Washington Post, Sincan'dan aktardı: Çin son bir yılda Uygurlar için en az 60 yeni gözaltı merkezi inşa etti

Kaşgar'da kapısında Çin bayrağı dalgalanan ve yeni bir gözaltı kampı olduğu düşünülen tesis (Anna Fifield/Washington Post)
Kaşgar'da kapısında Çin bayrağı dalgalanan ve yeni bir gözaltı kampı olduğu düşünülen tesis (Anna Fifield/Washington Post)
TT

Washington Post, Sincan'dan aktardı: Çin son bir yılda Uygurlar için en az 60 yeni gözaltı merkezi inşa etti

Kaşgar'da kapısında Çin bayrağı dalgalanan ve yeni bir gözaltı kampı olduğu düşünülen tesis (Anna Fifield/Washington Post)
Kaşgar'da kapısında Çin bayrağı dalgalanan ve yeni bir gözaltı kampı olduğu düşünülen tesis (Anna Fifield/Washington Post)

Çin'in uluslararası çapta gelen tepkilere rağmen Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde Uygurlar başta olmak üzere Müslüman azınlıklara yönelik gözaltı merkezlerini artırdığına dair yeni kanıtlar ortaya çıktı.
Gelişmeleri yerinde inceleyen Washington Post, Çin'in son bir yılda Uygurlar için en az 60 yeni gözaltı merkezi inşa ettiğini bildirdi.
Anna Fifield imzalı haberde, Kaşgar'da yüksek duvarlar ve nöbetçi kuleleriyle çevrili, tepesinde kırmızı ulusal bayrağın dalgalandığı bir kamptan bahsedilirken, ocak ayında açılan ve 5 katlı 13 binadan oluşan bu yeni yerleşkenin 10 binden fazla kişiyi barındıracak kapasitede olduğu aktarıldı.
Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü'nün (ASPI) bir girişimi olan Sincan Veri Projesi'nin elde ettiği bilgilere göre, Kaşgar'ın, Sincan'da Çinli yetkililerin kullandığı cezaevi tipi onlarca gözaltı merkezinin bulunduğu bölgelerden biri olduğu kaydedildi.
Haberde, Washington Post'un bölgeye yaptığı ziyaretler ve ASPI'ın topladığı delillerin, uluslararası kamuoyundan gelen baskılar ve tepkilere rağmen Çin'in bölgede uyguladığı baskı stratejilerinde pek bir değişim olmadığı, aksine bu tarz uygulamaların yeni bir aşamaya girdiği ifade edildi.
Çin yönetimi bir süredir yaptığı açıklamalarda, Müslümanların çoğunlukta olduğu Sincan'da "mesleki eğitim merkezi" adını verdiği tesislerde bulunan kişileri "radikallikten arındırma" amacı taşıdıklarını ve "eğitimden geçirilen kişilerin mezun edilip topluma yeniden kazandırıldığını" iddia ediyordu.
Ancak ASPI kuruluşundan araştırmacı Nathan Ruser son bulgulara dair değerlendirmesinde "Bu durum, Çin hükümetinin yaptığı açıklamaların açıkça yalan olduğunu gösteriyor" ifadesini kullandı ve sadece "gözaltı tarzında bir değişiklik" olduğunu söyledi.
Haberde yapılaşmayla ilgili örnekler verilirken, sıfırdan inşa edilen ya da geçen yıldan bu yana genişletilen en az 60 tesisten birinde yüksek duvarlara ek olarak projektörler yerleştirildiği ve 5 kat uzun dikenli tel örgü çekildiği kaydedildi.
Uydu görüntülerinin de tutukluları tesis içindeki bir işletim merkezine göndermeye yarayan bir tüneli ve tutukluların Çin bayrağı önünde bağlılık yemini etmeye zorlandıkları diğer kampları hatırlatan geniş bir avluyu ortaya koyduğu belirtildi.

