Dinozorlar zamanında bir yıl 372 günmüş

(Pikrepo)
(Pikrepo)
TT

Dinozorlar zamanında bir yıl 372 günmüş

(Pikrepo)
(Pikrepo)

Geç Kretase'den kalma bir fosil üzerine yapılan araştırma, Dünya'nın dinozorların saltanatının son döneminde bugünkünden daha hızlı olduğunu gözler önüne serdi. Gezegen o dönemde, kendi etrafında bir yılda 365 yerine 372 kez döndü. Bu da bir günün 23 buçuk saat sürdüğü anlamına geliyor.
Amerikan Jeofizik Birliği’nin (AGU) Paleoceanography and Paleoclimatology adlı yayınında yer alan çalışmada “rudist istiridye” olarak bilinen nesli tükenmiş bir yumuşakçanın kabuk fosili incelendi. Bu yumuşakçaların kabukları günde bir katman büyüyordu. Bu nedenle araştırmacılar, küçük dilimler örneklemek ve kabuktaki halkaları saymak için lazer kullandı.
Bu halkalar, araştırmacıların bir yıldaki gün sayısını belirlemesini ve 70 milyon yıl önce bir günün uzunluğunu daha doğru hesaplamasını sağladı. Yeni bulgular Ay ve Dünya’nın “yerçekimi dansına” da ışık tutuyor.
Sliconrepublic’in aktardığına göre çalışma ayrıca, söz konusu yumuşakçaların resifleri günümüz mercanları ölçeğinde besleyecek simbiyozlar barındırdığını da ortaya koydu. Bu bulgu, yumuşakçaların büyüme hızıyla birleştirildiğinde 70 milyon yıl öncesine dair eşsiz detaylar sunuyor.

Keşfin öznesi: T. sanchezi
Uzak geçmişteki iklimi anlamak için kullanılan modeller, ancak on binlerce yıl süren uzun vadeli iklim değişimini tanımlıyor. Bunun gibi çalışmalarsa uzun vadeli iklim ve kısa vadeli hava modelleri arasındaki boşluğun doldurulmasını sağlıyor.
Phys.org’un aktardığına göre kabuğun kimyasal analizi, Geç Kretase'de okyanusların düşünülenden daha sıcak olduğunu, yazın 40 santigrat dereceye ve kışın da 30 santigrat dereceye ulaştığını ortaya koydu.
Çalışmada analiz edilen yumuşakçanın bilimsel adı Torreites sanchezi. Şekli büyük bir bardağı andıran yumuşakça, şu an Umman dağlarında kuru bir toprak olan bölgede 70 milyon yıl önce 9 yıldan fazla yaşadı.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, mercanların bugünkü rolünü üstlenen bu çift kabuklu yaratıklar, 66 milyon yıl önce dinozorları öldüren olayda yok oldu.
Araştırmanın başyazarı, Brüksel’deki Virje Üniversitesi’nde jeokimyacı Niels de Winter, “Mercanların günümüzde oynadığı ekosistem oluşturma rolünü gerçekten üstlendiler” dedi.
Aaraştırmacıların incelediği numunelerdeki iz elementler, kabuğun oluştuğu sırada suyun sıcaklığı ve kimyası hakkında bilgi verdi. Analiz, kabuktaki günlük yaş halkalarının genişliği ve sayısının yanı sıra mevsimsel verilerin de doğru ölçülmesini sağladı. Araştırmacılar, yılları tanımlamak için kabuktaki mevsimsel değişimleri kullandı.
Araştırmacılar buradan hareketle, T. sanchezi’nin yaşadığı günün uzunluğunu da buldu. 9 yıl boyunca her yıl oluşan halka sayısını sayan bilim insanları 365 yerine 372 halka keşfetti. Bu da bir günün 70 yıl önce 23,5 saat olduğu anlamına geliyor.

