​İran Meclisi para birimi olarak riyal yerine tümen kullanılması tasarısını onayladı

​İran Meclisi para birimi olarak riyal yerine tümen kullanılması tasarısını onayladı
TT

​İran Meclisi para birimi olarak riyal yerine tümen kullanılması tasarısını onayladı

​İran Meclisi para birimi olarak riyal yerine tümen kullanılması tasarısını onayladı

İran Meclisi, tatile girmesine iki hafta kala, hükümetin ABD yaptırımları nedeniyle para biriminde yaşanan büyük değer kaybının ardından riyalden dört sıfır atılmasına izin veren tasarıyı onayladı.
Tasarı, İran'ın ulusal para birimi olarak riyal yerine tümen kullanılmasını kapsarken, bir tümen 10 bin riyale eşit bir değer taşıyor. İran'ın yarı resmi ajansı ISNA, para biriminden dört sıfır atılarak riyal yerine artık tümen kullanılmasını öngören yasa tasarısının dün meclisten geçtiğini aktardı. Tasarı, yürürlüğe girmeden önce yasaları incelemekle görevli olan İran Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin (AKK) onayından geçmek zorundaydı. Devlet televizyonun aktardığı bilgilere göre İran Merkez Bankası, riyalin tümene dönüşümünü iki yılda tamamlayacak.
İran'ın resmi haber ajansı IRNA’nın haberine göre para biriminin dönüştürülmesi yasa tasarısı, ülkenin bu para birimindeki dengeleri ve hükümetin Uluslararası Para Fonu'na (IMF) karşı yükümlülüklerini dikkate alınarak, tümenin yabancı para birimleri karşısındaki değerinin ve bu para birimlerinin Merkez Bankası tarafından sabit para birimi sistemine göre belirlenmesini de kapsıyor.
Alman Haber Ajansı'na (DPA) göre Merkez Bankası’nın üç ay içinde bu yasaya ilişkin yürütme düzenlemelerini hazırlayıp onay ve uygulama için Bakanlar Kurulu'na sunmasına karar verildi.
İran Hükümet Sözcüsü Ali Rebii dün yaptığı açıklamada, İran'ın mali ve borsa işlemlerini kolaylaştırmak için ulusal para biriminden dört sıfır atılması gerektiğinin altını çizdi.
Rebii, İranlıların, günlük konuşmalarında ve ekonomik ilişkilerinde riyal kelimesi yerine tümeni kullandıklarına dikkati çekti.
İran bu adımı, kendisine uygulanan ekonomik yaptırımların bir sonucu olarak yaşanan mali kriz ve yüksek enflasyon rakamlarının ortasında attı.
Bununla birlikte bir tümen on bin riyale, madeni paralar için de 100 kırana eşit olacak.
Riyalden dört sıfır atma fikri, 2008’lere dayanıyor. Ancak 2018’de ABD Başkanı Donald Trump'ın İran ile dünya güçleri arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan çekilmesi ve İran’a yeniden yaptırımlar uygulaması nedeniyle riyalin yabancı para birimleri karşısında değerinin yaklaşık yüzde 75'ini kaybetmesi bu fikrin acilen uygulanmasını gerektirdi.
Reuters’a göre dün resmi olmayan piyasalarda bir dolar 156 bin riyalden işlem gördü.
Büyük değer kaybeden para birimi ve yüksek enflasyon oranları, 2017 yılı sonlarından bu yana aralıklı olarak protestolara yol açtı. Protestolar son olarak Kasım 2019'da yeniden patlak vermişti.
Öte yandan Ticari Çalışmalar ve Araştırmalar Merkezi üyesi Mehdi Rızai, ekonomi alanında yayın yapan ‘Tejarat News’ adlı internet sitesi üzerinden bu adımın, ‘psikolojik etkileri olabileceği ve ekonomik göstergeleri olumsuz etkileyebileceği’ uyarısında bulundu.
Ülkede bazı sektörlerde fiyat artışları yaşanabileceğini öne süren Rızai, böyle bir fiyat artışının ‘ülke ekonomisi ve bunun sosyal sonuçları için sorun yaratacağını’ da sözlerine ekledi.
İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın Tesnim Haber Ajansı’nın haberine göre Merkez Bankası’nın Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin görev süresinin son yılında piyasalara sıcak para pompalamaya başlaması bekleniyor. Ruhani’nin görev süresi ise Ağustos 2021'de sona erecek.
İran Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Hüseyin Selahverzi dün Tejarat News sitesinde yer alan makalesinde, “Ulusal para biriminden dört sıfırın atılması, kanser hastasının estetik ameliyat olmasına benziyor” ifadelerini kullandı.
Para birimindeki dönüşümün orta vadede masrafları ve hesapları hafifletmesini bekleyen uzmanların görüşünü destekleyen Selahverzi, ancak aynı zamanda, son yılların istatistik ve hesaplamalarının ayarlanması sonucunda artan harcamalara da dikkati çekti.
Selahverzi makalesinde, harcama rakamlarının İran ekonomik sistemindeki açıkla karşılaştırılmasının ‘komik’ olacağını belirtti.
Söz konusu adımın, ülkedeki enflasyonu daha da kötüleştireceğini düşünen İranlı ekonomist, ‘gereksiz ve sorunlu’ olarak nitelediği bu adımın ülke ekonomisi üzerinde çok az etkisi ve değeri olacağını ifade etti. Selahverzi, yetkilileri ‘sayıları manipüle etmek için bu yıkıcı yolu sürdürmek yerine ekonomiye gerçekçi bir çözüm bulmaya’ çağırdı.



