Libya’da Hafter güçleri ile UMH güçleri arasındaki gerginlik sürüyor

Libya’nın batısındaki ez-Zaviye bölgesinde devri gezen polisler (Burkan el-Gadab Operasyon Odası)
Libya’nın batısındaki ez-Zaviye bölgesinde devri gezen polisler (Burkan el-Gadab Operasyon Odası)
TT

Libya’da Hafter güçleri ile UMH güçleri arasındaki gerginlik sürüyor

Libya’nın batısındaki ez-Zaviye bölgesinde devri gezen polisler (Burkan el-Gadab Operasyon Odası)
Libya’nın batısındaki ez-Zaviye bölgesinde devri gezen polisler (Burkan el-Gadab Operasyon Odası)

ABD’nin iki çatışma tarafına ‘sahil kenti Sirte’ye yönelik askeri tırmanışı artırmama’ uyarıları çerçevesinde, Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu (LUO), Türkiye’yi paralı askerleri, ülkenin batısında Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçleri kontrolünde bulunan bölgelere getirmekle suçladı.
ABD’nin Libya kriziyle ilgili yerel ve uluslararası taraflarla yaptığı istişareler hususunda bilgi sahibi olan kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump yönetimindeki yetkililerin, kısa bir süre önce Libya’daki çatışma taraflarını ‘Sirte’deki ateşkesi ihlal edenlerin, sert bir ABD tavrıyla ve siyasi ya da ekonomik yaptırımlarla karşılaşacağına’ dair uyardığını belirtti.
İsminin belirtilmesini istemeyen kaynaklara göre Sirte çevresinde devam eden sakinlik, Hafter ve Serrac’ın ABD’nin tehditlerinin diğer ülkelerin tehditlerinden farklı olduğunu anlamalarından kaynaklanıyor.
Aynı şekilde Washington, (LUO’nun ve UMH’nin askeri güçlerinin güvenli bir mesafeye geri çekilmesi, petrol faaliyetlerinin yeniden başlaması, Türk kuvvetleri ve ona bağlı paralı askerlerin Libya topraklarından geri çekilmesi ve LUO’nun Rus ‘Wagner’ grubu ile anlaşmasının feshetmesiyle birlikte) ateşkes sağlandıktan ve şehir silahtan arındırılmış bir bölgeye dönüştürüldükten sonra, Sirte şehrini Libya’da kurulacak yeni bir otoritenin karargahı haline getirmek amacıyla siyasi bir çözüm için teşvik etmeye çalışıyor.
Öte yandan LUO'ya bağlı Ahlaki Rehberlik İdaresi Başkanı Tuğgeneral Halid el-Mahcub, geçen cuma akşamı bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, Türkiye’nin 3 bin Suriyeli paralı askeri Libya’daki özel bir kampa getirdiğini açıkladı.
Aynı şekilde Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Türkiye’nin üç Suriyeli gruptan en az 120 savaşçıyı, Afrin bölgesinden Türkiye’ye ve oradan da Libya’ya transfer ettiğini duyurdu. SOHR’un ilgili kaynaklardan aktardığına göre grup, hükümet kurumlarını korumak için Katar’a gidecekleri hakında bilgilendirildi, ancak Türkiye topraklarına girişlerinin ardından varış noktalarının Libya olduğu bilgisiyle karşılaştılar.
LUO kaynakları, ülkenin güneyindeki Vadi el-Hayaa bölgesinde düzenlenen niteliksel operasyonlar sırasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) listelerindeki yabancılar da dahil, 9 paralı askerin gözaltına alındığını açıkladı.
Başkent Trablus’taki yerel medya organları, Sirte şehrinde, UMH hapishanelerinden serbest bırakılan bir DEAŞ mensubunun ailesini katlettiğini, olaydan kısa bir süre sonra da tekrar tutuklandığını duyurdu.
UMH güçleri tarafından başlatılan Burkan el-Gadab (Öfke Volkanı) operasyonu odası, 50 tondan fazla mayın ve savaş kalıntısının, Ulusal Güvenlik Otoritesi’nin mayın temizleme ekipleri tarafından Trablus ve çevresindeki bölgelerden toplandıktan sonra patlatılarak, etkisiz hale getirildiğini belirtti. Eylem, güvenlik ve sağlık personellerinin gözetiminde Trablus’un güneyindeki Vadi el-Hire’de gerçekleştirildi. Aynı şekilde Ulusal Güvenlik Otoritesi ekibi, el-Hadbe projesinde bir evden RPG füzesi ve el-Mayah bölgesindeki çiftliklerden de 2 havan mermisini temizlemeyi başardı.
Diğer taraftan 15 Ağustos’ta Tavurga şehri Pasaport Dairesi Başkanı Yüzbaşı Gays Ahfit’in, Misrata şehrinde askeri bir araçtan ateş açılması sonucunda öldüğü belirtildi. Libya medya organları, aracın UMH’ye bağlı olduğunu iddia etti.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.