AB'de terörle mücadele zirvesi

AB'de terörle mücadele zirvesi
TT

AB'de terörle mücadele zirvesi

AB'de terörle mücadele zirvesi

Avrupa Birliği (AB) son haftalarda Avrupa'da yaşanan terör olayları sonrasında Fransa'nın talebi üzerine AB Komisyonu ve Konseyi Başkanları düzeyinde "Terörle mücadele zirvesi" düzenledi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, "Yakında AB Komisyonu olarak AB için yeni bir terörle mücadele programı önerisi yapacağız" dedi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel terörle mücadele zirvesinde bir araya geldi. Liderler radikal ve terör yanlısı Müslümanlara karşı ortak çalışma yolları hakkında görüş alışverişlerinde bulundu.
Almanya'nın Dresden, Fransa'nın Nice ve Avusturya'nın başkenti Viyana'da meydana gelen terör saldırılarının ardından Avrupa ülkelerinin terör saldırılarına karşı ortak iş birliği görüşünde anlaşma sağlandı. Görüşmede sosyal medyada yapılan yazışmaların ve paylaşımların sıkı kontrol altına alınması, şiddet ve nefret dilinin yakın takibe alınması, teröre karşı koordineli ortak çalışma, sınırların daha sıkı kontrol edilmesi, AB ülkeleri arasındaki ortak iş birliği bilgi paylaşımı fişleme, İslam adına açılan derneklerin finansmanının kaynağı ve Müslümanlara hizmet verecek imamların Avrupa ülkelerinde yetiştirilmeleri konuları ele alındı.
Merkel: "Ortak mücadelemiz, demokratik sistem ile antidemokratik çabalara karşı olacaktır"
Almanya Başbakanı Angela Merkel terörün özgür demokratik temelleri hedef aldığını ve ortak çalışma yapılmasının önemli olduğunu belirterek, "Teröre karşı alınacak önlem ve yürütülecek mücadele İslam ile Hıristiyanlık arasındaki çatışma gibi bir durum değildir. Ortak mücadelemiz, demokratik sistem ile antidemokratik çabalara karşı olacaktır. Bunun için AB sınırlarından kimin girip çıktığını bilmemiz önemlidir ve bu sistemin hayata geçirilebilmesi için çalışmaları hızlandırmalıyız. Yapacağımız çalışmalarda İslam ülkeleriyle de ortak ve bağlantılı çalışmalıyız" dedi.
Macron: "Avrupa sınırındaki herhangi bir güvenlik tehdidi, tüm üye devletler için bir güvenlik riski"
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise görüşme sonrası gerçekleştirilen basın toplantısında yaptığı açıklamada, "Yapmamız gereken, uygulamanın sonuna kadar gitmek. Ortak veri tabanı geliştirilmek, kolluk kuvvetlerimiz arasında işbirliğini ve bilgi alışverişimizi sağlamak ve ceza sistemimizi güçlendirmektir. Çünkü Avrupa sınırındaki herhangi bir güvenlik tehdidi, tüm üye devletler için bir güvenlik riskidir" diye konuştu. İnternet ortamında yapılan terör propagandası ve nefret söylemine karşı kararlılıkla mücadele etmeleri gerektiğini de ifade eden Macron, "İnternet bir özgürlük alanıdır, sosyal ağlarımız da. Ancak bu özgürlük yalnızca güvenlik varsa, değerlerimize aykırı paylaşımların cirit attığı ve ölümcül ideolojiyi aşılamaya çalışanların var olduğu bir yer değilse sağlanır. Bu nedenle internette, 1 saat içerisinde tehdit oluşturan içeriklerin kaldırılmasına ilişkin düzenleme önümüzdeki haftalarda mutlaka kabul edilmelidir" dedi.
Macron nefret söyleminin yayılmasına karşı mücadele etmek için Aralık ayı başında yeni bir yasa teklifini desteklediklerini dile getirerek, "Son olarak, Schengen bölgesinde bir revizyon üzerinde çalışmalıyız, bu çok önemliydi. Yasa dışı göçe karşı mücadele etmemiz gerekiyor. Yasa dışı göç ile terörizmi karıştırmamalıyız. Ancak bu ikisi arasında var olan bağlantılara da net bir şekilde bakmalıyız. Maalesef Nice saldırısı da bunun göstergesidir" ifadelerini kullandı.
