Şam ve kırsalında bir dizi atölye, mağaza ve eczane kapatıldı

Koronavirüs nedeniyle restoran ve çarşıların kapatılması kararının ardından Şam’da bir cuma günü (EPA)
Koronavirüs nedeniyle restoran ve çarşıların kapatılması kararının ardından Şam’da bir cuma günü (EPA)
TT

Şam ve kırsalında bir dizi atölye, mağaza ve eczane kapatıldı

Koronavirüs nedeniyle restoran ve çarşıların kapatılması kararının ardından Şam’da bir cuma günü (EPA)
Koronavirüs nedeniyle restoran ve çarşıların kapatılması kararının ardından Şam’da bir cuma günü (EPA)

Şam ve kırsalı, geçen iki gün boyunca fiyatlardaki kargaşa ve ilaç krizi nedeniyle bir dizi mağaza ve eczanenin kapanmasına tanık oldu. Çoğu ilaç fabrikası, ABD doları için 438 Suriye lirasından (SYP) resmi döviz kuru benimseyen ve birçok öncelikli ürünü 2 bin 700 liraya ulaşan uluslararası döviz kuruna göre hammadde ithal etmeye mecbur bırakan hükümetin fiyat politikasını protesto etmek için çalışmalarını durdurdu. 
Şam Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Özkul, el-Vatan internet sitesine yaptığı açıklamada, ticari mağazaların çoğunun, esas olarak döviz kurundaki dalgalanmalardan ve denetleme organının teftiş turlarından kaçınması ve bazı tüccarların uygulanacak yaptırımlarından korktması nedeniyle kapatıldığını söyledi. 
Suriyeliler, Beşşar Esed’in Basın ve Siyaset Danışmanı Buseyna Şaban'ın, halkın hoşnutsuzluğuna neden olan zorluklarlar karşısında dayanıklı olmakla ilgili yaptığı açıklamasını gidermek için hükümetten acil kararlar beklerken, hükümetin cevabını dinlemek için dün düzenlenen Halk Meclisi oturumu bir sonuç vermedi. Meclis üyesi Noura eş-Şugri, Başbakan’ın bir çözüm getirmediğini ve bir süre belirtmediğine dikkat çekerek, "Vatandaşa ne diyeceğimizi bilmiyoruz, yeterince cevap duymadık" dedi. Meslektaşı Ömer Avsi, Esad ailesinin Suriye'de iktidara gelmesinden bu yana ilk örnek olarak hükümete güven oyunun verilmediğini söyledi.
Suriyeliler bazı bölgelerde mevcut durumdan memnun olmadıklarını ifade etti ve es-Suvayda 24 web sitesi bu değerlendirmeleri yayınlandı. Güvenlik güçleri, pazar günü kent sokaklarında öfkeli bir gösterinin ardından valilik binasının çevresine takviye ekip gönderdi.
Suvayda 24 Muhabiri, farklı yaş gruplarından onlarca vatandaşın şehirdeki ana meydanlarda toplandığını ve Suriye otoritesini ülkedeki kötüleşen yaşam ve ekonomik koşullardan sorumlu tuttuğunu, ayrıca Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın ayrılmasını ve Rusya ile İran'ın Suriye'den çıkmasını talep ettiklerini aktardı.
Hükümetin koronavirüs salgınının yayılmasını önlemek için koyduğu yasakların kaldırılmasının ardından Suriyelilerin Suriye lirası hızlı bir şekilde kötüleşmeye başladığı için yeni bir ekonomik çöküş aşamasına girdikleri belirtildi. Suriye lirası ABD doları karşısında değer kaybederek Ramazan Bayramı boyunca yaklaşık bin 20'den cumartesi akşamı 2 bin 700 liraya kadar yükseldi. Hükümet bu çöküşü ABD Sezar Yasası yaptırımlarının yakında uygulanmasına bağlarken, Şam'daki ekonomik kaynaklar Şarku’l Avsat’a nedeninin, rejimin işadamlarına ve birçok sanayi, ticaret ve eğitim sektörüne fahiş telif hakkı uyguladığını söyledi. Kaynaklar, birçok özel üniversitenin ihlal olduğu söylenen 400 milyon lira ile 800 milyon lira arasında bir miktar vermek zorunda bırakıldıklarını ortaya koydu. Gümrük ve finans, hammadde ithalatçılarını da ekledi ve  70'ten fazla ayakkabı yapım atölyesinin ve kıyafet ve pijama gibi atölyelerin kapanmasına yol açan büyük miktarlarda para ödenmesini mecbur kıldı. Bunun nedeni, kumaşlar, sentetik deri ve aksesuarlar gibi ithal hammaddelerin yanı sıra gıda sektörü için de ödeme yapılamaması oldu. Merkez Bankasının Suriye Ticaret Kurumu ve ABD doları için 700 liralık bir tercihli fiyat sunan Genel Dış Ticaret Şirketi ile yapılan sözleşmeler uyarınca, merkez bankasının 448 liralık dolar döviz fiyatına bağlı olduğu bir dönemde, lira dışı işlemlerin önlenmesi, fon transferinin ve finansal transfer alıcılarının onaylanan borsa şirketleri dışında kısıtlanması için hükümet, malların 5 milyon Suriye lirasını aşan miktarlarda bölgeler arasında para transferini önlemek gibi peş peşe finansal kararlar aldı. Paralel piyasadaki döviz kuru, geçen Ekim ayında Lübnan'daki ekonomik krizin başlamasıyla birlikte sıçrayış yaşayarak bu yılın başında bin 200 oldu.  Geçen mayıs ayında, Suriye rejimi ile Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in kuzeni işadamı Rami Mahluf arasındaki anlaşmazlık ile çakışan koronavirüs salgını ışığında ekonomik durum kötüleşti.
Kaynaklar, rejimin, İran'ın ekonomik yaptırımlarından ve Rusya’nın aidatlarını ödemek için rejim üzerindeki artan baskısından dolayı iflas etmesiyle bir dolandırıcı gibi işadamlarıyla ve tümüyle Suriyelilerle uğraştığına dikkat çekti. Rejimin, bu ayın ortalarında uygulanacak olan Sezar yasasında ekonomik başarısızlığını haklı çıkarmak ve siyasi haklardan kaçmak için bir bahane bulduğu ifade edildi.
Şam'daki herhangi bir pazarda beş dakika durmak ve yoldan geçenlerin yüzlerini izlemek, meydana gelen ekonomik çöküşün derinliğini ortaya koyuyor ve gittikçe daha fazla kişinin kendi kendine yüksek sesle konuştuğu göze çarpıyor. Bunlardan biri el-Hamra pazarında "İnsan aklı bir bilgisayar gibidir. Neden sadece kötülük için kullanılıyor?" şeklinde bağırıyor. Bunun yanısıra özellikle böbrekler ve göz korneası  olmak üzere sosyal medyada organ satışları arttı. Şam’da son iki gün boyunca toplam 30 milyon Suriye lirasına (12 bin dolar) karşılık 7 böbrek satışı gerçekleşti.



Suudi Arabistan: Bölgesel barış Filistin devletinin tanınmasıyla başlar

Menal Rıdvan, iki devletli çözüm konferansına hazırlık amacıyla New York'ta düzenlenen toplantıya katıldı. (Şarku’l Avsat)
Menal Rıdvan, iki devletli çözüm konferansına hazırlık amacıyla New York'ta düzenlenen toplantıya katıldı. (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan: Bölgesel barış Filistin devletinin tanınmasıyla başlar

Menal Rıdvan, iki devletli çözüm konferansına hazırlık amacıyla New York'ta düzenlenen toplantıya katıldı. (Şarku’l Avsat)
Menal Rıdvan, iki devletli çözüm konferansına hazırlık amacıyla New York'ta düzenlenen toplantıya katıldı. (Şarku’l Avsat)

New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda düzenlenen üst düzey bir etkinlikte Suudi Arabistan, uluslararası toplumu ‘bölgesel barış için stratejik bir gereklilik olarak’ Filistin devletinin kurulması yönünde ortak çaba sarf etmeye çağırdı. Suudi Arabistan tarafından yapılan açıklamada, “Durumu sakinleştirmenin, istikrarı sağlamanın ve bölgede entegrasyon ve refahın temellerini atmanın yolu budur” denildi.

Suudi Arabistan'ın açıklaması, Suudi Arabistan ve Fransa'nın haziran ayında yapılması çağrısında bulunduğu, Filistin sorununun barışçıl çözümü ve iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin üst düzey uluslararası konferans için BM'de yapılan hazırlık toplantısı sırasında gerçekleşti.

