Günümüz yaşlıları, önceki nesillerdeki akranlarına göre ‘daha genç’

Günümüz yaşlı insanları daha fazla fiziksel ve zihinsel becerilere sahip (Getty Images)
Günümüz yaşlı insanları daha fazla fiziksel ve zihinsel becerilere sahip (Getty Images)
TT

Günümüz yaşlıları, önceki nesillerdeki akranlarına göre ‘daha genç’

Günümüz yaşlı insanları daha fazla fiziksel ve zihinsel becerilere sahip (Getty Images)
Günümüz yaşlı insanları daha fazla fiziksel ve zihinsel becerilere sahip (Getty Images)

Bugün tanıştığınız yaşlıların 20-30 yıl önce tanıştığınız yaşlılar kadar yaşlı görünmediğini biliyor muydunuz? Peki bunun arkasındaki sebebin ne olduğunu merak ettiniz mi?  Sizinde bu şekilde yaşlanacağınızı mı? Bunları merak ettiyseniz size cevabın hayır olduğunu söyleyebiliriz.
Tribune Media Servisi’ne göre Finlandiya'da yapılan yeni bir araştırma, günümüz yaşlı insanlarının eski nesillerdeki akranlarına göre çok daha yüksek fiziksel ve zihinsel becerilere sahip olduğunu ortaya koydu. 30 yıl önce bir araştırma kapsamında yaşları 75 ila 80 arasında değişen yüzlerce Finlandiyalıya bir dizi fiziksel ve zihinsel test uygulandı. 2017/2018 yıllarında ise aynı testler yine 75 ila 80 yaşları arasındaki Finlandiyalılara uygulandı.
Günümüz yaşlılarının önceki gruba göre şu gibi temel farklılıkları gözlemlendi:
- Önceki gruba göre ortalama olarak saniyede 0,2 ila 0,4 metre daha hızlı yürüme
- Kavrama seviyesinde ortalama olarak yüzde 5 ila 25’lik bir artış
-  Diz uzatma kuvvetinde yüzde 20 ila 47 oranında bir artış
- Konuşmada akıcılık, mantık ve çalışma belleği seviyesinin daha yüksek olması
Jyväskylä Üniversitesi Gerontoloji ve Halk Sağlığı bölümünde profesör olarak görev yapan ve çalışmanın baş araştırmacısı olan Taina Rantanen’e göre bu sonuçlar günümüzdeki yaşlıların “daha genç gibi” hareket ettiğini ve düşündüğünü gösteriyor. Çünkü performans değerlendirmeleri bir kişinin gerçek yaşını yansıtıyor.
Araştırmacılar, daha iyi performansın daha yavaş bir yaşlanma sürecinden ya da orta yaşlarda becerilerin daha yüksek bir zirveye çıkmasından kaynaklandığını ve bunun da ileriki yıllarda daha iyi performans gösterilmesine katkı sağladığı düşünüyor.
Yakın bir zamanda yayınlanan başka bir araştırma öne sürülen son argümanı destekleyici bir nitelikteydi. Söz konusu araştırmaya göre daha yüksek bir eğitim seviyesi daha yüksek zihinsel becerilere sahip olunmasını sağlıyor. Bu da bu yeteneklerdeki gerilemeyi daha belirsiz bir hale getiriyor.
Aynı zamanda Finlandiyalı araştırmacılar daha uzun eğitim süreleri ile daha yüksek zihinsel kapasite seviyeleri arasında bir ilişki olduğunu ortaya koydu. Araştırmada yer alan Matti Munukka bu konuda “Bu grup farklı bir dünyada doğdu ve yaşadı” ifadelerini kullanarak beslenme, kişisel temizlik, sağlık hizmetleri, eğitim ve çalışma koşullarının düzeyinde birtakım iyileşmeler olduğuna dikkati çekti.
Diğer taraftan Rantanen yaşlanma konusunda düşünce şeklimizi değiştirmemiz gerektiğini dile getirdi ve “Sonuçlar yaşlanma konusundaki anlayışımızın eski olduğunu gösteriyor. Günümüzde orta yaş aşaması uzarken, ileri dönem yaşlılık süresinde önemli bir artış yaşanmadı” ifadelerini kullandı. 



Bilimsel uyarı: Yaygın bir viral enfeksiyon, kalp ve beyin hastalıkları riskini iki katına çıkarabilir

Çalışma, Kovid-19 veya grip geçiren kişilerin kalp krizi veya felç geçirme riskinin arttığını gösterdi (Pixabay)
Çalışma, Kovid-19 veya grip geçiren kişilerin kalp krizi veya felç geçirme riskinin arttığını gösterdi (Pixabay)
TT

Bilimsel uyarı: Yaygın bir viral enfeksiyon, kalp ve beyin hastalıkları riskini iki katına çıkarabilir

Çalışma, Kovid-19 veya grip geçiren kişilerin kalp krizi veya felç geçirme riskinin arttığını gösterdi (Pixabay)
Çalışma, Kovid-19 veya grip geçiren kişilerin kalp krizi veya felç geçirme riskinin arttığını gösterdi (Pixabay)

Yeni araştırmalar, bazı virüslerin insanları kalp hastalıklarına daha duyarlı hale getirebileceğine işaret etti.

Şarku’l Avsat’ın ABD merkezli haber sitesi Fox News’tan aktardığı habere göre bağımsız bir araştırma, koronavirüs (Kovid-19) veya grip hastalığına yakalanan kişilerin enfeksiyondan sonraki haftalarda kalp krizi veya felç geçirme riskinin ‘önemli ölçüde’ daha yüksek olduğunu (3 ila 5 kat daha yüksek) ortaya koydu.

Araştırmacılar, bu sonuçlara ulaşmak için 155 bilimsel çalışmayı inceledi. İncelemenin sonuçları bu hafta Amerikan Kalp Derneği Dergisi'nde (Journal of the American Heart Association) yayınlandı.

Çalışmanın baş yazarı ve Kaliforniya Üniversitesi Los Angeles David Geffen Tıp Fakültesi'nden Yard. Doç. Dr. Kosuke Kawai şunları söyledi:

“Çalışmamız, akut ve kronik viral enfeksiyonların, felç ve kalp krizi dahil olmak üzere kardiyovasküler hastalıklar için kısa ve uzun vadeli risklerle ilişkili olduğunu ortaya koydu.”

Amerikan Kalp Derneği'nden yapılan basın açıklamasına göre araştırmacılar, grip testi sonucu pozitif çıkan kişilerin, sonraki bir ay içinde kalp krizi geçirme olasılığının dört kat, felç geçirme olasılığının ise beş kat daha fazla olduğu sonucuna vardı.

Kovid-19 enfeksiyonu geçiren kişilerde sonraki 14 hafta boyunca kalp krizi veya felç geçirme olasılığı üç kat daha yüksekti ve bu risk bir yıla kadar yüksek seviyede kaldı.

İltihabın rolü

Açıklamaya göre vücut bir virüse karşı mücadele ederken bağışıklık sistemi iltihaplanmaya neden olan ve kanı pıhtılaşmaya daha yatkın hale getiren kimyasallar salgılıyor.

Bu etkiler, kişi enfeksiyondan kurtulduktan sonra bile bazen devam edebilir. Sürekli iltihaplanma ve pıhtılaşma, kalbe ek yük bindirebilir ve arterlerde plak birikimine yol açabilir. Bu da bazı kişilerin sonraki haftalarda kalp krizi veya felç geçirme riskinin neden daha yüksek olduğunu açıklamaya yardımcı olabilir.

Kardiyolog Dr. Bradley Schaeffer, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Bulgular, düşük dereceli iltihaplanmanın kan pıhtılaşmasını artırarak ve vücudumuza kan sağlayan arterlerin iç yüzeyine zarar vererek rol oynadığını gösteriyor.”

Dr. Schaeffer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İnflamasyon ile kalp damar hastalıkları (kardiyovasküler) arasındaki bağlantıyı zaten biliyorduk, ancak bu çalışma, birçok yaygın virüsün daha önce düşündüğümüzden daha büyük bir etkiye sahip olduğunu gösterdi.”

C-reaktif protein (CRP) olarak bilinen inflamasyon belirteçlerinin kalp damar hastalıkları riskinin artmasıyla ilişkili olduğunu açıklayan Dr. Schaeffer, “İnflamasyon, kötü kolesterolün (LDL) sızmasına ve plaklar oluşturmasına neden olan mikroskobik yırtıklar dahil olmak üzere çeşitli şekillerde arterlere zarar verebilir” dedi.

İltihaplanmanın devam etmesinin bu plakları dengesizleştirebileceğini ifade eden Dr. Schaeffer, “Ayrıca damar yırtılmalarına neden olabilir ve kalp krizi veya felce yol açabilir. İltihaplanma ayrıca trombositleri aktive ederek pıhtılaşma sürecini de harekete geçirir” diye ekledi.

Kronik enfeksiyon riski

Çalışma, insan bağışıklık yetmezlik virüsü (HIV), hepatit C virüsü ve varicella-zoster virüsü (herpes zoster veya zona hastalığına neden olan virüs) gibi bazı kronik virüslerin, uzun vadede kardiyovasküler hastalık riskiyle ilişkili olduğunu ortaya koydu.

Çalışmaya göre HIV'li kişilerin kalp krizi geçirme riskinin yüzde 60, felç geçirme riskinin ise yüzde 45 daha yüksek olduğu tespit edildi. Hepatit C'li kişilerin kalp krizi geçirme riski yüzde 27, felç geçirme riski ise yüzde 23 daha yüksekti. Herpes zoster virüsü ise kalp krizi riskini yüzde 12, felç riskini yüzde 18 artırıyor.

Yard. Doç. Dr. Kosuke Kawai de şu değerlendirmede bulundu:

“HIV, hepatit C ve Herpes-zoster için kardiyovasküler hastalık riskindeki artış, grip ve Kovid-19 sonrası kısa vadeli risk artışına kıyasla daha düşük, fakat bu üç virüsle ilişkili riskler, özellikle uzun soluklu olduğundan klinik olarak önemli olmaya devam ediyor.”

Herpes zoster virüsünün yaşamları boyunca yaklaşık her üç kişiden birini etkilediğini belirten Yard. Doç. Dr. Kawai, “Bu yüzden bu virüsle ilişkili artan risk, nüfus düzeyinde çok sayıda ek kardiyovasküler hastalık vakasına yol açıyor” dedi.

Riskin azaltılması

Araştırmacılar, grip aşısı olanlarda riskin azaldığını gösteren çalışmaları gerekçe göstererek grip, Kovid-19 ve zona aşısı yapılmasını önerdiler.

Yard. Doç. Dr. Kawai, sözlerine şöyle devam etti:

“Aşılama dahil olmak üzere viral enfeksiyonlara karşı önleyici tedbirler, kardiyovasküler hastalık riskini azaltmada önemli bir rol oynayabilir. Önleme, özellikle halihazırda kardiyovasküler hastalığı olan veya risk faktörleri bulunan yetişkinler için önem taşıyor.”

Dr. Schaeffer de bu yaygın virüslerin çoğuna karşı aşı olmanın ‘önemli bir önleyici strateji’ olduğu konusunda Yard. Doç. Dr. Kawai ile aynı düşünüyor.

Çalışmanın kısıtlı kaldığı bazı noktaların olduğuna dikkati çeken araştırmacılar, bunlardan birinin çalışmanın randomize kontrollü çalışmalar yerine gözlemsel çalışmalara dayanması olduğunu söyledi.

Açıklamada şöyle denildi:

“Çoğu çalışma tek bir virüsle enfeksiyonu incelediğinden, virüs veya bakterilerle çoklu enfeksiyonların sonuçları nasıl etkileyebileceği belirsizliğini korur. Nüfusun genelini etkileyen viral enfeksiyonlara odaklanan çalışma, (organ nakli yapılan kişiler gibi) bu tür enfeksiyonlardan orantısız bir şekilde etkilenebilecek yüksek riskli grupları tanımlamadı.”

Araştırmacılar, kalp damar hastalığı olan kişiler için aşı önerilerinin değerlendirilmek üzere bir doktora danışılması tavsiyesinde bulundu.


Oscar adayı yıldız tanımadığı birine böbreğini bağışlayacak

Jesse Eisenberg'ün (solda) Kieran Culkin'le (sağda) birlikte başrolleri paylaştığı Gerçek Acı, vefat eden büyükannelerini yad etmek için onun doğup büyüdüğü Polonya'ya giden iki kuzenin hikayesini anlatıyor (Searchlight Pictures)
Jesse Eisenberg'ün (solda) Kieran Culkin'le (sağda) birlikte başrolleri paylaştığı Gerçek Acı, vefat eden büyükannelerini yad etmek için onun doğup büyüdüğü Polonya'ya giden iki kuzenin hikayesini anlatıyor (Searchlight Pictures)
TT

Oscar adayı yıldız tanımadığı birine böbreğini bağışlayacak

Jesse Eisenberg'ün (solda) Kieran Culkin'le (sağda) birlikte başrolleri paylaştığı Gerçek Acı, vefat eden büyükannelerini yad etmek için onun doğup büyüdüğü Polonya'ya giden iki kuzenin hikayesini anlatıyor (Searchlight Pictures)
Jesse Eisenberg'ün (solda) Kieran Culkin'le (sağda) birlikte başrolleri paylaştığı Gerçek Acı, vefat eden büyükannelerini yad etmek için onun doğup büyüdüğü Polonya'ya giden iki kuzenin hikayesini anlatıyor (Searchlight Pictures)

Oscar adayı oyuncu Jesse Eisenberg, birkaç hafta içinde son derece anlamlı bir adım atmaya hazırlanıyor. Ünlü aktör, bir böbreğini tanımadığı bir kişiye bağışlayacağını açıkladı.

Oyuncu, geçen hafta NBC'nin Today programına verdiği röportajda kararıyla ilgili konuştu:

6 hafta içinde böbreğimi bağışlayacağım. Bunu gerçekten yapıyorum.

Neden böyle bir adım attığı sorulduğunda ise, "Nedenini tam olarak bilmiyorum. Kan bağışı yapmaya başladıktan sonra bu konuda çok motive oldum. Aralık ayı ortasında tamamen gönüllü bir bağış yapacağım. Gerçekten çok heyecanlıyım" diye yanıtladı.

Sosyal Ağ'ın (The Social Network) Oscar adayı yıldızı, Today.com'a yaptığı açıklamada bağışın "neredeyse risksiz ve son derece gerekli" olduğunu belirterek şunları ekledi:

İnsanlar bunun ne kadar mantıklı bir şey olduğunu fark edecek bence. Zamanınız ve isteğiniz varsa, kesinlikle yapılması gereken bir şey.

Oyuncu, bu fikri yaklaşık 10 yıl önce aklına koyduğunu ancak süreci hayata geçirebilmesinin zaman aldığını söyledi. Operasyonun aralık ortasında yapılması planlanıyor.

42 yaşındaki Eisenberg, bağış sürecinin nasıl işlediğini şöyle anlattı:

Diyelim ki Kansas City'de biri böbreğe ihtiyaç duyuyor ama çocuğu ya da yakını doku uyumu nedeniyle bağış yapamıyor. Benim böbreğim o kişiye uyuyorsa, ona veriliyor. O kişinin yakını da başka biriyle eşleşirse kendi böbreğini bağışlayabiliyor. Bu şekilde zincirleme bir sistem oluşuyor ama bunun işleyebilmesi için en başta tamamen gönüllü bir bağışçının süreci başlatması gerekiyor.

ABD'de halihazırda ciddi bir organ bağışı açığı bulunuyor. Sağlık Kaynakları ve Hizmetleri İdaresi'nin (HRSA) verilerine göre Eylül 2024 itibarıyla yalnızca böbrek nakli bekleyen yaklaşık 90 bin kişi var.

Eisenberg ayrıca, böbreğini bağışlayan kişilerin "ya ileride ailesinden birinin de böbreğe ihtiyacı olursa" endişesini taşımaması gerektiğini belirtti:

Artık sistem şöyle işliyor: Ulusal Böbrek Kayıt Programı'nın aile kuponu sistemi sayesinde, ihtiyaç doğarsa öncelikli listeye kimin alınmasını istediğinizi belirleyebiliyorsunuz.

Oyuncu ayrıca birkaç aydır düzenli olarak kan bağışında bulunduğunu söyledi.

Bu yıl senaryosunu yazıp yönettiği Gerçek Acı'yla (A Real Pain) "En İyi Özgün Senaryo" dalında Oscar'a aday gösterilen Eisenberg, 12 Kasım'da vizyona girecek Sihirbazlar Çetesi 3: Daha Bir Şey Görmediniz'de (Now You See Me: Now You Don't) de rol alıyor.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, TODAY.com


James Cameron usta sinemacıyı andı: Onsuz Terminatör olmazdı

1991 yapımı Terminatör 2: Mahşer Günü'nde Arnold Schwarzenegger, direniş tarafından John Connor'ı korumak üzere gönderilen Terminatör rolünde (Tri-Star Pictures)
1991 yapımı Terminatör 2: Mahşer Günü'nde Arnold Schwarzenegger, direniş tarafından John Connor'ı korumak üzere gönderilen Terminatör rolünde (Tri-Star Pictures)
TT

James Cameron usta sinemacıyı andı: Onsuz Terminatör olmazdı

1991 yapımı Terminatör 2: Mahşer Günü'nde Arnold Schwarzenegger, direniş tarafından John Connor'ı korumak üzere gönderilen Terminatör rolünde (Tri-Star Pictures)
1991 yapımı Terminatör 2: Mahşer Günü'nde Arnold Schwarzenegger, direniş tarafından John Connor'ı korumak üzere gönderilen Terminatör rolünde (Tri-Star Pictures)

Oscar adayı görüntü yönetmeni Adam Greenberg'ün 88 yaşında hayatını kaybetmesinin ardından yönetmen James Cameron, Terminatör serisinin ilk iki filminde birlikte çalıştığı dostuna duygusal bir veda mesajı yayımladı.

Üç Oscar ödüllü yönetmen, Deadline'a yaptığı açıklamada Greenberg'ün kendisi için "yol gösterici bir ışık" olduğunu belirtti. Cameron, kariyerinin dönüm noktası sayılan 1984 tarihli Terminatör'de (The Terminator) Greenberg'le ilk kez birlikte çalıştıklarını hatırlattı. 

Kanadalı sinemacı, usta görüntü yönetmeninin 1991 tarihli devam filmi Terminatör 2: Mahşer Günü (Terminator 2: Judgment Day) için de "büyük bir nezaketle" geri döndüğünü söyledi.

Cameron, "Adam'dan sadece görüntü yönetimi değil, bağımsız yapım ruhu konusunda da çok şey öğrendim" dedi.

Bütçe kısıtlamalarının sanatsal ifadesini engellemesine asla izin vermezdi. Ben onunla ilk filmimde çalışırken o çoktan onlarca projeye imza atmıştı. Onun o mücadeleci, 'yapabiliriz' ruhu, en büyük prodüksiyonlarda bile bana ışık olmaya devam etti.

71 yaşındaki Cameron sözlerini şöyle sürdürdü:

Birkaç yıl önce yeniden görüştük. Terminatör 2'nin 3D yeniden gösterimi için renk düzenlemesine yardım etmek üzere stüdyoya gelmişti. O sırada bir gece sahnesindeki mavi tonların fazla mor göründüğünü, biraz daha camgöbeği olması gerektiğini renk uzmanına anlatmaya çalışıyordum. Adam sahneye bir baktı, beni kenara çekip 'Jim, sence biraz camgöbeği dokunuşu gerekmiyor mu?' dedi. 20 yılı aşkın zaman sonra o ton farkını hatırlıyordu. İşte bu gerçek bir ustalık. Artık renkleri onun gözleriyle görüyorum.

Cameron, Greenberg'ün Terminatör filmlerinde "vazgeçilmez" olduğunu da vurguladı:

Terminatör filmlerimi onsuz yapamazdım. Bana rengin ve ışığın hikaye anlatımındaki gücünü öğretti. Kimse gece çekimlerinde onun kadar iyi değildi. El kamerası kullanımında kendimle gurur duyarım ama bunu da ondan öğrendim. O gerçek bir ustaydı. Bir nesil sinemacıya ilham verdiğine eminim. Onunla çalışabilme ayrıcalığına sahip olan az sayıdaki kişiden biri olduğum için çok şanslıyım. Yeteneği ve ruhu çok özlenecek.

Sinematografi kariyerine İsrail'de başlayan ve daha sonra Hollywood'a adım atan Greenberg, Terminatör serisinin ilk iki filminde görüntü yönetmenliği yapmıştı. Terminatör 2'yle En İyi Görüntü Yönetimi dalında Oscar'a aday gösterilmişti.

1984 tarihli Büyükelçi'de (The Ambassador) Greenberg'le çalışan görüntü yönetmeni Avraham Karpick, usta ismin perşembe günü yaşamını yitirdiğini duyurarak meslektaşını anan ilk isimlerden biri olmuştu.

Independent Türkçe, Deadline, CBR.com