Berlin'deki Libya Konferansı'ndan beklentiler

(İHA)
(İHA)
TT

Berlin'deki Libya Konferansı'ndan beklentiler

(İHA)
(İHA)

Almanya’nın başkenti Berlin, bugün, Libya’daki krizin başlıca tarafları Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) Başkanı Fayiz es-Serrac ile Libya Ulusal Ordusu (LUO) lideri Mareşal Halife Hafter arasında bir köprü kurması umulan ve sonuçlarına dair beklentilerin düşük olduğu uluslararası konferansa ev sahipliği yapacak. Konferansa, Libyalı tarafları ayrı ayrı destekleyen uluslararası ve bölgesel taraflar da katılacak.
Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in BM ortaklığında düzenlediği konferansın arifesinde umutsuz görünüyordu. Ancak bununla birlikte Selame yaptığı açıklamalarda, Berlin’deki konferansın Libya-Libya çözümüne giden yolda ateşkes ilan edilmesi gibi küçük bir adım atılmasına fırsat sunabileceğine işaret etti. Salame, UMH ve LUO temsilcilerinin yer aldığı ve iki tarafın savaşçılarını ayıracak prosedürleri denetleyecek bir güvenlik komitesi kurarak ateşkesin kalıcı hale getirilebileceğini düşünüyor.
Salame, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, bu askeri adımın yanı sıra finans, ekonomi ve siyaset alanlarında da adımlar atılacağını, ülkenin doğusunu ve batısını ayrı ayrı yöneten tarafların onaylayacağı ortak bir hükümet kurulmasının önünün açılacağını umduğunu ifade etti.
Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) dünkü haberine göre BM Libya Özel Temsilcisi, Berlin Zirvesi’nin, ‘Libya’nın iç meselelerine yönelik tüm yabancı müdahaleleri durdurması gerektiğini’ vurguladı. Selame, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın UMH’yi desteklemek amacıyla Libya'ya asker gönderileceğine dair açıklamalarında da açıkça görüldüğü üzere bölgesel tarafların Libya’daki çatışmaya daha fazla müdahil olduklarının altını çizdi.
Öte yandan dün incelemeleri devam eden Libya Konferansı Bildirisi’nin taslağı, Libya’daki çatışmalara dahil olan yabancı güçlere yaptırımlar uygulanabileceğine dair ipuçları içeriyordu. Rusya merkezli TASS Haber Ajansı, Libya Konferansı’ndan tıpkı Cenevre’de belirlenen Suriye çözümüyle ilgili eylemler gibi Libya için de altı eylem belirlenmesi ve bu eylemlerin içeriğinin uygulanması için uluslararası bir mekanizma oluşturulması önerisinin çıkacağını öne sürdü. 
TASS’a göre önerilen altı eylem ise şöyle;
- Ateşkes ilan edilmesi
- Silah ambargosu uygulanması
- Siyasi sürecin yeniden başlatılması
- Sadece devletin elinde silah olması
- Ekonomik reformların uygulanması
- İnsan haklarına saygı duyulması.
Bir gün sürecek olan Libya Konferansı’na ev sahibi Almanya’nın Başbakanı Angela Merkel, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İngiltere Başkanı Boris Johnson, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Denis Sassou Nguesso ile Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) hükümetlerinden yetkililer ve BM, Afrika Birliği (AfB), Avrupa Birliği (AB) ve Arap Devletleri Ligi (AL) temsilcileri katılacak.
