Netanyahu ve eşinin kirli çamaşırlarını yanlarında getirmeleri ABD’yi rahatsız ediyor

ABD’li yetkililere göre Netanyahu ve eşi Washington'a giderken içi kirli giysilerle dolu çantaları yanlarına almayı alışkanlık haline getirdiler.

Binyamin Netanyahu ve eşi Sara. (AFP)
Binyamin Netanyahu ve eşi Sara. (AFP)
TT

Netanyahu ve eşinin kirli çamaşırlarını yanlarında getirmeleri ABD’yi rahatsız ediyor

Binyamin Netanyahu ve eşi Sara. (AFP)
Binyamin Netanyahu ve eşi Sara. (AFP)

Misafirlerin ziyaret ettikleri evin kurallarına uymaması, mahremiyeti umursamaması veya sürpriz ziyaretlerde bulunması rahatsız edici bir durumdur. Ancak çoğu zaman iyi niyetin sömürülmesinin önüne geçilemez. Örneğin kirli çamaşırların bedava yıkatılması için binlerce mil öteye, ziyaret edilen eve götürülmesi gibi…
İşte ABD’li yetkililerin de şikayet ettiği şey tam olarak bu. Zira İsrail Başkanı Binyamin Netanyahu, kirli çamaşırlarını yıkatmak için ülkesinden binlerce mil öteye, ABD’ye taşıyor.

Kirli çamaşırlar
Perşembe günü Washington Post’a açıklamalarda bulunan ABD’li yetkililere göre Netanyahu, ABD’de kaldığı konuk evinin görevlileri arasında yanında kirli çamaşırlarını getirmesiyle ün kazandı. Normalde tüm yabancı liderlere verilen bu hizmet, ziyaret sırasında kirlenen giysilerin temizlenmesi amacı taşıyor..
Ancak ülke liderlerinin ziyaretleri genel olarak kısa sürdüğünden bu hizmet asgari ölçüde kullanılıyor.
İsminin açıklanmasını istemeyen ABD’li bir yetkili, birkaç ziyaretin ardından Netanyahu ailesinin kirli çamaşırlarını kasıtlı olarak, temizletmek için getirdiğinin anlaşıldığını ve bunun başka bir örneğinin olmadığını aktardı.
Bir diğer yetkili de Netanyahu’nun asıl geliş amacının elbette kirli çamaşırlarını yıkatmak olmadığını ancak Truph ve Obama yönetimlerinden siyasetçilerin İsrail Başbakanı’nın bu huyunu doğruladıklarını söyledi.

İsrail’den yalanlama
İsrailli yetkililer ise Netanyahu'nun ABD’nin çamaşırhane hizmetlerini aşırı kullandığını yalanlayarak iddiaları "gülünç" olarak nitelendirdiler. Bununla birlikte geçmişte de çamaşırla ilgili suçlamaların yapıldığını kabul ettiler. Washington'daki İsrail Büyükelçiliği’nden konuya dair yapılan açıklamada suçlamaların yalnızca İsrail, Bahreyn ve BAE arasında geçtiğimiz hafta Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının başarısını örtbas etme girişimi olduğu vurgulandı. "Bu temelsiz ve saçma iddiaların Başkan Trump'ın Beyaz Saray'da düzenlediği tarihi barış zirvesinde Başbakan Netanyahu'nun başarısını küçümsemeyi amaçladığı" kaydedildi. Netanyahu'nun son gezisi sırasında çamaşır ihtiyacının kısmen de olsa mütevazı olduğuna dikkat çekildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Netanyahu’nun bu ziyaretinde kuru temizle yapılmadı. Yalnızca toplantıya katılmadan önce takım elbisesi ile eşinin kıyafeti ütülendi. Bir de Başbakan’ın İsrail’den Washington’a 12 saat süren uçak yolcuğu sırasında giydiği pijamalar yıkandı.”