Tahran ile Tel Aviv arasındaki ‘psikolojik savaş’ şiddetleniyor

Cuma akşamı Tahran'ın doğusunda çıkan yangının fotoğrafı sosyal medyada yayıldı. (Mehr Haber Ajansı)
Cuma akşamı Tahran'ın doğusunda çıkan yangının fotoğrafı sosyal medyada yayıldı. (Mehr Haber Ajansı)
TT

Tahran ile Tel Aviv arasındaki ‘psikolojik savaş’ şiddetleniyor

Cuma akşamı Tahran'ın doğusunda çıkan yangının fotoğrafı sosyal medyada yayıldı. (Mehr Haber Ajansı)
Cuma akşamı Tahran'ın doğusunda çıkan yangının fotoğrafı sosyal medyada yayıldı. (Mehr Haber Ajansı)

Tahran ile Tel Aviv arasında doğrudan askeri çatışma olasılığı azalırken, aralarındaki gölge savaş, medya kampanyaları ve anonim dijital hesaplar aracılığıyla elektronik cephede yoğunlaşıyor; her iki taraf da kendi anlatılarını dayatmaya ve karşı tarafın anlatısını inkâra çalışıyor.

Söylentiler, sahadaki en üst düzey isim olan Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani'yi bir kez daha hedef aldı. Tahran’ın doğusunda bir suikast girişimine uğradığına dair haberler yayıldı, ancak İran medyası bu iddiaları hızla yalanladı.

Cuma günü geç saatlerde Tahran'ın doğusunda meydana gelen gizemli yangından saatler sonra, X platformunda Mossad ile bağlantılı hesaplar, Kudüs Gücü Komutanı’nın hedef alındığına dair çelişkili bilgiler yaydı ve komutanın Tahran'ın doğusundaki bir apartman dairesinde hedef alındığını belirtti. Ancak İran resmi medyası, başkentin doğusundaki Damavand Caddesi'nde çıkan yangını ‘çöp deposu yangını’ olarak duyurdu.

uma akşamı Tahran'ın doğusunda çıkan yangının fotoğrafı sosyal medyada yayıldı.Cuma akşamı Tahran'ın doğusunda çıkan yangının fotoğrafı sosyal medyada yayıldı.

