Suriye’de istatistikler ve adaletsizlik: Geçmiş, şimdi ve gelecek

Suriye’de istatistikler ve adaletsizlik: Geçmiş, şimdi ve gelecek
TT

Suriye’de istatistikler ve adaletsizlik: Geçmiş, şimdi ve gelecek

Suriye’de istatistikler ve adaletsizlik: Geçmiş, şimdi ve gelecek

Barışçıl protestoların 15 Mart 2011’de patlak vermesinin üzerinden geçen dokuz yılın ardından Suriye’deki çatışma 3 tür adaletsizlikle sonuçlandı:
Geçmişte kalan adaletsizlik
Mevcut adaletsizlik
Geleceğe dönük adaletsizlik
Bu adaletsizliklerin sonuçları arasında, Suriye'de 20 milyon civarında olan ve ülkenin yaklaşık olarak yüzde 86'sını oluşturan kesimin yoksulluk sınırının altına düşmesinin yanı sıra altyapının yaklaşık yüzde 40'ın zarar görmesi ve mali kayıpların yarım trilyon doların üzerine çıkması bulunuyor.
Bir diğer acı haber, yayınlanan yeni istatistiklere göre kurbanların sayının 700 bine yükselmiş olmasıdır. Geçmişe ilişkin bu rakamlarla birlikte 3 milyondan fazla Suriyeli çocuğun okula gitmediğinin tespiti de geleceğe ilişkin olarak ortaya çıkan bir diğer hususu teşkil ediyor. Bu sayı, okul çağındaki Suriyeli çocuk sayısının neredeyse yarısına eşittir. Bu çocukların yarısı aileleriyle birlikte, yaklaşık 13 milyon insanın yer aldığı mülteci kamplarında yaşamaktadır.
Uluslararası sınıflandırmaya göre Suriye, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ‘en büyük insani felaketi’ yaşıyor. İstatistiklerin bunu göstermesi şaşırtıcı değil. Çünkü Suriye İnsani Gelişme Endeksi’nde 189 ülke arasında 180’inci sırada, basın özgürlüğü alanında 180 ülke içinden 174’üncü sırada ve çocukların korunması konusunda ise en kötü durumda yer alıyor.
Bunlar Suriye Politika Araştırmaları Merkezi’ni (SCPR) tarafından hazırlanan ‘Çatışmanın Üstesinden Gelmek için Adalet- Suriye’deki Çatışmanın Etkileri’ başlıklı raporda kaydedilenlerin bir özetidir. Bu araştırma, çatışmanın 3 tür adaletsizliğe yol açtığını söylüyor:
- Birikmiş olan maddi ve manevi servetin yok edilmesini içeren geçmişe dönük adaletsizlik,
- Halihazırdaki adaletsizlik üretimini temsil eden mevcut adaletsizlik,
- Egemen güçlerin temel unsurlarını teşkil ettiği geleceğe dönük adaletsizlik.

Ekonomik adaletsizlik
Suriye’deki çatışma, parçalanmış devlet içinde farklı ve parçalanmış ekonomilerin ortaya çıkmasına yol açtı. Raporda kaydedildiğine göre ekonomik bileşenler devam eden şiddettin kaynaklarına dönüştürüldü ve bu bağlamda sermayenin büyük bir kısmı heder edilerek çatışmalara kanalize edildi.
Raporda 2019 yılının sonu itibariyle çatışma dolayısıyla yaşanan kayıpların 530,1 milyar dolara ulaştığı ifade ediliyor. Bu, 2010 yılında kaydedilen GSYİH'nın 9,7 katına denk geliyor. Aynı dönemde hükümet desteği 2011'de yüzde 20,2'den 2019'da yüzde 4,9'a geriledi. Rus yetkililer 3 yıl önce Suriye'yi yeniden inşa etmenin maliyetinin 400 milyar dolara ulaşabileceğini söylediler. Dünya Bankası ise 3 yıl önce bu tutarın yaklaşık 300 milyar dolar olacağını açıkladı. Ancak o zamandan bu yana -her ne kadar çatışmalar daha da kötüleşse de ve askeri operasyonlar devam ediyor olsa da- uluslararası ilgi azalmasıyla birlikte Suriye dosyasına ilişkin çalışmalar durdu.
Rus ordusunun 2015 yılı sonunda müdahalesinden bu yana hükümet güçleri, kontrol ettiği alanları yüzde 10'dan yüzde 64’e çıkardı. Geriye kalan yüzde 26’lık kısım, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon tarafından desteklenen Kürtlerin kontrolünde bulunuyor. Yüzde 10’luk kısım ise Türk destekli grupların kontrolü altında.
2011 yılında 1 dolar 46 Suriye lirası (SYP) değerinde iken, o zamandan bu yana ciddi bir değer kaybı yaşandı. Geçen eylül ayında yüzde 43 oranında bir düşüş yaşandı. Ekim 2019 ve Ocak 2020 arasındaki dönemde ise değer kaybının yüzde 96'ya ulaşmasıyla birlikte ABD doları (USD) için yaklaşık 1700 lira oldu.
Çatışmalarla birlikte istihdam sayısında ciddi bir düşüş yaşandı. İşçi sayısı 5 milyon 184 binden 3 milyon 58’e geriledi. İşsizlik oranı yüzde 14,9'dan yüzde 42,3'e yükseldi. İş piyasasında yaklaşık 3.,7 milyon iş kaybedildi.

İnsani sıkıntılar
Suriye içindeki nüfus 2018'de yüzde 0,9 ve 2019'da yüzde 1,1 artarak 19,584 milyona ulaştı. Çatışmalar dolayısıyla güvenli bir yer arayışına giren 5,6 milyondan fazla insan Lübnan, Türkiye, Ürdün ve diğer ev sahibi ülkelere göç etti. Ağustos ayına kadar ülke içinde yerinden olmuş insan sayısı 6,14 milyona ulaştı. Bu, dünya üzerinde çatışmalar nedeniyle ülke içinde yerinden olmuş en fazla kişi sayısını temsil etmektedir. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Suriye'de 11,7 milyon insanın ‘insani yardıma ve korunmaya’ ihtiyacı olduğunu söylüyor.
İdlib'deki son askeri operasyonlar, bir milyondan fazla insanın Türkiye sınırlarına göç etmesine yol açtı. Birleşmiş Milletler'in (BM) raporuna göre ülkenin kuzeybatısında yarısı en az bir kez yerinden olmuş 3 milyon sivil bulunuyor. Diğer taraftan 3.6 milyondan fazla Suriyeli mülteci Türkiye'ye gitti. Bu kişilerin yarısı sadece İstanbul’da bulunuyor. Suriyeli mülteciler yaklaşık bir milyon kişiye mülteciye ev sahipliği yapan Lübnan gibi diğer ülkelerde ciddi sıkıntılar yaşıyorlar.
Bu sıkıntılardan ve acılardan ülke içindeki vatandaşlar da mustarip. Çünkü yoksulluk oranı 2016 yılının sonunda yüzde 89,4'e ulaştı, 2019'da yüzde 86'ya düştü. Lübnan'daki ekonomik kriz ekonomik durumu daha da kötüleştirdi. Korona salgını ailelerin yüklerini daha da ağırlaştırdı. 2019 yılına kıyasla yoksulluk ve işsizlik oranlarında önemli bir artışa yol açtı. Önümüzdeki haziran ayından itibaren uygulanacak olan Sezar Yasası’nın ve Avrupa yaptırımlarının uzatılmasının, hayat ve ekonomik standartları kötüleştirmesi bekleniyor.

