Husilerin Hudeyde'de son iki ayda 44 sivil öldürdü

Arşiv
Arşiv
TT

Husilerin Hudeyde'de son iki ayda 44 sivil öldürdü

Arşiv
Arşiv

Husiler, Hudeyde eyaletinin Kızıldeniz sahili bölgelerindeki saldırılarını ve sürekli insan hakları ihlallerini sürdürüyor. (Kızıldeniz) Batı Sahili’ndeki Amalika Tugayı, Ulusal Direniş ve Tihamiye Tugayları’ndan oluşan Yemen Ortak Kuvvetleri, geçtiğimiz Haziran ile Temmuz ayları arasında, içlerine kadınlar ve çocukların bulunduğu 44 sivilin Husiler tarafından açılan ateş sonucu öldüğü duyurdu.
Meşru hükümete bağlı, Batı Sahili’ne konuşlandırılmış olan Amalika Tugayı medya merkezinin yayınladığı yeni bir raporda, “Husilerin, Hudeyde vilayetindeki vatandaşların hayatlarını dayanılmaz bir cehenneme dönüştürdüğü, Birleşmiş Milletler’in (BM) kırılgan ateşkes süresinin uzatılmış olmasına rağmen koşulların kötüleştiği” bilgisine yer verildi.
Raporda, “Çeşitli gruplardan savunmasız sivillerin Husilerin çirkin tehditleriyle karşı karşıya kaldığını, başlarının üzerine düşen, evlerini harabeye çeviren havan mermileriyle evlerinin içinde kanları dökülen,  keskin nişancıların kurşunları veya mayınlarıyla hayatlarını kaybetmelerinden sonra artık sivillerin hayatta kalmalarını garanti edecek güvenli bir yer kalmadığını” belirtti.
Batı Sahili’ndeki Medya Merkezi’nin sağlık kaynaklarından aktardığına göre, geçtiğimiz Haziran ve Temmuz ayları boyunca Batı Sahili’ndeki kurtarılmış bölgelerin hastanelerine 17’si çocuk ve kadın olmak üzere 44 ölü ve yaralı başvuruda bulundu. “Husi ölüm makineleri tarafından 11 kişinin öldürüldüğü, bunlardan 2’sinin düşen havan topuyla, 6’sının döşenen mayın ve el yapımı patlayıcıyla, 1 tanesinin açılan ateşle, 2 tanesinin ise termal füzeyle öldürüldüğü” ifade edildi. Ayrıca, “sayıları 33’e ulaşan yaralıların, 8’i havan mermilerinin şarapnelleri, 7’si mayın patlaması, 13’ü keskin nişancı kurşunu, 5 tanesi ise orta boy silahlarla yaralandı” bilgisine yer verildi. Raporda ayrıca, Husilerin keskin nişancıları ve bombardıman eylemlerinden geriye sadece insan kayıplarının kalmadığı, fakat aynı zamanda “bu saldırıların yıkıcı etkilerinin evlere ve mülklere zarar verdiği, aileleri yerinden ettiği ve bazı köyleri adeta hayalete çevirdiği” ifade edildi.
Rapor, geçtiğimiz iki ay içinde Hudeyde’nin güneyinde bulunnan Hays ve Tahita ilçelerindeki 7 evin çok ciddi şekilde hasar gördüğünü, bu evlerden birinde meydana gelen yangının evdeki mobilyalar, mefruşat ve elbiselerin tümüyle yanmasına sebep olduğu belirtildi. Diğer iki ev ise isabet eden havan mermisi yüzünden enkaza dönüştü. Buna ek olarak, Tahita ilçesindeki bir vatandaşa ait çiftlik Husi bombardımanı sebebiyle yanıp küle döndü. Yine Tahita’daki bir tüccarın petrol istasyonu ve Hays’taki bir vatandaşın dükkanının yanı sıra, 1 nakliye kamyonu, 1 yolcu otobüsü ve 3 motosiklet zarar görerek kullanılamaz hale geldi.
Husilerin muhtelif silahlarla aralıksız devam eden bombardımanları sebebiyle, “bazı bölge halklarının, evlerini, mahallelerini ve tarlalarını geride bırakarak toplu şekilde yerlerini terk ettiği görüldü. Hudeyde’nin çeşitli bölgelerinden yüzlerce ailenin yuvalarını terk etti. Terk edilen bölgeler arasında yer alan Tahita ilçesindeki Beni el-Cinani ve el-Caruba bölgeleri yaşanan göçler sebebiyle bomboş hale gelerek adeta kum tepeleri görünümünü aldı.”
Medya Merkezi, Tahita ilçesindeki Balakma ve er-Rahman camileriyle Hays’daki Beyt Mağari Mescidi’nin Husi topçularının açtıkları ateş sonucunda zarar gördüğüne, camilerin pencereleri ve çatılarında büyük hasarlar meydana geldiğine işaret etti. Amalika Tugayı, Husiler hakkındaki raporunda, Husileri kontrolü altındaki bölgelerde çocuklara yönelik ihlalleri artırmakla suçladı. Ayrıca, bu ihlallerin tehlikeli bir olgu haline geldiğini, suç grubu unsurlarının tarzını yansıttığını belirtti.
Öte yandan, Yemen askeri kaynakları, Saada vilayetinin kuzey doğusundaki Kataf ilçesine bağlı Cebel ez-Zebid’de darbeci Husilere ait askeri bir bölgeyi hedef alan “Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu” savaşçıları tarafından Çarşamba günü başlatılan hava saldırıları sonucunda, bir dizi Husi milisin öldüğü ve yaralandığı bilgisine yer verdi. Bu operasyon, ülkenin kuzeyindeki Cevf vilayetinin batısında yer alan Maton ilçesinde Husilerin döşediği bir mayının patlaması sonucu bir kadının ölmesi, kadının eşi ve çocuğunun yaralanması olayıyla eş zamanlı olarak geldi. Yerel kaynakların ifadesine göre, “Ayid Haridan adındaki bir vatandaşın Husi milislerin Maton ilçesinde döşedikleri mayınlardan bir tanesine aracıyla basması sonucunda havaya uçtuğu, patlama sonucunda Haridan’ın hayatını kaybettiği, hanımı ve 7 yaşındaki çocuğunun yaralandığı” bilgisine yer verildi.
Ülkenin güneyindeki Dali vilayetinde bulunan Dali kolordusuna bağlı medya merkezi, “Salı sabahı el-Fahir ilçesinin güneyindeki Marhaza bölgesindeki evinde bulunduğu sırada Husi keskin nişancıları tarafından açılan ateş sonucunda Mevedde el-Eyyubi (22 yaşında) adındaki bir kadının başından vurulduğunu” açıkladı.  
Medya merkezi, kurbanın ailesinin olayla ilgili şu ifadelerine yer verdi, “sabah saat 6 sularında aile efradına kahvaltı hazırladığı sırada Husi keskin nişancıları tarafından açılan ateş sonucu başından vuruldu ve ambulansla derhal hastaneye sevk edildi.”
Güney Direniş Tugayları Sağlık İşleri Müdür ve Sinah Sahra Hastanesi Genel Müdürü Dr. Samih Hizam, “22 yaşındaki Mevedde el-Eyyubi’nin ciddi bir yaralanma sebebiyle hastaneye bilinci kapalı bir şekilde getirildiğini, kafatasının ön kısmından giren merminin arka kısımdan çıktığını, hastaya acil müdahalenin yapılmasının ardından en-Nasr Hastanesi’ne gönderildiğini, ardından durumunun ciddi olması sebebiyle başkent Aden’e sevk edildiğini” belirtti.

