Kahire, Addis Ababa ile müzakerelerde bulunma taahhüdünü yineledi

Etiyopya tarafından inşa edilen Nahda Barajı (AFP)
Etiyopya tarafından inşa edilen Nahda Barajı (AFP)
TT

Kahire, Addis Ababa ile müzakerelerde bulunma taahhüdünü yineledi

Etiyopya tarafından inşa edilen Nahda Barajı (AFP)
Etiyopya tarafından inşa edilen Nahda Barajı (AFP)

Bahaddin Ayyad
Mısır, Etiyopya’nın gelecek ay Nahda Barajı’nı doldurmaya başlama konusundaki tek taraflı planı hayata geçirmesini engelleyecek bir anlaşmaya varmak için Addis Ababa ile müzakere etme taahhüdünü yineledi. Etiyopya’nın barajı doldurma işlemi hususunda uluslararası yükümlülüklere uyması gerektiğini belirten Mısır, Güvenlik Konseyi’nin (BMGK), Mısır’ın BMGK’ya yönelmesinden saatler önce Etiyopya Dışişleri Bakanı tarafından ilan edilen Etiyopya girişimlerini durdurmayı başaramazsa ortaya koyulacak uygulamalarda ‘açık ve net’ olacağını vurguladı.
Kaynaklar, Libya’daki ‘kırmızı çizgilerinin’ aşılması konusunda ‘gerekirse’ güç kullanmakla tehdit eden Mısır’ın sert açıklamaları ve Arap devletlerinin Mısır’ın tavrına ‘tam desteğini’ ilan etmesi çerçevesinde Kahire’nin yıllardır sürdürdüğü ‘stratejik sabrın’ değiştiğini belirtti. Diplomatik kaynakların aktardığına göre Arap dışişleri bakanları düzeyinde video konferans yoluyla bugün düzenlenmesi planlanan toplantının ertelenmesi sonrasında Libya krizini ve Nahda (Rönesans) Barajı’nı ele almak üzere 24 Haziran’da bir Arap toplantısı düzenlenecek. Aynı şekilde iki ülkenin sınırlarına yakın olan bir Sudan kampına yönelik son Etiyopya saldırılarının, Etiyopyalı milisler tarafından sınır bölgelerindeki Sudanlı çiftçilere yapılan saldırıdan haftalar sonra yeni bir gerginliğe yol açabileceği belirtildi.

Baraj konusu BMGK’da
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, 22 Haziran’da Etiyopya Dışişleri Bakanı’nın ‘Mısır’ın müzakereden kaçış olarak BMGK’ya başvurduğunu’ ifade ettiği açıklamalarına dikkat çekti. Bakan Şukri, Mısır’ın onlarca yıldır iyi niyetle müzakerelerde bulunduğunun altını çizerken Mısır’ın herkesin çıkarlarına hizmet eden bir anlaşmaya varmak amacıyla üzere müzakere etmeye istekli olduğunu söyledi.
Etiyopya Dışişleri Bakanı Gedu Andargachew, geçen cuma günü Associated Press (AP) haber ajansına yaptığı açıklamada “Etiyopya, gelecek ay Mısır ile bir anlaşmaya varsın ya da varmasın Nahda Barajı’nın dolduracak” ifadelerini kullanmıştı. Söz konusu açıklamadan iki gün sonra ise Mısırlı Bakan aynı ajansa yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Mısır, BMGK’dan sorumluluklarını yerine getirmesini ve Etiyopya’nın tek tarafları kararlar almasını engellemesini istiyor. BMGK, uluslararası barış ve güvenlikle yakından ilişkili bu tehdidini ele almakla sorumludur. Elbette Etiyopya’nın bu konudaki tek taraflı eylemleri böyle bir tehdit oluşturacaktır.”
Etiyopya Dışişleri Bakanı da geçen cuma günü yaptığı açıklamada ülkesinin, özellikle de kalkınma hususunda su kaynaklarının kullanımı için Mısır ve Sudan’a ‘yalvarmayacağını’ vurguladı.

Mısır’dan BMGK’nın Fransız Başkanı’na mesaj
Mısır Dışişleri Bakanı, Fransa’nın Birleşmiş Milletler (BM) Temsilcisi’ne yazdığı bir mektupta şunları iletti:
“Etiyopya’nın uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturabilecek devam eden uyuşmazlığı ışığında durumun ciddiyeti, beni BMGK’dan bu meseleye hızlı bir şekilde müdahalede bulunmasını istemeye itiyor. Mısır, Nahda Barajı hakkında, Mavi Nil’e kıyı üç ülkenin haklarını ve çıkarlarını koruyan bir anlaşma imzalayarak bu duruma dostane bir çözüm bulmak için her yolu inceledikten sonra meseleyi BMGK’ya taşımayı tercih etti.”
Mektupta, Etiyopya’nın geçen şubat ayında müzakerelerin son turundan geri çekildiğini ilan etmesinden önce, ABD ve Dünya Bankası himayesindeki ‘sıkıntılı’ müzakerelerin dördüncü ayında, üç ülkenin ulaştığı Washington anlaşmasının bir kopyası da yer aldı. Mektupta ayrıca şu ifadeler yer aldı:
“Etiyopya, baraj rezervuarının doldurulma işleminin tek taraflı olarak başlaması konusunda ısrar ediyor. Bu, siyasi düzeyde son derece endişe verici bir durumdur. Hayati öneme sahip bir nehrin kontrolünü sağlamak üzere tehlikeli bir girişimi temsil eder. Bunun yanı sıra Nahda Barajı’yla ilgili İlkeler Bildirgesi Anlaşması’nın önemli bir ihlali anlamına geliyor.”
Sudanlı siyaset araştırmacısı Kaddafi Cuma, konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Mısır’ın Nahda Barajı meselesinin BMGK’ya taşıyarak ortaya koyduğu şey, Etiyopya’yı felç etti. Etiyopya, bu duruma karşı açıklamalar ve suçlamalar öne sürdü. Zira durum, Abiy Ahmed Ali’yi endişelendiren bir oyunu temsil ediyor. Bu, bir ekonomi ve kalkınma meselesidir. Gerilimin artması, uzlaşı sağlamazsa Addis Ababa’ya yönelik ekonomik yaptırımlara yol açabilir.”