"Schengen bölgesinde bir güvenlik alanı olması için reform yapmalıyız"
"Schengen bir serbest dolaşım alanı" diyen Macron, "Avrupa'nın temel başarılarından birisidir. Ancak serbest dolaşım karşılığında dış sınırlarımızı koruma ve güvence altına alma vaadi vardı Avrupa Birliği'nin. Bu vaat yeterince yerine getirilmedi. Terör tehdidi ile karşı karşıya kalan devletler Schengen bölgesinde derinlemesine reform yapılmazsa açık sınırlarımızın korunmasını uzun süre kabul etmeyecektir" şeklinde konuştu. Macron, "Schengen bölgesinde bir güvenlik alanı olması için reform yapmalıyız. Bununla Avrupa Birliği'nin dış sınırlarının güvenliğinin güçlendirilmesi ve yükümlülüklerine uymayanlara yaptırım uygulanması gerekiyor. Bu bağlamda mümkün olan en kısa sürede gerçek bir İç Güvenlik Konseyi kurulmasından yanayım. Schengen'de reform yapmak, güvenlikte özgürlüğe izin vermektir" dedi.
Avusturya Başbakanı Kurz'dan DEAŞ ile mücadelede sert eylem çağrısı
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz ise Avrupa ülkeleri dışından gelen aşırılık yanlılarına karşı sert eylem çağrısında bulundu. Kurz, "Suriye ve Irak'taki savaşlardan, DEAŞ için sağ kalan ve geri dönen binlerce yabancı terörist var. Birçoğu hapishanede, bazıları çoktan serbest bırakıldı ve üzücü gerçek şu ki hapishanede olanların çoğu önümüzdeki birkaç yıl içinde serbest kalacak. Bunlar saatli bombalar ve eğer tüm özgürlüğümüzü korumak istiyorsak bu insanların özgürlüğünü kısıtlamalıyız. Teröristlere karşı daha sağlam bir yaklaşımın gerekli olduğu konusunda hemfikiriz" dedi. Macron'un Schengen bölgesinde reform çağrısını destekleyen Avusturya Başbakanı Kurz Macron, Schengen bölgesinin dış sınırlarının daha sıkı korunmasını gerektiğini belirtti.
Zirve sonrasında AB Komisyonu'nun yeni bir "AB Terörle Mücadele" programı hazırlığı yaptığı bildirildi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, "Bu zirve Fransa'nın inisiyatifi ile gerçekleştirildi. Yakında AB Komisyonu olarak AB için yeni bir terörle mücadele programı önerisi yapacağız" ifadelerini kullandı.
Söz konusu yeni programda sosyal ağların ve internet platformlarının yakından takip edileceğini bildiren AB Komisyonu Başkanı Leyen, aynı zamanda AB'nin sınırlarının korunması boyutunda da yeni tedbirler içereceğini belirtti. Leyen, yeni programın yasa dışı göçle mücadeleyi de içereceğini, bu konuda Avrupa Polis Teşkilatı'nın etkin şekilde kullanılacağını ve Schengen Bilgi Sistemi'nin de aktif bir şekilde kullanılacağını söyledi.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel ise, "AB, temel hakların korunmasına önem vermektedir ve aynı zamanda vatandaşlarımızın daha fazla güvenliğini sağlamak için terörle mücadelede AB liderleri birlikte hareket edecektir. Aralık ayındaki Konsey toplantımızda terörizmin önüne geçilmesi ve teröre karşı güçlü bir mesaj verilecektir. İnternetin etkin kullanılması, imamların eğitimi, din özgürlüğü gibi temel konular gündemimizde olacak" diye konuştu.
Avrupa'da yaşanan son terör saldırıları sonrasında Avrupa'da yaşayan Müslümanların özgürlüklerini kısıtlamaya yönelik ulusal düzeydeki konular ilk kez AB düzeyinde görüşülmüş oldu. Söz konusu terörle mücadele programının Aralık ayı AB Liderler Zirvesi'nden önce tamamlanıp açıklanması bekleniyor. Liderlerin ele alacağı program hakkında henüz başka detaylar bulunmuyor.



