Muhalif aktivistin duruşması, Cezayir ordusu için ‘siyasi bir yargılamaya’ dönüştü

Muhalif aktivistin duruşması, Cezayir ordusu için ‘siyasi bir yargılamaya’ dönüştü
TT

Muhalif aktivistin duruşması, Cezayir ordusu için ‘siyasi bir yargılamaya’ dönüştü

Muhalif aktivistin duruşması, Cezayir ordusu için ‘siyasi bir yargılamaya’ dönüştü

Cezayir’in önde gelen siyasi aktivistlerinden olan ve ‘Cezayir ordusunun motivasyonunu düşürmek, şiddeti teşvik etmek ve ulusal birliğe zarar vermek’ ile suçlanan Kerim Tabu'nun duruşmasında ‘ordunun siyasetteki etkisi’ konusu dün tekrar gündemdeydi. Mahkeme salonunda Tabu’nun avukatı ile duruşmayı yöneten hakim arasında siyasi konuşmalar yapılmaması uyarısı sonrasında tartışma yaşandı. Bu arada muhalif aktivistin ifadelerinde tam tersi beklenirken hakim ve hükümetten yana bir tavır sergilemesi dikkat çekti.
Siyasi bir duruşmanın tüm özelliklerini barındıran dünkü mahkemede, özgürlükler ve demokrasi iç içe geçmişti. Yolsuzlukla suçlanan ve ordunun güdümünde olduğu öne sürülen sistemin kökten değiştirilmesi için başlatılan halk hareketinin (Hirak) patlak vermesinin ardından başlayan tartışmada Tabu’nun adı ön plana çıkmıştı. Bu nedenle geçtiğimiz yılın sonlarında geçirdiği kalp krizi sonucu ölen Cezayir Genelkurmay Başkanı Ahmed Kayid Salih tarafından hapse gönderildi.
Hirak eylemcileri, 46 yıla mahkum edilen Tabu'nun kaldığı hapishaneden getirilmesi öncesinde başkentteki Sidi Muhammed Mahkemesi’nin girişinde büyük bir gösteri düzenlediler. Mahkeme binasına giren eylemciler, Sosyal Demokrat Parti’nin gayri resmi lideriyle ilgili sloganlar attılar. Ülkenin dört bir yanından 100'ü aşkın avukat, Tabu’yu ücretsiz olarak savunmak için mahkemeye geldiler. Duruşmaya katılanlar arasında Tabu ile birlikte yargılanan, ancak beraat eden gazeteci yazar Fadıl Bumala ve aktivist Samir Belarbi de vardı. Hakim tarafından söz hakkı verilen Tabu, güvenlik güçlerini kendisine kaba kuvvet kullanmakla suçlayarak, başsavcıya ellerindeki morlukları gösterdiğini söyledi. Tabu, Adalet Bakanı’nı ‘işkenceye’ yönelik soruşturma başlatmaya çağırdı.
Tabu, tutuklanması sırasında güvenlik güçleriyle ‘alay ettiği’ suçlamalarıyla ilgili olarak “Bana Tunuslu işadamı Nebil el-Karvi’nin hapishanedeyken ülkesindeki cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olduğunu bilip bilmediğimi sordular. Bende onlara ‘ilkeler söz konusu olduğunda alım ya da satım yapmıyorum’ cevabını verdim” diye konuştu. Tabu’nun, muhalif Sosyalist Güçler Cephesi eski sorumlularından biri olduğu ve partinin kurucusu Hüseyin Ayt Ahmed ile yaşadığını bir takım anlaşmazlıklar nedeniyle partiden ayrıldığı belirtilmeli.