Konferans, Avrupalıların Akdeniz'in güneyinde olan bitenlere ilişkin endişelerinin etkisiyle gerçekleşirken bu endişeler yalnızca Libya’daki kaostan yararlanarak ülkenin kıyılarından denize açılan yasadışı göçmenlerle sınırlı değil. Daha ziyade DEAŞ’ın Sirte’yi kontrolü altına almasıyla yıllar önce olduğu gibi yine Libya’nın aşırılık yanlısı silahlı milisler için bir üs haline gelmesinden korkuluyor.  O dönem DEAŞ’ın, Libya’daki kaostan yararlanarak Akdeniz üzerinden Avrupa topraklarına yasadışı yollarla girmeye çalışan göçmenlerin arasına kendi unsurlarını yerleştirerek Avrupa’da terör eylemleri düzenlediği düşünülüyor ve bunun yinelenmesinden endişe ediliyor. İstihbarat birimlerinin tahminlerine dayanan bu korkular, özellikle DEAŞ’ın 2015 yılında Fransa’da bir dizi kanlı saldırı gerçekleştirmeyi başarmasıyla daha da arttı. Ancak bu saldırıların ‘Libya halkası’ henüz netleştirilememiş olsa da saldırıların Suriye'den yola çıkarak başka bir güzergah olan Türkiye, Yunanistan ve oradan da Balkanlardan geçerek Avrupa’ya ulaştıkları düşünülen DEAŞ üyeleri tarafından yapıldığına da inanılıyor.
Diğer yandan bugünkü konferansın arifesinde Afrigatenews adlı haber portalına açıklamalarda bulunan LUO Ahlaki Rehberlik Dairesi Başkanı General Halid el-Mahcub, Libya'ya gelen Suriyeli paralı askerler ve DEAŞ üyelerinin Avrupa kıyılarına yönelik yasadışı göç faaliyetlerine karşı gerçekleştirilen koordinasyon operasyonlarından bahsetti. General Mahcub’un, ‘terör tehdidinin Avrupa’ya oldukça yakın olduğunu’ vurguladığı açıklaması, Libyalı sosyal medya kullanıcılarının, UMH saflarında savaşmak için Libya'ya gelen onlarca Suriyeli savaşçıyı taşıyan bir uçağın videosunu paylaştıkları bir döneme denk geldi. Video, uçağın Trablus'a geliş tarihini belirtmiyor. Ancak uçaktakilerin Türkiye'nin Halife Hafter güçleri karşısında UMH güçlerini desteklemek için gönderileceği sözünü verdiği ilk savaşçılar olduklarına inanılıyor.
Sayılarının 2 bin kadar olduğu düşünülen söz konusu savaşçılar, Türk ordusu ve istihbarat birimlerinin gözetimi altında faaliyet gösteren Suriyeli gruplardan olmalarının yanı sıra az bir kısmı İslamcı gruplara üyeler. Dün sızan videoda savaşçıların çoğunluğunun ‘sakallı’ olmaları ‘İslamcı bir gruba’ üye oldukları tahminlerine yol açtı.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün Halife Hafter’i ağır şekilde eleştirdiği açıklamaları, bugünkü konferansta bir atılım gerçekleşmesi olasılığını zayıflatan sinyallerden biri oldu. Ancak buna karşın Rusya Devlet Başkan Putin'in varlığı bazı taraflar için bir iyimserlik kaynağı. Avrupalılar, krizin çeşitli taraflarıyla iyi ilişkiler içerisinde olduğu bilinen Putin’in Libya dosyasında sahip olduğu kartları siyasi bir çözüm başlatmak için kullanmasını umuyorlar.
Putin, birkaç gün önce Moskova'da Rus yetkililerden ayrı olarak bir araya gelen Hafter ve Serrac arasında bir atılım gerçekleştirmeyi başardı. Ancak Hafter, Libya dosyasındaki diğer bir takım çekincelerin ortasında Türkiye'nin ateşkesin izlenmesinde herhangi bir rol oynamasını reddetmesi nedeniyle, Rusya’nın sunduğu taslak anlaşmayı imzalamadan Moskova’dan ayrıldı. Bununla birlikte Putin, Moksova'nın Rus güvenlik şirketi Wagner aracılığıyla Libya'da General Hafter'e destek için paralı asker gönderdiğini doğrulayan çok sayıda rapor olmasına rağmen, “Her savaşta paralı askerler vardır. Orada savaşan Rus vatandaşları varsa bile, Rusya hükümetinin çıkarlarını temsil etmiyorlar” diyerek Hafter'e destek için Libya’ya paralı asker gönderdiği iddiasını reddetti.
İlgili bağlamda BM Libya Özel Temsilcisi Selame, Türkiye ve Rusya’nın ‘paralı askerlerini’ Libya’da savaşan tarafların saflarından geri çekmeyi kabul etmeleri halinde söz konusu tarafların müzakere masasına oturmak zorunda kalabileceklerine ve böylece askeri çözüm dışında bir seçenek elde edilebileceğine inanıyor.



İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

TT

İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

İsrail ordusu Gazze'de genişletilmiş operasyonun başladığını duyurdu ve şehir sakinlerini güneye gitmeye çağırdı.

Bir İsrail askeri yetkilisi bugün, ordunun Gazze şehrini kontrol altına almak için başlattığı operasyonda ‘ana’ harekâta başladığını belirterek, kara kuvvetlerinin şehrin derinliklerine ve merkezine doğru ilerlediğini kaydetti.

Ordunun Hamas'ı yenmek için gerekli olduğu sürece operasyonlara devam etmeye hazır olduğunu ifade eden yetkili, Hamas mensuplarının sayısının ‘2 bin ila 3 bin arasında’ olduğunun tahmin edildiğini belirtti.

Yetkili, “Ordu, Gazze şehrinde hızlı ama güvenli bir şekilde operasyonlar yürütmeyi planlıyor ve rehinelerin ve sivillerin güvenliğini öncelikli tutuyor... İsrail, nüfusun yaklaşık yüzde 40'ının şimdiden Gazze Şeridi'nin güneyine göç ettiği şehirdeki güçlerini kademeli olarak artıracak ve insani yardım çabalarını genişletecek” ifadelerini kullandı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee bu sabah X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, kuzey Gazze'yi hedef alan ve en az 20 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan şiddetli hava saldırılarının ardından İsrail operasyonunun genişletileceğini duyurdu.

İsrail, Gazze'de askeri operasyon hazırlıkları kapsamında geçtiğimiz ay Gazze şehri sakinlerine tahliye çağrısı yapmıştı. Ancak birçok kişi Gazze'nin güneyindeki aşırı kalabalık ve yüksek ulaşım maliyetleri nedeniyle şehirden ayrılamadıklarını söyledi.

Adraee’nin X platformundaki paylaşımında şu ifadeler yer aldı: “Gazze sakinleri… İsrail Savunma Kuvvetleri Gazze şehrindeki Hamas altyapısını yok etmeye başladı. Gazze şehri tehlikeli bir savaş bölgesi ve bu bölgede kalmak sizi tehlikeye atıyor. Er-Reşid Caddesi üzerinden Gazze Vadisi'nin güneyindeki bölgelere araçla veya yürüyerek mümkün olan en kısa sürede gidin. Güvenliğinizi ve sevdiklerinizin güvenliğini sağlamak için, şehri terk eden bölge sakinlerinin yüzde 40'ından fazlasına katılın.”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün Gazze şehrinde ‘yoğun bir operasyonun’ başladığını duyurdu. Şehri kontrol altına almak için kara harekâtı başlattığını açıklayan İsrail ordusu, şehir sakinlerine ve Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki sakinlere ‘mümkün olduğunca çabuk’ güneye gitmeleri konusunda uyarıda bulundu.

İsrailli bir askeri yetkili kara operasyonunun ana aşamasının başladığını bildirirken, İsrail medyası ordudan aldığı bilgiye dayanarak 162. ve 98. tümenlerin Gazze şehrinin batı kesiminde operasyon yürüttüğünü bildirdi.

İki İsrailli yetkili daha önce CNN'e yaptıkları açıklamada, ordunun Gazze şehrine kara harekâtı başlattığını doğrulamıştı. CNN, yetkililerden birinin Gazze şehrindeki kara operasyonunun başlangıçta ‘kademeli’ olacağını söylediğini aktardı.

‘Gazze yanıyor’

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Filistin topraklarına yönelik yoğun hava saldırılarının ardından bugün yaptığı açıklamada, Gazze'nin ‘yandığını’ söyledi ve ülkesinin ‘geri adım atmayacağını’ bildirdi.

Katz, İsrail ordusunun ‘terörün altyapısını demir yumrukla vurduğunu ve askerlerin rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın yenilgisi için gerekli koşulları yaratmak amacıyla cesurca savaştığını’ belirtti. Katz, “Misyonumuzu tamamlayana kadar durmayacağız ve geri adım atmayacağız” dedi.

AFP'ye konuşan görgü tanıklarına göre, Gazze şehri bu sabah erken saatlerde İsrail'in yoğun bombardımanına maruz kaldı. Bu olay, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Yahudi devletine ABD'nin ‘sarsılmaz’ desteğini ifade etmek için İsrail'i ziyaret etmesinden bir gün sonra meydana geldi.