Kaşgar'da yapımı süren bir tesis (Lorenz Huber/Washington Post)
Söz konusu girişimin insanları alıkoymak ve toplumdan fiziksel olarak ayrı tutmak için daha gelişmiş düzeyde bir tasarım olduğunu belirten Ruser, "Bu yüksek güvenlikli gözaltı merkezlerinde insanları rehabilite edici hiçbir özellik yok. Daha çok cezaevi gibi görünüyorlar" diye konuştu.

ASPI: Sincan'da 380 gözaltı merkezi var
Kaşgar dışında görüldüğü gibi bazı cezaevi tarzı tesislerin yeni olduğunun anlatıldığı haberde, bazılarınınsa yüksek güvenlikli bölgeler haline getirilerek genişletildiği ve uydu görüntülerine bakıldığında Sincan genelinde 14 kadar yeni tesisin yapımının sürdüğü aktarıldı.
Bu arada Avustralyalı düşünce kuruluşu ASPI yaptığı açıklamada, Çin'in Sincan'da 380 gözaltı merkezi çalıştırdığını bildirdi.
AFP'nin haberine göre açıklamada, uydu görüntüleri, görgü tanıklarının ifadeleri, basında yer alan haberler ve inşa sürecine dair resmi belgelerden elde edilen kanıtlara göre Temmuz 2019-Temmuz 2020 döneminde 61 tesisin yeni inşa edildiği ya da genişletildiği belirtildi.
Çin yönetiminin Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde Uygur Türkleri ve diğer azınlar için kurduğu belirtilen kamplarla ilgili yürütülen ve geçen ay paylaşılan bir çalışma, bu alanlarla ilgili yeni bilgileri ortaya koymuştu.
Coğrafi veri analisti ve mimar Alison Killing, gazeteci Megha Rajagopalan ve dijital güvenlik uzmanı Christo Buschek'in iki yıllık titiz incelemelerine dayanan ve BuzzFeed News'de yayımlanan makale, Çinli arama motoru Baidu'nun harita platformunda bazı bölümlerin karartıldığını ve bu konuda yapılan incelemelerin, tartışmalı kamplara dair son bulguları gün yüzüne çıkardığını göstermişti.
Baidu'nun harita platformunda bazı bölümleri gizlediğini fark eden ekip, inceledikleri alanlardan 315'inin mevcut hapsetme programının parçası olarak kullanıldığına inandıklarını ve 4 yılda 268 yeni kamp ya da cezaevinin kurulduğunu kaydetmişti.
 
Independent Türkçe, Washington Post, AFP



İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
TT

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)

Filistinli onlarca gazeteci, Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Tıp Kompleksi önünde bir araya geldi. Gazeteciler, İsrail saldırılarında öldürülen meslektaşlarının fotoğraflarını taşıdı.

Basın mensupları, Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasındaki savaşı haberleştirmek için ağır bir bedel ödüyor.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının başlangıcından bu yana 212 gazetecinin (bazıları evlerinde aileleriyle birlikte olmak üzere) öldürüldüğünü, 409'unun ise yaralandığını açıkladı. Yaralılardan bazıları kalıcı uzuv kaybı yaşadı, bazıları da felç geçirdi. Resmi kaynaklara göre İsrail güçleri 48 gazeteciyi de tutukladı.

Görsel kaldırıldı. Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlamak için toplandı. (WAFA)

Doğrudan hedef alınma

Şarku’l Avsat’ın Birleşmiş Milletler’in (BM) haber sitesi UN News'ten aktardığına göre Sami Şehade, Nisan 2024'te Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta geçirdiği ağır bir yaralanmanın ardından bacağını kaybetti. Ancak o fotoğraf makinesini aldı ve Gazze Şeridi'ndeki trajik olayları belgelemek için sahaya döndü.

