Fransa'da çalıştığı işyerinde ismini Antuan olarak değiştirmek zorunda kalan Cezayirli

Fransa'da çalıştığı işyerinde ismini Antuan olarak değiştirmek zorunda kalan Cezayirli
Fransa'da çalıştığı işyerinde ismini Antuan olarak değiştirmek zorunda kalan Cezayirli
TT

Fransa'da çalıştığı işyerinde ismini Antuan olarak değiştirmek zorunda kalan Cezayirli

Fransa'da çalıştığı işyerinde ismini Antuan olarak değiştirmek zorunda kalan Cezayirli
Fransa'da çalıştığı işyerinde ismini Antuan olarak değiştirmek zorunda kalan Cezayirli

Bir Fransız firmasında 20 yıl boyunca çalışan Cezayir asıllı Muhammed Amgar, işi gereği ismini Antuan olarak değiştirmek zorunda kaldı. Bugün emekli olan ve kendine yeten bir maaşı bulunan 63 yaşındaki Muhammed Amgar, Le Parisien gazetesine dün verdiği demeçte hakkını almadığı, saygınlığını ve çalıştığı sırada mahrum bırakıldığı kimliğini geri kazanmadığı sürece de rahat etmeyeceğini belirtti.
Amgar, çalıştığı önceki şirketin yönetimine ayrımcılık ve manevi zarar vermek suçlamasıyla dava açtı. Şikayetinde, şirketin çalışma şartı olarak kendisine Fransızların aşina olduğu bir isme sahip olmasının öne süruldüğünü söyledi.
Yazılım şirketi Intergraph France firmasında pazarlamadan sorumlu mühendis olarak çalışan Muhammed’e şirketteki çalıştığı süre boyunca iş arkadaşları ve müşteriler Antuan diye hitap etti. Hatta kızları bile babası işteyken aradıklarında bu ismi kullanıyorlardı. Muhammed, 1997 - 2017 yılları arasında kimlik karmaşası yaşadı. Zira doğumundan itibaren kullandığı ismini bırakıp Paris'in güney banliyösündeki işyerinde çalışabilmek için Antuan ismini kullanmak zorunda kaldı.
Muhammed Amgar, en yüksek rütbeli meslektaşlarının arasında, yüksek teknik yeterlilik gerektiren bir işte bir Arabın çalışmasından ve "Ulusal Elektrik" ve "Areva" gibi ünlü Fransız şirketleriyle temas kurmasından rahatsız olanların olduğunu söylüyor.
Muhammed bir dizi baskıya ve saygısızlığa maruz kaldı. Bu nedenle açtığı davada ırk ayrımcılığı ve manevi taciz suçlamaları da yer aldı. Muhammed bugün Irkçılık ve Antisemitizme Karşı Uluslararası Birlik (LICRA) adlı kuruluşun desteğini alıyor.
Şirket yönetimi ise çalışanlara baskı uygulandığına dair iddiaları kabul etmeyerek Muhammed’in suçlamalarını mesnetsiz olarak niteliyor.
Dava dosyasında özel işlemlerin kopyaları ve davacının korunaklı resmi sitelere erişimine izin veren talimatlar yer alıyor. Gerçek adı Muhammed olmasına karşın dosyadaki şirket içi yazışmalar, iş e-postası ve iş ziyaret kartında ismi Antuan olarak geçiyor. Aynı şekilde, çalıştığı sırada kazandığı dört takdir ve bir ödül belgesinde de adı Antuan olarak yer alıyor. İşin garibi, aylık maaş bordrolarında iki isim birden mevcut: Muhammed Antuan Amgar.
Söz konusu belgelerin tümü davacının iddiasını kanıtlar nitelikte. Ancak Muhammed 20 yıl önce iş başvurusu sırasında şirketin, ismini değiştirmesi için kendisine baskı yaptığını mahkeme önünde ispat etmesi gerekiyor.
Muhammed tüm sınavları geçmişti ve iş de cebindeydi. Ancak idari sorumlunun sürprizi ile karşılaştı. İdari sorumlu Muhammed’den başka bir isim kullanması gerektiğini belirtti. Muhammed bunu duyunca çok sinirlendi, sustu ve tek kelime dahi etmedi.
Muhammed Amgar o an hissettklerini şu cümlelerle ifade ediyor;
“Kendimi çok aşağılanmış hissettim. Reddetmem gerekiyordu ama yapamadım. Yeni işe başvurmak için önceki çalıştığım yerden istifa etmiştim. Üstelik üç kızım vardı ve ailemden ben sorumluydum.”
Antuan ismi daha önce düşünülmemişti. Aniden ortaya çıktı. Ancak Muhammed Amgar şirket yöneticisinin Philip ismini seçmemesini istediğini belirtti. Çünkü bu isimde şirkette iki çalışan vardı. Aynı iş yerinde çalıştığı yakın arkadaşları bazen ona gerçek ismiyle ya da "momo" diye hitap ediyordu. Ancak yetkili onlara bunu da yasaklamıştı. Yakın arkadaşlarından dördü davada Muhammed lehine ifade vermeyi kabul etti.



İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
TT

İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)

İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı dün İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani'nin hayatta olduğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Mehr’den aktardığı habere göre, 12 gün önce İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıların başında diğer üst düzey askeri komutanlarla birlikte öldürüldüğü bildirilen Kaani, dün öğleden sonra İran Silahlı Kuvvetleri’ne destek amacıyla başkent Tahran’ın merkezindeki İnkılap Meydanı’nda düzenlenen halk mitingine katıldı.

İsrail ordusu, 13 Haziran Cuma günü şafak vakti İran'a düzenlediği saldırılarda 20'den fazla üst düzey askeri komutanı öldürdüğünü açıklamıştı.

Ardından ABD Başkanı Donald Trump, dün sabah İsrail ile İran arasında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girdiğini duyurdu.

İsrail, askeri operasyonların hedef aldığı İranlı yetkililerin listesini yayınladı. DMO'nun dış operasyonlardan sorumlu Kudüs Gücü Komutanı Kaani'nin akıbeti merak konusu oldu.

New York Times gazetesinin İran muhabiri, geçtiğimiz cuma günü İranlı kaynaklardan, Kaani'nin İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıda öldürüldüğünü aktarmıştı.

New York Times gazetesinin İsrail muhabiri Ronen Bergman pazar günü yayınlanan makalesinde şöyle yazdı:

“İsrail'in İran'a saldırısından bir ay önce, istihbarat ve savunma kurumlarının en üst düzeylerinde, Mossad'ın “Tebş'in listesinde kimler yer alacak?” şeklindeki sorusuna ilişkin yoğun tartışmalar yaşandı.”

Mossad'ın pasif ooperasyonlar için kullandığı bir terim olan ‘tebş’ ifadesi, Bergman'ın X platformunda yayınladığı yazıya göre suikast, tasfiye veya hedefli engelleme için kullanılan kod ad.

‘Mutluluk’ olarak nitelendirilen listeye dikkati çeken Bergman, bu toplantılara katılanlardan biri tarafından da bu şekilde adlandırılan listeye İranlı liderlerin dahil edilmesinin ‘rütbeleri ve uygun bir fırsatın ortaya çıkması’ şeklindeki iki faktöre bağlı olduğunu belirtti.

Bergman, yazısını şöyle sürdürdü:

“Tartışma tek bir isim üzerine yapılmıyordu. Aksine, listeyi okuduğu takdirde en çok rahatsız olacak kişinin o olduğu kesindi, çünkü listeye alınmaması konusunda tam bir fikir birliği vardı, o kadar zahmete değmeyeceği düşünülüyordu.”

Bergman, Kaani’nin bilinmeyen akıbeti ve hava saldırılarında öldürülmüş olabileceği ihtimaliyle ilgili olarak “İsrail, onun yüksek konumuna rağmen etkisinin hissedilmediğini ve bu nedenle ölümünün önemli bir etkisi olmayacağını değerlendirdi” ifadelerini kullandı.