İngiltere, Huawei'nin 5G ekipmanlarını yasakladı

İngiltere, Huawei'nin 5G ekipmanlarını yasakladı
TT

İngiltere, Huawei'nin 5G ekipmanlarını yasakladı

İngiltere, Huawei'nin 5G ekipmanlarını yasakladı

İngiltere Başbakanı Boris Johson hükümeti,  31 Aralık itibarıyla Huawei'e ait 5G ekipmanlarının ülkedeki mobil sağlayıcılar tarafından satın alınamayacağını duyurdu.
Independent Arabia’nın haberine göre, hükümet ayrıca halihazırda kullanılan Huawei üretimi 5G ekipmanlarının ise 2027 yılına kadar kullanımdan kaldırılacağını bildirdi.
Alınan bu karar bu sabah İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın Ulusal Güvenlik Konseyi ile toplantı sırasında geldi.
Ulusal Güvenlik Konseyi, ABD yaptırımlarının Çinli teknoloji devi Huawei’nin güvenilir bir tedarikçi olma yeteneğini etkilediğini aktardı.
İngiltere Kültür, Medya ve Spor Bakanı Oliver Dowden konuyla ilgili açıklamasında, “Bu kolay bir karar olmadı. Fakat bu, İngiltere’nin telekom ağı, ulusal güvenliğimiz ve ekonomimiz şu an ve uzun vade için doğru karardır” ifadelerini kullandı.
Bu karar verilmeden saatler önce, Huawei'nin İngiltere'deki başkanı John Brown istifa edeceğini açıkladı.
Brown açıklamasında, Huawei’nin iki süper güç arasında artan ticaret anlaşmazlığı konusunda siyasi bir oyuncu haline geldiğini belirterek, İngiltere’nin bu süreçte zarar görebileceğini kaydetti.



Şukri el-Kuvvetli'den Ahmed eş-Şara'ya Suriye-ABD ilişkileri

Görsel: Axel Rangel García
Görsel: Axel Rangel García
TT

Şukri el-Kuvvetli'den Ahmed eş-Şara'ya Suriye-ABD ilişkileri

Görsel: Axel Rangel García
Görsel: Axel Rangel García

Sami Mubayyed

Suriye, ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara arasında 14 Mayıs 2025 tarihinde Riyad'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın katılımıyla gerçekleşen tarihi görüşmenin ardından bugün bir dönüm noktasında bulunuyor. Trump ve Şara, geçtiğimiz eylül ayında New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantıları sırasında ikinci kez bir araya geldi. İki lider arasındaki üçüncü görüşme ise bugün Beyaz Saray'da gerçekleştirilecek.

Şara’nın ABD ziyareti, Suriye tarihinde bir cumhurbaşkanının Beyaz Saray'ı ilk ziyareti olacak. Muhammed Ali el-Abid, 1932 yılında cumhurbaşkanı olmadan önce, yani 1908'de Osmanlı İmparatorluğu büyükelçisi olarak güven mektubunu sunmak üzere ABD’yi ziyaret etmişti. Nazım el-Kudsi de 1961 yılında cumhurbaşkanı seçilmeden yıllar önce, yani 1944'te büyükelçi olarak bir ziyaret gerçekleştirmişti. Suriye’nin eski cumhurbaşkanlarından Şukri el-Kuvvetli 1958 yılında görevinden ayrıldıktan sonra 1960'lı yılların başlarında ABD’yi ziyaret etti. Ancak bu ziyaretin amacı tıbbi tedaviydi. Houston'da kalan Kuvvetli, Washington'ı ziyaret etmedi. Liderler düzeyindeki zirvelere gelince, Hafız Esed’in iktidarı döneminde birkaç zirve düzenlendi. Bunlar 1974 yılında Şam'da Richard Nixon, 1977 yılında Cenevre'de Jimmy Carter, 1990 yılında yine Cenevre'de George H. W. Bush ile ve 1994'te Şam'da ve 2000'de Cenevre'de Bill Clinton ile gerçekleşen zirvelerdi. Her zirvede, müzakere masasına birkaç önemli konu getirildi ve Suriye'nin dış politikasında radikal bir değişiklik yaşandı. Bugün de Şam'ın DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’a (DMUK) katılacağına dair söylentiler artarken, benzer bir durum yaşanıyor.