Etiyopya Başbakanı Abi Ahmed (AFP)

Gövde gösterisi
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin geçen cumartesi günü ülkenin batı sınırındaki kuvvetlere düzenlediği ziyaret sırasında yaptığı ‘Kahire’nin Etiyopya’yla olan anlaşmazlığı çözmek için diplomasiye bağlı kalacağı’ açıklamasına rağmen Mısır Dışişleri Bakanı, 22 Haziran’da BMGK’nın tarafları bağlayıcı bir anlaşmaya ulaşarak Etiyopya’yı barajı doldurmayı durdurmaya ikna etmeyi başaramazsa ülkesinin açık ve net şekilde alacağı başka önlemler olduğuna dikkat çekti.
Bakan, barajı anlaşma olmadan doldurmanın 2015 tarihli İlkeler Bildirgesi’ni ihlal edeceği konusunda uyardı.
Ülkesinin kimseyi askeri eylemle tehdit etmediğini ve siyasi bir çözüm aradığını vurgulayan Samih Şukri, ‘son altı yılda ülkesinin dolaylı olarak bile bu tür olasılıkları gündeme getirmediğine’ dikkat çekti.
Mısırlı Bakan, AP’ye yaptığı açıklamasını şöyle sürdürdü:
“BMGK, Etiyopya’yı müzakere masasına oturtamazsa kendimizi başa çıkmak zorunda olduğumuz bir durumda bulacağız. Zamanı geldiğinde ortaya koyacağımız eylemlerde açık ve net olacağız.”

BMGK’nın 5 daimi üyesinin Konsey tarafından bağlayıcı bir karar almak için yapılan çağrı hususunda tutumları net olmasa da Şukri, ABD ve diğer BMGK üyelerine ‘Afrika ülkeleriyle birlikte üç ülkenin çıkarlarını dikkate alan bir anlaşma sağlama’ çağrısında bulundu.

Arap Birliği
Arap diplomatik kaynakları, Nahda Barajı meselesinin Libya konulu planlanan bakanlık toplantısına dahil edileceğini aktarırken Mısır Dışişleri Bakanı da 22 Haziran’da Umman Sultanlığı Dışişleri Bakanı Yusuf bin Alavi ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Müsteşar Ahmed Hafız şu açıklamada bulundu:
“Ortak öneme sahip meseleler ve bölgedeki gelişmelerle ilgili tüm bölgesel konularda istişarelerde bulunuldu. Salı günü yapılması planlanan bakanlık düzeyindeki Arap Birliği konseyi toplantısında ele alınacak konular, özellikle Ummanlı Bakan’ın Arap Birliği Konseyi’nin mevcut oturum başkanlığı ışığında video konferans aracılığıyla görüşüldü.”
Kaynaklar da “Meseleyi yeniden Arap Birliği’ne taşımak, Mısır’ın BMGK’ya yaklaşımı için daha fazla Arap desteği elde etmeyi amaçlıyor” dedi.
Ahmed Hafız, “Mısır’ın meseleyi BMGK’ya taşıması hususundaki Sudan’ın son tavrı çelişkili. Geçen mart ayında alınan Arap kararıyla ilgili Sudanlı çekincelerini anımsatabilir” ifadelerini kullandı. Hafız, Mısır ve Sudan’ın tavırlarını destekleyen bazı belirsiz ya da tereddütlü tavırların varlığına rağmen kararın fikir birliğiyle karşılaşacağını söyledi.
Etiyopya, daha önce Mısır’ın meseleyi Arap Birliği düzeyine taşımasını kabul etmemişti. Aynı şekilde Washington müzakereleri sırasında Kahire’yi desteklemek üzere ilan edilen tavırları reddeden bildiriler yayınladı. Diplomatik ve uluslararası ilişkiler hususunda uzman olan Etiyopyalı Emmanuel Kabermadhan konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Mısırlılar, tüm Afrika’da bir ruh ve varlığa sahip olmasalar da her zaman destek için Kıta’nın dışına koşarlar. Bu onların Afrika hakkındaki görüşlerini gözler önüne seriyor. Cumhurbaşkanı Sisi, 2019 yılında birliğin başkanlığında olmasına rağmen, Afrika Birliği çatısı altında bu konu hakkında hiç konuşmadı. Bu gündemi, kendisinden destek alınabileceğine inandığı dış dünyaya taşımayı tercih etti. Bu, kabul edilemez bir durumdur.”
Mısır Cumhurbaşkanı’nın Libya açıklamasına dair ise Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn, sert bir bildiri yayınladı. ‘Mısır ulusal güvenliğinin, kendi güvenliklerinin ayrılmaz bir parçası’ olduğu vurgulandı. Bildiride Nahda Barajı krizine doğrudan değinilmezken Suudi Arabistan, Mısır’ın sınırlarını ve halkını savunma hakkına sahip olduğuna dikkat çekti.
Şukri ve Ürdünlü mevkidaşı Eymen es-Safadi arasında geçen pazar günü, ‘Nahda Barajı’ meselesine ilişkin bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Safadi, barajı doldurma hususunda tek taraflı adım atılmaması gerektiğini, uluslararası hukuk uyarınca Mısır’ın Nil suyu haklarını ve tüm tarafların haklarını koruyan bir anlaşmaya varılmasının önemini vurguladı.

(Etiyopya Başbakanı'nın Facebook'taki resmi sayfası)

