Almanya, koronavirüs salgını yüzünden ülkelerine geri getirilen 67 bin turisti yol masraflarını karşılamakla yükümlü tuttu

Almanya’nın güneyindeki Münih Havalimanı (Arşiv-AFP)
Almanya’nın güneyindeki Münih Havalimanı (Arşiv-AFP)
TT

Almanya, koronavirüs salgını yüzünden ülkelerine geri getirilen 67 bin turisti yol masraflarını karşılamakla yükümlü tuttu

Almanya’nın güneyindeki Münih Havalimanı (Arşiv-AFP)
Almanya’nın güneyindeki Münih Havalimanı (Arşiv-AFP)

Almanya hükümeti, koronavirüs (Kovid-19) salgını yüzünden yurt dışından ülkelerine geri getirilen 67 bin turisti, 200 ila bin euro arasında değişen seyahat masraflarını ödemekle yükümlü tutmayı planlıyor.
Bu adımla Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın düzenlediği ve değeri 94 milyon euroya ulaşan eşi görülmemiş geri getirme kampanyası için toplamda harcanan miktarın yüzde 40’ının karşılanması anlamına geliyor.
Almanya Dışişleri Bakanlığı seyahat ve turizm şirketleri ile kampanyayı 17 Mart’ta başlamıştı ve daha sonrasında salgın sebebiyle birçok ülkede sınırlar kapatılmış ve hava trafiği felce uğramıştı.
Kampanya kapsamında toplam 240 bin ziyaretçi geri getirildi. Seyahat şirketleri ek bir ücret almadan rezervasyon yaptıran turistlerin geri getirilmesi sorumluluğunu aldı.
Almanya Dışişleri Bakanlığı turizm şirketleri ile gitmeyen turistlerin ve diğer ziyaretçilerin geri getirilmesi için uçaklar kiralamış ve 260 uçuş gerçekleştirilerek, yaklaşık 65 ülkeden 67 bin kişiyi ülkesine geri getirmişti. Bakanlık şimdi bu kişilerden uçuşlarının masraflarını karşılamalarını isteyecek.
Bilet fiyatları ilgili bölgeler için neredeyse ucuz ekonomik biletlerin fiyatına denk geliyor ve ülkelerine dönen 67 bin kişi arasından yaklaşık 56 bin kişi Alman vatandaşı, 7 bin 600 kişi Avrupa Birliği’nin (AB) ülkelerine ve 3 bin 650 kişi AB dışındaki ülkelere mensup.
Geri getirilenlerin dönüş maliyetlerinin şu şekilde düzenlenmesi kararlaştırıldı: Kanarya Adaları ve Kuzey Afrika’dan yapılan seyahatler için geri getirilen kişilerin 200 euro ödemesi gerekecek. Güney Afrika kıtasından ve Karayipler’den yapılan uçuşlar için kişilerin 500 euro, Güney Amerika ve Asya’dan yapılan uçuşlar için 600 euro ve Yeni Zelanda ile Avustralya’dan yapılan uçuşlar için bin euro ödemesi gerekiyor.
Almanya Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı bir açıklamada bu fiyatları duyurdu.



Marvel'ın patronu: Jackman'ı Wolverine konusunda uyardım

Hugh Jackman, Deadpool & Wolverine'in fragmanında (Marvel)
Hugh Jackman, Deadpool & Wolverine'in fragmanında (Marvel)
TT

Marvel'ın patronu: Jackman'ı Wolverine konusunda uyardım

Hugh Jackman, Deadpool & Wolverine'in fragmanında (Marvel)
Hugh Jackman, Deadpool & Wolverine'in fragmanında (Marvel)

Marvel'ın patronu Kevin Feige, Hugh Jackman'ı artık Deadpool & Wolverine adını taşıyan ve yakında gösterime girecek Deadpool filminde Wolverine rolüne dönmemesi için uyardığını açıkladı.

Jackman, X-Men karakterini 9 farklı filmde canlandırmış ve karakterin serüvenini büyük beğeni toplayan 2017 yapımı Logan filmiyle sonlandırmıştı.

Ancak Jackman, üçüncü Deadpool filminde Ryan Reynolds'ın karşısında Logan/Wolverine olarak geri dönmeye hazırlanıyor.

Empire dergisine konuşan Feige, "'Hugh, sana bir tavsiye vereyim. Geri dönme' dedim" diye belirtti.

[Jackman] Logan'la tarihin en iyi finalini yaptı. Bunu bozmamalıyız.

Kasvetli ve distopik bir gelecekte geçen Logan'ın sonunda Jackman'ın karakteri, koruma altına aldığı genç uğruna hayatını feda ediyor.

Jackman ayrıca Deadpool & Wolverine'de rol teklifi aldığında verdiği tepkiyi de açıklamıştı. Aktör, "Bir saat daha araba kullandım" diye anlatmıştı.

Aklımdan çıkmıyordu. Sonra arabadan indim, Ryan'ı [Reynolds] aradım ve 'Ryan, eğer beni kabul edersen, ben varım' dedim.