xcd
Eski Suriye Cumhurbaşkanı Şukri el-Kuvvetli'nin 1948 tarihli bir fotoğrafı (AFP)

Şarku'l Avsat'ın al Majalla’dan aktardığı habere göre 1944 yılında Washington'da Suriye Büyükelçiliği'nin açılmasından bu yana gerçekleşen Suriye-ABD zirvelerinin tarihi kronolojisi:

Gerçekleşmeyen zirve: Kuvvetli-Roosevelt Zirvesi (1945)

Tıpkı günümüzde Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Trump ve Şara’yı Riyad'da bir araya getirmede oynadığı önemli rol gibi, dedesi Kral Abdulaziz de 1945 yılında Mısır'da dönemin Suriye Cumhurbaşkanı Şukri el-Kuvvetli ile ABD Başkanı Franklin Roosevelt'i bir araya getirmeye çalışmıştı. Bu görüşme, Roosevelt'in Yalta Konferansı'ndan dönüşü ve 14 Şubat 1945'te Suudi Arabistan Kralı Abdulaziz ile yaptığı ünlü görüşmenin ardından, iki ülkenin büyükelçiliklerini karşılıklı olarak açmasından bir yıl sonraydı. Suriye cumhurbaşkanı seçilmeden 24 yıl önce, 1908 yılında Osmanlı'nın Washington büyükelçisi iken Başkan Theodore Roosevelt ile görüşen Muhammed Ali el-Abid dışında hiçbir Suriye lideri daha önce bir ABD başkanıyla görüşmemişti. Theodore Roosevelt, 1910 yılının nisan ayında Beyaz Saray'dan ayrıldıktan sonra Şam'a geldi, ancak yerel liderlerle görüşmedi.

Kuvvetli ile Roosevelt arasındaki görüşme, ABD Başkanı’nın sağlık durumunun kötüleşmesi nedeniyle gerçekleşmedi, ancak bu görüşmenin amacı Suriye'yi Birinci Dünya Savaşı'nda müttefiklerin safına çekmekti. Bu amaç, Suriye Cumhurbaşkanı Kuvvetli’nin 17 Şubat'ta İngiltere Başbakanı Winston Churchill ile Suudi Arabistan Kralı Abdulaziz'in ayarladığı görüşmede bir araya geldiğinde gerçekleşti. O gün Suriye, Nazi Almanyası'na savaş ilan etti ve karşılığında aynı ayın sonunda San Francisco'da düzenlenen BM kurucu konferansına katılması için davet edildi.

Suriye-ABD ilişkileri, Roosevelt'in ölümünden sonra ve 1948 Filistin Savaşı sırasında, Şam'ın Soğuk Savaş'ta Sovyetler Birliği ile ittifak kurmaya karar vermesiyle bozuldu. İki ülke arasındaki ikili ilişkiler, 1957'de Kuvvetli'nin son başkanlığı sırasında kesildi ve 1961'de Mısır ile birliğin dağılmasından sonra yeniden başlatıldı. Arap ülkeleri ile İsrail arasında 1967 yılında patlak veren Altı Gün Savaşı sırasında tekrar kesilen ilişkiler, Hafız Esed'in iktidara gelmesinden dört yıl sonra, 1974 haziranında yeniden kuruldu.

