ABD'den ilk seçim sonuçları gelmeye başladı: Salıncak eyaletlerde son durum

ABD Başkanı Donald Trump ve rakibi Joe Biden (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve rakibi Joe Biden (AFP)
TT

ABD'den ilk seçim sonuçları gelmeye başladı: Salıncak eyaletlerde son durum

ABD Başkanı Donald Trump ve rakibi Joe Biden (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve rakibi Joe Biden (AFP)

ABD’de devam eden başkanlık seçimlerinde ilk sonuçlara göre Demokratların adayı Joe Biden 223 delegeye, Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ise 212 delegeye ulaştı.
ABD'de Başkanlık seçimlerinde halk oy vermeye devam ederken, Demokrat Parti'nin adayı eski ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile Cumhuriyetçi Parti'nin adayı mevcut ABD Başkanı Donald Trump arasındaki mücadele sürüyor.
Biden, Vermont (3), Massachusetts (11), Rhode Island (4), Connecticut (7), New Jersey (14), Delaware (3), Maryland (10), Virginia (13), Illinois (20), New York (29), Colorado ( 9), New Mexico (5), California (55), Oregon (7), Washington (12), New Hampshire (4) ve Washington DC'de (3) seçimi kazanarak, 209 delege kazandı.
Trump, ise Batı Virginia (5), Kentucky (8), Alabama (9), Mississippi (6), Oklahoma (7), Güney Carolina (9), Arkansas (6), Missouri (10), Tennessee (11), Indiana, (11) Kuzey Dakota, (3) Güney Dakota, (3) Wyoming (3), Nebraska (3), Louisiana (8), Idaho (4), Utah (6) ve Kansas (6) eyaletlerinde seçimi kazanarak delege sayısını 118'e yükseltti.

Salıncak eyaletlerde son durum
Biden ve Trump'ın zaferlerini ilan ettikleri eyaletlerde şu ana kadar bir sürpriz yaşanmazken, iki adayın salıncak eyaletlerden olan ve 29 delegeye sahip Florida'da kıyasıya yarış devam ediyor. Oyların yüzde 94'ünün sayıldığı Florida'da Trump oyların yüzde 51,2'sini, Biden ise oyların yüzde 47,7'sini aldı.
11 delegeye sahip Arizona'da oyların yüzde 76'sı sayılırken, sayılan oyların 53,6'sını Biden, yüzde 45'ini ise Trump aldı.
16 delegeye sahip Georgia'da oyların yüzde 74'ü sayıldı. Cumhuriyetçilerin adayı Trump sayılan oyların yüzde 53,5'ini, Demokratların adayı Biden ise sayılan oyların yüzde 45,3'ünü aldı.
6 delegeye sahip Iowa'da oyların yüzde 76'sı sayılırken, Trump sayılan oyların 51,3'ünü, Biden ise sayılan oyların yüzde 46,8'ini aldı.
18 delegeye sahip olan Ohia'da oyların yüzde 88'i sayıldı. Trump sayılan oyların yüzde 53,2'sini, Biden ise sayılan oyların 45,3'ünü aldı.
16 delegeye sahip Michigan'da oyların yüzde 47'si sayılırken, Cumhuriyetçilerin adayı Trump sayılan oyların yüzde 54,6'sını, Demokratların adayı Biden ise sayılan oyların 43,6'sını aldı.
10 delegeye sahip Minnesota'da oyların yüzde 61'i sayıldı. Biden sayılan oyların 54,8'ini, Trump ise sayılan oyların yüzde 43,2'sini aldı.
15 delegeye sahip Kuzey Carolina'da oyaların yüzde 95'i sayılırken, Trump sayılan oyların yüzde 50,1'ini, Biden ise sayılan oyaların yüzde 48,7'sini aldı.
20 delegeye sahip Pensilvanya'da oyların yüzde 50'si sayıldı. Cumhuriyetçilerin adayı Trump sayılan oyların yüzde 56,5'ini, Demokratların adayı Biden ise sayılan oyların 42,1'ini aldı.
10 delegeye sahip Wisconsin'de oyların yüzde 60'ı sayılırken, Trump sayılan oyların yüzde 51,6'sını, Biden ise sayılan oyaların yüzde 46,8'ini aldı.
29 delegeye sahip Teksas eyaletinde oyların yüzde 87'si sayıldı. Cumhuriyetçilerin adayı Trump sayılan oyların yüzde 52,2'sini, Demokratların adayı Biden ise sayılan oyların 46,4'ünü aldı.
18 delegeye sahip Ohio'da oyların yüzde 88'i sayıldı. Trump sayılan oyların yüzde 53,2'sini, Biden ise sayılan oyaların yüzde 45,3'ünü aldı.
Joe Biden delege sayısını 213'e, Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump delege sayısını 145'e yükseltti.
Donald Trump, 18 delegeye sahip olan salıncak eyaletlerden Ohio'da seçimi kazandı.
ABD başkanlık seçimlerinde Demokratların adayı Joe Biden delege sayısını 223'e, Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ise 212'ye yükseltti.

