Dünya çapında Kovid-19 vaka sayısı 30 milyon sınırına yaklaştı

Londra'da bir açık hava restoranı (Reuters)
Londra'da bir açık hava restoranı (Reuters)
TT

Dünya çapında Kovid-19 vaka sayısı 30 milyon sınırına yaklaştı

Londra'da bir açık hava restoranı (Reuters)
Londra'da bir açık hava restoranı (Reuters)

Hazırlanan istatistiklere göre yeni tip koronavirüs (Kovid-19) dünyada en az 924 bin 968 kişinin yaşamını yitirmesine yol açtı. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) Çin'deki ofisinin geçen yıl Aralık ayı sonunda salgının ortaya çıktığını duyurmasından bu yana vaka sayısı ise 30 milyona yaklaştı.
AFP’nin haberine göre, söz konusu verilere göre salgının başlangıcından bu yana tüm dünyada 29 milyon 61 bin 830 koronavirüs vakası kaydedildi. İyileşenlerin sayısı ise 19 milyon 334 bin kişiye ulaştı.
AFP’ye göre bazı ülkeler ciddi vakalar dışında testler yapmazken, diğer ülkeler ise takip için vakaların temas ettiği kişilere test yapmaya öncelik verdiğinden bu rakamlar gerçek vaka sayısının sadece bir kısmını yansıtıyor. Diğer taraftan, çoğu gelişmemiş ülke de imkansızlıklar nedeniyle sınırlı sayıda test yapılıyor.
Dünya çapında Pazar günü 3 bin 844 yeni ölüm ve 253 bin 832 vaka kaydedildi. Son 24 saatte en fazla ölüm kaydeden ülkeler Hindistan (1 bin 136 ölüm), ABD (494) ve Brezilya (415) oldu. Johns Hopkins Üniversitesi’nin istatistiklerine göre, 6 milyon 520 bin 235 vakadan 194 bin 81 ölümle koronavirüsten en çok etkilenen ülke ABD oldu. Ülkede iyileşenlerin sayısının ise en az 2 milyon 451 bin 406 kişiye yükseldiği bildirildi.
ABD’den sonra en çok etkilenen ülkeler arasında 4 milyon 330 bin 455 vaka ile 131 bin 625 ölüm kaydeden Brezilya, ardından 79 bin 722 ölümle (4 milyon 846 bin 427 vaka) Hindistan, 70 bin 821 ölümle Meksika (668 bin 381 vaka) ve 41 bin 628 ölümle İngiltere (368 bin 504 vaka) yer aldı.
Bunlardan sonra en çok etkilenen bölgelerden Peru, 100 bin kişi başına 93 ölümle nüfusuna göre en fazla ölümün yaşandığı ülke oldu. Peru’yu Belçika (86), İspanya (64), Bolivya (63) ve Şili (63) izledi.
Bugüne kadar Çin (Makao ve Hong Kong hariç),  85 bin 194 vakadan (Pazar ve Pazartesi arasında 10 yeni vaka) 4 bin 634 ölüm kaydetti. Ülkede iyileşenlerin sayısı ise 80 bin 415 kişiye ulaştı.
Latin Amerika ve Karayipler bölgesi Pazartesi gününe kadar (sabah saat 11.00) 8 milyon 282 bin 745 vakadan 310 bin 597 ölüm kaydetti. Avrupa bölgesi 4 milyon 495 bin 833 vakadan 221 bin 352 ölüm kaydederken, ABD ve Kanada'da birlikte açıklanan ölüm sayısı 203 bin 292'ye (6 milyon 656 bin 859 vaka) ulaştı.
Asya'da 116 bin 93 ölüm (6 milyon 553 bin 850 vaka), Ortadoğu’da 40 bin 141 ölüm (1 milyon 686 bin 419 vaka), Afrika’da 32 bin 616 ölüm (1 milyon 355 bin 521 vaka) ve Okyanusya’da 877 ölüm (30 bin 604 vaka) kaydedildi.
Söz konusu rakamlar, AFP ofisleri tarafından yetkili ulusal makamlardan toplanan verilere ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayınlanan bilgilere dayanılarak hazırlandı.
Ulusal otoriteler tarafından sayılarda yapılan değişiklikler veya bunların yayımlanmasındaki gecikmeler nedeniyle son 24 saat içinde güncellenen sayılar bir önceki günün sonucuyla tam olarak eşleşmeyebilir.