Tabu, halk hareketi çerçevesinde yaptığı ve eski Genelkurmay Başkanı Kayid Salih’i de eleştiren açıklamaları çerçevesinde başsavcılığın kendisine yönelttiği bir takım suçlamalar sonucu tutuklandı. Tabu savunmasında, “Ben siyasi bir aktivistim, işim rejimin adamlarını eleştirmek ve rahmetli Kayid Salih de onlardan biriydi” şeklinde konuştu.
Duruşma sırasında hakimin Tabu ile diyalogları sırasında kullandığı yumuşak üslup, onun Tabu’ya sempati duyduğu izlenimi bıraktı.
Öte yandan Cumhuriyet Arabulucusu Kerim Yunus, dün başkentte düzenlenen yolsuzlukla mücadele konulu bir konferansta, Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’a ‘bürokrasiyi hafifletebilecek ve vatandaşların devlet kurumları tarafından sömürülmesini azaltabilecek önlemler’ önerdi.
Yunus, bir ay önce Cumhurbaşkanı tarafından başlatılan Cumhuriyet Arabuluculuğu Kurumu’nun ‘idari yolsuzluklara ilişkin şikayetleri alacağını, soruşturacağını ve ilgili makamlara bildireceğini’ belirtti. Yunus, “İnşa etmek istediğimiz yeni Cezayir'de, yolsuzluğun yeri olmayacak” diye konuştu.
Bir diğer gelişmede ise İspanya Dışişleri Bakanı Arancha Gonzalez Laya’nın dün başkent Cezayir’e gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Cezayir ile İspanya arasında Akdeniz'de deniz sınırı anlaşmazlığı bulunmadığını söyledi.
Laya’nın ziyareti, Nisan 2018'de Cezayir'in tek taraflı olarak karasularını İspanya’ya ait Balear Adaları’na kadar genişletme kararının ardından İspanya tarafından Cezayir’e gerçekleştilen ilk resmi ziyaret olma özelliği taşıyor. İspanyol Bakan, ziyareti sırasın önce Cezayirli mevkidaşı Sabri Bukadum ile ardından ise Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun ile bir araya geldi. Fransız Haber Ajansı’nın haberine göre Laya, Bukadum ile düzenlenen ortak basın toplantısında, “Aramızda bir anlaşmazlık yok” diye konuştu. Laya, iki ülkenin de Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına göre deniz sınırlarını belirleme hakkına sahip olduğu ve sınırların belirlenmesiyle ilgili bir sorun gündeme geldiğinde müzakere etme konusunda tamamen hemfikir olduklarının altını çizdi.
Cezayirli Bakan Bukadum ise ülkesi ile İspanya arasında deniz sınırlarını belirleme konusunda herhangi bir sorun olmadığını vurguladı. Bukadum, bir sorun olması halinde müzakere ve diyalog yoluyla çözüleceğini belirterek İspanyol mevkidaşı ile benzer açıklamalarda bulundu.



