Londra, bugün Küresel Aşı Zirvesi'ne ev sahipliği yapacak

Amsterdam’daki bir laboratuvarda Kovid-19 aşısı çalışmaları (AFP)
Amsterdam’daki bir laboratuvarda Kovid-19 aşısı çalışmaları (AFP)
TT

Londra, bugün Küresel Aşı Zirvesi'ne ev sahipliği yapacak

Amsterdam’daki bir laboratuvarda Kovid-19 aşısı çalışmaları (AFP)
Amsterdam’daki bir laboratuvarda Kovid-19 aşısı çalışmaları (AFP)

İngiltere, Küresel Aşı İttifakı (GAVI) için en az 7,4 milyar dolar toplamak amacıyla bugün Küresel Aşı Zirvesi'ne ev sahipliği yapacak. GAVI, bu bağışlarla 300 milyon çocuğu zatürre, difteri ve kızamık gibi ölümcül hastalıklara karşı aşılamaya, 2025’e kadar 8 milyona kadar insanı kurtarmaya çalışıyor. GAVI aynı zamanda, Kovid-19 virüsüne karşı başarılı bir aşının dünyanın en yoksul ülkeleri de dahil olmak üzere yaygın olarak sunulmasını sağlamada önemli bir rol oynayacak.
50 farklı ülkenin katılacağı zirvede; GAVI, G7 ve G20 grupları üye ülkelerinden 15 devlet ve hükümet başkanı da hazır bulunacak. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise zirvede bulunmayacak. Diğer yandan ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, katılımlarını onaylamadı.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, bu sabah zirveyi GAVI Heyet Başkanı Dr. Ngozi Okonjo-Iweala ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile birlikte açacak. Avustralya Başbakanı Scott Morrison, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Norveç Başbakanı Erna Solberg, İsviçre Başkanı Simonetta Sommaruga, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, İtalya Başbakanı Giuseppe Conte ve Japonya Başbakanı Şinzo Abe’nin de zirveye katılması bekleniyor.
Johnson'un toplantıda, bu zirvenin insanlığın hastalıklarla savaşmak için birleştiği nokta olacağı umudunu dile getirmesi bekleniyor. Konuşmasındaki alıntılarda “Koronavirüs aşısı çabalarının en büyük bağışçısı olan İngiltere olarak, önümüzdeki beş yıl içinde 1,65 milyar sterlin katkıda bulunarak GAVI’nın de önde gelen bağışçısı olmaya devam edeceğiz” ifadeleri yer alıyor. İngiltere Başbakanı, dünya ülkelerini “bu hayat kurtaran ittifakı güçlendirmek için İngiltere’ye katılmaya ve şuandaki en önemli ortak çaba olduğuna inandığı yeni bir küresel sağlık işbirliği dönemi başlatmaya” çağıracak.

Koronavirüs ve kardeşleri
Dünya ülkeleri Kovid-19 ile mücadele çabalarını yoğunlaştırırken sağlık kuruluşları ve uluslararası örgütler ise, gelişmekte olan onlarca ülkede milyonlarca çocuğun hayatını tehdit eden ölümcül hastalıkların yeniden yayılmasına karşı uyarıyor. İngiltere'nin Ortadoğu'dan Sorumlu Devlet Bakanı James Cleverly, bugünkü zirvede yapılacak maddi katkıların önümüzdeki beş yıl içerisinde en az 8 milyon insanın hayatını kurtaracağını, bu katkılar ile çocukların kızamık, çocuk felci ve tifo gibi bulaşıcı hastalıklara karşı aşılanacağını söyledi. Cleverly, söz konusu zirve arifesinde yapılan basın toplantısında, ülkesinin özellikle gelişmekte olan ülkelerde koronavirüs salgınıyla mücadelede önde gelen uluslararası çabalara katkıda bulunduğunu vurguladı. Aynı zamanda uluslararası bir sağlık krizi olan koronavirüsün uzun vadeli bir ekonomik kriz olma yolunda ilerlediğini ifade eden Cleverly, bunun uluslararası çabaların koordinasyonunu zorunlu kıldığının altını çizdi. Bu bağlamda İngiltere, önümüzdeki beş yıl boyunca yıllık 140 milyon dolar aşı ve sağlık çalışmalarına katkıda bulunma sözü verdi.
Bakan Cleverly, Kovid-19’a karşı uluslararası mücadelenin yanı sıra bulaşıcı hastalıklara karşı dünya çapında rutin aşılama çabalarının da sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve GAVI, “en az 68 ülkedeki rutin aşılama hizmetlerinin büyük ölçüde kesintiye uğradığı, bu ülkelerde yaşayan bir yaşın altındaki yaklaşık 80 milyon çocuğun bu durumdan etkileneceği” konusunda uyarmıştı. Söz konusu kuruluşların ortak bildirisinde; seyahat kısıtlamaları, aşı sağlamadaki gecikme, bazı ebeveynlerin koronavirüse maruz kalma korkusu nedeniyle evlerini terk etmemeleri, sağlık çalışanları yetersizliği gibi sebeplerin bu tür kapsamlı programların 1970'lerde başlatılmasından bu yana dünya çapında benzeri görülmemiş aksamalara neden olduğu vurgulanmıştı.
UNICEF, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da beş yaş altı yaklaşık 10 milyon çocuğun, aynı zamanda 15 yaşın altındaki yaklaşık 4,5 milyon çocuğun aşıya ulaşamama riski altında olduğunu, zira sağlık çalışanlarının kendilerini koronavirüsle mücadeleye adadıklarını vurgulamıştı. Bakan Cleverly ise salgının Ortadoğu’da Ağustos ayına kadar zirve noktasına ulaşacağı tahmininde bulundu.

