Netanyahu'nun yargılanma tarihi seçim sürecine bomba gibi düştü

Tel Aviv’de seçim yarışmasında iki rakip olan Netanyahu ve Gantz’ın afişleri (AP)
Tel Aviv’de seçim yarışmasında iki rakip olan Netanyahu ve Gantz’ın afişleri (AP)
TT

Netanyahu'nun yargılanma tarihi seçim sürecine bomba gibi düştü

Tel Aviv’de seçim yarışmasında iki rakip olan Netanyahu ve Gantz’ın afişleri (AP)
Tel Aviv’de seçim yarışmasında iki rakip olan Netanyahu ve Gantz’ın afişleri (AP)

İsrail seçimlerinin ilk oylama süreci yurt dışında büyükelçilik ve konsolosluklarda başladı. Dün (18 Şubat) İsrail ilk seçim sandığını Yeni Zelanda'daki büyükelçiliğinde açarak, Mısır ve Ürdün de dahil olmak üzere 96 ülkede devam edecek ve önümüzdeki üç gün içinde tamamlanacak oylama sürecini başlattı. Bu seçimlerin ardından Merkez Seçim Kurulu 2 Mart Pazartesi günü yapılacak seçimler için hazırlık yapacak.
Bu arada İsrail Adalet Bakanlığından yapılan yazılı açılamada seçimlerin gerçekleştirilmesinden iki hafta sonra 17 Mart’ta Netanyahu’nun üç yolsuzluk dosyası hakkında davanın başlayacağını belirtti.
Mahkemenin davayla ilgili tarih belirlenmesi, konuyu seçimin ana tartışma konularından biri haline getirdi. Netanyahu'ya yakın kaynaklar, avukatlarının soruşturma materyallerini inceleyebilmeleri için savunma avukatı aracılığıyla mahkeme tarihini erteleme talebinde bulunmayı planladığını söyledi. Ancak Netanyahu, bu talebin seçim zamanında konuyu gündemin en üst sırasında tutacağı ve bunun popülaritesine zarar vereceğinden korkuyor.
Özellikle mahkemenin ilk oturumu Netanyahu’nun iddianamede yer alan suçları kabul edip etmediğiyle ilgili olacaktır.
Netanyahu’nun seçimdeki en büyük rakibi Mavi-Beyaz Koalisyonu lideri Benny Gantz, çekişmede büyük ölçüde söz konusu yolsuzluk dosyasını kullanıyor. Gantz’a yakın kaynaklar kamuoyunda Netanyahu’ya karşı bu konuda açık bir karşıtlık olduğunu ifade ediyor ve ekliyorlar: “Evet, bu konuda anketler şimdiye kadar üstünlüğü kimin sağladığını ortaya koyamadı. Ancak zamanla Mavi-Beyaz üstünlüğünü sağlayacak. Netanyahu her gün yeni bir oyunla ortaya çıkıyor.
Yüzyılın Anlaşması, Moskova havalimanında uyuşturucuyla yakalanıp 7 yıl hapis cezasına çarptırılan kişinin Putin tarafından af edilerek ülkeye geri getirilmesi, Uganda’ya gitmesi ve Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah Burhan ile görüşmesi gibi konularda halk kendisini takdir ediyor ancak bu durumu oy olarak yansıtmıyor.”
Pazartesi akşamı Kanal 13 televizyonunda yayınlanan İsrail kamuoyu yoklamasına göre Gantz başkanlığındaki Mavi-Beyaz Koalisyonu sandalye sayısını 33’ten 36’ya yükseltmiş görünürken Netanyahu’nun lideri olduğu Likud Partisi de 32’den 33’e çıkarmış durumda. Arap partilerinin katıldığı “Ortak Liste” ise 14 sandalyeye ulaşıyor.
Likud'un sonuçlarındaki artışın, ana müttefiklerinden biri olan ve liderliğini Naftali Bennett’in yapıtığı sağcı koalisyon aleyhine olduğu açıktır. Ankete göre bu sağcı koalisyonun seçimde 7-8 sandalye kaybetmesi bekleniyor.
Sol partilerden oluşan koalisyonun sandalye sayısının 11’den 8’e düşeceği ve Rus Yahudi Partisi “İsrail Evimiz” Partisi’nin ise 8 sandalyesini koruyacağı dikkate alınırsa yine dindar Yahudiler olarak “Doğu Şas” ve “Yahadut Ha Torah” 7 sandalyeye sahip olursa Netanyahu’nun lideri olduğu Koalisyonun sandalye sayısının 57’den 58’e yükselmesi bekleniyor.
Ancak haber sitesi Wala’nın yaptırdığı başka bir ankete göre Mavi-Beyaz ittifakı 34, Likud 33, Ortak Liste ise 13 sandalye kazanıyor. Bu ankete göre sonuç itibariyle Netanyahu'nun koalisyonu 55 ila 56 arasında bir sandalye artacak ve Gantz Koalisyonu 57 sandalye olarak kalacak, ancak Lieberman’ın sandalye sayısı bir sandalye inecek.
Bu nedenle Netanyahu koalisyonun seçimi kaybedecek derecede gerilemeye başladığını söylemek acele bir söylem olur. Sağ cephe 61 sandalyeye ulaşma hedefinden bahsediyor. Likud’un seçim kampanyasına başkanlık eden Dışişleri Bakanı Israel Katz, bir sonraki hükümete Netanyahu'nun başkanlık edeceğini söyleyen anketlere sahip olduğunu açıkladı.



İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
TT

İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)

İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı dün İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani'nin hayatta olduğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Mehr’den aktardığı habere göre, 12 gün önce İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıların başında diğer üst düzey askeri komutanlarla birlikte öldürüldüğü bildirilen Kaani, dün öğleden sonra İran Silahlı Kuvvetleri’ne destek amacıyla başkent Tahran’ın merkezindeki İnkılap Meydanı’nda düzenlenen halk mitingine katıldı.

İsrail ordusu, 13 Haziran Cuma günü şafak vakti İran'a düzenlediği saldırılarda 20'den fazla üst düzey askeri komutanı öldürdüğünü açıklamıştı.

Ardından ABD Başkanı Donald Trump, dün sabah İsrail ile İran arasında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girdiğini duyurdu.

İsrail, askeri operasyonların hedef aldığı İranlı yetkililerin listesini yayınladı. DMO'nun dış operasyonlardan sorumlu Kudüs Gücü Komutanı Kaani'nin akıbeti merak konusu oldu.

New York Times gazetesinin İran muhabiri, geçtiğimiz cuma günü İranlı kaynaklardan, Kaani'nin İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıda öldürüldüğünü aktarmıştı.

New York Times gazetesinin İsrail muhabiri Ronen Bergman pazar günü yayınlanan makalesinde şöyle yazdı:

“İsrail'in İran'a saldırısından bir ay önce, istihbarat ve savunma kurumlarının en üst düzeylerinde, Mossad'ın “Tebş'in listesinde kimler yer alacak?” şeklindeki sorusuna ilişkin yoğun tartışmalar yaşandı.”

Mossad'ın pasif ooperasyonlar için kullandığı bir terim olan ‘tebş’ ifadesi, Bergman'ın X platformunda yayınladığı yazıya göre suikast, tasfiye veya hedefli engelleme için kullanılan kod ad.

‘Mutluluk’ olarak nitelendirilen listeye dikkati çeken Bergman, bu toplantılara katılanlardan biri tarafından da bu şekilde adlandırılan listeye İranlı liderlerin dahil edilmesinin ‘rütbeleri ve uygun bir fırsatın ortaya çıkması’ şeklindeki iki faktöre bağlı olduğunu belirtti.

Bergman, yazısını şöyle sürdürdü:

“Tartışma tek bir isim üzerine yapılmıyordu. Aksine, listeyi okuduğu takdirde en çok rahatsız olacak kişinin o olduğu kesindi, çünkü listeye alınmaması konusunda tam bir fikir birliği vardı, o kadar zahmete değmeyeceği düşünülüyordu.”

Bergman, Kaani’nin bilinmeyen akıbeti ve hava saldırılarında öldürülmüş olabileceği ihtimaliyle ilgili olarak “İsrail, onun yüksek konumuna rağmen etkisinin hissedilmediğini ve bu nedenle ölümünün önemli bir etkisi olmayacağını değerlendirdi” ifadelerini kullandı.