ABD’de gıda yardım programlarının askıya alınmasıyla birlikte aileler gıda bankalarına ve yakınlarına yöneldi

Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
TT

ABD’de gıda yardım programlarının askıya alınmasıyla birlikte aileler gıda bankalarına ve yakınlarına yöneldi

Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)

Maryland eyaletinin Montgomery County bölgesinde yaşayan Dalitia Chung, kasım ayı gıda yardımının gecikeceğini öğrendiğinde, kendisi ve çocuğunu besleyebilmek için geniş ailesiyle yemek ve market alışverişini paylaşmak üzere hemen bir plan yaptı.

Ancak Silver Spring'deki Manna Food Center gıda bankasından bir sepet dolusu gıda yardımı aldıktan sonra, bu yardıma sonsuza kadar güvenemeyeceğini anlayan Chung, “İki hafta içinde (yardım) almazsam, (başka) seçenekler arayacağım” dedi.

Chung, ABD tarihinin en uzun süren hükümet kapanması nedeniyle, gıda kuponu olarak da bilinen Ek Beslenme Yardım Programı'ndan (Supplemental Nutrition Assistance Program/SNAP) yardım almakta gecikme yaşayan yaklaşık 42 milyon Amerikalıdan sadece biri.

Kasım ayının başı çoğu kişi için SNAP’ın 60 yıllık tarihinde ilk kez gıda yardımı programının askıya alınmasıyla birlikte kafa karışıklığı, endişe ve zorlu seçimler yapılmasını gerektirdi. Başkan Donald Trump'ın yönetimi, bu ay kısmi yardım sağlamak için federal mahkeme kararını uygulayacağını açıkladı, ancak SNAP’tan yararlanan kişilere fonların ulaşmasının haftalar sürebileceği konusunda uyardı.

SNAP yararlanıcıları aynı zamanda sınırlı bütçelerini dikkatli bir şekilde yönetiyor, gıda bankalarına başvuruyor ve bu zorlu dönemi atlatmak için bazı şeylerden fedakarlık ediyorlar. Oklahoma, Tulsa'dan 47 yaşındaki Amanda Traster, gıda satın almak için para biriktirebilmek amacıyla aylık tedavi masraflarının sadece yarısını ödediğini söyledi.

Müşterilerin ziyaret edebilecekleri sayıya sık sık kısıtlamalar getiren belirli mağazalardan aldığı gıda teslimat tarihlerini takip etmek için ikinci bir takvim tutan Traster, artık her öğünde daha az yediğini ve elinden geldiğince tasarruf ettiğini belirterek “Şu anda durum çok kaotik” diye ekledi.

ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre SNAP yardımlarından yararlanan ailelerin yaklaşık yüzde 80'inde bir çocuk, bir yaşlı veya engelli bir kişi bulunuyor. Programdan yararlanabilmek için, yararlanıcıların gelirlerinin ulusal yoksulluk sınırının yüzde 130'unun altında olması gerekiyor. Bu sınır, birçok bölgede tek kişilik haneler için aylık bin 632 dolar, iki kişilik haneler için ise 2 bin 215 dolar.


BM Fas'ın Sahra'ya yönelik özerklik planının yeni versiyonunu duyurmasını “sabırsızlıkla” bekliyor

Çöldeki Faslı askerler (AFP)
Çöldeki Faslı askerler (AFP)
TT

BM Fas'ın Sahra'ya yönelik özerklik planının yeni versiyonunu duyurmasını “sabırsızlıkla” bekliyor

Çöldeki Faslı askerler (AFP)
Çöldeki Faslı askerler (AFP)

Fransız Haber Ajansı AFP, Batı Sahra'ya gönderilen Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Staffan De Mistura’nın dün, tartışmalı bölgenin geleceği konusunda müzakerelerin temelini oluşturacak olan Fas'ın özerklik planının güncellenmiş halini ‘sabırsızlıkla’ beklediği açıklamasını aktardı.

BM, 1975 yılına kadar İspanyol kolonisi olan Sahra'yı, nihai bir çözüm bulunmadığı için ‘özerk olmayan bölgeler’ arasında sıralıyor. Afrika kıtasında, dekolonizasyonun ardından statüsü halen belirsiz kalan tek bölge olan Sahra, Rabat ile Cezayir destekli ayrılıkçı Polisario Cephesi arasında bir anlaşmazlık konusu olmaya devam ediyor.

BM Güvenlik Konseyi (BMGK) şimdiye kadar, Fas, Polisario Cephesi, Cezayir ve Moritanya'ya, ‘gerçekçi, kalıcı ve karşılıklı olarak kabul edilebilir bir siyasi çözüme’ ulaşmak için 2019 yılından bu yana durmuş halde olan müzakereleri yeniden başlatma çağrısında bulundu.

Ancak, geçtiğimiz cuma günü ABD tarafından sunulan ve ardından kabul edilen karar taslağı, fosfat açısından zengin ve balık kaynakları bol olan bölgeye Fas egemenliği altında özerklik verilmesini öngören 2007 tarihli Rabat planını destekliyor.

“Fas’ın egemenliği altında gerçek özerklik en iyi çözüm olabilir” görüşünü savunan taslak metin, BM’yi bu temelde müzakereler yürütmeye çağırıyor.

