Arap Birliği’ni hedef alan Cezayir, reform istiyor

Arap Birliği’nde reform gerçekleştirme konusunda siyasi bir niyet olmadığını düşünüyor (AFP)
Arap Birliği’nde reform gerçekleştirme konusunda siyasi bir niyet olmadığını düşünüyor (AFP)
TT

Arap Birliği’ni hedef alan Cezayir, reform istiyor

Arap Birliği’nde reform gerçekleştirme konusunda siyasi bir niyet olmadığını düşünüyor (AFP)
Arap Birliği’nde reform gerçekleştirme konusunda siyasi bir niyet olmadığını düşünüyor (AFP)

Ali Yahi
Cezayir, görünüşe göre süresi dolan bir ‘ateşkesin’ ardından Arap Birliği’nde reform gerçekleştirme gereğini yeniden canlandırdı. Örgüt üyeleri her bir tarafın çıkarları nedeniyle alınan kararlardan bazıları hakkında sessiz kalırken, Cezayir Dışişleri Bakanı Sabri Bukadum, sert açıklamalarda bulunarak işleyişi hakkında eleştirilerde bulundu. Bukadum ayrıca Birliği, ‘bazı taraflarla’ Arapların aleyhine gizli anlaşmalar yapmakla suçladı.
Cezayirli Bakan, Arap Birliği’nde reform yapma konusunda politik bir niyet olmadığını söyleyerek Libya’daki savaşı temize çıkardığına ve bir üyesini saf dışı bıraktığına dikkat çekti. Bukadum, yaptığı basın toplantısında Cezayir’de yapılması beklenen Arap zirvesinin tarihinin henüz belirlenmediğini ifade etti. Bakan yaptığı açıklamalardan, Cezayir’in Arap grubunun, çıkar ittifakları karşılığında küresel sahneyi oluşturanlar arasından çekilmesine duyduğu öfke açığa çıktı.
Cezayir ‘in eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika’nın yönetime geldiğinden bu yana gündeme gelen Arap Birliği’nde reform talebi, grup içerisinde zaman zaman çatlaklar oluşturan gerilimlere neden oldu. 2005 yılında Cezayir’in ev sahipliğini yaptığı zirvede, Cezayir, Arap Birliği’nin çalışmalarında özlü bir reform yapma çağrısında bulunmuştu. Ayrıca Genel Sekreterliğin yalnızca Mısır ile sınırlı olması yerine bu görevi üye ülkeler arasında dönüşümlü olması önerilmişti. Cezayirli eski diplomat Lakhdar Brahimi, Arap Birliği’nin çalışmalarını düzeltmek için bir proje hazırlayan uzman komiteye liderlik etmesine rağmen Genel Sekreterliğe kabul edilmedi. Bu durum gizli tutuldu ve tartışmaya açılmadı.
2018 yılında bölgedeki krizlerle mücadele konusunda bir açık kaydedildikten ve yurt dışından bunlara çözümler uyguladıktan sonra Cezayir Dışişleri Bakanı Abdelkadir Musahil aracılığıyla talep yeniden gündeme getirildi. Musahil, “Halen güncel olmayan ve Arap dünyasındaki çatışmalara cevap vermeyen şekilde çalışan bu Arap örgütte derin bir reform talep ettik. Birlik artık çözüm sağlayamıyor” dedi. Ülkesinin daha önce reform önerileri sunduğunu, ancak maalesef hala gündemde olduğunu belirtti.
Öte yandan yeni kurulan Cezayir Cephesi Partisi Ahmed bin Abdusselam, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada ülkesinin Arap Birliği konusundaki pozisyonundaki konumunun yeni olmadığına dikkat çekti. Abdusselam, Arap Baharı felaketleri başlamadan önce ve Birlik, bazı Arap ülkeleri için yıkıcı etkiye sahip olan kararları gözden geçirme konusunda bir köprüye dönüştüğünden beri bu tutumu sergilediklerini ifade etti. Cezayir’in reform ve daha işlevsel hale getirme talebi hakkında, “Amacın Birlik’ten çıkmak ya da dağıtmak olduğunu düşünmüyorum. Bu ısrarcı talep daha ziyade, Birliği onarma ve parçaları toparlamak adına bir tehlike canı çalmadır. Bunun sonucunda bu makus Arap tarihinde ulusal rolünü oynamaya uygun bir hale gelmesi umuluyor” ifadelerini kullandı. Köklü reformlar yapılmadığı takdirde Arap Birliği’nin bir geleceği olmayacağına işarette bulunan Abdusselam, “Bunun dışında, ölüm ve yok olma Arap ülkelerde işgal ve yabancı müdahaleyi meşrulaştırmak için bir araç olarak kalmaktan daha merhametlidir” dedi.

