ABD’nin Çinli yetkililere yaptırım kararına Çin’den misilleme çıkışı

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

ABD’nin Çinli yetkililere yaptırım kararına Çin’den misilleme çıkışı

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

ABD’nin, Çin’in Sincan Uygur Özerk bölgesindeki Müslüman Uygur azınlığa karşı insan hakları ihlaliyle suçlanan üst düzey Çinli yetkililere yaptırım uygulama kararının ardından, Çin ABD’ye karşı benzer adımlar atılacağını açıkladı.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Legian, Çin’in, ABD’de Sincan Uygur Özerk Bölgesi ile ilgili meseleyi kötü bir şekilde ele alan birey ve kurumlara karşı benzer adımlar atmaya karar verdiğini açıkladı.
ABD, Uygurlara yönelik ‘korkunç’ ihlalleri durdurmak için ilk adımı atarak, üst düzey Çinli yetkililere yaptırım uygulama kararı alındığını açıklamıştı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Müslüman Uygur azınlıklığa uygulanan baskıdan sorumlu bazı üst düzey Çinli yetkililere ABD’ye giriş yasağı getirdiklerini ve ABD’de olabilecek tüm mal varlıklarının dondurulduğu bildirmişti.
ABD’nin yaptırımlarının hedeflerinden biri, Pekin’in azınlıklara yönelik sıkı politikalarının mimarı olan Çin Komünist Partisi Şincan temsilcisi Chen Quanguo da yer alıyor.



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.