Buna karşılık, DMO'ya bağlı Tesnim ve Fars haber ajansları, dün sabah erken saatlerde Kaani'ye suikast girişiminde bulunulduğu yönündeki haberleri yalanladı. İsimsiz kaynaklara atıfta bulunarak, ‘Siyonist varlıkla bağlantılı bazı hesapların sosyal medyada Kaani'nin suikastıyla ilgili yaydığı haberlerin tamamen asılsız olduğunu’ söylediler. Bu haberlerin, ‘doğru bilgi vermekten çok İran'a karşı psikolojik savaşın bir parçası’ olduğunu belirttiler.

Anlatı savaşı

Tesnim Haber Ajansı bir haberinde şu ifadelere yer verdi: “Aksa Tufanı Operasyonu’nun başlangıcından bu yana Siyonist varlık, Kaani'nin suikastıyla ilgili onlarca söylenti yaydı... Mossad'a bağlı ‘Terör Alarm’ adlı bir hesap, genellikle internette doğru ve yanlış haberleri karıştırarak yayınlıyor; bunun amacı sadece haber yaymak değil, Mossad projelerine yönelik psikolojik operasyonlar yürütmek.”

İran resmî kurumlarının yalanlamasına rağmen, ‘Mossad Farisi’ hesabı X platformunda alaycı bir şekilde şöyle yazdı: “Kaani'ye acil şifalar ve uzun bir ömür diliyoruz, iş birliği için teşekkür ederiz.”

Son söylenti dalgası, Aksa Tufanı Operasyonu’nun yıldönümünde Kaani ile yapılan röportajdan yaklaşık bir hafta sonra ortaya çıktı. Röportajda Kaani, “İsrail, suikast girişimiyle ilgili yalan haberler yayarak ve arkadaşlarımın benimle iletişime geçme girişimlerini izleyerek yerimi tespit etmeye çalışıyor” dedi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nehhale ve Kudüs Gücü komutanları Said İzdi ve Muhammed Rıza Zahidi, 7 Ekim saldırısının ardından düzenlenen bir toplantıda (DMO'nun internet sitesi)İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nehhale ve Kudüs Gücü komutanları Said İzdi ve Muhammed Rıza Zahidi, 7 Ekim saldırısının ardından düzenlenen bir toplantıda (DMO'nun internet sitesi)

Geçen yılın ekim ayı başında, Kaani'nin ölümüyle ilgili çelişkili bilgiler ve haberler dolaştı, ancak DMO'ya yakın bir İran gazetesi daha sonra bunu, Kaani'nin hareketlerini gizlemek için bu güçler tarafından yapılan bir ‘aldatmaca’ olarak nitelendirdi.

‘Anlaşma seçeneği’

Kaani'ye suikast girişimi haberleri, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in İsrail tarafından Tel Aviv'in İran ile çatışmaya girmek istemediğini doğrulayan mesajlar aldığını doğrulamasından bir gün sonra geldi.

Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı TASS'tan aktardığına göre, perşembe günü Tacikistan'da düzenlenen Rusya-Orta Asya zirvesinde Putin, ülkesinin İsrail liderliğinden Tel Aviv'in uzlaşma seçeneğine bağlılığını ve her türlü gerilim veya çatışmayı reddettiğini teyit eden mesajlar aldığını ve bu mesajların Tahran'a iletildiğini söyledi.

İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Sözcüsü İbrahim Rızai, perşembe günü yaptığı açıklamada, “Savaş çıkacak ya da çıkmayacak demiyorum, ancak intihar eylemlerine başvurabilecek pervasız bir rejimle karşı karşıyayız… Vatandaşlar günlük yaşamlarına devam etmeli ve toplum sürekli savaş korkusu içinde yaşamamalı” ifadelerini kullandı.

İran medyası, özellikle Kaani ile ilgili söylentilerin yeniden ortaya çıkmasını, Tahran ile Tel Aviv arasındaki gerginliğin artmasına bağladı. Tesnim Haber Ajansı bu konuda, “Aksa Tufanı Operasyonu'nun başlatılmasından bu yana İsrail, İran kamuoyunu etkilemek için Kaani'nin suikastıyla ilgili yalan haberler yayıyor” diye yazdı.

