Kleopatra'nın mezarını bulmaya bir adım daha yaklaşıldı: Antik tapınakta altın varaklara sarılı iki mumya bulundu

İki mumya tamamen altın varaklarla kaplı şekilde mezarda yan yana yatar şekilde bulundu (Arrow Media)
İki mumya tamamen altın varaklarla kaplı şekilde mezarda yan yana yatar şekilde bulundu (Arrow Media)
TT

Kleopatra'nın mezarını bulmaya bir adım daha yaklaşıldı: Antik tapınakta altın varaklara sarılı iki mumya bulundu

İki mumya tamamen altın varaklarla kaplı şekilde mezarda yan yana yatar şekilde bulundu (Arrow Media)
İki mumya tamamen altın varaklarla kaplı şekilde mezarda yan yana yatar şekilde bulundu (Arrow Media)

Antik Mısır'ın Ptolemaios Krallığı'nın baştan çıkarıcılığıyla meşhur son firavunu Kleopatra ününden binlerce yıldır bir şey kaybetmedi.
Ancak ününe karşı Kleopatra'nın mezarı çözülmemiş bir gizem olarak arkeologların önünde durmayı sürdürüyor.
Kleopatra, Roma İmparatorluğu'nun krallığa son vermesinden önce Mısır'ı yaklaşık 300 yıl boyunca yöneten Ptolemaios hanedanının son lideriydi. Kimleri Kleopatra'nın doğduğu ve sarayının bulunduğu İskenderiye'de gömülü olduğuna diğerleriyse mezarının yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta bulunan ve Kleopatra'nın atalarının inşa ettirdiği Taposiris Magna adlı antik tapınakta bulunduğuna inanıyor.
Şimdi bölgede 14 yıldır kazı yapan Dr Kathleen Martínez öncülüğündeki ekip, bu gizemi çözmeye bir adım daha yaklaşmış olabilir. Guardian'ın aktardığına göre, Kleopatra'nın hüküm sürdüğü dönemde yaşadığı hesaplanan ve yüksek statülü olduğu düşünülen iki kişinin mumyası Taposiris Magna tapınağında bulundu.
Araştırmacılar keşfi "heyecan verici" diye tanımladı zira yüksek statülü kişilerin mumyalarının burada bulunması mezar yerinin önemini ve Kleopatra'nın mezarının da burada olma ihtimalini güçlendirdi.
Yaklaşık 2 bin yıldır mezarda yatan mumyaların tamamı altın varaklarla kaplanmış. Bu da toplumda yüksek statü sahibi olduklarını gösteriyor.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre mumyaların durumunun mezara su girmesi nedeniyle kötü olduğu belirtilse de arkeologlar X-ray ışınları sayesinde birinin erkek diğerinin kadın olduğunu saptadı.
Arkeologlar bu iki kişinin yaşadıkları dönemde rahiplik yapmış olabileceğini düşünüyor.
Taposiris Magna'daki mezarın açılıp mumyaların keşfedilme anına Birleşik Krallık merkezli Kanal 5'in geçen perşembe yayımlanan belgeseli "The Hunt for Cleopatra’s Tomb"'da da yer verildi. 



"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
TT

"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)

Rachel Clun 

Bilim insanları 116 milyon yıllık bir tsunaminin kanıtını bir kehribar içinde bulduklarını ve bunun muhtemelen bu doğa olayına dair en eski kayıt olduğunu düşünüyor.

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido Adası'nda derin deniz tortularını inceleyen araştırmacılar Aya Kubota, Yusuke Takeda, Keewook Yi, Shin-ichi Sano ve Yasuhiro Iba, erken Kretase dönemine ait tortularda 114 ila 116 milyon yıl öncesine tarihlenen "olağanüstü zengin kehribar konsantrasyonları" keşfetti.

Nature'ın Scientific Reports'unda yayımlanan bulgulara ilişkin raporda araştırmacılar, kehribarın bir veya daha fazla tsunami tarafından okyanusa sürüklenerek havayla çok az temas etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, nispeten hızlı kuruyan bir madde. Araştırmacılar, kehribarın havaya maruz kaldığında genellikle bir hafta gibi kısa bir sürede katılaştığını söylüyor.

Ancak araştırmacıların incelediği tortularda, "belirgin şekilde deforme olmuş" kehribar birikintileri bulundu. Bazıları reçinenin akan su tarafından değiştirildiğini gösteren, alev yapıları denen bir şekilde deforme olmuşken, diğerleri yumuşak reçinenin "akarak deniz tabanına kıvamlı bir şekilde yayıldığına" işaret eden düz kehribar şeritlere sahipti.
 

Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)

Araştırmacılar, "Bu esrarengiz kehribarın derin deniz ortamında bulunmasının en muhtemel nedeni, büyük çaplı tsunamiler" diyor.

Bu reçine deformasyonlarının su altında meydana gelmesi, ormandan pelajik deniz tabanına doğrudan taşındıklarını ima ediyor. Karadan okyanusa bu kadar hızlı ve doğrudan bir taşıma, bir tsunamiyle tetiklenmiş olabilir.

Araştırmacılar, antik tortulardaki diğer kanıtların da bu teoriyi desteklediğini belirtiyor. Bunlar arasında, karadan gelen büyük miktarda bitki kalıntıları ve büyük dalgaların sürüklediği odun parçaları da vardı ve bunların çok az çürüme izi taşıması, açık okyanusa "hızla taşındıklarına" işaret ediyor.

Makalede, "Kiltaşındaki kütüklerin varlığı, çok sayıda odunun bulanık akıntılarla taşınmak yerine kopup sürüklenerek pelajik deniz tabanına battığını gösteriyor" ifadeleri kullanılıyor.

Bilim insanları açık okyanuslardaki diğer tortuların, büyük ölçekli eski tsunamiler veya benzer olaylar hakkında daha fazla kanıt sağlayabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, Holosen döneminden, yani yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinden daha eski bir tarihten kalma tsunami tortularının normalde tespit edilmediğini ve bunun da kısmen, yol açtıkları geniş çaplı yıkımdan geriye net belirtilerin kalmamasından kaynaklandığını söylüyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news