WHO: Salgın durumu daha da şiddetlenecek
WHO Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge, AFP ile verdiği röportajda sonbahar mevsiminin bir önceki aşamadan daha sert geçeceğini belirterek Avrupa'da ölümlerin sabit kalarak vakaların hızla artmasının salgının yeni bir yayılma dönemine girdiğine işaret ettiğini vurguladı. Ayrıca, Kovid-19 salgını nedeniyle tam bir kapatma değil, sınırlı bir kapatma uygulanması gerektiğini ifade etti.
Kluge açıklamasında, "Salgın durumu daha da şiddetlenecek. Ekim ve Kasım aylarında ölümlerde artış göreceğiz” ifadesini kullandı. Öte yandan, Avrupa'da vaka sayısı artarken günlük ölümlerin stabil olduğu kaydedildi. WHO, Avrupa'da meydana gelen günlük ölüm sayılarındaki artışın yerini vakalardaki artışa bırakmasının salgının yeniden yayılmaya başladığının işareti olduğunu bildirdi. Kluge konuyla alakalı yaptığı açıklamada, "Ülkelerin bu tür kötü haberleri duymak istemediği bir noktadayız ve bunu anlıyorum" dedi. Kluge, aynı zamanda “Salgının bir noktadan sonra gerileyeceğine inanıyoruz” dedi.
Avrupa'daki Dünya Sağlık Örgütü, salgınla mücadeleye yönelik önlemleri görüşmek ve beş stratejisi üzerinde anlaşmaları için Pazartesi ve Salı günü olmak üzere yaklaşık 50 üye ülkeyi kapsayan bir toplantı düzenleyecek. BM’nin Kopenhag merkezinden bir yetkilisi, henüz geliştirilmekte olan bir aşının tüm aşamaları bitmeden salgının sona ermesine yol açacağı vaadinde bulunanları uyardı.
BM yetkilisi Belçikalı doktor şu ifadeleri kullandı:
“Her zaman duyuyorum aşı salgının sonu olacak diyorlar. Tabii ki hayır! Aşının nüfusun tüm kesimleri için etkili olup olmayacağını bile bilmiyoruz. Elde ettiğimiz deliller bunun bazıları için etkili olacağını gösterirken diğerleri için etkili olmayacağını gösteriyor.”
Öte yandan Kluge, Avrupa'nın bir dayanışma duygusu göstereceğini umarak, "Farklı aşılar sipariş etmek zorunda kalırsak lojistik bir kabusla karşılaşacağız. Bu salgının sonu onunla yaşamayı öğrendiğimizde gelir ve bu bize bağlı. Bu son derece olumlu bir mesaj” diye konuştu.
Yeni bir salgın durumu karşısında son aylarda yetkililerin kafa karışıklığı yaşadığına dikkati çeken Kluge, halk arasındaki güvensizlik atmosferinin ışığında, sağlık krizinin son derece siyasallaştırılmış yönetimine karşı uyarıda bulundu. AFP’nin  raporuna göre Kluge, Kovid-19’a karşı verilecek yanıtların halk sağlığıyla ilgili salgın verilerine dayanması gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
"WHO birçok kez eleştirildi. Ancak tam olarak bilmediğimiz konularda açıklama yapmak çok zor. Bazıları yeterince açıklama yapmadığımızdan söz ederken, diğerleri sınırları aştığımızı düşünüyor."
Kluge, araştırmaların aşamalı olarak ilerlediğini ve eksik kaldığını, ilk kez kararların eksik bir kanıta dayalı olarak verilmesi gerektiğini söyledi. Kluge açıklamasında, “Siyaset, bazı ülkelerde bilim adamlarına göre hareket ederken ne yazık ki diğer ülkelerde insanların bilimi sorguladığını görüyoruz ki bu çok tehlikeli bir durum" dedi. 
Avrupa'da koronavirüs vaka sayısı, özellikle İspanya ve Fransa'da son haftalarda önemli ölçüde arttı. Cuma günü, WHO’nun Avrupa şubesinin 55 üye ülkesinde, WHO’nun genel verilerine göre Nisan ayında kaydedilen zirve rakamlardan daha yüksek olarak 51 binden fazla yeni vaka kaydedildi. Ancak aynı kaynaklara göre bugüne kadar günlük ölümlerin sayısı geçen Haziran ayının başından beri sabit kalarak 400 ila 500 ölüm arasında değişti. 
Kluge, salgını yönetme şeklinin geçen kış sonundaki gibi olmaması gerektiğini belirterek  şu ifadeleri kullandı: 
"Geçtiğimiz Şubat ayında tüm topluluğu hedef aldık. Ancak şimdi virüsü hedefleyeceğiz. Okullar geçici olarak ve belirli yerlerde kapatılmalı. Ancak iyi bir takip sistemi benimsersek virüsü yerel olarak kontrol edebilir ve birkaç hafta sonra kısıtlamaları hafifletebiliriz."