Feige'in Reynolds'ın film için sunduğu orijinal senaryo fikrini reddettiği de ortaya çıkmıştı. Bu fikir, Akira Kurosawa'nın 1950 tarihli klasiği Raşomon'a (Rashomon) tarzında aynı olayların birkaç kez öznel bir şekilde yeniden anlatılmasını içeriyordu.

Aktör devam filmini ilk olarak "Wolverine ve Deadpool'un birlikte karıştığı bir olayı tamamen farklı üç perspektiften anlatan bir Raşomon hikayesi" diye hayal ettiğini söylemişti.

Bu, çok küçük bir prodüksiyonla büyük ölçekli film yapmanın bir yoluydu.

Bu fikri geri çevirme kararı hakkında konuşan Feige şöyle demişti:

Gerçek şu ki Deadpool'u nasıl dahil edeceğimden bile henüz emin değildim. Mutantları ve X-Men'i [Marvel Sinematik Evreni'ne] nasıl dahil edeceğimi düşünüyordum ve bunun sadece hit filmleri tekrar etmekten daha fazlası olması gerektiğini düşündüm. İşin aslı, Ryan bir fikir makinesi. Bu yüzden bana bunu önermiş olabilir ama aynı zamanda 25 farklı düşünce ve fikir daha sundu.

Bu fikir rafa kaldırıldıktan sonra Reynolds "çizim tahtasına geri döndü" ve proje için yaklaşık 18 farklı senaryo fikri yazdı.

Reynolds, "Bunlardan bazıları neredeyse Sundance filmi gibiydi; 10 milyon doların altında bir bütçe ve IP'yi [fikri mülkiyeti] daha önce kullanmadıkları bir şekilde ele alarak hazırlanmıştı" demişti.

Ben de daha büyük bütçeli filmler ve bunların arasında kalan şeyler önerdim.

Deadpool & Wolverine, 26 Temmuz'da sinemalarda gösterime giriyor.

Independent Türkçe


Dua Lipa, dansının internet mimine dönüşmesi hakkında konuştu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Dua Lipa, dansının internet mimine dönüşmesi hakkında konuştu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Dua Lipa, dansı nedeniyle sosyal medyada bir mim haline getirilmenin "aşağılayıcı" deneyimi hakkında konuştu.

Şarkıcının 2017'de verdiği konserlerinden birinde sergilediği performansının kısa bir videosu viral olmuş ve hayranları onun hareketlerini "kalemtıraş" içindeki bir kaleme benzetmişti. 

Üçüncü stüdyo albümü Radical Optimism'i kısa süre önce yayımlayan 28 yaşındaki şarkıcı, The Guardian'a verdiği yeni röportajda esprilerin üzerinde yarattığı derin etkiyi anlattı.

Lipa, "Dans ettiğim o kesiti alıp bir internet mimine dönüştürdüler. Ardından En İyi Yeni Sanatçı Grammy'sini kazandığımda, ‘Bunu hak etmiyor, sahne hakimiyeti yok, uzun süre tutunamaz’ dediler. Bunlar çok kırıcıydı. Aşağılayıcıydı. Kendimi Twitter'dan uzaklaştırmak zorunda kaldım" dedi.

Arnavut asıllı Britanyalı sanatçı, 20'li yaşlarının başında "hâlâ büyürken" izleyicilerin yeteneğini olumsuz bir şekilde eleştirmesi nedeniyle bu mimlerin, onu daha fazla incelemeye maruz bıraktığını söyledi.

Beni en çok mutlu eden şey (performans sergilemek ve şarkı yazmak) aynı zamanda beni gerçekten üzüyordu çünkü üzerinde çalıştığım her şey hakkında olumsuz eleştirilerde bulunuyorlardı ve ben de tüm bunları herkesin önünde öğrenmek zorunda kalıyordum. Kamuoyu önünde müzisyen ve bir sahne sanatçısı olarak kim olduğumu bulmaya çalışıyordum. Tüm bunlar 22-23 yaşındayken ve hâlâ büyürken oluyordu. Eleştiriye karşı direnç geliştirmelisiniz. Dayanıklı olmalısınız.

Sanatçı, "aşağılanma" duygusunun 2020'de çıkardığı Future Nostalgia albümünü yazmayı bitirene ve MTV Avrupa Müzik Ödülleri'nde Don't Start Now'ın ilk performansını tamamlayana kadar yani "iki yıl" sürdüğünü paylaştı.

Lipa, "Hiçbir zaman hakkımda denen şeyleri düşündüğüm için yataktan çıkamıyormuşum gibi olmadı. O derece umursamıyordum. Ama o zamanlar benim için en yüksek seviyedeydi" diye ekledi.

Ancak yıldız şarkıcı, performansının ardından diğerlerinin yanıldığını kanıtlamasıyla kendini aklanmış gibi hissettiğini de sözlerine ekledi.

Lipa, "Don't Start Now çıktığında Kasım 2019'du ve uzun zamandır benim hakkımda düşündükleri şeylerden sonra nihayet kalkıp onların önünde dans edeceğim kafama dank etti" dedi.

