Nahda Barajı hususunda Mısır-Sudan ikili koordinasyonu

Bakan Kamil’in ziyareti, başta Nahda Barajı olmak üzere tüm açık meselelere odaklandı (Sudan Egemenlik Kondeyi)
Bakan Kamil’in ziyareti, başta Nahda Barajı olmak üzere tüm açık meselelere odaklandı (Sudan Egemenlik Kondeyi)
TT

Nahda Barajı hususunda Mısır-Sudan ikili koordinasyonu

Bakan Kamil’in ziyareti, başta Nahda Barajı olmak üzere tüm açık meselelere odaklandı (Sudan Egemenlik Kondeyi)
Bakan Kamil’in ziyareti, başta Nahda Barajı olmak üzere tüm açık meselelere odaklandı (Sudan Egemenlik Kondeyi)

Bahaddin Ayad
Nahda (Rönesans) Barajı krizi, önceki müzakere turlarından tamamen farklı bir aşamaya ulaşırken, Mısır ve Sudan da Nil sularındaki su haklarını korumak için, gözlemcilerin ‘ortak harekat’ olarak nitelendirdiği faaliyetlerini sürdürüyor. Aynı şekilde Addis Ababa, Etiyopya’nın ‘Mavi Nil’in Etiyopya gölü olarak mülkiyeti’ hakkındaki açıklamalarına dayalı olarak, iki aşağı havza ülkesi ile ortak bir anlaşmaya varmadan ilk yıl için planlanan dolum işleminin sona erdiğini açıkladı. Her iki ülkedeki su yetkilileri ve medya organları, durumu ‘sendeleyen müzakerelerin devamlılığının yanı sıra, su güvenliğini korumak için birden fazla yola ilişkin ortak eylemi gerektiren kışkırtıcı bir adım’ olarak nitelendirdi.
Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı General Abbas Kamil, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk ile görüşmek üzere Hartum’a ziyarette bulundu. Aynı şekilde Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’ye bir mesaj taşıyarak Hartum’a ulaşan Mısırlı temsilci, krizi takip etmek için ilgili komite ile ulusal düzeyde bir başka toplantı daha düzenledi. Mısır ve Sudan hükümetlerinden kaynaklara göre Libya arenasının tanık olduğu tırmanış çerçevesinde gelişen ziyaret, ikili düzeyde ortak güvenlik koordinasyonu meselelerinin yanı sıra Libya krizi ve Türkiye’nin Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UMH) desteklemeye yönelik adımları hakkında kapsamlı görüşmeler de içerdi.

Etiyopya barajı krizinde ortak tavır
Sudanlı siyasi analist ve yazar Mecdi Abdulaziz, “Bakan Kamil’in ziyareti, Mısır ve Sudan ile bir anlaşma olmaksızın Etiyopya tarafından tek taraflı bir adıma tanık olan Nahda Barajı başta olmak üzere, açık meselelere ve üç tarafın çıkarlarına hizmet eden bağlayıcı bir anlaşmayla Afrika Birliği’nin (AfB) himayesindeki yeni müzakerelere değindi” ifadelerini kullandı.
Mısır İstihbarat Servisi Başkanı’nın Hartum ziyaretiyle eş zamanlı olarak Sudan Bakanlar Kurulu geçtiğimiz Salı günü komite üyeleri, kabine işleri bakanları, Adalet, Dışişleri, Sulama ve Su Kaynakları bakanları, Genel İstihbarat Servisi Başkanı ve İstihbarat Kurumu Genel Müdürü’nün de katılımıyla Nahda Barajı’nı Takip İçin Yüksek Komite’nin ilk toplantısını düzenledi.
Abdulaziz, “Mısır heyeti, baraj konusunda iki ülke arasındaki mevcut koordinasyonuna yoğunlaştı. Çünkü Kahire ve Hartum, tek taraflı uygulamaların reddedilmesi başta olmak üzere, belirli noktalarda hemfikir. Sudan, Nil’in geri çekilmesinden doğrudan etkilendi, içme suyu istasyonları etkilendi. İkinci genel dolumda rezervuarlardaki artışın bir sonucu olarak, diğer tek taraflı adımların da Sudan’a yönelik etkileri, iki katına artıracağı anlamına geliyor. İlk dolum, Sudanlılara Etiyopya barajının etkilerinin kaçınılmaz bir durum olduğunu gösteren pratik bir gerçeklik ortaya koydu. Gelecek müzakerelerin ilk aşamalarına bağlı olarak ortak bir Sudan- Mısır pozisyonu olması muhtemeldir. Bu durum, Sudan’ın bir hafta sonra müzakerelere devam etme talebini haklı çıkarıyor. Etiyopya tarafı uygun bir politika olarak birçok taktik kullandı ve doluma başladı. Çıkarlarımızı korumak ve su meselesinde iki aşağı ülkenin ortak hedeflerine ulaşmak için Sudanlılar olarak Mısır’a danışmalıyız” değerlendirmesinde bulundu.

