WHO Genel Direktörü Etiyopya’daki isyancıları desteklediğine yönelik iddiaları yalanladı

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
TT

WHO Genel Direktörü Etiyopya’daki isyancıları desteklediğine yönelik iddiaları yalanladı

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, ülkesi Etiyopya'daki isyancı Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’ne  (TPLF) destek ve lehine lobi yaptığına dair suçlamaları reddetti.
 Ghebreyesus, Twitter hesabında yaptığı açıklamada “Bazı raporlar benim taraftar olduğumu söylüyorlar. Ben sadece barışın taraftarıyım” dedi.
Etiyopya, WHO  Genel Direktörü Ghebreyesus'u TPLF lehine lobi yapmakla suçlamıştı. Etiyopyalı üst düzey askeri yetkililer, 19 Kasım'da yaptığı açıklamada, Ghebreyesus'un hem uluslararası kamuoyunda hem de komşu ülkelerde TPLF için diplomatik ve askeri destek arayışında olduğunu ileri sürmüştü.  Bölgedeki yetkililerin silahlanmasında yardım etmekle suçlanan Ghebreyesus, Etiyopya ordusunun kendisi hakkındaki suçlamalarını yalanlıyor. TPLF'nin eski yürütme kurulu üyesi olan Ghebreyesus, 2005-2012 yıllarında Etiyopya Sağlık Bakanı, 2012-2016 yıllarında ise Dışişleri Bakanı olarak görev yapmıştı.



Grossi: İran'la nükleer iş birliği çıkmaza girdi

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi ve İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami İsfahan'da düzenledikleri basın toplantısında (AFP)
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi ve İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami İsfahan'da düzenledikleri basın toplantısında (AFP)
TT

Grossi: İran'la nükleer iş birliği çıkmaza girdi

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi ve İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami İsfahan'da düzenledikleri basın toplantısında (AFP)
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi ve İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami İsfahan'da düzenledikleri basın toplantısında (AFP)

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi, İran'da iki gündür devam eden görüşmelerin gidişatından duyduğu memnuniyetsizliği dile getirdi.

Grossi dün (Salı), Viyana Havaalanı’nda gazetecilere yaptığı açıklamada, Tahran ile nükleer programı konusundaki iş birliğinin ‘tamamen tatmin edici olmadığını’ belirterek ‘mümkün olan en kısa sürede somut sonuçlar’ alınması gerektiğini vurguladı. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Grossi, iş birliğinin ‘pratik olarak çıkmaza girdiğini ve bunun değişmesi gerektiğini’ ifade etti.

Bu açıklama, Grossi ve İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami'nin İran'ın İsfahan kentinde düzenledikleri ve görüşmelerin ‘olumlu ve yapıcı’ geçtiğini belirttikleri basın toplantısından saatler sonra yapıldı.

Grossi ve İslami, UAEA ile Tahran arasında Mart 2023'te imzalanan anlaşmaya, özellikle de beyan edilmemiş sahaların açık bir şekilde soruşturulmasına bağlılıklarını bir kez daha yinelediler.

“Ortak anlaşmamız angajman için iyi bir temel oluşturuyor ve bu yolun İran ile UAEA arasında bir yol haritası olduğunu vurguladık” diyen İslami, UAEA'nın ‘İsrail'den gelen düşmanca imalara’ bel bağlamasına tepki gösterdi.

Grossi ise 2023 anlaşmasının şartlarının halen geçerli olduğunu belirtti. Ancak UAEA ile Tahran arasındaki ilişkilerde üçüncü tarafların herhangi bir etkisinin olduğunu reddederek, ‘daha ileri adımların’ belirlenmesi gerektiğini vurguladı.


İsrail ordusu Kerem Şalom sınır kapısını yeniden açtı

Salı günü, güney Gazze Şeridi ile Kerem Şalom sınır kapısının İsrail tarafında insani yardım yüklü kamyonlar hareket ederken İsrail askerleri nöbet tutuyor (AFP)
Salı günü, güney Gazze Şeridi ile Kerem Şalom sınır kapısının İsrail tarafında insani yardım yüklü kamyonlar hareket ederken İsrail askerleri nöbet tutuyor (AFP)
TT

İsrail ordusu Kerem Şalom sınır kapısını yeniden açtı

Salı günü, güney Gazze Şeridi ile Kerem Şalom sınır kapısının İsrail tarafında insani yardım yüklü kamyonlar hareket ederken İsrail askerleri nöbet tutuyor (AFP)
Salı günü, güney Gazze Şeridi ile Kerem Şalom sınır kapısının İsrail tarafında insani yardım yüklü kamyonlar hareket ederken İsrail askerleri nöbet tutuyor (AFP)

İsrail ordusu bugün (Çarşamba) Gazze Şeridi'ne insani yardım götürmek üzere Kerem Şalom kapısının yeniden açıldığını duyurdu.

Ordu yaptığı açıklamada, Mısır'dan gelen kamyonların gıda, su, barınma malzemeleri, ilaç ve tıbbi ekipman gibi yardımları taşıdığını ve  sınır kapısına geldiğini belirtti.

swefrght6
Bir uydu görüntüsü, İsrail askeri araçlarının İsrail'in güneyinde, Gazze Şeridi ile Kerem Şalom sınır kapısı yakınındaki bir bölgede toplandığını gösteriyor (AFP)

Axios haber sitesi, Başkan Joe Biden'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan dün yaptığı telefon görüşmesinde, Hamas'ın yakındaki bir İsrail ordusu mevzisine düzenlediği ve dört askerin ölümüyle sonuçlanan saldırısının ardından Pazar günü kapatılan sınır kapısını yeniden açılmasını istediğini bildirdi.


Rakamlarla Gazze’deki yıkım

Gazze şehrinin dörtte üçü yerle bir oldu (EPA)
Gazze şehrinin dörtte üçü yerle bir oldu (EPA)
TT

Rakamlarla Gazze’deki yıkım

Gazze şehrinin dörtte üçü yerle bir oldu (EPA)
Gazze şehrinin dörtte üçü yerle bir oldu (EPA)

İsrail ve Hamas Hareketi arasında yedi aydır devam eden savaş 34 binden fazla insanın ölümüne, çok sayıda inanın yaralanmasına ve açlık gibi felaket boyutlarına ulaşan sorunlara neden olurken, Gazze Şeridi’nde büyük bir fiziksel yıkıma yol açtı.

Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) aktardığına göre Gazze'nin uydu görüntülerini inceleyen New York Şehir Üniversitesi'nden (CUNY) Corey Scher, “Hasar oranı daha önce incelediğimiz hiçbir şeye benzemiyor. Şimdiye kadar haritaladığımız her şeyden çok daha hızlı ve kapsamlı” ifadelerini kullandı.

İsrail ordusunun tankları Gazze'de kara birliklerinin henüz girmediği son yerleşim merkezi olan Refah'a girerken AFP, 7 Ekim'de Hamas'ın saldırısıyla tetiklenen savaşın başlamasından yedi ay sonra bölgenin yerle bir olan görüntüsünü inceledi:

Gazze şehrinin dörtte üçü yıkıldı

Gazze Şeridi, savaştan önce 2,3 milyon insanın 365 kilometrekarelik bir toprak parçası üzerinde yaşadığı, dünyanın en yoğun nüfuslu yerlerinden biriydi.

Corey Scher ve Oregon Eyalet Üniversitesi'nde coğrafya doçenti olan Jamon Van Den Hoek tarafından yapılan uydu analizlerine göre 21 Nisan itibariyle Gazze'deki binaların yüzde 56,9'u yani 160 bin bina ya hasar görmüş ya da yıkılmış durumda.

Scher, en hızlı ve büyük yıkım oranlarının bombardımanın ikinci ve üçüncü aylarında kaydedildiğini söyledi.

Savaştan önce 600 bin kişiye ev sahipliği yapan Gazze şehrinde yıkımın boyutu son derece ciddi. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre şehirdeki binaların neredeyse dörtte üçü (yüzde 74,3) ya hasar görmüş ya da yıkılmış halde.

Beş hastane enkaza dönüştü

Hamas'ın hastaneleri askeri amaçlarla kullandığını öne süren İsrail, savaş sırasında Gazze Şeridi’ndeki hastanelere defalarca kez saldırdı. Hamas ise bu suçlamayı reddetti.

Scher’in aktardığına göre savaşın ilk altı haftasında, sağlık tesislerinin yüzde 60'ı ya hasar gördü ya da tamamen yıkıldı.

Gazze Şeridi’ndeki en büyük hastane olan Gazze şehrindeki Şifa Tıp Kompleksi, ilki kasım ayında, ikincisi ise mart ayında olmak üzere İsrail ordusu tarafından iki kez kuşatıldı ve ağır saldırılara uğradı.

Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre ikinci saldırı hastaneyi ‘cesetlerle dolu bir harabeye’ dönüştürdü.

AFP tarafından OpenStreetMap projesinden, Hamas’a bağlı Gazze’deki Sağlık Bakanlığı’ndan ve Birleşmiş Milletler Uydu Merkezi'nden (UNOSAT) derlenen rakamlara göre Gazze Şeridi’nde beş hastane tamamen yıkıldı. BM’nin verilerine göre Gazze’deki her üç hastaneden biri (yani yüzde 28) halen kısmen hizmet veriyor.

Okulların yüzde 70'inden fazlası hasar gördü

Gazze’de çatışmalardan kaçan çok sayıda sivilin sığındığı BM’ye bağlı okullar da ağır hasar aldı.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), 563 okuldan en az 408’inin yani yüzde 72,5'inin hasar gördüğünü belirledi.

Bu okullardan 53’ü tamamen yıkılırken, 274'ü saldırılar sırasında çıkan yangın sonucu hasar gördü.

BM, okulların üçte ikisinin yeniden eğitim verebilmesi için tamamen ya da büyük ölçüde yeniden inşa edilmesi gerekeceğini tahmin ediyor.

Öte yandan UNOSAT ve OpenStreetMap verileri, Gazze’deki camilerin yüzde 61,5'inin ya hasar gördüğünü ya da yıkıldığını ortaya koydu.

Almanya’nın Dresden şehrindeki yıkımdan daha büyük bir yıkım

Gazze'nin kuzeyindeki yıkımın boyutu, 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı'nın en tartışmalı saldırılarından birinde Müttefik kuvvetler tarafından bombalanan Almanya’nın Dresden şehrindeki yıkımı geride bıraktı.

Financial Times gazetesinin aktardığı ve ABD tarafından 1954 yılında yapılan bir askeri araştırmaya göre İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarında düzenlenen bombardıman, Dresden'deki binaların yüzde 59'una zarar vermişti.

BM Mayın Eylem Servisi'nin (UNMAS) Filistin topraklarıyla ilgili programının başkanı Mungo Birch, geçtiğimiz nisan ayında yaptığı bir açıklamada, Gazze'de kaldırılması gereken moloz miktarının, iki yıldan uzun bir süre önce Rusya tarafından işgal edilen Ukrayna'daki moloz miktarından daha fazla olduğunu söyledi.

BM, bu ayın başlarında savaştan sonra Gazze'nin yeniden inşasının 30 ila 40 milyar dolar arasında bir maliyeti olacağı tahmininde bulundu.


ABD Ordusu, Husiler tarafından Aden Körfezi'ne fırlatılan iki İHA ile karşılaştı ve İHA ise düştü

Kızıldeniz'deki bir uçak gemisinden Husilere saldırmak için havalanan Amerikalı bir savaş uçağı (Arşiv-AFP)
Kızıldeniz'deki bir uçak gemisinden Husilere saldırmak için havalanan Amerikalı bir savaş uçağı (Arşiv-AFP)
TT

ABD Ordusu, Husiler tarafından Aden Körfezi'ne fırlatılan iki İHA ile karşılaştı ve İHA ise düştü

Kızıldeniz'deki bir uçak gemisinden Husilere saldırmak için havalanan Amerikalı bir savaş uçağı (Arşiv-AFP)
Kızıldeniz'deki bir uçak gemisinden Husilere saldırmak için havalanan Amerikalı bir savaş uçağı (Arşiv-AFP)

ABD Merkez Komutanlığı (Centcom) bugün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, Husiler tarafından pazartesi günü Aden Körfezi üzerinde fırlatılan iki İHA'ya güçlerinin karşılık verdiğini, üçüncüsünün ise düştüğünü duyurdu.

"X" platformunda yapılan açıklamada "Amerika, koalisyon güçleri veya ticari gemilerden herhangi bir kayıp veya hasar bildirilmediği" belirtildi. Açıklamada, Husi grubunun dün (Salı) Aden Körfezi üzerinde bir gemisavar balistik füze fırlattığı ama herhangi bir yaralanma veya hasar bildirilmediği ifade edildi.


ABD’den UCM’ye İsrailli yetkililer hakkında tutuklama emri çıkarması halinde yaptırım uygulama tehdidi

UCM Başsavcısı Kerim Han (Arşiv - Reuters)
UCM Başsavcısı Kerim Han (Arşiv - Reuters)
TT

ABD’den UCM’ye İsrailli yetkililer hakkında tutuklama emri çıkarması halinde yaptırım uygulama tehdidi

UCM Başsavcısı Kerim Han (Arşiv - Reuters)
UCM Başsavcısı Kerim Han (Arşiv - Reuters)

ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Michael McCaul, Axios haber sitesine yaptığı açıklamada, Temsilciler Meclisi'nin Cumhuriyetçi üyelerinin, İsrailli yetkililer hakkında tutuklama emri çıkarmaları halinde Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) yetkililerine ‘tedbir amacıyla’ yaptırım uygulanmasını öngören bir yasa tasarısı hazırladıklarını söyledi.

ABD Kongresi'nin İsrail destekçisi ve iki partiden (Cumhuriyetçi Parti ve Demokrat Parti) üyeleri, UCM'nin İsrailli yetkililer hakkında tutuklama kararı çıkarması halinde, ABD'nin tepkisini çekeceği konusunda daha önce de defalarca kez uyarıda bulundular.

McCaul, Axios’a, Temsilciler Meclisi’nin birkaç Cumhuriyetçi üyesiyle birlikte UCM Başsavcısı Kerim Han'a ulaşarak, İsrailli yetkililer hakkında tutuklama emri çıkarılmasının ‘ilişkileri bozacağını’ vurguladıklarını açıkladı.

İsrailli yetkililer hakkında yakında bir tutuklama emri çıkarılıp çıkarılmayacağından emin olmadıklarını ifade eden McCaul, “Bu sadece, eğer böyle bir şey yaparlarsa, yasa tasarısının hazır olduğunu bilmelerini sağlamak için alınan bir tedbir. Mecbur kalmadıkça buna başvurmayacağız” şeklinde konuştu.


İsrail'in kara harekatı: Refah'ta yeraltı tünelleri bulduk

IDF, tank birliklerinin Refah sınır kapısının Filistin tarafında kontrolü ele geçirdiğini bildirdi (IDF)
IDF, tank birliklerinin Refah sınır kapısının Filistin tarafında kontrolü ele geçirdiğini bildirdi (IDF)
TT

İsrail'in kara harekatı: Refah'ta yeraltı tünelleri bulduk

IDF, tank birliklerinin Refah sınır kapısının Filistin tarafında kontrolü ele geçirdiğini bildirdi (IDF)
IDF, tank birliklerinin Refah sınır kapısının Filistin tarafında kontrolü ele geçirdiğini bildirdi (IDF)

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin Mısır sınırındaki Refah şehrinin "teröristlerin geçişi için kullanıldığını" savunarak, bu yüzden bölgeye operasyon düzenlendiğini bildirdi. 

İsrail Savunma Kuvvetleri'nden (IDF) bugün yapılan açıklamada, "Refah'ın doğusundaki sınır kapısının teröristler tarafından kullanıldığını gösteren istihbarat bilgileri doğrultusunda bölgeye operasyon düzenlendiği" savunuldu.

Açıklamada, pazar günü Refah sınır kapısı yakınından, Gazze Şeridi ve İsrail arasındaki Kerem Şalom sınır kapısı tarafına saldırı düzenlendiği, olayda 4 İsrail askerinin öldürüldüğü, üç askerin de yaralandığı hatırlatıldı. 

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları da kısa menzilli füzelerle saldırı düzenlendiğini açıklamıştı. 

IDF, Refah sınır kapısının Gazze tarafındaki kısmının ele geçirildiğini bildirdi. Ayrıca buradaki çatışmalarda en az 20 Hamas militanının öldürüldüğü ve aktif olarak kullanılan üç yeraltı tünelinin tespit edildiği öne sürüldü. Hamas'tan iddialara ilişkin henüz açıklama yapılmazken IDF, Kerem Şalom kapısının da kapatıldığını duyurdu.

Diğer yandan Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), ABD'nin İsrail'e göndermeyi planladığı 6 bin 500 Müşterek Doğrudan Saldırı Mühimmatı'nın (JDAM) satışını Refah'a yönelik büyük kara operasyonu sinyallerinin artışından sonra durdurduğunu aktardı.

Kimliğinin paylaşılmasını istemeyen yetkililer, Washington'ın bombaları güdümlü hale getiren JDAM ekipmanıyla ilgili süreci ilerletmediği için 260 milyon dolar değerindeki anlaşmanın duraksadığını söyledi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir Kongre yetkilisi, bunun "alışılmadık bir durum" olduğunu belirtti. Washington merkezli düşünce kuruluşu Ortadoğu Demokrasi Merkezi'nden Seth Binder, Joe Biden yönetiminin "ilk kez böyle bir adım attığına" dikkat çekti. 

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, dünkü açıklamasında silah satışlarının durdurulduğuna dair iddialara yönelik doğrudan yorum yapmayı reddederek, "İsrail'in güvenliğine desteğimiz sarsılmaz" demişti.

İsrail ordusu, dün Refah'ın doğusundaki sivilleri bölgeden çıkarmak için operasyon başlatmıştı. Ordu, broşürler ve telefon mesajlarıyla sivillerin tahliyeyle ilgili bilgilendirildiğini belirtmişti. IDF, en az 100 bin kişinin şehrin kuzeyinde hazırlanan Mavasi "insanı bölgesine" gönderileceğini açıklamıştı. Kaç kişinin buraya sevk edildiği henüz bilinmiyor.

Refah'ın doğusunda yaşayan Muhammed Ganim, ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından CNN'e "Bize burayı terk etmemiz gerektiğini söyleyen broşürlerden verdiler. 17 yıldır yaşadığım evimi bırakmak zorunda kaldım. Çocuk, yetişkin, militan ya da sivil ayırmadan tüm bölgeyi bombalıyorlar" dedi.

Adını paylaşmayan bir başka Filistinli kadın da "Burada güvende değiliz. Gitmek zorunda kaldık" ifadelerini kullandı.

