bakanlığı önderliğindeki çeşitli resmi idarelerden, bakanlıklardan, uluslararası kuruluşlardan ve derneklerden üyeleri olan Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Uluslararası Komitesi, 2016 yılına kadar en kötü durumdaki çocuk işçiliği faaliyetlerini yok etmek için ulusal bir eylem planı hazırladı. Ancak planın süresi 2020 yılına kadar uzatıldı.
Şalita’ya göre kısmen mütevazı bir fon ve kısıtlı imkanlar mevcut. Çalışma Bakanlığı ise 18 yaş altı gençlerin, kötü işlerde çalışmasını yasaklayan 8987 sayılı bir kararname hazırladı.
Amerikan Üniversitesi’nin çalışması
Beyrut Amerikan Üniversitesi tarafından yürütülen ve en kötü işlerin tanımlandığı bir çalışmada konuya dair şu ifadelere yer verildi:
“Bakanlığın çocuk işçiliği ile dernekler aracılığıyla ilgilenmesi nedeniyle, riskten kaçınmak amacıyla tarım alanında çocuk işçiliği için 8987 sayılı kararnamenin nasıl kullanılacağına dair bir rehber geliştirildi. Kararname, Bekaa bölgesinde kısmen genelleştirildi. Genel Müdürlük bu hususta önemli bir rol oynadı ve 16 yaş altındaki çocukların tarım alanında çalışmasını engelledi. Durum genelleştirildi. Gözetim ve kontrol için devriyeler gönderildi. Çocukları kötü çalışma şekillerinden korumak için çeşitli alanlarda merkezler kurduk. Bu merkezler, tahsis edilen fonlarda görünür biçimde bir israf nedeniyle kapatıldı. Çocuk işçiliğine karşı bir ulusal grup oluşturduk. Çocukları donatmaya ve onları faaliyetlere yönlendirmeye çalışıyoruz. Bu bağlamda SCREAM (Support Children through Education Art and Media) ile çok şey başardık. Ama kurumlara yardım etmek istediğimiz programlar olsa bile fon eksikliği, üstesinden gelinmesi zor olan büyük bir engel teşkil ediyor.”
Girişimler
Nuzha Şalita, Sosyal İşler Bakanlığı’na bağlı Kalkınma Hizmetleri Merkezleri’ni destekleme çağrısı yaptı. Şalita, söz konusu desteğin ulusal plan dahilinde, kapsamlı bir stratejiye yönelik farkındalığı artırmak için her türlü araca yatırım yapmanın yanı sıra ulusal planın da bir parçası olduğunu belirtti. Finansman eksikliğinin bu girişimlerin uygulamaya koyulmasını engellediğine dikkat çeken Şalita, “Çocuk işçiliğine karşı mücadelenin yalnızca Çalışma Bakanlığı’nın sorumluluğunda olmadığı, hedefe ulaşmak için birlikte çalışmayı gerektirdiği açıkça belirtilmelidir” dedi.
Şalita’ya göre bugün atılan temel adımlardan biri de Çalışma Bakanlığı’nın denetçilere yabancı işçilere yönelik baskınlar sırasında çocuk işçilerin varlığına ilişkin araştırma yapma talimatı vermesi oldu. Zira çocukların tehlikeli çalışmalar kapsamında riske atıldığı gözlemlendiğinde bu kuruluşlar derhal kapatılıyor.
Çok sayıda girişim ve planın ortaya koyulduğu, bakanlığın çok sayıda çaba sarf ettiği açıkça görülüyor. Ancak gerekli fonlar tahsis edilmediği sürece tüm çabalar sınırlı kalacak.
Çocuğun hayatına saldırı, tehlike ve sorumluluklar
Psikiyatrist Gisele Nader’e göre 18 yaşın altındaki çocukların uluslararası yasalar uyarınca çalışması yasak. Ancak çoğu ülkede bu yasalar ihlal ediliyor. Lübnan da bu ülkelerden biri. Nader açıklamasında şunları söyledi:
“Sokak çocukları ve belirli mesleklerde çalışan çocuklar arasında bir ayrım olması gerekiyor. Sokak çocuklarına yardım etmeye çalışan birçok dernek var ama zorluklarla karşı karşıyalar. Çünkü bu çocukların arkalarında paralarını teslim ettikleri, kendilerine koruma sağlayan mafyalar var”
Çocukların kâr yapmak amacıyla sömürüldüğünü söyleyen Nader açıklamasını şöyle sürdürüyor:
“Belirli mesleklerde ve farklı alanlarda çalışan çocuklar var. Maruz kaldıkları koşullar işin niteliğine göre değişiyor. Hiç şüphe yok ki 5 yaşında çalışan bir çocuk, 14 yaşındaki çocuğa göre daha fazla riskle karşı karşıya. Ancak koşullar hiçbir şekilde çocuklar için uygun değil. Zira psikolojik açıdan da zararlara maruz kalıyorlar. Bir gencin yaz aylarında birkaç saatliğine bir işte çalışması, büyümesinde ve gelişmesinde o gence katkıda bulunabilir ve bir mesleği öğrenmesine de yardımcı olabilir. Ama bu da çalışma koşullarının kendisi için uygun olmasına, risk taşımamasına ve ebeveynlerinin izin vermesine bağlıdır. Buradaki amaç da eğlence ve eğitimdir.”
Yorucu işler uygun değil
Gisele Nader, söz konusu işin faydalı ve zevkli olmasına gencin vaktinin çoğunu almaması, yorucu, küçük düşürücü ve fiziksel kapasitesini aşmaması gerektiğine de dikkat çekti. Fakat söz konusu küçük bir çocuk olduğunda riskin arttığını, çünkü işin onun çocukluğunu ve oyun sürelerini çalacağını belirten Nader konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Çocuk henüz yeterli bilince sahip olmaması nedeniyle şiddete, psikolojik ve fiziksel baskıya maruz kalabilir. Bu durumda çalışırken yaşayacağı birçok saldırının yanı sıra güvensizlik, endişe, korku, stres ve depresyon hisleri yaşayabilir. Aynı şekilde henüz erken bir dönemden geçtiği için kötü alışkanlıklar da edinebilir. Çocukluğunda oyunlara, eğlenceye ve derslere katılması ve ailesi tarafından temel ihtiyaçlarının karşılanması gerekiyor.”