Gerçekleşen ilk zirve: Esed-Nixon Zirvesi (1974)

15 Haziran 1974 tarihinde dönemin ABD Başkanı Richard Nixon, bir yandan barış sürecini ilerletmek, diğer yandan Washington'da çalkalanan ‘Watergate’ skandalını örtbas etmek amacıyla, bir ABD başkanının Suriye'ye yaptığı ilk resmi ziyaret kapsamında Şam'ı ziyaret etti. O dönemde ABD, dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat ile Arap-İsrail savaşını sona erdirmek için çalışmaya başlamıştı. Nixon, Suriye'nin barış sürecinde ülkesinin ortağı olmasını istiyordu, ancak dönemin Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, Esed'e İsrail'in 1967'den beri işgal ettiği Golan Tepeleri'nden çekileceğine dair yazılı bir taahhüt vermeyi reddetti. Ziyaret, iki ülke arasındaki anlaşmazlıkları ortadan kaldırmayı ve diplomatik ilişkileri tam olarak yeniden kurmayı başardı, ancak barış süreci açısından pek bir sonuç elde edemedi. Nixon, Şam ziyaretinden iki aydan kısa bir süre sonra, 8 Ağustos 1974'te görevinden istifa etti.

ABD, Suriye ordusunun Filistinli silahlı örgütleri Lübnan'dan çıkarmak için Lübnan'a girmesine karşı çıkmadı, ancak Esed barış yolunda ilerlemedi ve Mısır Cumhurbaşkanı Sedat'ın Kudüs ziyaretinin önde gelen ve en yüksek sesi çıkaran muhalifi oldu.

İkinci zirve: Esed-Carter Zirvesi (1977)

Hafız Esed, 9 Mayıs 1977'de Gerald Ford'un ardından Beyaz Saray'da başkanlık koltuğuna oturan Jimmy Carter ile Cenevre'deki Intercontinental Otel'de bir araya geldi. Carter, Suriye'yi barış sürecine yeniden dahil etmek istiyordu, ancak Esed'in bu görüşmeye katılmadaki amacı, Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ile giderek şiddetlenen gerilimi ve 1976 yılından beri Suriye'nin Lübnan savaşına müdahalesinin yarattığı yansımalar çerçevesinde, iç ve dış politikadaki konumunu güçlendirmekti. ABD, Suriye ordusunun Filistinli silahlı örgütleri Lübnan'dan çıkarmak için Lübnan'a girmesine karşı çıkmadı, ancak Esed barış yolunda ilerlemedi. Bununla birlikte Suriye, Mısır Cumhurbaşkanı Sedat'ın 1977 kasımındaki Kudüs ziyaretinin ve 1978 tarihli Camp David Anlaşmaları’nın önde gelen ve en yüksek sesi çıkaran muhalifi oldu. Carter, 1981 yılında görevinden ayrıldıktan sonra Suriye'ye birkaç ziyaret gerçekleştirdi. 1983 martında Şam'da Esed ile görüşen Carter, ardından 1987 ve 1990 yıllarında Esed ile yeniden bir araya geldi.

Suriye-ABD ilişkileri, Lübnan iç savaşı sırasında iniş çıkışlara tanık oldu. ABD’li yetkililerin Şam'ı defalarca kez ziyaret etmelerine rağmen Esed, Başkan Reagan ile yüz yüze görüşmedi, ancak telefonla görüştü.

Üçüncü zirve: Esed-Bush Zirvesi (1990)

Suriye-ABD ilişkileri, Lübnan iç savaşı sırasında iniş çıkışlara tanık oldu. Donald Rumsfeld ve George Shultz gibi ABD’li yetkililerin Şam'ı defalarca kez ziyaret etmesine rağmen Esed, Başkan Ronald Reagan ile yüz yüze görüşmedi, ancak telefonla görüştü. 1983 yılının ekim ayında Deniz Piyadeleri kışlasına düzenlenen saldırının ardından aynı yılın sonlarında, Suriye'nin Lübnan'daki güçleri ABD ordusu tarafından hedef alındı. 1984 yılının başlarında Suriye, Lübnan'da gözaltına alınan ABD subayı Robert Goodman'ın serbest bırakılması için iş birliği yaptı.

