Arap ülkeleri, dijital eğitimde dünyanın neresinde?

Eğitim alanında küresel boyuttaki bir stratejik değişimin, öncelikle zihinsel düzeyde gerçekleşmesi gerekiyor

Arap ülkelerinde uzaktan eğitimle ilgili sorunlar yalnızca teknik destekle sınırlı değil, böyle bir kültürün de olmaması başlı başına bir sorun teşkil ediyor (AFP)
Arap ülkelerinde uzaktan eğitimle ilgili sorunlar yalnızca teknik destekle sınırlı değil, böyle bir kültürün de olmaması başlı başına bir sorun teşkil ediyor (AFP)
TT

Arap ülkeleri, dijital eğitimde dünyanın neresinde?

Arap ülkelerinde uzaktan eğitimle ilgili sorunlar yalnızca teknik destekle sınırlı değil, böyle bir kültürün de olmaması başlı başına bir sorun teşkil ediyor (AFP)
Arap ülkelerinde uzaktan eğitimle ilgili sorunlar yalnızca teknik destekle sınırlı değil, böyle bir kültürün de olmaması başlı başına bir sorun teşkil ediyor (AFP)

Nermin Ali
Dördüncü Sanayi Devrimi (Endüstri 4.0), özellikle altmışlı yılların sonlarındaki, mevcut gelişimin mümkün olan en iyi versiyonuna ulaşmak için bir dizi fiziksel, dijital ve diğer teknik gelişmelerle yeni teknolojileri ve yaratıcı yöntemleri bir araya getiren Üçüncü Sanayi Devrimi (Endüstri 3.0) başta olmak üzere önceki devrimlerin ürettiklerinin kaçınılmaz bir sonucuydu. Teknolojiyi modern yaşamımızın tüm alanlarıyla birleştirdi ve böylece dijital sistem günlük yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi.
Bugün üçüncü ve dördüncü devrimlerin tezahürleri yaşanırken, Yapay Zeka sonrası devrimi olan Beşinci Sanayi Devrimi için hazırlıklar başladı. Hiç şüphesiz yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını bu devrimin bazı özelliklerinin ortaya çıkışını hızlandırdı. Peki, Arap ülkeleri tüm bu gelişmelerin neresinde duruyor? Dijital dönüşümde karşılaştığı ve karşılaşmaya devam ettiği zorluklar neler?
Gerçek şu ki, Arap dünyasında, bu devasa sistemdeki en basit dijital uygulamalardan dahi halen oldukça uzaktayız. Bazı yazılım ve uygulamaların kullanımında gurur duyduğumuz istatistikler, devasa ve yenilikçi dijital dünyada, çok küçük bir başarı olmaktan ileriye gidemiyor. Hayatın farklı alanlarında dijitalleşmeyi en uygun şekilde hayata geçirmenin önemini görmezden gelebiliriz. Ancak özellikle Kovid-19 salgını sonrası dijital etkileşimler dünyasının yaratılmasından ve dijital etkileşimlerin bugün acil bir zorunluluk haline gelmesinin ardından, dijitalleşmeyi eğitim sektöründe uygulamak zorunda olduğumuzu görmezden gelemeyiz.
Bu durum, yaşama, çalışma, düşünme, etkileşim ve iletişim kurma şeklimizi hızla yeniden şekillendirmemizin yanı sıra modern teknolojilerden ve yeni hizmetlerden yararlanmamız ve bunlara hızlı, esnek ve basit bir şekilde adapte olmamız için eski iş anlayışımızı değiştirmemizi gerektiriyor.
Üçüncü Sanayi Devrimi’nde, fiziksel bilgi biçimlerini, çeşitli hizmet, üretim ve imalat alanlarını içeren ve hem pratik hem de teknik açıdan çeşitli bazı alanları kapsayan dijital biçimlere dönüştürerek basit bir dijitalleştirme süreci başladı. Üçüncü Sanayi Devrimi, sağlık, ekonomi, bilim, güvenlik, ticaret, yatırım, turizm, ulaşım, taşımacılık, sanayi ve eğitim alanlarında iş modellerinde ve uygulamalarda köklü değişikliklere yol açtı. Bu değişikliklerin, çeşitli sektörlerde uygulanması, zamandan, emekten ve maliyetlerden tasarruf sağlarken verimliliği ve üretkenliği artırdığı için, bir strateji ve yeni bir iş modeli olarak ortaya çıktı.