Analistlerin sözlerini aktaran ajansın haberinde şu ifadeler yer aldı: “Tekrar eden medya dalgalarının başlatılması, İran kamuoyunun dikkatini dağıtmak ve Tahran'ı İsrail ile devam eden çatışma bağlamında hızlı tepki vermeye zorlamak amacıyla Mossad'ın psikolojik operasyonlarının bir parçasıdır.”

İstihbarat savaşı

Bu arada reformist çizgideki ILNA haber ajansına göre, DMO istihbarat servisinin eski başkan yardımcısı Muhammed Hasan Tulai, “Savaştan sonra sızma şüphesiyle gözaltına alınan çok sayıda kişiye danışmanlık verildi ve bunlar hatalarını fark etti” dedi.

Tulai, savaş sırasında sızmaya karşı büyük çaplı bir operasyonun başlatıldığını belirterek, güvenlik güçlerinin ‘savaştan bu yana ortak operasyonlar başlattığını ve tüm şüphelileri çağırdığını, bunlardan bazılarının gözaltına alındığını’ söyledi. Tulai, gözaltına alınanların sayısını belirtmedi.

İran İstihbarat Bakanlığı ve DMO'nun paralel istihbarat teşkilatı da dahil olmak üzere, güvenlik suçlamasıyla insanları gözaltına alan çok sayıda kurum olduğu için, gözaltına alınanların toplam sayısı halen belirsizliğini koruyor. Geçtiğimiz ağustos ayında İran polisi, savaş sırasında 21 bin kişinin gözaltına alındığını açıklamıştı.

İran İstihbarat Bakanı İsmail Hatib 20 Temmuz'da, gözaltına alınanların sayısını ‘ulusal güvenliğe zarar vereceği’ gerekçesiyle açıklamayı reddetti. Hatib, sayının ülkenin koşullarına göre yargı organları tarafından kademeli olarak açıklanacağını söyledi.

Daha sonra Yargı Erki Başkanı Gulam Hüseyin Muhsini Ejei, savaş sırasında İsrail için casusluk yaptıkları şüphesiyle yaklaşık 2 bin kişinin gözaltına alındığını açıkladı.

Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani ve DMO’nun eski komutanlarından Hüseyin Alai, geçtiğimiz yıl Abbas Nilfuruşan'ın cenazesinde slogan atıyor. (AFP)Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani ve DMO’nun eski komutanlarından Hüseyin Alai, geçtiğimiz yıl Abbas Nilfuruşan'ın cenazesinde slogan atıyor. (AFP)

DMO’nun eski komutanlarından Hüseyin Alai cuma günü yaptığı açıklamada, “Dünyanın en güçlü Mossad ağlarının İran içinde faaliyet gösterdiğine inanıyorum. Bu ağlar sadece bireyler aracılığıyla değil, dinleme ve casusluk temelli kapsamlı bir teknolojik sistem aracılığıyla da faaliyet gösteriyor” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Tabnak haber sitesinden aktardığına göre Alai sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “İsrail, İran'ı izlemek için Amerikan teknolojisini ve gelişmiş uydu ağlarını kullanıyor. Ayrıca açık pazardan satın alınan ekipmanların çoğu İsrail'in kontrolü altında. Bu düzeyde bir sızma, İsrail ile çatışmanın askeri yönle sınırlı olmadığını, devam eden istihbarat ve siber savaşı da içerdiğini teyit ediyor.”


