Molla Krekar’ın Norveç’ten İtalya’ya iadesine korona engeli

Molla Krekar adıyla bilinen Necmeddin Ferec Ahmed (AFP)
Molla Krekar adıyla bilinen Necmeddin Ferec Ahmed (AFP)
TT

Molla Krekar’ın Norveç’ten İtalya’ya iadesine korona engeli

Molla Krekar adıyla bilinen Necmeddin Ferec Ahmed (AFP)
Molla Krekar adıyla bilinen Necmeddin Ferec Ahmed (AFP)

Yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) salgınının Avrupa üzerindeki sadece sağlık, ekonomi ve sosyal meselelerle sınırlı kalmadı, aynı zamanda terörizm ve güvenlikle ilgili gündem konularını da etkiledi.
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde özellikle Kasım 2015’te 130’dan fazla insanın ölümüne sebep olan Paris bombalamaları ve 2016’da 32 kişinin ölümüne ve 300’den fazla kişinin yaralanmasına sebep olan Brüksel saldırıları gibi tehlikelere karşı koymak için yapılan eylem ve çalışmalar son birkaç yıldır devam ediyor.
Yeni tip koronavirüsü Kovid-19 salgınını takip etme konusundaki küresel gündem dolayısıyla, son birkaç saat içinde, bazı Avrupa şehirlerinde terörle bağlantılı şüphelilerle ilgili birden fazla mahkeme kararı verdiğini, ancak, söz konusu kararlardan birinin korona salgını sebebiyle yapılamadığı belirtildi.
Norveç hükümetinin önceki gün Kürt kökenli din adamının İtalya’ya teslim edilmesi ve terör suçlamasıyla yargılanması noktasındaki tartışmalı hükmü onayladığı, ancak yeni koronavirüsü salgınının Krekar’ın teslimini geciktirebileceği ifade edildi. Norveç hükümeti, Molla Krekar olarak da bilinen Irak doğumlu Necmeddîn Ferec Ahmed’i gözaltında tutuyor. Bir İtalyan mahkemesi, DEAŞ ile bağlantılı yerel bir terör örgütünü yönetmekle suçladığı Krekar’ı gıyaben yargıladıktan sonra hakkında 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Fakat İtalya’da çıkan koronavirüs (Kovid-19) salgını ve mevcut sağlık sorunları nedeniyle Krekar’ın tesliminin tehir edildiği ifade edildi.
Basında çıkan haberlere göre, Krekar 1992 yılında Norveç’e siyasi bir mülteci olarak yerleşti. Molla Krekar, 2001 yılında parçalandıktan sonra üç gruba ayrılan Seyyid Ali Bâpir liderliğindeki Cemaat-ı İslamiye grubunun bir kolu olan “Ensâr el-İslâm” grubunun başına geçti. Bu tarihten sonra birkaç kez tutuklanan Molla Krekar, Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda ve İran gibi çeşitli devletlerin istihbarat servisleri tarafından sorgulandı.
Öte yandan, aynı konuyla ilgili olarak, Bosna Hersek Cumhuriyeti Başsavcılığı, önceki gün iki Müslüman erkeği, DEAŞ’ın Suriye yapılanmasının saflarında terör faaliyetlerine katılmakla suçladı. Söz konusu iki erkek, 18 kadın ve çocukla birlikte Aralık ayında Suriye’den Bosna’ya nakledilen 7 erkeğin arasında bulunuyordu.
Savcılık ofisi tarafından yapılan açıklamada, Jasmin Keserović (26) ve Senad Kasupovic’in (40), terörist bir grubu örgütlemekle suçlandığı belirtildi. Yetkililer, geçtiğimiz Perşembe günü gruptaki üçüncü bir üyenin terör faaliyetinde bulunduklarını iddia etti.
Bosna’daki Başsavcılık Ofisi Perşembe günü yaptığı açıklamada, geçtiğimiz Aralık ayında ülkeye döndükten sonra, Suriye’deki DAEŞ saflarında savaşan Bosnalı Müslümanların terörle suçlandığı belirtildi. Büyük Sarayevo bölgesinden Armin Dzilko (30 yaşında), kendisini terörle mücadele koalisyonuna teslim ettiğinden bu yana gözaltında tutuluyor. Dzilko, geçen yılın sonlarında, çoğu kadın ve çocuktan oluşan bir grubun yanı sıra 25 eski savaşçıdan oluşan bir grubun parçası olarak ülkesine dönen ve tutuklanan yedi erkeğin arasında bulunuyor. Savcılığa göre, Dzilko, Suriye’deki DEAŞ saflarında geçirdiği yedi yıl boyunca terörist gruplar kurmuş, terörist faaliyetler gerçekleştirmiş ve birkaç kez yaralanmıştı.
Bosna mahkemelerinin geçtiğimiz yıllarda savaştan dönen 46 kişiyi mahkûm etmesi dikkati çekiyor. Bosna İstihbarat Servisi, 2012-2016 yılları arasında 241’i yetişkin, 80 tanesi çocuk olmak üzere toplam 321 kişinin Bosna’dan Suriye ve Irak’a gittiğini kaydediyor.



İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
TT

İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)

İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı dün İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani'nin hayatta olduğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Mehr’den aktardığı habere göre, 12 gün önce İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıların başında diğer üst düzey askeri komutanlarla birlikte öldürüldüğü bildirilen Kaani, dün öğleden sonra İran Silahlı Kuvvetleri’ne destek amacıyla başkent Tahran’ın merkezindeki İnkılap Meydanı’nda düzenlenen halk mitingine katıldı.

İsrail ordusu, 13 Haziran Cuma günü şafak vakti İran'a düzenlediği saldırılarda 20'den fazla üst düzey askeri komutanı öldürdüğünü açıklamıştı.

Ardından ABD Başkanı Donald Trump, dün sabah İsrail ile İran arasında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girdiğini duyurdu.

İsrail, askeri operasyonların hedef aldığı İranlı yetkililerin listesini yayınladı. DMO'nun dış operasyonlardan sorumlu Kudüs Gücü Komutanı Kaani'nin akıbeti merak konusu oldu.

New York Times gazetesinin İran muhabiri, geçtiğimiz cuma günü İranlı kaynaklardan, Kaani'nin İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıda öldürüldüğünü aktarmıştı.

New York Times gazetesinin İsrail muhabiri Ronen Bergman pazar günü yayınlanan makalesinde şöyle yazdı:

“İsrail'in İran'a saldırısından bir ay önce, istihbarat ve savunma kurumlarının en üst düzeylerinde, Mossad'ın “Tebş'in listesinde kimler yer alacak?” şeklindeki sorusuna ilişkin yoğun tartışmalar yaşandı.”

Mossad'ın pasif ooperasyonlar için kullandığı bir terim olan ‘tebş’ ifadesi, Bergman'ın X platformunda yayınladığı yazıya göre suikast, tasfiye veya hedefli engelleme için kullanılan kod ad.

‘Mutluluk’ olarak nitelendirilen listeye dikkati çeken Bergman, bu toplantılara katılanlardan biri tarafından da bu şekilde adlandırılan listeye İranlı liderlerin dahil edilmesinin ‘rütbeleri ve uygun bir fırsatın ortaya çıkması’ şeklindeki iki faktöre bağlı olduğunu belirtti.

Bergman, yazısını şöyle sürdürdü:

“Tartışma tek bir isim üzerine yapılmıyordu. Aksine, listeyi okuduğu takdirde en çok rahatsız olacak kişinin o olduğu kesindi, çünkü listeye alınmaması konusunda tam bir fikir birliği vardı, o kadar zahmete değmeyeceği düşünülüyordu.”

Bergman, Kaani’nin bilinmeyen akıbeti ve hava saldırılarında öldürülmüş olabileceği ihtimaliyle ilgili olarak “İsrail, onun yüksek konumuna rağmen etkisinin hissedilmediğini ve bu nedenle ölümünün önemli bir etkisi olmayacağını değerlendirdi” ifadelerini kullandı.