Salgınla mücadele çabalarına Suudi Arabistan’dan 2 milyon değerinde destek
Koronavirüsle mücadelede uluslararası çabalara katkıda bulunan Körfez ülkeleri liderlerine olan minnettarlığı dile getiren Bakan Cleverly, liderlerin “cömert vaatleri ve uluslararası aşı geliştirme ve insani yardım çabalarına finansman çağrılarına verdikleri destekleri” vurguladı.
Koronavirüs salgınıyla mücadelede yürütülen uluslararası çabaların desteklenmesinde liderlik rolü oynayan Suudi Arabistan; acil durum hazırlık ve müdahalesinin güçlendirilmesi, teşhis araçlarının, tedavilerin ve yeni aşıların geliştirilmesi ve dağıtılması, uluslararası gözetleme ve koordinasyon ile ilgili ihtiyaçların karşılanması ve sağlık sektörü çalışanlarına yeterli miktarda koruyucu ekipman temin edilmesinin sağlanmasında uzmanlaşmış uluslararası kuruluşlara 500 milyon dolar katkıda bulunacağını taahhüt etmişti. Bu minvalde Salgın Hastalıklara Hazırlık İçin Yenilik Koalisyonu (CEPI) için 150 milyon dolar, GAVI için 150 milyon dolar, ilgili diğer uluslararası ve bölgesel sağlık kuruluşları ve programları için ise 200 milyon dolar tahsis edeceğini açıklamıştı.
Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’nın ‘Küresel Hazırlıkları İzleme Konseyi’nden aktardığına göre, koronavirüs salgınıyla mücadelede uluslararası dayanışma ve işbirliğinin önemine inanan Riyad; tüm ülkeleri, sivil toplum kuruluşlarını, hayır kurumlarını ve özel sektörü salgınla mücadelede en az 8 milyar dolar olduğu tahmin edilen finansman boşluğunu kapatmak için uluslararası çabalara katılmaya çağırdı.
Suudi Arabistan’ın katkısı hakkında yorum yapan GAVI Heyet Başkanı Dr. Ngozi Okonjo-Iweala, “Bu hayati taahhütleri için Kral Salman'a ve Suudi Arabistan Krallığı'na, aynı zamanda kritik çalışmalarımızı sürekli olarak kabul ettikleri için G20 sekreterliğine samimi minnettarlığımızı sunuyoruz. Nitekim Kovid-19, küresel bir çözüm gerektiren küresel bir sorundur. Biz ise bu hastalığa karşı savaşı onu her yerde alt edene kadar kazanmış olmayacağız. Bu nedenle, bu fonlar son derece önemlidir; düşük gelirli ülkelerin bu hastalığı kontrol altına alarak yenmesine yardımcı olma çabalarımıza büyük katkı sağlar” dedi.
Aynı şekilde Suudi Arabistan’ın desteğini öven GAVI’nin CEO'su Dr. Seth Berkley ise “Sağlık sistemlerini desteklememize, sağlık çalışanlarını korumamıza, teşhiste bulunmamıza ve desteğe muhtaç ülkelerde gözetimi güçlendirmemize yardımcı olan bu desteğin ciddi etkileri olacak” dedi.
Bu yıl G20 dönem başkanlığını üstlenen Suudi Arabistan, salgınla mücadele çabalarını koordine etmek ve salgının insani, ekonomik etkilerini hafifletmek için diğer ülkeler ve kuruluşlarla birlikte hareket ediyor. Maliye Bakanı Muhammed el-Cudan, önceki açıklamalarından birinde “En yoksul ülkelerin borçlarının askıya alınması koşulsuzdur; bir yıl sürecektir ve en az 20 milyar dolar likidite sağlanacaktır” ifadelerini kullandı.
Suudi bakan, bu sözleri ile G20 ülkeleri maliye bakanları ve merkez bankası yöneticilerinin, koronavirüs salgınıyla mücadelelerine yardımcı olmak için en yoksul ülkelere borç servisini geçici olarak askıya alma anlaşmasına atıfta bulundu.