Arakçi: ‘Kapsamlı anlaşmayı’ kabul etmiyoruz… Gazze konusunda herhangi bir mesaj alışverişinde bulunmadık

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, geçtiğimiz ay İran Dışişleri Bakanlığı’nda yetkililerle yaptığı toplantıda (İran Dışişleri Bakanlığı)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, geçtiğimiz ay İran Dışişleri Bakanlığı’nda yetkililerle yaptığı toplantıda (İran Dışişleri Bakanlığı)
TT

Arakçi: ‘Kapsamlı anlaşmayı’ kabul etmiyoruz… Gazze konusunda herhangi bir mesaj alışverişinde bulunmadık

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, geçtiğimiz ay İran Dışişleri Bakanlığı’nda yetkililerle yaptığı toplantıda (İran Dışişleri Bakanlığı)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, geçtiğimiz ay İran Dışişleri Bakanlığı’nda yetkililerle yaptığı toplantıda (İran Dışişleri Bakanlığı)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi dün devlet televizyonuna verdiği röportajda, Tahran'ın ‘kapsamlı anlaşmayı’ kabul etmediğini söyledi. Arakçi, İran’ın ‘ülkenin çıkarlarına uygun olması halinde’ nükleer programını müzakere etmeye hazır olduğunu belirtti.

Arakçi, ülkesinin Gazze konusunda ABD ile müzakere veya mektup alışverişinde bulunduğunu yalanladı. ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un, Tahran'ın Gazze'de ateşkes için destek vermesi konusunda bir talepte bulunduğunu reddeden Arakçi, bunu ‘gerçek dışı bir iddia’ olarak nitelendirdi.

Arakçi, Gazze Şeridi'ndeki ateşkese şüpheyle yaklaştığını belirterek, “Siyonist rejime güven olmaz” dedi. “Geçmişte, başta Lübnan olmak üzere farklı yerlerde birden fazla ateşkes oldu” diyen Arakçi, İsrail'in ‘ateşkesleri defalarca ihlal ettiğini’ belirtti. Arakçi, “Siyonist rejimin hilelerine ve ihanetlerine karşı uyarıyoruz” ifadesini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ın İbrahim Anlaşmaları’na katılma isteği hakkındaki açıklamalarına yanıt veren Arakçi, “Siyonist varlıkla normalleşme, ilkelerimizle bağdaşmaz. Bu konudaki tutumumuz açık ve net” şeklinde konuştu.

Trump perşembe günü yaptığı açıklamada, yönetiminin İran ile iş birliği yapacağını ve İranlı liderlerin ülkelerini yeniden inşa edebilmelerini istediğini söyledi. Trump ayrıca, Tahran'ın İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasına verdiği desteği kabul ettiğini bildirdi.

Trump, “Her şey birbiriyle bağlantılıydı. İran'a saldırı olmasaydı, şu anda birkaç nükleer silaha sahip olabilirdi ve anlaşma imzalanmış olsa bile, bölge halen nükleer tehdit altında olurdu” ifadelerini kullandı.

Trump, “İran bugün farklı ve barış için çalışmak istiyor” dedi. Tahran'ın ‘anlaşmaya tam destek verdiğini ve bunu iyi bir başarı olarak gördüğünü’ belirten Trump, şunları söyledi: “Bunu takdir ediyoruz ve İran ile çalışacağız. Onlara önemli yaptırımlar uyguluyoruz, ancak nükleer silaha sahip olmadıkları sürece ülkelerini yeniden inşa edebilmelerini istiyoruz.”

Ancak Arakçi, “Witkoff ile aramızda herhangi bir görüşme veya mektup alışverişi olmadı. Trump'ın söylediği şey İran Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasının yanlış yorumlanmasıdır. Nükleer dosya dışında herhangi bir konuda ABD ile herhangi bir müzakere yapmadık” şeklinde konuştu. Arakçi, Tahran ve Washington'un aracılar vasıtasıyla mesaj alışverişinde bulunduğunu bildirdi.

Nükleer müzakereler

Witkoff'un ‘New York'ta doğrudan müzakereler yapılması çağrısında bulunan bir mektup gönderdiğini’ belirten Arakçi, “Avrupalılar ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi'nin huzurunda masaya oturup görüşmeye hazır olduğumuzu bildirdik, ancak o reddetti” dedi.