Askeri harcamalar
Çatışmanın devam etmesinin hükümetin ekonomi politikaları üzerinde büyük etkisi oldu. Bu politikalar, askeri harcamalara öncelik veriyor. Dolayısıyla kaynaklar, kamu sektörü faaliyetleri ve hizmetlerinden ziyade bu alana kanalize ediliyor. Rapora göre hükümet, çeşitli ücretler ve vergiler uygulayarak gelirleri artırmaya çalıştı.
İran, 9 yıl içinde 20 ila 30 milyar dolar arasında rejime destekte bulunduğunu açıklamıştı. Rusya askeri katkıları dolayısıyla gerek egemenlik alanında gerekse de ekonomik olarak tazminat talep etti.
Kalkınma için yapılan kamu harcamaları yüzde 7,3'ten 2,9'a düştü. Çünkü kalkınma harcamalarının çoğu orduya tahsis edildi. Destek harcamaları 2011'de yüzde 20,2 iken 2019'da yüzde 4,9'a düştü. Toplam bütçe açığı 2018'de yüzde 33,5'e, 2019'da yüzde 26'ya ulaştı.

Dış borç
Mali politikalar, iç ve dış kamu borçlarındaki artışta kendini gösteren büyük bir ekonomik açığa sebep oldu. Bu, çatışmanın gelecek nesillere ağır bir yük bırakacağı ve zamanın geçmesiyle durumun daha da kötüleşeceği anlamına geliyor.
Kamu borcu 2010'da yüzde 30 iken 2019'da yüzde 208'e yükseldi. İç borç, 2010 yılında yüzde 17 iken 2019'da yüzde 93'e yükselmiş ve enflasyonda önemli bir artışa neden olmuştur.
Diğer taraftan ülkenin çatışma sonrası dönemde daha fazla krediye ihtiyacı olacak. Bu durum borçların daha da artmasına ve bu adaletsizliğin gelecek nesillere de uzamasına sebep olacak.

Kayıp bir nesil
Suriye’de milyonlarca çocuk eğitim öğretimden mahrum durumda. Okula gitmeyen 5-17 yaş arası çocuk sayısı 2019'da 2,4 milyona ulaştı. Araştırmada ifade edildiği kadarıyla halihazırdaki sonuç bir felaket. Çünkü milyonlarca çocuk, çatışmanın diğer etkilerine ek olarak beceri ve bilgi eksikliğinden mustarip olacak. Çatışmalar, Suriye genelinde müfredatta tutarlılık kaybına da neden oldu. Her bölgede farklı bir eğittim müfredatı uygulandı. Şu an ülkede okullarda takip edilen 6 farklı müfredat var.
BM Raporuna göre, geçen yıl ülkenin kuzeybatısında öldürülen 900 çocuk da dahil olmak üzere 5 bin 427 çocuk öldürüldü ve 3 bin 739 çocuk da yaralandı. Bununla birlikte 4 bin 619 silahlandırılarak savaşa sokuldu. UNICEF’e göre bir milyonu komşu ülkelerde olmak üzere Mart 2011'den bu yana yaklaşık 6 milyon Suriyeli çocuk doğdu. 7,5 milyon Suriyeli çocuğun yardıma ihtiyacı var ve bunların 5 milyonu Suriye içinde bulunuyor.
Bu nedenle Suriye'de ‘kayıp bir nesilden’ söz ediliyor.

700 bin kurban
Rapora göre 570 bin kişi doğrudan öldürülürken, 120 bin kişi ise ilaç sıkıntısı ve yetersiz yaşam şartları dolayısıyla hayatını kaybetti. Önceki istatistikler, 116 binden fazla sivil de dahil olmak üzere en az 384 bin kişinin öldürüldüğünü gösteriyor. Savaş, on binlerce tutuklu ve kayıp kimsenin yanı sıra çok sayıda kişiyi de yaralı ve sakat bıraktı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, 10 yıldır devam eden bu savaşın ‘yıkım ve kaostan’ başka bir şey getirmediğini belirterek sivil anlamda en büyük kaybın yaşandığını dile getirdi.
2011'den bu yana on binlerce kişi gözaltına alındı ​​ya da saklandı. Ayrıca binlerce kişi işkence ve korkunç gözaltı koşulları nedeniyle hayatını kaybetti. 2019 yılında hükümet, kaybolduğu veya öldüğü düşünülen yüzlerce kişinin kayıtlarını güncelledi. Ancak ailelerinin hiçbiri sevdiklerinin cesetlerine ulaşamadı ve yetkililerden bilgi alamadı.

İnsani Gelişme Endeksi
Sağlık, eğitim ve gelir olmak üzere insani gelişmenin temel boyutları referans alınarak yapılan İnsani Gelişme Endeksi'ne göre 2010-2019 yılları arasında ülkedeki durum yüzde 42 oranında kötüleşti. Bunun sebeplerinden biri, yüzde 67’lık düşüş yaşanan kurumsal performansın çökmüş olmasıdır.
Çatışma sırasında karar alma süreçleri bozuldu ve uluslararası boyut kazandı. Birçok iç ve dış taraf, çıkarları ve birbiriyle çelişen öncelikleri doğrultusunda bu sürece katılmaya çalıştı. Çatışan kurumlar, insanlar, sosyal ilişkiler ve kaynaklar üzerinde olumsuz etkisi olan radikal stratejiler benimsediler. Her ne kadar 2017-2019 yılları arasındaki dönemde çatışmaların yoğunluğu azalsa da ‘hukukun üstünlüğü, katılım ve hesap verebilirlik’ konuları göz ardı edildi.
Raporda sivil toplum da dahil olmak üzere beş iç aktör arasındaki büyük çelişkilere dikkat çekiliyor ve adalet, özgürlük, şeffaflık, katılım ve demokrasi gibi değerlerin egemen güçlerin öncelikler listesinin en alt sırasında yer aldığı kaydediliyor.