Yolsuzluk davaları
İsrail lideri 2016'da, çamaşır hizmetleri faturalarının paylaşılmasını önlemek için kendi ofisine ve başsavcılığa, bilgi edinme özgürlüğü kapsamında dava açmıştı. Davaya bakan hakim, Netanyahu lehine karar vererek çamaşırhane faturalarının gizli kalmasına hükmetmişti.
70 yaşındaki Başbakan’ın konumunu tehdit eden uzun yolsuzluk listesi göz önüne alındığında söz konusu suçlama oldukça basit kalıyor. Zira geçen kasım ayında açıklanan yolsuzluk dosyasında "iş adamlarından pahalı hediyeler aldığı, Yedioth Ahronoth’un sahibi ve yayıncısı Arnon Moses ile kendi lehine yayın yapması için pazarlık yaptığı ve Almanya'dan alınan denizaltılarda adının yolsuzluğa karıştığı" iddiaları yer almıştı. Ayrıca iş insanlarından şampanya ve puro kutuları da dahil olmak üzere yaklaşık 200 bin dolarlık hediye kabul ettiği suçlamasında bulunulmuştu.
Netanyahu ise hakkındaki herhangi yolsuzluk suçlamalarını  kabul etmiyor ve bunun halk tarafından seçilmiş bir lideri ortadan kaldırmayı amaçlayan sol görüşlülerin oyunu olduğunu savunuyor.
Yapılan açıklamalar Netanyahu'nun davasının önümüzdeki yılın başında yeniden görülmeye başlanacağı yönünde..

Portekiz gezisi için 11 çanta
Netanyahu'nun kirli çamaşırlarına yönelik tartışmalar 2018'de, eski yardımcısının kendisi aleyhindeki bir ceza davası sırasında ortaya çıkardığı kayıtlara dayanıyor. Yardımcı Nir Hefetz, Netanyahu'nun eşi Sara'nın "her türlü masrafı gizlemek için türlü manevralar çevirdiğini” belirttiği açıklamasında şunları söyledi:
“Her yolculukta yıkanması ya da kuru temizlemeye verilmesi için dört- beş bavul kirli çamaşır taşınıyordu. Gazeteciler bunlarla ilgili faturaları bana sorduklarında araştırma yaptım ancak hiçbir şey bulamadım. Bir şekilde bu durumu gizlemeyi başardılar.”
İsrail dışına düzenlenen seyahatlerde çamaşırların yıkatılmasıyla ilgili yeni iddiaların, Tel Aviv hükümetin faturalarında neden çamaşırhane masraflarının bulunmadığına bir açıklama getirebileceği belirtiliyor. Kaliteli Hükümet Hareketi’nin kurucusu Eliad Shraga bir gazeteye verdiği demeçte şunları söyledi:
"Bu konuda farklı olan şey, Netanyahu'nun sadece kendi hükümetinin değil, artık başka hükümetlerin kaynaklarını da kirli çamaşırlarını yıkatmak için kötüye kullanmakla suçlanmasıdır."
Shraga, Netanyahu ve eşinin aralık ayında Portekiz'e gerçekleştirdikleri bir günlük gezi için yanlarında 11 çanta taşıdıkları haberinin ardından Başbakan’ın giysileriyle ilgilenmeye başladıklarını bildirdi.
Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada bavulların kirli çamaşırlarla dolu olduğu yönündeki söylentiler yalanlandı. Bavulların içinde iş gezisiyle ilgili evraklar olduğu kaydedildi.
Başbakan’ın konutu geçen hafta gerek yolsuzluk dosyaları gerekse koronavirüsle mücadeledeki başarısızlık nedeniyle protesto eylemlerine sahne oldu. İsrail’de salgının kontrol altına alınabilmesi için bazı toplantılara kısıtlama getirilmesine rağmen protesto hareketleri bu tedbirlere dahil edilmedi. Ancak polis, göstericiler arasındaki sosyal mesafeleri ayarlamak için yeni talimatlar yayınladı.
Brookings Enstitüsü'nden İsrail uzmanı Natan Sachs, “Diplomatik gezilere bile Netanyahu ile birlikte giden ailesi lüks harcamalarıyla biliniyor” dedi.
Sach, Netanyahu’nun BAE ve Bahreyn ile yaptığı anlaşmanın zuun yıllar boyu üzerinde çalıştığı tarihi bir miras olduğunu ancak bu başarılarıyla tutarsız davranışları arasında trajik ve dikkate değer bir çelişki bulunduğunu belirtti.