Geri döndüm, o performansı sergiledim ve herkes 'Ah, yanılmışız' dedi. Bundan gerçekten çok keyif aldım.

Independent Türkçe


Paul McCartney, 60 yıl önce aşkını ilan eden hayranına nihayet yanıt verdi

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Paul McCartney, 60 yıl önce aşkını ilan eden hayranına nihayet yanıt verdi

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Paul McCartney, 60 yıl önce aşkını ilan eden hayranınına yanıt verdi.

Beatles'ın 81 yaşındaki şarkıcı-söz yazarı, cevabını Instagram'dan paylaştığı video mesajla verdi. 

Videonun başında, kendisini Adrienne diye tanıtan bir kadının grubun 1963'teki ilk ABD turnesi öncesinde bir gazeteciyle yaptığı röportajdan kısa bir görüntü oynatılıyor.

Kadın, "Paul McCartney eğer dinliyorsan, Brooklyn'den Adrienne seni tüm kalbiyle seviyor" diyor.

McCartney daha sonra kameraya konuşarak hayranına hitap ediyor.

Videoda, "Hey Adrienne, ben Paul" diyor.

Dinle, videonu gördüm. Şu anda Brooklyn'deyim. New York'tayım. Nihayet gelebildim. Bir sergimiz var, bir fotoğraf sergisi. Gel ve gör!

McCartney sonra gülümseyerek parmağıyla objektifi işaret ediyor.

Paul McCartney Photographs 1963-64: Eyes of the Storm adlı yeni sergi 18 Ekim'e kadar Brooklyn Müzesi'nde devam ediyor. Sergi, Beatles üyesinin grubun ilk ABD gezisini belgelemek üzere çektiği fotoğrafları içeriyor.

Videonun altında yer alan açıklamada McCartney şöyle yazdı:

Brooklyn'den Adrienne, eğer dinliyorsan, Liverpool'dan Paul McCartney de seni seviyor.

Martta McCartney, grup arkadaşı John Lennon'ın kendisini klasik şarkısı Hey Jude'un şimdilerde ünlü sözlerinden birini tutmaya nasıl ikna ettiğini açıklamıştı.

McCartney bu anekdotu, Wings grubunun müzisyeninin en ünlü eserlerinden bazılarının arkasındaki hikayeleri anlattığı podcast'i Paul McCartney: A Life in Lyrics'in bir bölümünde anlatmıştı. 

McCartney, "'İhtiyacın olan hareket omzunda' (The movement you need is on your shoulder, Hey Jude'dan bir dize -çn.). Bunu sadece doldurma amaçlı yazdığımı düşünmüştüm" demişti. 

Şarkıyı John ve [Yoko Ono] için müzik odamda psikedelik piyanomda çaldım. Ben diğer tarafa dönük oturuyordum ve onlar arkamdaydı, neredeyse omzumda duruyor ve dinliyorlardı.

McCartney, Lennon itiraz edene kadar "İhtiyacın olan hareket omzunda" dizesini değiştirmeyi planladığını açıklamıştı. 

McCartney, "John'a döndüm, 'Merak etme. Bunu değiştireceğim' dedim" diye anlatmıştı.

O da bana baktı ve ‘Değiştirmeyeceksin, biliyorsun değil mi?’ dedi. En iyi dize bu, değil mi?' diye belirtti.

Şarkıcı kısa bir süre önce "My Valentine" bestesinin ardındaki dokunaklı gerçek hikayeyi de paylaşmıştı. 

McCartney, bu şarkıyı eşi Nancy Shevell için yazmıştı. İkili 2007'de tanışmış ve 2011'de evlenmişti. My Valentine, McCartney'nin 2012 tarihli Kisses on the Bottom albümünde yer alıyor.
Independent Türkçe


Vücuttaki iki farklı biyolojik saatin senkronizasyonu yaşlanmayı önleyebilir

Biyolojik saatler, sirkadiyen ritmi düzenleyen zamanlama araçları görevi görüyor (Pexels)
Biyolojik saatler, sirkadiyen ritmi düzenleyen zamanlama araçları görevi görüyor (Pexels)
TT

Vücuttaki iki farklı biyolojik saatin senkronizasyonu yaşlanmayı önleyebilir

Biyolojik saatler, sirkadiyen ritmi düzenleyen zamanlama araçları görevi görüyor (Pexels)
Biyolojik saatler, sirkadiyen ritmi düzenleyen zamanlama araçları görevi görüyor (Pexels)

Vücudun iki biyolojik saatinin senkronize hale getirilmesiyle yaşlanmanın önlenebileceği iki araştırmada ortaya kondu. 

24 saatlik bir döngü içinde biyolojik süreçleri düzenleyen sirkadiyen saatler, hücresel işlevlerin çevredeki günlük değişimlere uyumlu hale gelmesini sağlıyor. Beyindeki merkezi saatin farklı dokulardaki periferik saatlerle iletişim kurarak koordine ettiği sirkadiyen ritimler, uyku düzeninden gıdaları sindirmeye kadar birçok işlevi etkiliyor.