Utanç verici uygulama
Diğer taraftan raporda küresel sistemin Suriye'deki sivilleri korumadaki başarısızlığına dikkat çekiliyor. Suriye’deki çatışmada uluslararası hukukun uygulanmasının utanç verici olduğunun belirtildiği raporda, bu durumun sivillerin çektiği acıların hafiflemesini engellediği ve savaşın uzaması için bir zemin teşkil ettiği kaydediliyor.
Dünya üzerindeki iktidar mücadelesinin Suriye’deki çatışmada doğrudan bir etkisinin olduğunun ifade edildiği raporun devamında şu değerlendirmeler yer alıyor:
“Bu çatışma, BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin Suriye savaşı ve etkilerini ele almada takip etmiş oldukları yaklaşımlarını şekillendiriyor ve birbiriyle çelişkili olan politikalarına ve önceliklerine yansıyor. Bunlar arasında çıkarları çatışan bölgesel tarafların geniş bir katılımın yanı sıra siyasi ve askeri müdahaleler, yaptırımlar, ekonomik ve insani destekler de yer alıyor.”
Ayrıca Şarku’l Avsat’ın aktardığı raporda, ülke içerisindeki dinamiklerin ve ana aktörlerin politik ekonomisinin analiz edilmesine dayanılarak çatışmanın üstesinden gelme sürecini başlatmak için alternatif yaklaşımlar öneriliyor.



İsrail Kerem Şalom sınır kapısını süresiz olarak kapattı

Kerem Şalom geçiş noktasındaki yardım konvoyları (Reuters)
Kerem Şalom geçiş noktasındaki yardım konvoyları (Reuters)
TT

İsrail Kerem Şalom sınır kapısını süresiz olarak kapattı

Kerem Şalom geçiş noktasındaki yardım konvoyları (Reuters)
Kerem Şalom geçiş noktasındaki yardım konvoyları (Reuters)

Arap Dünyası Haber Ajansı’nın (AWP) haberine göre resmi bir Mısır güvenlik kaynağı bugün (Pazar) İsrail tarafının Mısırlı yetkililere, Filistinli gruplar tarafından hedef alınmasının ardından Kerem Şalom (Kerm Ebu Salim) sınır kapısının kapatıldığını ve yardım kamyonlarının kapıdan Gazze Şeridi'ne girişinin süresiz olarak durdurulduğu konusunda bilgi verdiğini söyledi.

Kaynak AWP’ye "İsrail tarafıyla yaptığımız temasların ardından, bugün Filistinli gruplar tarafından bombalanan Kerem Şalom geçiş noktasındaki çalışmaların süresiz olarak durdurulduğu yönünde bilgilendirildik" açıklamasında bulundu.

Kaynak, "Çalışmaların yeniden başlayacağı tarih konusunda bize bilgi verilmedi, geçidin trafiğe açıldığı bilgisi alınır alınmaz tırlar gönderilecek" dedi.

Hamas hareketinin silahlı kanadı el Kassam Tugayları, Refah şehrinin doğusundaki Kerem Şalom askeri üssünde bulunan İsrail ordusuna ait komuta karargahına füze saldırısı düzenlediğini duyurdu. İsrail ordusu, yaklaşık 10 İsraillinin yaralanmasına neden olan saldırıya tepki olarak Gazze'de birçok bölgeyi bombaladığını duyurdu.


Mısır: İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes müzakerelerinde olumlu ilerleme

İnsani yardım yüklü tırlar İsrail'in güneyindeki Erez Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (Reuters)
İnsani yardım yüklü tırlar İsrail'in güneyindeki Erez Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (Reuters)
TT

Mısır: İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes müzakerelerinde olumlu ilerleme

İnsani yardım yüklü tırlar İsrail'in güneyindeki Erez Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (Reuters)
İnsani yardım yüklü tırlar İsrail'in güneyindeki Erez Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (Reuters)

El-Kahire el-İhbariyye televizyon kanalı bugün (Pazar), Hamas ile İsrail arasında ateşkes anlaşmasına varılması ve esir takası için yürütülen müzakerelerde ‘olumlu’ ilerleme kaydedildiğini ve Mısır güvenlik heyetinin tüm taraflarla istişarelerini sürdürdüğünü bildirdi.

Kanal, üst düzey bir kaynağın anlaşmanın şartları hakkında medyada yayınlananların ‘yanlış’ olduğunu söylediğini aktardı.

Şarku’l Avsat’ın Arap Dünyası Haber Ajansı'ndan (AWP) aktardığına göre kaynak, yerinden edilmiş Filistinlilerin güney Gazze Şeridi'nden kuzeye geri dönmesinin “anlaşmanın şartları arasında yer aldığını” açıkladı.

Diğer yandan bir Hamas kaynağı günün erken saatlerinde CBS News'e yaptığı açıklamada, Gazze'de ateşkes sağlanması için dün (Cumartesi) Kahire'de yapılan görüşmelerde ilerleme kaydedilmediğini söyledi.


Filistin yanlısı gösterilerin devam ettiği ABD üniversitelerinde öğrenciler gözaltına alınıyor

Çevik kuvvet polisi, Charlottesville'deki Virginia Üniversitesi'nde Filistin yanlısı bir göstericiyi gözaltına aldı. (AP)
Çevik kuvvet polisi, Charlottesville'deki Virginia Üniversitesi'nde Filistin yanlısı bir göstericiyi gözaltına aldı. (AP)
TT

Filistin yanlısı gösterilerin devam ettiği ABD üniversitelerinde öğrenciler gözaltına alınıyor

Çevik kuvvet polisi, Charlottesville'deki Virginia Üniversitesi'nde Filistin yanlısı bir göstericiyi gözaltına aldı. (AP)
Çevik kuvvet polisi, Charlottesville'deki Virginia Üniversitesi'nde Filistin yanlısı bir göstericiyi gözaltına aldı. (AP)

ABD polisi, Filistinlileri destekleyen en az 25 protestocuyu gözaltına aldı ve Virginia Üniversitesi'ndeki bir çadır kampını kaldırdı. Virginia Üniversitesi tarafından yapılan açıklamada, diğer ABD üniversitelerinin mezuniyet törenleri sırasında daha fazla protesto ve huzursuzluğa hazırlandığı belirtildi.

Charlottesville'deki Virginia Üniversitesi, Cumartesi sabahına kadar protestolar büyük ölçüde barışçıl olmasına rağmen bir kez daha gerginliğe tanık oldu. Reuters haber ajansına göre, bir videoda çevik kuvvet teçhizatı giyen polis memurlarının göstericilerin kampına girdiği, bazı göstericileri kelepçelediği ve kimyasal sprey gibi görünen bir şey kullandığı görüldü.

xscdvfb
Filistin yanlısı göstericiler Charlottesville'deki Virginia Üniversitesi kampüsünde çevik kuvvet polisinin önünde duruyor. (AP)

ABD'nin dört bir yanındaki öğrenciler, Gazze Şeridi'nde aylardır süren savaşı protesto etmek ve İsrail'i destekleyen Başkan Joe Biden'dan orada akan kanı durdurmak için daha fazlasını yapmasını talep etmek için onlarca kampüste toplanıyor. Ayrıca üniversitelerine, İsrail hükümetini destekleyen şirketlerden ellerini çekmeleri çağrısında bulunuyorlar.