ABD, Katar'a baskıyı artırıyor: "Ateşkesi kabul etmezse Hamas'ı ülkeden çıkarın"

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 14 bin 944'ü çocuk, 9 bin 849'u kadın olmak üzere en az 34 bin 622 Filistinli öldürüldü (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 14 bin 944'ü çocuk, 9 bin 849'u kadın olmak üzere en az 34 bin 622 Filistinli öldürüldü (AFP)
TT

ABD, Katar'a baskıyı artırıyor: "Ateşkesi kabul etmezse Hamas'ı ülkeden çıkarın"

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 14 bin 944'ü çocuk, 9 bin 849'u kadın olmak üzere en az 34 bin 622 Filistinli öldürüldü (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 14 bin 944'ü çocuk, 9 bin 849'u kadın olmak üzere en az 34 bin 622 Filistinli öldürüldü (AFP)

ABD'nin, Katar'a yönelik baskıyı artırarak ateşkesi reddetmesi halinde Hamas liderlerini ülkeden atmasını istediği öne sürüldü.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen Amerikalı yetkililer, ülkenin önde gelen gazetelerinden Washington Post'a (WP), ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın bu mesajı Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdulrahman bin Casim es-Sani'ye geçen ay ilettiğini söyledi.

Katar'daki ateşkes görüşmelerinde yer alan ve adlarının gizli tutulmasını isteyen üç diplomat, Katarlı yetkililerin, başkent Doha'da yaşayan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye ve diğer Hamas liderlerine "ülkeyi terk etmeleri durumunda kalacak başka yer bulmaları için plan yapmalarını söylediğini" belirtti.

ABD'li yetkili, Katar'a baskı yapılmasının verimli bir strateji olmadığını savunarak, "Doha'da Hamas'a baskı uygulamak etkisiz kalıyor. Sorun, kararları verenlerin Gazze'de olması ve siyasi büroyu umursamamaları" dedi. 

1995-1998'de görev yapan ABD'nin eski Katar Büyükelçisi Patrick Theros da Hamas'ın Katar'dan atılmasının hata olacağını savunarak, böyle bir hamlenin "Beyaz Saray için kabus yaratabileceğini" söyledi.

Diğer yandan İsrailli haber sitesi Times of Israel, Doha yönetiminin Washington'ın talebini kabul edebileceğini savundu. 

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, Hamas'ın masadaki son ateşkes teklifini reddetmesi durumunda ABD'nin, örgüt liderlerinin ülkeden çıkarılması için Katar'a resmi talepte bulunabileceğini belirtti. Kaynak, Katar'ın böyle bir talebe hazırlandığını ve buna olumlu yanıt verebileceğini öne sürdü.

Haniye, dünkü açıklamasında Hamas yetkililerinin hafta sonu Mısır'ın başkenti Kahire'ye gidip anlaşmayı inceleyeceklerini söylemişti. 

24 Kasım'da sağlanan ve bir hafta süren ateşkeste 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakılmıştı. İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) verilerine göre Hamas'ın elinde halen yaklaşık 130 rehine var. İsrail ordusu, bunlardan 34'ünün öldüğünü doğrulamıştı.

Independent Türkçe


İsrailli insan hakları kuruluşları hükümeti Gazze Şeridi'ne yardım konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçluyor

Gazze'de su birikintisinin kenarında çöplerin arasında yürüyen Filistinli (AFP)
Gazze'de su birikintisinin kenarında çöplerin arasında yürüyen Filistinli (AFP)
TT

İsrailli insan hakları kuruluşları hükümeti Gazze Şeridi'ne yardım konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçluyor

Gazze'de su birikintisinin kenarında çöplerin arasında yürüyen Filistinli (AFP)
Gazze'de su birikintisinin kenarında çöplerin arasında yürüyen Filistinli (AFP)

Gazze Şeridi'ne yönelik yardım kısıtlamaları nedeniyle hükümete dava açan beş İsrailli insan hakları kuruluşu dün (Cuma) yaptıkları açıklamada, hükümetin bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirdiğine dair ısrarının ‘mantıksız’ olduğunu belirtti.

Gisha ve diğer dört İsrailli insan hakları kuruluşu, Yüksek Mahkeme'ye başvurarak hükümetin, Birleşmiş Milletler'in (BM) kıtlık uyarısında bulunduğu Gazze Şeridi'ne yardımların ulaştırılmasını arttırmak için ne gibi önlemler aldığını açıklamasını talep etti.

Geçen ay yapılan ilk duruşmanın ardından mahkeme, yarın (Pazar) yapılması planlanan yeni duruşma öncesinde hükümetten sorulara yanıt vermesini istedi.

Bu hafta mahkemeye sunulan yanıtlarda İsrail hükümeti, insani yardım erişimini kolaylaştırmak için şimdiye kadar alınan önlemlerin yükümlülüklerini aştığını vurguladı.

Gisha tarafından dün yayınlanan ortak bir bildiride şu ifadeler yer aldı: “Gazzelilerin ne kadar yardıma ihtiyacı olduğu konusunda hiçbir fikri olmadığını itiraf edenlerin, yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, hatta aştıklarını iddia etmeleri mantıksızdır.”

Bildirinin devamında, Gazze Şeridi'ndeki malzeme sıkıntısının ‘hükümetin, yükümlülüklerini ne gereken miktarda ne de gereken hızda yerine getirmediğini’ gösterdiği ifade edildi.

Uluslararası yardım kuruluşları uzun süredir Gazze Şeridi'ndeki ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırılmasının önündeki engellerden şikâyet ediyor.

Ancak İsrail hükümeti, Gazze Şeridi'ne yardım girişini engellemediğini savunuyor ve malzeme sıkıntısının yardım kuruluşlarının yetersiz dağıtımından kaynaklandığını söylüyor.

