Serrac, ordu komutasında yaptığı sürpriz değişikliklerle Başağa’nın önünü kesti

UMH lideri Fayiz es-Serrac'ın dün genelkurmay başkanı olarak atadığı Korgeneral Muhammed Ali Ahmed el-Haddad ile bir süre önce gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare. (AFP)
UMH lideri Fayiz es-Serrac'ın dün genelkurmay başkanı olarak atadığı Korgeneral Muhammed Ali Ahmed el-Haddad ile bir süre önce gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare. (AFP)
TT

Serrac, ordu komutasında yaptığı sürpriz değişikliklerle Başağa’nın önünü kesti

UMH lideri Fayiz es-Serrac'ın dün genelkurmay başkanı olarak atadığı Korgeneral Muhammed Ali Ahmed el-Haddad ile bir süre önce gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare. (AFP)
UMH lideri Fayiz es-Serrac'ın dün genelkurmay başkanı olarak atadığı Korgeneral Muhammed Ali Ahmed el-Haddad ile bir süre önce gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare. (AFP)

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) içinde yaşanan anlaşmazlıklarda yeni bir gerginlik başlığı meydana çıktı. UMH Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac, görevden aldığı İçişleri Bakanı Fethi Başağa’nın önünü kesmek amacıyla yeni bir savunma bakanı ve genelkurmay başkanı atadı. Fethi Başağa, ülkedeki kamu hizmetlerinin ve hayat şartlarının kötüleşmesine karşı günler süren halk protestolarının ardından, Türkiye’den dönüşünde, eşi benzeri görülmemiş bir askeri geçit töreniyle, subaylar ve destekçileri tarafından büyük bir coşkuyla karşılanmıştı.
Söz konusu gelişmeler, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Genel Sekreter Vekili Stephanie Williams’ın cumartesi akşamı Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ve Mısır Genel İstihbarat Servisi (GID) Başkanı Tuğgeneral Abbas Kamil ile Kahire’de ‘Libya’daki gerilimi durdurmanın ve bir an önce BM himayesinde kapsamlı bir siyasi sürece dönmenin yollarını’ tartışmak üzere bir araya geldiği görüşmelerin ardından gerçekleşti. Dün dağıtılan açıklamada Williams, ‘Mısır'ın Berlin Konferansı'nın sonuçlarının ele alınmasında ve Libyalı tüm taraflarla iletişimdeki olumlu rolüne’ dikkat çekti.
Diğer yandan Türkiye'den dönen Başağa için başkent Trablus’taki Mitiga Uluslararası Havalimanı'na inişinde askeri geçit töreni düzenlenmesi dikkat çekiciydi. Kendisini karşılayanlar arasında yaklaşık 300 silahlı araç ile havalimanında görev yapan Türkiye Savunma Bakanlığı görevlileri de vardı.
Kalabalıkta ‘yerel terör örgütleriyle şüpheli ilişkileri olan, adam kaçırma olayları ve cinayetlerle suçlanan milis grupların liderlerinin de bulunduğu’ belirtildi. 
Başağa, hakkındaki zamanlaması ve yeri henüz belirlenemeyen bir hükümet soruşturması açılmasından saatler önce, destekçilerinin UMH merkez binasını basarak hükümeti devirme tehditleri yaptığı bir ortamda evinin güvenliğini sağlamak için Sidi Bilal Kampı’na yerleştirilen silahlı gruplarla birlikte çok büyük bir konvoyla havaalanından başkentin Canzur bölgesindeki ikametgahına giden eş-Şat yolu üzerinden Trablus'un merkezine doğru yola koyuldu. Yerel basında yer alan haberlerde, Trablus'un batısındaki Gut eş-Şaal bölgesindeki protestocuların Başağa'yı UMH saflarında savaşan Suriyeli paralı askerler aleyhine sloganlar atarak karşıladıkları aktarıldı.
İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan kısa açıklamada, İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, daire başkanları ve güvenlik teşkilatları, daire başkanları, emniyet müdürleri, bakanlıktaki subay ve astsubayların Başağa’yı havaalanında karşıladıkları belirtildi.
Başağa cumartesi akşamı ülkeye dönüşünde, gazetecilere yaptığı açıklamada  “Herhangi bir gruba veya kişiye karşı değilim. Yolsuzluk denen hastalıklı bir durumdan söz ediyorum” ifadelerini kullandı.