Arakçi, “Mevcut ABD yönetimi, sık sık değişen açıklamaları ve iddialarıyla, tutumunun sürekli değiştiğini göstermiştir. Yapılan müzakerelerle ilgili olarak bunu ilk elden deneyimledik” dedi.

Bununla birlikte Arakçi, “Mevcut koşullar altında, İran halkının çıkarlarını garanti altına alan dengeli, makul ve saygılı bir öneri olmadığı sürece, ABD ile yapılacak herhangi bir müzakere sadece bir çıkmaza yol açacaktır” değerlendirmesinde bulundu..

Arakçi, ülkesinin nükleer zenginleştirme hakkından vazgeçmeyeceğini, ancak ‘karşı tarafın İran’a güven vermesi ve bazı yaptırımları kaldırması koşuluyla, bu zenginleştirmenin yalnızca barışçıl amaçlarla yapıldığına dair güven oluşturmaya istekli’ olduklarını vurguladı.

New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısı sırasında yaptığı son görüşmelere atıfta bulunan Arakçi şu ifadeleri kullandı: “Yaptırımları geri getirme mekanizmasının (snapback) kalıcı olarak sona erdirilmesi halinde İran'ın yüzde 60 uranyum zenginleştirme konusunda müzakereye hazır olduğunu açıkça belirttik. ABD, snapback mekanizmasının devreye girmesinin altı ay ertelenmesi karşılığında yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyumu teslim etmemizi önerdi. Ancak bu teklif reddedildi. Aklı başında hiç kimse bunu kabul edemezdi.”

Kapsamlı anlaşma

Avrupa Troykası olarak bilinen Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık cuma günü, İran'ın nükleer programı konusunda ‘İran ile müzakereleri yeniden canlandırma kararlılıklarını’ ifade ettiler.

Üç ülke tarafından cuma günü yapılan ortak açıklamada şu ifadeler yer aldı: “İran'ın asla nükleer silaha sahip olmamasını sağlayacak kapsamlı, kalıcı ve doğrulanabilir bir anlaşmaya varmak amacıyla İran ve ABD ile müzakereleri yeniden başlatmaya kararlıyız. Yaptırımların yeniden yürürlüğe girme mekanizmasının devreye sokulmasının haklı olduğuna inanıyoruz. Tüm BM üye ülkelerini ‘snapback’ mekanizmasıyla yeniden getirilen kısıtlamalara uymaya çağırıyoruz. İran'ın nükleer programı, küresel barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit oluşturuyor.”

Üç ülke daha önce söz konusu krize ‘diplomatik bir çözüm’ çağrısında bulunmuştu. Ancak Tahran geçen hafta başında ‘şu anda’ müzakereleri yeniden başlatmayı düşünmediğini vurguladı.

BM geçtiğimiz ay, Avrupa güçlerinin başlattığı sürecin ardından, İran'ın nükleer programı nedeniyle ülkeye silah ambargosu ve diğer yaptırımları yeniden uyguladı ve Tahran'a sert bir tepkiyle karşılaşacağı uyarısında bulundu.

Avrupa Troykası, İran'ın nükleer bomba geliştirmesini önlemeyi amaçlayan 2015 anlaşmasını ihlal ettiği suçlamasını gerekçe göstererek, BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yaptırımları yeniden uygulamaya koymak için snapback mekanizmasını başlattı. Tahran ise nükleer silah elde etmeye çalıştığını reddediyor.

Arakçi, İran'ın şu anda Avrupa Troykası ile görüşmeler yapmasının bir nedeni veya faydası olmadığını belirterek, “Onlarla diyalog artık yararlı değil” dedi. Arakçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupalılarla neden yeniden müzakere etmemiz gerektiğini ve onlarla konuşmanın ne anlamı olduğunu bilmiyoruz. Çünkü önceki müzakereler sırasında bile bizden gidip Amerikalılarla doğrudan konuşmamızı istediler, yani kendileri de onlarla diyalog kurmanın yararsız olduğunu fark ettiler.”