Hazırlık toplantısına katılan Suudi Arabistan heyetinin başkanı Menal Rıdvan, “Bu diplomatik çaba, Filistin sorununun nihai barışçıl çözümünü sağlamak için gerçek, geri dönüşü olmayan ve dönüştürücü bir değişime yol açmalıdır. Hazırlık toplantısı sadece düşünce değil, bir eylem rotası çizmelidir. Gazze tarifsiz acılar çekiyor. Siviller derhal sona ermesi gereken bir savaşın bedelini ödemeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.

“Batı Şeria'daki gerilim de aynı derecede rahatsız edici” uyarısında bulunan Rıdvan, “Umutsuzluk her geçen gün artıyor. Ancak tam da bu nedenle sadece mevcut savaşı sona erdirmekten değil, yaklaşık seksen yıldır süren bir çatışmayı sona erdirmekten bahsetmeliyiz” dedi.

Rıdvan, ‘bölgede barış ve refahın hâkim olması için işgalin sona ermesi gerektiğini’ vurgulayarak şunları söyledi: “Bu konferans çatışmanın sona ermesinin başlangıcı olmalıdır. Önemli olan söz değil, eylemdir.”

Konferans kapsamında kurulan çalışma gruplarından ‘uygulamanın temel itici güçleri’ olarak bahseden Rıdvan, her bir grubun ‘pratik ve zamana bağlı sonuçlar elde etmek üzere’ tasarlandığını açıkladı. Rıdvan, “İleriye gitmek, daha önceki barış çabalarını sık sık baltalayan bir dizi temel gerçeği kabul etmeyi gerektirir. Uluslararası hukuka saygı, insan haklarına bağlılık ve yasal standartların eşit uygulanması isteğe bağlı değildir; bunlar esastır” şeklinde konuştu.

“Filistin sorununa adil bir çözüm bulunması sadece ahlaki ve hukuki bir zorunluluk değil, aynı zamanda karşılıklı tanıma ve bir arada yaşamaya dayalı yeni bir bölgesel düzenin de temel taşıdır. Bölgesel barış, Filistin devletinin sembolik bir jest olarak değil, stratejik bir gereklilik olarak tanınmasıyla başlar” diyen Rıdvan, bunun ‘devlet dışı aktörler tarafından istismar edilen alanı ortadan kaldırmanın ve herkes için güvenlik ve haysiyet sağlamanın tek yolu’ olduğunu ifade etti.

Rıdvan, “Yaşayabilir ve egemen bir Filistin devleti barışın sonu değil, başlangıcıdır. Bölgeyi sakinleştirmenin, istikrara kavuşturmanın ve entegrasyon ile refahın temellerini atmanın yolu budur” dedi.

“Güçlendirilmiş bir Filistin hükümeti barış için elzemdir” diyen Rıdvan, Suudi Arabistan’ın ‘Filistin liderliği tarafından atılan önemli adımları’ memnuniyetle karşıladığını belirtti. Rıdvan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı ‘başkan yardımcısının atanması da dahil olmak üzere kurumsal reform girişiminden dolayı’ takdir ederken, Başbakan Muhammed Mustafa ve hükümetinin ‘şeffaflık, hesap verebilirlik ve ekonomik iyileşmeyi amaçlayan reformları ilerletme çabalarını’ övdü.

Rıdvan sözlerini şöyle sürdürdü: “Suudi Arabistan'ın barışı destekleme konusundaki liderliği tutarlı ve sürekli olmuştur. Her şey, yirmi yıldan fazla bir süre önce, barış için toprak ve karşılıklı tanıma ilkesine dayalı, cesur ve kapsamlı bir barış çerçevesi olan Arap Barış Girişimi'nin başlatılmasıyla başladı. Yirmi yıl sonra bu kararlılık, Arap Birliği, Avrupa Birliği (AB) ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ortaklığında ve Mısır Arap Cumhuriyeti ve Ürdün Haşimi Krallığı ile iş birliği halinde Barış Günü çalışmalarının başlatılmasıyla yenilendi ve güçlendirildi.”

Rıdvan, “Suudi Arabistan, bu konferansın sonucuna doğru ilerlerken uluslararası toplumu eşgüdümlü siyasi, mali ve güvenlik tedbirleri yoluyla iki devletli çözümü desteklemek üzere harekete geçirmek amacıyla İki Devletli Çözümün Uygulanması için Küresel İttifak'ı başlatmış olmaktan gurur duymaktadır” ifadesini kullandı.