İsrail ile Batı arasındaki ilişkiler: Yeni ama kararsız bir bozulma

29 Mayıs 2025 Perşembe günü Londra'daki Parlamento binasının dışında düzenlenen bir günlük protestoda, önde gelen kişiler, aktivistler ve doktorlar Gazze'de öldürülen 15 binden fazla çocuğun isimlerini okudu
29 Mayıs 2025 Perşembe günü Londra'daki Parlamento binasının dışında düzenlenen bir günlük protestoda, önde gelen kişiler, aktivistler ve doktorlar Gazze'de öldürülen 15 binden fazla çocuğun isimlerini okudu
TT

İsrail ile Batı arasındaki ilişkiler: Yeni ama kararsız bir bozulma

29 Mayıs 2025 Perşembe günü Londra'daki Parlamento binasının dışında düzenlenen bir günlük protestoda, önde gelen kişiler, aktivistler ve doktorlar Gazze'de öldürülen 15 binden fazla çocuğun isimlerini okudu
29 Mayıs 2025 Perşembe günü Londra'daki Parlamento binasının dışında düzenlenen bir günlük protestoda, önde gelen kişiler, aktivistler ve doktorlar Gazze'de öldürülen 15 binden fazla çocuğun isimlerini okudu

Christopher Phillips

İsrail'in Batılı müttefikleriyle ilişkileri, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Fransa, İngiltere ve Kanada liderlerini “Hamas'ı cesaretlendirmek” ile suçlamasıyla mayıs ayı sonlarında yeni bir dip seviyeye ulaştı. Bu gelişme üç hükümetin, Netanyahu hükümetini tüm Gazze Şeridi'nin “kontrolünü ele geçirme” sözü vermesinin ardından “korkunç” olarak nitelendirdikleri ortak bir açıklama yayınlamalarının ardından yaşandı.

Açıklamada, İsrail yenilenen askeri saldırısını durdurmaz ve insani yardıma yönelik kısıtlamaları kaldırmazsa “daha fazla somut önlem” alınacağı tehdidinde bulunuldu. Açıklamanın tonu ve Netanyahu'nun buna cevabı, İsrail ile ABD hariç, Batılı müttefikleri arasında artan gerginliği gösteriyor. Bunlar daha önce İsrail ile dayanışma içinde olduklarını ifade etmiş olsalar da Gazze savaşı bitmek bilmez bir şekilde genişler gibi görünür ve daha fazla Filistinlinin hayatına mal olurken, artık onu kınamaya ve eleştirmeye daha istekliler. Gerilimi tırmandıran bu adımlar, bir söylem değişikliğinden daha fazlasına mı işaret ediyor? Batılı liderlerin almakla tehdit ettiği “somut önlemler” gerçeğe dönüşebilir mi ve gerçek bir etkileri olur mu?

Gergin ilişkiler

İngiltere, Fransa ve Kanada'nın ortak açıklaması, Batılı hükümetlerin İsrail'e yönelik söyleminde belirgin değişime tanık olunan bir haftada geldi. Açıklamadan kısa bir süre sonra, Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantılarında AB-İsrail Serbest Ticaret Birliği Anlaşması'nı gözden geçirmeyi kabul ettiler. AB Dış Politika Şefi Kaja Kallas, kararı duyururken, İsrail'i insani yardım konusunda ciddi adımlar atmaya çağırdı ve Gazze’deki durumu “felaket” olarak nitelendirdi.