Sudan’ın Nahda Barajı krizine dair tavrı
Nahda Barajı’nı Takip İçin Yüksek Komite’nin ilk toplantısı, Sudan’ın önceki tüm aşamalardaki tavrını gözden geçirirken, AfB’nin himayesindeki mevcut turla sona erdi. Toplantıda, Etiyopya tarafının tek taraflı doldurma adımı, adımın Sudan üzerindeki etkisi ve gelecekteki müzakere süreci ele alındı. Toplantıda ayrıca, tüm taraflar için tatmin edici ve bağlayıcı bir anlaşmaya varılması amacıyla müzakerelerin devamlılığı hususunda uzlaşı sağlandı.

İkili koordinasyon
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre Mısır Temsilciler Meclisi’nde Afrika İşleri Komitesi üyesi Hatem Başat, “Mısırlılar ve Sudanlıların Nahda Barajı’na ilişkin tavırları arasındaki yakınlaşma; Addis Ababa’nın her iki ülkenin çıkarlarını ve su haklarını etkileyen tek taraflı adımlar atması, ayrıca Etiyopya projesine ilişkin bağlayıcı ve bütüncül bir yasal anlaşmaya varılmasını amaçlayan müzakerelerin durması dolayısıyla bir zorunluluktur” dedi. Başat, Mısır İstihbarat Servisi Başkanı’nın ziyaretinin ise, Mısır, Arap ve Afrika ulusal güvenliği ile ilgili çok sayıdaki önemli dosyaya dair ikili düzeyde devam eden koordinasyon ve istişare hareketi çerçevesinde iki ülke arasında resmi temasların yürütüldüğünü ifade etti.

Toplantıda Etiyopya'nın baraj hakkındaki tek tarflı adımları ele alındı (AFP)

Hamduk ile kapalı toplantı
Mısır İstihbarat Servisi Başkanı ve Sudan Başbakanı arasında düzenlenen kapalı toplantı sonrasında Sudan hükümeti tarafından yayınlanan bir bildiride, ‘iki ülke arasındaki ikili ilişkiler ve işbirliği çerçevesinde’ geliştiği belirtilen toplantının ayrıntıları açığa kavuşturulmadı. Sudan Egemen Konseyi Başkanı, Mısırlı yetkiliyi kabul ederken, General Kamil, ‘Nahda Barajı’nın gelişmeleri ve sorunu çözecek bir diyalog ruhuna göre anlaşmazlıkların üstesinden gelmek için sarf edilen çabalar hususunda’ Egemen Konseyi Başkanının Birinci Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu ve Başbakan Dr. Abdullah Hamduk ile görüşmesinin sonuçlarına göre Egemen Konseyi Başkanına bilgi verdi.
Sudanlı siyasi analist ve yazar Mecdi Abdulaziz, Hamduk ile yapılan görüşmelerin, başbakanın barajla ilgili Afrika zirvesine katılımı çerçevesinde baraj meselesine odaklandığını belirtti. Abdulaziz, Sudan Egemenlik Konseyi tarafından yayınlanan bildirinin, Başbakan ile Nahda Barajı’na ilişkin görüşmeler ve müzakereler çerçevesinde Etiyopya ile anlaşmazlıkların üstesinden gelmek için sarf edilen ortak çabalar hakkında Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral el-Burhan’ın notlarını içerdiğini ifade etti.
Mısırlıların ve Sudanlıların anlaşma olmaksızın dolum faaliyetinin başlamasını reddetmesine yanıt olarak, Etiyopya’nın eski Başbakanı Haile Mariam Desalegn, geçtiğimiz Salı günü bir televizyon kanalı aracılığıyla yaptığı açıklamada, 2015 yılında imzalanan Nahda Barajı İlkeleri Beyannamesi’yle ilgili anlaşmanın, barajın ilk dolum faaliyetiyle eş zamanlı yürütülmesini şart koştuğunu belirtti.
Diplomatik ve uluslararası faaliyetler hususunda Etiyopyalı uzman Emmanuel Kabardhan, yaptığı açıklamada, ülkesinin Nil sularının adil kullanımını sağlamaya çalıştığına dikkati çekti. Kabardhan, “Sudan ve Mısır, Nil suyu meselesinin ana aktörleridir. Nehir havzasındaki diğer ülkeler ondan faydalanmıyor. Buradaki ironi, Etiyopya’nın, suyun yüzde 86’sını üretmesi, ancak bundan faydalanamamasıdır. Tüm bunlar, diğer Nil Havzası ülkeleri istisna olarak, Kahire ve Hartum arasında farklı zamanlarda imzalanan anlaşmalardan kaynaklanıyor” ifadelerini kullandı.

Sisi, Mısırlılara güvence veriyor
Etiyopya Barajı’nın doldurulması ve işletilmesi ile ilgili bir anlaşmaya varılması hususunda AfB himayesinde gerçekleştirilen müzakere süreci, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali’nin ülkesini ‘bu yıl için kararlaştırılan dolum faaliyetinin gerçekleştirilmesi dolayısıyla tebrik ettiği’ kritik bir aşamaya ulaştı. Mısır Cumhurbaşkanı, geçtiğimiz Salı günü vatandaşlarına hitaben yaptığı konuşmada, ülkenin su haklarını koruyan bir anlaşmaya varmak için müzakerelerin devam ettiğini belirtti. Abdulfettah es-Sisi, Mısır halkına da ülkelerinin hayati kaynaklara ilişkin haklarını tehlikeye sokan bir anlaşmaya dahil olmayacaklarına dair güvence verdi.
Mısır Su Kaynakları Bakanlığı, Pazartesi günü yayınladığı bir bildiride, iki ülkenin ‘toplantıya gölge düşüren ve mevcut müzakere sürecinin gündemi, doldurulması ve işletilmesi için adil bir anlaşmaya varmak üzere Etiyopya tarafından yürütülen tek taraflı faaliyetler’ hakkındaki endişelerini dile getirdi.

Libya meselesi ele alındı
Öte yandan siyasi ve güvenlik meselelerine dair uzmanlaşmış Sudanlı bir siyasi analist, Hartum ve Kahire arasındaki görüşmelerde, Libya’daki koşulların, ateşkese yönelik Kahire Bildirgesi ve Mısır girişiminin ele alındığını ifade etti. Analist, “İki ülke arasındaki geniş ortak sınırlar, kaçakçılık ve radikalizm yanlısı unsurlar dolayısıyla maruz kalınan tehlikeler çerçevesinde terörizm ile mücadele ve güvenlik işbirliği meselelerine odaklanıldı” dedi.
Mısır Temsilciler Meclisi üyesi ise, “Mısır ve Sudan arasındaki ortak güvenlik koordinasyonu meselesi, bu sınırın her zaman Libya’ya ya da Libya’dan silah kaçakçılığına tanık olması dolayısıyla iki ülkenin Libya ile ortak sınırlarıyla ilgilidir” ifadelerini kullandı. Üye, “İki komşu ülke olan Mısır ve Sudan, önemli bir komşuları olan ve savaştan, kaostan ve milislerden olumsuz etkilenen Libya’da güvenlik ve istikrar sağlamak istiyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

Mısır ve Sudan arasındaki ortak güvenlik dosyaları arasında Libya'da var (AFP)

Müdahaleler
Sudan hükümeti ve silahlı hareketler arasındaki müzakere süreci hakkında bilgi sahibi olan Sudan kaynakları, “Bazı Sudanlı silahlı hareketlere bağlı paralı askerler, bölgesel ve Arap ülkelerinin teşvik ve desteği yoluyla Libya çatışmasındaki rollerine ilişkin gelişmeler çerçevesinde Kahire’den, bu meseleye ilişkin varlığını ve silahlı hareketlerin (başta Libya olmak üzere) bölgesel çatışmalardan tarafsız olduğunu garanti etme isteğini doğrulaması istendi” açıklamasında bulundu.