Dijital dönüşüm teknolojileri
En önemli dijital dönüşüm teknolojileri arasında Yapay Zeka (AI), Artırılmış Gerçeklik (AR), Nesnelerin İnterneti (IoT), Blok Zinciri (Blockchain), Bulut Bilişim (Cloud Computing), Siber Güvenlik (Cyber Security), Büyük Veri (Big Data) ve 3D (üç boyutlu) baskı yer alıyor. Bu teknolojiler, daha yüksek rekabet değeri yaratıyor ve en iyi kullanıcı deneyimi sunmayı ve bağlılığı artırmayı hedefliyor. Yeni potansiyel müşteriler ve yeni pazarlar ortaya çıkarken, bir yandan emekten ve enerjiden tasarruf ediyor, diğer yandan verimlilik ve getiri artırılıyor. AR teknolojisi, akıllı telefonunuz ve bunun için tasarlanmış uygulamalardan daha fazlasına ihtiyaç duymadığından, öğrencinin neredeyse sıfır maliyet ve kullanım kolaylığı ile doğrudan etkileşime girmesini sağlayan sanal bir öğrenme ortamı oluşturabildiğinden, eğitimde kullanılan en önemli teknolojilerden biri haline geldi.

Uzaktan eğitim
E-Öğrenme (Uzaktan Eğitim), sınıf öncesinde, sırasında veya sonrasında bilgisayarlar, multimedya ağları, grafikler, arama motorları ve elektronik kütüphaneler dahil olmak üzere modern iletişim araçlarının kullanıldığı yenilikçi bir eğitim yöntemi olarak tanımlanıyor. Bu eğitim yöntemi, materyalin sunumu sırasında eşzamanlı etkileşim modeli ile eğitim materyalinin sunulduğu zaman dışındaki eşzamansız etkileşim modeli olmak üzere iki modelden oluşuyor.
Eğitim alanında dijital uygulamanın önemi, öğrenciler arasında olumlu etkileşimin oluşmasına katkıda  bulunacak farklı sunum yöntemleri geliştirilmesi ihtiyacıyla birlikte doğru anlamaya ve kavramaya yönelik tasarlanması açısından ön plana çıkıyor. Eğitim sisteminden kaynaklanan sorunları ele almak ve bunları eğitim alanının tamamına entegre etmek için teknik çözümler kullanılıyor. Aynı zamanda öğretmenler de yenilikçi bir şekilde tasarlanmış dijital eğitim müfredatını öğrenme ve bir dijital eğitim ortamına erişim konusunda eğitiliyorlar. Böylece bir yandan öğrencinin ilgisi çekilip, eğlenerek öğrenmesi sağlanırken bir yandan da hem öğrenciler, hem öğretmenler hem de ebeveynler arasında etkili bir iletişim sağlanıyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan habere göre, dijital dönüşüm için çeşitli sektörlerde bazı niteliksel farklılıklarla birlikte bir takım sabit gereksinimler olduğu görülüyor. Dijital bir strateji tasarlamak, insan kadrolarını geliştirmek, teknik ortamları ve altyapıları iyi yöneten profesyonel ekipler kurmak, ardından her modele göre özel bir plan oluşturmak, eğitim platformları, donanım ve işletim sistemleri, depolama ortamı ve yazılım sistemleri edinmek için bilimsel uzmanlığa yatırım yapılması gerekiyor.
Aslında bu ilk bakışta kolay kolay görülemeyebilecek tam bir kültürdür. Özellikle eski nesil öğretmenler başta olmak üzere eğitim sektöründen bu değişime karşı kültürel bir direniş gösterilebilir. Zira bu dijital değişim, kullanıcılarının, istenen hedeflere ulaşmak ve bu süreçten etkili sonuçlar elde etmek için birçok beceri ve tekniğe aşina olmasını gerektiriyor. Bu konuda yeterli bilgi sahibi olunmadığında da kullanıcının gözüne çok daha zor görünecektir. Ancak asıl zorluklar, stratejinin kendisini geliştirme mekanizmasında, veri gizliliği ve korumasında, kısacası siber güvenlikle ilgili ne varsa hepsinde bulunuyor.