Refah'ın doğusuna düzenlenen kara harekatı, Hamas'ın dün ateşkes anlaşmasını kabul ettiğini duyurmasının ardından geldi. Tel Aviv yönetimiyse anlaşmayı onaylamadıklarını duyurmuştu. İsrailli bir heyetin bugün Mısır'ın başkenti Kahire'ye giderek anlaşmayla ilgili görüşme düzenleyeceği bildirilmişti.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Wall Street Journal, CNN


İsrail'e Refah'a yönelik saldırısını durdurması için uluslararası çağrılar sürüyor: Daha fazla sivili öldürecek

İsrail'in Refah’a gece boyunca düzenlediği hava saldırılarında hayatını kaybeden Filistinlilerin yakınları, Refah Sahra Hastanesi önünde yas tutuyor. (EPA)
İsrail'in Refah’a gece boyunca düzenlediği hava saldırılarında hayatını kaybeden Filistinlilerin yakınları, Refah Sahra Hastanesi önünde yas tutuyor. (EPA)
TT

İsrail'e Refah'a yönelik saldırısını durdurması için uluslararası çağrılar sürüyor: Daha fazla sivili öldürecek

İsrail'in Refah’a gece boyunca düzenlediği hava saldırılarında hayatını kaybeden Filistinlilerin yakınları, Refah Sahra Hastanesi önünde yas tutuyor. (EPA)
İsrail'in Refah’a gece boyunca düzenlediği hava saldırılarında hayatını kaybeden Filistinlilerin yakınları, Refah Sahra Hastanesi önünde yas tutuyor. (EPA)

İsrail'in Refah'a yönelik saldırı kararını geri alması için yapılan uluslararası çağrılar devam ederken, saldırının daha fazla sivilin ölümüne yol açacağı ve insani sonuçlarının yıkıcı olacağı uyarısında bulunuldu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell bugün (Salı) yaptığı açıklamada, İsrail'in Refah'a yönelik saldırısının daha fazla sivilin ölümüne yol açacağını belirterek, İsrail'in AB üyesi ülkeler ve ABD'den gelen açık uyarılara rağmen bu saldırıyı gerçekleştirdiğini ifade etti.

Borrell gazetecilere verdiği demeçte, “Refah'a yönelik saldırı, uluslararası toplumun, ABD'nin ve AB üyesi ülkelerin tüm taleplerine rağmen yeniden başladı. Herkes İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan Refah’a saldırmamasını istiyor. Söz konusu saldırının siviller arasında çok sayıda can kaybına yol açacağından korkuyorum. Ne derlerse desinler Gazze Şeridi'nde güvenli bölge yok” şeklinde konuştu.

Guterres

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrail'in Refah'ı işgal etmesinin ‘kabul edilemez’ olacağı uyarısında bulundu ve İsrail hükümeti ile Hamas'ı ateşkese varmak için ‘ekstra çaba göstermeye’ çağırdı.

Guterres, İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella'yı kabulü sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Refah'ın karadan işgali, yıkıcı insani sonuçları ve bölge üzerindeki istikrarsızlaştırıcı etkisi nedeniyle kabul edilemez olacaktır. Bugün İsrail hükümetine ve Hamas liderliğine, kesinlikle hayati önem taşıyan bir anlaşmaya varmak için ekstra çaba göstermeleri yönünde çok güçlü bir çağrıda bulundum. Bu kaçırılmaması gereken bir fırsat” ifadelerini kullandı.

BM Sözcüsü Stephane Dujarric, Hamas'ın arabulucuların ateşkes anlaşması önerisini kabul ettiğini açıklamasından kısa bir süre sonra neredeyse tamamen aynı sözleri sarf etti.

Dujarric gazetecilere şunları söyledi: “Bugün Refah'ın doğusu için verilen tahliye emirleri sivillerin çektiği acıları daha da arttıracaktır. Bu büyüklükte bir toplu tahliyenin güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesi mümkün değil.”

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk de Refah'ın doğusunda yaşayanlara yönelik tahliye emirlerini ‘insanlık dışı’ olarak nitelendirdi.

Çin

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian bugün yaptığı açıklamada İsrail'i ‘Refah'a saldırmaktan vazgeçmeye’ çağırdı. Jian, “Çin, İsrail'i uluslararası toplumun taleplerine kulak vermeye, Refah'a saldırmayı durdurmaya ve Gazze Şeridi'nde daha ciddi bir insani felaketi önlemek için elinden gelen her şeyi yapmaya çağırıyor” ifadesini kullandı.

İsrail ordusu dün (pazartesi) sabah Refah'ın doğu bölgelerinde yaşayanlardan bölgeyi boşaltmalarını ve Refah'ın kuzeybatısındaki el-Mevasi'ye taşınmalarını isteyerek, operasyonun 100 bin kişiyi kapsayacağını belirtti.

Hamas dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde arabulucular tarafından sunulan ateşkes önerisini kabul ettiğini duyurdu. Ancak İsrail, şartların taleplerini karşılamadığını söyleyerek Refah'a saldırmaya devam etti. Diğer yandan İsrail, bir anlaşmaya varmak üzere müzakereleri sürdürmeyi planlıyor.


Vladimir Putin’in beşinci dönemi başlıyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
TT

Vladimir Putin’in beşinci dönemi başlıyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bugün (Salı) Rusya'nın beşinci dönem başkanı olarak yemin edecek.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre, ülkeyi yaklaşık çeyrek asırdır yöneten 71 yaşındaki Putin, yeniden seçilmesinden yaklaşık iki ay sonra düzenlenen yemin töreniyle en az 2030 yılına kadar iktidarda olacak.

Putin, 2020 yılında anayasayı değiştirerek 83 yaşında olacağı 2036 yılına kadar iki altı yıllık dönem için daha iktidarda kalmasına olanak sağladı.

Rus basınında yer alan haberlere göre Kremlin'de, ülkenin siyasi elitlerinin ve aralarında Fransız Büyükelçisi’nin de bulunduğu yabancı temsilcilerin katılımıyla yapılacak yemin töreni yerel saatle 12:00'de başlayacak ve bir saat sürecek.

SCDVFRGTH
Putin Kremlin'de (Reuters)

Aralarında Polonya, Almanya ve Çek Cumhuriyeti'nin de bulunduğu diğer Avrupa ülkeleri, Kremlin'in politikasına karşı olduklarının bir işareti olarak törene temsilci göndermeyeceklerini açıkladılar.

ABD dün (Pazartesi) Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bugün beşinci dönem devlet başkanlığı için yapacağı yemin törenine temsilci göndermeyeceğini açıkladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller gazetecilere yaptığı açıklamada, “Putin'in yemin törenine temsilci göndermeyeceğiz” dedi.

