Eski çağ timsahları okyanuslarda yunus ve balinaları taklit ediyordu

Thalattosuchia'lar Erken Jura döneminden Erken Kretase dönemine kadar yaşadı (Dmitry Bogdanov/Wikipedia)
Thalattosuchia'lar Erken Jura döneminden Erken Kretase dönemine kadar yaşadı (Dmitry Bogdanov/Wikipedia)
TT

Eski çağ timsahları okyanuslarda yunus ve balinaları taklit ediyordu

Thalattosuchia'lar Erken Jura döneminden Erken Kretase dönemine kadar yaşadı (Dmitry Bogdanov/Wikipedia)
Thalattosuchia'lar Erken Jura döneminden Erken Kretase dönemine kadar yaşadı (Dmitry Bogdanov/Wikipedia)

Yapılan yeni araştırmaya göre tarih öncesinin ölümcül timsahları Jura devrindeki denizlerde hüküm sürmek için balina ve yunusların şeklini ve duyularını taklit etti.
Soyu tükenen "thalattosuchia" timsahları karada yaşayan atalarından hızlıca yüzen avcılar olacak şekilde evrimleşti.
Bu canlılar kol ve bacaklarını yüzgeç olacak şekilde uyarladı, bedenlerini aerodinamik şekle soktu ve suda daha güçlü hareket edebilmek için yassı kuyruklar geliştirdi.
"Proceedings of the National Academy of Sciences" (PNAS) adlı hakemli dergide yayımlanan araştırmada, İskoçya'dan araştırmacıların yanı sıra dünyanın farklı bölgelerinden bilim insanları yer aldı.
Edinburgh Üniversitesi'nden uzmanlar bu canlıların  170 milyon yıl önce okyanuslara uyum sağlarken dengeden sorumlu olan iç kulak geliştirdiğini de tespit etti.
Paleontologlar bu iç kulağın vestibüler sistemini incelemek için bir dizi fosil kafatasının bilgisayarlı tomografilerini analiz etti.
Bulgulara göre thalattosuchia'nın kısmen suda yaşadığı uzun süre boyunca kulak kanalları tombullaşıp küçüldü. Duyusal sistemi daha az duyarlı yapan bu şekil, balina ve yunuslarda da aynı şekilde.
Bilim insanları bu kanal şeklinin okyanuslar için daha elverişli olduğunu ifade etti. Benzer bir değişim bağımsız olarak balinalarda da yaşandı. Bu uyum sağlama dönemi boyunca türlerin birbirini taklit ettiği düşünülüyor.
Çalışmayı yöneten Edinburgh Üniversitesi'nin yerbilimleri fakültesinden doktora öğrencisi Julia Schwab "İç kulak gibi duyu organları bu eski çağ hayvanlarının nasıl yaşadığını anlamada önemli rol oynuyor. Bu deniz timsahlarının bugün yaşayan balinalar ve suda yaşayan başka sürüngenler gibi çok kendine özgü bir iç kulak şekline sahip olduğunu keşfettik" dedi.
İndependent Türkçe'de yer alan habere göre uzmanlar bulguların ayrıca timsahların duyu sistemlerini derin sular olan yeni ortamlarına alışmak için geliştirdiğini gösterdiğini de söyeldi.
Çalışmanın yazarlarından Edinburgh Üniversitesi'nin yerbilimleri fakültesinden Dr. Steve Brusatte "Eski çağdaki suda yaşayan timsahlar iskeletlerini daha iyi yüzücü olmak için değiştirdikten sonra bu olağandışı iç kulakları geliştirdi. Balinalar da aynı şekilde kulaklarını değiştirdi ancak bunu suya girdikten kısa süre sonra yaptılar. Öyle görünüyor ki timsah ve balinalar karadan suya geçereken benzer ama farklı evrimsel yollar izledi" ifadelerini kullandı.



Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)
TT

Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)

Andrew Griffin 

Evrenin erken dönemlerinden gelen bir radyo sinyali, çevremizdeki her şeyin nasıl başladığını anlamamızı sağlayabilir.

21 santimetre sinyali diye bilinen bu sinyal, ilk yıldızların ve galaksilerin nasıl yanmaya başladığını ve evreni karanlıktan ışığa nasıl çıkardığını nihayet anlamamızı mümkün kılabilir.

Cambridge Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Anastasia Fialkov yaptığı açıklamada, "Bu, karanlık evrendeki ilk ışığın nasıl ortaya çıktığını öğrenmek için eşsiz bir fırsat" diyor. 

Soğuk, karanlık bir evrenden yıldızlarla dolu bir evrene geçiş hikayesini yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

Sinyal, 13 milyar yıldan fazla bir süre önceden, Büyük Patlama'nın sadece 100 milyon yıl sonrasından bize ulaşıyor. Zayıf parıltı, yıldızların oluştuğu uzay bölgeleri arasındaki boşluğu dolduran hidrojen atomları tarafından yaratılıyor.

Bilim insanları artık bu sinyalin doğasını kullanarak erken evreni daha iyi anlayabileceklerine inanıyor. Bunu, evrenin başlangıcıyla ilgili verileri ortaya çıkarmak için radyo sinyallerini yakalamaya çalışacak REACH (Radio Experiment for the Analysis of Cosmic Hydrogen / Kozmik Hidrojen Analizi için Radyo Deneyi) adlı radyo anteniyle yapacaklar.

Araştırmacılar bu projenin nasıl işleyeceğini daha iyi anlamak için REACH ve Kilometre Kare Dizisi adlı başka bir projenin, ilk yıldızların kütleleri ve diğer ayrıntıları hakkında nasıl bilgi sağlayabileceğini öngören bir model oluşturdu.

Profesör Fialkov, "İlk yıldızların kütlelerinin 21 santimetre sinyaline bağımlılığını ve ilk yıldızlar öldüğünde üretilen, X ışını ikililerinden gelen ultraviyole yıldız ışığı ve X ışını emisyonlarının etkisi de dahil olmak üzere tutarlı bir şekilde modelleyen ilk grubuz" diyor.

Bu bilgiler, Büyük Patlama'nın ürettiği hidrojen-helyum bileşimi gibi, evrenin ilkel koşullarını birleştiren simülasyonlardan elde edildi.

REACH teleskobunun baş araştırmacısı ve çalışmanın ortak yazarı Eloy de Lera Acedo, "Bildirdiğimiz tahminler, evrendeki ilk yıldızların doğasını anlamamız açısından muazzam önem taşıyor" ifadelerini kullanıyor.

Radyo teleskoplarımızın, ilk yıldızların kütlesi ve ilk ışıkların bugünkü yıldızlardan ne kadar farklı olabileceği hakkında ayrıntılı bilgiler verebileceğine dair kanıt sunuyoruz.

REACH gibi radyo teleskopları, evrenin bebeklik döneminin gizemlerini çözme yolunda umut vaat ediyor ve bu tahminler, Güney Afrika'daki Karoo'dan yaptığımız radyo gözlemlerine rehberlik etmesi açısından hayati önemde.

Çalışma, hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlanan "Determination of the mass distribution of the first stars from the 21-cm signal" (21 santimetre sinyalinden ilk yıldızların kütle dağılımının belirlenmesi) başlıklı yeni bir makalede anlatılıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/space