Sudan; Etiyopya ve Mısır’ın adımlarına karşı çıktı
Sudan, Kahire’nin BMGK çağrısı sonrasında Mısır’ın Nahda Barajı’yla ilgili sorunları çözme yolunda Konsey’e başvurmasını desteklemediği yönünde sinyaller yayınladı. Sudan Dışişleri Bakanı Ömer Kamureddin, İngiltere merkezli BBC’ye yaptığı açıklamada adımın ‘hassas durumu karmaşıklaştıracağını’ belirterek ülkesinin meseleyi BMGK’ya taşımasını desteklemediğini vurguladı.
Hartum’un anlaşma olmaksızın doldurma işlemine başlanmasını kabul etmediğini belirten Kamureddin, “Baraj rezervuarını herhangi bir anlaşma olmadan doldurmaya yönelirse Sudan, Etiyopya ile karşı karşıya gelmeyecek” dedi.
Ancak Sudan Sulama ve Su Kaynakları Bakanı Yasir Abbas, geçen pazar günü ülkesinin, ‘müzakerelerin, Nahda Barajı hususunda anlayışlara ulaşmanın en etkili yolu’ olduğuna dair istikrarlı bir tutum sergilediğini vurguladı. Abbas, düzenlediği basın toplantısında Sudan’ın er-Roseires Barajı’nın güvenliğini ve faaliyetlerini güvence altına almak için barajı doldurmaya başlamadan önce bir ön koşul olarak bir anlaşma imzalanması gerektiğini görüşünü halen savunduğunu kaydetti. Bakan ayrıca Sudan’ın haklarını güvence altına almak için tüm senaryolardan sorumlu olduğunun altını çizdi.
Sudan müzakere heyetinde hukuk işleri yetkilisi Hişam Kahin, ülkesinin üç ülke için gerekli olan uluslararası bir anlaşmaya varmak için müzakere ettiğini belirtti.

Hemedti’nin ziyareti sırasında savunma koşuşturması
Sudan’ın söz konusu tavrı, Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalo’nun (Hemedti) Addis Abada ziyaretinden birkaç gün sonra geldi. Ziyaret, Sudan çevrelerinde Etiyopya’nın Nahda Barajı uzlaşmazlığını kabul etmeyen Sudan tavrına ilişkin tartışmalara neden oldu. Durum, Sudan Dışişleri Bakanlığı’nı, ziyaretin bakanlıkla koordineli olarak gerçekleşmediğini açıklamaya yöneltti.
Hartum’un bir anlaşma olmadan barajın doldurulmasını kabul etmeyeceği açıklamasıyla eş zamanlı olarak geçen pazar günü sınırda gerginlik baş gösterdi. Bu çerçevede Hartum ve yerel medya organları, ‘ordu destekli Etiyopyalı milisleri’ Sudan ordusunun kampına saldırmakla suçladı.
Sudanlı siyasi araştırmacı Kaddafi Cuma “Etiyopya’nın 22 Haziran’da Atbera bölgesindeki saldırısı, 1 ay içerisinde yapılan ikinci saldırıdır” diyerek Etiyopya’nın saldırıyı ‘silahlı kuvvetleri ile değil çeteler aracılığıyla gerçekleştirdiği’ iddialarına dikkat çekti. Cuma, “Etiyopya ordusuna bağlı olan bu güç, ağır silahların ve dört tekerlekli araçların desteğiyle Sudan ordusunun el-Enfal Kampı’na saldırdı” dedi.
Kadarif Valisi Tuğgeneral Nasreddin Abdulkayyum, Etiyopya silahlı kuvvetlerinin konum ve yakıt açısından iki ülke için stratejik öneme sahip Atbera bölgesini kontrol etmek istediğini vurguladı.
Sudanlı araştırmacı Cuma konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
 “Saldırı, Hemedti’nin Addis Abada ziyareti ve sınırları güvence altına alma hususundaki toplantılar sonrasında gelmesi nedeniyle arenayı karıştırdı. Kamureddin’in Sudan’ın Etiyopya ile karşı karşıya gelmeyeceği yönündeki açıklamaları, son zamanlarda Kahire ile yakınlaşma olarak tanımlanan Sudan tavrının gerçekliği hakkında, konuya yakın birçok gözlemci ve takipçinin kafasını karıştırdı. Bana göre bu, sivil hükümetten kaynaklanıyor. Sivil taraf Bakanlar Kurulu’nu temsil ediyor ve bu konudaki tavırları net değildir. Dış ilişkileri de öyle. Etiyopya’ya bir şekilde sadık kalıyor. Bunun, iktidardaki varlıkları açısından önemi olduğuna inanıyor ve bu da Nahda Barajı’na ilişkin olarak taviz vermelerine yol açıyor.”
Beni Şangul İnsan Hakları Kuruluşu Başkanı İbrahim el-Hanaki de şu açıklamaad bulundu:
“Etiyopya, tıpkı onlarca yıl önce Sudan’ın Beni Şangul bölgesini işgal ettiği gibi bugün de Nil’i işgal ediyor. Hiç şüphe yok ki Mısır ve Sudan, sulara egemen olmak için kuşattığı Mavi Nil’den gelen yaşam çizgisinin işgaline karşı direniyor.”

Abi Ahmed yeni savunma stratejisini görüşmek üzere askeri liderlerle görüştü (Etiyopya Başbakanının resmi Facebook sayfası)