Ay’ın sırrı çözülüyor
Aslında geçmişte günlerin daha kısa olduğu bir muamma değildi. Ancak bu yeni kanıt, Dünya ve Ay ilişkisinin evrimine dair çok daha ayrıntılı bir perspektif sundu. Buna göre günler, Ay’ın yer çekiminin neden olduğu okyanus gelgitlerinden kaynaklanan sürtünme Dünya’nın dönüşünü yavaşlattıkça uzuyor. Bu da Ay’ın hızlandığı ve uzaklaştığı anlamına geliyor.
Ay’ın her yıl Dünya’dan 3,82 cm uzaklaştığı biliniyor. Ancak bilim insanlarına göre Ay’ın bu hareketi tarih boyunca bu oranda gerçekleşmiş olamaz. Çünkü bu durumda Ay’ın 1,4 milyar yıl önce Dünya’nın içinde olması gerekiyor.
Tarih öncesi istridyelerden toplanan bu gibi örneklerden daha doğru modeller oluşturmak isteyen bilim insanları, Ay’ın bu gizemine cevap bulmayı umuyor.



"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
TT

"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)

Rachel Clun 

Bilim insanları 116 milyon yıllık bir tsunaminin kanıtını bir kehribar içinde bulduklarını ve bunun muhtemelen bu doğa olayına dair en eski kayıt olduğunu düşünüyor.

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido Adası'nda derin deniz tortularını inceleyen araştırmacılar Aya Kubota, Yusuke Takeda, Keewook Yi, Shin-ichi Sano ve Yasuhiro Iba, erken Kretase dönemine ait tortularda 114 ila 116 milyon yıl öncesine tarihlenen "olağanüstü zengin kehribar konsantrasyonları" keşfetti.

Nature'ın Scientific Reports'unda yayımlanan bulgulara ilişkin raporda araştırmacılar, kehribarın bir veya daha fazla tsunami tarafından okyanusa sürüklenerek havayla çok az temas etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, nispeten hızlı kuruyan bir madde. Araştırmacılar, kehribarın havaya maruz kaldığında genellikle bir hafta gibi kısa bir sürede katılaştığını söylüyor.

Ancak araştırmacıların incelediği tortularda, "belirgin şekilde deforme olmuş" kehribar birikintileri bulundu. Bazıları reçinenin akan su tarafından değiştirildiğini gösteren, alev yapıları denen bir şekilde deforme olmuşken, diğerleri yumuşak reçinenin "akarak deniz tabanına kıvamlı bir şekilde yayıldığına" işaret eden düz kehribar şeritlere sahipti.
 

Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)

Araştırmacılar, "Bu esrarengiz kehribarın derin deniz ortamında bulunmasının en muhtemel nedeni, büyük çaplı tsunamiler" diyor.

Bu reçine deformasyonlarının su altında meydana gelmesi, ormandan pelajik deniz tabanına doğrudan taşındıklarını ima ediyor. Karadan okyanusa bu kadar hızlı ve doğrudan bir taşıma, bir tsunamiyle tetiklenmiş olabilir.

Araştırmacılar, antik tortulardaki diğer kanıtların da bu teoriyi desteklediğini belirtiyor. Bunlar arasında, karadan gelen büyük miktarda bitki kalıntıları ve büyük dalgaların sürüklediği odun parçaları da vardı ve bunların çok az çürüme izi taşıması, açık okyanusa "hızla taşındıklarına" işaret ediyor.

Makalede, "Kiltaşındaki kütüklerin varlığı, çok sayıda odunun bulanık akıntılarla taşınmak yerine kopup sürüklenerek pelajik deniz tabanına battığını gösteriyor" ifadeleri kullanılıyor.

Bilim insanları açık okyanuslardaki diğer tortuların, büyük ölçekli eski tsunamiler veya benzer olaylar hakkında daha fazla kanıt sağlayabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, Holosen döneminden, yani yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinden daha eski bir tarihten kalma tsunami tortularının normalde tespit edilmediğini ve bunun da kısmen, yol açtıkları geniş çaplı yıkımdan geriye net belirtilerin kalmamasından kaynaklandığını söylüyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news