Cumartesi akşamı geç saatlerde televizyondan yaptığı açıklamalarında Başağa, ‘yasal eksiklikler’ olarak nitelediği ‘UMH Başkanlık Konseyi'nin kendisini görevden alma ve hakkında soruşturma açma kararına uyacağını’ duyurdu. Halkın öfkesinin protesto gösterileri şeklinde patlaması konusunda uyarıda bulunan Başağa, ‘hükümet içinde veya dışında yolsuzluğa karşı savaşını’ sürdürdüğünün de altını çizdi.
Serrac’ın Ofisi, Başağa'nın ülkeye dönüşüyle eş zamanlı olarak Serrac tarafından imzalanan iki kararla ilgili bir açıklama dağıttı. Açıklamada Korgeneral Muhammed el-Haddad'ın Genelkurmay Başkanı olarak General Muhammed eş-Şerif'in yerine atanırken Şerif’in yardımcısı General Salim Cuha'nın da görevinden alındığı bildirildi. Ülkenin batısındaki ez-Zaviye şehrinden Albay Salahaddin Ali Abdullah en-Nemruş da Savunma Bakanı olarak atandı.
Orta Askeri Bölge Komutanı olarak görev yapan Korgeneral Haddad, Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’na (LUO) karşı UMH ile birlikte savaşan silahlı grupların merkez üssü olan başkent Trablus'un 200 kilometre doğusundaki Misrata’dan bir isim. Haddad, başkent Trablus'a asker göndermeyi reddeden bazı gruplarla sözlü tartışmaların yaşandığı bir askeri toplantı sonrasında, Eylül 2018'de Misrata şehrinin güneyindeki Karazaz bölgesinde kaçırılmıştı.
Serrac söz konusu yeni atamaları, Trablus’ta ve kontrolü altındaki Libya’nın batısındaki diğer şehirlerde halkın artan memnuniyetsizliğine karşı hükümet içinde değişiklik yapıldığını duyurmasından günler sonra gerçekleştirdi. UMH Başkanlık Konseyi, son dört gün içinde yaptığı üçüncü toplantısında ekonomi ve hizmet sektörü ile ilgili bir dizi acil önlem alınması ve kamu harcamalarının nerelere yapıldığının takip edilmesi gibi konuları ele aldı.
Mevcut durumun görüşmeye devam etme kararı alan Başkanlık Konseyi, son iki yıl içinde sağlık sektörü harcamalarını gözden geçirecek bir komisyonun yanı sıra ‘işsiz gençlere istihdam sağlamak ve eğitmek’ için de bir komisyon oluşturdu.
UMH’ye bağlı Askeri Savcılık, ‘yolsuzluk ve kamu parasını israf etmekle’ suçlanan askeri sağlık hizmetlerinden üst düzey 6 yetkilinin de yer aldığı listede adı bulunan Sağlık Bakanı Yardımcısı’nın Türkiye'ye gitmesine izin vermişti.
Diğer yandan Müslüman Kardeşler’in (İhvan) siyasi kolu olan Adalet ve İnşaat Partisi, UMH Başkanlık Konseyi’ne ülkeyi mevcut krizden çıkarabilecek ve anayasa referandumu ile başkanlık ve parlamento seçimleri gibi anayasal süreçlerin yürütülmesi için gerekli ortamı hazırlayabilecek yetkin bir hükümet kurma kararlarını tek taraflı olarak almak yerine üyeleri arasındaki anlaşmazlıkları çözme ve istişare etme çağrısında bulundu.
Sahada ise LUO, 73. piyade tugayı ve 166. piyade tabur birliklerinin güvenlik hizmetlerine yardımcı olmak için Sirte sokaklarında konuşlandırıldığını duyurdu. Bununla birlikte yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle vatandaşların sağlığını korumak ve güvenliğini sağlamak amacıyla sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini bildirdi.
UMH'ye bağlı güçler tarafından yürütülen Burkan al-Gadab (Öfke Volkanı) Operasyonu Sözcüsü Albay Muhammed Kununu, doğudan üç noktada toplanan silahlı gruplarının hareketlerinin gözlemlendiğini duyurdu.  Kanunu, Cancavid (Sudanlı milisler) çeteleri, Wagner (Rus paralı askerler) çeteleri, Suriyeliler ve Yemenlilerden oluşan grupların lojistik destekle 112 silahlı araç ve mühimmat yüklü araçlar üzerinde yaklaştıkları bilgisini verdi.
LUO’nun Sirte'nin doğusundan Cufra’ya ve oradan da Sabha'nın güneyine uzanan kontrol noktaları kurduğunu belirten Kanunu, son olarak çok sayıda Cancavid paralı askerleriyle birlikte 70 silahlı araç ve mühimmat yüklü kamyonun Sirte'ye ulaştığını kaydetti.



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.