Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanlık seçimlerine beş ay kala, sonuçlarının tahmin edilmesi gittikçe zorlaşan büyük siyasi riskleri yeniden tanımlayan üç büyük tehlikenin (küresel salgın, derin bir ekonomik durgunluk ve ırkçılık karşıtı protestolar) bir araya geldiği bir ‘başkanlık yılı’ (presidential year - başkanlık seçimlerinin yapıldığı yıl) ile karşı karşıya.
Peki, ABD büyük bir toplumsal dönüşüm süreci mi yaşıyor? Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının daha da şiddetlendirdiği eşitsizliklerin aynı şekilde kalmaya devam mı edecek yoksa düzelecek mi? Bu sorular, mevcut Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump ve Demokrat rakibi Joe Biden'ın karşı karşıya geldiği başkanlık seçimleri kampanya sürecinin ortasında ortaya atıldı.
Kovid-19 virüsü nedeniyle ABD’de 110 bin kişi hayatını kaybetti. Bu rakam, dünyada Kovid-19 kaynaklı en fazla ölümün ABD’de gerçekleştiği anlamına geliyor. Bununla birlikte salgının önüne geçmek amacıyla ekonomi çarkının durdurulması sonucu 12 milyon kişi işini kaybetti. Öte yandan Afro-Amerikalı George Floyd'un Minneapolis'te beyaz bir polis memuru tarafından öldürülmesinin ardından ABD’nin birçok şehrinde ırkçılığa karşı başlatılan büyük bir protesto hareketi başladı.
ABD'li filozof ve aktivist Dr. Cornel West, birbiri ardında yaşanan krizlerinde ‘ABD için gerçek bir an’ olduğunu düşünürken Pennsylvania Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Daniel Gillion, “Bu çok zor bir an” ifadelerini kullandı. Fransız Haber Ajansı'nın (AFP) haberine göre Prof. Gillion, bu krizlerin, sağlık sistemine sınırlı erişimi olan, beyaz Amerikalılardan daha fakir ve sıklıkla polis şiddetine maruz kalan Afro-Amerikalılar açısından ‘korkunç’ bir durum olduğunu söyledi. Prof. Gillion, “Siyahların bu tür sıkıntılar, acılar ve zorluklar yaşadığı başka bir dönem daha hatırlamıyorum” şeklinde konuştu.
Afro-Amerikalılar, Kovid-19 salgınında ağır darbe aldılar. Ülkede işsizlik oranı geçtiğimiz Mayıs ayında yüzde 13,3 oranında ani bir düşüş yaşarken işsiz Afro-Amerikalıların oranı yüzde 16,8'e yükseldi. Öte yandan Minneapolis'te Derek Chauvin adlı beyaz bir polis memurunun yere yatırdığı George Floyd'un boynuna ölene kadar diziyle bastırışını gösteren videonun yayınlanmasının ardından ABD’deki ırkçılık yarası yeniden kanamaya başladı. Bu hafta Minneapolis’te düzenlenen bir protesto gösterisine katılan 30 yaşındaki Kayla Peterson, “Afro-Amerikalıların boynunda köleliğin kaldırılmasından bu yana bir diz var. Biz hiç özgür olmadık” ifadelerini kullandı.
Bununla birlikte Başkan Trump sakinleştirici bir rol oynayabilirdi. Ancak bunun yerine askerleri sokaklara konuşlandırmakla tehdit ederek ve ‘hırsızlar ve kaosçular’ olarak tanımladığı göstericilere karşı ‘yasa ve düzen’ uygulama çağrısında bulunarak halkın öfkesini körüklemekle suçlandı. Geçtiğimiz hafta gösteriler sırasında hasar gören bir kilisenin önünde elinde İncil ile fotoğraf çektirmek için Beyaz Saray'dan çıkması, gelenekçilere, muhafazakarlara ve evanjelistlere bir mesaj göndermek amacıyla yapılan kışkırtıcı bir çıkış olarak tanımlandı.
Öte yandan Demokratların başkan adayı Joe Biden, Trump'ın başkanlığının ‘ciddiye alınmadığını’ söyledi. Sosyal izolasyon nedeniyle haftalardır Delaware eyaletindeki evinde siyasetten uzak kalan Demokrat aday, mevcut anı yakalamaya kararlı gibi görünüyordu. 77 yaşındaki tecrübeli Demokrat, Trump'tan uzaklaşan bağımsız seçmenleri kendisine çekerken ülkesinin geçtiği mevcut dönemi, partisinin ilerici ve ılımlı kanatlarını bir araya getirebilen bir barış adamı olarak sunulma fırsatı olarak görüyor. Biden geçtiğimiz cuma günü Twitter hesabından paylaştığı bir tweette, “Bu ülkenin tüm sakinleri için bir gerçek bir söz verme zamanı geldi” yazdı.
Ancak uzmanlar, kaosa rağmen Trump'ın yeniden seçilebileceğini düşünüyorlar. Prof. Daniel Gillion, “Başkan, ırkçılık hakkında yapıcı bir şekilde konuşabilirse, sağlık ve ekonomi alanlarındaki faaliyetler yeniden başlayabilirse güçlü bir başkan olarak yerini koruyabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Bu arada Trump'ın popülaritesiyle ilgili yapılan anketlerde son dönemde özellikle yeniden seçilmesini sağlayacak başlıca seçmenler olan yaşlılar ve evanjelistler arasında Trump’a verilen destek oranında bir düşüş olduğu gözlemlendi. Salgının başlarında harekete geçmekte geç kalması, beyaz kadınların bu konudaki rahatsızlıklarını dile getirmeleri ve göstericilere karşı asker konuşlandırmakla ilgili tehditlerde bulunması Trump’ın popülaritesinde düşüşe neden oldu.
Purdue Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan ve Afro-Amerikalılarla ilgili çalışmalar yapan Nadia Brown, beyaz kadınların Trump’ın ‘salgın sürecini yönetiş şeklinden rahatsız olduklarını’ söylediler. Ancak Brown’a göre tüm bunlar Biden'a gümüş bir tepside zafer kazandırmaya yetmiyor. Biden'ı ‘yedi canlı bir kedi' olarak gören Brown, Trump'ın ise ‘12 canı’ olduğunu düşünüyor.
ABD’de 3 büyük krizin ortasında geçen başkanlık yılı
ABD büyük bir toplumsal dönüşüm süreci mi yaşıyor?

Washington'daki ırkçılık karşıtı protestolar sırasında Lincoln Anıtı’nı koruyan Ulusal Muhafız güçlerinin karşısında duran bir gösterici (AFP)
ABD’de 3 büyük krizin ortasında geçen başkanlık yılı

Washington'daki ırkçılık karşıtı protestolar sırasında Lincoln Anıtı’nı koruyan Ulusal Muhafız güçlerinin karşısında duran bir gösterici (AFP)
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة