Rus muhalif Navalny, Rusya'dan kıyafetlerinin kendisine geri verilmesini istedi

Rus muhalif Navalny, Rusya'dan kıyafetlerinin kendisine geri verilmesini istedi
TT

Rus muhalif Navalny, Rusya'dan kıyafetlerinin kendisine geri verilmesini istedi

Rus muhalif Navalny, Rusya'dan kıyafetlerinin kendisine geri verilmesini istedi

Rus muhalif siyasetçi Alexei Navalny, geçtiğimiz ay uçakta rahatsızlandığı sırada üzerinde bulunan kıyafetlerini Rusya'dan kendisine teslim etmesini isteyerek Moskova'yı önemli bir kanıtı saklamakla suçladı.
Rus muhalif siyasetçi Alexei Navalny, geçtiğimiz Ağustos ayında Sibirya'nın Omsk kentinden Moskova'ya uçuşu sırasında rahatsızlandıktan sonra tedavi için Almanya'ya gönderilmeden önce üzerindeki kıyafetlerinin kendisinden alındığını ifade etti. Navalny yaptığı açıklama, "Almanya'ya götürülmeme izin çıkmadan önce tüm giysilerimi çıkarıp beni tamamen çıplak yolladılar" ifadelerini kullandı. Rusya'dan kıyafetlerinin kendisine geri verilmesini talep eden Navalny, "Novichok'un vücudumda bulunduğu ve temas yoluyla enfeksiyonun mümkün olduğu düşünüldüğünde giysilerim çok önemli bir kanıt parçası" dedi. Rus muhalif, "Giysilerimin bir torbada dikkatlice paketlenip bana geri verilmesini talep ediyorum" ifadelerini kullanarak Rus yetkililere seslendi.
Rus yetkililer, Almanya'nın Navalny'nin Novichok tipi sinir gazı ile zehirlendiği yönündeki açıklamasının ardından olayın arkasında Rusya devletinin olduğu yönündeki iddiaları reddetmeye devam ediyor. Resmi bir ceza soruşturması açılmasını reddeden Rus yetkililer, daha fazla kanıt görmek istediklerini söyleyerek tıbbi verilerin kendilerine gönderilmesini istedi. Rusya taleplerin aksine davayla ilgili sadece ön soruşturma açmış, ilk edinilen delillerde zehirlenmeye dair bir kanıtın bulunmadığını ifade etmişti.
Navalny Rusya'yı zehirlenme olayında önemli bir kanıtı saklamakla suçlayarak, "Bu önemli kanıtı saklamak için 30 günlük ön araştırma kullanıldı" dedi.

Ne olmuştu?
Rus muhalif lider Navalny 20 Ağustos'ta Sibirya'nın Omsk kentinden Moskova'ya uçuşu esnasında uçakta fenalaşmış, daha sonra tedavi için Berlin'e götürülmüştü. Navalny'nin Berlin Charite Hastanesinde yapılan araştırmalar ve Bundeswehr laboratuarında yaptırılan analizde, Novitschok grubuna ait sinir gazıyla zehirlendiği belirlenmişti. Rusya'nın zehirlenme iddialarının asılsız olduğunu açıklaması üzerine Navalny'den alınan örneklerin gönderildiği Fransa ve İsveç'teki bağımsız laboratuvarlarda toksikolojik testler yapılmıştı. Navalny'nin zehirlendiği iki ülkedeki laboratuvarlar tarafından da teyit edilmişti.



Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
TT

Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı ve eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, BM'nin muazzam potansiyelini överken reform yapılmasının önemini vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki onay oturumunda konuşan Waltz şunları söyledi: “Çin'den Rusya'ya, Avrupa'dan gelişmekte olan ülkelere kadar herkesin anlaşmazlıkları çözmek için bir araya gelebileceği bir yer olmalı. Ancak 80 yılın ardından BM, temel misyonu olan barışı sağlama görevinden uzaklaştı. BM Şartı’na ve onun temel ilkelerine geri dönmeliyiz. ‘Barışı koruma’ amacı halen önemli bir role sahip, ancak reforma da ihtiyaç var.”

Waltz, ABD'nin BM operasyonlarının yüzde 25'ini finanse ettiğini, Afrika'daki misyonların ‘milyarlarca dolara mal olduğunu ve on binlerce askeri içerdiğini’ kaydetti. Waltz, “1940'lardan bu yana var olan, yenilenmiş bir yetkisi olmayan ve görünürde bir sonu olmayan iki misyonumuz var. BM Güvenlik Konseyi'ne misyonların süresini ve maliyetlerini sınırlandırması, hedeflerini netleştirmesi ve ulus inşasına değil barışı korumaya odaklanması için baskı yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

Waltz, Çin'le yüzleşmenin kendisi için ‘mutlak bir öncelik’ olduğunu vurguladı ve Pekin'in etkisine karşı koymak için ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte çalışma sözü verdi.

BM'de ‘antisemitizmle’ yüzleşmek

Öte yandan Waltz, BM Genel Kurulu'nun 2015-2023 yılları arasında İsrail aleyhinde 154 karar kabul ederken, diğer tüm ülkeler aleyhinde sadece 71 karar kabul ettiğine dikkat çekerek, ‘yaygın antisemitizmle’ yüzleşilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Waltz, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarını 7 Ekim olaylarına karışmakla ve okullarını da ‘Yahudi karşıtı nefreti öğretmekle’ suçlayarak, ‘UNRWA'nın dağıtılması’ gerektiğini bildirdi.

Waltz, ‘İsrail ile iş yapan ABD şirketlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin yeniden atanmasının bu önyargının bir tezahürü olduğunu’ söyledi.

Suriye ‘değerlendirilmesi gereken bir fırsat’

Suriye konusunda ise Waltz, ABD için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, önceliklerinin BM'deki müttefik ve ortaklarıyla birlikte çalışarak ‘Esed rejimini hedef alan ve İran'ın etkisini sınırlayan yaptırımları’ kaldırmak olacağını vurguladı.

Waltz, “Önümüzde değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ancak kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu bana Libya’yı hatırlatıyor, bir seçim yapmamız gerekiyor: Ya bu fırsatı değerlendiririz ya da Suriye kaosa sürüklenir ve bu da tüm bölgeyi beraberinde sürükleyebilir. Şu anda bu fırsat değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.

Suriye konusunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve diğer yetkililerle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini ifade eden Waltz, “Suriye'de Libya'da yaptığımızdan daha iyisini yapmayı umuyoruz” dedi.

Waltz sözlerini şöyle tamamladı: “ABD Başkanı'nın liderliğinde barış ve refahı yaymaya devam edebileceğimize ve ‘BM'yi yeniden büyük yapabileceğimize’ inanıyorum.”