Batılı ülkeler İsrail'i oybirliğiyle kınamaktan hâlâ çok uzaklar. Haberler, 27 AB ülkesinden yalnızca 17'sinin ticari ilişkilerin gözden geçirilmesini desteklediğine işaret ediyorlar

İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, günler önce daha sert bir dil kullanarak Parlamento'da, İsrail'in Gazze'ye yönelik muamelesinin “İngiliz halkının değerlerine hakaret” olduğunu, İsrailli bakanların Filistinlileri Gazze Şeridi'nden kovma çağrılarının “menfur”, “acımasız” ve “aşırılıkçı olduğunu belirtti. AB gibi Lammy de İngiltere ile İsrail arasındaki serbest ticaret görüşmelerinin askıya alınacağını ve gelecekteki ikili stratejik yol haritasına ilişkin daha geniş kapsamlı görüşmelerin gözden geçirileceğini duyurdu.

Batılı ülkeler İsrail'i oybirliğiyle kınamaktan hâlâ çok uzaklar. Haberler, 27 AB ülkesinden yalnızca 17'sinin ticari ilişkilerin gözden geçirilmesini desteklediğine işaret ediyor. Ancak, bugün benimsenen bu söylem, Gazze çatışmasının ilk günlerindeki söylemden kökten farklı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 7 Ekim'den sonra İsrail ile “mutlak dayanışma” içinde olduğunu ifade ederken, o dönem yani Ekim 2023'te muhalefet lideri olan İngiltere Başbakanı Keir Starmer, İsrail'in Gazze'ye yönelik ilk saldırıları sırasında su ve elektriği kesme “hakkına” sahip olduğunu söylemişti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (ortada) ve Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot (sağdan üçüncü), 8 Nisan'da Mısır'ın sınır şehri el-Ariş'te Gazze'ye gönderilecek yardımların depolandığı Mısır Kızılayı depolarını ziyaret ediyor (AFP)Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (ortada) ve Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot (sağdan üçüncü), 8 Nisan'da Mısır'ın sınır şehri el-Ariş'te Gazze'ye gönderilecek yardımların depolandığı Mısır Kızılayı depolarını ziyaret ediyor (AFP)

Ancak Gazze savaşı uzadıkça ve korkunç kayıplar arttıkça, Batılı hükümetler her zamankinden daha eleştirici hale geldiler. Uzun bir süre İrlanda, İspanya ve Belçika gibi daha az nüfuza ve ikincil etkiye sahip ülkeler İsrail’e yönelik kınamalara öncülük ederken, İngiltere ve Fransa gibi daha nüfuzlu ülkeler zamanla pozisyonlarını kademeli olarak değiştirdiler. Eylül 2024'te İngiltere, silahların insani hukuku ihlal edecek biçimde kullanılması konusunda “gerçek bir riskin” bulunduğuna inandığı için İsrail'e verdiği 30 silahın ruhsatını askıya aldı. Bir ay sonra Macron da Fransa'dan yapılan silah teslimatlarının durdurulması çağrısında bulundu. Ancak o zaman bile bu önlemler büyük ölçüde sembolik kaldı ve gerçek bir politika değişikliğini temsil etmedi. Macron, askıya alma işlemine yanıt olarak Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinde Fransa'nın İsrail'e olan “sarsılmaz bağlılığını” yineledi. İngiltere’de ise askıya alınan ruhsatların sayısından çok daha fazla olan, yaklaşık 320 silah ruhsatı yürürlükte kalmaya devam etti.

İngiltere'de, Parlamento'nun arka sıra milletvekilleri Lammy'nin söyleminin gerisinde kalan çok az bir politik destek sunduğunu düşünüyorlar

Batı yeni bir yaklaşıma mı tanık oluyor?