Virginia Üniversitesi tarafından yapılan basın açıklamasında, protestocuların Cuma akşamı çadır kurarak ve hoparlör kullanarak bir dizi kuralı ihlal ettiği ifade edildi.

Virginia Üniversitesi Rektörü Jim Ryan bir mektupla, yetkililerin ‘üniversite ile bağlantısı olmayan’ ve ‘bazı güvenlik endişeleri’ yaratan kişilerin kampüsteki protestoculara katıldığını öğrendiklerini bildirdi.

Gözaltına alınanlar arasında kaç Virginia Üniversitesi öğrencisinin bulunduğu henüz belli değil.

Kendilerine ‘Virginia Üniversitesi Gazze Oturma Kampı’ adını veren bir grup, üniversitenin polis çağırma kararını bir Instagram paylaşımıyla kınadı.

Chicago polisinin X üzerinden yaptığı açıklamaya göre, dün (Cumartesi) Sanat Enstitüsü önünde düzenlenen bir gösteride, enstitünün kampüsü yasadışı olarak işgal ettiklerini söyleyerek protestocuları dağıtmak üzere polis çağırmasının ardından onlarca kişi izinsiz giriş suçundan gözaltına alındı.

University of Michigan graduates walk out during the ceremony with Palestinian flags in solidarity with the Palestinian people. pic.twitter.com/xHk4Rhsx6t

— PALESTINE ONLINE 🇵🇸 (@OnlinePalEng) May 5, 2024

 

Diğer üniversitelerde ise yaşanan arbedeler gözaltılara dönüşmedi. Ann Arbor'daki Filistin yanlısı protestocular Michigan Üniversitesi'ndeki mezuniyet töreninin başlamasını engelledi.

Sosyal medyada dolaşan görüntülerde, geleneksel Filistin kefiyesi giyen, mezuniyet kepi takan ve Filistin bayrakları sallayan onlarca öğrenci, binlerce kişi olduğu tahmin edilen kalabalığın tezahüratları ve yuhalamaları arasında Michigan Stadyumu'nun orta koridorunda yürürken görüldü.

Üniversite Sözcüsü Colleen Mastony'e göre tören devam etti ve kampüs polisi protestoculara stadyumun arka tarafına kadar eşlik etti. Ancak herhangi bir gözaltı yapılmadı.

Mastony yaptığı açıklamada, “Michigan Üniversitesi'nin mezuniyet törenlerinde onlarca yıldır bu tür barışçıl protestolar düzenleniyor. Üniversitemiz konuşma ve ifade özgürlüğünü destekliyor. Üniversite öğrencileri bugünkü mezuniyet töreninin bir gurur ve zafer anı olmasından memnuniyet duyuyor” ifadelerini kullandı.

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşına ilişkin tepkiler son iki hafta içinde ABD kampüslerinde farklı bir noktaya geldi ve bazen şiddete dönüştü.

New York'taki Columbia Üniversitesi de dahil olmak üzere pek çok üniversite protestoları kontrol altına almak için polis çağırdı.

Polis şimdiye kadar ülke çapındaki üniversitelerde iki binden fazla protestocuyu gözaltına aldı.

Michigan Üniversitesi, mezuniyet törenleri için güvenlik protokollerini değiştiren birkaç üniversiteden biri.

Üniversite yönetimi geçtiğimiz hafta Reuters'a yaptığı açıklamada, gönüllü personelini, misafirleri kampüs içinde yerlerine yönlendirmek gibi olağan görevlerinden farklı olarak, aksaklıkları nasıl yatıştıracakları konusunda eğittiğini bildirdi.

Savaş karşıtı protestolar İsrail'in, 7 Ekim'de Hamas'ın düzenlediği ve bin 200 kişinin ölümüne yol açtığını söylediği saldırının ardından Gazze Şeridi'ne başlattığı saldırıya yanıt niteliği taşıyor. Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkililerine göre İsrail söz konusu saldırıya karşılık 34 binden fazla kişiyi öldürdü ve Gazze Şeridi’ni yerle bir etti.


Hamas yetkilisi: Ateşkes görüşmeleri sona erdi ve heyetimiz Kahire'den Doha'ya gidecek

İsrail bombardımanı sonucu Gazze'deki yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail bombardımanı sonucu Gazze'deki yıkımdan bir kare (Reuters)
TT

Hamas yetkilisi: Ateşkes görüşmeleri sona erdi ve heyetimiz Kahire'den Doha'ya gidecek

İsrail bombardımanı sonucu Gazze'deki yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail bombardımanı sonucu Gazze'deki yıkımdan bir kare (Reuters)

Bir Hamas yetkilisi Fransız Haber Ajansı AFP’ye bugün yaptığı açıklamada, Mısır'ın başkenti Kahire’de Gazze'deki ateşkesle ilgili toplantının sona erdiğini ve Hamas heyetinin Doha'ya doğru yola çıkacağını ifade etti.

Hamas yetkilisi, isminin açıklanmaması kaydıyla şunları söyledi: “Mısır İstihbarat Bakanı ile görüşme sona erdi ve Hamas heyeti Doha'ya doğru yola çıkacak. İstişareleri tamamlamak içim”


Sudani'nin Washington ile yaptığı silah anlaşmaları Irak parlamentosunun masasında

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, hizmet ve mühendislik ekibi toplantısına başkanlık ediyor. (Irak Başbakanlık Ofisi)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, hizmet ve mühendislik ekibi toplantısına başkanlık ediyor. (Irak Başbakanlık Ofisi)
TT

Sudani'nin Washington ile yaptığı silah anlaşmaları Irak parlamentosunun masasında

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, hizmet ve mühendislik ekibi toplantısına başkanlık ediyor. (Irak Başbakanlık Ofisi)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, hizmet ve mühendislik ekibi toplantısına başkanlık ediyor. (Irak Başbakanlık Ofisi)

Irak Meclisi Güvenlik ve Savunma Komisyonu, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin geçen ay Washington'a yaptığı ziyaret sırasında imzaladığı silah anlaşmalarıyla ilgili bir soruşturma yürütme niyetinde olduğunu açıkladı.

Sudani Washington ziyareti sırasında, ABD ile aralarında helikopter ve tankların da bulunduğu onlarca sözleşme ve mutabakat zaptı imzaladı. Bağdat ve Washington, silahlanma, danışmanlık ve Irak güvenlik teşkilatıyla ilgili diğer teknik konular da dahil olmak üzere birçok alanı kapsayan 2008 Stratejik Çerçeve Anlaşması'nı yeniden yürürlüğe koyma konusunda anlaştı.