İsrail ordusuna bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) dün yaptığı açıklamada, nisan ayında ‘Gazze Şeridi'ne giren insani yardım miktarında önemli bir artış’ olduğunu duyurdu.

X platformu üzerinden yapılan açıklamada, geçtiğimiz ay toplamda 6 bin tır dolusu gıda, su, tıbbi malzeme ve çadırın Gazze Şeridi'ne geçtiği belirtildi. Açıklamanın devamında “Gazze Şeridi'ne girebilecek yardım miktarının bir sınırı yok ve nisan ayı bunu kanıtladı” ifadesi yer aldı.

Süregelen engellerden şikâyet eden BM kuruluşları için ise durum böyle değil.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) bu hafta yaptığı açıklamada, İsrail makamlarının nisan ayında Gazze Şeridi'nin kuzeyine yönelik 94 yardım misyonundan sadece 52'sine kolaylık sağladığını, dörtte birinden fazlasının engellendiğini ve yüzde 10'unun reddedildiğini, diğerlerinin ise lojistik kısıtlamalar nedeniyle iptal edildiğini belirtti.


Rus birlikleri Nijer'deki ABD üssüne girdi

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen hafta Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında (AP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen hafta Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında (AP)
TT

Rus birlikleri Nijer'deki ABD üssüne girdi

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen hafta Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında (AP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen hafta Pentagon'da düzenlediği basın toplantısında (AP)

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Nijer'in başkenti Niamey'de konuşlandıkları askeri üsse giren Rus askerlerinin ABD askerlerine yönelik bir tehdit oluşturmadığını bildirdi. Austin dün (cuma) düzenlediği basın toplantısında, “Ruslar ayrı bir yerleşkede bulunuyorlar. ABD birliklerine ya da ekipmanlarına erişimleri yok” ifadelerini kullandı.

Austin, Avustralyalı ve Japon mevkidaşları ile Honolulu, Hawaii'de gerçekleştirdiği üçlü toplantının ardından açıklamalarda bulundu. ABD'li yetkililere göre Nijer'den ‘profesyonel ve sorumlu’ bir şekilde çekilmeye hazırlanan Austin, “Ben her zaman birliklerimizin güvenliği ve korunmasına odaklanırım. Ancak şu anda burada birliklerimizin korunması açısından büyük bir sorun görmüyorum” şeklinde konuştu.

Rus ordusunun Niamey'deki askeri üsse girme hamlesi, Ukrayna'daki çatışma zemininde iki ülke arasındaki askeri ve diplomatik rekabetin arttığı bir dönemde Amerikan ve Rus askerlerini birbirlerine çok yaklaştırıyor.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Nijer'i yöneten subaylar, geçen yıl yaptıkları askeri darbenin ardından, ABD'den Sahel'deki militan gruplara karşı savaşa katılan yaklaşık bin askerini geri çekmesini istedi.


Türkiye'nin İsrail'le ticareti durdurması dünya basınında nasıl yankılandı?

İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere en az 34 bin 596 Filistinli öldürüldü (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere en az 34 bin 596 Filistinli öldürüldü (AFP)
TT

Türkiye'nin İsrail'le ticareti durdurması dünya basınında nasıl yankılandı?

İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere en az 34 bin 596 Filistinli öldürüldü (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında 14 bin 685’i çocuk, 9 bin 670'i kadın olmak üzere en az 34 bin 596 Filistinli öldürüldü (AFP)

Dünya basını, Türkiye'nin Gazze savaşı nedeniyle İsrail'le ticareti tamamen durdurmasını yakından takip etti.

Ticaret Bakanlığı'ndan dün yapılan açıklamaya göre İsrail'le ticaret tamamen durduruldu.

Bakanlık, geçen ay da 54 ürün grubunun İsrail'e satışına kısıtlama getirmişti.

BBC: "İlişkiler tekrar kötüleşebilir"

Birleşik Krallık'ın (BK) kamu yayıncısı BBC'nin analizinde, Türkiye ve İsrail arasında geçen yıl toplamda yaklaşık 7 milyar dolar değerinde ticaret yapıldığı hatırlatıldı. 

Haberde, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın, yasak kararının ardından yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı "diktatör gibi davranmakla" suçladığına işaret edildi.

Analizde, İsrail ve Türkiye'nin 7 Ekim saldırısının ardından karşılıklı olarak diplomatları geri çektiği hatırlatılarak, ticaret yasağı hamlesiyle ilişkilerin tekrar kötüleşebileceği savunuldu.

FT: "Erdoğan ciddi baskı altında"

BK'nin önde gelen gazetelerinden Financial Times (FT), Ankara'nın Gazze'ye yardım girişini sağlamak için Tel Aviv'e baskı uygulamak amacıyla böyle bir adım attığını yazdı.

