Lübnan: Caca yeni hükümetin bir an önce kurulması için uyardı

Lübnan Kuvvetleri Partisi Genel Başkanı Samir Caca (Twitter)
Lübnan Kuvvetleri Partisi Genel Başkanı Samir Caca (Twitter)
TT

Lübnan: Caca yeni hükümetin bir an önce kurulması için uyardı

Lübnan Kuvvetleri Partisi Genel Başkanı Samir Caca (Twitter)
Lübnan Kuvvetleri Partisi Genel Başkanı Samir Caca (Twitter)

Maruni Hristiyan Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) Genel Başkanı Cibran Basil’e ABD yaptırımlarının uygulanmasının ardından hükümet istişareleri geçtiğimiz haftadan bu yana çıkmaza girdi.
Bu olumsuz atmosferle birlikte, ülkeyi kurtarmak için hükümet oluşumunu hızlandırma ihtiyacını vurgulanarak, Fransız girişiminin kaybedilebileceğine karşı uyarılar da arttı.
Lübnan Kuvvetleri Partisi (LKP) Genel Başkanı Samir Caca, hükümet oluşumunu engelleme nedeni olarak görülen, ‘Şii ikili’ olarak adlandırılan Hizbullah ve Emel Hareketi’nin Maliye Bakanlığı’nı devralma ısrarını eleştirdi.
Caca, partisine üye doktorlardan oluşan bir heyete hitaben dün yaptığı konuşmada ‘Şii ikilisine’ şu ifadelerle tepki gösterdi;
“Hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad Hariri, bugün tek başına gelecekteki hükümetin kalitesini iyileştirmeye çalışıyor. Ancak diğer partiler, Lübnan vatandaşlarının yaşadıklarına bakmaksızın ABD’yi yenme oyunlarını önemsiyor. Direniş Ekseni ile ittifak kuranlardan biri olan eski Bakan Cibran Basil’in ABD yaptırımlarına maruz kalması nedeniyle kabine kurma sürecinde kendisine kazançlar vererek bunu tazmin etmek istiyorlar. Bu da hükümet oluşumunun askıya alınmasına yol açtı.”
Caca, “Direniş ekseni müttefiklerinin Lübnan’ın kontrolünü ele geçirmek için ciddi bir planları var. Bu nedenle bugün direnmemiz gerekiyor. Mevcut durum bana Lübnan savaşını (1975-1990) hatırlatıyor, ancak Lübnan savaşında mermi ve füzelerle savaşılırken bugün bu ekonomi ve maliye ile yapılıyor. Ne yazık ki, neler olup bittiğini önemsemeyen bazı bloklar, siyasi gruplar ve partiler var” dedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Kuzey Afrika ve Ortadoğu Elçisi Patrick Durel’in Lübnan ziyaretine değinen Caca şöyle devam etti;
“Fransız elçi Lübnan’a özellikle, ‘Ya hükümeti kurarsınız ya da Sedir Konferansı veya Uluslararası Para Fonu’ndan umduğunuz bağışlar yok olur’ demek için geldi. Bu uyarının onları etkileyeceğini düşünüyor musunuz? Tabi ki hayır. Lübnanlıların başına gelenlerden etkilenmeyenler, bu uyarıdan etkilenir mi? Maalesef bundan şüpheliyim. Bu nedenle, trajedimizin bir süre daha devam edeceğini düşünüyorum, ancak kesinlikle sonsuza dek sürmeyecek.”
Diğer yandan, Lübnan Kuvvetleri Partisi milletvekili Pierre Bu Assi, “Beyrut limanının patlamasına neden olan ölümcül ihmali uygulayan aynı zihniyet, bugün ölümcül bir boşluk yaratıyor ve hükümetin oluşumunu engelliyor” şeklinde konuştu.
Mevcut verilere göre öngörülebilir gelecekte bir hükümet olmadığına dikkat çeken milletvekili, “Hükümet oluşumu konusunda eski Başbakan Mustafa Edib ile yaşananlar bugün de tekrar ediyor” dedi.
Meclis Başkanı Nebih Berri liderliğindeki Kalkınma ve Kurtuluş bloğu üyesi Milletvekili Enver el-Halil ise Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Kurtarma görevindeki bir hükümeti kurmamak ve gerekli reformları uygulamamak, Lübnan’ın tabutuna son çiviyi çakmak gibidir. İnsanlar sağlık, ekonomi ve mali durumları için feryat ediyor” ifadelerini kullandı.
Halil, Cumhurbaşkanı Mişel Avn’a da, “Sayın Başkan, siz kotalarla meşgulken, insanlar bir alemde, siz başka bir alemdesiniz” diyerek seslendi.



İsrailli aşırılık yanlıları Arapların sığınaklara girmesini bin 200 kez engelledi

TT

İsrailli aşırılık yanlıları Arapların sığınaklara girmesini bin 200 kez engelledi

İsrailli aşırılık yanlıları Arapların sığınaklara girmesini bin 200 kez engelledi

“Hayfa'da iyi bir ailenin evini temizlemek için işe geldik ama eve yaklaştığımızda sirenler çalmaya başladı. İnsanlar halk sığınağına koştu, biz de koştuk. Ancak oraya vardığımızda kapıyı kapattılar ve bu sığınağın sadece mahalle sakinlerinin kullanımı için olduğunu söyleyerek içeri girmemizi engellediler. Biz de büyük bir korku içinde dışarıda kaldık ve patlama seslerini duyduğumuzda dehşete kapıldık.” Tamra kentinden bir Arap temizlikçi dün İsrail medyasına maruz kaldıklarını bu sözlerle anlattı.