The Jerusalem Post'a göre, Gazze şehrine yönelik hava saldırılarının haftalarca sürmesi ve çok katlı yüksek binaların yıkılmasıyla birlikte, İsrail ordusu daha geniş çaplı bir kara harekâtı için dönüm noktasına ulaşmış görünüyor.

Dün erken saatlerde tahmini 300 bin Gazze sakini Gazze şehrinden güneye kaçmak zorunda kaldı, ancak yaklaşık 700 bin kişi şehirde kaldı.

İsrail ordusu, Refah'ta olduğu gibi, İsrail kara kuvvetleri şehre ilerlemeye başladığında Gazze'deki sivillerin çoğunun kaçacağını umuyordu.


İsrail ordusu Gazze şehrine kara harekâtı başlattı ve bölge sakinlerine güneye doğru gitme talimatı verdi

Gazze şehrinde bugün meydana gelen patlamanın ardından yükselen dumanlar (Reuters)
Gazze şehrinde bugün meydana gelen patlamanın ardından yükselen dumanlar (Reuters)
TT

İsrail ordusu Gazze şehrine kara harekâtı başlattı ve bölge sakinlerine güneye doğru gitme talimatı verdi

Gazze şehrinde bugün meydana gelen patlamanın ardından yükselen dumanlar (Reuters)
Gazze şehrinde bugün meydana gelen patlamanın ardından yükselen dumanlar (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün Gazze şehrinde ‘yoğun bir operasyonun’ başladığını duyurdu. Şehri kontrol altına almak için kara harekâtı başlattığını açıklayan İsrail ordusu, şehir sakinlerine ve Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki sakinlere ‘mümkün olduğunca çabuk’ güneye gitmeleri konusunda uyarıda bulundu.

İsrailli bir askeri yetkili kara operasyonunun ana aşamasının başladığını bildirirken, İsrail medyası ordudan aldığı bilgiye dayanarak 162. ve 98. tümenlerin Gazze şehrinin batı kesiminde operasyon yürüttüğünü bildirdi.

İki İsrailli yetkili daha önce CNN'e yaptıkları açıklamada, ordunun Gazze şehrine kara harekâtı başlattığını doğrulamıştı. CNN, yetkililerden birinin Gazze şehrindeki kara operasyonunun başlangıçta ‘kademeli’ olacağını söylediğini aktardı.

AFP'ye konuşan görgü tanıklarına göre, Gazze şehri bu sabah erken saatlerde İsrail'in yoğun bombardımanına maruz kaldı. Bu olay, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Yahudi devletine ABD'nin ‘sarsılmaz’ desteğini ifade etmek için İsrail'i ziyaret etmesinden bir gün sonra meydana geldi.

Filistin devlet televizyonu, şafak vakti itibarıyla İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 38 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

fvgt
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde İsrail'in kara ve hava operasyonları sırasında yıkılan binaların üzerinden uçan İsrail füzeleri (AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail ordusuna ait tankların yaklaşık iki yıldır Gazze'nin kuzeyinde görülmemiş bir savaş sahnesinde şehrin merkezine girdiğini bildirdi.

The Jerusalem Post'a göre, Gazze şehrine yönelik hava saldırılarının haftalarca sürmesi ve çok katlı yüksek binaların yıkılmasıyla birlikte, İsrail ordusu daha geniş çaplı bir kara harekâtı için dönüm noktasına ulaşmış görünüyor.

dffr
Sahil yolunu takip ederek Gazze'nin kuzeyinden güneye doğru ilerleyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AP)

Dün erken saatlerde tahmini 300 bin Gazze sakini Gazze şehrinden güneye kaçmak zorunda kaldı, ancak yaklaşık 700 bin kişi şehirde kaldı.

İsrail ordusu, Refah'ta olduğu gibi, İsrail kara kuvvetleri şehre ilerlemeye başladığında Gazze'deki sivillerin çoğunun kaçacağını umuyordu.