Dün düzenlenen basın toplantısında, kamuoyuna yaptığı açıklamalarda çekingenliği ile tanınan Staffan de Mistura, bu kararı ‘50 yıldır süren bu çatışmayı çözme konusunda uluslararası toplumun yeni bir kararlılık ve azim gösterdiğini ortaya koyduğu için önemli’ olarak nitelendirdi.

Şu anda Fas'ın ayrıntılı ve güncellenmiş özerklik planını sunmasını ‘sabırsızlıkla’ beklediklerini söyleyen Staffan de Mistura, tüm taraflardan ‘ihtiyaç duyulması halinde BM’nin doğrudan veya dolaylı görüşmeler programı oluşturmasını sağlayacak öneriler sunmalarını’ isteyeceğini açıkladı.

Ayrıca, Rabat'ın tarihi olarak nitelendirdiği BMGK’nın kabul ettiği kararın, Fas'ın planına dayanan bir ‘çerçeve’ oluşturduğunu, ancak müzakereler için ‘herhangi bir sonuç öngörmediğini’ vurgulayan Staffan de Mistura, “Müzakerelere katılmanın, bunun mutlaka sonuçlarını kabul etmek anlamına gelmez. Önemli olan katılımdır. Bunun herkese hatırlatalım” ifadelerini kullandı.


"Yaşayanların Mezarlığı" İsrail'in mahkumlara yönelik işkencelerini gözler önüne seriyor

İsrail'in ateşkes anlaşması kapsamında teslim ettiği kimliği belirsiz Filistinlilerin cenazeleri dün Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Belah'ta toprağa verildi (AP).
İsrail'in ateşkes anlaşması kapsamında teslim ettiği kimliği belirsiz Filistinlilerin cenazeleri dün Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Belah'ta toprağa verildi (AP).
TT

"Yaşayanların Mezarlığı" İsrail'in mahkumlara yönelik işkencelerini gözler önüne seriyor

İsrail'in ateşkes anlaşması kapsamında teslim ettiği kimliği belirsiz Filistinlilerin cenazeleri dün Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Belah'ta toprağa verildi (AP).
İsrail'in ateşkes anlaşması kapsamında teslim ettiği kimliği belirsiz Filistinlilerin cenazeleri dün Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Belah'ta toprağa verildi (AP).

Şarku'l Avsat'ın İsrail'in Sde Teiman hapishanesindeki eski Filistinli tutuklulardan elde ettiği iki ifade, buradaki tutukluların vahşi tecavüz de dahil olmak üzere çeşitli işkence ve zulümlere maruz kaldığını ortaya koydu.

İsrail tarafından gizlilikle korunan ve Necef çölündeki bir askeri üssün içinde bulunan hapishane, İsrail askerlerinin bir Filistinli tutukluya fiziksel ve cinsel istismarda bulunduğunu gösteren bir videonun sızdırılmasının ardından inceleme altına alındı.

Filistinli gazeteci Şadi Ebu Sido, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, "yaşayanların mezarlığı" olarak adlandırdığı gözaltında tutulduğu süre boyunca, İsrail askerlerinin Filistinli tutuklulara gülerek ve video çekerek polis köpeği saldırısına öncülük ettiğine tanık olduğunu söyledi. "Çok korktuk" diye ekledi.

Ebu Sido, Sde Teiman hapishanesinde yaklaşık 19 ay tutuldu ve geçen ay bir tutuklu değişimiyle serbest bırakıldıktan sonra Gazze Şeridi'ne döndü.

Bir diğer yürek burkan hikaye ise Aralık 2023 sonlarında bacağı kesildikten sonra tedavi gördüğü sırada Kemal Advan Hastanesi'nde tutuklanan Filistinli Mahmud Ebu Foul'dan geliyor. Geçen aya kadar Sde Teiman Hapishanesi'nde kaldı. Ebu Foul, hapishanede işkence gördüğünü ve bilincini kaybedene kadar yaklaşık iki saat boyunca kafasına darbe aldığını vurguladı. "Uyandığımda görme yetimi tamamen kaybettiğimi fark ettim" dedi.