Analizde, "Erdoğan'ın marttaki yerel seçimlerde aldığı büyük yenilgiden sonra İsrail'e karşı kısıtlamaları artırması için ülke içinde ciddi baskıyla karşı karşıya kaldığı" değerlendirmesi yapıldı.

Seçim kampanyalarında birçok adayın da "Erdoğan hükümetinin Gazze'deki savaşta İsrail'e karşı yeterli adımları atmadığı" eleştirisini dile getirdiği belirtildi. 

The Economist: "Erdoğan, muhafazakar seçmenden tepki topluyordu"

Londra merkezli The Economist dergisi, "Erdoğan, İslamcıların meydan okumasıyla karşı karşıya" başlıklı haberinde "Dindar seçmenler, Cumhurbaşkanı'nın İsrail meselesiyle ilgili yeterince sert davranmadığını düşünüyor" yorumunu paylaştı. 

Times of Israel: "Etkili hamle"

İsrailli haber sitesi Times of Israel, Türkiye'nin ticaret yasağı kararını "Kudüs'e karşı çok etkili bir hamle" diye niteledi.

Analizde, yerel seçimlerde Yeniden Refah Partisi'nin (YRP) Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AK Parti) karşı yürüttüğü kampanyayla öne çıktığına dikkat çekilerek, YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan'ın "Size biz kaybettirmiyoruz, size İsrail'le ticaret kaybettiriyor" dediği hatırlatıldı.

AP: "Hükümet çifte standart uygulamakla eleştiriliyor"

ABD merkezli haber ajansı AP'nin haberinde, Erdoğan'ın ticareti durdurması için halktan baskı gördüğüne işaret edilerek "Hükümet, ticari ilişkileri sürdürürken İsrail'e karşı ağır suçlamalarda bulunarak çifte standart uyguladığı gerekçesiyle eleştiriliyordu" dendi. 

Palestine Chronicle: "Türkiye, Gazze'deki soykırıma karşı harekete geçti"

Filistin'le ilgili haberler yayımlayan ABD merkezli Palestine Chronicle'ın analizinde, Gazze savaşı nedeniyle zarar gören İsrail-Türkiye ilişkilerinin "bir darbe daha alacağı" yazıldı.

Haberde "Türkiye, Gazze'deki soykırıma karşı harekete geçerek ticareti durdurdu" ifadeleri kullanıldı.

Wafa: "Soykırım nedeniyle ticaret askıya alındı"

Batı Şeria'daki Filistin Ulusal Yönetimi'nin haber ajansı Wafa, Türkiye'nin ticareti durdurma kararını "Türkiye, Gazze'deki soykırım nedeniyle İsrail ile ticareti askıya aldı" başlığıyla paylaştı.

Independent Türkçe


Amerika'da öğrenci protestoları tırmanıyor: Princeton öğrencileri açlık grevine başlıyor

ABD'deki birçok üniversitede Filistin yanlısı gösterilere tanık olundu ve gösteriler polisle çatışmalara yol açtı (AFP)
ABD'deki birçok üniversitede Filistin yanlısı gösterilere tanık olundu ve gösteriler polisle çatışmalara yol açtı (AFP)
TT

Amerika'da öğrenci protestoları tırmanıyor: Princeton öğrencileri açlık grevine başlıyor

ABD'deki birçok üniversitede Filistin yanlısı gösterilere tanık olundu ve gösteriler polisle çatışmalara yol açtı (AFP)
ABD'deki birçok üniversitede Filistin yanlısı gösterilere tanık olundu ve gösteriler polisle çatışmalara yol açtı (AFP)

Amerikan NBC News kanalı dün (Cuma) ABD'nin en büyük üniversitelerinden biri olan New Jersey'deki Princeton Üniversitesi öğrencilerinin, Gazze Şeridi'ndeki İsrail savaşını protesto için açlık grevine başladıklarını bildirdi.

ABD, geçtiğimiz iki hafta boyunca ülke genelinde 150'den fazla kolej ve üniversitede Filistin yanlısı gösterilere tanık oldu.

Protestolara katılan onlarca Columbia Üniversitesi öğrencisinin tutuklandığı son on beş gün boyunca, ülke çapındaki kolej ve üniversitelerde meydana gelen gösterilere güvenlik güçleri müdahalede bulundu.

Üniversite kampüslerinde onlarca yıldır benzeri görülmemiş bir şekilde öğrenci ve öğretim üyelerinin gerçekleştirdiği protestolar, 2.000'den fazla kişinin tutuklanmasına yol açtı.