İş arkadaşı da aynı ifadeleri doğrulayarak şunları söyledi: “Uzun yıllardır büyük bir evde çalışıyoruz ve ev sahipleri bize iyi davranıyor. Ancak bu ırkçılık karşısında şok olduk. Ev sahibi polisi aradı ve ona komşularının yasaları çiğnediğini söylediler. Bu ırkçıların nasıl davrandığını anladığında şok oldu. Yasalara göre her halk sığınağının, aynı mahalleden olsun ya da olmasın, İsrail'deki her insan için bir barınma yeri olduğunu, bunun önemli olmadığını söyledi.”

Bu iki kadının bilmediği şey, maruz kaldıkları şeyin münferit bir vaka olmadığı, İran füzelerinin on gün önce düşmeye başlamasından bu yana İsrail'de bin 200'den fazla benzer olayın meydana geldiği ve polise şikâyette bulunulduğuydu.

jıop
Hayfa'da sirenler çalarken bir sığınağa sığınan İsrailliler, 16 Haziran (AFP)

İsrail merkezli insan hakları kuruluşu Sivil Haklar Derneği'ne göre, savaş sırasında yayınlanan resmi belediye verileri bu olgunun artmakta olduğunu gösteriyor.

Bu olgunun bir parçası olarak, ‘nüfusun yüzde 12'sinin Arap olduğu Hayfa kentinde 175 vaka kaydedilirken, Arap nüfusun yüzde 7 olduğu Tel Aviv-Yafa'da 178, Arap nüfusun yüzde 40 olduğu Kudüs'te ise 600'den fazla vaka kaydedildi.’

Bariz ırk ayrımcılığı

İsrail'de sığınakların inşasının, hükümetin ve çeşitli bakanlıklarının sorumlu olduğu bariz bir ırk ayrımcılığı politikası içerdiği biliniyor. En büyük Arap şehri olan ve 80 binden fazla nüfusa sahip Nasıra'da, son savaşların hepsinde füze bombardımanına maruz kalmasına rağmen, bir tane bile halk sığınağı bulunmuyor.

İran'a karşı savaşın üçüncü gününde, yedi kilogram patlayıcı taşıyan bir İran insansız hava aracı (İHA) Nasıra'da Schneller mahallesinin kalbine düştü. Mucizevi bir şekilde patlamadı.

Patlayıcı uzmanları İHA’yı kontrollü bir şekilde patlatana kadar mahalle sakinleri tahliye edildi. Bununla birlikte, hemen yanında ve arazisi üzerinde inşa edilen Yahudi kasabası Nof Hagalil'de 25 halka açık sığınak bulunuyor.

dfgthy
Tel Aviv'de sirenler çalarken bir sığınağa yönelen İsrailliler, 19 Haziran (AP)

Savaşın ikinci gününde aynı aileden dört kişinin İran füzesiyle öldürüldüğü 40 bin nüfuslu Arap şehri Tamra'da sadece bir halk sığınağı bulunurken, bin 100 Yahudi'nin yaşadığı komşu kasaba Mitzpe Aviv'in sınırları içinde 13 halk sığınağı var.

Demokratik Cephe ve Arap Değişim Hareketi lideri Knesset üyesi Eymen Avde, iki gün önce X platformunda yaptığı paylaşımda, ‘siren çalındığı sırada korunaklı bir yere girişin engellenmesini suç sayan ve para cezasıyla cezalandırılacak bir yasa tasarısı’ sunacağını söyledi.

Kan 11 televizyonu dün yayınladığı bir haberde, ‘yabancıların’ kamuya açık sığınaklara girmesinin engellenmesi olgusunu ortaya koydu. Şarku’l Avsat’ın Kan 11 televizyonundan aktardığı habere göre İsrail'de ‘yabancıların’ kamuya açık sığınaklara girmesinin engellenmesi gibi bir durum söz konusu. Bazı bölgelerde Yahudi vatandaşların da mahalle dışından geldikleri için sığınaklara girmelerine izin verilmiyor.

Bat Yam kentinde yaşayan Shuval Fuchs, komşu binada oturdukları için Yahudi vatandaşların kendisi ve beş Yahudi kadının sığınağa girmesini engellediğini anlattı. Fuchs, “Burada ulusal dayanışmadan bahsediyorlar. Bu bir yalan. Bencillik burada gelişiyor ve Araplara karşı var olan ırkçılığa katılıyor. Ben yedek kuvvetlerde askerim. Gazze Şeridi'nde görev yaptım. Ama bu bana yardımcı olmadı. Benim ve kadınların içeri girmesini engellediler ve biz de aşırı korku içinde dışarıda kaldık” şeklinde konuştu.