Etiyopya ‘güç’ açıklamasına tepkili
Gözlemciler, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmet Ali’nin ‘su çıkarlarını savunmak için diplomatik olmayan alternatifler sunması’ sonrasında dolaylı olarak Mısır’a bir mesaj göndererek ‘yeni bir savunma stratejisi’ görüşmek üzere ordu liderleriyle bir araya geldiğini aktardılar. Toplantıdan 1 gün önce de Mısır Cumhurbaşkanı, ‘ülkesinin, mümkün olan her türlü aracı kullanmaya hazır olduğu’ uyarısında bulundu. Suyun Mısır vatandaşları için ‘temel bir bileşen ve varlık meselesi’ olduğunu belirten Sisi, ulusal güvenliğine yönelik herhangi bir tehdide karşı askeri güç kullanılacağına dikkat çekti.
Etiyopya Başbakanlık Ofisi, geçen pazar günü Abiy Ahmed’in, Etiyopya ordusunun liderleriyle ‘verimli’ görüşmeler yaptığını bildirirken görüşmelerin ‘yeni savunma stratejisi ve kurum inşası faaliyetlerine odaklandığını’ vurguladı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan Etiyopyalı araştırmacı Kabermadhan ülkesinin BMGK’nın sadece üç ülkeyle ilgili olan Nahda Barajı meselesine müdahale etmesine izin vermeyeceğini vurguladı. Araştırmacı “Dünyanın bilmesi gereken bir gerçek var; Etiyopya, kaynaklarını kullanma konusunda mutlak bir hakka sahiptir ve herhangi bir kişi, kurum veya ülkeden izin almamız beklenmemelidir” ifadelerini kullandı. Kabermadhan, ülkesinin projenin başından bu yana Nil Nehri havzasına kıyıdaş ülkelere zarar verme niyetinin olmadığını açıkça belirttiklerine dikkat çekti.
Etiyopyalı araştırmacı, ülkesinin iki ülke arasındaki krizin çözümüne dair Mısır’ın, herhangi bir üçüncü tarafa başvurmasının kabul edilemez olduğunu belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Etiyopyalılar, en başından bu yana Mısır’ın barajın inşasını durdurmak için çeşitli kurumların ve dünyanın kapısını çaldığını çok iyi biliyor. Nil konusunda Mısır’ın yürüttüğü dış politikanın uzun yıllardır farkındayız. Bu yüzden bu projeyi yurt dışından herhangi bir finansal destek almadan yürütmeye karar verdik. Etiyopya, kaynaklarını kullanmaya çalıştığında İsmail Paşa, Cemal Abdunnasır, Enver Sedat ve Hüsnü Mubaret gibi Mısır liderlerinin yaptıklarını, hatta Muhammed Mursi’nin toplantısının tehditlerini unutmadık. Eski projelerimiz ortaya koyarken karşılaştığımız şeyleri hatırlayın. Yani bu tecrübeye sahibiz ve kimse önümüzdeki ay barajı doldurmamızı engelleyemez.”
Diğer yandan güvenlik işlerinde uzman araştırmacı olan Sudanlı Talal İsmail konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Nahda Barajı krizinin devam etmesinin elbette güvenlik ve askeri gerilim açısından yansımaları olacak. Çünkü ister baraj yönetimini ulusal ve su güvenliğine karşı bir tehdit olarak gören Mısır için olsun isterse bunu ulusal bir proje, kalkınma ve bölgesel rolle ilgili bir stratejinin özü olarak gören Etiyopya için olsun konu büyük ulusal çıkarlarla bağlantılıdır. Anlaşmazlık son günlerde kontrol altına alınamıyorsa bu gerginliğe doğru hızla ilerleyeceğiz demektir. Belki de askeri çatışmalar yaşanacaktır.”



Rus birlikleri Nijer'deki ABD üssüne girdi

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen hafta Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında (AP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen hafta Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında (AP)
TT

Rus birlikleri Nijer'deki ABD üssüne girdi

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen hafta Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında (AP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen hafta Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında (AP)

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Nijer'in başkenti Niamey'de konuşlandıkları askeri üsse giren Rus askerlerinin ABD askerlerine yönelik bir tehdit oluşturmadığını bildirdi. Austin dün (cuma) düzenlediği basın toplantısında, “Ruslar ayrı bir yerleşkede bulunuyorlar. ABD birliklerine ya da ekipmanlarına erişimleri yok” ifadelerini kullandı.

Austin, Avustralyalı ve Japon mevkidaşları ile Honolulu, Hawaii'de gerçekleştirdiği üçlü toplantının ardından açıklamalarda bulundu. ABD'li yetkililere göre Nijer'den ‘profesyonel ve sorumlu’ bir şekilde çekilmeye hazırlanan Austin, “Ben her zaman birliklerimizin güvenliği ve korunmasına odaklanırım. Ancak şu anda burada birliklerimizin korunması açısından büyük bir sorun görmüyorum” şeklinde konuştu.

Rus ordusunun Niamey'deki askeri üsse girme hamlesi, Ukrayna'daki çatışma zemininde iki ülke arasındaki askeri ve diplomatik rekabetin arttığı bir dönemde Amerikan ve Rus askerlerini birbirlerine çok yaklaştırıyor.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Nijer'i yöneten subaylar, geçen yıl yaptıkları askeri darbenin ardından, ABD'den Sahel'deki militan gruplara karşı savaşa katılan yaklaşık bin askerini geri çekmesini istedi.


Türkiye'nin İsrail'le ticareti durdurması dünya basınında nasıl yankılandı?

İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere en az 34 bin 596 Filistinli öldürüldü (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere en az 34 bin 596 Filistinli öldürüldü (AFP)
TT

Türkiye'nin İsrail'le ticareti durdurması dünya basınında nasıl yankılandı?

İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere en az 34 bin 596 Filistinli öldürüldü (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere en az 34 bin 596 Filistinli öldürüldü (AFP)

Dünya basını, Türkiye'nin Gazze savaşı nedeniyle İsrail'le ticareti tamamen durdurmasını yakından takip etti.

Ticaret Bakanlığı'ndan dün yapılan açıklamaya göre İsrail'le ticaret tamamen durduruldu.

Bakanlık, geçen ay da 54 ürün grubunun İsrail'e satışına kısıtlama getirmişti.

BBC: "İlişkiler tekrar kötüleşebilir"

Birleşik Krallık'ın (BK) kamu yayıncısı BBC'nin analizinde, Türkiye ve İsrail arasında geçen yıl toplamda yaklaşık 7 milyar dolar değerinde ticaret yapıldığı hatırlatıldı. 

Haberde, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın, yasak kararının ardından yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı "diktatör gibi davranmakla" suçladığına işaret edildi.

Analizde, İsrail ve Türkiye'nin 7 Ekim saldırısının ardından karşılıklı olarak diplomatları geri çektiği hatırlatılarak, ticaret yasağı hamlesiyle ilişkilerin tekrar kötüleşebileceği savunuldu.

FT: "Erdoğan ciddi baskı altında"

BK'nin önde gelen gazetelerinden Financial Times (FT), Ankara'nın Gazze'ye yardım girişini sağlamak için Tel Aviv'e baskı uygulamak amacıyla böyle bir adım attığını yazdı.

Analizde, "Erdoğan'ın marttaki yerel seçimlerde aldığı büyük yenilgiden sonra İsrail'e karşı kısıtlamaları artırması için ülke içinde ciddi baskıyla karşı karşıya kaldığı" değerlendirmesi yapıldı.

Seçim kampanyalarında birçok adayın da "Erdoğan hükümetinin Gazze'deki savaşta İsrail'e karşı yeterli adımları atmadığı" eleştirisini dile getirdiği belirtildi. 

The Economist: "Erdoğan, muhafazakar seçmenden tepki topluyordu"

Londra merkezli The Economist dergisi, "Erdoğan, İslamcıların meydan okumasıyla karşı karşıya" başlıklı haberinde "Dindar seçmenler, Cumhurbaşkanı'nın İsrail meselesiyle ilgili yeterince sert davranmadığını düşünüyor" yorumunu paylaştı. 