Polis, Üniversite yönetiminin talebi üzerine 80'den fazla üniversite kampüsünde gösterilere müdahale ederek kalabalığı dağıttı.


Blinken: Gazzeliler ile ateşkes arasındaki tek engel Hamas'tır

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail bombardımanının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail bombardımanının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

Blinken: Gazzeliler ile ateşkes arasındaki tek engel Hamas'tır

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail bombardımanının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail bombardımanının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Hamas hareketinin "Gazze halkı ile İsrail'le ateşkes arasındaki tek engel" olduğunu söyledi.

Blinken, Arizona'daki McCain Enstitüsü tarafından düzenlenen Sedona Forumu'nda dün akşam (Cuma) "Ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması konusunda 'evet' cevabını gerçekten kabul edip edemeyeceklerini görmek için bekliyoruz. Şu anda gerçek şu ki, Gazze halkı ile ateşkes arasındaki tek engel Hamas'tır" ifadelerini kullandı.

Blinken, İsrail'in Gazze'nin kalabalık Refah kentine yönelik büyük bir saldırısına karşı uyarılarını yineleyerek, İsrail'in sivilleri korumaya yönelik bir plan sunmadığına dikkat çekti. Blinken, “böyle bir planın olmadığı durumda Refah'ta büyük bir askeri operasyonu destekleyemeyiz çünkü vereceği zarar kabul edilebilir sınırları aşıyor." dedi.

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken (AFP)

ABD'nin terör örgütü olarak gördüğü ve doğrudan görüşmeye girmediği Hamas'la müzakere yapmanın zorluklarına dikkat çeken Blinken, "Katarlılar ve Mısırlılar aracılığıyla dolaylı görüşmelerde bulunduğumuz Hamas liderleri elbette Gazze'nin dışında yaşıyor. Nihai karar vericiler, hiçbirimizin doğrudan temasta bulunmadığı Gazze'dekilerdir" şeklinde konuştu.

Blinken, Ortadoğu'ya yaptığı son gezide İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve İsrailli yetkililerle yaptığı görüşmeden iki gün sonra Arizona'daki McCain Enstitüsü tarafından düzenlenen Sedona Forumu kapsamında verilen akşam yemeğinde açıklamalarda bulundu.

Netanyahu, Blinken ile görüşmesi öncesinde, ateşkes anlaşmasına varılması ve Gazze Şeridi'nde tutulan rehinelerin serbest bırakılması için devam eden görüşmelerin sonucu ne olursa olsun, Gazze Şeridi'nin en güneyinde yer alan Refah'a kara saldırısı başlatma planını sürdürme niyetini doğruladı.

Biden yönetimi, İsrail hükümetini, savaştan kaçmak için yaklaşık 1,4 milyon Filistinlinin sığındığı Refah'ta planını uygulamaya karşı defalarca uyardı.


Beyaz Saray: Refah'a yönelik İsrail operasyonuna ilişkin kapsamlı bir plan görmedik

Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre (AFP)
Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre (AFP)
TT

Beyaz Saray: Refah'a yönelik İsrail operasyonuna ilişkin kapsamlı bir plan görmedik

Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre (AFP)
Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre (AFP)

Beyaz Saray sözcüsü Karine Jean-Pierre dün (Cuma) yaptığı açıklamada, Washington'un Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta planlanan askeri operasyona ilişkin kapsamlı bir İsrail planı görmediğini söyledi.

Reuters'in haberine göre Jean-Pierre gazetecilere yaptığı açıklamada, Beyaz Saray'ın Refah hakkındaki görüşmeleri sürdürmek istediğini belirtti.

Bu açıklama, Politico web sitesinin cuma günü Amerikalı bir yetkili ve sitenin bilgili olduğunu belirttiği iki kaynaktan alıntı yaparak, İsrail'in, Amerikan hükümetine ve yardım kuruluşlarına, Refah'tan sakinlerini İsrail'in işgaline hazırlık amacıyla nakletmeye başlama planını bildirdiği yönündeki haberine cevap olarak yapıldı.

Politico sitesi, İsrail'in planının, sakinleri Refah'tan Gazze Şeridi'nin güneybatı kıyısındaki El Mevasi bölgesine nakletmek olduğunu ifade ederek, İsrail ordusunun bu hafta yardım görevlilerine bölgenin bir haritasını gönderdiğini belirtti.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Ofisi sözcüsü dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Refah'a herhangi bir saldırısının yüz binlerce Gazzelinin hayatını riske atacağı ve Şeridin tamamındaki insani yardım operasyonlarına büyük bir darbe olacağı konusunda uyarıda bulundu.

Sözcü Jens Laerke, Cenevre'de düzenlediği basın toplantısında: “Bu, sivillerin katledilmesi ve tüm sektördeki insani yardım operasyonuna büyük bir darbe olabilir. Çünkü operasyon ağırlıklı olarak Refah’tan yönetiliyor” ifadelerini kullandı.