Dijital öğrenme ortamları
Bunlar, dijital cihazlar ile tasarlanmış ve içlerindeki içerik ve faaliyetleri yönetmek için bilgi teknolojisini kullanan entegre iletişim ortamlarıdır. Dijital ortamların ana bileşenleri genellikle; internet siteleri, bulut sunucuları, arama motorları ve sosyal medya kanalları, mobil uygulamalar, ses, video ve diğer internet tabanlı kaynaklardan oluşur. Ayrıca eğitim vermek, dersi yönetmek ve öğrencilerin performanslarını değerlendirmek amacıyla internet üzerinden dijital olarak materyallerin etkileşimli  sunulmasına, öğrencilerin birbirleriyle ve öğretmenleriyle etkileşime girmelerine olanak sağlar. Ödev takibi imkanı veren bu dijital ortamlar, bir kontrol paneliyle hem öğretmen hem de öğrenci için eğitim sürecini desteklemeye yardımcı olan bir dizi araç sunar. Tüm bu imkanlar, eğitim sürecinin tamamını kolaylaştırırken bilgiyi sunma, açıklama ve bilgiye en uygun erişim sağlama yolunu daha esnek bir hale getirir.
Öğrenme ortamları çeşitlidir. Sosyal medya ağları, fotoğraflar, videolar, bloglar ve diğerleri gibi ücretsiz ve sosyal kullanım için hazırlanmış öğrenme ortamları vardır. Bunları; öğretmenin dersleri yayınlamasını ve konferanslar gibi tüm eğitim sürecini takip etmesini sağlayan araçlar, teknolojiler ve yazılımları içeren sanal bir öğrenme ortamı, akıllı telefonlara ve tabletlere dayalı mobil öğrenme ortamı, internet üzerinden bulut bilişime dayanan ve eğitim materyallerini her zaman ve her yerde öğrencilerin erişimine sunan bulut tabanlı bir öğrenim ortamı ve hem dijital hem de geleneksel eğitim araçlarının iç içe geçtiği entegre bir öğrenme ortamı şeklinde sıralayabiliriz.

Arap ülkeleri, dijital dünyaya adım atmaya hazır mı?
Suriye Sanal Üniversitesi'nin (Syrian Virtual University - SVU) kurucusu ve 1998'den bu yana Arap dünyasında dijital dönüşümün ilk savunucularından biri olan Milad es-Sebali'nin görüşüne göre çok sayıda Arap öğrenci ve öğretmenin yanı sıra üniversiteler, okullar ve eğitim kurumları henüz dijital ortama girmeye hazır değiller. Çünkü bunun için gerekli altyapıları yok. Aynı zamanda e-öğrenmeye veya uzaktan eğitime geçiş, eğitim alanında temel bir değişim olduğundan ‘bir gecede’ gerçekleşemez.
Sebali yaptığı değerlendirmeye şöyle devam etti:
“Genel olarak söz konusu kültürel ve düşünme, öğrenme ve öğretme şeklindeki değişim için hem öğretmenin hem de öğrencinin hazır bulunuşluğu amacıyla 20 yıldır eğitim sistemlerimize e-öğrenme sisteminin de dahil edilmesi ve teknolojinin eğitim alanına kademeli olarak sokulması çağrısında bulunuyoruz. Eğer bu olsaydı, öğrenciler, öğretmenler ve veliler için bambaşka ve ani bir değişim ile gelen mevcut pandeminin ortaya çıktığı andan farklı olarak, gerektiğinde kolay bir şekilde e-öğretime geçilebilecekti.”