Florida'da Trump kazandı
Trump, 29 delegeye sahip olan kritik eyaletlerden Florida'da seçimi kazandı.

Texas'ın kazananı Trump oldu
ABD'de Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ve Demokratların adayı Joe Biden arasında süren Başkanlık yarışında kritik önem taşıyan Texas'ta kazanan Donald Trump oldu.
ABD'de Başkanlık seçimlerinde sonuçlar tek tek açıklanıyor. ABD'de başkanlık seçimlerinde 538 delegenin yarıdan bir fazlası olan 270 delegeye ulaşan isim Başkan seçiliyor. Sonuçların bugün netleşmeyebileceği konuşulurken Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ve Demokratların adayı Joe Biden, seçimi başa baş götürüyor. Resmi olmayan sonuçlara göre, Trump, kritik önem taşıyan Texas'ta Donald Trump, Biden'ı geride bıraktı. Oyların yüzde 94'ünün açıldığı Texas'ta kazanan Trump oldu. Texas'ta 38 delege kazanan Trump, Texas'ı yaklaşık 650 bin oy farkla kazanmış oldu.
ABD'de başkanlık seçimlerinde 538 delegenin yarıdan fazlası olan 270 delegeye ulaşan isim başkanlık seçimini kazanıyor.

Trump'tan sosyal medyada seçim açıklaması
Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Çok açık ara öndeyiz ama seçimi çalmaya çalışıyorlar. Bunu yapmalarına izin vermeyeceğiz. Sandıklar kapandıktan sonra oy kullanılamaz. Bu gece açıklama yapacağım. Büyük bir galibiyet."

Demokratların adayı Joe Biden: 'Seçimi kimin kazandığını ABD halkı söyler'
Demokratların adayı Joe Biden seçmene seslenerek, “Oyları saymak uzun sürebilir. Seçimi kimin kazandığını ABD halkı söyler” dedi.



İran ve müzakereler öncesinde kartları toplama

Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
TT

İran ve müzakereler öncesinde kartları toplama

Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
Fotoğraf: İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)

Hasan Fahs

Tahran ve Moskova arasında pozisyon ve hedeflerde bir ayrışma veya uzaklaşma olduğunu düşündüren atmosfere ve Rusya'nın ihaneti, İsrail saldırılarına karşı koymak için gerekli desteği sağlamayı reddetmesi nedeniyle İran sokaklarını saran hayal kırıklığı hissine rağmen, iki taraf arasında perde arkasında yaşananlar bu hissin ve görüntüye dayalı tutumların ötesine geçiyor. Zira Tahran'ın düşüşü, her şeyden önce Moskova'yı kuşatma, hatta devirme yolunun artık açık olduğu anlamına geliyor. Bu durum, özellikle Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in tutumundan duyduğu derin rahatsızlığı dile getiren Başkan Trump başta olmak üzere, ABD yönetiminin tutumlarındaki tırmandırma ile birlikte netleşmeye başladı. Trump son olarak Washington'un bunların bedelini ödemeyeceğini vurgulayarak, Ukrayna'ya silah sevk etme kararı ile birlikte Rusya'ya yönelik vergileri artırma kararı aldı.