“Bu sadece bir uzlaşı platformu değil, aynı zamanda burada verilen taahhütlerin sahada somut adımlara dönüştürülmesini sağlayacak operasyonel bir çerçeve olmalıdır. Beklenen sonuç bildirisi, eş başkanlar liderliğindeki yuvarlak masa toplantılarındaki kolektif eylem ruhunu yansıtmalı ve resmi bir deklarasyondan daha fazlası olmalıdır” ifadelerini kullanan Rıdvan sözlerine şöyle devam etti:

“Bu uygulama, konferans çerçevesinde toplanan tüm yuvarlak masa toplantıları ve çalışma gruplarının çalışmalarına rehberlik etmesi gereken beş temel ilkeye bağlı kalmalıdır. Birincisi, hızlı, zamana bağlı ve geri döndürülemez olmalıdır. İkincisi, bir Filistin devletinin tanınmasının barışın ön koşulu olarak kabul edilmesiyle birlikte somut olmalıdır. Üçüncüsü, esnek ve kapsayıcı olmalıdır. Dördüncüsü, konferans bağımsız olmalı, bozgunculardan arınmış olmalı ve geniş, kararlı bir koalisyon tarafından korunmalıdır. Beşinci olarak, her iki halkın adil ve müreffeh bir bölgede barış ve güvenlik içinde yaşama hak ve isteklerine dayanmalıdır.”

Menal Rıdvan ve Anne-Claire Legendre, iki devletli çözüm konferansına hazırlık amacıyla New York'ta düzenlenen toplantıda (Şarku’l Avsat)Menal Rıdvan ve Anne-Claire Legendre, iki devletli çözüm konferansına hazırlık amacıyla New York'ta düzenlenen toplantıda (Şarku’l Avsat)

Fransa... İki devletli çözüm tehlikede

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Ortadoğu ve Kuzey Afrika İşlerinden Sorumlu Danışmanı Anne-Claire Legendre, önümüzdeki ay New York'ta düzenlenecek konferansın ‘çok kritik bir zamanda gerçekleştiğini; İsrailliler ve Filistinliler arasında iki devletli çözüme dayalı adil ve kalıcı bir siyasi çözümün geleceğinin tehlikede olduğunu’ söyledi.

Üç temel mesajdan söz eden Legendre, bunlardan ilkinin konferans öncesinde bir ‘seferberlik mesajı’ olduğunu ve ‘uluslararası toplumun Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme ve tüm esirleri serbest bırakma çabalarını desteklemeye hazır olması gerektiğini’ söyledi. Legendre, ikincisinin sadece iki devletli siyasi çözümün uygulanmasının İsraillilere, Filistinlilere ve tüm bölgeye barış, refah ve güvenlik getireceğini vurgulayan ve siyasi çözüm arayışını yeniden ön plana çıkarma ihtiyacına odaklanan bir ‘acil durum mesajı’ olduğunu belirtti. Legendre, “Üçüncüsü, haziran ayında gerçekleşecek konferans, iki devletli çözümün etkin bir şekilde uygulanması yönünde kararlı bir adım olmalıdır. İki Devletli Çözümün Uygulanmasına İlişkin Uluslararası Konferans aracılığıyla sözden eyleme geçmeliyiz” dedi.

Diğer yandan BM Genel Kurul Başkanı Philemon Yang, ‘iki devletli çözümün uygulanmasına yönelik geri dönülmez bir yol çizmek için değerlendirmemiz gereken kritik bir fırsatı temsil eden’ konferansın toplanması için Suudi ve Fransızların gösterdiği çabaları överken, ‘bu konferansın başarıyla taçlandırılmasının elzem olduğunu’ belirtti.

Yang, “Uluslararası toplum, uluslararası hukuk, BM Şartı ve ilgili BM kararları temelinde kapsamlı, adil ve kalıcı bir barışa ulaşma konusundaki kesin kararlılığını bir kez daha teyit etmelidir” diyerek, ‘bu kararlılığın eyleme dönüştürülmesi’ çağrısında bulundu.

Yang sözlerini şöyle noktaladı: “Gazze Şeridi'nde 19 ayı aşkın bir süredir tanık olduğumuz dehşet, İsrail-Filistin çatışmasını sona erdirmek üzere acilen harekete geçmemiz için bizi motive etmelidir. Yıkıcı ölüm, yıkım ve yerinden edilme döngülerinin devam etmesine izin verilemez. Bu çatışma ne sürekli savaşla ne de sonu gelmeyen işgal veya ilhakla çözülemez.”