Algılarda bir değişim
Eğitim alanında, kültürel boyutta stratejik bir dönüşümün öncelikle zihinsel düzeyde gerçekleşmesi gerektiğinin altını çizen Sebali, “Herhangi bir dönüşümün veya değişimin merkezinde yönetim, yeni neslin inşası, geliştirme kavramları ve insanların özgüvenleri yer almalıdır. Öğrencinin düşünme biçimine odaklandıktan ve onu zihnen büyüme ve gelişme konusunda kalıcı araştırma ve sürekli öğrenme yoluyla eğittikten sonra altyapı konusunun çok daha kolay bir şekilde çözüleceği kesindir. Sınav sistemini, beyin yıkama, tekrarlama ve ezberlemeden uzaklaşarak geliştirmek ve entelektüel, yaratıcı, sosyal, psikolojik boyutlar ve pratik beceriler vb. özellikler taşıyan bir öğrencinin tabi tutulacağı bireysel bir değerlendirmeye dönüştürmek gerekiyor. Tüm bunlar, teknolojinin öğrenilmesi de dahil olmak üzere eğitim sürecinde nitel bir dönüşüm gerektiriyor. Bu dönüşümün, güçlü yönlerini geliştirmeye ve onu belirli yönlere yönlendirmeye çalışıyoruz. Fakat bu, söz konusu değişimin üniversitelerimizi ve okullarımızı sanal üniversitelere dönüştürerek gerçekleşeceği anlamına gelmiyor.  Amaç öğretmeni ve sınıfı, teknolojiyle değiştirmek değil. Teknolojiyle ilgilenmek, başlı başına bir amaç değildir. Daha ziyade, kapsamlı bir gelişim ve ülkelerimizin yeni çağa, yani bilgi ekonomisi çağına geçiş sürecinde eğitim sisteminin işlevinde nitel bir dönüşüm yaratacak bir yoldur. Bir bilgi ekonomisi inşa etmenin temeli olan insan sermayesi oluşturmak için hükümetlerin kendi stratejilerinin bir parçası olması gereken uygulamalı bir süreç olan eğitim sistemi için yeni bir strateji belirlememiz, yenilenebilen, gelişebilen ve zamana ayak uydurabilen sistemlere geçmemiz gerekiyor. Bu sorumluluk, sadece okulun veya öğretmenin omuzlarına yüklenmemeli” şeklinde konuştu.

Dijital ile geleneksel arasında
Bu bilgiler, dijital eğitimin dengesini artırabilir ve onu geleneksel eğitim ile kıyaslanmadan ideal bir alternatif olarak gösterebilir. Ancak, bu konunun birçok takipçisine göre özellikle sosyal yönüyle ilgili olarak dijital eğitimin yaratmayı başaramadığı geleneksel öğrenme ortamlarının halen özel bir yeri olduğu da bir gerçek. Fiziksel iletişim, sosyal edinim ve öğretmenden doğrudan destek alma yolunda duran kayıt, yönetim, takip ve sertifikasyon gibi alanlardan başlayarak tüm eğitim süreci uzaktan yapılabilir. Ancak dijital eğitimin genellikle başkalarıyla iletişim ve rekabetten kaynaklanan motivasyonu zayıflatacağı ve bireysel becerilerden ziyade bilişsel yönü geliştireceği düşünülüyor.



OpenAI'dan türünün ilk örneği araştırma: İnsanlar ChatGPT'yi nasıl kullanıyor?

26 Şubat 2025'te Fransa'nın Bretonya bölgesindeki Kerlouan'da bir telefonun ekranında, OpenAI'ın yapay zeka aracı ChatGPT'nin logosu görünüyor (AFP)
26 Şubat 2025'te Fransa'nın Bretonya bölgesindeki Kerlouan'da bir telefonun ekranında, OpenAI'ın yapay zeka aracı ChatGPT'nin logosu görünüyor (AFP)
TT

OpenAI'dan türünün ilk örneği araştırma: İnsanlar ChatGPT'yi nasıl kullanıyor?

26 Şubat 2025'te Fransa'nın Bretonya bölgesindeki Kerlouan'da bir telefonun ekranında, OpenAI'ın yapay zeka aracı ChatGPT'nin logosu görünüyor (AFP)
26 Şubat 2025'te Fransa'nın Bretonya bölgesindeki Kerlouan'da bir telefonun ekranında, OpenAI'ın yapay zeka aracı ChatGPT'nin logosu görünüyor (AFP)

Türünün ilk örneği bir araştırma, OpenAI'ın son derece popüler yapay zeka sohbet botu ChatGPT'nin aslında nasıl kullanıldığını ortaya koydu.