Hamas heyeti, MİT Başkanı’yla Gazze anlaşmasının uygulanmasına ilişkin gelişmeleri görüştü

Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
TT

Hamas heyeti, MİT Başkanı’yla Gazze anlaşmasının uygulanmasına ilişkin gelişmeleri görüştü

Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)

Hamas, Halil el-Hayye liderliğindeki bir heyetin dün İstanbul'da Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ile bir araya gelerek Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının uygulanmasındaki gelişmeleri görüştüğünü duyurdu.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, toplantıda İsrail'in Gazze anlaşmasını ‘ihlal’ ettiği konuların ele alındığı belirtildi. Bu ihlaller arasında İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelere yönelik bombardıman ve ateş açma, Refah Sınır Kapısı dahil geçişlerin kapatılması ve yardım, tıbbi malzeme ve altyapı yeniden inşa ihtiyaçlarının girişinin engellenmesi yer alıyor.

Açıklamada, el-Hayye'nin Kalın’a Mısır'ın başkenti Kahire'de düzenlenen Filistinli grupların son toplantıları hakkında bilgi verdiği ve ‘arabuluculara ve ilgili tüm uluslararası taraflara, İsrail'in Filistinli mahkûmlara yönelik korkunç ihlallerini durdurmaları için baskı yapma’ gereğini vurguladığı belirtildi.

Geçtiğimiz ay Kahire'de bir araya gelen Filistinli gruplar, Gazze'nin yönetimini Gazze Şeridi'nden bağımsız uzmanlardan oluşan geçici bir Filistin komitesine devretme ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşasının finansmanı ve uygulanmasını denetlemek üzere uluslararası bir komite kurma konusunda anlaşmaya vardıklarını açıklarken, ‘Filistin siyasi sisteminin birliği ve bağımsız ulusal karar alma mekanizmasının’ önemini vurguladılar.

Gazze Şeridi'nde güvenlik ve istikrarı sağlamak için gerekli tüm önlemleri almayı kabul eden gruplar ayrıca, ateşkesi izlemek üzere kurulacak geçici uluslararası güç hakkında bir Birleşmiş Milletler (BM) kararı alınmasının önemini vurguladı.


Mısır, gergin ilişkilere rağmen İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi

5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
TT

Mısır, gergin ilişkilere rağmen İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi

5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)

Mısır, Gazze Şeridi'ndeki savaş ve her iki tarafın da anlaşmayı ihlal ettiği yönündeki suçlamalar nedeniyle Kahire ile Tel Aviv arasında gerginliklerin yaşandığı bir dönemde, İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati salı akşamı bir televizyon röportajında şunları söyledi: “Mısır her zaman önemli bir ülkedir ve taahhütlerine saygı duyar. İsrail dahil herhangi bir ülkeyle barış antlaşması imzalarsa, karşı taraf antlaşmaya uyduğu sürece antlaşmayı ihlal etmez.”

İsrail ile ilişkilerin ‘Gazze savaşı nedeniyle ciddi şekilde gerginleştiğini ve bunun iletişime yansımaları olduğunu’ ifade eden Abdulati, ‘ilişkilerin yönetimi, düzeyleri ve karşılıklı ilişkiler ile barış antlaşması arasında fark olduğunu’ vurguladı. Abdulati, “Antlaşma yürürlükte ve her iki ülke için bağlayıcı; her iki ülke de antlaşma kapsamındaki taahhütlerine saygı duyuyor” dedi.

SDFRG
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

İsrail'in Philadelphia Koridoru ve Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını kontrol altına almasıyla iki ülke arasındaki gerginlik arttı.

Gerginlik, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin, 1979'da imzalanan anlaşmadan bu yana ilk kez İsrail'e atıfta bulunarak ‘düşman’ kelimesini kullanıp İsrail hükümetinin politikalarının mevcut barış anlaşmalarını tehdit ettiğini söylemesiyle geçtiğimiz eylül ayında zirveye ulaştı.