Katalan Araştırma ve İleri Araştırmalar Enstitüsü'nden (ICREA) araştırmacılar, merkezi saatle kas ve derideki periferik saatlerin senkronize bir şekilde çalışmasının dokuların işlemesinde oynadığı kilit rolü ortaya koydu. Araştırma bulguları perşembe günü iki ayrı makalede yayımlandı.

Science adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada iki saatin koordinasyon içinde çalışmasının kasların günlük işlevini yerine getirmesinin yanı sıra buradaki dokuların erken yaşlanmasını da önlemede hayati öneme sahip olduğu bulundu. 

Fareler üzerinde yapılan deneylerde, sirkadiyen ritmin yenilenmesinin kas kütlesi ve gücündeki kaybı azaltarak bozulan motor fonksiyonlarını iyileştirdiği görüldü. Ayrıca günün belli bir aralığında yemek yenen (örneğin 10.00-18.00 aralığı) zaman kısıtlı beslenmeyle sirkadiyen ritmin düzenlenmesinin, yaşlı farelerdeki kas kaybı, metabolik ve motor fonksiyonların bozulması ve kas gücü kaybını azaltabildiği görüldü.

Hakemli dergi Cell Stem Cell'de yayımlanan araştırmadaysa derideki sirkadiyen saatin, buradaki dokuların günlük işlevini gerçekleştirmesinde kritik bir yere sahip olduğu tespit edildi. 

Periferik saatin yokluğunda merkezi saat işlevleri yerine getirse de derideki sirkadiyen ritmin ters yönde çalıştığı kaydedildi. Örneğin DNA replikasyonu sadece merkezi saat tarafından düzenlendiğinde bu işlemin, cildin ultraviyole ışığa maruz kaldığı gündüz saatlerinde gerçekleştiği ve mutasyon biriktirme riskinin arttığı gözlemlendi.

Yani merkezi saat bütün organizmanın biyolojik ritimlerini düzenlese de farklı periferik saatler hayati öneme sahip olabiliyor. 

Bu araştırmalarda periferik saatlerin, merkezi saatin yokluğunda 24 saatlik döngüleri sürdürerek sirkadiyen işlevlerin yaklaşık yüzde 15'ini yönetebilecek kadar özerk bir yapısı olduğu da bulundu. 

Çalışmanın ortak yürütücülüğünü üstlenen Dr. Salvador Aznar Benitah bulguları şöyle değerlendiriyor:

Beyin ve periferik sirkadiyen saatler arasındaki senkronizasyonun deri ve kas sağlığında nasıl kritik bir rol oynadığını ve periferik saatlerin tek başına en temel doku işlevlerini yerine getirmede özerk bir şekilde hareket ettiğini görmek büyüleyici.

Araştırmanın bir diğer lideri Dr. Pura Muñoz-Cánoves ise "Çalışmamız, kas ve deri gibi dokuların ideal işleyişini sürdürerek bozulma ve yaşlanmaları önlemek için sadece iki doku saati (biri merkezi, diğeri periferik) arasında minimum etkileşim gerektiğini ortaya koyuyor" diyerek şöyle ekliyor: 

Artık sıradaki adım, tedavi amaçlı kullanılabilecek uygulamaları göz önüne alarak bu etkileşimde rol oynayan sinyal faktörlerini belirlemek.

Independent Tükçe, MedicalXpress, News Medical, Science, Cell Stem Cell


Yeni simülasyon karanlık madde tartışmalarını yeniden alevlendirdi

Standart modele göre evrenin yüzde 68'i karanlık enerji, yüzde 27'si karanlık madde ve yüzde 5'i gözlenebilir maddeden meydana geliyor (Pexels)
Standart modele göre evrenin yüzde 68'i karanlık enerji, yüzde 27'si karanlık madde ve yüzde 5'i gözlenebilir maddeden meydana geliyor (Pexels)
TT

Yeni simülasyon karanlık madde tartışmalarını yeniden alevlendirdi

Standart modele göre evrenin yüzde 68'i karanlık enerji, yüzde 27'si karanlık madde ve yüzde 5'i gözlenebilir maddeden meydana geliyor (Pexels)
Standart modele göre evrenin yüzde 68'i karanlık enerji, yüzde 27'si karanlık madde ve yüzde 5'i gözlenebilir maddeden meydana geliyor (Pexels)

Bilim insanları karanlık maddenin varlığına dair yeni bulgular elde etti. 

Pek çok bilim insanı, gözlemlenebilir evrendeki bazı anomalileri açıkladığı gerekçesiyle karanlık maddenin var olması gerektiğini düşünüyor. Gözlenebilen maddeden farklı olarak ışığı yaymadığı, emmediği ve yansıtmadığı için doğrudan gözlemlenemeyen bu madde, yarattığı kütleçekimsel etkilerle saptanmaya çalışılıyor.  

Bilgisayar simülasyonları kullanılan yeni çalışmadaysa henüz kanıtlanamayan bu teorinin, evrene dair en iyi açıklamayı sunduğu bir kez daha iddia edildi. Aralarında Kaliforniya Üniversitesi Irvine Kampüsü'nden (UCI) isimlerin de yer aldığı araştırmacılar gerçek galaksilerin bazı özelliklerini açıklaması amacıyla hem gözlenebilen hem de karanlık madde içeren simülasyonlar gerçekleştirdi.