dfrgt
ABD Başkan Donald Trump, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad’da Suriye geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken, 14 Mayıs 2025 (Suudi Arabistan Kraliyet Divanı/AP)

Daha sonra 1990 ağustosunda dönemin Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgali ve Saddam’ı Kuveyt’ten çıkarmak için ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun kurulması gibi gelişmeler yaşandı. Riyad'ın talebi üzerine Suriye, Kuveyt ve Suudi Arabistan'ı korumak için bu koalisyona katılmayı kabul etti ve 23 Kasım 1990' tarihinde Esed, Cenevre'de dönemin ABD Başkanı George H. W. Bush ile bir araya geldi. Bu zirve, içeriği ve sonuçları açısından öncekilerden daha önemliydi ve Suriye'nin Kuveyt'i kurtarmak için Çöl Fırtınası Operasyonu'na ve ardından Madrid Barış Konferansı'na resmi olarak katılmasının önünü açtı. Aynı yılın ekim ayında Baabda Sarayı'nda General Mişel Avn'ın yenilgisinden sonra Suriye’ye Lübnan'daki savaşı sona erdirmesi için yeşil ışık yakıldı. Şam, Avn'ın Fransa'ya güvenli bir şekilde gitmesini kabul etti ve ABD, Suriye güçlerinin Lübnan'da kalmasına zımni onay verdi. Birçok kişi bunu, Kuveyt'in kurtarılmasındaki rolünün bir ödülü olarak gördü.

Başkan Clinton, 27 Ekim 1994 tarihinde Suriye'nin başkenti Şam'a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. Bu ziyaret, yirmi yıl önce Richard Nixon'ın ziyaretinden sonra bir ABD başkanının Şam'a yaptığı ikinci ziyaret oldu.

Dördüncü Zirve: Esed-Clinton Zirvesi (1994)

Bu zirve, Bill Clinton'ın Cumhuriyetçilerin adayı olarak göreve gelmesinden bir yıl sonra ve 1993 eylülünde Beyaz Saray'da dönemin Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile İsrail Başbakanı İzak Rabin arasında arabuluculuk yaptığı Oslo Anlaşmaları'ndan birkaç ay sonra, 16 Ocak 1994 tarihinde gerçekleşti. Zirve, dönemin ABD Başkanı Clinton’a İzak Rabin tarafından, İsrail'in Golan Tepeleri'nden çekileceğine dair açık ve net bir taahhüt verilmesinden sonra barış sürecini ilerletmek amacıyla Cenevre'de düzenlendi. Clinton, zirvede İsrail ile güven inşa etme konusunda ayrıntıları ele aldı, ancak Esed, kendi tarafında herhangi bir girişimden önce çekilmenin gerçekleşmesini istedi. Esed, Suriye'deki Yahudilere uygulanan yasağı kaldırarak, onların İsrail hariç istedikleri herhangi bir yere göç etmelerine izin vermesi yönündeki ABD’nin talebini kabul etti.

Beşinci Zirve: Esed-Clinton Zirvesi (1994)

ABD Başkanı Clinton, 27 Ekim 1994 tarihinde Suriye'nin başkenti Şam'a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. Bu ziyaret, yirmi yıl önce Richard Nixon'ın ziyaretinden sonra bir ABD başkanının Şam'a yaptığı ikinci ziyaret oldu. Clinton'ın Şam’ı İsrail ile Ürdün arasındaki savaşı sona erdiren Vadi Araba Anlaşması'nın imzalanmasından iki gün sonra ziyaret etti. Clinton, Suriye ile müzakereleri daha ileri bir aşamaya taşımak için Filistinli silahlı grupların Şam'dan çıkarılması ve Suriye'nin Hizbullah'a verdiği desteğin kesilmesini şart koştu. Her ne kadar önemli bir ilerleme kaydedilmemiş olsa da bu zirve, Hafız Esed'e bölgesel politikada büyük fayda sağladı ve ardından 1999 şubatında Kral Hüseyin'in cenazesi sırasında Clinton ile kısa bir görüşme daha yaptı.

