Dünya sel, yangın ve veba istilası altında

Venedik sokaklarını el bastı. (AFP)
Venedik sokaklarını el bastı. (AFP)
TT

Dünya sel, yangın ve veba istilası altında

Venedik sokaklarını el bastı. (AFP)
Venedik sokaklarını el bastı. (AFP)

Bu hafta içerisinde Venedik’te şiddetli seller, Avustralya’da yangınlar, Çin’de ise veba salgını hâkimdi.
Reuters’ın haberine göre söz konusu olayları iklim değişikliğine bağlayan uzmanlar, küresel ısınmanın gelecek nesilleri ömür boyu sürecek hastalıklarla karşı karşıya getireceği konusunda uyarıda bulundu.
Venedik batıyor
Venedik’in şiddetli sel suları almasının ardından çarşamba günü bu yüzen şehirde olağanüstü hal ilan edildi. Tarihi kiliseler, meydanlar ve asırlık binalar âdeta suya boğuldu. 
Şehrin sokakları deniz sularının 187 santimetre yükselmesiyle sularla çalkalanırken kayıklar sahile vurdu, gondollar ise devrildi. Bu, 1966 yılındaki 194 santimetre olarak kaydedilen deniz suyu seviyesinin ardından yaşanan en yüksek seviyede sel baskını oldu.

Suların yükselmesi, bu turizm şehrini tehdit eder hâle geldi. Venedik Belediye Başkanı Luigi Brugnaro, su baskınlarını felaket olarak nitelendirerek "Durum son derece dramatik. Hükümetten yardım istedik ancak maliyet oldukça yüksek olacak. Bu, iklim değişikliğinin bir sonucudur" dedi.

Avustralya yanıyor
Dünyanın diğer tarafındaki Avustralya ise orman yangınları nedeniyle büyük çapta zarara uğradı. Yerleşim yerlerini saran yangınlar, yüzlerce insanın yaşadıkları yerlerden kaçmasına neden oldu. 2016’dan beri Yeni Güney Galler ve Queensland eyaletleri kuraklık dalgasıyla karşı karşıya.
Meteoroloji ofisi, yangına sebep olan faktörlerin başında yağışları da etkileyen deniz yüzeyindeki sıcaklık artışı olduğunu duyurdu.
Hava sıcaklığının son yüzyılda artış göstermesi, kuraklığın ve yangınların artışını da beraberinde getirdi. İklim değişikliği ve olağanüstü hava olayları arasındaki bağlantılar Avustralya'da siyasi bir mesele haline geldi.

Çin’de veba salgını
Çin’de ise sağlık yetkilileri, iki kişiye konulan teşhisin doğrulanmasının ardından veba salgınının yayılmaya başladığını bildirdi.
Resmi medyada söz konusu iki vakanın, sürekli kuraklık ve iklim değişikliğinin ardından kemirgenlerin yaygın olduğu İç Moğolistan’da görüldüğü belirtildi.
Kemirgen sınıfından olan sıçanların bu yaz Hollanda büyüklüğünde bir alana yayılması sağlık açısından şaşırtıcı sonuçlar doğurdu.

İngiliz The Lancet tıp dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre iklim değişikliği olağanüstü hava olaylarının yaşanmasını sıklaştırarak hava kirliliğini artırıyor ve insan sağlığına zarar veriyor. Gezegenimizin ısınması ise yiyecek kıtlığı, bulaşıcı hastalıkların yayılması, taşkınlar ve aşırı sıcaklar riskini taşıyor.

Uzmanlar durumun böyle devam etmesi halinde küresel ısınmanın gelecek nesilleri ömür boyu sürecek hastalıklarla karşı karşıya getirebileceği konusunda uyarıyor.



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.