Bilim insanları yanıtladı: Beethoven kurşun zehirlenmesi geçirdi mi?

17 Aralık 1770'de doğan Beethoven, hayatının sonlarına doğru işitme yetisini kaybetmişti (AFP)
17 Aralık 1770'de doğan Beethoven, hayatının sonlarına doğru işitme yetisini kaybetmişti (AFP)
TT

Bilim insanları yanıtladı: Beethoven kurşun zehirlenmesi geçirdi mi?

17 Aralık 1770'de doğan Beethoven, hayatının sonlarına doğru işitme yetisini kaybetmişti (AFP)
17 Aralık 1770'de doğan Beethoven, hayatının sonlarına doğru işitme yetisini kaybetmişti (AFP)

Bilim insanlarının yaptığı araştırmada, Ludwig van Beethoven'ın gerçekten de kurşun zehirlenmesi geçirdiği ortaya çıktı. Fakat Alman bestecinin bundan dolayı öldüğüne dair iddiaların asılsız olduğu belirtildi. 

ABD'nin prestijli Harvard Üniversitesi'nden bilim insanları, Beethoven'a ait iki tutam saçı inceledi. 

Hakemli dergi Clinical Chemistry'de 6 Mayıs'ta yayımlanan çalışmada, saç tutamlarındaki kurşunun yanı sıra arsenik ve cıva miktarı da ölçüldü.

Saç örneğindeki kurşun miktarının, sağlıklı bir kişi için üst sınır kabul edilenden 64 kat daha fazla olduğu tespit edildi. Diğer tutamdaysa miktarın 95 kat daha fazla olduğu ortaya çıktı. Ayrıca arsenik ve cıva seviyelerinin de yüksek olduğu belirtildi.

Araştırmacılar, 19. yüzyıl saç örneklerindeki kurşun seviyelerinden yola çıkarak Beethoven'ın kanındaki kurşun miktarının desilitre başına 69 ila 71 mikrogram olabileceğini hesapladı.

Bilim insanları, çalışmada "Bu tür kurşun seviyeleri genellikle gastrointestinal rahatsızlıklar ve böbrek hastalıklarının yanı sıra işitme yetisinde zayıflamayla ilişkilendirilir. Ancak bu miktar, tek başına ölüm nedeni olacak kadar yüksek değil" ifadelerini kullandı. 

Araştırmacılar, 19. yüzyılda kurşundan üretilen kapların kullanıldığına ve bazı tıbbi durumlarda kurşun bazlı tedaviler uygulandığına dikkat çekerek, Beethoven'ın saç tutamlarındaki yüksek miktarın bununla ilişkili olabileceğini söyledi.

Alman besteci, hepatit B enfeksiyonunun yol açtığı ve içki tüketimi nedeniyle kötüleşen bir karaciğer rahatsızlığı sonucunda 56 yaşında yaşamını yitirmişti. 2023'te yapılan bir araştırmada, Beethoven'ın lupustan muzdarip olduğuna işaret eden genetik bulgular da saptanmıştı. 

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org


75 yaşındaki adam eşini öldürdüğünü itiraf etti: "Çok masraflıydı"

75 yaşındaki Ronnie Wiggs hakkında kaç yıl hapis cezası istendiği henüz açıklanmadı (Independence Missouri Polis Teşkilatı)
75 yaşındaki Ronnie Wiggs hakkında kaç yıl hapis cezası istendiği henüz açıklanmadı (Independence Missouri Polis Teşkilatı)
TT

75 yaşındaki adam eşini öldürdüğünü itiraf etti: "Çok masraflıydı"

75 yaşındaki Ronnie Wiggs hakkında kaç yıl hapis cezası istendiği henüz açıklanmadı (Independence Missouri Polis Teşkilatı)
75 yaşındaki Ronnie Wiggs hakkında kaç yıl hapis cezası istendiği henüz açıklanmadı (Independence Missouri Polis Teşkilatı)

72 yaşındaki eşini öldüren Amerikalı, onun tıbbi masraflarını karşılayamadığı için bu cinayeti işlediğini söyledi. 

ABD'nin Missouri eyaletinde yaşayan Ronnie Wiggs, pazartesi günü görülen duruşmada, diyalize giden eşi Ellen Wiggs'i öldürdüğünü itiraf etti.

Mahkeme kayıtlarına göre cinayetten yargılanan 75 yaşındaki Ronnie, cuma günü Kansas şehrindeki Centerpoint Medical Center'da diyalize giden eşini hastanede boğarak öldürdü.

Hastane görevlileri, Ellen'ın boynunda kızarıklık ve morluklar gördüklerini söyledi. Yaşlı kadının acil bakıma alındığı ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığı aktarıldı. 

Bazı hastane çalışanları, binadan çıkan Ronnie'nin "Ben yaptım, evet, onu öldürdüm. Boğarak öldürdüm" dediğini duyduklarını savundu.