Irak Meclisi Güvenlik ve Savunma Komisyonu üyesi Muhammed er-Rumeysi, komisyonun Savunma Bakanlığı'ndaki silahlanma dosyası ve Irak'ın savaş uçakları, zırhlı araçlar ve tankların yanı sıra Irak ordusunu silahlandırmak için silah ve mühimmat satın almak üzere imzaladığı sözleşmeler hakkında ‘soruşturma açma’ niyetinde olduğunu açıkladı.

Irak parlamentosu, eski Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi'nin görevden alınmasının ardından altı aydır boş olan Meclis Başkanlığı koltuğuna yeni bir meclis başkanının seçilmesi konusunda anlaşmaya varılamaması nedeniyle felç olmuş durumda. Gözlemcilere göre parlamento komisyonları üst düzey Iraklı yetkilileri ağırlayamıyor ya da sorgulayamıyor. Bu da Meclis Başkanı’nın yokluğunda soruşturma açılması ihtimalini zayıflatıyor.

Rumeysi, komisyonun “önümüzdeki dönemde Savunma Bakanı, Sözleşmeler ve Silahlanma Müdürü ve Savunma Bakanlığı'nın ileri düzey personelini ağırlayarak F-16 savaş uçakları konusu da dahil olmak üzere Irak ordusunun silahlandırılması için yakın zamanda imzalanan sözleşmeleri görüşeceğini” söyledi, ancak daha fazla ayrıntı vermedi.

Irak Hükümet Sözcüsü Basim el-Avvadi, Sudani'nin Beyaz Saray'da ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesinin ardından Irak'ın 41 uçak alımını öngören bir silah anlaşması imzaladığını duyurdu. Ayrıca, Abrams tankları ve diğer silahlanma alanları için de anlaşmaya varıldığını bildirdi.

Güvenlik Medya Hücresi Başkanı Tümgeneral Tahsin el-Hafaci, Başbakan'ın Washington ziyareti sırasında Irak'ın, Irak ordusunun yeteneklerini arttırmak için 21 helikopter satın almak üzere sözleşme imzaladığını söyledi. Ayrıca, ülkesinin 12 adet Bell 412 çok amaçlı helikopter ve dokuz adet Bell 407 helikopter satın almak üzere sözleşme imzaladığını duyurdu.

Hafaci, “Bu sözleşmelerde yeni bir ödeme mekanizması benimsendi. Zira Irak ve ABD daha önce ‘FMS’ mekanizmasına dayanıyordu, bu da tam tutarın ödenmesi anlamına geliyordu. Ancak Başbakan’ın ziyareti sırasında Washington, silahlanma alanında ilk kez ‘esnek ödeme’ mekanizmasını benimsedi, bu da uçağın değerini ödemek için taksitler halinde ödeme anlamına geliyor” ifadelerini kullandı. Hafaci, ABD'nin Irak'a eğitim için 15 adet Bell 505 ve yardım için beş adet Bell 412 sağladığını belirtti. Hafaci ayrıca, helikopterlerin “birlikleri ve kara kuvvetlerini desteklemenin yanı sıra keşif alanındaki çalışmalarından dolayı öneminden övgüyle söz ederken, Bell 505'lerin eğitim sistemini destekleyeceğini ve ordunun hava kuvvetlerine büyük bir ivme ve motivasyon kazandıracağını” ifade etti.


Lübnan: İsrail'in Nebatiye'de bir eve düzenlediği saldırıda 3 kişi hayatını kaybetti

 İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Tayr Harfa köyüne düzenlediği hava saldırısı sonucu dumanlar yükseliyor. (AFP)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Tayr Harfa köyüne düzenlediği hava saldırısı sonucu dumanlar yükseliyor. (AFP)
TT

Lübnan: İsrail'in Nebatiye'de bir eve düzenlediği saldırıda 3 kişi hayatını kaybetti

 İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Tayr Harfa köyüne düzenlediği hava saldırısı sonucu dumanlar yükseliyor. (AFP)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Tayr Harfa köyüne düzenlediği hava saldırısı sonucu dumanlar yükseliyor. (AFP)

Lübnan medyası, İsrail savaş uçaklarının Lübnan'ın güneyindeki Nebatiye vilayetine bağlı Meys el-Cebel kasabasında bir eve düzenlediği saldırıda üç kişinin yaşamını yitirdiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Lübnan Ulusal Haber Ajansı’ndan (NNA) aktardığı habere göre, İsrail saldırısında aralarında kasabadaki bir sivil savunma çalışanının da bulunduğu çok sayıda sivilin yaralandığı kaydedildi.

İsrail ordusu bu sabah (pazar) erken saatlerde Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail'in kuzeyinde sirenlerin çaldığını duyurdu.

İsrail savaş uçakları dün gece (cumartesi) ve bugün güney Lübnan'ın batı kesimindeki en-Nakura ve Alma eş-Şaab kasabalarının dış mahalleleri ile el-Lebune, el-Alam ve Balat dağlarına saldırdı.

NNA’ya göre söz konusu saldırı, en-Nakura ve Alma eş-Şaab kasabalarının çevresine yoğun topçu ateşiyle aynı zamana denk geldi. İsrail savaş uçakları Sur bölgesindeki köyler ve deniz kıyısı üzerinde uçtu.

İsrail keşif uçakları, dün gece boyunca ve bu sabaha kadar batı ve orta kesimlerdeki köyler üzerinde uçtu ve Mavi Hat'a bitişik sınır köyleri üzerinde işaret fişekleri attı.

İsrail güçleri, orta kesimdeki Ramiye ve Ayta eş-Şaab kasabalarının bitişiğindeki ormanlara ağır makineli tüfeklerle ateş açtı.

Bir tarafta İsrail ordusu, diğer tarafta Hizbullah ve Lübnan'daki silahlı Filistinli gruplar arasında 7 Ekim'de Gazze Şeridi'ne yönelik İsrail savaşının başlamasından bu yana neredeyse her gün sınır ötesi bombardıman yaşanıyor.


Uluslararası Sergiler Bürosu: Suudi Arabistan’ın Expo 2030 hedefleri küresel bir meydan okuma

Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) Genel Sekreteri Dimitri Kerkentzes, Riyad ziyareti sırasında Şarku'l Avsat’a konuştu. (Fotoğraf: Turki el-Akili)
Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) Genel Sekreteri Dimitri Kerkentzes, Riyad ziyareti sırasında Şarku'l Avsat’a konuştu. (Fotoğraf: Turki el-Akili)
TT

Uluslararası Sergiler Bürosu: Suudi Arabistan’ın Expo 2030 hedefleri küresel bir meydan okuma

Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) Genel Sekreteri Dimitri Kerkentzes, Riyad ziyareti sırasında Şarku'l Avsat’a konuştu. (Fotoğraf: Turki el-Akili)
Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) Genel Sekreteri Dimitri Kerkentzes, Riyad ziyareti sırasında Şarku'l Avsat’a konuştu. (Fotoğraf: Turki el-Akili)

Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) Genel Sekreteri Dimitri Kerkentzes’e göre Suudi Arabistan'ın Riyad Expo 2030 hedefleri, teknoloji ve inovasyon açısından küresel bir meydan okuma oluşturdu. Kerkentzes, ‘Expo planlarını Suudi Arabistan ve BIE'nin arzuladığı gerçekliğe’ dönüştürmek için Riyad'da hazırlıkların başladığını açıkladı.

