ABD'li General McKenzie SDG lideriyle görüştü

ABD'nin Ortadoğu’daki güçlerinin komutanı General Frank McKenzie, Cumartesi günü Suriye’nin kuzeybatısındaki 5 Amerikan askeri üssünü ziyaret etti (AP)
ABD'nin Ortadoğu’daki güçlerinin komutanı General Frank McKenzie, Cumartesi günü Suriye’nin kuzeybatısındaki 5 Amerikan askeri üssünü ziyaret etti (AP)
TT

ABD'li General McKenzie SDG lideriyle görüştü

ABD'nin Ortadoğu’daki güçlerinin komutanı General Frank McKenzie, Cumartesi günü Suriye’nin kuzeybatısındaki 5 Amerikan askeri üssünü ziyaret etti (AP)
ABD'nin Ortadoğu’daki güçlerinin komutanı General Frank McKenzie, Cumartesi günü Suriye’nin kuzeybatısındaki 5 Amerikan askeri üssünü ziyaret etti (AP)

ABD'nin Ortadoğu’daki güçlerinin komutanı General Frank McKenzie Suriye’nin doğusunda bir askeri tesiste Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) lideri Mazlum Kobani ile (Ferhat Abdi Şahin) görüştü.
Suriye’nin doğusundaki askeri öneme sahip merkezi noktalarda konuşlu ABD askerleri, geçtiğimiz cumartesi günü üst düzey komutanlarına şu soruları farklı kalıplarda yönelttiler; “Buradaki geleceğimiz konusunda ne düşünüyorsunuz? Düşünmemiz gereken hedefler neler?”
ABD'nin Ortadoğu’daki güçlerinin komutanı General Frank McKenzie, askerlerinin geleceklerinin en azından bugün için belirsiz olduğunun farkındaydı. Ancak, “Burası, kendisine olan bağlılığımızı beyan ettiğimiz bir bölge. Sanırım bir süre daha burada kalmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
General McKenzie, Suriye’de ülkenin kuzeydoğusundan Fırat Vadisi’nin ortalarına kadar çeşitli noktalarda konuşlu beş Amerikan üssüne düzenlediği sürpriz ziyaret çerçevesinde, ABD'nin Suriye'deki görevine bağlı kalacağına dair güvence verdi. McKenzie, ABD’nin, İran'la yaşadığı gerilimler ve güvenlik önemlerini artırmaya odaklanma ihtiyacı nedeniyle azalan DEAŞ’a yönelik operasyonların artarak devam ettiğini söyledi. Ancak bununla birlikte SDG ile birlikte DEAŞ’la mücadelede zor bir süreçten geçen ABD misyonuyla ilgili son günlerde büyük bir belirsizlik ortaya çıktı.
Trump’ın Ortadoğu’da savaşı bitirme vaadi havada mı kaldı?
ABD Başkanı Donald Trump, başkanlık seçim kampyansı sırasında ‘ABD’nin Ortadoğu’daki sonsuz savaşlarını sona erdirme’ vaadi çerçevesinde geçtiğimiz yıl Amerikan güçlerini Suriye'den geri çekme kararı aldı. Ancak bir süre sonra askeri komutanları, Kongre üyeleri ve diğer ülkelerin liderleri, Trump’ı Suriye’de petrol kuyuları ile üretim tesislerininin bulunduğu Kürtlerin kontrolü altındaki bölgeleri korumak ve buraların yeniden DEAŞ’ın eline geçmesini önlemek amacıyla sınırlı sayıda asker bırakmaya ikna etmeyi başardılar. Böylece Pentagon (ABD Savunma Bakanlığı) ABD güçlerinin Suriye'den çekilmesine rağmen, diğer birliklerine zırhlı araçlar ve güvenlik güçleriyle birlikte doğuya taşınması ve SDG'nin petrol sahalarını korumasına yardımcı olması talimatı verdi.
Cumartesi sabahı adı gizli tutulan bir askeri üste SDG lideri Mazlum Abdi ile görüşen General McKenzie yaptığı açıklamada, Abdi’nin, ABD güçlerinin kendilerine yardım etmeyi sürdüreceğinin garantisinin verilmesini isteğini, buna karşın ona, ABD’nin DEAŞ’a karşı operasyonlarına, silahlı muhaliflerle işbirliği yapmaya ve petrol sahalarının korunmasına yardımcı olmaya devam edeceklerini söylediğini belirtti. Ancak McKenzie, Washington'ın buna ilişkin son bir tarih belirlemediğini de sözlerine ekledi. ABD’li General, Deyrizor yakınlarındaki el-Hadra köyünde bulunan askeri bir noktada durduğu sırada yaptığı açıklamada ise, “Burada 100 yıl kalamayacağımızı biliyor. Ben de buna katılıyorum. Açıkçası, burada ne kadar kalacağımızı bilmiyorum. Bu konuda ortağımızla çalışmaya devam etmek dışında aldığımız bir talimat yok” diye konuştu.