Ronnie'nin polise verdiği ifadede suçunu kabul ettiği belirtildi. Buna göre Ronnie, böbrek yetmezliğinden muzdarip eşine daha fazla bakım veremediğini, hastane masraflarını karşılayamadığını ve Ellen'ı bu yüzden öldürdüğünü söyledi. 

Ayrıca Ronnie, eşini daha önceden iki kez öldürmeye çalıştığını da itiraf etti. Polise verdiği ifadede, eşinin bir dönem rehabilitasyon merkezinde tedavi gördüğünü ve burada uyurken onu öldürmeye çalıştığını anlattı. Ancak Ronnie, eşinin uyanarak kendisini durdurduğunu ifade etti. 

Bunun ardından başka bir hastaneye sevk edilen Ellen'ı tekrar öldürmeye çalıştığını belirten Ronnie, bunda da başarısız olduğunu söyledi. 

Amerikan gazetesi New York Times'ın aktardığına göre Ronnie, 250 bin dolarlık kefaletle tutuklu bulunuyor. Olayla igili ikinci duruşma perşembe günü düzenlenecek.

Independent Türkçe, New York Times, CBS News


Depremlerin ardındaki sebep, Ay'ı oluşturan çarpışma olabilir

Dünya'yla çarpışan Theia'nın kalıntılarının yerin altında olduğu iddia ediliyor (NASA)
Dünya'yla çarpışan Theia'nın kalıntılarının yerin altında olduğu iddia ediliyor (NASA)
TT

Depremlerin ardındaki sebep, Ay'ı oluşturan çarpışma olabilir

Dünya'yla çarpışan Theia'nın kalıntılarının yerin altında olduğu iddia ediliyor (NASA)
Dünya'yla çarpışan Theia'nın kalıntılarının yerin altında olduğu iddia ediliyor (NASA)

Ay'ın oluşmasına yol açan çarpışmanın, levha tektoniğinin de meydana gelmesine zemin hazırlamış olabileceği öne sürüldü. Bilim insanlarına göre aşağı yukarı Mars kadar bir cismin yaklaşık 4,5 milyar yıl önce Dünya'ya çarpması sadece uyduyu yaratmakla kalmadı, ardında devasa bloklar da bıraktı. Deprem ve yanardağlara yol açmanın yanı sıra Dünya'da yaşamı mümkün kıldığı düşünülen levha tektoniğini, bu blokların tetiklediği düşünülüyor.

Biri Büyük Okyanus'un derinliklerinde, diğeri de Afrika kıtasının altındaki iki blok 1980'lerde keşfedildiğinden beri gizemini büyük ölçüde koruyor. Her biri Ay'ın iki katı büyüklüğündeki bu blokların etraflarındaki mantodan farklı bir maddeden oluşması, nereden geldiklerine dair sorulara yol açıyor. 

Geçen yıl yayımlanan bir araştırmada, düşük kesme hızlı büyük bölgeler (large low-velocity provinces / LLVP) diye bilinen blokların 4,5 milyar yıl önce Dünya'ya çarptığı düşünülen Theia adlı gezegenin kalıntıları olduğu öne sürülmüştü. Çalışmaya göre Theia'nın büyük bir kısmı Dünya tarafından emilirken, kalan kısmı da Ay'ı meydana getirdi. 

Geophysical Research Letters adlı hakemli dergide dün yayımlanan araştırmada buradan yola çıkan ekip, su altındaki blokların bu çarpışmadan 200 milyon yıl sonra manto yükselmesini tetiklemiş olabileceğini buldu. Bilgisayar modellemesi kullanan bilim insanları manto yükselmesinin yol açtığı yitim zonu denen süreçle Dünya'nın düz kabuğunun kırılarak yuvarlak levhaların aşağıya indiğini düşünüyor. 

Makalenin yazarlarına göre bu süreç modern levha tektoniğinin yükselişinin yanı sıra Dünya'da bulunan en eski mineraller olan zirkon kristallerinin neden en az 4 milyar yıl önce yitim zonuna maruz kalmış gibi göründüğünü de açıklayabilir. 

Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nden yerbilimci Qian Yuan, ortak yazarı olduğu çalışma hakkında şöyle diyor:

Eğer durum buysa, devasa çarpışma sadece Ay'ımızın oluşmasını sağlamakla kalmadı, aynı zamanda Dünya'mızın başlangıç koşullarını da belirledi.

Öte yandan bazı bilim insanları bu sürecin, modern levha tektoniğine yol açtığı veya Dünya'nın bütün kabuğunun bir yenilenme sürecine girmesini tetiklediği düşüncesine şüpheyle yaklaşıyor. Maryland Üniversitesi'nden yerbilimci Michael Brown, 2,5 ila 4 milyar yıl öncesine kadar süren Arkeen dönemdeki tektonik duruma dair yeterince veri olmadığını söyleyerek şöyle ekliyor: 

Yani felsefi açıdan bakıldığında, bilinmediği ve bilinemez olduğu neredeyse kesin. Bence bu nokta bazen gözden kaçıyor.

Dünya'daki iklimi yaşanabilir kılan karbon döngüsünü sağladığı düşünülen levha tektoniği, bu nedenle pek çok bilim insanı tarafından yaşamın olmazsa olmaz bir parçası olarak görülüyor. Fakat geçen yıl yayımlanan bir araştırmada Dünya'daki yaşamın ilk izlerinin ortaya çıktığı yaklaşık 3,9 milyar yıl öncesinde levha tektoniği hareketinin gerçekleşmediği öne sürülmüştü.

Kaliforniya Üniversitesi'nden T. Mark Harrison, levha tektoniğinin yaşamın oluşumuna katkı sağladığını belirtse de şöyle ekliyor: 

Benim neslim bilimde geriye kalan belki de en ilginç soruyu, yaşamın nasıl ve hangi koşullar altında ortaya çıktığını çözemedi.