Şarku'l Avsat’a özel açıklamalarda bulunan Kerkentzes, 28 Kasım'da BIE Genel Kurulu'nda yapılan oylamada Suudi başkentinin Expo 2030'a ev sahipliği yapmak üzere tarihi bir zafer kazanmasından 24 saat sonra Paris'ten Riyad'a giden ve bir sonraki aşamaya hazırlanan Suudi ekiplere duyduğu hayranlığı dile getirdi.

BIE Genel Sekreteri, Expo'nun Vizyon 2030 yılına denk gelmesi nedeniyle Suudi Arabistan’ın rönesansında önemli bir rol oynamasını beklediğini ifade etti.

“Tüm dünya ülkelerinin daha iyi bir gelecek için çalışmak üzere bir araya geldiği rekabetçi olmayan bir etkinlik olan Expo aracılığıyla Suudi Arabistan ve tüm bölge ile birlikte çalışmaya devam etmemiz gerekiyor” diyen Kerkentzes, Riyad'a her geldiğinde yeni bir gelişme gördüğünü belirtti.

Kerkentzes Çarşamba günü, geçtiğimiz Kasım ayında Expo 2030'a ev sahipliği yapma hakkını kazanmasından bu yana Riyad'a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. Dört gün süren ziyaret sırasında Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Kerkentzes ile Suudi Arabistan'ın Riyad Expo 2030'a ev sahipliği yapmak üzere yaptığı hazırlıkları görüştü. Kerkentzes ayrıca, bir dizi üst düzey Suudi yetkiliyle teknik toplantılarda bir araya gelerek Expo 2030 planları üzerine konuştu.


Siyasi ve özel hesaplar yapılırken Hamas neden şimdi ateşkes istiyor?

Refah'ta İsrail bombardımanını sonrası meydana gelen hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
Refah'ta İsrail bombardımanını sonrası meydana gelen hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

Siyasi ve özel hesaplar yapılırken Hamas neden şimdi ateşkes istiyor?

Refah'ta İsrail bombardımanını sonrası meydana gelen hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
Refah'ta İsrail bombardımanını sonrası meydana gelen hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)

İsrail ile Hamas Hareketi arasındaki müzakerelerde haftalar süren çıkmazın ardından bu kez hem İsrail hem de Hamas'ın verdiği tavizlerle tünelin ucunda bir ışık belirdi. Mısır’ın başkenti Kahire’deki müzakereler dün yeniden başlarken Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, Hamas Hareketi’nin görüşmelere olumlu bir ruhla devam edeceğini vurguladı.

xdfvbtr
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrine düzenlediği saldırıların ardından yükselen dumanlar (AFP)

Heniyye'nin İstanbul ziyareti sırasında diğer Filistinli gruplarla yapılan toplantılarda ilk kez açık bir şekilde gerçekleşen temasların ardından gelişen bu tutumdan Hamas Hareketi’nin bu kez ‘ulusal bir şemsiye’ altında olmasını istediği daha ciddi bir anlaşmaya varmak istediği anlaşılıyor. Ancak bu olumlu dönüşüm, “Bu gerçek mi? Neden şimdi?” gibi Hamas'ın tutumundaki değişikliklerle ilgili bazı soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden oldu.

Değişikliklerin teyit edilmesi

Hamas'a yakın haber ajansları son dakikada söylem değişikliğine giderken, İstanbul’daki toplantılara katılan İslami Cihad Hareketi ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) liderleriyle yapılan röportajları yayınladılar. Direniş güçlerinin sahadaki duruşu ve kararlılığının yanı sıra Gazzelilerin taleplerine ulaşmak için sürdürülen müzakerelerine övgüde bulundular.

cdfb
Gazze’de Filistinli grupların liderlerinin katıldığı bir toplantıya katılan İsmail Heniyye ve Yahya Sinvar (Arşiv - AFP)

Söz konusu yayın organlarından bazılarına göre FHKC’nin siyasi bürosunun bir üyesi, İsrail'in 7 Ekim saldırısından bu yana peşinde olduğu Gazze Şeridi'ndeki Hamas liderinin son toplantılarında Filistinli grupların siyasi liderleriyle temas kurduğunu söyledi. Yakında bir anlaşmaya varılacağına işaret eden medya organları, bunun İslami Cihad Hareketi ve FHKC gibi diğer grupların da katıldığı bir anlaşma olduğunu duyurmaya başladılar.

Anlaşmanın tanıtımı

Şarku’l Avsat’a konuşan Hamas içindeki kaynaklar, yakında bir anlamaya varılmasının beklendiğini söylediler. Hamas'a yakınlığıyla bilinen analistler de anlaşmayı desteklemeye başladılar. Bu analistlerden biri olan ve Sinvar'a yakınlığıyla bilinen İyad İbrahim el-Kara, perşembe günü sosyal medya hesabından, “Yedi aydır devam eden savaşın ve Netanyahu'nun bir anlaşmaya varma konusundaki uzlaşmazlığının ardından, bir tür ateşkese gitmeye daha yakın olabiliriz. Ancak çatışmalar dursa da savaş durmadı” diye yazdı. Kara, dün sabah yaptığı bir başka paylaşımda ise “Belirleyici saatler.. Şimdi top katleden ve yok eden işgalci israil’in sahasında. Ya Mısır kartını kabul edecek ya da savaşı uzatmaya devam edecek” dedi.

csdvr
İsrail iç istihbaratı Şin-Bet, İsrail Başbakanı Netanyahu’ya Gazze’deki Hamas lideri Yahya Sinvar’a suikast için 6 plan sundu (AP)

Peki Hamas neden şimdi değişti? İsrail'in Gazze'de 211 gün süren yıkıcı savaşının ardından Hamas'ın geçici de olsa bir ateşkes için daha da çaresiz hale geldiği açık. İsrail'in Gazze'de 211 gün süren yıkıcı savaşının ardından Hamas'ın istediği ‘zafere’ ulaşmak için geçici de olsa bir ateşkes konusunda umduğundan daha da çaresiz hale geldiği ortada.

Değişimin nedenleri

Hamas'ın gösterdiği esnekliğin aslında birkaç nedeni vardı. Bunlardan ilki, 2007 yılından beri Gazze Şeridi'ni kontrol eden Hamas’ın kendini her zamankinden daha yorgun hissetmeye başlamasıydı. Bu yüzden arabuluculardan ve ABD'den alacağı garantilerin İsrail'i savaşı tamamen durdurmaya ikna etmede başarılı olacağı umuduyla geçici de olsa bir ateşkese varılmasına ihtiyaç duyuyor.