Yemen’de ne oluyor?
Nüfusunun yüzde 56’sı Sünni yüzde 44’ü Zeydi mezhebine mensup olan Yemen’de bir aşiret olan Husiler, 1979 İran Devrimi sonrası Tahran rejimi tarafından 12 İmam Şiiliğine dönüştürüldüler. Politik olarak Tahran rejimine bağlı bir 12 İmamcı Şii teokrasisi kurmayı hedefleyen Husilerin nüfusa oranı ise yüzde 2’yi geçmiyor.  
1978’den bu yana Kuzey Yemen’i, 1990’daki Kuzey-Güney birleşmesinden bu yana da tüm ülkeyi yöneten Ali Abdullah Salih rejimi “Arap Baharı” sürecinde Kasım 2011’de son buldu.
Salih’in yerine Başkan Yardımcısı Abdu Rabbuh Mansur al-Hadi Ocak 2012’de yapılan seçimlerde cumhurbaşkanı seçilirken genel seçimleri de Islah Partisi kazandı.
İran rejimi tarafından silahlandırılan ve ideolojik/dini dönüşüme uğrayan Husiler ise Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgeleri işgal ederek yönetime askeri darbe yaptı. Darbe sonrası Husiler ile ittifak yapan Ali Abdullah Salih ise Aralık 2017’de ittifakı bozduğu için Husiler tarafından öldürüldü.
Meşru Yemen Cumhurbaşkanı ve Hükümeti ise darbecilerle mücadele için ülkenin ikinci büyükşehiri Aden’i geçici başkent ilan etti. Yemen Ulusal Ordusu Husi işgalini geriletse de mücadelesi sürüyor.
Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015'ten bu yana Husilere karşı uluslararası toplumun tanıdığı meşru Yemen hükümetine destek veriyor. Koalisyon Husi darbecilerin yanı sıra Yemen’in doğusunda mevzilenen Arap Yarımadası el-Kaidesi ve DEAŞ Sana Vilayeti terör örgütlerine karşı da  mücadele ediyor.
Suudi Arabistan öncülüğündeki Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu’nda Bahreyn, Mısır, Ürdün, Kuveyt, Fas, Senegal, Sudan, ve Birleşik Arap Emirlikleri silahlı kuvvetleri bulunuyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Pakistan ve Somali ise koalisyona dışarıdan destek veriyor.



