Trump sağlık uzmanlarını koronavirüs hakkında yanlış bilgi yaymakla suçladı

Miami Beach Kongre Merkezi'nde koronavirüs testleri yapılırken. (AP)
Miami Beach Kongre Merkezi'nde koronavirüs testleri yapılırken. (AP)
TT

Trump sağlık uzmanlarını koronavirüs hakkında yanlış bilgi yaymakla suçladı

Miami Beach Kongre Merkezi'nde koronavirüs testleri yapılırken. (AP)
Miami Beach Kongre Merkezi'nde koronavirüs testleri yapılırken. (AP)

ABD Başkanı Donald Trump salgın hastalıkların kontrolünü sağlayan tıp merkezleri uzmanlarını virüs hakkında yalan söylemek ve yanlış bilgi yaymakla suçladı. Pazartesi sabahı resmi Twitter hesabında konuyla ilgili paylaşımda bulunan Trump, "Herkes yalan söylüyor" dedi.
Trump, Salgınla Mücadele Merkezi’ni siyasi amaçlar için yalan söylemek ve ABD ekonomisinin toparlanmasını önlemekle suçlayan talk-show sunucusu Chuck Woolery'nin iddialarını hatırlattı.
Trump, arka arkaya attığı twitter paylaşımlarında, ülkede büyüyen siyasi tartışmaların konusu haline gelen gelecek ay okulların açılması gerektiğini vurguladı. Michigan Üniversitesi'nde Pediatri Profesörü Cao Ying Chua ise yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Örnek bir çözüm yok. Ne yazık ki, siyasi tartışmalara dönüşen çelişkili bilgilerin aksine ABD eyaletleri vaka sayısında kademeli bir artışa tanıklık ediyor. Bu, okulların yeniden açılabileceği bir ortam değil.”
Beyaz Saray'dan çıkan medya raporları ve elde edilen bilgiler,  ABD Başkanı'nın ülkedeki en ünlü epidemiyolog olan Dr. Anthony Fauci'yi işten çıkarmak istediğini belirtti. Raporlar, geçen aylarda Fauci tarafından Başkan Trump’ın virüs hakkındaki çelişkili açıklamalarını ele aldığı ve yaydığı hatalı bilgileri düzelttiği açıklamalarına dikkat çekti. Beyaz Saray, haftalar önce Fauci'nin katıldığı Koronavirüsle Mücadele Merkezi ekibinin günlük brifingini askıya almıştı.
Trump, Fox News'e yaptığı açıklamada Fauci'nin salgınla ilgili  birçok açıdan yanlış bilgiler verdiğini belirterek, "Fauci iyi bir adam ama çok fazla hata yaptı" şeklinde konuştu.