Güvenlik muhalefeti

Şarku’l Avsat’ın The Jerusalem Post’tan aktardığına göre, Gazze şehrinin işgali, İsrail savunma kurumları içinde de tartışma yaratıyor. İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir de dahil olmak üzere çoğu güvenlik yetkilisi bu harekete karşı çıkıyor.

vfd
Gazze sınırının İsrail tarafında bulunan tanklar (Reuters)

Ancak Zamir, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun işgale devam etme emrini vermesinin ardından istifa etmeyi reddetti. Gazeteye göre Zamir bu kararını, saldırının şiddetini ve İsrailli rehineler, İsrailli askerler ve Filistinli siviller üzerindeki etkisini hafifletme kabiliyetiyle gerekçelendirdi.

Netanyahu, Gazze şehrinin işgalinin Hamas'a son iki yılda uğradığı ağır yenilgilerden daha büyük bir yenilgi yaşatacağını belirtti.

Ağır bombardıman

Şehrin sakinlerinden Ahmed Gazal, AFP'ye yaptığı açıklamada, “Gazze şehrine yönelik yoğun ve sürekli bombardıman var ve tehlike artıyor… Bu sabah erken saatlerde yeri sarsan korkunç bir patlama duyduk. İsrail ordusu, birçok ailenin evlerinin bulunduğu bir binayı hedef aldı. Yıkılan evlerin çoğunda insanlar yaşıyordu. Çok sayıda vatandaş enkaz altında kaldı” ifadelerini kullandı.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal ise Gazze şehrine yönelik yoğun bombardımanın devam ettiğini; ölü ve yaralı sayısının arttığını bildirdi. Bugün şafak vakti İsrail uçaklarının eş-Şeva Meydanı yakınlarındaki bir yerleşim bölgesini hedef alması sonucu enkaz altında ölü, yaralı ve kayıplar olduğunu ifade eden Basal, saldırıyı ‘büyük bir katliam’ olarak nitelendirdi.

‘Gazze yanıyor’

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Filistin topraklarına yönelik yoğun hava saldırılarının ardından bugün yaptığı açıklamada, Gazze'nin ‘yandığını’ söyledi ve ülkesinin ‘geri adım atmayacağını’ bildirdi.

Katz, İsrail ordusunun ‘terörün altyapısını demir yumrukla vurduğunu ve askerlerin rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın yenilgisi için gerekli koşulları yaratmak amacıyla cesurca savaştığını’ belirtti. Katz, “Misyonumuzu tamamlayana kadar durmayacağız ve geri adım atmayacağız” dedi.

vfd
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Tel Aviv'den ayrılırken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. (AFP)

Bu gerginlik, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun İsrail'i ziyaretinden bir gün sonra ortaya çıktı. Bakan, ziyaretinde, Amerika'nın İsrail'in Gazze'deki hedeflerine ulaşması için sarsılmaz desteğini sürdüreceğini taahhüt ederek, Hamas'ın ortadan kaldırılması çağrısında bulundu.

Rubio, İsrail'in saldırısının ardından Washington'un Doha'ya desteğini göstermek için bugün Katar'ı ziyaret edecek.

Geçtiğimiz hafta İsrail, Katar'daki Hamas liderlerinin kaldığı binaya hava saldırısı düzenleyerek Ortadoğu'nun çeşitli bölgelerine yayılan askeri operasyonlarını genişletti. 9 Eylül'de Doha'ya düzenlenen saldırıda, Hamas liderlerinden Halil el-Hayye'nin oğlu ve Katarlı bir güvenlik yetkilisi dahil altı kişi yaşamını yitirdi.

dfv
Gazze Şeridi sınırında ilerleyen İsrail zırhlı personel taşıyıcısı, 16 Eylül 2025 (Reuters)

Trump rehinelerin serbest bırakılmasını istiyor... Aileler Netanyahu'yu sorumlu tutuyor

ABD Başkanı Donald Trump da Truth Social platformu üzerinden yaptığı bir paylaşımda, rehinelerin karşı karşıya olduğu tehlikeyi kabul etti.

Trump dün Truth Social platformu üzerinden yaptığı paylaşımda şöyle dedi: “Hamas'ın rehineleri İsrail'in kara saldırısına karşı canlı kalkan olarak kullanmak için bölgeden uzaklaştırdığına dair bir haber okudum. Umarım Hamas liderleri böyle bir şey yaparlarsa neyle karşı karşıya kalacaklarını anlarlar. Bu, daha önce çok az kişinin tanık olduğu bir insani zulüm. Bunun olmasına izin vermeyin, yoksa her şey biter. Tüm rehineleri hemen serbest bırakın!”