General McKenzie, bölgeyi havadan gözlemledi
İlk kez ABD’nin söz konusu bölgedeki beş üssünü ziyaret eden General McKenzie, helikopter kullanarak Suriye’nin doğusundan başladığı turu sırasında yeşil alanlarla ve çeşitli köylerle bölünmüş geniş çöl bölgesini havadan gözlemleme fırsatı buldu. ABD geçtiğimiz Mart ayında DEAŞ'ın sözde hilafet devletinin ortadan kaldırıldığını duyurdu. Ancak son aylarda özellikle ABD birliklerinin bulunmadığı batı tarafında, DEAŞ üyelerinin yeniden bir araya gelmesine dair korkular arttı. Bununla birlikte ABD’nin Bağdat’ta İranlı General Kasım Süleymani’yi hedef alan hava saldırısının ardından son haftalarda DEAŞ karşıtı operasyonlar kesintiye uğradı. İran ve ona bağlı güçlerin Süleymani suikastına misillemede bulunması endişesi nedeniyle ABD, Irak ve Suriye'deki personelinin güvenliğini artırmak için DEAŞ karşıtı operasyonları bir süre askıya aldı. Yetkililerin açıklamalarına göre ABD’nin bu süre zarfında DEAŞ’a yönelik operasyonları neredeyse yarı yarıya azaldı. Ancak General McKenzie Suriye’nin doğusuna gerçekleştirdiği bir günlük ziyaret sırasında kendisine eşlik eden Associated Press (AP) ve Washington Post muhabirlerine şuan durumun değiştiğini söyledi. Operasyonların bir süreliğine azalmış olmasına rağmen yine eski hızında sürdüğünü belirten McKenzie, “Sanırım buradaki ortaklarımızla işbirliği içinde haftada üç ya da dört operasyon gerçekleştirebiliriz” şeklinde konuştu.
Öte yandan General McKenzie’ye ziyareti sırasında ABD Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Eric Hill eşlik etti. Tümgeneral Hill, Deyrizor’un kuzeydoğu kırsalındaki en büyük gaz tesisi Koniko yakınlarında son teknolojiyle donatılmış askeri üste gazetecilere açıklamalarda bulundu. Hill, ‘vadilerde, mağaralarda ve çöllerde saklanan ve yeniden toplanmaya çalışan’ DAEŞ üyelerinin köklerini kurutmak için SDG ile işbirliği içinde eğitim faaliyetlerine ve operasyonlara devam ettiklerini söyledi.
Yetkililerin açıklamalarına göre Suriye'nin doğusunda Deyrizor’dan Haseke’nin doğusuna kadar 150 kilometrelik bir alanda konuşlanmış yaklaşık 750 Amerikan askeri bulunuyor.
İran tehdit oluşturuyor
Öte yandan Washington ile Suriyeli Kürtler arasındaki ilişkilerin 2014 yılına dayandığı belirtilmekte fayda var.  Trump'ın geçtiğimiz ay Suriye’nin kuzeyindeki ABD güçlerinin çekilmesi talimatının sonrası Türkiye, Suriye ile olan sınırı boyunca Kürtlerin hakimiyeti altındaki şehir ve köylerde kontrolü ele geçirdi. Kürt ve ABD güçleri bugün, Ekim ayı başında Türkiye’nin Suriye'nin kuzeydoğusuna başlattığı askeri operasyondan bu yana daha karmaşık ve kalabalık bir alanda faaliyet göstermeye devam ediyorlar. General McKenzie, cumartesi günü askerleriyle konuşurken Suriye’deki İran’a bağlı güçlerin hala kendileri için büyük bir tehdit oluşturduğu uyarısında bulundu. McKenzie, “İran, şuan ABD'ye karşı başka bir saldırı başlatmaktan kaçınıyor gibi görünse de çok iyi donanımlı vekillerine komut verme ve kontrol etme yetenekleri olduğunu her zaman dikkate almalısınız” ifadelerini kullandı.