Türkiye, Afrika'daki varlığını silah ve ticaretle güçlendiriyor

Türkiye, Afrika'ya çok sayıda ticari ve askeri teklifte bulunuyor (Reuters)
Türkiye, Afrika'ya çok sayıda ticari ve askeri teklifte bulunuyor (Reuters)
TT

Türkiye, Afrika'daki varlığını silah ve ticaretle güçlendiriyor

Türkiye, Afrika'ya çok sayıda ticari ve askeri teklifte bulunuyor (Reuters)
Türkiye, Afrika'ya çok sayıda ticari ve askeri teklifte bulunuyor (Reuters)

Sagir el-Haydari

Fransa'nın Afrika'daki nüfuzunun gerilediği ve Rusya ve Çin gibi diğer küresel güçlerin kıtada nüfuz mücadelesine girdiği bir dönemde, Türk diplomasisi, çok sayıda silah kullanarak kaynak zengini Afrika kıtasında daha geniş kapsamlı bir varlık gösterme arayışında kararlılıkla ilerliyor.

Türkiye, son dönemde Afrika ülkelerine Bayraktar İHA'ları gibi Türk askeri teçhizatı tedarik ederek verimli askeri ortaklıklar kurmayı başardı. Ancak iş bununla da bitmiyor, Ankara’nın, Afrika Boynuzu gibi bölgelerdeki ciddi krizlerin yatıştırılmasını sağlayan arabuluculukları da bulunuyor.

Bu çabaların bir parçası olarak geçtiğimiz günlerde düzenlenen Antalya Forumu'na, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud başta olmak üzere çok sayıda Afrikalı yetkili katıldı. Ne var ki Ankara'nın oynamaya başladığı ileri rollere rağmen Fransa gibi diğer güçlerin yerini alıp alamayacağı belirsiz.

Stratejik ortak

Aralık 2024'te Türkiye Etiyopya ile Somali arasında arabuluculuk yapacağını duyurdu ve bu adım iki ülke arasındaki anlaşmazlıkların çözülmesiyle sonuçlandı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, anlaşmayı “tarihi” olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Türkiye, Afrika'daki diplomatik varlığını önemli ölçüde pekiştirdi. Dışişleri Bakanlığı verilerine göre, 2002 yılında 12 olan büyükelçilik sayısı, 2022 yılında 44 büyükelçilik ve konsolosluğa yükseldi. Bu arada Ankara'daki Afrika diplomatik temsilcilikleri 2008'de 10 iken 2023'te 38'e çıktı.

Siyasi araştırmacı Taha Avdetoğlu, “Türkiye, Fransa gibi diğer sömürgeci ülkelerin aksine, Afrika kıtasındaki varlığını stratejik bir ortak olarak güçlendirmeyi başardı. Coğrafi konumu ve birçok alandaki uzmanlığından yararlanarak uzun vadeli ilişkiler geliştirdi, Afrika, Türkiye'nin jeostratejik çıkarları için önemli bir derinlik haline geldi” değerlendirmesinde bulundu.

fdghyjukı
Türkiye Afrika kıtasındaki varlığını stratejik bir ortak olarak güçlendirmeyi başardı (Reuters)

Avdetoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye'nin, askeri üs kurmuş olduğu Somali'de, enerji güvenliği ve petrol arama gibi birçok kanaldan nüfuzunu artırmaya çalıştığını da gözlemledik. Türkiye, Afrika'da nüfuzunu tesis etme konusunda zorlu meydan okumalarla karşı karşıya kaldı. Özellikle uluslararası alanda Türkiye’nin rolünden derinden rahatsız olan bir diğer büyük güç olan Fransa ile karşı karşıya geldi. Türkiye yumuşak diplomasiyle başarıya ulaştı, dolayısıyla özellikle kıtada elde edilen başarıların ışığında, Türk-Afrika ilişkilerinin Ankara'nın dış politikasında önemli bir yer tutacağına inanıyorum. Bu sadece siyasi ve ekonomik yakınlaşmayla sınırlı kalmayacak, aynı zamanda savunma sanayi gibi hassas ve önemli bir alanı da kapsayacak.”