İsrail, savaş sayesinde Hamas’ın ve askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları’nın sahip olduğu birçok imkanı yok etti. Bundan dolayı Hamas’ın içinde siyasi ve askeri düzeylerde ateşkes konusunda daha esnek davranılması gerektiği konusunda bir görüş birliği oluştu. İkinci neden, Hamas'ın yaşadığı derin mali kriz. Hükümet çalışanlarına sadece 200 dolar, örgütsel çalışanlarına 250 dolar ve Kassam Tugayları üyelerine 300 dolar gibi sınırlı mali ödemeler yapabiliyor.

Kassam Tugayları'nın üyelerinin bir mola verdirmelerini, yeniden organize olmalarını ve yeniden konuşlanmalarını sağlamak ve kayıp ve hasar durumlarını değerlendirmek istenmesi ise dile getirilmeyen bir başka neden.

sdfvrgb
Gazze Şeridi’nde İsrail ve Hamas arasında 6 ayı aşkın bir süredir devam eden savaşın ardından büyük bir kıtlık baş gösterdi (AP)

Bir diğer nedense Hamas’ın, devam eden bombardımanlar altında bazıları ölen, geriye kalanların ise can güvenliği için birçok kaynağa ihtiyaç duyulan İsrailli rehinelerin yükünden kurtulmak istemesi. Hamas, savaşı sona erdirecek ve daha fazla sayıda Filistinli mahkûmun serbest bırakılmasını sağlayacak bir anlaşmaya varmak için en önemli koz olan İsrailli rehineleri kaybetme riskini almak istemiyor.

Daha da önemlisi, Hamas İsrail ordusunun dokunamadığı tek Kassam Tugayları birliğinin güvenliğini tehlikeye atacağı için Refah’a kara saldırısının gerçekleşmesini istemiyor. Bununla birlikte İsrail ordusunun Refah'a girmesi yaşanması beklenen katliamların yanı sıra Hamas liderlerine ve İsrailli rehinelere ulaşması anlamına da gelebilir.

Refah’a kara saldırısı

Hamas, İsrail’in Refah’a kara saldırısını ateşkesin şartlarından biri olarak öne sürüyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan siyasi analist Mustafa İbrahim, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“Her iki tarafın da Mısır’ın son ateşkes önerisini kabul etmesinin nedeninin acil insani meseleler olduğu açık. Bununla birlikte ister Hamas ister İsrail tarafından olsun, tutumlardaki bu değişikliğin ardında kesinlikle siyasi hesaplar var. Zira Hamas karşı karşıya olduğu durum karşısında Katar’ın kendisine açtığı kucağı ve Gazze Şeridi'nin önemli bir komşusu olan Mısır'ı ve liderlerinin Gazze Şeridi'ne gidip gelmek için Mısır topraklarından geçiş kolaylığını kaybetmek istemiyor.”

İbrahim, sözlerine şöyle devam etti:

Hamas bunu yaparken de bazı konularda tarafsız da olsa kendisinden yana olan bazı önemli faktörleri kaybetti. Buna karşın İsrail, Binyamin Netanyahu hükümeti sürekli eleştirilirken ve Washington, Refah'ta Gazze Şeridi sakinlerinin acılarını arttırabilecek herhangi bir askeri operasyona karşı çıkarken ABD'nin desteğini daha fazla kaybetmek istemiyor.


Sudan ordusu HDK’nın kaynaklarını kesmek için Hartum'un kuzeyindeki operasyonlarını yoğunlaştırdı

Şemseddin Kebbaşi (sağda), Abdulaziz el-Hilu (solda) ve Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit’in danışmanı Tut Kulvak’ın (ortada) arabuluculuğunda bir araya geldiler (SUNA)
Şemseddin Kebbaşi (sağda), Abdulaziz el-Hilu (solda) ve Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit’in danışmanı Tut Kulvak’ın (ortada) arabuluculuğunda bir araya geldiler (SUNA)
TT

Sudan ordusu HDK’nın kaynaklarını kesmek için Hartum'un kuzeyindeki operasyonlarını yoğunlaştırdı

Şemseddin Kebbaşi (sağda), Abdulaziz el-Hilu (solda) ve Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit’in danışmanı Tut Kulvak’ın (ortada) arabuluculuğunda bir araya geldiler (SUNA)
Şemseddin Kebbaşi (sağda), Abdulaziz el-Hilu (solda) ve Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit’in danışmanı Tut Kulvak’ın (ortada) arabuluculuğunda bir araya geldiler (SUNA)

Sudan ordusundan dün yapılan açıklamada, Hızlı Destek Kuvvvetleri’ne (HDK) giden malzemeleri engellemek için başkent Hartum'un kuzeyindeki el-Kedro Askeri Bölgesi’nde operasyonların yoğunlaştırıldığı bildirildi.

Sudan’daki çeşitli sıcak çatışma cephelerindeki askeri çatışmalar eskisi kadar yoğun değilse de savaşan taraflar yakında yaşanması beklenen çatışmalara hazırlık amacıyla daha önce eşi ve benzeri görülmemiş oranda askeri takviyelere devam ediyorlar. Ancak bazı analistler, bu durumu daha çok müzakere yoluna dönülmeden önce ilan edilmemiş bir ateşkes olarak görüyorlar.

Sudan ordusunun açıklamasında Hartum’un kuzeyinde ‘HDK’ya ait yakıt tankerleri ve askeri araçların imha edildiği ve araçların içindeki herkesin öldürdüğü’ bildirildi.

Sudan ordusu ve ordunun yanında yer alan gruplar, aylardır ülkenin orta kesimlerinde bulunan el-Cezire ilini kontrol eden HDK'nın savunmasını aşmak için çeşitli eksenlerden karşı saldırılar düzenlemeye çalışsalar da fazla ilerleme kaydedemediler.

sdwvrevfe
Geçtiğimiz mart ayında Hartum'da devriye gezen Sudan ordusuna ait askeri bir araç (Reuters)

Yerel kaynaklar ve aktivistlere göre Sudan ordusu ve silahlı hareketlerden oluşan ortak güçler, el-Cezire ilinin doğu girişinde yer alan eş-Şebbaraka beldesi yakınlarındaki el-Fav ekseninde iki gün boyunca HDK ile çatıştı. Ancak HDK, onları püskürtmeyi başardı.

El-Cezire ilinin yönetim şehri Vadi Medeni'nin doğu girişine doğrudan açılan Hantub Köprüsü'ne yaklaşık 40 kilometre mesafede yer alan küçük beldenin ordu tarafından ele geçirilmesi Vadi Medeni’nin geri alınması görevini kolaylaştıracak.