1990'lı yıllarda Suriye-İsrail görüşmeleri, ABD'nin arabuluculuğunda ve Başkan Clinton'ın doğrudan himayesinde gerçekleştirildi.

Altıncı ve son zirve: Esed-Clinton Zirvesi (2000)

1990'lı yıllarda Suriye-İsrail görüşmeleri, ABD'nin arabuluculuğunda ve Başkan Clinton'ın doğrudan himayesinde gerçekleştirildi. Esed, dönemin Suriye Genelkurmay Başkanı Hikmet eş-Şihabi’yi Washington'a göndererek dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı General Amon Lipik Şahak ile görüşmesini kabul etti. Ocak 2000'de, dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak ve Suriye Dışişleri Bakanı Faruk eş-Şara, Başkan Clinton'ın katılımıyla Shepherdstown'da doğrudan görüşmeler gerçekleştirdi. Bu müzakereler, Binyamin Netanyahu'nun ilk başbakanlık döneminde (1996-1999) yaşanan bir çıkmaz ve ilerlemenin durma noktasına gelmesinin ardından, Rabin'in Kasım 1995'te İsrailli bir radikal tarafından suikasta kurban gitmesinin ardından ‘Rabin'in mirasına’ saygı göstereceğine söz veren Ehud Barak'ın göreve gelmesiyle başladı. Suriye-İsrail müzakerelerinin son aşamasında, Clinton'ın Faruk eş-Şara'dan Esed'in Taberiye Gölü üzerinde ortak egemenlik ilkesini kabul etmeye tamamen hazır olduğunu anladığını söylemesi üzerine tartışmalar yaşandı. Bunun üzerine Clinton, 26 Mart 2000 tarihinde Cenevre'de Suriye cumhurbaşkanı ile bir görüşme talep etti.

Bu arada Hafız Esed hastaydı ve tek endişesi, oğlu Beşşar'ın halefi olması için uygun bir zemin hazırlamaktı. Ancak ABD’nin teklifini kabul etmedi. Başta bu teklifi kabul ettiği iddialarını da reddetti. Toplantı sadece birkaç dakika sürdü, tutanak tutulmadı ve eli boş olarak Şam'a dönen Hafız Esed 10 Haziran 2000'de öldü.


ABD'de bir kişi, şirketteki üç iş arkadaşını öldürdükten sonra intihar etti

ABD polisi daha önceki bir silahlı saldırı olayında (Arşiv- AP)
ABD polisi daha önceki bir silahlı saldırı olayında (Arşiv- AP)
TT

ABD'de bir kişi, şirketteki üç iş arkadaşını öldürdükten sonra intihar etti

ABD polisi daha önceki bir silahlı saldırı olayında (Arşiv- AP)
ABD polisi daha önceki bir silahlı saldırı olayında (Arşiv- AP)

Yetkililer dün yaptıkları açıklamada, 21 yaşındaki bir lişinin San Antonio, Teksas'taki bir peyzaj şirketinde çalışan üç iş arkadaşını vurarak öldürdüğünü ve ardından intihar ettiğini duyurdu.

San Antonio Polis Departmanı'na göre, cumartesi günü şehrin kuzey yakasında bulunan şirkette meydana gelen silahlı saldırıda iki erkek ve bir kadın hayatını kaybetti.

KSAT-TV'ye göre, sabah saat 8 civarında meydana gelen silahlı saldırının ardından diğer çalışanlar olay yerinden kaçtı.

Polis hızla olay yerine gelerek bölgeyi güvenlik altına aldı. Saatler sonra silahlı saldırgan kendi kurşunuyla vurulmuş halde yaralı olarak bulundu.

Polis, saldırganın Jose Hernandez Gallo olduğunu tespit etti. Saldırının nedeni henüz bilinmemekle birlikte, Polis Şefi William McManus basın toplantısında olayın rastgele bir eylem olmadığını söyledi.