ABD ve Suriye Dışişleri Bakanları kimyasal silahlar, yaptırımlar ve ‘İran'ın müdahalesini’ görüştü

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)
TT

ABD ve Suriye Dışişleri Bakanları kimyasal silahlar, yaptırımlar ve ‘İran'ın müdahalesini’ görüştü

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriyeli mevkidaşı Esad eş Şeybani ile el sıkışıyor (AFP)

Suriye Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani'nin ABD'li mevkidaşı Marco Rubio ile telefonda kimyasal silahlar, yaptırımlar ve “İran'ın müdahalesi” konularını görüştüğünü bildirdi.

Bakanlığın açıklamasında eş Şeybani'nin, Şam'ın yaptırımların, özellikle de Sezar Yasası'nın kaldırılması için Washington ile birlikte çalışma arzusunu dile getirdiği belirtilerek, iki tarafın bu yasanın devam etmesinin “şirketlerin ve yatırımcıların uzun vadede Suriye'de ekonomik faaliyette bulunma kabiliyetlerini kısıtladığını” vurguladığı kaydedildi.

Açıklamada Rubio'nun, ABD yönetiminin, Başkan Donald Trump'ın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması yönündeki direktiflerini uygulamaya devam ettiği ve “önümüzdeki aylarda Sezar Yasası'nın yürürlükten kaldırılması için Kongre ile birlikte çalışacaklarını” söylediği aktarıldı.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani, (AFPSuriye Dışişleri Bakanı Esad eş Şeybani, (AFP

Açıklamada, iki ülkenin katılımıyla kimyasal silahlar konusunda özel bir komite kurulması için tarafların ortak koordinasyon içinde hareket ettiği duyuruldu.

İran'la ilgili olarak Şam, “özellikle Tahran'a yönelik son saldırıların ardından İran'ın Suriye'nin iç işlerine karışma girişimleri” olarak tanımladığı durumdan duyduğu endişeyi dile getirirken, Washington da “mevcut meşguliyetlerine rağmen Tahran'ın Suriye'deki güç dengesini değiştirme arayışından vazgeçmeyeceği” uyarısında bulundu.

Suriye Dışişleri Bakanlığı'na göre iki bakan terörle mücadele dosyasını da ele aldı ve özellikle Şam'daki Mar Elias Kilisesi'ne yapılan son saldırıdan sonra DEAŞ'ın hala “gerçek bir tehdit oluşturduğunu” teyit etti.

Açıklamada, ABD tarafının DEAŞ'ın “şu anda Suriye hükümetine yönelik en büyük tehdit” olduğunu vurguladığı ve bu alanda istihbarat paylaşımı ve Suriye'nin kabiliyetlerinin geliştirilmesi konusundaki kararlılığını ifade ettiği ifade edildi.

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra geçidi yakınlarında BM gözlemci bölgesindeki İsrail askerleri, (UNDOF)Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra geçidi yakınlarında BM gözlemci bölgesindeki İsrail askerleri, (UNDOF)

İki taraf ayrıca İsrail'in, Suriye'nin güneyine yönelik tekrarlanan saldırılarını da ele aldı ve eş Şaybani Suriye'nin 1974 tarihli Ayrılma Anlaşmasına geri dönmek için ABD ile işbirliği yapma arzusunu dile getirdi.

Şarku’l Avsat’ın açıklamadan aktardığına göre Rubio, “bölgenin tanık olabileceği en kötü şeyin Suriye'nin bölünmesi ya da iç savaşa dönmesi” olduğu uyarısında bulundu.

Rubio, ülkesinin Şam'daki büyükelçiliğini yeniden açma arzusunu dile getirerek, “iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılmasına yönelik somut değişimi teyit eden bir adım olarak” eş Şeybani'ye mümkün olan en kısa sürede Washington'u ziyaret etmesi için resmi davette bulundu.