Brezilya: Şiddetli yağışlar nedeniyle en az 31 kişi öldü, 70'den fazla kişi de kayıp

Hayvanları boğulmaktan kurtarmak için çalışan gönüllü belediye çalışanları (AFP)
Hayvanları boğulmaktan kurtarmak için çalışan gönüllü belediye çalışanları (AFP)
TT

Brezilya: Şiddetli yağışlar nedeniyle en az 31 kişi öldü, 70'den fazla kişi de kayıp

Hayvanları boğulmaktan kurtarmak için çalışan gönüllü belediye çalışanları (AFP)
Hayvanları boğulmaktan kurtarmak için çalışan gönüllü belediye çalışanları (AFP)

 

Brezilya'daki yerel yetkililerin dün (Cuma) yaptığı açıklamada, ülkenin en güneyindeki Rio Grande do Sul eyaletinde şiddetli yağmurlar nedeniyle 31 kişinin öldüğünü, onlarca kişinin hâlâ kayıp olması nedeniyle ölü sayısının artmasının beklendiğini belirtti.

Rio Grande do Sul Sivil Savunma yetkilileri, 70'den fazla kişinin kayıp olduğunu, Uruguay ve Arjantin sınırındaki eyalette en az 17 bin kişinin yerinden edildiğini ve 497 şehrinin neredeyse yarısının hasar gördüğünü söyledi.

Rio Grande do Sul eyaletindeki evleri su bastı (Reuters).

Rio Grande do Sul eyaletindeki evleri su bastı (Reuters).

Pek çok şehirde sokaklar tamamen sular altında kalırken, yollar ve köprüler yıkıldı. Fırtına ayrıca toprak kaymalarına ve küçük bir hidroelektrik santrali barajının kısmen çökmesine neden oldu.

Reuters'in haberine göre yetkililer, Pinto Goncalves kentindeki bir başka barajın da çökme tehlikesine karşı, baraj yakınında yaşayan insanlara evlerini boşaltma talimatı verdi.

Rio Grande do Sul eyaletindeki Porto Alegre'de sular altında kalan bir sokak (AFP)

Rio Grande do Sul eyaletindeki Porto Alegre'de sular altında kalan bir sokak (AFP)

Eyalet valisi Eduardo Lecce, sosyal medyada canlı yayında yaptığı açıklamada, "Durum sadece kritik değil, aynı zamanda eyaletin şimdiye kadar maruz kaldığı en tehlikeli durum olabilir. Bazı bölgelere ulaşılamaması nedeniyle muhtemelen ölü sayısı artabilir" ifadelerini kullandı.

Başkan Luiz Inacio Lula da Silva, selden etkilenen yerleri ziyaret etmek ve kurtarma çalışmalarını valiyle görüşmek üzere önceki gün eyalete gitti.


İsrail, "Siber Kubbe" çalışmalarını hızlandırdı

İsrail, yerel siber savunma sistemlerini "Siber Kubbe'yle" tek bir ağda birleştirmek istiyor (Reuters)
İsrail, yerel siber savunma sistemlerini "Siber Kubbe'yle" tek bir ağda birleştirmek istiyor (Reuters)
TT

İsrail, "Siber Kubbe" çalışmalarını hızlandırdı

İsrail, yerel siber savunma sistemlerini "Siber Kubbe'yle" tek bir ağda birleştirmek istiyor (Reuters)
İsrail, yerel siber savunma sistemlerini "Siber Kubbe'yle" tek bir ağda birleştirmek istiyor (Reuters)

İsrail, bilgisayar korsanlarının saldırılarına karşı "Siber Kubbe" çalışmalarını hızlandırdı. 

İsrail Ulusal Siber Güvenlik Direktörlüğü'nden Aviram Atzaba, Fransız haber ajansı AFP'ye "Gözle görülmeyen, sessiz bir savaş veriyoruz" dedi.

Aztaba, Hamas'ın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı operasyonuyla başlayan Gazze savaşının ardından siber saldırıların ciddi şekilde arttığını söyledi.

Yetkili, Hamas ve Hizbullah'la bağlantılı hackerların yoğun siber saldırılar düzenlediğini belirtirken, bilgisayar korsanlarının şimdiye dek İsrail'deki dijital altyapıya ciddi bir zarar veremediğini savundu. 

Savaşın başından beri en az 800 siber saldırıyı savuşturduklarını söyleyen Atzaba, gerçek zamanlı koruma sağlayan ve merkezi şekilde yönetilen bir siber savunma sistemi geliştirdiklerini ifade etti.