Tahran'ın düşmesi, ikinci olarak, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi’ne trajik bir şekilde son verecek ve Trump'ın Çin'i kuşatma ve ekonomik ve siyasi emellerine nokta koyma hedefini daha gerçekçi ve ulaşılabilir kılacaktır. Zira İran toprakları, Batı Asya’daki kara bağlantısı projesindeki en önemli ve jeo-ekonomik bağlantıyı oluşturuyor. Buradan yola çıkarak, Çin'in Şanghay İşbirliği Örgütü Dışişleri Bakanları Konferansı kapsamında Çin'in başkenti Pekin'de İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında bir görüşme gerçekleşmesini kolaylaştırma çabası anlaşılabilir. Bu görüşme, Arakçi'nin Çinli mevkidaşı Dışişleri Bakanı Wang Yi ile yaptığı ön görüşmenin akabinde, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ile yaptığı görüşmenin ardından gerçekleşti.

Rus bakanın belirli bir tutum benimsememe konusundaki ısrarı -veya başka bir deyişle, İran-Amerikan nükleer krizi konusunda açık ve net bir tavır beyan etme konusundaki isteksizliği- ile Lavrov'un Rusya'nın barışçıl nükleer enerji hakkı konusunda İran'ın yanında durduğu açıklaması göz önüne alındığında, Lavrov, ülkesinin İran'ın kendi topraklarında zenginleştirme faaliyetlerinde bulunma hakkı talebine ilişkin tutumunu bir şekilde belirsiz bıraktı. Bu durum, Moskova'nın bu ilişkiyi, Washington ile yaşanan krize çözümler ve çıkış yolları sunmak için kullanmasına olanak tanıyor. En azından İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stoku ve Rusya'ya nakledilerek İran'ın gelecekteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere elektrik üretimi için yakıta dönüştürülmesi olasılığı konusunda.

Ancak, her iki yöndeki bu ikili görüşmeler, yeni bir diplomatik çerçeve oluşturabilir. Söz konusu çerçevenin de 16 Ekim'de, BM Güvenlik Konseyi'nin 2231 sayılı kararının sona ermesinden, 7. Bölüm kapsamında İran'a karşı uluslararası yaptırımların yeniden devreye alınmasına yönelik “tetik mekanizmasının” çökmesinden önceki üç ay boyunca, bir sonraki aşamanın şekillenmesine katkıda bulunması bekleniyor.

Her iki tarafın, yani Amerikalılar ile İranlıların, bu sefer doğrudan müzakere masasına döneceğine şüphe yok. Bu nedenle, her iki taraf da müzakere masasına oturmadan önce gücünü pekiştirecek kartları toplamaya çalışıyor. Washington askeri eyleme başvurmakla tehdit ederken ve askeri seçeneğe geri dönebileceğini deklare ederken, aynı zamanda Güvenlik Konseyi'ne başvurma ve tetik mekanizmasını aktifleştirme hakkına sahip olan Avrupa “troykası”ndaki (üçlüsü) müttefiklerinin nüfuzuna güveniyor.