Miller, ABD'nin töreni boykot etmesinin Putin'i gayrimeşru bir başkan olarak gördüğü anlamına gelip gelmediği sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Biz kesinlikle bu seçimin özgür ve adil olduğunu düşünmüyoruz. Ancak Putin, Rusya'nın başkanıdır ve her zaman da öyle kalacaktır.”

Tören sırasında Putin, ulusa kısa bir konuşma yapmadan önce yemin ederek görevine başlayacak.

TH56J7
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (EPA)

Konuşma, 9 Mayıs'ta Nazi Almanya'sına karşı kazanılan Sovyet zaferinin yıldönümünden iki gün önce yapılacak. Bu yıldönümü anmaları, Ukrayna'da ‘neo-Nazilere’ karşı bir savaş yürüttüğünü vurgulayan Vladimir Putin'in güç ve nüfuz politikasının temel taşlarından birini oluşturuyor.

Sahte demokrasi

Yemin töreni, 2022 yılının ilkbahar ve sonbaharında Ukrayna'nın geniş çaplı işgalinin ilk aylarında yaşanan gerilemelerin ardından Rus ordusunun cephe hattındaki konumunun iyileştiği bir döneme denk geldi.

Son haftalarda Rusya'nın Ukrayna'nın doğusundaki saldırıları yoğunlaştı ve başta Şubat ortasında ele geçirdiği stratejik Avdiivka kenti olmak üzere birçok kentte art arda hakimiyet sağlandı.

Öte yandan Ukrayna güçleri 2023 yazında başarısızlıkla sonuçlanan karşı saldırılarının ardından mühimmat ve asker sıkıntısı çekiyor. Rus savunma sanayileri tam kapasite çalışırken, Ukrayna yeni ABD yardımının gelmesini bekliyor.

Moskova'nın merkezinde, 9 Mayıs'ın yıldönümünde yapılacak askerî geçit törenine hazırlık olarak ana caddeler boyunca çok sayıda barikat kuruldu.

Ukrayna töreni ‘sahte demokrasi’ olarak nitelendirerek kınadı.

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı dün, Putin'in Rusya'yı ‘saldırgan bir devlete’ ve mevcut rejimi de ‘diktatörlüğe’ dönüştürdüğünü savunarak, törenin Putin'in devam eden iktidarını ‘meşrulaştırma izlenimi vermeyi’ amaçladığını belirtti.

Baskı

Mart ayı ortasında, resmi olarak oyların yüzde 87'sinden fazlasını alarak kazandığı bir seçimin ardından Putin, kendisinin ve ordunun arkasında ‘birleşmiş’ bir Rusya'dan söz etti.

Başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler, Rusya'nın önde gelen muhaliflerinden Aleksey Navalni'nin hapishanede esrarengiz bir şekilde ölmesinden birkaç hafta sonra herhangi bir muhalefet olmaksızın yapılan seçimi kınadı.

Rusya'nın başlıca muhalifleri sürgünde ya da hapiste olduğu gibi, Rusya'nın komşu Ukrayna'yı işgaline karşı çıkan pek çok sıradan vatandaş da hapiste.

Yetkililer, zaten ciddi baskıların hedefi olan ve Putin'in ‘geleneksel değerlerini’ desteklemenin bedelini ödeyen azınlıklara da baskı uyguluyor.

Putin geçtiğimiz yıl, Wagner Grubu'nun daha sonra bir uçak kazasında hayatını kaybeden eski başkanı Yevgeniy Prigojin'in isyan girişimini de bastırdı.

Ancak Putin, Ukrayna'daki savaşın sonucu halen çözülememişken, özellikle ekonomik alanda birçok zorlukla karşı karşıya.

Askeri harcamaların federal bütçede yol açtığı büyük artış nedeniyle enflasyon devam ediyor ve bu durum, Batı'nın ülkeye uyguladığı yaptırımların yansımaları nedeniyle alım gücü zaten etkilenmiş olan halkı endişelendiriyor.

Büyük ölçüde hidrokarbon gelirlerine dayanan Rusya ekonomisinin, bizzat Putin'in öncülüğünde Asya'ya yönelmesi bekleniyor. Ancak bunun için gerekli olan pahalı ve inşası uzun yıllar alan altyapı halen mevcut değil.


Holokost'tan sağ kurtulanlar Netanyahu'yu Hamas’ın elindeki esirlerin hayatlarını hiçe saymakla suçluyor

Kudüs'teki Uluslararası Holokost’u Anma Günü'nde yoldan geçenler iki dakikalık saygı duruşunda bulundu. (Reuters)
Kudüs'teki Uluslararası Holokost’u Anma Günü'nde yoldan geçenler iki dakikalık saygı duruşunda bulundu. (Reuters)
TT

Holokost'tan sağ kurtulanlar Netanyahu'yu Hamas’ın elindeki esirlerin hayatlarını hiçe saymakla suçluyor

Kudüs'teki Uluslararası Holokost’u Anma Günü'nde yoldan geçenler iki dakikalık saygı duruşunda bulundu. (Reuters)
Kudüs'teki Uluslararası Holokost’u Anma Günü'nde yoldan geçenler iki dakikalık saygı duruşunda bulundu. (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Uluslararası Holokost’u Anma Günü'nde yaptığı ve dünyadaki Yahudilerin hayatlarının sorumluluğunu miras almış gibi görünmeye çalıştığı, İsrail'i Gazze Şeridi'ne karşı yürüttüğü savaş nedeniyle eleştiren herkesi antisemitizmle ve Nazi katliamını tekrarlamakla suçladığı konuşmasından birkaç gün sonra, Holokost'tan kurtulan bazı Yahudilerden ağır bir darbe aldı. Söz konusu kişiler, Netanyahu’nun Batı Kudüs'teki Yad Vashem Holokost Müzesi'nde yaptığı konuşmayı yarıda keserek, onu Hamas tarafından esir alınan ve savaşın devam etmesi nedeniyle gerçek bir tehlike altında yaşayan 100'den fazla Yahudi'nin hayatını hiçe saymakla suçladılar.