Bilim insanları bu özelliklerin, karanlık maddenin olduğu bir evrende görülmesinin beklendiğini fakat bu madde yokken açıklanmasının zorlaştığını kaydetti. Bilimsel dergi Monthly Notices of the Royal Astronomy Society'de yayımlanan araştırmanın başyazarı Francisco Mercado bulguları şöyle açıklıyor: 

Bu tür özelliklerin birçok gerçek galaksiye dair gözlemlerde ortaya çıktığını gösteriyoruz. Bu veriler olduğu gibi kabul edildiğinde, içinde yaşadığımız evreni en iyi açıklayan modelin karanlık madde modeli olduğunu bir kez daha teyit ediyor.

Araştırmacılar galaksilerdeki karanlık ve görülen madde arasındaki ilişkiye de ışık tuttu. UCI Fizik Bilimleri Fakültesi Dekanı James Bullock, ortak yazarı olduğu çalışma hakkında "Gözlemlenen galaksiler, gördüğümüz maddeyle var olduğunu düşündüğümüz karanlık madde arasında sıkı bir ilişkiye göre davranıyor gibi görünüyor. Öyle ki bazıları karanlık madde denen şeyin aslında kütleçekim teorimizin yanlış olduğunun kanıtı olduğunu öne sürüyor" diyerek şöyle ekliyor: 

Bizim gösterdiğimiz şey, karanlık maddenin sadece bu ilişkiyi öngörmekle kalmayıp birçok galakside gördüklerimizi, modifiye edilmiş kütleçekimden daha doğal bir şekilde açıklayabildiği. Karanlık maddenin doğru model olduğuna daha da ikna oldum.

Karanlık madde teorisi astrofizikte önde gelen bir model olmasına karşın bütün bilim insanları aynı görüşte değil. Bazı araştırmacılar evrende açıklanamayan gözlemlerin kütleçekim yasasındaki eksiklik veya hatalardan kaynaklandığını düşünüyor. 

Ottawa Üniversitesi'nden fizikçi Rajendra Gupta, martta yayımladığı araştırmasında karanlık maddeye ihtiyaç olmadığı ve evrenin düşünülenden yaklaşık iki kat daha yaşlı olduğu sonucuna varmıştı. 

Independent Türkçe, Science Daily, Earth, Monthly Notices of the Royal Astronomy Society


Dünyanın en derin mavi çukuru tespit edildi: Dibi gelmiyor

Mavi çukurlardaki su, çevresine göre daha derin olduğundan daha koyu görünüyor (Joan A. Sánchez-Sánchez)
Mavi çukurlardaki su, çevresine göre daha derin olduğundan daha koyu görünüyor (Joan A. Sánchez-Sánchez)
TT

Dünyanın en derin mavi çukuru tespit edildi: Dibi gelmiyor

Mavi çukurlardaki su, çevresine göre daha derin olduğundan daha koyu görünüyor (Joan A. Sánchez-Sánchez)
Mavi çukurlardaki su, çevresine göre daha derin olduğundan daha koyu görünüyor (Joan A. Sánchez-Sánchez)

Dünyanın bugüne kadar keşfedilen en derin mavi çukurunun Meksika açıklarındaki Taam Ja' Mavi Çukuru olduğu tespit edildi. Araştırmacılar denizdeki bu deliğin dibine henüz ulaşamadı. 

Kıyı bölgelerinde rastlanan mavi çukurlar, anakayası kireçtaşı veya alçıtaşı gibi çözünebilir maddelerden oluşan dikey obrukları ifade ediyor. Yüzeydeki suyun mineralleri çözerek çatlakları genişletmesi ve nihayetinde kayayı çökertmesiyle meydana gelen bu delikler, çevrelerini saran sudan çok daha koyu bir mavi renge sahip olmalarıyla dikkat çekiyor.

Yucatán Yarımadası'nın güneydoğu kıyısındaki Chetumal Körfezi'nde 2021'de keşfedilen Taam Ja' Mavi Çukuru, 274 metrelik derinliğiyle geçen yıl dünyanın en büyük ikinci mavi çukuru ilan edilmişti. 

Fakat keşif gezisi için 6 Aralık 2023'te obruğa dalan bir ekip, çukurun en az 420 metre derine indiğini saptadı. Böylece Taam Ja', Güney Çin Denizi'ndeki 301 metrelik Ejder Çukuru'nun elinden birinciliği aldı. 

Meksika'daki El Colegio de la Frontera Sur (ECOSUR) adlı bilimsel araştırma merkezinden bir ekip obruktan aşağıya, ucunda su basıncı, sıcaklık ve iletkenlik verilerini ölçen bir cihaz takılı bir halat bıraktı. 500 metrelik halatın tamamı açıldığında bile dibe ulaşmayan cihaz, çukurun duvarları hafif bir açıyla devam ettiğinden deniz seviyesinin 420 metre altında kaldı. 