OpenAI'a göre yapay zeka aracı 2022'de piyasaya sürüldüğünden bu yana 700 milyondan fazla kullanıcıya, yani "dünyanın yetişkin nüfusunun yaklaşık yüzde 10'una" ulaştı. Bu dev kullanıcı kitlesinin uygulamayı nasıl kullandığına dair bilgiler bugüne kadar büyük ölçüde anekdotlarla sınırlıydı.

OpenAI'ın Ekonomik Araştırma ekibi ve Harvard ekonomisti David Deming'in yürüttüğü yeni araştırmada, tüketici kullanımını izlemek için ChatGPT'yle yapılan 1,5 milyon sohbet analiz edildi.

OpenAI bulguların, konuşmaların genellikle "hem kişisel hem de profesyonel kullanım yoluyla ekonomik değer yaratan" günlük görevlere odaklandığını gösterdiğini belirtirken, şirket yapay zekanın insanlar için "temel bir hak" olarak değerlendirilmesi çağrısı yapıyor.

OpenAI, çalışmayı duyurduğu blog paylaşımında "ChatGPT'nin tüketici kullanımı büyük ölçüde günlük görevleri yerine getirmekle ilgili" diye yazıyor.

Sohbetlerin dörtte üçü pratik bilgi, bilgi arama ve yazma üzerine odaklanıyor. Yazma, işle ilgili en yaygın görevken, kodlama ve kendini ifade etme niş faaliyetler olarak kalıyor.

Görsel kaldırıldı.


Bu, ChatGPT'nin dahili mesaj verilerine dayanan ilk çalışma ve OpenAI, kullanıcı verilerini korumak için gizlilik koruma tekniklerinin kullanıldığını belirtiyor.

Araştırmacılar, çoğu kişinin ChatGPT'yi işle ilgili olmayan görevler ve sorgular için kullandığını, yalnızca yüzde 30'unun aracı profesyonel amaçlarla kullandığını ortaya koydu.

Araştırmacılar çalışmada, "Bulgularımız genel itibarıyla, ChatGPT'nin küresel ekonomi üzerinde geniş tabanlı bir etkisi olduğuna işaret ediyor" diye yazıyor.

İş dışı kullanımın daha hızlı artması, üretken yapay zeka kullanımından elde edilen refah kazanımlarının kayda değer boyutlara varabileceğini gösteriyor... İş kullanımı kapsamındaysa, görünüşe göre kullanıcıların halihazırda ChatGPT'yi sadece iş görevlerini doğrudan yerine getiren bir teknoloji gibi değil, danışman veya araştırma asistanı olarak kullanarak değer elde ettiğini bulduk.

Çalışmadaki beklenmedik bulgulardan biri, erkek ve kadınların ChatGPT'yi farklı nedenlerle kullanmasıydı.

Genellikle kadın isimlerine sahip kullanıcılar, yapay zeka aracını pratik bilgi ve yazma desteği için kullanma eğilimindeyken, tipik olarak maskülen isimlere sahip kullanıcılar daha çok teknik yardım ve multimedya için kullanıyor.

ChatGPT, Kasım 2022'de piyasaya sürüldüğünden bu yana çok hızlı büyümesine rağmen, halihazırda rakiplerinden gelen önemli bir rekabetle karşı karşıya.

Google'ın yapay zeka sohbet botu Gemini, kısa süre önce ChatGPT'yi geçerek Birleşik Krallık ve ABD'de en popüler iPhone uygulaması olmuştu.

Teknoloji devi yeni kullanıcı sayısındaki ani artışı, DALL-E gibi OpenAI araçlarının birçok sınırlamasını aşan Nano Banana adlı yeni görüntü modelinin başarısına bağlamıştı.