35 eyalette koranavirüs vaka sayıları artıyor
Johns Hopkins Üniversitesi verilerine göre, çoğu güney ve batıda yer alan 35 ABD eyaleti koronavirüs vaka sayısında bir günde rekor artış kaydederek ABD’deki toplam vaka sayısı 3,3 milyona ulaştı.
Uzmanlar, artan rakamların ülkedeki her yüz kişiden birinin Kovid-19 ile enfekte olduğunu gösterdiğini ifade etti. Çok sayıda vatandaşın yürüyüşlere çıktığını, plajlara, sinemalara gittiklerini ve özellikle de gençlerle bir araya geldiğini belirten uzmanlar vatandaşları evde kalmaları için uyardı.
Uzmanlar yaptığı açıklamada, doktorların mevcut vaka sayısının bildirilenden on kat daha fazla olabileceği uyarısına dikkat çekerek rakamların buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu ifade etti. 36 eyalet, artan vaka sonucu halka açık yerlerde maske takma kuralının uygulanması için denetimlerini artırdı. Yaklaşık 25 eyalet ise, virüsün yayılmasını önlemek amacıyla ekonomiyi, işletmeleri ve AVM’leri yeniden açma planlarını durdurduğunu açıkladı.
Atlanta, Dallas, Los Angeles, Miami, Phoenix ve Jacksonville gibi şehirler en yüksek vaka oranlarının kaydedildiği bölgeler olarak biliniyor. Alabama, Arizona, Mississippi, Kuzey Carolina, Güney Dakota, Teksas ve Tennessee eyaletleri Kovid-19 kaynaklı ölümlerde rekor sayılara ulaştı. Günde ortalama ölen kişi sayısı, daha önce 500’den azken daha sonra bu sayı bir günde yaklaşık 700 vakaya ulaştı. Ancak bu rakamlar, günde 2 binden fazla ölüm kaydedilen geçen Nisan ayındaki oranlardan daha az oldu. 
Eyalet yetkililerinin sosyal mesafe ve maske takma konusundaki çağrıları arttı. Mississippi Valisi Tate Reeves açıklamasında, "Vatandaşlar sosyal mesafe ve maske takma kurallarına uymadığı sürece salgınla mücadelede başarılı olamayacağız" dedi.
Teksas yönetimi, son 24 saat içinde yaklaşık 2 bin vaka kaydedildiğini duyurdu ve çoğunun Houston'da olduğunu belirtti. Bu sayı, eyalette geçen nisan ayında kaydedilen en yüksek vaka sayısının üç katından fazla oldu.
Florida eyaleti son 24 saat içinde 15 binden fazla vaka kaydederek listede ilk sırada yer aldı. Vaka sayısındaki artış sokağa çıkma yasağı konusunda vatandaşlar üzerinde baskı oluşturdu ve tekrar karantina önlemleri alındı. Miami Belediye Başkanı Francis Suarez pazartesi sabahı CNN’ye yaptığı açıklamada, "Vaka sayısı kontrolden çıktı" şeklinde konuştu.
Florida, geçen Nisan ayında rekor kırarak günde 12 bin 274 vaka kaydeden New York’u geride bıraktı. Güney Florida Üniversitesi'nde Salgın Hastalıklar Profesörü olan John Tony, koronavirüs vakalarının yoğun olduğu hastenelerdeki doktorların ve hemşirelerin yorgunluktan ve ilaç eksikliğinden şikayetçi olduklarını belirtti. Eyaletteki büyük ve küçük laboratuvarlar, artan test miktarlarından ve numunelerin yeterince hızlı bir şekilde işlenmemesinden şikayet ederek bu durumun test sonuçlarının bir haftadan fazla gecikmesine neden olduğunu ifade etti.
ABD’de Kovid-19 kaynaklı ölü sayısı 135 bini aşarken, New York Sağlık Bakanlığı tarafından pazar günü yayınlanan ön verilerde 11 Temmuz'dan bu yana koronavirüs kaynaklı ölüm kaydedilmediği belirtildi.



Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
TT

Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)

İsrail'in, Türkiye'nin Gazze'deki barış sürecinde oynayacağı rolle ilgili itirazları, Tel Aviv-Washington hattındaki gerilimleri göz önüne seriyor. 

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin Gazze'deki Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Türkiye, ABD'nin barış planı kapsamında kurulacak güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamış ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Haaretz'in analizinde, Doha'daki toplantıya Türk yetkililerin katılmadığına dikkat çekiliyor. 

Bu durumun, "Ankara'nın Gazze'de oynamak istediği role karşı Tel Aviv'in itirazlarının Washington tarafından kabul edildiği yönünde bir işaret olduğu" savunuluyor. 

Diğer yandan Liza Rozovsky'nin kaleme aldığı analizde, Gazze'ye insani yardım ve bölgenin yeniden inşasına destek sağlama da dahil Ankara'nın süreçte rol oynaması için ABD ve İsrail arasındaki görüşmelerin sürdüğü yazılıyor. 

Türkiye'yle ilgili meselenin, ABD ve İsrail ilişkilerindeki gerginlikleri ön plana taşıdığı belirtiliyor. 

Binyamin Netanyahu'nun "her şeyden önce radikal sağcı koalisyonunu korumayı" istediğine dikkat çekiliyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın da Gazze planı etrafında kurduğu "kırılgan koalisyonu" korumaya çalıştığı ifade ediliyor. 

Washington'ın aynı anda Tel Aviv'i memnun etmek, Arap ve Müslüman ortaklarına istediklerini vermek ve Gazze'nin yeniden inşası için önemli miktarda finansman sağlamasını beklediği Avrupalı müttefiklerinin desteğini güvence altına almak istediği belirtiliyor. 

Diğer yandan Times of Israel'in dünkü haberinde de Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Gazze'deki geçiş yönetiminin denetlenmesi amacıyla kurulacak Barış Kurulu'nda görmek istediği aktarılmıştı. 

Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceği belirtilmişti. Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği de yazılmıştı.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Haaretz, Times of Israel, Reuters


Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
TT

Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)

Gazze Şeridi'nde oluşturulacak Barış Kurulu'na Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Birleşik Krallık, İtalya ve Almanya'nın katılma taahhüdü verdiği aktarılıyor.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan yetkililer, ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 maddelik barış planı kapsamında kurulacak Barış Kurulu'na 6 ülkenin katılma taahhüdü verdiğini söylüyor.

Trump yönetimi, Barış Kurulu'na katılacak ülkeler sayesinde Gazze'de kurulacak yapının uluslararası meşruiyetinin artacağını düşünüyor.