Independent Türkçe, Washington Post, Popular Science, Geophysical Research Letters


Aralıklı orucun kronik karaciğer iltihaplanmasını önlediği görüldü

Aralıklı oruç, genellikle kilo vermek isteyenler tarafından uygulanıyor (Pexels)
Aralıklı oruç, genellikle kilo vermek isteyenler tarafından uygulanıyor (Pexels)
TT

Aralıklı orucun kronik karaciğer iltihaplanmasını önlediği görüldü

Aralıklı oruç, genellikle kilo vermek isteyenler tarafından uygulanıyor (Pexels)
Aralıklı oruç, genellikle kilo vermek isteyenler tarafından uygulanıyor (Pexels)

Aralıklı orucun karaciğer iltihaplanması ve kanserinin önüne geçebildiği bulundu. 

Genetik özellikler ve aşırı kilo gibi sebeblerden kaynaklanan, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması tedavi edilmediğinde nonalkolik steatohepatit (NASH) gibi daha ileri bir seviyeye taşınabiliyor. Karaciğerin iltihaplandığı NASH, kansere de neden olabiliyor. 

Alman Kanser Araştırma Merkezi ve Tübingen Üniversitesi'nden araştırmacılar, son yıllarda popülarite kazanan aralıklı orucun bu hastalıklar üzerindeki etkisini inceledi. 

Cell Metabolism adlı bilimsel dergide dün yayımlanan çalışma kapsamında fareler 32 hafta boyunca yağ ve şeker ağırlıklı beslendi. Ardından bir grup fare bu şekilde beslenmeye devam ederken diğer gruba 5-2 aralıklı oruç uygulandı: Haftanın 5 günü boyunca yemek yiyen fareler, peş peşe olmayan iki gün bir şey yemeden sadece su içti. 

Oruç tutmadıkları günlerde yüksek kalorili gıdalarla beslenen fareler kilo almadı, daha az karaciğer hastalığı belirtisi gösterdi ve karaciğer hasarını gösteren biyobelirteç seviyeleri daha düşüktü. Bu hayvanların NASH'e karşı direnç gösterdiği kaydedildi. 

Öte yandan sınırsızca beslenen ilk gruptaki fareler kilo aldı, vücut yağları arttı ve kronik karaciğer iltihabına yakalandı. 

Bu bulguları aralıklı oruca bağlayan araştırmacılar 5-2 diyetin, 6-1'e göre; 24 saatlik orucun da 12 saate göre daha iyi sonuç verdiğini saptadı. 

Bilim insanları ayrıca NASH görülen farelerin 4 ay boyunca aralıklı oruç tuttuktan sonra kan değerlerinin iyileştiğini, karaciğerlerindeki yağlanma ve iltihaplanmanın azaldığını kaydetti. 

Araştırmanın yazarlarından Mathias Heikenwälder, bulguları şöyle değerlendiriyor:

Bu bize 5-2 aralıklı orucun hem NASH ve karaciğer kanserinin önlenmesinde hem de yerleşik kronik karaciğer iltihabının tedavisinde büyük bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.

Bu değişimlere yol açan mekanizmayi inceleyen araştırmacılar, bu beslenme biçiminin yarattığı koruyucu etkiden iki proteinin sorumlu olduğunu tespit etti: PPAR-alpha ve PCK1. Yağ asitlerinin parçalanmasını artırmak ve yağ birikimini engellemek için beraber çalışan bu proteinler farelerde devre dışı bırakıldığında, aralıklı oruç iltihaplanmayı da fibrosisi de engelleyemedi. 

Bu proteinler NASH'li insanlardan alınan doku örneklerinde de düşük seviyelerde görülüyor. PPAR-alpha'nın etkilerini taklit eden bir ilaç farelere verildiğinde, aralıklı orucun metabolizma üzerindeki etkilerinin bir kısmını yaratmayı başardı. Öte yandan PCK1 etkilerini taklit eden bir ilaç henüz yok. 

Heikenwälder, "Uzun vadede sıkı bir diyete sadık kalamayan insanlar her zaman olacak" diyerek şöyle ekliyor:

Bu nedenle orucun koruyucu etkilerini tam olarak taklit etmek için hangi ilaç kombinasyonlarını kullanabileceğimizi araştırmaya devam etmek istiyoruz.

Independent Türkçe, New Atlas, Science Daily, Cell Metabolism


İspermeçet balinalarının karmaşık "alfabesi" ortaya çıktı

En büyük beyinli hayvan olan ispermeçet balinalarının boyu 18 metreye ulaşabiliyor (AP)
En büyük beyinli hayvan olan ispermeçet balinalarının boyu 18 metreye ulaşabiliyor (AP)
TT

İspermeçet balinalarının karmaşık "alfabesi" ortaya çıktı

En büyük beyinli hayvan olan ispermeçet balinalarının boyu 18 metreye ulaşabiliyor (AP)
En büyük beyinli hayvan olan ispermeçet balinalarının boyu 18 metreye ulaşabiliyor (AP)

İspermeçet balinalarının karmaşık bir "alfabeye" sahip olduğu ortaya çıktı. Okyanusun derinlerindeki bu canlıların iletişim kurma biçimi insanların dillerine benzer özellikler taşıyor.

Son derece sosyal canlılar olan ispermeçet balinaları birlikte yüzüp avlanmanın yanı sıra birbirlerinin yavrularına da bakıyor. Bütün bunları karanlıkta yapan hayvanlar güçlü iletişim yollarına ihtiyaç duyuyor. 