Independent Türkçe


Yeni çalışmaya göre yapay zeka, nefret söylemini ayırt edemiyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Yeni çalışmaya göre yapay zeka, nefret söylemini ayırt edemiyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni çalışmaya göre yapay zeka, nefret söylemini ayırt edemiyor

Pensilvanya Üniversitesi (UPenn) araştırmacıları tarafından yürütülen çalışma, sosyal medya platformlarının içerikleri denetlemek için kullandığı Open AI, Google ve DeepSeek'in ayrımcı içeriği farklı standartlarla tanımladığını ortaya koydu.

Araştırmacılar, çevrimiçi ortamda neyin söylenip neyin söylenemeyeceğini belirleme sorumluluğuna sahip 7 yapay zeka denetim sistemini analiz etti.

UPenn Annenberg İletişim Okulu'ndan Doçent Yphtach Lelkes şunları söyledi:

Araştırmamız, nefret söylemi söz konusu olduğunda, bu kararları yönlendiren yapay zekanın son derece tutarsız olduğunu gösteriyor. Yani kuralların görünmez, hakemin ise bir makine olduğu yeni bir dijital sansür biçimiyle karşı karşıyayız.

Findings of the Association for Computational Linguistics adlı akademik dergide yayımlanan çalışmada, yaklaşık 125 demografik gruba yönelik hem tarafsız terimler hem de hakaret içeren 1,3 milyon ifade incelendi.

Modeller, bir ifadenin nefret söylemi olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda farklı kararlar veriyordu. Araştırmacılar, tutarsızlıkların güveni zedeleyebileceği ve önyargı algısı yaratabileceği için bunun önemli bir toplumsal mesele olduğunu belirtiyor.

Etnik köken, din veya cinsel yönelim temelinde önyargı ifade eden küfürlü veya tehditkar bir söylemlere nefret söylemi deniyor.

Çalışmanın araştırmacısı, Annenberg doktora öğrencisi Neil Fasching şunları söyledi:

Araştırma, içerik denetleme sistemlerinin aynı nefret söylemi içeriklerini değerlendirirken önemli tutarsızlıklar gösterdiğini; bazı sistemlerin içeriği zararlı olarak işaretlerken, bazılarının kabul edilebilir bulduğunu gösteriyor.

Fasching, en büyük tutarsızlıkların, sistemlerin gruplar hakkındaki ifadeleri eğitim düzeyi, ekonomik sınıf ve kişisel çıkarlara göre değerlendirmelerinde olduğunu ve bunun "bazı toplulukları çevrimiçi zararlara karşı diğerlerinden daha savunmasız" bıraktığını söyledi.

Irk, toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim temelinde gruplar hakkındaki ifadelerin değerlendirilmesi daha benzerdi.

Oxford Üniversitesi'nden teknoloji ve düzenleme profesörü Dr. Sandra Wachter, araştırmanın konunun ne kadar karmaşık olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.

Bu dengeyi tutturmak zor çünkü insanlar olarak kabul edilebilir bir konuşmanın nasıl olması gerektiğine dair net ve somut standartlarımız yok. İnsanlar standartlar konusunda anlaşamıyorsa, bu modellerin farklı sonuçlar vermesi benim için şaşırtıcı değil ancak bu zararı ortadan kaldırmıyor. Üretken Yapay Zeka, insanların kendilerini bilgilendirmesi için çok popüler bir araç haline geldiğinden, teknoloji şirketlerinin sunduğu içeriğin zararlı değil, doğru, çeşitli ve tarafsız olmasını sağlama sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Büyük teknoloji büyük sorumluluk da getiriyor.

Analiz edilen 7 modelden bazıları içerik sınıflandırmak için tasarlanmışken, diğerleri daha geneldi. Bunlardan ikisi OpenAI, ikisi Mistral, Claude 3.5 Sonnet, DeepSeek V3 ve Google Perspective API'dandı.

Yorumlarını almak üzere tüm moderatörlerle iletişime geçildi.