Araştırmacılar Taam Ja' içinde, biri 400 metre derinlikte farklı katmanlar da tespit etti. Frontiers in Marine Science adlı hakemli dergide yayımlanan araştırmaya göre bu katmanın sıcaklık ve tuzluluk açısından Karayip Denizi ve yakınlardaki kıyı lagünlerine benzemesi, çukurun gizli bir tünel veya mağara ağıyla okyanusa bağlı olabileceğine işaret ediyor.

Taam Ja' Mavi Çukuru'nun önceki ölçümü, deniz dibine ses dalgaları gönderip geri dönme hızlarına göre derinliği hesaplayan bir aletle yapılmıştı. Fakat yankı sondajı denen bu araçlar, mavi çukurların su yoğunluğundaki değişimler ve bazen dikey bir yapıya sahip olmamaları nedeniyle her zaman verimli sonuç vermiyor. 

Bilim insanları bundan sonra hem çukurun ne kadar derine indiğini bulmayı hem de içinde saklanıyor olabilecek tünelleri keşfetmeyi planlıyor. Bu gezilerde yeni canlılarla da karşılaşma ihtimali olan araştırmacılar, makalede şöyle yazıyor:

Taam Ja' Mavi Çukuru'nun derinliklerinde fizikokimyasal ve jeomorfolojik süreçlerle ilişkili, benzersiz bir biyotop oluşturan ve keşfedilmeyi bekleyen bir biyoçeşitlilik yatıyor olabilir.

Independent Türkçe, Science Alert, Live Science, Frontiers in Marine Science


Ünlü oyuncu meşhur filmde Mad Max'i oynamak istemiş

Başroldeki Tom Hardy'ye Charlize Theron ve Nicholas Hoult eşlik etmişti (Warner Bros)
Başroldeki Tom Hardy'ye Charlize Theron ve Nicholas Hoult eşlik etmişti (Warner Bros)
TT

Ünlü oyuncu meşhur filmde Mad Max'i oynamak istemiş

Başroldeki Tom Hardy'ye Charlize Theron ve Nicholas Hoult eşlik etmişti (Warner Bros)
Başroldeki Tom Hardy'ye Charlize Theron ve Nicholas Hoult eşlik etmişti (Warner Bros)

Chris Hemsworth, Marvel saltanatı henüz başlamadan yıllar önce, meşhur filmde rol almak için seçmelere katıldığını itiraf etti.

Thor serisinin yıldızı, Entertainment Weekly'ye yaptığı açıklamada 2015 yapımı Mad Max: Fury Road'da filme adını veren Max'i oynamak için seçmelere katıldığını açıkladı. 

Hemsworth, şimdiyse yakında gösterime girecek olan Furiosa: Bir Mad Max Destanı (Furiosa: A Mad Max Saga) adlı prequel'de (orijinal yapımdaki olayların öncesini anlatan dizi ya da film) kötü adam Dementus'u canlandırıyor.

Hemsworth, Avustralya dizisi Home and Away'le yollarını ayırdıktan kısa bir süre sonra George Miller'ın yönettiği epik aksiyon için seçmelere katılmaya çalışmış ama Mad Max'i oynamak için "ne bir telefon alabilmiş ne de toplantı ayarlayabilmiş".

juk7ıl8
Furiosa: Bir Mad Max Destanı, filme adını veren Furiosa karakterinin kökenlerini ve nasıl güçlü bir savaşçıya dönüştüğünü anlatıyor (Warner Bros)

Rolü Tom Hardy kapmış olsa da Hemsworth, filmi izledikten sonra yönetmen Miller'la çalışmaya daha da kararlı olduğunu söyledi.

"O bir dahi"

Hemsworth, o zamanki menajerine, "Bu adamla çalışmalıyım, o bir dahi" dediğini anlattı:

Kendimi tamamen kaptırmıştım. Maceraya ve yolculuğa kapılmıştım.

Yine de aktör, Furiosa'daki Dementus rolünü üstlenmenin kesinlikle "ödünü kopardığını" itiraf ediyor. 

Karakteri "kavrayamamış"

Hemsworth "Furiosa'nın çekimlerine başlamadan önce senaryo üzerinde iki yıl çalışmış ama prodüksiyondan iki hafta önce karakteri gerçekten kavrayamadığını" fark etmiş.

Hemsworth şöyle dedi: 

Bu işe girerken normalde sahip olmam gereken özgüvene tam olarak sahip değilim.

Yönetmen Miller, Hemsworth'e Dementus karakteri için günlük tutmasını önermiş ve bu da Hemsworth'ü role hazırlamış.

Sanırım senaryoda ne yaptığına çok fazla odaklanıyordum, neden yaptığına ve neden o hale geldiğine değil. Harika bir çıkış noktası buldum, kötü adamı oynamak, dönüşmek ve tamamen farklı bir fizikselliğe bürünmek çok eğlenceliydi. Buna bayıldım. Ve asıl çekici olan da buydu.

Furiosa: Bir Mad Max Destanı, 24 Mayıs'ta gösterime girecek.