“Kahire anlaşması, uygulanması için gerekli koşullar değiştiği için şimdilik donduruldu” diyen Arakçi, İran parlamentosunun kabul ettiği yasa uyarınca, UAEA'nın denetim taleplerinin Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ne iletileceğini bildirdi.

Arakçi, “UAEA ile bazı iş birliği biçimleri bizim için halen yararlı. Örneğin, Buşehr Nükleer Santrali’nde veya Tahran'daki nükleer araştırma reaktöründe yakıt değiştirilirken müfettişlerin hazır bulunması gibi” ifadelerini kullandı.

Rusya'nın arabuluculuğu

Arakçi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, İsrail'in ‘İran ile çatışmaya girmek istemediği’ yönündeki açıklamasının doğruluğunu teyit etti.

Arakçi şunları söyledi: “Görünüşe göre, birkaç gece önce Putin ve Netanyahu arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti ve ertesi sabah Moskova'daki büyükelçimiz, İsrail'in İran ile yeniden gerginliği tırmandırmak veya yeni bir çatışmaya girmek niyetinde olmadığı konusunda bilgilendirildi… Güçlerimiz tam alarmda. Siyonist varlığın aldatmacaya başvuracağı ihtimali göz ardı edilemez. Mantıken, Siyonist varlığın İran'a karşı yeni bir saldırı başlatma kapasitesine sahip olmadığını kabul etmeliyiz.”

Geçtiğimiz perşembe günü Putin, İsrail'in Moskova'ya İran ile çatışmaya girmek istemediğini bildirdiğini açıkladı ve Tahran'ın nükleer sorununun diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğini vurguladı.

Tacikistan'da düzenlenen Rusya-Orta Asya zirvesinde Putin, ülkesinin İsrail liderliğinden Tahran'a iletilmesini istediği sinyaller aldığını ve Tel Aviv'in bir çözüme bağlılığını ve her türlü gerilim veya çatışmayı reddettiğini doğruladığını belirtti.

İsrail'i İran’ı istikrarsızlaştırmaya çalışmakla suçlayan Arakçi sözlerini şöyle noktaladı: “Düşmanın psikolojik savaşına aldanmamalıyız. Düşman, insanların cesaretini kırmaya ve onlara korku aşılamaya çalışıyor. İstihbarat bakanının raporuna göre, siber uzayın büyük bir kısmı, ülkede kargaşa ve gerginlik yaratmak amacıyla Siyonist varlık ve yurtdışındaki muhalefetle bağlantılı kuruluşlar tarafından kontrol ediliyor.”


Biden, prostat kanseri için radyasyon tedavisi görüyor

ABD Eski Başkanı Joe Biden (AFP)
ABD Eski Başkanı Joe Biden (AFP)
TT

Biden, prostat kanseri için radyasyon tedavisi görüyor

ABD Eski Başkanı Joe Biden (AFP)
ABD Eski Başkanı Joe Biden (AFP)

Joe Biden'ın sözcüsü dün AFP'ye yaptığı açıklamada, Biden'ın prostat kanserinin tedavisi için radyoterapi ve hormon tedavisi gördüğünü söyledi.

Sağlık sorunları nedeniyle 2024'te yeniden seçilme adaylığından çekilen 82 yaşındaki Demokrat, mayıs ayında agresif prostat kanseri türü teşhisi konulduğunu açıklamıştı.

Halefi Donald Trump, mayıs ayında haberi duyduğunda ilk başta "üzüntü" ifadesini kullandıktan sonra, eski Demokrat başkanın teşhisinin bir süredir bilindiğini ima etti.

Cumhuriyetçi milyarder haziran ayında, selefi Joe Biden'ın danışmanlarının, Biden'ın zihinsel ve fiziksel durumunu örtbas etmek ve yetkilerini gasp etmek için "komplo kurdukları" şüphesiyle bir soruşturma başlattı.