Independent Türkçe


Astronomi meraklıları tam ay tutulmasını izledi

Ürdün'ün başkenti Amman'daki Spor Şehri'nde teleskopla ay tutulmasını izleyen bir adam (Reuters)
Ürdün'ün başkenti Amman'daki Spor Şehri'nde teleskopla ay tutulmasını izleyen bir adam (Reuters)
TT

Astronomi meraklıları tam ay tutulmasını izledi

Ürdün'ün başkenti Amman'daki Spor Şehri'nde teleskopla ay tutulmasını izleyen bir adam (Reuters)
Ürdün'ün başkenti Amman'daki Spor Şehri'nde teleskopla ay tutulmasını izleyen bir adam (Reuters)

Astronomi meraklıları, dün başta Asya olmak üzere Avrupa ve Afrika'da da gözlenen tam ay tutulması sırasında "kanlı ay"ı görme fırsatı buldu. 

Suudi Arabistan'ın güneybatısındaki el-Baha semalarında gerçekleşen ay tutulması, ilgililer tarafından izlendi (SPA)Suudi Arabistan'ın güneybatısındaki el-Baha semalarında gerçekleşen ay tutulması, ilgililer tarafından izlendi (SPA)

Dünya'nın ayını kırmızıya boyayan bu olgu, Güneş, Dünya ve Ay'ın bu sırayla mükemmel bir şekilde hizalandığı ve Ay'ın dolunay olduğu zamanda meydana gelir.

Bu fenomeni gözlemlemek için en iyi fırsat Asya'da, özellikle Çin ve Hindistan'da, ayrıca Doğu Afrika ve Batı Avustralya sakinleri için vardı.

Tam ay tutulması GMT saatiyle 17:30'dan 18:52'ye kadar sürdü.

 İranlı kadın, Tahran'daki bir köprüde bulunan teleskopla tam ay tutulmasını izliyor (EPA)İranlı kadın, Tahran'daki bir köprüde bulunan teleskopla tam ay tutulmasını izliyor (EPA)

Avrupa ve Afrika'dakiler de akşamın erken saatlerinde ay doğarken, kısa süreli bir kısmi tutulma görme şansına sahip oldu. Ancak Amerika kıtasındakiler bu olayı göremedikleri için daha az şanslıydı.

Rusya'nın başkenti Moskova'daki yüzen köprüde gerçekleşen tutulmanın ardından (AP)Rusya'nın başkenti Moskova'daki yüzen köprüde gerçekleşen tutulmanın ardından (AP)

Ay, güneş ışınlarını engelleyen Dünya'nın gölgesine girerken kırmızıya döner ve beyaz parlaklığını yavaş yavaş kaybeder.

Belfast Üniversitesi'nde astrofizikçi olan Ray Milligan, aya ulaşan tek güneş ışığının “Dünya'nın atmosferinde yansıtılıp saçılan ışık” olduğunu belirtti.

 Bir kadın, Yunanistan'ın başkenti Atina'daki antik Atina Gözlemevi yakınlarında gerçekleşen tutulma sırasında teleskopla ayın fotoğrafını çekiyor (Reuters)Bir kadın, Yunanistan'ın başkenti Atina'daki antik Atina Gözlemevi yakınlarında gerçekleşen tutulma sırasında teleskopla ayın fotoğrafını çekiyor (Reuters)

Ancak, Milligan'a göre mavi dalga boyları kırmızı dalga boylarından daha kısadır ve bu nedenle Dünya'nın atmosferinden geçerken daha kolay dağılırlar. Milligan, “Ay'a kan kırmızısı rengini verenin bu olduğunu” ifade ediyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Güneş tutulmasını gözlemlemek için özel gözlükler gerekirken, ay tutulmasını gözlemlemek için sadece uygun hava koşulları, açık gökyüzü ve doğru konumda olmak yeterlidir.

Endonezya'nın başkenti Cakarta'da tam ay tutulması izleniyor (Reuters)Endonezya'nın başkenti Cakarta'da tam ay tutulması izleniyor (Reuters)

Mart ayında gözlemlenen tutulmanın ardından bu yılki ikinci tam ay tutulması olan olay, 12 Ağustos 2026'da gerçekleşmesi beklenen büyük güneş tutulmasının habercisi niteliğinde.

2006 yılından sonra Avrupa'da görülecek ilk tam güneş tutulması, İspanya ve İzlanda'da tamamen, diğer ülkelerde ise kısmen görülebilecek.