‘Molla rejiminin’ idam kararı sonrasında İran’da güvenlik alarmı

Bu ayın başında sanal ortamda düzenlenen Türkiye-İran-Rusya üçlü zirvesi (EPA)
Bu ayın başında sanal ortamda düzenlenen Türkiye-İran-Rusya üçlü zirvesi (EPA)
TT

‘Molla rejiminin’ idam kararı sonrasında İran’da güvenlik alarmı

Bu ayın başında sanal ortamda düzenlenen Türkiye-İran-Rusya üçlü zirvesi (EPA)
Bu ayın başında sanal ortamda düzenlenen Türkiye-İran-Rusya üçlü zirvesi (EPA)

İran güvenlik güçleri, ülkenin güneybatısındaki Behbehan kentinde ‘molla rejiminin’ idam kararlarının durdurulması için düzenlenen eylemlere göz yaşartıcı gazla müdahale etti. İran’ın başka kentlerinde de benzer eylemler düzenlendi.
İran’daki gösterilere dair sosyal medya platformlarında paylaşılan video görüntülerinde, eylemcilerin ‘molla rejimini istemiyoruz’, ‘korkmayın, korkmayın, biz birlikteyiz’ diye slogan attıkları görülüyor.
Reuters’ın aktardığına göre, Behbehan kentinde patlak veren gösteriler üzerine İran güvenlik güçleri, Tahran ve Isfahan kentlerinde yoğun güvenlik önlemleri aldı. Göstericiler, İran dini lideri Ali Hameney’in de aralarında bulunduğu üst düzey yetkililerin aleyhinde slogan attı.
Öte yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dün İranlı mevkidaşı Hasan Ruhani ile telefonda görüştüğü bildirildi.
Kremlin’den görüşmeye ilişkin yapılan açıklamaya göre Putin, ülkesinin Nükleer Anlaşmayı korumadan yana olduğunu belirterek, ABD’nin İran’a yönelik silah ambargosunu uzatma çabalarıyla mücadele mesajı verdi.
Açıklamada, iki liderin ‘İran nükleer programıyla ilgili Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) uygulanmasını’ ele aldığı, Putin’in ‘uluslararası güvenlik ve istikrarın güvencesinin temel anlaşması olması nedeniyle KOEP’in önemini’ vurguladığı kaydedildi.
Rus hükümet medyasında çıkan haberlere göre, Putin, Ruhani ile görüşmesinde şunları söyledi:
“Nükleer anlaşmanın korunmasında son beş yıldır yaptığımız gibi, bunu desteklemeye ve tam olarak uygulanması ve korunmasında ısrar etmeye devam edeceğiz.”
Ruhani, buna karşılık olarak, İran’ın KOEP’e bağlı olduğunu ve anlaşmanın bütün tarafları ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile eşit ve yapıcı bir şekilde etkileşim kurmaya hazır olduklarını’ belirtti.
Enerjiye de değinen liderler, temel ortak projelerin geliştirilmesi noktasında mutabık kaldılar. İki taraf da ABD’nin tek taraflı olarak İran’a yönelik silah ambargosunu uzatma çabalarını reddetti.
Liderler, Suriye başta olmak üzere farklı dosyalarda koordinasyonun sürdürülmesinde uzlaştılar. Ruhani ve Putin, ‘uzun vadeli barış için yakın koordinasyonun sürdürülmesi ve Suriye Arap Cumhuriyeti'ndeki insani durumun iyileştirilmesinin önemini’ vurguladılar.
Rusya Devlet Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada iki liderin ‘koronavirüs salgının yayılmasıyla mücadele yolunda alınan tedbirlerle ilgili görüş alışverişinde bulunduğu ve bu alanda özellikle Sağlık Bakanlıkları düzeyinde işbirliğinin sürmesi konusunda anlaştıkları’ belirtildi.
Putin, önceki gün Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı telefon görüşmesinde de Nükleer Anlaşmayı ele aldı. Kremlinden yapılan açıklamada, Putin’in ‘İran’a yaptırımlarla baskı uygulamanın faydasının olmadığını’ dile getirdiği aktarıldı. Açıklamada ayrıca iki tarafın ‘nükleer anlaşmanın korunması için gerekli çabanın gösterilmesi gerektiği’ noktasında mutabık kaldığı ifade edildi. Putin’in 2231 sayılı BMGK kararında yer alan İran’ın Nükleer Anlaşma programıyla ilgili Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nı korumanın önemini vurguladığı bildirildi.