Holokost'tan sağ kurtulan bazı Yahudiler, Netanyahu ve bakanlarının Hamas'ın bir Nazi hareketi olduğu ve İsrail'in güneyine yönelik saldırısının ikinci bir Holokost olduğu söylemlerini protesto ettiler. Ayrıca bu söylemi en sık kullanan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'e yüklendiler. Smotrich birkaç kez Batı Şeria'da ‘iki milyon Nazi olduğunu’ söyleyecek kadar ileri gitmişti. İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz da dün (pazartesi) Kerem Şalom Sınır Kapısı yakınlarında askerlere yönelik roket saldırısı nedeniyle Hamas'ı Nazi olarak nitelendirdi.

SX
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs'te düzenlenen Uluslararası Holokost’u Anma Günü töreninde (AP)

Diğer taraftan hem devlet başkanı Isaac Herzog hem de muhalefet lideri Yair Lapid bu söylemi reddetti. Herzog, “7 Ekim bir Holokost değildi. Çünkü bugün İsrail Devleti'nin bir savunma ordusu var. Holokost'tan bu yana geçen on yıllar boyunca, Yahudi halkının bir daha asla savunmasız ve korumasız kalmayacağını tekrar tekrar vurguladık ve yemin ettik. Ancak Holokost'un dehşeti Ekim katliamları sırasında hepimizi sarstı ve hepimizin yüreğinde yankılandı” ifadelerini kullandı. Lapid ise “Holokost bize bu ülkenin iyi olması gerektiğini öğretti. Nefrete nefretle karşılık veremezsiniz. Onlar gibi olmayacağız. Onlara bu zevki tattırmayacağız” şeklinde konuştu.

Zor koşullarda hayatta kalanlar

Bugün İsrail'de, Nazi soykırımından sağ kurtulan yaş ortalamaları 86'nın üzerinde 133 bin kişi bulunuyor. Araştırmalara ve istatistiklere göre bu kişiler, Holokost'u en çok dile getiren lider olan Netanyahu'nun liderliğinde, her geçen yıl daha da kötü koşullarda yaşıyorlar. Nüfusun bu kesiminin refahından sorumlu fonun 2024 verilerine göre, yüzde 61'i Gazze savaşından sonra yaşam standartlarının düştüğünü düşünüyor, yüzde 51'i günlük yaşam masraflarını karşılamakta zorlanıyor ve yüzde 46'sı sirenler çaldığında güvenli bir yere ulaşamıyor. Yüzde 27'si ise bu süreçte evlerini terk etmek zorunda kaldı. Yüzde 27'si yeterince yiyecek almaktan, yüzde 24'ü masraflarını karşılayamadığı için tıbbi tedavilerden, yüzde 21'i tıbbi yardımlardan, yüzde 8'i ilaç almaktan vazgeçmek zorunda kaldı ve üçte birinden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Netanyahu'nun “Holokost'tan Yahudilerin çıkardığı ders, İsrail'in yalnız olduğu ve kendisini savunmak için kimseye güvenemeyeceğidir” şeklindeki açıklamasını eleştirenler var. Bu açıklamayı, İsrail'in güçlü bir ülke, hatta dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olduğunu ‘güzel’ bir şekilde inkâr eden ifadelerden biri olarak görüyorlar. İsrail, askeri olarak Hamas'a savaş ilan etti ve Hamas, İslami Cihad ve diğer gruplardan 30-40 bin savaşçıya karşı yaklaşık yarım milyon asker topladı. Tüm Batılı ülkeler onun yanında yer aldı ve ona silah sağladı. ABD, İsrail’e yaklaşık 15 milyar dolar sağladı ve savaş gemileri gönderdi. İran, Şam'da bazı Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanlarının öldürülmesine tepki olarak saldırdığında, etrafında kendisine yöneltilen füze ve insansız hava araçlarının (İHA) yüzde 60'ını düşüren büyük bir koalisyon oluşturuldu. Netanyahu tüm bunları görmezden gelmeye nasıl cüret eder?

Esir ailelerinin tümü, Uluslararası Holokost’u Anma Günü münasebetiyle düzenlenen meşale yakma törenine katılmayı reddetti. Bu etkinliğe büyük saygı duyduklarını ancak hükümetin esirleri kurtarmak için ciddi ve samimi bir şekilde çalışmaması nedeniyle törenlere katılmayı reddettiklerini söylediler. Bazıları tutumlarını sert sözlerle ifade ederek, bugün bir kez daha Yahudilerin bu savaşta yalnız olduklarını ve hükümetin arkalarında olduğunu hissetmediklerini vurguladı.


Pentagon’un artan insansız deniz aracı savaşları karşısındaki kafa karışıklığı

Pentagon, özel şirketlerden ABD Donanması için küçük insansız deniz araçları üretmelerini istedi (Reuters)
Pentagon, özel şirketlerden ABD Donanması için küçük insansız deniz araçları üretmelerini istedi (Reuters)
TT

Pentagon’un artan insansız deniz aracı savaşları karşısındaki kafa karışıklığı

Pentagon, özel şirketlerden ABD Donanması için küçük insansız deniz araçları üretmelerini istedi (Reuters)
Pentagon, özel şirketlerden ABD Donanması için küçük insansız deniz araçları üretmelerini istedi (Reuters)

Şirket yetkilileri ve CEO'lar, ABD Donanması'nın insansız deniz araçlarından (İDA) oluşan bir filo kurma çabalarının, ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) büyük gemiler inşa etme projelerine bağlı kalması nedeniyle sekteye uğradığını ve İDA’ların deniz savaşlarının şeklini değiştirdiği bir dönemde bunun bir zayıflık olarak ortaya çıkardığını söylediler.

İDA'ların etkinliği, Ukrayna’nın bu araçları 2022 yılı sonlarından bu yana Karadeniz'de Rus savaş gemilerini ve mayın tarama gemilerini batırmak için kullanmasıyla kanıtlandı.

Yemen'deki Husiler de geçtiğimiz aylarda Kızıldeniz’deki ticari gemileri hedef almak için benzer araçlar kullanmış, ancak başarılı olamamıştı.

Pentagon Sözcüsü Eric Pahon, Reuters’a yaptığı açıklamada, bu taktiklerin Ukrayna savaşından ve Kızıldeniz’deki seyrüsefer özgürlüğünü hedef alan saldırılardan çıkarılan dersleri, Çin'in Pasifik Okyanusu’nda artan deniz gücüne karşı koyma planlarına dahil eden Pentagon'un dikkatini çektiğini söyledi.

Savunma Bakan Yardımcısı Kathleen Hicks’in Çin'in Pasifik’te artan askeri tehdidine karşı önümüzdeki 18 ila 24 ay içinde yüzlerce küçük, nispeten ucuz insansız hava aracı (İHA) ve İDA konuşlandırmak üzere ‘replicator’ adında bir girişim başlattıklarını duyurması Pentagon'un niyetinin bir işareti olarak görüldü.