(Truth Social gönderisi)

Öte yandan Rehine ve Kayıp Aileleri Forumu, dün gece geç saatlerde yayınladığı açıklamada, Gazze şehrinde askeri operasyonların yoğunlaştırılması kararını eleştirdi.

Açıklamada, “Teröristler tarafından 710 gece esaret altında tutulan rehineler için bu gece son gece olabilir… Onların cesetlerini bulup onurlu bir şekilde defnetmek için son şansımız olabilir” denildi.

vfdb
İsrailli rehine Matan Zangauker'in annesi Einav Zangauker, İsrail Başbakanı’nın konutunun önünde rehinelerin derhal serbest bırakılmasını talep eden bir protesto eyleminde diğer rehinelerin aileleriyle birlikte oturuyor. (Reuters)

Açıklamanın devamında, “Başbakan Binyamin Netanyahu, rehinelerin kaderinden kişisel olarak sorumlu. Bu çok açık” ifadeleri yer aldı.

Forum ayrıca, Einav Zangauker, Ophir Braslavsky ve Anat Angrist dahil olmak üzere rehinelerin ailelerinin Kudüs'teki Başbakanlık Konutu’na gittiğini bildirdi.


BM, İsrail'in Katar'a yönelik saldırısını kınadı: Uluslararası hukukun şok edici ihlali

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (EPA)
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (EPA)
TT

BM, İsrail'in Katar'a yönelik saldırısını kınadı: Uluslararası hukukun şok edici ihlali

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (EPA)
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk (EPA)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in geçtiğimiz hafta Katar'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısının bölgesel barış ve istikrarı tehdit ettiğini belirterek, ‘yargısız infazların sorumlularının hesap vermesi’ gerektiğini vurguladı.

Volker Türk, BM İnsan Hakları Konseyi'nde saldırıyla ilgili oturumun açılışında yaptığı konuşmada şunları söyledi: “İsrail'in 9 Eylül'de Doha'daki müzakerecilere yönelik saldırısı, uluslararası hukukun şok edici bir ihlali, bölgesel barış ve istikrara yönelik bir saldırı ve dünya çapındaki arabuluculuk ve müzakere süreçlerinin bütünlüğüne yönelik bir darbedir.”

Katar, BM İnsan Hakları Konseyi'nden Doha'ya yönelik bombardıman için İsrail'i sorumlu tutmak üzere adımlar atmasını istedi.

Diğer yandan dün düzenlenen Doha Zirvesi’nde liderler, Katar devletine, güvenliğine, istikrarına, egemenliğine ve vatandaşlarının emniyetine koşulsuz desteklerini yinelediler. İsrail'in, Katar'ın egemenliğine açık bir ihlal, uluslararası hukuka bariz bir aykırılık ve bölgesel barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit olarak gördükleri acımasız saldırısını kınayarak, Katar ile birlik içinde olduklarını ifade ettiler.

Doha'da düzenlenen olağanüstü Arap Birliği - İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Zirvesi, tüm Arap ve İslam ülkelerine yönelik bir saldırı eylemi olan İsrail'in hain saldırısına karşı Katar ile dayanışmayı vurguladı. Ayrıca Katar'ın, BM Şartı hükümlerine uygun olarak, güvenliğini, egemenliğini, istikrarını ve vatandaşlarının emniyetini sağlamak için bu saldırganlığa yanıt vermek üzere atacağı tüm adım ve önlemlerde yanında olunacağı taahhüt edildi.

Nihai bildiride, Gazze Şeridi'nde ateşkesi sağlamak, savaşı sona erdirmek ve rehineleri serbest bırakmak için kilit arabulucu rolünü üstlenen Katar'ı hedef almanın, tehlikeli bir adım ve barışı yeniden tesis etmek için yapılan diplomatik çabalara yönelik bir saldırı olduğu belirtildi. Bildiride, “tarafsız bir arabuluculuk merkezine yönelik bu tür bir saldırganlık, Katar devletinin egemenliğini ihlal etmekle kalmayıp, uluslararası arabuluculuk ve barış sağlama çabalarını da baltalamaktadır ve bunun tüm sorumluluğu İsrail'e aittir” vurgusu yapıldı.