Witkoff'un önerisi: Hamas arabuluculara cevabını ‘notlarla’ iletti

Dün Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından feryat eden Filistinli bir kadın (Reuters)
Dün Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından feryat eden Filistinli bir kadın (Reuters)
TT

Witkoff'un önerisi: Hamas arabuluculara cevabını ‘notlarla’ iletti

Dün Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından feryat eden Filistinli bir kadın (Reuters)
Dün Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından feryat eden Filistinli bir kadın (Reuters)

Hamas kaynakları bugün, hareketin ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un 60 günlük ateşkes önerisiyle ilgili cevabını arabuluculara ilettiğini doğruladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar, Hamas'ın ortak bir Filistin pozisyonu oluşturmak amacıyla Katar'da ve Beyrut dahil diğer başkentlerde Filistinli grupların liderleriyle yoğun temaslarda bulunduğunu ve toplantılar düzenlediğini bildirdi.

Kaynaklar, Hamas liderliği ve gruplar açısından cevabın olumlu olarak nitelendirilebileceğini, ancak İsrail işgaline karşı açık bir önyargı taşıyan teklifin taşıdığı tüm olumsuzluklara rağmen, uygulanmasının başarılı olması için bazı notların da eklenmesi gerektiğini belirtti.

Kaynaklar, teklifle ilgili yapılan tüm düzenlemelerin oybirliğiyle kabul edildiğine dikkat çekerek, İsrail'e baskı yapma konusunda samimi bir Amerikan iradesi olması halinde teklifin kabul edileceğini ifade ettiler.

Kaynaklar, yanıtta yer alan notlardan birinin, İsrailli esirlerin Witkoff belgesinde belirtildiği gibi ilk hafta sadece iki gün içinde teslim edilmesini önlemeyi, bunun yerine son anlaşmada olduğu gibi aşamalı olarak iki ay boyunca anlaşmanın tam olarak etkili olmasını sağlamayı amaçladığını açıkladı.

Hareket kaynakları dün Şarku’l Avsat'a yaptıkları açıklamada, teklife ilişkin yorumlarla birlikte olumlu bir yanıt verileceğini belirttiler.

Filistinli bir kadın, Cuma günü Gazze Şehri'ne düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından çığlık atıyor (Reuters)Filistinli bir kadın, Cuma günü Gazze Şehri'ne düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından çığlık atıyor (Reuters)

Kaynaklar o dönemde teklifin birçok ‘tuzak’ taşıdığını ve birçok koşulunun Filistinliler için durumu daha da karmaşık hale getirdiğini ifade etmişti. Kaynaklar, 60 günlük sürenin ateşkes anlaşmasını açıkça bağlayıcı hale getirmemesi ve İsrail'i buna bağlamadan, hatta başarılı olması halinde süreyi uzatmadan gevşek bir şekilde ortaya koyması da dahil olmak üzere, sunulan metinde birçok ikilemin belirgin olduğuna dikkat çekti. Bu durum, İsrail'in kalan esirlerin teslimi için belirlenen yedinci günden sonra istediği zaman Gazze'de Lübnan tarzı saldırılar gerçekleştirmesine ve altmış günün ardından savaşı tamamen yeniden başlatmasına açıkça izin verecektir.

Teklif ayrıca esir takası için üzerinde anlaşmaya varılmış herhangi bir kriter olmaksızın belirli bir sayı belirliyor ve sadece 125 müebbet ve yüksek cezalı mahkûmun serbest bırakılmasını öngörüyor ki bu sayı hayatta kalan ve ölen İsraillilerin sayısıyla orantılı olmadığı gibi bir önceki ateşkes aşamasında kullanılan kriterlere bile ulaşmıyor.

Kaynaklar o dönemde Hamas liderliğinin teklifin metnini inceledikten sonra, canlı ve ölü esirlerin serbest bırakılmasının bedeli konusunda bile İsrail'in ateşkes vizyonunu benimsediğini gördüklerini söyledi.

Kaynaklar, teklifte savaşı sona erdirecek net bir garantiden bahsedilmediğini, konunun müzakerelerin kaderine bırakıldığını, bunun da esasen savaşı sona erdirmek istemeyen ve herhangi bir anlaşmaya uymayı reddeden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun elinde kalacağı anlamına geldiğini açıkladı.

Anlaşma metninin İsrail'in çekilmesi ve hatta yardım girişinin devam etmesi konusunda da herhangi bir garanti vermediğini belirten kaynaklar, insani yardım maddesinin de bir önceki anlaşmada kabul edilen insani yardım protokolünün uygulanmasına atıfta bulunmadığına, bunun yerine müzakereler ve anlaşmanın uygulanması sırasındaki gelişmelere göre devreye sokulmasını öngördüğüne dikkat çekti. Başka bir deyişle anlaşma metni, tüm ihtiyaçları karşılamadan ve enkazı kaldırmak için ağır ekipman ve diğerlerini getirmeden, İsrail'in bu insani dosyada üstünlüğünü korumasına izin veriyor.

İsrailli siyasi kaynaklar anlaşma metninin ne savaşın sona ermesini ne İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesini ne de insani yardımın serbestçe girişine izin verdiğini doğruladı.

Hamas kaynakları, teklifin herhangi bir anlaşma için İsrail'in ve Netanyahu hükümetinin koşullarını öne sürdüğünü, Filistinlilere ise hiçbir şey garanti etmediğini ve sadece hareketten net bir ödül olmaksızın esirleri teslim etmesini istediğini söylüyor.

Yeni anlaşma ateşkesin 60 gün sürmesini, ABD Başkanı Donald Trump'ın taraflara bu süre zarfında taahhütte bulunma garantisi vermesini ve ilk gün 5 İsrailli esir ile 9 cesedin, yedinci gün de aynı sayıda kişinin serbest bırakılmasını öngörüyor.

Anlaşma, insani yardımın iki tarafın üzerinde mutabık kalacağı bir anlaşma yoluyla yapılmasını ve sadece Birleşmiş Milletler (BM) ve Kızılay gibi mutabık kalınan kanallar aracılığıyla dağıtılmasını, yani özel sektöre hiçbir malın verilmemesini öngörüyor.