Times of Israel: "Etkili hamle"

İsrailli haber sitesi Times of Israel, Türkiye'nin ticaret yasağı kararını "Kudüs'e karşı çok etkili bir hamle" diye niteledi.

Analizde, yerel seçimlerde Yeniden Refah Partisi'nin (YRP) Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AK Parti) karşı yürüttüğü kampanyayla öne çıktığına dikkat çekilerek, YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan'ın "Size biz kaybettirmiyoruz, size İsrail'le ticaret kaybettiriyor" dediği hatırlatıldı.

AP: "Hükümet çifte standart uygulamakla eleştiriliyor"

ABD merkezli haber ajansı AP'nin haberinde, Erdoğan'ın ticareti durdurması için halktan baskı gördüğüne işaret edilerek "Hükümet, ticari ilişkileri sürdürürken İsrail'e karşı ağır suçlamalarda bulunarak çifte standart uyguladığı gerekçesiyle eleştiriliyordu" dendi. 

Palestine Chronicle: "Türkiye, Gazze'deki soykırıma karşı harekete geçti"

Filistin'le ilgili haberler yayımlayan ABD merkezli Palestine Chronicle'ın analizinde, Gazze savaşı nedeniyle zarar gören İsrail-Türkiye ilişkilerinin "bir darbe daha alacağı" yazıldı.

Haberde "Türkiye, Gazze'deki soykırıma karşı harekete geçerek ticareti durdurdu" ifadeleri kullanıldı.

Wafa: "Soykırım nedeniyle ticaret askıya alındı"

Batı Şeria'daki Filistin Ulusal Yönetimi'nin haber ajansı Wafa, Türkiye'nin ticareti durdurma kararını "Türkiye, Gazze'deki soykırım nedeniyle İsrail ile ticareti askıya aldı" başlığıyla paylaştı.

Independent Türkçe


Amerika'da öğrenci protestoları tırmanıyor: Princeton öğrencileri açlık grevine başlıyor

ABD'deki birçok üniversitede Filistin yanlısı gösterilere tanık olundu ve gösteriler polisle çatışmalara yol açtı (AFP)
ABD'deki birçok üniversitede Filistin yanlısı gösterilere tanık olundu ve gösteriler polisle çatışmalara yol açtı (AFP)
TT

Amerika'da öğrenci protestoları tırmanıyor: Princeton öğrencileri açlık grevine başlıyor

ABD'deki birçok üniversitede Filistin yanlısı gösterilere tanık olundu ve gösteriler polisle çatışmalara yol açtı (AFP)
ABD'deki birçok üniversitede Filistin yanlısı gösterilere tanık olundu ve gösteriler polisle çatışmalara yol açtı (AFP)

Amerikan NBC News kanalı dün (Cuma) ABD'nin en büyük üniversitelerinden biri olan New Jersey'deki Princeton Üniversitesi öğrencilerinin, Gazze Şeridi'ndeki İsrail savaşını protesto için açlık grevine başladıklarını bildirdi.

ABD, geçtiğimiz iki hafta boyunca ülke genelinde 150'den fazla kolej ve üniversitede Filistin yanlısı gösterilere tanık oldu.

Protestolara katılan onlarca Columbia Üniversitesi öğrencisinin tutuklandığı son on beş gün boyunca, ülke çapındaki kolej ve üniversitelerde meydana gelen gösterilere güvenlik güçleri müdahalede bulundu.

Üniversite kampüslerinde onlarca yıldır benzeri görülmemiş bir şekilde öğrenci ve öğretim üyelerinin gerçekleştirdiği protestolar, 2.000'den fazla kişinin tutuklanmasına yol açtı.

Polis, Üniversite yönetiminin talebi üzerine 80'den fazla üniversite kampüsünde gösterilere müdahale ederek kalabalığı dağıttı.


Blinken: Gazzeliler ile ateşkes arasındaki tek engel Hamas'tır

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail bombardımanının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail bombardımanının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

Blinken: Gazzeliler ile ateşkes arasındaki tek engel Hamas'tır

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail bombardımanının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail bombardımanının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Hamas hareketinin "Gazze halkı ile İsrail'le ateşkes arasındaki tek engel" olduğunu söyledi.

Blinken, Arizona'daki McCain Enstitüsü tarafından düzenlenen Sedona Forumu'nda dün akşam (Cuma) "Ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması konusunda 'evet' cevabını gerçekten kabul edip edemeyeceklerini görmek için bekliyoruz. Şu anda gerçek şu ki, Gazze halkı ile ateşkes arasındaki tek engel Hamas'tır" ifadelerini kullandı.

Blinken, İsrail'in Gazze'nin kalabalık Refah kentine yönelik büyük bir saldırısına karşı uyarılarını yineleyerek, İsrail'in sivilleri korumaya yönelik bir plan sunmadığına dikkat çekti. Blinken, “böyle bir planın olmadığı durumda Refah'ta büyük bir askeri operasyonu destekleyemeyiz çünkü vereceği zarar kabul edilebilir sınırları aşıyor." dedi.

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken (AFP)

ABD'nin terör örgütü olarak gördüğü ve doğrudan görüşmeye girmediği Hamas'la müzakere yapmanın zorluklarına dikkat çeken Blinken, "Katarlılar ve Mısırlılar aracılığıyla dolaylı görüşmelerde bulunduğumuz Hamas liderleri elbette Gazze'nin dışında yaşıyor. Nihai karar vericiler, hiçbirimizin doğrudan temasta bulunmadığı Gazze'dekilerdir" şeklinde konuştu.

Blinken, Ortadoğu'ya yaptığı son gezide İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve İsrailli yetkililerle yaptığı görüşmeden iki gün sonra Arizona'daki McCain Enstitüsü tarafından düzenlenen Sedona Forumu kapsamında verilen akşam yemeğinde açıklamalarda bulundu.

Netanyahu, Blinken ile görüşmesi öncesinde, ateşkes anlaşmasına varılması ve Gazze Şeridi'nde tutulan rehinelerin serbest bırakılması için devam eden görüşmelerin sonucu ne olursa olsun, Gazze Şeridi'nin en güneyinde yer alan Refah'a kara saldırısı başlatma planını sürdürme niyetini doğruladı.