İspermeçet balinaları koda denen tıklama sesleriyle iletişim kuruyor. Mors alfabesine benzeyen bu seslerin en az 9 bin örneğini inceleyen araştırmacılar, bu memeli türünün esasen "fonetik bir alfabe" kullandığını ortaya koydu.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) bilim insanları, CETI Projesi (Deniz Memelileri Çeviri Girişimi) adlı girişimle işbirliği yaparak Dominika İspermeçet Balinası Projesi'nin Karayipler'de kaydettiği 60'dan fazla balinanın sesini makine öğrenimiyle analiz etti. Balinaların çıkardığı tıklama sesinin sayısı, ritmi ve temposunun değiştiği ve farklı farklı kodalar oluşturduğu bulundu. 

Kodaların süresinin de değiştiği görülürken balinaların, kelimelerin sonuna gelen ekler gibi bazen fazladan bir tıklama sesi çıkardığı kaydedildi. Nature Communications adlı hakemli dergide dün yayımlanan araştırmada kodaların, insan dilindeki kelimelere benzer bir yapıya sahip olduğu da tespit edildi. 

MIT ve CETI Projesi'nden Jacob Andreas, ortak yazarı olduğu çalışma hakkında "Gördüğümüz tüm bu farklı kodalar aslında nispeten basit bir dizi küçük parçanın birleştirilmesiyle oluşturuluyor" diyor. 

İnsanlar anlamsız seslerden kelimeler, kelimelerden de cümleler oluşturduğu iki seviyeli bir kombinasyonla iletişim kuruyor. Araştırmacılar ispermeçet balinalarının da böyle bir mekanizmayla önce kodaları, ardından da bu kodalarla farklı kombinasyonları oluşturduğunu söylüyor. 

Dominika İspermeçet Balinası Projesi'nden biyolog Shane Gero, "İnsan dili pek çok açıdan benzersiz, evet" diyerek şöyle ekliyor:

Fakat bilim ilerledikçe balinalar da dahil diğer türlerde insanlara özgü olduğu düşünülen birçok kalıp, yapı ve unsurun yanı sıra hayvanların iletişiminde belki de insanların sahip olmadığı özellik ve unsunlar bulacağımızdan şüpheleniyorum.

Araştırmanın ortak yazarı Gero, balinaların ya savunma amaçlı ya da yiyecek bulma ve yavrulara bakma gibi işler için iletişim kurduğunu düşünse de bu canlıların birbirine ne dediği henüz bilinmiyor. CETI Projesi halihazırda daha fazla kayıt toplayarak hayvanların davranışlarıyla sesler arasında bağlantı kurmaya çalışıyor.

Fakat bu çalışmalarda bağlam büyük önem taşırken Gero bunu "Eğer Kuzey Amerika'nın İngilizce konuşan toplumunu sadece dişçi muayenehanesinde inceleseydik, iletişim sistemlerinin en önemli parçasının 'kanal tedavisi' ifadesi olduğu sonucuna varırdık" diye açıklıyor: 

Karşımızda kapsamlı bir resim olmadığı için yanılırdık.

Araştırmacılar bu çalışmaların sadece ispermeçet balinaları veya diğer hayvanlarla değil, insanların bir gün uzaydaki farklı yaşam formlarıyla karşılaşması haline onlarla da iletişim kurmasına zemin hazırladığını düşünüyor. 

Makalenin başyazarı Pratyusha Sharma, "Mesele, insan normlarından son derece farklı bir şekilde etkileşime giren, tamamen farklı bir çevreye ve iletişim protokollerine sahip bir türü anlamakla ilgili" diyor: 

Çalışmamız esasen 'yabancı (uzaylı) bir uygarlığın' nasıl iletişim kurabileceğini deşifre etmeye temel oluşturarak tamamen yabancı iletişim biçimlerini anlamaya yarayacak algoritma veya sistemler kurmaya yönelik fikirler sağlayabilir.

Independent Türkçe, Popular Science, Reuters, NPR, Nature Communications


27 yıllık gerilim nasıl gelmiş geçmiş en iyi film ilan edildi?

Kim Basinger, Los Angeles Sırları'ndaki başarılı performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar'ın sahibi olmuştu (Warner Bros)
Kim Basinger, Los Angeles Sırları'ndaki başarılı performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar'ın sahibi olmuştu (Warner Bros)
TT

27 yıllık gerilim nasıl gelmiş geçmiş en iyi film ilan edildi?

Kim Basinger, Los Angeles Sırları'ndaki başarılı performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar'ın sahibi olmuştu (Warner Bros)
Kim Basinger, Los Angeles Sırları'ndaki başarılı performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar'ın sahibi olmuştu (Warner Bros)

Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes, geçen günlerde Tüm Zamanların En İyi 300 Filmi listesini paylaştı. 

Neredeyse 30 yıllık bir gerilim olan Los Angeles Sırları (L.A. Confidential), Kazablanka (Casablanca) ve Baba (The Godfather) gibi onlarca klasik filmi geride bırakmayı başararak Rotten Tomatoes tarafından sürpriz bir şekilde tüm zamanların en iyi filmi ilan edildi. 

Romanın yazarı filmden nefret etti

Curtis Hanson'ın 1997 yapımı neo-noir suç filmi Los Angeles Sırları, James Ellroy'un 1990 tarihli aynı adlı romanından uyarlanmıştı. Yazar Ellroy, ironik bir şekilde filmden nefret etmişti

Hikaye 1953 Los Angeles'ında geçiyor ve polis yolsuzluğuyla Hollywood şöhretinin kesiştiği noktada Melekler Şehri'ni merkeze alıyor.

1950'lerin başında Los Angeles polisi, bir dizi yolsuzluk skandalının ardından umutsuzca imajını temizlemeye ve halkın güvenini yeniden kazanmaya çalışıyor. 

Polisler Los Angeles'ın köhne yeraltı dünyasında gezinirken gangsterlerle, Hollywood yıldızlarıyla ve milyoner iş insanlarıyla karşılaşıyor.

Polislerin kendileri de çoğu zaman peşlerine düştükleri suçlular kadar kirli. 

Yozlaşma, şiddet, cinsellik ve baştan çıkarma

Filmde yozlaşma, şiddet, cinsellik ve baştan çıkarma var. Bu denge, Los Angeles Sırları'nı Rotten Tomatoes'un listesinde üst sıralara taşımayı başardı.

Rotten Tomatoes, sıralamasını belirlemek için titiz bir metodoloji kullandı. Hem sinema yazarları hem de izleyiciler tarafından büyük beğeni kazanan filmler arasında sıralama yapıldı. Bu seçimde, yapımların eleştirmenlerden aldığı yorum sayısı, izleyici puanı oylarının sayısı ve vizyon yılı gibi faktörler incelendi.

Bol yıldızlı kadro

Los Angeles Sırları, En İyi Film de dahil olmak üzere 9 Akademi Ödülü'ne aday gösterilmiş ve bunlardan iki tanesini kazanmayı başarmıştı.

Filmin oyuncu kadrosunda Kevin Spacey, James Cromwell, Russell Crowe, Kim Basinger ve Guy Pearce gibi yıldızlar yer alıyordu.

Rotten Tomatoes'a göre tüm zamanların en iyi 10 filmi şöyle sıralanıyor:

1. Los Angeles Sırları (1997)
2. Baba (1972)
3. Kazablanka (1942)
4. Yedi Samuray (Seven Samurai, 1954)
5. Parazit (Parasite, 2019)
6. Schindler'in Listesi (Schindler's List, 1993)
7. Top Gun: Maverick (2022)
8. Oyuncak Hikayesi 2 (Toy Story 2, 1999)
9. Çin Mahallesi (Chinatown, 1974)
10. Rıhtımlar Üzerinde (On The Waterfront, 1954)

Independent Türkçe, ScreenRant, Rotten Tomatoes


Hiç kimsenin beğenmediği film Netflix'te zirveye oynuyor

Yimou Zhang'ın yönettiği film, gösterime girdiğinde eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuştu (Universal Pictures)
Yimou Zhang'ın yönettiği film, gösterime girdiğinde eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuştu (Universal Pictures)
TT

Hiç kimsenin beğenmediği film Netflix'te zirveye oynuyor

Yimou Zhang'ın yönettiği film, gösterime girdiğinde eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuştu (Universal Pictures)
Yimou Zhang'ın yönettiği film, gösterime girdiğinde eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuştu (Universal Pictures)

2017'de gişede fiyaskoyla sonuçlanan canavar filmi, Netflix'te en çok izlenen yapımlar arasına girdi. 

Başrolünde Matt Damon'ın yer aldığı Amerika-Çin ortak yapımı Çin Seddi (The Great Wall), ABD'nin Netflix listesinde 4. sırada yer alıyor.

Oyuncu kadrosu yıldızlarla dolu

Damon, Çin Seddi'nin ardındaki ürkütücü sırları keşfeden bir paralı askeri canlandırıyor. Filmde ayrıca Pedro Pascal, Willem Dafoe, Andy Lau ve Kenny Lin rol alıyor.

Netflix, 16 yaşından küçüklere uygun olmadığını belirttiği filmin konusunu şöyle özetliyor:

Song hanedanı döneminde Çin'de barut arayışı içinde olan Avrupalı tüccarlar, ülkenin kahramanları ile zalim canavarlar arasında efsanevi bir savaşın yaşandığını keşfeder.

Çin Seddi, 1 Mayıs'tan bu yana Netflix'te izlenebiliyor. Canavar filmi, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'daki yüzde 35'lik puanına rağmen dünya çapında gişede yaklaşık 335 milyon dolar kazanmıştı. Ancak bu hasılat, filmin fiyaskoyla sonuçlanmasını engelleyemedi.

335 milyon dolar kurtarmaya yetmedi

Deadline, Çin Seddi'nin 150 milyon dolarlık yüksek bütçesi nedeniyle gişe performansının yeterli gelmediğini yazmıştı. Haberde, filmin hayal kırıklığı yaratan gişesinin Legendary ve Universal'a 75 milyon dolara mal olduğu öne sürülmüştü.

Çin Seddi, 2015'te Yeni Zelanda ve Çin'in Quindao kentinde çekildi. Film, ne eleştirmenleri ne de sinemaseverleri mutlu edebildi. 

Matt Damon'ın filmi, Rotten Tomatoes'daki 238 yoruma göre 100 üzerinden yalnızca 35 puan alabildi. 

Filmin izleyici skoru da farklı olamadı. 10 binden fazla izleyicinin yorumlarına göre sadece 42 puan elde etti.

Bazı eleştirmenler, Damon'ın rolünün Çin kökenli birine verilmesi gerektiğine inandıkları için oyuncu seçimini eleştirmişti.

Damon ise Pekin'de düzenlediği bir basın toplantısında William rolünün "her zaman Avrupalı olması gerektiği" konusunda ısrar etmişti.

"Irkçı efsaneyi sürdürmeyi bırakmalıyız"

Hustlers'ın yıldızı Constance Wu, filmin fragmanının yayımlanmasının ardından "Dünyayı sadece beyaz bir adamın kurtarabileceğine dair ırkçı efsaneyi sürdürmeyi bırakmalıyız" şeklinde tweet atarak sosyal medyada bir çılgınlığa neden olmuştu.