Engelinin kendisini çalışmaktan alıkoymasına izin vermeyen Şehade, “Tüm bu engellerle karşılaşsam bile foto muhabirliğini bırakmam mümkün değil” dedi.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü her yıl 3 Mayıs'ta kutlanıyor ve medyanın hesap verebilirlik, adalet, eşitlik ve insan haklarını vurgulamadaki rolüne odaklanıyor.

Koltuk değneklerine yaslanan Şehade, mavi renkli basın yeleğini giyerek kamerasının arkasında durmuş, meslektaşlarıyla birlikte yıkıntıların arasında çalışıyordu.

Şehade, “Yaşanan tüm suçlara tanık oldum ve sonra bana karşı işlenen bir suça tanık olduğum an geldi... Ben bir saha gazetecisiydim, açık bir alanda kamera taşıyordum, beni gazeteci olarak tanımlayan bir kask ve yelek giyiyordum. Ama yine de doğrudan hedef alındım” ifadelerini kullandı.

Bu olay onun hayatında bir dönüm noktası oldu. Şehade durumunu şöyle açıkladı: “Daha önce kimsenin yardımına ihtiyacım yoktu ama şimdi var. Bu yeni gerçekliğin üstesinden gelme kararlılığına sahibim. İşte biz Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler bu halde bile çalışmalıyız.”

Görsel kaldırıldı.Gazze Şeridi'ne düzenlenen İsrail saldırılarının birinde bacağını kaybeden Filistinli gazeteci Sami Şehade (UN News)

Sokaklarda çalışmak

Gazze Şeridi'nde yıkılmış bir binanın enkazı arasında bir meslektaşıyla birlikte çekim yapan gazeteci Muhammed Ebu Namus, “Dünya Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlarken, Filistinli gazeteciler savaşta yıkılan işyerlerini hatırlıyor” dedi.

Ebu Namus sözlerini şöyle sürdürdü: “İşimizi yapmak için ihtiyacımız olan asgari şey elektrik ve internet, ancak birçok yerde yok. Bu yüzden internet sağlayan dükkanlara başvuruyoruz. Sokaklar artık bizim ofislerimiz.”

İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgali sırasında Filistinli gazetecilerin hedef alındığına inandığını ifade eden Ebu Namus, medya çalışanlarının ‘ister Filistin'de ister dünyanın başka bir yerinde çalışsınlar’ korunması gerektiğini söyledi.

Görsel kaldırıldı.Filistinli gazeteci Muhammed Ebu Namus ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı takip eden meslektaşı (UN News)

Kaldırımlarda kan var

Filistinli Gazeteciler Sendikası'nın çağrısıyla Dünya Basın Özgürlüğü Günü münasebetiyle düzenlenen mitinge, çeşitli yerel ve uluslararası kuruluşlardan gazeteciler ve medya profesyonellerinin yanı sıra aktivistler ve insan hakları savunucularından oluşan kalabalık bir grup katıldı.

WAFA'ya göre kalabalık, gazeteciler için uluslararası koruma ve Gazze Şeridi'nde medya çalışanlarına karşı işlenen suçlara sessiz kalma ve suç ortaklığı politikasına son verilmesini talep etti.

Filistinli Gazeteciler Sendikası Başkan Yardımcısı Tahsin el-Astal, “Dünyanın yok etmek istediği Filistin'in sesini ve gerçeği savunmak için mesleki araçlarını taşırken şehit edilen meslektaşlarımızın kanı halen kaldırımlarda ve yıkılan evlerdeyken bugünü anıyoruz. İşgalci İsrail’i bu suçlardan tamamen sorumlu tutuyor ve uluslararası kurumları katillerin hesap vermesi için ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz. Ayrıca uluslararası medyayı da yanımızda durmaya ve katliam karşısında sessiz kalmamaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

El-Astal, hiçbir güvenlik garantisinin olmaması, basın kuruluşlarının tahrip edilmesi ve medya çalışanlarının en temel çalışma araçlarından mahrum bırakılması nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki medya durumunun dünyadaki en tehlikeli durumlardan biri haline geldiğini belirtti.