Nitekim Türkiye, birçok Afrika ülkesine askeri teçhizat temin etti ve Bayraktar İHA'ları şu anda kıta semalarında uçuyor. Bu adımların, Fransa'nın kıtadan güçlerini ve askeri teçhizatını çekmek zorunda kalmasının neden olduğu zararı telafi etme amacı taşıdığı düşünülüyor.

Ekonomik iş birliği

Türkiye'nin Afrika'ya olan ilgisi yeni değil. Ankara, 2005 yılında Afrika Birliği'nde daimi gözlemci statüsü elde etti ve o tarihten bu yana zorlu Afrika denkleminde kendine yer edinmeye çalışıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı, 2008'den bu yana yaklaşık 30 Afrika ülkesini ziyaret etti ve kobalt ve uranyum gibi değerli madenlere ev sahipliği yapan kaynak zengini bu ülkelere yatırımların yönlendirilmesini istedi.

Avdetoğlu şunu da söyledi: “Türkiye, ekonomik iş birliğiyle Afrika'da ilişkiler kurdu ve güçlendirdi. Son yıllarda enerji ve altyapı yatırımlarını artırarak geniş bir diplomatik rol üstlendi. Afrika ülkelerinde yeni konsolosluklar açıldı, önemli insani yardımlar sağlandı, güvenlik ve askeri iş birliği arttı. Türkiye ile Afrika arasındaki ticaret hacmi 2003 yılında 3 milyar dolar seviyesinden 2023 yılında yaklaşık 35 milyar dolara yükseldi.”

Genişleyen nüfuz

Afrika meseleleri konusunda uzman siyasi araştırmacı Muhammed Turşin ise, “Türkiye'nin Afrika'daki nüfuzu, birçok bölgesel güç gibi, giderek genişlemeye başladı. Ankara bu nüfuzu uzun yıllar boyunca burslar, yardımlar, yardım projeleri ve sivil toplumu destekleme yoluyla yumuşak diplomasiyi kullanarak oluşturdu” dedi.

Turşin, yumuşak diplomasinin Afrika'da Türkiye’nin nüfuzunu güçlendirme ve pekiştirmede başarılı olduğunu, son olarak Türkiye’nin, askeri ortaklıklardan yararlanarak Afrika ülkelerine Bayraktar gibi gelişmiş silah sistemleri tedarik etmeye başladığını sözlerine ekledi.

Turşin’e göre “Türk stratejisi askeri ve ekonomik boyutlara dayandı ve genellikle yumuşak diplomasiyi kullandı. Ankara, pek çok uluslararası güçten farklı bölgesel yönelimlere sahip ve her zaman kendi çıkarlarını ve ortaklık kurduğu ülkelerin çıkarlarını ön planda tutuyor.”

Türkiye, Fransa'nın Burkina Faso, Nijer, Mali gibi ülkelerden çekilmesinden faydalanmaya çalışarak, bu ülkelere askeri teçhizat temin etmeyi teklif etti. Bayraktar İHA'ların teslim edildiği Mali gibi bunlardan bazılarıyla anlaşmalar yapılmış durumda.

Sınırlı güç ve kapasite

Erdoğan, son döneminde ülkesinin Afrika ile ticaret hacmini 75 milyar dolara çıkarma arzusunda olduğunu dile getirdi. Ancak Rusya ve Çin gibi diğer bölgesel güçlerin de aynı şeyi yapmaya çabaladığı bir ortamda Ankara'nın bunu başarabileceği belirsiz.

Türkiye'nin Afrika'da yaklaşık 71 askeri ataşesi bulunuyor ve askeri satışları, insansız hava araçları ve diğer ekipmanlarla birlikte yaklaşık 328 milyon dolara yükseldi.

Nijeryalı siyasi araştırmacı Muhammed Aval, “Türkiye'nin gücü ve kapasitesi, Rusya gibi doğrudan çatışmalara dahil olmuş diğer ülkelerle karşılaştırıldığında sınırlı. Ancak Ankara'nın politikasının olumlu bir yönü de var; müdahalede bulunduğunda riskleri azaltması” dedi.

Aval, “Türkiye'nin ekonomik ve ticari alan ile sınırlı kalması, kendisi açısından olumlu bir nokta. Ancak askeri teçhizatını tanıtma hamlesi, ulusal güvenlikleri üzerindeki olumsuz etkilerinden zaten korkan diğer Afrika ülkelerinin öfkesini uyandırabilir” diye ekledi. “Özellikle Sahel bölgesinde yeni nesil yöneticilerin yükselişiyle birlikte Türkiye'nin Afrika'da yaşanan siyasal ve ekonomik değişimleri dikkatle ele alması gerektiğini” vurguladı.

.