Biden yönetimi, İsrail hükümetini, savaştan kaçmak için yaklaşık 1,4 milyon Filistinlinin sığındığı Refah'ta planını uygulamaya karşı defalarca uyardı.


Beyaz Saray: Refah'a yönelik İsrail operasyonuna ilişkin kapsamlı bir plan görmedik

Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre (AFP)
Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre (AFP)
TT

Beyaz Saray: Refah'a yönelik İsrail operasyonuna ilişkin kapsamlı bir plan görmedik

Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre (AFP)
Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre (AFP)

Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre dün (Cuma) yaptığı açıklamada, Washington'un Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta planlanan askeri operasyona ilişkin kapsamlı bir İsrail planı görmediğini söyledi.

Reuters'in haberine göre Jean-Pierre gazetecilere yaptığı açıklamada, Beyaz Saray'ın Refah hakkındaki görüşmeleri sürdürmek istediğini belirtti.

Bu açıklama, Politico web sitesinin cuma günü Amerikalı bir yetkili ve sitenin bilgili olduğunu belirttiği iki kaynaktan alıntı yaparak, İsrail'in, Amerikan hükümetine ve yardım kuruluşlarına, Refah'tan sakinlerini İsrail'in işgaline hazırlık amacıyla nakletmeye başlama planını bildirdiği yönündeki haberine cevap olarak yapıldı.

Politico sitesi, İsrail'in planının, sakinleri Refah'tan Gazze Şeridi'nin güneybatı kıyısındaki El Mevasi bölgesine nakletmek olduğunu ifade ederek, İsrail ordusunun bu hafta yardım görevlilerine bölgenin bir haritasını gönderdiğini belirtti.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Ofisi sözcüsü dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Refah'a herhangi bir saldırısının yüz binlerce Gazzelinin hayatını riske atacağı ve Şeridin tamamındaki insani yardım operasyonlarına büyük bir darbe olacağı konusunda uyarıda bulundu.

Sözcü Jens Laerke, Cenevre'de düzenlediği basın toplantısında: “Bu, sivillerin katledilmesi ve tüm sektördeki insani yardım operasyonuna büyük bir darbe olabilir. Çünkü operasyon ağırlıklı olarak Refah’tan yönetiliyor” ifadelerini kullandı.


Brezilya: Şiddetli yağışlar nedeniyle en az 31 kişi öldü, 70'den fazla kişi de kayıp

Hayvanları boğulmaktan kurtarmak için çalışan gönüllü belediye çalışanları (AFP)
Hayvanları boğulmaktan kurtarmak için çalışan gönüllü belediye çalışanları (AFP)
TT

Brezilya: Şiddetli yağışlar nedeniyle en az 31 kişi öldü, 70'den fazla kişi de kayıp

Hayvanları boğulmaktan kurtarmak için çalışan gönüllü belediye çalışanları (AFP)
Hayvanları boğulmaktan kurtarmak için çalışan gönüllü belediye çalışanları (AFP)

 

Brezilya'daki yerel yetkililerin dün (Cuma) yaptığı açıklamada, ülkenin en güneyindeki Rio Grande do Sul eyaletinde şiddetli yağmurlar nedeniyle 31 kişinin öldüğünü, onlarca kişinin hâlâ kayıp olması nedeniyle ölü sayısının artmasının beklendiğini belirtti.

Rio Grande do Sul Sivil Savunma yetkilileri, 70'den fazla kişinin kayıp olduğunu, Uruguay ve Arjantin sınırındaki eyalette en az 17 bin kişinin yerinden edildiğini ve 497 şehrinin neredeyse yarısının hasar gördüğünü söyledi.

Rio Grande do Sul eyaletindeki evleri su bastı (Reuters).

Rio Grande do Sul eyaletindeki evleri su bastı (Reuters).

Pek çok şehirde sokaklar tamamen sular altında kalırken, yollar ve köprüler yıkıldı. Fırtına ayrıca toprak kaymalarına ve küçük bir hidroelektrik santrali barajının kısmen çökmesine neden oldu.

Reuters'in haberine göre yetkililer, Pinto Goncalves kentindeki bir başka barajın da çökme tehlikesine karşı, baraj yakınında yaşayan insanlara evlerini boşaltma talimatı verdi.

Rio Grande do Sul eyaletindeki Porto Alegre'de sular altında kalan bir sokak (AFP)

Rio Grande do Sul eyaletindeki Porto Alegre'de sular altında kalan bir sokak (AFP)

Eyalet valisi Eduardo Lecce, sosyal medyada canlı yayında yaptığı açıklamada, "Durum sadece kritik değil, aynı zamanda eyaletin şimdiye kadar maruz kaldığı en tehlikeli durum olabilir. Bazı bölgelere ulaşılamaması nedeniyle muhtemelen ölü sayısı artabilir" ifadelerini kullandı.

Başkan Luiz Inacio Lula da Silva, selden etkilenen yerleri ziyaret etmek ve kurtarma çalışmalarını valiyle görüşmek üzere önceki gün eyalete gitti.


İsrail, "Siber Kubbe" çalışmalarını hızlandırdı

İsrail, yerel siber savunma sistemlerini "Siber Kubbe'yle" tek bir ağda birleştirmek istiyor (Reuters)
İsrail, yerel siber savunma sistemlerini "Siber Kubbe'yle" tek bir ağda birleştirmek istiyor (Reuters)
TT

İsrail, "Siber Kubbe" çalışmalarını hızlandırdı

İsrail, yerel siber savunma sistemlerini "Siber Kubbe'yle" tek bir ağda birleştirmek istiyor (Reuters)
İsrail, yerel siber savunma sistemlerini "Siber Kubbe'yle" tek bir ağda birleştirmek istiyor (Reuters)

İsrail, bilgisayar korsanlarının saldırılarına karşı "Siber Kubbe" çalışmalarını hızlandırdı. 

İsrail Ulusal Siber Güvenlik Direktörlüğü'nden Aviram Atzaba, Fransız haber ajansı AFP'ye "Gözle görülmeyen, sessiz bir savaş veriyoruz" dedi.