Aynı sıralarda Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetiminden Mısır'a baskı yapmasını ve Sina Yarımadası'ndaki askeri yığınaklaşmayı azaltmasını istedi. Axios internet sitesine göre Netanyahu, “Bunlar Mısır'ın barış anlaşmasını ciddi şekilde ihlal etmesidir” dedi.

Abdulati, son açıklamalarında Mısır'ın ‘Amerikan tarafına, Mısır'ın anlaşmayı ihlal ettiği yönündeki iddiaların yalan olduğunu ve böyle bir şeyin hiç yaşanmadığını bildirmek istediğini’ belirtti.

Kahire'nin uluslararası hukuka veya ikili anlaşmalara bağlılığını sorgulamayı kabul etmediğini vurguladı. Bazı medya veya siyasi raporlarda ortaya atılan iddiaların ‘Mısır'ın imajını ve dengeli bölgesel rolünü çarpıtmayı amaçladığını’ ifade etti.

Güven verici mesajlar

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışma Kurulu Başkanı Abdulmunim Said, İsrail'in ordunun Sina Yarımadası'ndaki konumuna ilişkin iddiaları ışığında, Mısır'ın İsrail'e barışa bağlı olduğunu gösteren güven verici mesajlar göndermeye çalıştığını söyledi.

Said, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Sisi ve Dışişleri Bakanı’nın son zamanlarda gönderdiği mesajların anlaşmaya bağlılığı teyit ettiğini bildirdi.

SDFRGT
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, 2017 yılındaki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısı sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede (Reuters)

Sisi, Ekim 1973 savaşını anma konuşmasında Mısır ile İsrail arasındaki barış anlaşmasını överek, bunu ‘taklit edilmesi gereken tarihi bir model’ olarak nitelendirdi. Sisi, “Mısır'ın İsrail ile barış deneyimi sadece bir anlaşma değil, istikrarı pekiştiren adil bir barışın kurulmasıydı” dedi.

Said, Mısır'ın ‘İsrail ile barışı destekleyen bir ülke olarak kendini göstermeye çalıştığını ve bölgede devam eden diğer çatışmalara da barış getirmeye çalıştığını, bunun da Mısır'a bölgede daha önemli roller kazandırdığını’ düşünüyor, ancak aynı zamanda ‘İsrail ile iş birliğinin bir gereklilik olmaya devam edeceğini’ vurguluyor.

Said, Mısır'ın Gazze Şeridi'nde İsrail'in savaşını durdurma rolü ile İsrail ile çatışmayı tırmandırmaya ve mevcut barışı aşmaya çalışanlar arasında bir denge kurmaya çalıştığını söyledi. Said, “Mısır'ın İsrail ile ilişkileri, Filistin devleti kurulana kadar sınırlı kalacak. Daha fazla güvenlik iş birliği ve Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad'ın İsrail'e yaptığı ziyaretler gibi tekrarlanan ziyaretler şeklinde olacak” ifadelerini kullandı.

Raşad'ın geçen ayki ziyareti sırasında İsrail Başbakanlığı yaptığı açıklamada, iki tarafın ‘İsrail-Mısır ilişkileri, iki ülke arasındaki barışın güçlendirilmesi ve bir dizi diğer bölgesel konuyu’ da görüştüğünü belirtti.

Barışın geleceği

Geçtiğimiz eylül ayında Doha'da düzenlenen Arap Birliği – İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde Mısır Cumhurbaşkanı İsrail halkına hitaben şunları söyledi: “İsrail'in ihlalleri barışın geleceğini baltalıyor, sizin güvenliğinizi ve bölgedeki tüm halkların güvenliğini tehdit ediyor, yeni barış anlaşmaları için her türlü fırsatın önünü kesiyor ve hatta Arap ülkeleriyle mevcut barış anlaşmalarını bozuyor.”