Aralarında donanma subayları, Pentagon yetkilileri ve İDA üreten şirketlerin yöneticilerinin de bulunduğu, ABD'nin İDA planları hakkında doğrudan bilgi sahibi olan onlarca kişiyle yapılan görüşmeler sonucu alınan karar, ABD Donanması'nın deniz savaşlarının geleceğinde etkili olduğuna dair defalarca yapılan uyarılara rağmen İDA’lardan oluşan bir filo kurma konusunda yıllardır gösterdiği isteksizliğin üstünü örttü.

ABD Donanması’ndan iki kaynak ve denizcilik sektöründe faaliyet gösteren üç şirket yöneticisi, İDA filosu oluşturmanın önündeki en büyük engelin Pentagon’un bütçesinde geleneksel savunma sanayi üreticileri tarafından inşa edilen büyük gemilere ve denizaltılara öncelik verilmesi yönündeki eğilim olduğunu söyledi.

ABD Donanması'na WAM-V model İDA’lar tedarik eden New Jersey merkezli Ocean Power Technologies (OPT) şirketinin CEO'su Philipp Stratmann, Washington’daki karar mercilerine atıfla, “Bir noktada Washington sorunuyla karşı karşıya kalacaksınız” dedi.

Stratmann, sözlerini şöyle sürdürdü:

En iyi lobicilerin olduğu ve Pentagon’daki para akışının ve sözleşmelerin nasıl yapıldığını tam olarak bilen bir savunma sanayi ittifakı olduğu gerçeğiyle yüzleşeceksiniz.

ABD Donanması’ndan bir sözcü, Merkez Komutanlığı’nın donanma komutanlarından aldığı mesajlara atıfla ‘filoların talepleri doğrultusunda deniz yeteneklerini geliştirdiklerini’ söyledi.

Sözcü, Donanmanın bu yıl küçük ve orta ölçekli insansız araçlar için 172 milyon dolarlık bir bütçeye ayırdığını ve bu rakamın önümüzdeki yıl 101,8 milyon dolara düşeceğini açıkladı. Bu rakam, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin 2025 yılı için Donanmaya ayırdığı 63 milyar dolarlık bütçenin çok küçük bir kısmını oluşturuyor.

İDA’lar, füzelerle donatılmış hızlı botlardan, deniz mayınlarını imhaya yönelik küçük denizaltılara, yüksek çözünürlüklü casus kameralar, su altı sensörleri ve düşman gemilerine uyarı vermek için kullanılan hoparlörlerle donatılmış güneş enerjili yelkenlilere kadar çeşitlilik gösteriyor.

Ancak konunun hassasiyeti nedeniyle isimlerinin açıklanmasını istemeyen ABD Donanması’ndan iki kaynak, Donanmanın son birkaç yıl içinde keşif görevlerinde kullandığında İDA’lar konusunda yeterli deneyime sahip olmadığını söyledi.

Kaynaklar, İDA'ları kullanacak ya da aracın kameraları ve sensörleri aracılığıyla gönderilen büyük miktardaki verileri analiz edecek yeterli sayıda deniz piyadesi olmadığını belirttiler.

Buna karşın ABD Donanması Sözcüsü, Donanmanın veri toplama ve analiz yeteneklerini geliştirdiğini açıkladı.

Pentagon Sözcüsü Pahon ise Pentagon’un ‘son üç yıldır İDA’ların kullanımı da dahil olmak üzere yenilikçi yöntemlere hız vermeye odaklandığını’ söyledi.

Bütçe bakımından birtakım zorluklarla karşı karşıya olduklarını itiraf eden Pahon, Pentagon'un ‘ölüm vadisini’ aşmak için yenilikçi yöntemler kullandığını da sözlerine ekledi. Ölüm vadisi ifadesi, yeni araçların topluca satın alınmasına karar verilene kadar geçtiği zorlu onay sürecini tanımlamak için kullanılıyor.

Replicator Programı Girişimi

Pahon’un yenilikçi yöntemlere verdiği örneklerden biri, bürokrasiyi aşmak ve binlerce ucuz maliyetli İHA ve İDA'nın konuşlandırılmasını hızlandırmak için tasarlanmış, yılda 500 milyon dolarlık kısa vadeli bir proje olan Replicator Programı’ydı.

Girişim, ağustos ayında başlatıldığında Savunma Bakan Yardımcısı Hicks yaptığı açıklamada, insansız araçlar, Çin'in Asya-Pasifik bölgesinde hızla büyüyen hava ve deniz gücüyle rekabet için kullanılacak. Hicks, Replicator Programı’nın temelde Pentagon'un mevcut bütçesinden yeniden tahsis edilen fonlarla finanse edildiğini de sözlerime ekledi.

Pentagon, girişim çerçevesinde geçtiğimiz ocak ayında özel şirketlere Donanma için küçük İDA’lar üretmeleri talebinde bulunurken teslimatları 2025 yılının nisan ayında başlamak üzere yılda 120 adete kadar üretim yapılmasını istedi.

ABD'nin en büyük askeri gemi üreticisi Huntington Ingalls Industries'in Görev Teknolojileri Başkanı Duane Fotheringham, Pentagon ve Donanma'nın İDA'ların konuşlandırılmasını hızlandırma ‘niyeti’ olduğunu, ancak savunma sanayinin de savunma bütçesinde uzun vadeli finansman görmek istediğini söyledi. Fotheringham, “Bir talep olduğuna dair sinyaller görüyoruz, ama bu talebin ne olduğunu ve ne zaman hazır olacağını anlamak için hep birlikte çok yakın bir iş birliği içinde çalışmamız gerekiyor” yorumunda bulundu.

Donanma ve Pentagon ile sözleşmeleri olan kaynaklara göre her biri 1 milyon ile 3 milyon dolar arasında bir maliyete sahip olan İDA'lar, yeni bir fırkateyn sınıfı gibi birçok büyük geleneksel gemi inşası projesinin planlanandan yıllarca geride kalmış olması nedeniyle Donanmanın filosunu genişletmek için ucuz ve nispeten hızlı bir yol sunuyor.

ABD, gerçek savaş senaryolarında robotik gemilerin kullanımını test etse de en acil kullanım alanları, insanlı deniz filoları için çok pahalı ve çok sayıda olan görevler olmaya devam ediyor.