Soruşturmacılar, saldırının nedenlerini araştırmaya devam ediyor.


Güney Kore, eski Devlet Başkanı Yoon'a düşmana yardım ettiği gerekçesiyle yeni suçlamalar yöneltti

Güney Kore Eski Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, geçtiğimiz eylül ayında Seul Merkez Bölge Mahkemesi'ndeki duruşma salonuna giriyor (EPA)
Güney Kore Eski Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, geçtiğimiz eylül ayında Seul Merkez Bölge Mahkemesi'ndeki duruşma salonuna giriyor (EPA)
TT

Güney Kore, eski Devlet Başkanı Yoon'a düşmana yardım ettiği gerekçesiyle yeni suçlamalar yöneltti

Güney Kore Eski Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, geçtiğimiz eylül ayında Seul Merkez Bölge Mahkemesi'ndeki duruşma salonuna giriyor (EPA)
Güney Kore Eski Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, geçtiğimiz eylül ayında Seul Merkez Bölge Mahkemesi'ndeki duruşma salonuna giriyor (EPA)

Güney Koreli savcılar bugün eski Devlet Başkanı Yun Sok-yeol hakkında, düşmana yardım etmek de dahil olmak üzere yeni suçlamalar yöneltti. İddiaya göre Yun Sok-yeol, sıkıyönetim ilan etme çabalarını desteklemek için Kuzey Kore üzerinde insansız hava aracı (İHA) uçuşları emri verdi.

Kuzey Kore geçen yıl, Güney'in başkenti Pyongyang'a propaganda broşürleri atmak için İHA gönderdiğini "kanıtladığını" iddia etti; ancak Seul bu iddiayı doğrulamadı.

defrt
Polis memurları, Seul'deki adliye binası yakınında Devlet Başkanı Yoon Seok-yeol'u desteklemek için protesto düzenleyen Korelileri çevrelemiş (Arşiv- AFP)

Savcılık, bu yıl, Yoon'un Kuzey Kore'yi kışkırtmak ve tepkisini sıkıyönetim ilan etmek için bahane olarak kullanmak amacıyla İHA göndermesinin yasadışı bir girişim olup olmadığını incelemek üzere özel bir soruşturma başlattı.

Başsavcı Park Ji-young bugün, özel bir soruşturma ekibinin eski cumhurbaşkanını genel olarak düşmana "yardımcı olmak" ve "gücü kötüye kullanmakla" suçladığını belirtti.

Park, Yoon ve diğerlerinin "sıkıyönetim ilan edilmesine olanak sağlayacak koşullar yaratmak için komplo kurduklarını (...) ve bunun iki Kore arasında silahlı çatışma riskini artırarak genel askeri çıkarlara zarar vereceğini" söyledi.

Geçen yıl Ekim ayında eski Cumhurbaşkanı Yoon'a gönderilen bir istihbarat notunda, "istikrarsız bir durum yaratılması veya uygun bir anın değerlendirilmesi" çağrısında bulunan ikna edici kanıtlar kanıtlar bulunduğunu da ifade etti.

Notta, ordunun "(Kuzey) itibarını kaybetmesine neden olacak ve böylece bir karşılık kaçınılmaz kılacak Pyongyang veya kıyı kenti Wonsan gibi yerleri hedef alması gerektiği" belirtiliyordu.

y
Koreliler, Seul'deki adliye binası yakınında Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol'u desteklemek için protesto düzenledi (Arşiv- Reuters)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Yoon, geçen yılın Aralık ayında sivil yönetimi baltalamaya çalıştığında Güney Kore'yi siyasi bir krize sürüklemiş, ardından tutuklanarak iktidardayken gözaltına alınan ilk Güney Kore cumhurbaşkanı olmuştu.

Nisan ayında Yoon görevden alındı ​​ve aylar sonra yerine Lee Jae-myung seçildi. Ancak Yoon, isyan ve sıkıyönetim ilanıyla ilgili diğer suçlamalarla hâlâ yargılanıyor.