Sudan ordusu sözcüsü Nebil Abdullah, geçtiğimiz hafta, ordu güçlerinin tüm eksenlerde ilerleme kaydettiğini belirtirken, muharebelerin ilerleyişi hakkında daha fazla detay vermekten kaçındı.

El-Cezire ilindeki çatışmalar

Sudan ordusu komutanları, aylardır el-Cezire ilini geri almak için plan yapıyorlar. Bunun için HDK’yı üç taraftan kuşatmak için silahlı hareketlerin üyeleri ve ‘mobilize’ sivil gönüllüler de dahil olmak üzere büyük güçleri seferber ettiler.

Askeri operasyonların yapıldığı bölgenin yakınlarındaki beldelerin sakinleri, Sudan ordusunun bir süredir bölgeye sızmak amacıyla ani baskınlar düzenleyerek sahada askeri olarak ilerleme kaydetmeye çalıştığını, ancak HDK tarafından hızla püskürtüldüğünü ve il dışındaki ilk mevzilerine geri dönmek zorunda kaldığını söylediler.

Aynı kaynaklara göre HDK, Fav bölgesinde kendisine karşı olası tüm saldırılara karşılık verebilecek şekilde ana yol üzerinde ve çevresin savunma yapmaya devam etmesi ordu güçlerinin bu bölgelere derinlemesine girmesini engelliyor.

El-Faşir bölgesin sakinlik hakim

Öte yandan Kuzey Darfur ilinin yönetim şehri el-Faşir’deki kaynaklar, ordu ile HDK arasındaki çatışmaların durmasına rağmen şehrin diken üstünde olduğunu söylediler. Şarku’l Avsat’a konuşan bölge sakinlerinden el-Fazıl İbrahim, son üç gündür büyük bir çatışma yaşanmadığını söyledi. Bölgede sakin bir havanın hakim olduğunu belirten İbrahim, “Ancak şehir sakinleri arasında her an bir çatışma çıkabileceği korkusuyla diken üstünde yaşıyorlar” dedi.

rgnymu
Kuzey Darfur'un yönetim şehri el-Faşir’de daha önce yaşanan çatışmalar sırasında alevler içinde kalan bir pazar yeri (AFP)

Herkesin bir yandan ordunun ve silahlı hareketlerin askeri yığınağını, diğer yandan HDK'nın kenti üç taraftan kuşatmasını ‘büyük bir endişeyle’ izlediğini söyleyen İbrahim, el-Faşir'de herhangi bir askeri çatışmanın binlerce sivilin ölümüne yol açabileceğini söyledi.

Sosyal medya platformlarında HDK'ya yakınlığıyla bilinen hesaplar, uluslararası ve bölgesel taraflarca çatışmaların insani yansımalarıyla ilgili yapılan tüm uyarılara rağmen, Arap kabilelerinden binlerce HDK savaşçısının Kuzey Darfur'a geldiğini ve her an şehre saldırabileceklerini bildirdiler.

Kebbaşi Juba'da

Diğer taraftan Geçici Egemenlik Konseyi üyesi ve Sudan Ordusu Başkomutan Vekili Orgeneral Şemseddin Kebbaşi, Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) Lideri Abdulaziz el-Hilu ile savaştan etkilenenlere insani yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak üzere anlaştığını bildirdi.

Geçici Egemenlik Konseyi’nden yapılan açıklamada, Güney Sudan'ın başkenti Juba’da yapılan bir toplantıda tarafların Sudan’da ‘hükümetin kontrolündeki ve SPLM-N’nin kontrolündeki bölgelerde insani yardımların derhal ulaştırılmasını kolaylaştırma’ konusunda uzlaştıkları belirtildi.

xsdvbfer
Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit cuma günü Juba'da Kebbaşi’yi kabul etti (SUNA)

Açıklamaya göre toplantıda Sudan krizi ele alınırken taraflar insani yardım dosyasına yönelik çözümler ve krize siyasi çözüm konusunda görüş alışverişinde bulundu. Açıklamada ayrıca insani yardımların nasıl ulaştırılacağına dair bir belgenin onaylanması için bir hafta içinde heyetler arasında bir toplantı yapılması konusunda anlaşmaya varıldığı aktarıldı.

Öte yandan Orgeneral Şemseddin Kebbaşi, cuma günü Juba'ya gelerek Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit ile bir araya geldi. Sudan Geçici Egemenlik Konseyi'nden yapılan açıklamaya göre görüşmede Sudan'da barışın tesisi ve insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması konuları ele alındı.


Irak’ta Meclis Başkanlığı’na ilişkin anlaşmaya yönelik işaretler

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani Şubat ayında Kerkük'te siyasi parti liderleriyle bir araya geldi. (Irak hükümet medya ofisi)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani Şubat ayında Kerkük'te siyasi parti liderleriyle bir araya geldi. (Irak hükümet medya ofisi)
TT

Irak’ta Meclis Başkanlığı’na ilişkin anlaşmaya yönelik işaretler

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani Şubat ayında Kerkük'te siyasi parti liderleriyle bir araya geldi. (Irak hükümet medya ofisi)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani Şubat ayında Kerkük'te siyasi parti liderleriyle bir araya geldi. (Irak hükümet medya ofisi)

Iraklı kaynaklar Sünni ve Şii partilerin Meclis Başkanlığı konusundaki anlaşmazlığı çözmeye yakın olduklarını bildirdi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar “siyasi güçlerin aylarca süren anlaşmazlıkların ardından parlamentonun iç tüzüğünü değiştirerek başkanlık için aday gösterme sürecini yeniden başlatma konusunda anlaştıklarını” söyledi. Kaynaklar ayrıca, “Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin, Sünniler ve Kürtlerle sakinleşme eğiliminde olduğuna, çünkü bunların yaklaşan yasama seçimlerinde potansiyel müttefikler olduğuna” dikkat çekti.

Kaynaklar, Tekaddum dışındaki Sünni güçlerin Koordinasyon Çerçevesi'nin üzerinde anlaştığı bir aday sunamadığını, bunun da Halbusi'nin partisinin ve muhtemel adayının şansını güçlendirdiğini açıkladı.

Geçtiğimiz hafta Tekaddum siyasi süreçten çekilme tehdidinde bulundu.

Kerkük'te ise yerel seçimlerden altı ay sonra yeni vali konusunda bir anlaşmaya varıldığına dair işaretler ortaya çıktı. Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar, Kürt ve Arap güçlerin valinin ikişer yıllığına dönüşümlü olarak atanması konusunda anlaşmaya yakın olduklarını bildirdi.

Bir kaynak, “Türkmenler makamı paylaşmak için üçlü bir formül önerdikten sonra muhtemelen yarıştan çekilecekler. Ancak il meclisinde sadece iki sandalyeleri var ve bu da onların makama ortak olmaları için yeterli değil” ifadelerini kullandı.