Buna karşılık, Tahran'ın elindeki seçeneklerden biri, bir ay önce 13 Haziran'da şafak vaktinde düzenlenen saldırıda olduğu gibi hazırlıksız yakalanmamak için olası bir askeri çatışmaya hazırlık seviyesini yükseltmektir. Tahran ayrıca, Avrupa üçlüsünün Washington ile koordinasyon halinde başvurabileceği herhangi bir kararı engellemek için diplomatik seçeneği de aktifleştirecektir. Yani hem Moskova'yı hem de Pekin'i 5 Ağustos'tan önce nükleer anlaşmadan çekildiklerini açıklamaya ikna etmek için çalışması gerekecektir. Bu durumda iki ülke, 2015 anlaşmasına bağlı kalmaları halinde kaybettikleri veto haklarını geri kazanacak, böylece Washington ve üçlünün alabileceği herhangi bir karara karşı bu hakkı kullanabileceklerdir.

Tahran, eşzamanlı füze kabiliyetlerini yeniden değerlendirerek askeri hazırlıklarının seviyesini yükseltiyor ve bu kabiliyetleri müzakere masasında görüşmeye zorlayabilecek herhangi bir baskıyı kabul etmeyi reddediyor. Bununla birlikte bakım ve muharebe kabiliyetleri açısından, gelişmiş SU-35 savaş uçaklarının kendi istediği koşullar altında tedariki konusunda Moskova ile yaşadığı mevcut anlaşmazlığı, ihtiyaçlarını karşılayabilecek Çin savaş uçaklarına yönelerek aşmaya çalışıyor. Zira Çin'in koşulları daha az karmaşık ve daha dinamik. Bu hazırlıklar veya Tahran'ın deyimiyle “parmağını tetikte tutmak”, özellikle de güçlü bir konumda olduğunu hissettiği için diplomatik sürece geri dönmeyi reddettiği anlamına gelmiyor. Eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in, rejimin ve İran'ın tarihindeki bu kritik anda Dini Lider'in diplomasinin rolü hakkındaki sözlerini tekrarlaması, İran rejiminin diplomatik ve siyasi seçeneği destekleme ve askeri seçeneğe geri dönme ihtimalini savuşturma arzusunun birçok göstergesini taşıyor olabilir. Zarif'in de dediği gibi, Dini Lider diplomatik çabaları İran’ın gücünün temel taşlarından biri olarak nitelendirdi ve bunlara başvurmanın diğer tüm seçeneklerin veya güç yapılarının yokluğu veya kaybı anlamına gelmediğini belirtti. Çünkü “diplomasiyle elde edilebilecek bir şey savaşla elde edilmemelidir ve diplomatik seçenek kesinlikle daha az maliyetlidir.” Bakan Arakçi de tüm temaslarında, Şanghay İşbirliği Örgütü, BRICS ülkeleri ve hatta Avrupa üçlüsündeki mevkidaşlarıyla yaptığı çeşitli toplantı ve istişarelerde bu seçeneğe bağlı kalıyor. Washington ile müzakere masasına dönme olasılığını, Güvenlik Konseyi ve Avrupa üçlüsü tarafından İran nükleer tesislerine yönelik ABD-İsrail ortak saldırısının açıkça kınanmasına ilave olarak, yaptırımların yeniden uygulanması seçeneğinin, yani “tetik mekanizmasının” geri çekilmesi koşuluna bağlıyor. Zira tetik mekanizmasının aktifleştirilmesi “troyka” ülkelerini müzakerelerin dışında bırakabilir. Bu durum da İran'ı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ve müfettişleriyle iş birliğini askıya alma kararının ardından tansiyonu daha da yükseltecek adımlar atmaya zorlayabilir.

Arakçi'nin belirgin sert tutumu, İran'ın müzakereler konusunda isteksiz olduğu anlamına gelmiyor. Aksine, İran’ın müzakerelere güçlü bir konumda katılmaya çalıştığını gösteriyor. Çünkü İran, herkese güç ve kudrete sahip olduğunu ve bu gücü kullanabileceğini kanıtladığına, ABD-İsrail saldırısına verdiği yanıtla da bunu gösterdiğine inanıyor. Dolayısıyla, diplomatik fırsat, bu gücü ve elde ettiği başarıları pekiştirmek için en uygun yol ve en etkili mekanizmadır.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.