CDFG
Mısır-İsrail sınırının bir bölümü (Reuters)

Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi Danışmanı Tümgeneral Muhammed el-Gabari'ye göre Mısır, son zamanlarda bağlı kaldığı ilkeleri teyit ederek Gazze'de ateşkes anlaşmasına varılmasını sağladı ve sınırda ortaya çıkan sorunları, yerinden edilmeyi reddeden ve barışı koruyan tutarlı bir yaklaşımla ele aldı.

El-Gabari, “İsrail sürekli gerginliği artırmasına rağmen, şu ana kadar Mısır'ın vizyonu galip geldi” dedi.

El-Gabari, “Barış anlaşmasının iptal edilmesi sadece Mısır ve İsrail için değil, bölgedeki güvenlik ve istikrar için de bir tehdit oluşturuyor. Mısır'ın anlaşmaya bağlı kalma konusundaki ısrarı, anlaşmayı sürekli ihlal etmekle tehdit eden İsrail üzerinde baskı oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

Abdulmunim Said, “İsrail medyasında Mısır'a yönelik gerilimin son zamanlarda azaldığına inanılıyor; eskiden Mısır'ın barış anlaşmasını ihlal etmesine odaklanan birçok makale, artık anlaşmanın istikrarının öneminden bahsediyor” dedi.


ABD’de gıda yardım programlarının askıya alınmasıyla birlikte aileler gıda bankalarına ve yakınlarına yöneldi

Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
TT

ABD’de gıda yardım programlarının askıya alınmasıyla birlikte aileler gıda bankalarına ve yakınlarına yöneldi

Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)

Maryland eyaletinin Montgomery County bölgesinde yaşayan Dalitia Chung, kasım ayı gıda yardımının gecikeceğini öğrendiğinde, kendisi ve çocuğunu besleyebilmek için geniş ailesiyle yemek ve market alışverişini paylaşmak üzere hemen bir plan yaptı.

Ancak Silver Spring'deki Manna Food Center gıda bankasından bir sepet dolusu gıda yardımı aldıktan sonra, bu yardıma sonsuza kadar güvenemeyeceğini anlayan Chung, “İki hafta içinde (yardım) almazsam, (başka) seçenekler arayacağım” dedi.

Chung, ABD tarihinin en uzun süren hükümet kapanması nedeniyle, gıda kuponu olarak da bilinen Ek Beslenme Yardım Programı'ndan (Supplemental Nutrition Assistance Program/SNAP) yardım almakta gecikme yaşayan yaklaşık 42 milyon Amerikalıdan sadece biri.

Kasım ayının başı çoğu kişi için SNAP’ın 60 yıllık tarihinde ilk kez gıda yardımı programının askıya alınmasıyla birlikte kafa karışıklığı, endişe ve zorlu seçimler yapılmasını gerektirdi. Başkan Donald Trump'ın yönetimi, bu ay kısmi yardım sağlamak için federal mahkeme kararını uygulayacağını açıkladı, ancak SNAP’tan yararlanan kişilere fonların ulaşmasının haftalar sürebileceği konusunda uyardı.

SNAP yararlanıcıları aynı zamanda sınırlı bütçelerini dikkatli bir şekilde yönetiyor, gıda bankalarına başvuruyor ve bu zorlu dönemi atlatmak için bazı şeylerden fedakarlık ediyorlar. Oklahoma, Tulsa'dan 47 yaşındaki Amanda Traster, gıda satın almak için para biriktirebilmek amacıyla aylık tedavi masraflarının sadece yarısını ödediğini söyledi.

Müşterilerin ziyaret edebilecekleri sayıya sık sık kısıtlamalar getiren belirli mağazalardan aldığı gıda teslimat tarihlerini takip etmek için ikinci bir takvim tutan Traster, artık her öğünde daha az yediğini ve elinden geldiğince tasarruf ettiğini belirterek “Şu anda durum çok kaotik” diye ekledi.

ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre SNAP yardımlarından yararlanan ailelerin yaklaşık yüzde 80'inde bir çocuk, bir yaşlı veya engelli bir kişi bulunuyor. Programdan yararlanabilmek için, yararlanıcıların gelirlerinin ulusal yoksulluk sınırının yüzde 130'unun altında olması gerekiyor. Bu sınır, birçok bölgede tek kişilik haneler için aylık bin 632 dolar, iki kişilik haneler için ise 2 bin 215 dolar.