Bu İngiliz önlemleri Batı-İsrail ilişkilerinde yeni ve önemli bir ayrışmayı mı temsil ediyor? Eleştirmenler bu olasılığı küçümsemekte gecikmediler. İngiltere’de Parlamento’nun arka sıra milletvekilleri, Lammy'nin söyleminin gerisinde kalan çok az bir politik destek sunduğunu düşünüyorlar. Ticari görüşmeleri askıya almanın etkisi çok az olacağından, bazı milletvekilleri silah sevkini askıya alma, ticari ambargo ve Filistin'i tanıma gibi daha ciddi önlemler alınması çağrısında bulunmaya yöneldi. İngiltere Batı Şeria'daki üç yerleşimciye ve dört yerleşim birimine yeni yaptırımlar getirse de Lammy, “Gazze'nin tamamını yerle bir edeceğiz” diyen Maliye Bakanı Bezalel Smotrich de dahil olmak üzere İsrail hükümetinin iki bakanına yaptırım uygulanması çağrılarını reddetti.

Benzer şekilde Avrupa Birliği de yeterince bir şey yapmadığı için sert şekilde eleştirildi. İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Gazze'deki insani krize karşılık olarak İsrail'e yaptırımlar uygulama çağrısında bulundu. Birçok kişi, AB'nin İsrail'in en büyük ticaret ortağı olduğuna ve 2024'te mal ticaretinin yaklaşık yüzde 32'sini oluşturduğuna işaret etti. Albares'in belirttiği gibi, Brüksel kullanmak istemesi halinde gerçek bir güce sahip, ancak şimdiye kadar söylemini eyleme dönüştürme konusunda ne istekli ne de kudretli olduğunu göstermedi. Bu durum, özellikle Almanya, Avusturya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti'nin İsrail'e diğer üyelerden daha fazla sempati göstermesi sebebiyle AB üye ülkeleri arasındaki devam eden bölünmeleri yansıtıyor.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, İspanya hükümetinin Gazze'deki savaşı görüşmek üzere AB ve Arap dışişleri bakanlarının bir toplantısına ev sahipliği yaptığı gün, İspanya'nın başkenti Madrid’deki Dışişleri Bakanlığı'nda bir basın toplantısında konuşuyor, 25 Mayıs (Reuters)İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, İspanya hükümetinin Gazze'deki savaşı görüşmek üzere AB ve Arap dışişleri bakanlarının bir toplantısına ev sahipliği yaptığı gün, İspanya'nın başkenti Madrid’deki Dışişleri Bakanlığı'nda bir basın toplantısında konuşuyor, 25 Mayıs (Reuters)

Amerikan faktörü

Amerikan faktörü, Batılı hükümetlerin İsrail ile ilişkileri ve davranışları üzerindeki en önemli etkenlerden biri sayılıyor. Başkan Trump'ın İsrail ile yakın bağları göz önüne alındığında Kanada, İngiltere ve Fransa'nın tutumunu paylaşması pek olası olmasa da Gazze'ye yönelik yeni saldırı hakkındaki yorumunda daha ölçülü bir ton takındı ve “Tüm bu durumu olabildiğince çabuk durdurabilir miyiz görmek istiyoruz” dedi. Trump, yakın zamanda bölgeye yaptığı ziyarette Körfez liderleriyle yakınlaşması, İran ile dolaylı görüşmeler yürütmesi ve Suriye’nin yeni lideriyle görüşmesi ve yaptırımları kaldırmaya hazır olması dahil olmak üzere Netanyahu'dan uzaklaştığına dair başka işaretler de gösterdi. Yine de Trump yönetiminin İsrail'i eleştirdikleri için aktivistleri sınır dışı ederken ve üniversiteleri tehdit ederken, İsrail Başbakanı’nı “korkunç” olarak tanımlaması düşünülemez.