Çin, kamu çalışanlarının pasaportlarını neden topluyor?

Pekin'in yurtdışına gitmek isteyen kamu görevlilerinin yabancılarla temas etmesinden korktuğu iddia ediliyor (AFP)
Pekin'in yurtdışına gitmek isteyen kamu görevlilerinin yabancılarla temas etmesinden korktuğu iddia ediliyor (AFP)
TT

Çin, kamu çalışanlarının pasaportlarını neden topluyor?

Pekin'in yurtdışına gitmek isteyen kamu görevlilerinin yabancılarla temas etmesinden korktuğu iddia ediliyor (AFP)
Pekin'in yurtdışına gitmek isteyen kamu görevlilerinin yabancılarla temas etmesinden korktuğu iddia ediliyor (AFP)

Ülkedeki "ideolojik sadakat" ve "siyasi disiplini" artırmayı amaçlayan Pekin; aralarında ilkokul öğretmenleri, hemşireler ve alt kademedeki pozisyonlarda görev yapanların da bulunduğu kamu çalışanlarının yurtdışı seyahatlerini zorlaştırıyor. 

New York Times'ın (NYT) haberine göre çok sayıda kişiden pasaportlarını iade etmeleri istendi.

Kişisel nedenlerle de olsa Çin topraklarının dışına çıkmaya niyetlenenlerin birden fazla makamdan onay alması gerekiyor. 

Bazı emekliler, pasaportlarını geri almak için iki yıl beklemek zorunda kalıyor. 

Yaşadıkları kentten ayrılmak isteyenlerin sosyal medya hesaplarını yetkililere göstermesi de beklenebiliyor. 

Çin'in güneyindeki bir ilkokulda edebiyat dersleri veren Tina Liu, işe girerken "Okulun izni olmadan yurtdışına seyahat etmek kovulma nedenidir" maddesinin de olduğu bir sözleşmeyi imzaladığını aktarıyor. 

Sonrasında çalışanların olduğu bir grup sohbetine şu mesaj gelmiş:

Üst makamların düzenlemelerine göre öğretmenler disiplin konusundaki farkındalıklarını güçlendirmeli. Şu anda herhangi bir yurtdışı tatiline izin vermeyeceğiz.

Pasaportlarını teslim etmesi istenenler, bir hafta içinde bu talebe yanıt vermezse 5 yıla varan sürelerde seyahat yasağı alabiliyor.

Pekin bu politikaları ulusal güvenlik, yolsuzlukla mücadele ve masrafları kısma gibi gerekçelerle uyguladığını savunsa da hassas bilgiye sahip olmayan bireylerin de artan biçimde bu durumdan etkilendiği bildiriliyor. 

Bazı yerel yönetimlerin en fazla üç kişinin birlikte dışarıda yemek yemesine izin verdiği öne sürülüyor. 

7 kamu çalışanıyla konuşan NYT, dış istihbarat örgütlerine dair korkuların Çin'de paranoyaya dönüştüğünü savunurken, bu durumun Pekin'in dış yatırım ve yabancı turist çekme arzusuyla bağdaşmadığını belirtiyor. 

Çin dışındaki üniversitelerden mezun olanların kamuda iyi kariyerler yapmalarını sağlayabilecek işlere alınmadığı da Amerikan gazetesinin haberinde iddia ediliyor. 

Hong Kong Şehir Üniversitesi'nden Dongshu Liu, Pekin'in orta kademe yöneticilere baskı yaparken net kanunlar sunmadığını, bu durumun da riskli olabilecek her şeyin yasaklanmasıyla sonuçlandığını söylüyor:

ABD-Çin ilişkileri ve rekabet yüzünden Çin toplumunun yabancı ülkelere karşı daha hassas olduğunu söylemek mümkün. Dış ülkelere dair her şeyi riskli görüyorlar.

ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü şubatta yaptığı açıklamada Pekin'in Çin yurttaşlarının seyahat hakkına keyfi kısıtlamalar getirdiğini bildirmişti. Tibetliler ve Uygurların yoğun olduğu yerlerdeki uygulamaların ülkenin başka yerlerine yayıldığı da vurgulanmıştı.

Independent Türkçe, New York Times, İnsan Hakları İzleme Örgütü