Uluslararası anlaşmazlıklar, WHO üzerinde yoğunlaşıyor
Dünya genelindeki koronavirüs vakaları 6 buçuk milyonu, ölümler ise 388 bini aşarken, uluslararası anlaşmazlıklar ve bilhassa ABD ile Çin arasındaki gergin ilişkiler, Kovid-19 ile mücadele çabalarını aksatıyor. Nitekim ABD ile Çin ilişkileri, ABD’nin Pekin’in Wuhan’da patlak veren virüsü sakladığı suçlamaları üzerine daha da gerilmiş, Washington’un WHO ile ilişkisini keseceği duyurusu ise salgınla özellikle yoksul ülkelerdeki mücadele çabalarının aksayacağı endişelerini artırmıştı. Washington'un bu kararı hakkında Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunan üst düzey bir İngiliz yetkili, “İngiltere, WHO’yu destekleme ve finanse etmeye devam edecek. Zirâ tüm uluslararası örgütlerin bu dönemde zorlandığının farkındayız. WHO’nun çalışmalarının da son derece önemli olduğunu da biliyoruz” ifadelerini kullandı. Avrupa Komisyonu ise ABD’yi bu kararını gözden geçirmeye çağırmıştı.
Bakan Cleverly, dünyanın salgınla mücadele çabalarında yüksek düzeyde uluslararası işbirliğine, deneyim alışverişine ve finansmana tanık olduğuna dikkati çekti. Bu bağlamda, güvenli ve etkili aşıların dünyanın her yerine uygun miktarlarda ulaşmasını sağlamada GAVI’nın rolünü vurguladı. Kovid-19 aşısı geliştirme çabaları hakkında ise, Oxford Üniversitesi tarafından yürütülen klinik çalışmaların ilerleyişine, aynı zamanda yakında Imperial College Üniversitesi’nde başlayacak olan çalışmalara dikkat çekti. İki çalışmanın da İngiliz hükümetinin desteğiyle yürütüldüğünü vurgulayan Cleverly, “Oxford aşı çalışmaları başarılı olursa, 100 milyon doz aşı üretmek için AstraZeneca ile işbirliği yapılacak” ifadelerini kiullandı. İngiliz aşı birimi çalışmalarının; İngiliz canlı bilimi şirketlerinin, araştırma merkezlerinin ve koronavirüsle mücadele için çalışan üniversitelerin çalışmalarını desteklediğine de değindi. Salgınla mücadelede hayati bir faktör olarak bu aşılara ve tedavilere fon sağlamanın önemini vurgulayan Cleverly, İngiltere’nin virüs hızlı teşhis cihazlarına 23 milyon, KOVID-19 Terapötik Hızlandırıcı girişimine ise 40 milyon sterlin yatırım yaptığını açıkladı. Henüz haftalar önce atanan bakan, koronavirüsle mücadelede başarılı aşı ve tedavilerinin ihtiyaç duyan herkese ulaşması gerektiğini vurguladı.



Şili'de aşırı sağcı aday başkanlık seçimini kazandı

Jose Antonio Kast, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyunu kullandıktan sonra bir seçim merkezinin dışında konuşuyor (AFP)
Jose Antonio Kast, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyunu kullandıktan sonra bir seçim merkezinin dışında konuşuyor (AFP)
TT

Şili'de aşırı sağcı aday başkanlık seçimini kazandı

Jose Antonio Kast, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyunu kullandıktan sonra bir seçim merkezinin dışında konuşuyor (AFP)
Jose Antonio Kast, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyunu kullandıktan sonra bir seçim merkezinin dışında konuşuyor (AFP)

Şilililer dün, Augusto Pinochet'nin diktatörlüğünün sona ermesinden 35 yıl sonra, en sağcı cumhurbaşkanını seçti. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun resmi sonuçlarına göre Jose Antonio Kast oyların yüzde 58'ini alırken, rakibi yenilgiyi kabul etti.

10 milyondan fazla oy sayıldıktan sonra, toplam oyların yaklaşık yüzde 70'ini temsil eden sonuçlarla, Kast, geniş bir sol koalisyonun başında bulunan Komünist Parti üyesi Janet Jara'ya karşı açık bir üstünlük sağladı.

51 yaşındaki Jara, yenilgiyi kabul ederek sosyal medya paylaşımında seçmenlerin yüksek sesle ve açıkça konuştuğunu ve cumhurbaşkanı seçilen kişiye tebriklerini ve en iyi dileklerini ilettiğini söyledi.

Muhafazakâr Katolik Cast, kampanyasını Şili'deki suçlarla mücadeleye odakladı ve çoğu Venezuelalı olmak üzere yaklaşık 340 bin belgesiz göçmeni sınır dışı edeceğine söz verdi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği nilgiye göre Kast, askeri diktatörlüğün açık bir destekçisi ve Pinochet hayatta olsaydı ona oy vereceğini söylemişti.

16 Kasım'da yapılan ilk turda, her iki aday da oyların dörtte birini aldı ve sol kanat az bir farkla öndeydi. Ancak, tüm sağcı adaylar birlikte oyların yüzde 70'ini topladı.


Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.