Aztaba, Hamas'ın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı operasyonuyla başlayan Gazze savaşının ardından siber saldırıların ciddi şekilde arttığını söyledi.

Yetkili, Hamas ve Hizbullah'la bağlantılı hackerların yoğun siber saldırılar düzenlediğini belirtirken, bilgisayar korsanlarının şimdiye dek İsrail'deki dijital altyapıya ciddi bir zarar veremediğini savundu. 

Savaşın başından beri en az 800 siber saldırıyı savuşturduklarını söyleyen Atzaba, gerçek zamanlı koruma sağlayan ve merkezi şekilde yönetilen bir siber savunma sistemi geliştirdiklerini ifade etti.

Altyapısı iki yıl önce hazırlanan "Siber Kubbe" isimli savunma sistemiyle ilgili çalışmaların son dönemde hızlandırıldığı aktarıldı.

Atzaba, sistemin "roketlere karşı koruma sağlayan Demir Kubbe gibi çalıştığını" belirterek, büyük bir veri havuzu oluşturduklarını söyledi. 

İsrail Başbakanlığı'na bağlı direktörlük, söz konusu sistemi geliştirmek için ABD dahil çeşitli Batılı ülkelerle işbirliği yaptı. 

Tel Aviv Üniversitesi'ne bağlı Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü'nden Chuck Freilich, İran'ın da İsrail'e yönelik siber saldırılarda önemli rol oynadığına dikkat çekti. 

Freilich, İran'ın Rusya ve Çin'den aldığı yardımlarla hem askerlere hem de öğrencilere siber saldırı ve savunma eğitimi verdiğini savundu. 

Savaş başladıktan sonra Filistin yanlısı AnonGhost adlı bir hacker, Hamas saldırılarını önceden haber verdiğini öne süren bir telefon uygulaması tasarlamıştı. Bilgisayar korsanı, daha sonra uygulama üzerinden sahte bildirim ve uyarılar göndererek bunları açan birçok kişinin verilerini çalmıştı.

Independent Türkçe, AFP, The Conversation


BAE'nin yasağı ABD'yi harekete geçirdi: Ortadoğu'daki birliklerin yeri değiştirildi

Katar'daki El Udeid üssü, ABD Hava Kuvvetleri'nin bölgesel komuta merkezine ev sahipliği yapıyor (ABD Ulusal Hava Muhafızları)
Katar'daki El Udeid üssü, ABD Hava Kuvvetleri'nin bölgesel komuta merkezine ev sahipliği yapıyor (ABD Ulusal Hava Muhafızları)
TT

BAE'nin yasağı ABD'yi harekete geçirdi: Ortadoğu'daki birliklerin yeri değiştirildi

Katar'daki El Udeid üssü, ABD Hava Kuvvetleri'nin bölgesel komuta merkezine ev sahipliği yapıyor (ABD Ulusal Hava Muhafızları)
Katar'daki El Udeid üssü, ABD Hava Kuvvetleri'nin bölgesel komuta merkezine ev sahipliği yapıyor (ABD Ulusal Hava Muhafızları)

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), ABD'nin Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki (BAE) bazı savaş jetleri ve drone'larını Katar'a taşıdığını yazdı. 

Kimliğinin paylaşılmasını istemeyen ABD'li yetkililer, Amerika ordusunun Abu Dabi'deki El Dafra üssünde yer alan jet ve drone'larını, Katar'daki El Udedi üssüne naklettiğini belirtti.

BAE, ABD'nin ülkedeki üssü kullanarak Irak ve Yemen'deki İran destekli gruplara saldırı düzenlemesine izin verilmeyeceğini şubatta açıklamıştı. 

WSJ, ABD'nin bunun üzerine savaş jetleri, keşif uçakları ve drone'ları Katar'ın başkenti Doha'ya 40 kilometre mesafedeki üsse taşıdığını aktardı. 

Haberde, Abu Dabi yönetiminin "ABD'nin askeri operasyonlarına destek verdiği için, İran'ın fonladığı gruplardan gelebilecek misillemelerden çekindiği" savunuldu.

Adının açıklanmasını istemeyen BAE'li bir yetkili, "Irak ve Yemen'deki hedeflere yönelik saldırı görevlerine kısıtlamalar getirildi. Bu kısıtlamalar kendimizi koruma ihtiyacımızdan kaynaklanıyor" dedi. 

Yemen'deki Husiler, Hamas'ın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı operasyonunun ardından patlak veren Gazze savaşında İsrail'e karşı Hamas'ı destekliyor. Bu doğrultuda grup Batılı ülkelerin yanı sıra İsrail'e ait gemilere 31 Ekim'den beri saldırılar düzenliyor. 

ABD Kongresi'ne bağlı araştırma komitesinin 1 Mayıs'ta paylaştığı bilgilere göre İran destekli Husiler, toplamda en az 100 gemiye saldırdı. Amerikan ordusuysa Ortadoğu'daki üslerden kaldırdığı drone'larla misilleme yapmıştı. Husiler, bu saldırılarda en az 34 kayıp verdiklerini bildirmişti.

Diğer yandan haberde, ABD'nin misillemelerinin Husileri durdurmaya yetmediğine dikkat çekildi. 

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, perşembe günkü açıklamasında Husiler'in "çok sayıda drone ve farklı silah sistemleri üretmeyi sürdürdüğünü, bu konuda özellikle İran'dan destek aldıklarını" söylemişti.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Stars and Stripes


ABD'de Filistin'e destek eylemlerine müdahale sırasında silah ateşlendi

Columbia Üniversitesi, eylemlerde şimdiye dek iki kez kampüse polisin girmesine izin verdi (AP)
Columbia Üniversitesi, eylemlerde şimdiye dek iki kez kampüse polisin girmesine izin verdi (AP)
TT

ABD'de Filistin'e destek eylemlerine müdahale sırasında silah ateşlendi

Columbia Üniversitesi, eylemlerde şimdiye dek iki kez kampüse polisin girmesine izin verdi (AP)
Columbia Üniversitesi, eylemlerde şimdiye dek iki kez kampüse polisin girmesine izin verdi (AP)

ABD'deki Columbia Üniversitesi'nde protestoculara müdahale edilirken bir polisin silahının yanlışlıkla ateşlendiği bildirildi.