Tüm taraflar, Amerika Birleşik Devletleri İsrail'i desteklemeye devam ettiği veya en azından pozisyonunu değiştirmesi için ona baskı yapmaktan kaçındığı sürece, somut değişiklikler elde etmenin zor olacağını kabul ediyor

ABD'nin İsrail'e yönelik süregelen taraflılığı, Batılı hükümetlerin Tel Aviv'e yönelik politikalarında herhangi bir değişikliği nasıl ele alacaklarında temel bir husus olmaya devam edecek. Trump yönetimiyle gümrük vergileri, Ukrayna ve (Kanada örneğinde olduğu gibi) ilhak tehdidi konusunda devam eden gerginliklere rağmen, Batılı liderler hassas bir dengeye ihtiyaç olduğunu anlıyorlar. İsrail konusunda kendilerine bağımsız bir politika çizmek istiyorlar, ki bu, halklarının giderek daha fazla talep ettiği bir husus, ancak aynı zamanda ABD'nin İsrail’in davranışlarını etkilemeye ve sınırlamaya gerçekten gücü yeten tek ülke olmaya devam ettiğini de kabul ediyorlar. Buna ilave olarak, İsrail’e karşı daha katı ve sert bir duruş benimsemenin Washington ile anlaşmazlığı derinleştirebileceğinden ve Trump'ı Netanyahu'ya baskı yapmaya ikna etme şansını zayıflatabileceğinden korkuyorlar. Öte yandan, Avrupalı liderlerin tutumunda siyasi gerçekçilikle bağlantılı yaklaşımlar da öne çıkıyor. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan çevirdiği analize göre Avrupalı ​​liderler, Trump'ın Ukrayna savaşında yapıcı bir rol oynayabileceğini ve ne kadar öfkeli olurlarsa olsunlar, Gazze'deki çatışmadan daha acil bir tehdit olarak gördükleri Rusya'yı kontrol altına alabileceğini umuyorlar. Bu, onları Amerikan pozisyonundan çok fazla uzaklaşmak konusunda daha dikkatli olmaya itiyor.

İsrail meydan okuyor

Devam eden Amerikan desteği, Netanyahu'nun Kanada, İngiltere ve Fransa tarafından yayınlanan ortak açıklamaya verdiği meydan okuyucu yanıtın açıklaması olabilir. Netanyahu yanıt olarak üç lidere şunu söyledi: “Katiller, tecavüzcüler, çocuk katilleri ve kaçıranlar size teşekkür ettiğinde, adaletin yanlış tarafındasınız demektir”. Açıklamanın yayınlanmasından birkaç gün sonra Washington'da iki İsrail büyükelçiliği çalışanının öldürülmesi, saldırganın açıklamadan ilham aldığına dair hiçbir kanıt olmamasına rağmen, Netanyahu'nun İsrail'in düşmanlarının bu tür eleştirilerle cesaretlendirildiği iddiasını pekiştirdi. Netanyahu'nun eleştirileri dikkate almamanın ve bunu Hamas'ı güçlendirmenin bir yolu olarak görmesinin, çatışma boyunca alışılmış bir yaklaşım olduğunu söylemeye gerek yok.

Netanyahu ve hükümeti, daha önce eleştirilerini dile getiren diğer ülkeler ve Birleşmiş Milletler, Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne karşı davranışlarında da aynı taktiği kullandı. Bu eleştirilerin sahipleri gibi, Batılı müttefikler tarafından yapılan yeni kınamalar ve eleştireler de Netanyahu hükümetinin Gazze'ye yaklaşımını yeniden gözden geçirmesini sağlayacak şekilde İsrail üzerinde gerçek bir baskı oluşturmuyorlar.

Avrupa Birliği ve daha az ölçüde İngiltere, ekonomik yaptırımlar ve silah ambargosu gibi etkili araçlara sahip olsalar da açıklamada tehdit olarak kullanılan “somut önlemlerin” bu etkili düzeye ulaşacağına dair gerçek bir gösterge bulunmuyor. Tüm taraflar, ABD'nin İsrail'i desteklemeye devam ettiği veya en azından pozisyonunu değiştirmesi için ona baskı yapmaktan kaçındığı sürece somut değişiklikler elde etmenin zor olacağını kabul ediyor. ABD dışındaki Batılı müttefikler sert söylemleriyle yeni ufuklar açmış olabilirler, ancak somut pratik adımların yokluğunda, Gazze'deki durumla ilgili gerçek bir atılım gerçekleştirmesi pek olası değil.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarfından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.