Oxford Üniversitesi'nden aşı müjdesi: Olumlu sonuç aldık

Oxford Üniversitesi'nden aşı müjdesi: Olumlu sonuç aldık
TT

Oxford Üniversitesi'nden aşı müjdesi: Olumlu sonuç aldık

Oxford Üniversitesi'nden aşı müjdesi: Olumlu sonuç aldık

Geçtiğimiz günlerde koronavirüs aşısı için çalışmalara başlayan Oxford Üniversitesi, yaklaşık 320 kişi üzerinde denenen aşıdan olumlu sonuç aldıklarını açıkladı.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeni ile birçok ülke aşı ve ilaç geliştirmeye çalışırken, dünyanın en iyi üniversiteleri arasında gösterilen Oxford Üniversitesi'nde Profesör John Bell yaptığı açıklamada, geçtiğimiz günlerde çalışmalara başladıkları korona virüs aşısında önemli yol kat ettiklerini duyurdu. Profesör John Bell, Kovid-19 aşısını yaklaşık 320 kişi üzerinde denediklerini ve olumlu sonuçlar aldıklarını açıkladı. Aşının hazır olması halinde dağımı için İngiltere'nin en büyük ilaç firmalarından AstraZeneca ile anlaşma yaptıklarını ifade eden Profesör Bell, Haziran ortası itibariyle aşının piyasaya sürülmesi için çalışmalara devam ettiklerini bildirdi.

"Haziran ortasında güzel gelişmeler olacağını düşünüyorum"
Profesör John Bell, hedeflerinin Haziran ayı ortasına kadar Kovid-19'a karşı tamamen önlem alınabilecek bir aşı üretmek olduğunu vurguladı. Bell, "Bu çalışma hala devam ediyor, kesin bir şey söylemek mümkün değil. Bu aşılar şu anda insan vücudunda olumlu bir şekilde sonuç veriyor. Yapılan çalışmalarla birlikte Haziran ortasında güzel gelişmeler olacağını düşünüyorum" dedi.
Profesör Bell, "İngiltere'nin önemli bir firması AstraZeneca ile irtibat halindeyiz. Aşı tam anlamıyla hazır olduğunda geçmişe dönük düşüncelerle veya nasıl dağıtım yapılacağı konusunda düşünmek istemiyoruz. Geleceğe yönelerek ülkelerin bu aşıya bir an önce temin edebilecek duruma gelmesini bekliyoruz" şeklinde konuştu.



Japonya'daki çocuk nüfusu, 44 yıldır düşüyor

Her yıl Tokyo'da düzenlenen geleneksel Nakizumo festivalinde bebeklerin ağlamasının onlara sağlık getireceğine inanılıyor (AFP)
Her yıl Tokyo'da düzenlenen geleneksel Nakizumo festivalinde bebeklerin ağlamasının onlara sağlık getireceğine inanılıyor (AFP)
TT

Japonya'daki çocuk nüfusu, 44 yıldır düşüyor

Her yıl Tokyo'da düzenlenen geleneksel Nakizumo festivalinde bebeklerin ağlamasının onlara sağlık getireceğine inanılıyor (AFP)
Her yıl Tokyo'da düzenlenen geleneksel Nakizumo festivalinde bebeklerin ağlamasının onlara sağlık getireceğine inanılıyor (AFP)

Ciddi bir nüfus krizinin yaşandığı Japonya'da sorunun daha da kötüleştiğini bildiren bir veri daha açıklandı. 

İçişleri ve Haberleşme Bakanlığı, ülkedeki çocuk nüfusunun bu sene de düştüğünü bildirdi. 

14 yaş ve altındaki çocuklar 1 Nisan 2025'te 13,66 milyon olarak ölçüldü. Geçen sene bu rakam, 350 bin daha fazlaydı.

Dün kamuoyuna duyurulan veriler, bu trendin 44 yıldır kesintisiz sürdüğünü ortaya koyuyor.

Japonya'da toplam nüfusun yalnızca yüzde 11,1'ini çocuklar oluşturuyor. ABD'de bu oran yüzde 21,7, Çin'deyse 17,1. 

5 Mayıs'taki Çocuk Bayramı öncesinde yapılan bu açıklama, düşen doğum oranları ve hızla yaşlanan nüfusa dair endişeyi büyüttü. 

Nüfusun istikrarlı bir şekilde devamı için kadınların doğum ortalamasının 2,1 olması gerekiyor. Ancak Japonya'da bu rakam son yıllarda 1,3 civarında dolaşıyor. 

Bu da ölüm sayılarının doğumları geçmesiyle birlikte ülke nüfusunun azalmasına neden oluyor. Örneğin 2014'te 1,62 milyon kişinin öldüğü ülkedeki doğumlar, bu rakamın yarısından da azdı. 

Nüfusun yüzde 20'sinden fazlası da 65 yaşının üstünde. 

fdgh
"Nakizumo" ya da "ağlayan sumo bebek yarışması" diye bilinen geleneksel festivalde ringe çıkan bebekler arasında ilk ağlayan kazanıyor (Reuters)

Düşen nüfus; işgücü, ekonomi, toplumsal yapı ve sosyal yardım sistemindeki sorunların büyümesi anlamına geliyor.

Ülkedeki evlilik teşvik edilse de önceki seneye göre artış 10 binde kaldı. Boşanma rakamlarında da artış var. 

Uzmanlar nüfus düşüşünün en az 20-30 yıl daha sürmesini bekliyor. 2024'te 123,4 milyon olan Japonya nüfusunun 2065'te 88 milyona gerileyeceği tahmin ediliyor. 

Doğum oranlarının artırılması amacıyla 4 gün çalışma düzenine geçmek, evlilik ve çocuk teşviki, çocuk bakımevlerini artırmak gibi tedbirler alınıyor. Ancak hayat pahalılığı, düşük maaşlar, iş koşullarının zorluğu ve ülkenin yaşam alanlarının dar olması gibi sorunlar bu teşvikleri gölgeliyor. 

Bölgedeki Çin, Hong Kong, Tayvan, Güney Kore gibi ülkeler de benzer bir şekilde nüfus sorunuyla boğuşuyor. 

İspanya ve İtalya gibi Avrupa ülkelerinde de aynı sıkıntı yaşansa da göç yoluyla çözüm bulunabilliyor.

Independent Türkçe, CNN, Reuters