Rolling Stone'dan Peter Travers, "Çinli usta Zhang Yimou ve Hollywood yıldızı Matt Damon'ın ortaya çıkardığı tek şeyin ihtişam hayalleri kuran B seviyesinde bir yaratık filmi olması ne kadar kötü" diye yazmıştı.

Vox yazarı Alissa Wilkinson da eğlenceli bulmadığı film için sert bir eleştiri kaleme alarak şöyle demişti:

Büyük. Göz kamaştırıcı. Çin hakkında. Ve kesinlikle bir efsane hakkında. Ayrıca kafasında tek bir düşünce yok ama dişlek canavarlardan oluşan orduları var.

Independent Türkçe, Daily Mail, Vox, Rolling Stone, Deadline, Rotten Tomatoes


Oscarlı isim, Rocky'nin yapım aşamasını anlatan filmi yönetecek

Rocky, 1 milyon doların altındaki bütçesiyle gişede 225 milyon dolar kazanmayı başarmıştı (United Artists)
Rocky, 1 milyon doların altındaki bütçesiyle gişede 225 milyon dolar kazanmayı başarmıştı (United Artists)
TT

Oscarlı isim, Rocky'nin yapım aşamasını anlatan filmi yönetecek

Rocky, 1 milyon doların altındaki bütçesiyle gişede 225 milyon dolar kazanmayı başarmıştı (United Artists)
Rocky, 1 milyon doların altındaki bütçesiyle gişede 225 milyon dolar kazanmayı başarmıştı (United Artists)

Oscar ödüllü Yeşil Rehber'in (Green Book) yönetmeni Peter Farrelly, Sylvester Stallone'un 1976 yapımı çığır açan boks hikayesi Rocky'yi nasıl çektiğini anlatan bir film yönetmeye hazırlanıyor.

Stallone'un aksiyon kahramanı olmadan önceki günlerine odaklanacak filmin adının I Play Rocky olması planlanıyor. 

Stallone'un adının doğrudan geçmediği resmi sinopsise göre film, "yüzü kısmen felçli ve konuşma güçlüğü çeken bir aktörün, büyük bir film stüdyosunun satın almak istediği bir senaryo yazmasını ancak başrolde oynamadığı sürece senaryoyu satmayı reddetmesini" anlatıyor.

10 dalda Oscar adaylığı

Rocky, gösterime girdiği 1976'nın en büyük gişe başarısını elde etmiş, 10 dalda Oscar'a aday gösterilmiş ve En İyi Film ödülünü kazanmıştı.

Stallone'u ya da en azından Stallone'dan esinlenen karakteri canlandıracak kişi için "oyuncu seçimleri devam ediyor" ve film, gelecek Cannes Film Festivali pazarında alıcılara sunulacak. 

Farrelly, Warner Bros.'un eski yöneticilerinden Toby Emmerich ve Christian Baha'yla birlikte yapımcılığı üstlenirken, filmin senaryosunu Peter Gamble kaleme alıyor.

Farrelly, Yeşil Rehber'in yanı sıra Ah Mary Vah Mary (There's Something About Mary), Salak ile Avanak (Dumb and Dumber) ve The Greatest Beer Run Ever gibi filmlerle de tanınıyor.

"Kendimizi şanslı hissediyoruz"

Emmerich, "Peter Farrelly'nin hem yönetmen hem de insan olarak Salak ile Avanak'ın müziklerinde onunla çalıştığımdan beri hayranıyım" diyerek ekledi:

Ama bu ilham verici senaryo için Pete'i düşünmemi sağlayan Yeşil Rehber oldu. Christian Baha ve ben, bu filmin dümeninde Pete olduğu için kendimizi şanslı hissediyoruz.

1962'de geçen Yeşil Rehber, ünlü siyah bir piyanistle beyaz şoförünün, bir turne kapsamında New York'tan ırkçı güney eyaletlerine yolculuklarını anlatıyordu.

Independent Türkçe, Variety, IndieWire 


İtibarını düzeltmek isteyen Marvel, yeni planını açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

İtibarını düzeltmek isteyen Marvel, yeni planını açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Disney CEO'su Bob Iger, şirketin her yıl yayımladığı Marvel Sinematik Evreni (MCU) filmlerinin ve TV dizilerinin miktarını yavaş yavaş azaltmayı planladığını açıkladı.

Geçen yıl Marvel, Ant-Man ve Wasp: Quantumania ve The Marvels dahil olmak üzere neredeyse tüm filmlerinin gişede beklentilerin altında performans gösterdiğini görmüştü. Bunun ardından eleştirmenler, son yıllardaki içerik akışının hayranları soğutarak "süper kahraman yorgunluğuna" neden olup olmadığını sorgulamaya başladı.

7 Mayıs Salı günü yaptığı şirketin üç aylık kazanç açıklaması sırasında Iger, Disney'in nicelikten ziyade niteliğe odaklanmaya yönelik genel planlarına değindi ve bunun "özellikle Marvel için geçerli" olduğunu ekledi.

Variety'ye göre Iger, "Yavaş yavaş hacmi azaltacağız ve yılda 4 TV dizisinden muhtemelen iki diziye indireceğiz ve film üretimimizi yılda belki 4'ten ikiye veya en fazla üçe düşüreceğiz" dedi.

Iger, "Bu yolun ne olacağına dair sıkı bir çalışma yapıyoruz" dedi ve önümüzdeki yıl "son derece heyecanlı olduğumuz daha fazla Avengers filmlerine yönelmeden önce" "birkaç iyi filmin" geleceğini sözlerine ekledi.