New York Polis Teşkilatı'ndan (NYPD) dün yapılan açıklamada, kampüste öğrencilerin işgal ettiği Hamilton Hall binasına giren ekipler arasında yer alan bir polisin silahının yanlışlıkla ateşlendiği belirtildi.

Olayın, polislerin binanın ilk katında kurulan barikata salı günü müdahale ederken yaşandığı ifade edildi.

Kimsenin yaralanmadığı aktarılırken, silahı ateşlenen polisin kimliği paylaşılmadı.

Olay, New York'un yerel medya kuruluşlarından The City'nin perşembe günü yaptığı haberle ortaya çıktı. Haberde, polis müdahalesi sırasında binadan silah sesi geldiği yazıldı.

Diğer yandan ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından CNN'in aktardığına göre ülke çapında protestolarda gözaltına alınan öğrenci ve akademisyen sayısı 2 bini geçti.

ABD Başkanı Joe Biden da protestolarla ilgili en detaylı açıklamasını dün yaptı. Biden, öğrencilerin ifade özgürlüğüne her zaman saygı duyduklarını fakat şiddet içeren olaylara dönüşen hiçbir eyleme izin vermeyeceklerini söyledi. 

Biden, bazı eyaletlerde eylemlerin bastırılması için Ulusal Muhafızlar'ın devreye sokulmasına ilişkin çağrılara olumsuz yanıt verirken, protestoların İsrail ve Ortadoğu politikalarını etkilemediğini ifade etti.

Columbia Üniversitesi'nde 18 Nisan'da başlayan olaylarda güvenlik güçleri en az 108 öğrenciyi gözaltına almış, 80 öğrenciye de disiplin cezası verilmişti. 

Bunun ardından aralarında Princeton, Yale, MIT ve Harvard gibi prestijli eğitim kurumlarının da yer aldığı birçok üniversitede Filistin'e destek eylemleri hızla yayıldı.

Oregon eyaletindeki Portland Devlet Üniversitesi'nde, dün Filistin'e destek gösterisi düzenleyen protestocuların üzerine aracını süren şüpheli de gözaltına alındı. 

Kimsenin yaralanmadığı olayda, araçtan çıkan kişi kendisine müdahale etmeye çalışan aktivistlere biber gazı sıkarak kaçmıştı. Polis henüz saldırganın kimliğini açıklamadı.

ABD üniversitelerinde başlayan Gazze'ye destek eylemleri, Avrupa ve Ortadoğu'daki kampüslere de sıçradı.

CNN'in aktardığına göre Fransa'nın başkenti Paris'teki Sciences Po Üniversitesi'nde polis, eylemcileri kampüsten dışarı çıkardı. Üniversitenin kampüsünü bugünlük kapattığı, olaylarda kimsenin gözaltına alınmadığı aktarıldı.

Öğrenciler Kuveyt, Lübnan ve Mısır'daki kampüslerde de Filistin'e destek eylemleri düzenledi.

Independent Türkçe, CNN, Times of Israel, New York Times


Özel'den Erdoğan ile görüşmesine ilişkin ilk açıklama

Fotoğraf: X / @CHPfotograf
Fotoğraf: X / @CHPfotograf
TT

Özel'den Erdoğan ile görüşmesine ilişkin ilk açıklama

Fotoğraf: X / @CHPfotograf
Fotoğraf: X / @CHPfotograf

Erdoğan ile bir araya gelmesine ilişkin konuşan Özel, “Dünkü toplantının Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı olduğunu düşünüyorum" dedi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi.

Görüşme sonrası başkanlar basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmesindeki 'boş koltuk' ile ilgili bir soruya yanıt veren Özel şunları kaydetti:

Krizleri yeniden konuşmak anlamlı değil. Orada ortaya çıkan tablo ve aramızdaki görüşmeden sonra sayın Erdoğan'ın CHP'ye bir ziyaret yapma talebini iletmesi ile birlikte olabilecek en iyi şekilde çözülmüş oldu. Artık dönüp bir değerlendirmeyi doğru bulmam. Biz kamuoyunun gündeminde ne varsa hepsini sayın Erdoğan'la görüşme imkanı bulduk. Kendisi dinledi, heyetinde bulunan arkadaşlar not aldılar. Biz de sayın Erdoğan'ın değerlendirmelerini dinledik. Dünkü toplantının Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı olduğunu düşünüyorum.

Namık Tan'ın görüşmede yer alması

CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan'ın görüşmede yer almasının kimin tarafından önerildiği sorulması üzerine Özel, şunları söyledi:

Ben, sayın Cumhurbaşkanı'nı ziyaret etmeden önce seçilmiş son tarafsız Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e bir ziyarette bulundum. Ziyaretimde bir cumhurbaşkanı ile görüşmeden önce kendisinin önerilerini almak ve bazı sorularıma yardım istemek üzerineydi. Kendisinin uyarısı şöyle oldu; Cumhurbaşkanı'nın özel kaleminin ve protokol müdürlüğünün bir büyükelçi olduğunu, onun için benim de partide bulunan bir büyükelçiyi görevlendirmek suretiyle bu protokol akışını, randevulaşmayı ve devamını büyükelçinin götürmesinin doğru olacağını ifade ettiler. Ben de partimizde görev yapan İstanbul Milletvekilimiz Namık Tan'ı görevlendirdim.

Deprem Bakanlığı önerisi

Görüşmede Erdoğan'a "Deprem Bakanlığı önerisinde bulunup bulunmadığı" sorulan Özel, şu cevabı verdi:

Deprem üzerine, ismi doğrudan Deprem Bakanlığı olarak konur mu yoksa Doğal Afetlerle Mücadele ve Depreme Hazırlık Bakanlığı mı olur bilmiyorum ama bir bakanlık kurulmasını önerdim. Dahasını önerdim. Meclis'te grubu bulunan bütün siyasi partilerden birer bakan yardımcısı talep etmesi durumunda ben partimden bir bakan yardımcısını görevlendireceğimi ve deprem meselesini siyaset üstü bir şekilde ele almanın önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundum. Sayın Cumhurbaşkanı dikkatle takip etti, not aldı ve not aldırdı. Sayın Cumhurbaşkanı'nın nasıl bir adım atacağını bilmiyorum.

Independent Türkçe