Libya’daki savaşı aklama ve Suriye’yi dışlama
Cezayir’in Arap Birliği’ne yönelttiği suçlamalardan biri de Libya’daki savaşı haklı göstermek. Birlik Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, daha önce yaptığı bir açıklamada da Arap Birliği’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2001 yılında NATO’nun da yardımıyla Libya krizini çözme müdahalesinde bulunmasını onayladığını bildirmişti. Abdusselam, “Bu ciddi bir hataydı. Bu hatanın tarihi sonuçlarını, Araplar ve bu dönemin yetkilileri olarak taşıyacağız” dedi.
Aynı şekilde Arap Birliği, en önemli üyelerinden birini yeniden bünyesine alma konusunda ‘ihmalkarlıkla’ suçlanıyor. Üyeliğin dondurulması kararının feshedilmesi konusunda daha önce defalarca çağrıda bulunan Cezayir, Suriye’nin dışlanması konusunda endişeli. Cezayir tarafından yapılan çağrılardan sonuncusu, Cezayir Dışişleri Bakanı Sabri Bukadum’un Moritanyalı mevkidaşı İsmail Vild eş-Şeyh Ahmed ile gerçekleştirdiği ortak basın açıklamasında yapılmıştı. Bukadum söz konusu açıklamada, Cezayir’in Suriye’nin yeniden Arap Birliği bünyesine kabul edilmesi için çağrıda bulunduğunu dile getirmişti. Cezayirli Bakan, Cezayir'in Suriye konusundaki tutumunun ‘ilkeli’, ‘açık’ ve ‘belirleyici’ olduğuna dikkat çekti.

Cezayir ve Mısır arasında çatışmaya hayır!
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Bukadum, Arap Birliği konusundaki eleştiriler neticesinde Mısır ve Cezayir arasında olası bir ‘çatışmaya’ kapıları kapatmak için ülkesinin Libya krizi konusunda Kahire ile sürekli temas halinde olduğunu vurguladı. Cezayir diplomasisinin, tüm Libya partilerini mümkün olan en kısa sürede bir araya getiren siyasi bir çözüme ulaşmak için perde arkasında ve sessizce çalışmaya devam ettiğine dikkat çekti.
Cezayir Cephesi Partisi Ahmed bin Abdusselam, ülkesinin tutumlarının herhangi bir kardeş Arap ülkeyle çatışmaya girmekten çok daha üstün olduğuna işaret etti. Ülkesinin tutumunun Arap ulusunun yararına olduğunu, her daim toparlanma ve yeniden birleşme için çabaladığını açıkladı. Bu nedenle de Arap Birliği’nin kendi içinde reformlar gerçekleştirmesi gerektiğini vurguladı. Sorunun örgüt merkezinin değişmesinde olmadığını söyleyen, Abdusselam, “Ancak, başkanlığını yönetme ve müzakere etme, performansını aktive etme, sözleşmeyi güçlendirme ve karar vermek için en etkili mekanizmayı bulma yöntemini değiştirme zamanın geldi” dedi.
Öte yandan siyasi aktivist Usame Lebid, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, Libya krizinin Arap Birliği için en zor konuya dönüştüğünü inandığını ifade etti. Bu konunun üyeleri arasında bölünmelere yol açtığını söyledi. Lebid, mevcut gelişmeler ışığında Arap, bölgesel ve uluslararası düzeylerde reformun zorunlu olduğunu söyledi. Arap Birliği eleştirisinin, Afrika ve bölgenin liderliği için rekabet bağlamında Cezayir ve Mısır arasındaki kemikleri kırma savaşı çerçevesinde olmasının muhtemel olmadığını söyledi. Çünkü iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihsel olduğu ifade edildi.

Cezayir Zirvesi ertelenecek mi?
Bukadum’un açıklamaları göz önüne alındığında, Arap Birliği üyeleri arasındaki ‘gerginliğin’ bulunduğu ve Cezayir pozisyonunu destekleme hattına giren Arap ülkelerinin endişeleri nedeniyle Cezayir'de gerçekleştirilmesi planlanan zirvenin bilinmeyen bir tarihe ertelenebileceği açık bir hal aldı. Karşıt görüşlü tarafa karşı, zirvenin ertelenmesi, zaman kazanma, hareket ve iletişimin gözden geçirilmesine olanak sağlayan bir seçenek olmaya devam ediyor.