Genel olarak, planlamadan çok memnunum. Bu, üzerinde giderek daha fazla zaman harcamayı taahhüt ettiğim bir şey. Ekibimize son derece güveniyorum ve yaptığımız tüm devam filmleri de dahil çıkardığımız fikri mülkiyet rakipsiz.

TV açısından Disney CEO'su, yeni WandaVision spinoff'u Agatha gibi yakında yayımlanacak dizilerin çoğunun "esasen geçmişteki hacim artırma arzusunun bir kalıntısı" olduğunu söyledi.

Iger açıklamanın başka bir yerinde şirketin devam filmleri ve orijinal filmler arasında bir denge kurma planlarından bahsetti.

Iger, "Devam filmleriyle orijinal yapımları dengeleyeceğiz" dedi.

Özellikle animasyonda, hem Disney hem de Pixar olarak orijinal filmlerimizin ve animasyonlarımızın baskın olduğu bir dönem geçirdik. Şimdi devam filmlerine ağırlık vermek için biraz geri çekiliyoruz.

The Batman'in yıldızı Paul Dano geçen ay The Independent'a verdiği bir röportajda, halkın süper kahraman yorgunluğunun dengesiz bir film endüstrisinin ürünü olduğunu savunmuştu

Dano, "Bu, herkesin 'Peki, şimdi ne olacak?' diye düşünmesi gereken ilginç bir an. Umarım bundan sonra ya birileri [çizgi roman filmlerine] yeni bir soluk getirir ya da süper kahraman olmayan başka bir şey filizlenir" demişti.

Hâlâ iyi filmler geleceğinden eminim ama bunun doğru bir an olduğunu düşünüyorum.

Bu yaz Marvel, yılın ilk filmi Deadpool & Wolverine'i 26 Temmuz'da izleyici karşısına çıkararak 5. Aşama'nın başlangıcını yapacak. Deadpool'un devam filminde Ryan Reynolds'ın canlandırdığı süper kahraman, Hugh Jackman'ın hayat verdiği X-Men karakteriyle ortak bir düşmanı yenmek üzere bir araya gelecek.
Independent Türkçe


Iron Man'in yıldızı bu sonbaharda bir ilke imza atacak

Jon Favreau'nun yönettiği Iron Man 2'de Robert Downey Jr.'a Gwyneth Paltrow, Don Cheadle ve Scarlett Johansson eşlik etmişti (Paramount Pictures)
Jon Favreau'nun yönettiği Iron Man 2'de Robert Downey Jr.'a Gwyneth Paltrow, Don Cheadle ve Scarlett Johansson eşlik etmişti (Paramount Pictures)
TT

Iron Man'in yıldızı bu sonbaharda bir ilke imza atacak

Jon Favreau'nun yönettiği Iron Man 2'de Robert Downey Jr.'a Gwyneth Paltrow, Don Cheadle ve Scarlett Johansson eşlik etmişti (Paramount Pictures)
Jon Favreau'nun yönettiği Iron Man 2'de Robert Downey Jr.'a Gwyneth Paltrow, Don Cheadle ve Scarlett Johansson eşlik etmişti (Paramount Pictures)

Ünlü oyuncu Robert Downey Jr. bu sonbaharda bir ilke imza atmaya hazırlanıyor.

Iron Man serisinin yıldızı, Pulitzer ödüllü Ayad Akhtar'ın yeni bir oyunuyla Broadway'de ilk kez sahneye çıkacak.

Yetenekli bir yazarı canlandıracak

McNeal adlı oyunda Downey Jr., yeni bir roman, parçalanmış bir aile hayatı ve "yapay zekaya karşı sağlıksız bir hayranlık"la boğuşan yetenekli bir yazarı canlandıracak. 

Resmi sinopsis, oyunun konusunu şöyle özetliyor: 

İyi yazarlar ödünç alır, büyük yazarlar çalar. Jacob McNeal (Downey) büyük bir yazar, en büyüklerimizden biri, Nobel Edebiyat Ödülü için daimi bir aday. Ancak McNeal'ın aynı zamanda yabancılaşmış bir oğlu, yeni bir romanı, öğütülecek eski baltaları ve Yapay Zeka'ya karşı sağlıksız bir hayranlığı var.

Oyunun yönetmenliğini, Bülbülü Öldürmek'le (To Kill a Mockingbird) de tanınan Bartlett Sher üstlenecek. 

New York Times, onu "sadece Amerikan tiyatrosunun değil, uluslararası opera dünyasının da en özgün ve heyecan verici yönetmenlerinden biri" diye tanımlıyor.

59 yaşındaki Robert Downey Jr.'ın yapım şirketi Team Downey, Lincoln Center Theater'la birlikte yapımcılığı üstleniyor. 

Oyuncu kadrosunun tamamı ileriki bir tarihte açıklanacak. 

McNeal, 30 Eylül'deki açılış gecesinden önce 5 Eylül'de New York'taki Vivian Beaumont Tiyatrosu'nda ön gösterimlere başlayacak. Sınırlı gösterim 24 Kasım'da sona erecek.

Bu yıl ilk Oscar'ına uzandı

Robert Downey Jr. bu yıl Christopher Nolan imzalı tarihi drama Oppenheimer'daki Lewis Strauss performansıyla ilk Oscar'ına uzanmayı başarmıştı. 

Aktörün yeni projeleri arasında Viet Thanh Nguyen'ın çok satan romanı The Sympathizer'ın (Sempatizan) HBO ve A24 uyarlaması yer alıyor. Ayrıca Paramount Pictures'ın Hitchcock klasiği Vertigo'yu yeniden çekme projesinde de rol alması planlanıyor.

Independent Türkçe, Variety, Hollywood Reporter, New York Times