Independent Türkçe, IndieWire, Entertainment Weekly


Klasik romantik komedinin senaristinden itiraf: Yıldız aktörü istememiş

Prömiyerini Sundance Film Festivali'nde yapan romantik komedi, eleştirmenlerin beğenisi kazanmıştı (PolyGram Filmed Entertainment)
Prömiyerini Sundance Film Festivali'nde yapan romantik komedi, eleştirmenlerin beğenisi kazanmıştı (PolyGram Filmed Entertainment)
TT

Klasik romantik komedinin senaristinden itiraf: Yıldız aktörü istememiş

Prömiyerini Sundance Film Festivali'nde yapan romantik komedi, eleştirmenlerin beğenisi kazanmıştı (PolyGram Filmed Entertainment)
Prömiyerini Sundance Film Festivali'nde yapan romantik komedi, eleştirmenlerin beğenisi kazanmıştı (PolyGram Filmed Entertainment)

1990'ların klasiklerinden biri olarak anılan Dört Nikah Bir Cenaze'nin (Four Weddings and a Funeral) senaristi Richard Curtis, filmin büyük bir hit haline gelmesinden 30 yıl sonra başrol oyuncusu Hugh Grant'le ilgili bir itirafta bulundu.

"Fazla göz alıcı"

Curtis, Grant'in Dört Nikah Bir Cenaze'de oynamasını istemediğini açıkladı. 

Filmin ilk gösteriminden 30 yıl sonra senarist, o zamanlar 32 yaşında olan Britanyalı aktör Grant'in, aklındaki karakter için fazla "göz alıcı" olduğunu, onun yerine Jim Broadbent, Robbie Coltrane ya da John Gordon Sinclair gibi yıldızların Charles rolünde oynamasını istediğini söyledi. 

Öte yandan filmin yapımcısı Duncan Kenworthy, Grant'in o dönemki sevgilisi olan Elizabeth Hurley'nin Britanya'daki gala etkinliğinde giydiği ikonik çengelli iğneli cüretkar elbisesinin, filmin bu kadar ses getirmesinde başlıca etken olduğunu öne sürdü. Hurley'nin cesur elbisesi, bir hafta boyunca gazetelerin ön sayfasında yer almıştı.

Uzun süreli bir ilişki yaşayan çift, 1987'de bir araya gelmiş ve 2000'de ayrılmıştı.  

"Çünkü ben çok sıradan bir insanım"

Times'a konuşan Curtis, romantik komedi türündeki filmin başrolü için Grant'i istememesinin ardındaki gerekçeyi açıkladı. 

Hugh Grant'e karşı çok mücadele ettim. Aklımda daha az göz alıcı bir kişi vardı çünkü ben çok sıradan bir insanım.

Senarist, ekibin rol için yaklaşık 70 kişiyle görüştüğünü ancak rolün hakkını verecek "cazibeye ve zekaya" sahip birini bulmakta zorlandıklarını söyledi. 

1994 yapımı film, kızlarla sadece gönül eğlendirip evlilik vaat etmeyen genç adam Charles'ı merkeze alıyordu.
 
Mike Newell'ın yönettiği yapımda Grant'e Andie MacDowell, Kristin Scott Thomas ve James Fleet eşlik etmişti.

Independent Türkçe, Daily Mail, Times


Stephen King'den Netflix dizisine büyük övgü

Senarist Richard Gadd, başrolleri Jessica Gunning ve Nava Mau'yla paylaşıyor (Netflix)
Senarist Richard Gadd, başrolleri Jessica Gunning ve Nava Mau'yla paylaşıyor (Netflix)
TT

Stephen King'den Netflix dizisine büyük övgü

Senarist Richard Gadd, başrolleri Jessica Gunning ve Nava Mau'yla paylaşıyor (Netflix)
Senarist Richard Gadd, başrolleri Jessica Gunning ve Nava Mau'yla paylaşıyor (Netflix)

O (It), Göz (Carrie) ve Medyum (The Shining) gibi meşhur korku romanlarının yazarı Stephen King, çok konuşulan yeni dizi Baby Reindeer üzerine bir makale kaleme aldı.

King, bu hafta başında resmi Twitter hesabından bir paylaşımda bulundu: 

London Times'da Baby Reindeer hakkında bir makalem yayımlandı. Böyle harika bir dizi hakkında yazdığım için bana ödeme yaptıklarına inanamıyorum ama yaptılar.

Times'daki makalede King, sadece üç hafta içinde 22 milyondan fazla izlenen popüler Netflix dizisini ele alıyor.

Dizi, kendisinin kurgulanmış bir versiyonunu canlandıran Richard Gadd'ın yazıp oynadığı tek kişilik bir oyundan televizyona uyarlandı. 

Yarı otobiyografik bir hikayeyi anlatan dizi, Martha adında bir kadın tarafından takip edilen Donny adlı komedyenin hikayesine odaklanıyor.