Sözkonusu ülkelerin fon, asker veya diğer türden destekleri sağlama olasılığının da artacağı değerlendirmesi paylaşılıyor.

Diğer yandan ABD, İsrail ve Arap ülkelerinden diplomatlar, Barış Kurulu'na katılmanın Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) asker gönderme taahhüdü anlamına gelmediğini vurguluyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Türkiye de güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamıştı ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Diplomatlar, Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceğini belirtiyor.

Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği aktarılıyor.

Trump'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı da kurulda görmek istediği aktarılıyor.

Diğer yandan yetkililer, Riyad yönetiminin Gazze'deki durum netleşene kadar böyle bir karar almaktan kaçındığını söylüyor.

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin ISF'ye çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Ancak Arap yetkililer, ISF'nin Hamas'ı silahsızlandırma planıyla ilgili sorunların devam ettiğine dikkat çekiyor. Örgüt, bağımsız Filistin devletinin kurulmasına ilişkin bir süreç başlatılmadan silah bırakmaya yanaşmayacağını bildirmişti.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Times of Israel, Reuters


Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
TT

Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'a saldırıları çok daha önceden planlamış.

Washington Post'un aktardığına göre Trump ve Netanyahu, İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları şubatta yaptıkları ilk görüşmede planlamaya başladı.

Beyaz Saray'da gerçekleştirilen toplantıda Netanyahu'nun Trump'a 4 seçenek sunduğu belirtiliyor. Bunlar arasında İsrail ordusunun tek başına saldırı düzenlemesi, ABD'nin asgari yardımda bulunması, tam işbirliğiyle harekat yapılması ya da ABD'nin saldırıyı yönetmesi yer alıyordu.

Haberde, Trump'ın ilk etapta İran’ın nükleer programıyla ilgili diplomatik sürece şans vermeyi tercih ettiği belirtiliyor. Washington ve Tahran, nükleer program ve uranyum zenginleştirme konularıyla ilgili bu yıl birçok görüşme düzenlemişti.

Diğer yandan bu süreçte İsrail ve ABD'nin muhtemel saldırı planlarını gizlice hazırlamaya devam ettiğine dikkat çekiliyor.

ABD ve İsrail'in İran'ı hazırlıksız yakalamak için medyaya yanıltıcı bilgiler servis ettiği de ortaya çıktı.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir yetkili şunları söylüyor:

Netanyahu'nun Witkoff veya Trump'la fikir ayrılığı yaşadığına dair haberlerin hiçbiri doğru değildi. Ancak böyle bir genel algının yaratılması iyi oldu. Bu sayede birçok kişi fark etmeden planlamalara devam ettik.

Haberde, Mossad'ın operasyon için 100'den fazla İranlıyı devşirip silahlandırdığı aktarılıyor. Bu kişilerin bir kısmı İsrail'de özel eğitimden geçirilmiş.

Ajanlara belirli görevler verildiği ancak bunların İran'ın nükleer ve balistik füze programına yönelik geniş çaplı bir operasyonun parçası olduğu söylenmedi.

İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) "Narnia Operasyonu" adı verdiği harekatta Tahran'da Mossad'a ait drone rampaları ve çeşitli askeri düzenekler kurulduğu da ortaya çıkmıştı.

İran ve İsrail arasında Gazze savaşı nedeniyle tırmanan gerginlik haziranda sıcak çatışmaya dönüşmüştü. İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı.

Washington Post, çatışmalar sürerken Trump yönetiminin Tahran'a gizli bir teklif götürdüğünü de yazıyor. 15 Haziran'da iletilen teklifte, İran'ın Ortadoğu'daki milislere desteğini kesmesi ve uranyum zenginleştirme tesislerini kapatması istendi. Bunun karşılığında Washington tüm yaptırımların kaldırılacağını söyledi.

Ancak kaynaklar, ABD'nin Katar aracılığıyla İran'a gönderdiği teklifin reddedildiğini söylüyor. Bunun ardından Trump'ın İsrail'in yanında savaşa katılmaya karar verdiği aktarılıyor.

Çatışmalarda ABD'ye ait bombardıman uçakları İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

Saldırılarda İran, İsrail'e 500 balistik füze ve binden fazla drone göndermişti. İsrail'de 32 kişi yaşamını kaybetmiş, 3 binden fazla kişi de yaralanmıştı. İran'da ise binden fazla kişi ölmüş, 4 bini aşkın kişi yaralanmıştı. 

İsrail ve ABD, İran'ın uranyum zenginleştirerek nükleer silah elde etmeye çalıştığını savunurken Tahran iddiaları reddediyor. 

Independent Türkçe, Washington Post, Times of Israel