İDA üreticisi dört şirket, söz konusu görevler arasında deniz gözetimi, deniz mayınlarının yer tespiti ve doğalgaz boru hatları ve fiber optik kablolar gibi kritik denizaltı altyapısının korunmasının yer aldığını belirtti.

ABD Donanması İnsansız Araçlar danışmanı ve Washington merkezli düşünce kuruluşu Hudson Enstitüsü'nde araştırmacı olan Brian Clark, bu küçük boyutlu insansız araçların uçak gemileri ve denizaltılar gibi pahalı insanlı araçlar için bir kalkan görevi görebileceğini ve Çin'in Tayvan'ı işgal etmeye çalışması durumunda asker taşıyan gemileri durdurabileceğini söyledi.

ABD Donanması’nın okyanus yüzeyinde kullanılmak üzere 100 ve su altında kullanmak üzere 100 olmak üzere küçük İDA’lara sahip olduğunu tahmin eden Clark, Çin’in de benzer miktarda insansız araca sahip olduğunu ve sayılarının hızla arttığını belirtti. ABD Donanması Sözcüsü ise aktif hizmetteki insansız araçların sayısı hakkında yorum yapmaktan kaçındı.

Clark, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ukrayna, İDA’ların ne kadar etkili olduklarını ve mevcut operasyonlarda nasıl kullanılabileceklerini gösterdi. ABD Donanması'nın bundan ders çıkarması ve İDA’ları sahada kullanmak üzere derhal donatması gerekiyor.

ABD’nin Bahreyn'de konuşlu 5. Filosu, Görev Gücü 59 (TF-59) öncülüğünde üç yıldır İDA’ları test ediyor.

Projede, Lockheed Martin ve Huntington Ingalls Industries gibi savunma sanayinin ağır topları tarafından desteklenenlerin yanı sıra yeni kurulan şirketler de dahil olmak üzere özel şirketler tarafından üretilen İDA’lar kullanıldı.

TF-59’un Komutanı Tuğamiral Colin Corridan, “Kızıldeniz'deki durum TF-59’un çalışmalarını daha da acil hale getiriyor. Husilerin davranışlarını ele almaya yardımcı olacak çözümler bulmayı sabırsızlıkla bekliyoruz” açıklamasında bulundu.

Roketlerin test edilmesi

ABD Donanması, geçtiğimiz ekim ayında Arap Yarımadası’da yüksek hızlı bir İDA’dan ilk gerçek füze atışı denemesini gerçekleştirdi.

Donanma tarafından bir video ile birlikte yapılan açıklamaya göre Florida merkezli Maritime Tactical Systems (MARTAC) tarafından üretilen Devil Ray T38 model bir İDA, kıyıda komut veren bir operatörün gözetiminde hedef tekneyi imha etmek üzere minyatür bir füze sistemini başarıyla fırlattı.

MARTAC Pazarlama Müdürü Stephen Ferretti, operasyonla ilgili soruları yanıtlamaktan kaçınarak sorunların muhatabı olarak Donanma'ya işaret etti.

ABD Donanması’nın İDA kullanımı geçtiğimiz yıl Orta Amerika'da konuşlu 4. Filosu'na kadar genişletildi. İDA’lar, Orta Amerika ülkelerinden Haiti'nin kuzey kıyılarında insan kaçakçılığıyla mücadelede kullanıldı.

Bu alanda faaliyet gösteren şirketlerden biri de Saildrone. Kaliforniya merkezli şirket, kameralar ve sensörler kullanarak görüntü ve veri toplayan rüzgar, güneş ve benzinle çalışan İDA'lar üretiyor.

Washington'un finansman politikasıyla ilgili engellerin üstesinden gelen Saildrone, kendi araçlarını kullanıyor, bakımını yapıyor ve topladığı veriler için bir hizmet bedeli alıyor. Bu sayede Donanma, İDA’ların kullanım bedelini İDA satın alma bütçesinden değil, operasyonel giderler için ayrılan bütçeden karşılayabiliyor.

Saildrone, geçtiğimiz mart ayında ABD Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Lisa Franchetti’nin de katıldığı bir etkinlikte ABD ordusuna özel üretilen en büyük aracı Surveyor'u tanıttı.

Saildrone’un kurucusu ve CEO’su Richard Jenkins, Sahil Güvenlik ve Okyanus Araştırmaları Dairesi'ne hizmet veren şirketinin 130 araçlık bir filosu olduğunu ve her ay daha fazlasını ürettiğini açıkladı.

Saildrone’un ABD Donanması’ndan ne kadar ücret talep ettiği konusunda yorum yapmaktan kaçınan Jenkins, “Şu anda talebi karşılamakta zorlanıyoruz” dedi.

Ocean Aero Şirketi ise sensörler kullanarak veri toplayan ve deniz mayını taraması için hem su yüzeyinde hem su altında gidebilen Triton adlı bir İDA modeli üzerinde çalışıyor.

Lockheed Martin tarafından desteklenen şirket, geçtiğimiz ekim ayında Mississippi eyaletinin Gulfport şehrinde yılda 150 Triton üretme kapasitesine sahip 63 bin metrekarelik bir üretim tesisi kurdu.

Lockheed Martin, şirketin çalışmalarıyla ilgili yorum talebine yanıt vermedi.

Huntington Ingalls Industries, geçtiğimiz ekim ayında ABD Donanması'nın Lionfish Programı için dokuz adet küçük boyutlu sualtında gidebilen İDA üretmek üzere bir sözleşme imzaladı. Önümüzdeki beş yıl içinde bu sayının 200'e çıkması bekleniyor. Sözleşmenin toplam değeri 347 milyon dolara kadar çıkabilir, ancak kesinleşmiş değil.

ABD ve Çin'in nüfuz ve kontrol için rekabet ettiği Hint-Pasifik bölgesine odaklanan Lionfish Programı, Huntington Ingalls Industries'in mürettebatlı bir gemi ya da denizaltıdan torpido fırlatılabilen, deniz mayını taraması yapabilen ve sualtında gidebilen bir İDA modeli olan Remus 300'ü temel alıyor.

Tüm bu programların Pentagon'un İDA’lar konuşlandırmak için daha hızlı hareket etmeye çalıştığının kanıtı olduğunu söyleyen Pentagon Sözcüsü Pahon, “Bir adım önde olmak için ilerlemeye devam etmemiz gerektiğini biliyoruz” ifadelerini kullandı.