Kendi kitabıyla karşılaştırdı

King dizinin gücünü överek şunları yazdı: 

50 dakika ya da daha uzun sürelerde şişirilmiş çoğu dizi bölümününün aksine, Baby Reindeer'ın her biri yaklaşık 30 dakika olan bölümleri kısa ve çevik bıçak darbeleri gibi.

King, 7 bölümlük diziyi şimdiye kadar izlediği "en iyi şeylerden biri" diye tanımladı. Usta korku yazarı ayrıca diziyi, 1987 tarihli gerilim romanı Sadist'le (Misery) karşılaştırdı.

1990'da James Caan ve Kathy Bates'in başrollerini paylaştığı bir filme uyarlanan Sadist, araba kazasının ardından eski bir hemşire tarafından kurtarılan bir roman yazarının hikayesini anlatıyordu. 

Kar fırtınasına yakalanan yazar kaza geçirince, bir numaralı hayranı olduğunu iddia eden Annie Wilkes adlı kadın onu bularak ücra bir yerdeki evine getiriyor.

Yollar karla kaplı ve telefon hatları da kesikken, kırık bacaklar ve çıkık bir omuzla kalakalan yazar Paul Sheldon, Annie'nin evinde kapana kısılıyor.

"Çaldığımı düşüneceklerdi"

King, iki hikayenin benzerliği hakkında şöyle dedi: 

Tanrı'ya şükür romanım önce çıktı, yoksa insanlar onu Richard Gadd'dan çaldığımı düşüneceklerdi.

Dizinin önemli çıkarımlarından biri hakkında konuşan King şu yorumu yaptı: 

Baby Reindeer'ın en büyük hediyesi (buna hile demeyeceğim) Donny'nin tacizini bildirmesinin neden bu kadar uzun sürdüğünü anlamamızdı.

King sözlerine şöyle devam etti: 

Donny içten içe bunu hak ettiğine inanıyor. Onun için sabırsızlıktan ziyade empati duyuyoruz ve Martha için de empati duymaya başlıyoruz.

Independent Türkçe, GamesRadar, NME, BoredPanda, Times


Ünlü aktörün yeni filmi Netflix izleyicilerini hayran bıraktı

Film 896 salonda gösterime girerek toplamda 3,2 milyon dolar kazandı (Netflix)
Film 896 salonda gösterime girerek toplamda 3,2 milyon dolar kazandı (Netflix)
TT

Ünlü aktörün yeni filmi Netflix izleyicilerini hayran bıraktı

Film 896 salonda gösterime girerek toplamda 3,2 milyon dolar kazandı (Netflix)
Film 896 salonda gösterime girerek toplamda 3,2 milyon dolar kazandı (Netflix)

Netflix izleyicileri, Liam Neeson'ın "muhteşem" yeni gerilim filmini öve öve bitiremedi. Sinemaseverler heyecan dolu yapımın ünlü aktörün "96 Saat'ten (Taken) bu yana en iyi filmi" olduğunu öne sürdü.

Robert Lorenz'in yönettiği ve prömiyeri Eylül 2023'te 80. Venedik Film Festivali'nde yapılan In the Land of Saints and Sinners, geçen cuma günü Netflix'in geniş kütüphanesine eklendi.

71 yaşındaki Neeson filmde, kendisini intikam peşindeki üç teröristle ölümcül bir kedi-fare oyununun içinde bulan emekli suikastçıyı canlandırıyor.

Film 1970'lerin İrlanda'sında geçiyor. Liam Neeson, Donegal'da yaşayan Finbar Murphy'yi canlandırıyor. 

Neeson'a İrlandalı Oscar adayı oyuncular Kerry Condon ve Ciarán Hinds'in yanı sıra usta aktör Colm Meaney eşlik ediyor.

Eleştirmenler de beğendi

Sinema yazarlarından büyük ölçüde olumlu yorumlar alan suç filmi, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'dan 100 üzerinden 83 puan elde etmeyi başardı. 

İzleyiciler oyuncuların performanslarından övgüyle bahsetti. Bir sosyal medya kullanıcısı 71 yaşındaki Neeson'ın yanı sıra Ciarán Hinds'in etkileyici performansından büyülendiğini söyledi.

Başka bir izleyiciyse filmin Neeson'ın 96 Saat'ten bu yana rol aldığı en iyi yapım olduğunu öne sürdü.

İrlandalı bir sinemasever ekledi:

In the Land of Saints and Sinners'ı izlemeyi yeni bitirdim. Harikaydı. Donegal doğumlu olduğuma gurur duyuyorum.

Başka bir izleyiciyse filmi tüm sinemaseverlere tavsiye ettiğini söyledi. 

Mark Michael McNally ve Terry Loane'nin birlikte kaleme aldığı film, eleştirmenlerce Neeson'ın son yıllarda çektiği en iyi aksiyonlardan biri diye tanımlanıyor. 

29 Mart'ta ABD'de sınırlı sayıda sinemada gösterime giren yapım, 26 Nisan'da İrlanda ve Birleşik Krallık'ta Netflix'te yayımlandı. In the Land of Saints and Sinners, henüz Türkiye'de gösterime girmedi.

Independent Türkçe, Daily Mail, Rotten Tomatoes