Gazze’de ateşkes görüşmeleri ne durumda?

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
TT

Gazze’de ateşkes görüşmeleri ne durumda?

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)

Filistinli yetkililere göre Gazze'de ateşkes görüşmeleri çıkmaza girdi. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla BBC'ye konuşan kaynaklar, Tel Aviv yönetiminin Katar'ın başkenti Doha'daki müzakerelere, ihtilaflı konularda karar vermeye yanaşmayan bir heyet gönderdiğini savunuyor. 

Ayrıca yetkililer, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD ziyaretiyle "zaman kazanmaya" çalıştığını ve süreci tıkadığını ileri sürüyor. 

Netanyahu, 7-10 Temmuz'da gerçekleştirdiği ziyarette ABD Başkanı Donald Trump'la bir araya gelmişti. Ancak beklenen 60 günlük ateşkesin sağlandığına dair bir açıklama yapılmamıştı.

Filistinli yetkililer, İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesi ve bölgeye yardım girişleri gibi konularda uzlaşma sağlanamadığını belirtiyor. 

BBC, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah ve Han Yunus kentlerini ayıran Morag Koridoru'nda işgali sürdürme ısrarının henüz aşılamadığını aktarıyor. İsrail ordusunun Gazze'nin 1 ila 1,5 kilometre içine giren bir alandaki "tampon bölgeleri" bırakmak istemediği ifade ediliyor.

Diğer yandan Hamas'ın tampon bölgelere ait haritaları istediği ve sözkonusu alanın söylenenden çok daha büyük olduğunun ortaya çıktığı aktarılıyor. Buna göre İsrail ordusu, bazı noktalarda Gazze'nin 3 kilometre kadar içine giren tampon bölgeler inşa etmeyi planlıyor. 

Filistinli örgütün ilk etapta bu konuda taviz vermeyi düşündüğü fakat haritaları görünce bundan vazgeçtiği ifade ediliyor. Tel Aviv yönetiminin, Gazze'nin Mısır sınırındaki Refah kentinin tamamında işgalini sürdürmeyi planladığı aktarılıyor.

Kaynaklardan biri, Netanyahu yönetiminin tutumuna dair şunları söylüyor: 

Bu görüşmeleri hiçbir zaman ciddiye almadılar. Bunları zaman kazanmak ve sahte bir ilerleme görüntüsü vermek için kullandılar.

Diğer yandan New York Times'ın (NYT) analizinde, Netanyahu'nun Gazze savaşını iktidarını sürdürmek için kullandığına dikkat çekiliyor. 

Netanyahu'nun, savaşın sürmesini isteyen Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir gibi radikal sağcı koalisyon ortaklarını memnun etmek için ateşkese yanaşmadığı ifade ediliyor. 

Analizde, Netanyahu'nun Nisan 2024'te ateşkes yapmayı düşündüğü fakat yine aynı baskılar nedeniyle geri adım attığı belirtiliyor. Bazı Amerikalı yetkililerin, Netanyahu'yla İsrail halkının yüzde 50'sinin savaş yerine rehine takası anlaşmasını istediğine dair anket sonuçları paylaştığı, İsrail liderininse şöyle yanıt verdiği aktarılıyor: 

Evet ama bu yüzde 50'lik kesim benim seçmenlerimden oluşmuyor.

Başbakanın yargı reformu paketinin 2023'te büyük protestolara yol açtığı, hatta yedek askerlerin greve gittiği anımsatılıyor. Bunlara ek olarak Netanyahu hakkında yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarıyla açılan davaların sürdüğü hatırlatılıyor. 

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) de Gazze'de işlenen "savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar" nedeniyle Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Kasım 2024'te tutuklama emri çıkarmıştı. 

Analizde, Netanyahu'nun Gazze savaşını uzatarak bu davalardan kendini korumaya çalıştığı belirtiliyor. "İsrail hiç olmadığı kadar güvensiz bir konumda" denen analizde, başbakanın hamlelerinin ülke tarihinin en karanlık sayfalarından birini oluşturduğu ifade ediliyor: 

Netanyahu, 21. yüzyılın felaketlerinden birinin mimarı ve bu felaket, İsrail'in adını muhtemelen onlarca yıl lekeleyecek.

Independent Türkçe, BBC, Times of Israel, New York Times