Altyapısı iki yıl önce hazırlanan "Siber Kubbe" isimli savunma sistemiyle ilgili çalışmaların son dönemde hızlandırıldığı aktarıldı.

Atzaba, sistemin "roketlere karşı koruma sağlayan Demir Kubbe gibi çalıştığını" belirterek, büyük bir veri havuzu oluşturduklarını söyledi. 

İsrail Başbakanlığı'na bağlı direktörlük, söz konusu sistemi geliştirmek için ABD dahil çeşitli Batılı ülkelerle işbirliği yaptı. 

Tel Aviv Üniversitesi'ne bağlı Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü'nden Chuck Freilich, İran'ın da İsrail'e yönelik siber saldırılarda önemli rol oynadığına dikkat çekti. 

Freilich, İran'ın Rusya ve Çin'den aldığı yardımlarla hem askerlere hem de öğrencilere siber saldırı ve savunma eğitimi verdiğini savundu. 

Savaş başladıktan sonra Filistin yanlısı AnonGhost adlı bir hacker, Hamas saldırılarını önceden haber verdiğini öne süren bir telefon uygulaması tasarlamıştı. Bilgisayar korsanı, daha sonra uygulama üzerinden sahte bildirim ve uyarılar göndererek bunları açan birçok kişinin verilerini çalmıştı.

Independent Türkçe, AFP, The Conversation


BAE'nin yasağı ABD'yi harekete geçirdi: Ortadoğu'daki birliklerin yeri değiştirildi

Katar'daki El Udeid üssü, ABD Hava Kuvvetleri'nin bölgesel komuta merkezine ev sahipliği yapıyor (ABD Ulusal Hava Muhafızları)
Katar'daki El Udeid üssü, ABD Hava Kuvvetleri'nin bölgesel komuta merkezine ev sahipliği yapıyor (ABD Ulusal Hava Muhafızları)
TT

BAE'nin yasağı ABD'yi harekete geçirdi: Ortadoğu'daki birliklerin yeri değiştirildi

Katar'daki El Udeid üssü, ABD Hava Kuvvetleri'nin bölgesel komuta merkezine ev sahipliği yapıyor (ABD Ulusal Hava Muhafızları)
Katar'daki El Udeid üssü, ABD Hava Kuvvetleri'nin bölgesel komuta merkezine ev sahipliği yapıyor (ABD Ulusal Hava Muhafızları)

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), ABD'nin Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki (BAE) bazı savaş jetleri ve drone'larını Katar'a taşıdığını yazdı. 

Kimliğinin paylaşılmasını istemeyen ABD'li yetkililer, Amerika ordusunun Abu Dabi'deki El Dafra üssünde yer alan jet ve drone'larını, Katar'daki El Udedi üssüne naklettiğini belirtti.

BAE, ABD'nin ülkedeki üssü kullanarak Irak ve Yemen'deki İran destekli gruplara saldırı düzenlemesine izin verilmeyeceğini şubatta açıklamıştı. 

WSJ, ABD'nin bunun üzerine savaş jetleri, keşif uçakları ve drone'ları Katar'ın başkenti Doha'ya 40 kilometre mesafedeki üsse taşıdığını aktardı. 

Haberde, Abu Dabi yönetiminin "ABD'nin askeri operasyonlarına destek verdiği için, İran'ın fonladığı gruplardan gelebilecek misillemelerden çekindiği" savunuldu.

Adının açıklanmasını istemeyen BAE'li bir yetkili, "Irak ve Yemen'deki hedeflere yönelik saldırı görevlerine kısıtlamalar getirildi. Bu kısıtlamalar kendimizi koruma ihtiyacımızdan kaynaklanıyor" dedi. 

Yemen'deki Husiler, Hamas'ın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı operasyonunun ardından patlak veren Gazze savaşında İsrail'e karşı Hamas'ı destekliyor. Bu doğrultuda grup Batılı ülkelerin yanı sıra İsrail'e ait gemilere 31 Ekim'den beri saldırılar düzenliyor. 

ABD Kongresi'ne bağlı araştırma komitesinin 1 Mayıs'ta paylaştığı bilgilere göre İran destekli Husiler, toplamda en az 100 gemiye saldırdı. Amerikan ordusuysa Ortadoğu'daki üslerden kaldırdığı drone'larla misilleme yapmıştı. Husiler, bu saldırılarda en az 34 kayıp verdiklerini bildirmişti.

Diğer yandan haberde, ABD'nin misillemelerinin Husileri durdurmaya yetmediğine dikkat çekildi. 

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, perşembe günkü açıklamasında Husiler'in "çok sayıda drone ve farklı silah sistemleri üretmeyi sürdürdüğünü, bu konuda özellikle İran'dan destek aldıklarını" söylemişti.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Stars and Stripes