Japonya Dışişleri Bakanı Motegi, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘G20 reformu küresel istikrarı güçlendiriyor’

Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi (Şarku’l Avsat)
Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi (Şarku’l Avsat)
TT

Japonya Dışişleri Bakanı Motegi, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘G20 reformu küresel istikrarı güçlendiriyor’

Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi (Şarku’l Avsat)
Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi (Şarku’l Avsat)

Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi, artan gerilim, Kuzey Kore’nin nükleer ve füze silahları geliştirme yarışı, askeri gücün örtülü modernizasyonu, statükoyu zorla değiştirme girişimi ve denizcilik sorunları nedeniyle Ortadoğu güvenliğinin daha da zorlaştığını söyledi.
Japon Bakan, Kuzey Kore’nin kitle imha silahlarını ve balistik füzeleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) tekrarlı kararlarına göre doğrulanabilir ve geri döndürülemez bir şekilde henüz tamamen terk etmediğinin altını çizdi.
Toshimitsu, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Eylül 2002’de iki ülke arasındaki Pyongyang bildirisine göre Kuzey Kore ile diplomatik ilişkileri normalleştirmeye ve kaçakçılık, nükleer silah ve füzeler gibi çözüm bekleyen sorunlara kapsamlı bir çözüm bulmaya çalıştıklarını kaydetti.
Toshimitsu, Doğu Çin Denizi konusunda yaptığı açıklamada da “Japonya, Çin’in faaliyetlerine karşı sık ve şiddetli protestolar düzenledi. Bu güç gösterisini diplomatik kanallardan yaparak, statükoyu değiştirmek için tek taraflı girişimlerde bulundu” dedi. Bakan, meselenin uluslararası alanda endişe kaynağı haline geldiğine dikkat çekti.
Suudi Arabistan’ın G20 başkanlığı kapsamında yaptığı değerlendirmede “Grup, küresel ekonominin büyümesinde, istikrarında ve canlanmasında önemli bir rol oynamaktadır” diyen Toshimitsu Motegi, Suudi Arabistan’ın reformlarının uluslararası istikrarı artırdığını vurguladı.
Japonya Dışişleri Bakanı Toshimitsu Motegi, uluslararası alandaki gelişmelerden bölgesel meselelere kadar birçok başlıkta Şarku’l Avsat’ın sorularını cevapladı.

Suudi Arabistan’ın başkanlığını yaptığı G20 zirvesinin rolü, bekleyen sorunlar ve karşılaşılan zorluklar hakkında değerlendirmeniz nedir?
G20, dünya gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 80’inden fazlasını oluşturan uluslararası ekonominin iş birliği ve koordinasyonu açısından merkezi bir öneme sahiptir. Grup, küresel ekonominin büyümesi ve istikrarı açısından önemli bir rol oynamıştır. G20 için en büyük ve en acil zorluğun, koronavirüsün dünyaya yayılması nedeniyle, Lehman Brothers’ın çöküş krizinden sonra kaydedilenden daha fazla bir düşüşle karşı karşıya kalan küresel ekonomiyi yeniden canlandırmak olduğunu söylemeye bile gerek yok.
Bu nedenle Japonya, G20’nin koronavirüs sonrası bir sistem inşa etme girişiminin başını çekeceğine dair bir mesaj yayınlaması gerektiğine inanıyor. Örneğin bu mesaj,
yeni tip koronavirüsle mücadele, küresel ekonomiyi canlandırma, uluslararası hareketliliği yeniden başlatma ve dijitalleşme başlıklarında olabilir.
Bu çerçevede geçtiğimiz eylül ayında, G20 dışişleri bakanlarının olağanüstü sanal toplantısı gerçekleştirildi. Ben de toplantıda uluslararası hareketliliği ve korona krizi ışığındaki diğer zorluklarda eski hale dönülebilmesi amacıyla uluslararası iş birliği yöntemini ele aldım ve sınır önlemleri de dahil krizle mücadele eden ülkelerin deneyimlerini paylaştım.
Aynı şekilde geçen ekim ayında Suudi Arabistan’a yönelik son ziyaretimde, özellikle de geçen yıl Japonya’nın zirvenin başkanlığını devralmasından bu yana, Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan ve Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman’a Riyad’daki G20 zirvesine başarılı bir şekilde liderlik edilmesi konusunda Japonya’nın tam iş birliği yapacağını ilettim.

‘Japonya - Suudi Arabistan Vizyon 2030” çerçevesinde, petrol ve endüstriyel çeşitliliğe olan bağımlılığın üstesinden gelmek için yürütülen Suudi reformlarını nasıl görüyorsunuz?
Suudi Arabistan’ın, ‘Vizyon 2030’u çerçevesinde gerçekleştirmeye çalıştığı petrole bağımlı olmama ve endüstrinin çeşitlendirilmesine dayalı reform çabaları, Suudi Arabistan’ın yanı sıra Ortadoğu’da ve tüm uluslararası toplumda refah ve istikrar için oldukça önemlidir. Bu yılın başından itibaren uluslararası petrol fiyatlarının düşmesi ve yeni tip koronavirüsün dünyada yayılması nedeniyle bu reformun önemi daha da artıyor.
Japonya bu gibi koşullarda, özel ve kamu sektörlerinde Suudi Arabistan reformunu ‘Japonya - Suudi ArabistanVizyon 2030” çerçevesinde iş birliği yaparak destekleyecektir. Geçen Ekim ayında Suudi Arabistan’a yaptığım ziyarette Dışişleri Bakanı Prens Faysal ve Enerji Bakanı Prens Abdulaziz ile iki ülke arasındaki iş birliğini artırma konusunda uzlaşı sağladım.
Japonya - Suudi Arabistan Vizyon 2030’un beşinci bakanlar toplantısının önümüzdeki Aralık ayında yapılması planlanıyor. Çeşitli alanlarda iş birliğini geliştirmeye devam etmek istiyorum.

Japonya’nın Ortadoğu’daki gerginliği azaltmak ve bölgedeki durumu istikrara kavuşturmak için etkili diplomatik çabalar sarf etme politikasında ülkenin yeni Başbakanı Yoshihide Suga hükümetinin döneminde değişiklikler olacak mı?
Ham petrolün yaklaşık yüzde 90’ını Ortadoğu’dan ithal eden Japonya açısından bölgenin barış ve istikrarı doğrudan Japonya’nın güvenliğiyle bağlantılıdır. Japonya, geçtiğimiz eylül ayında kurulan Suga hükümeti kapsamında ABD ile ittifak ilişkisine ve Ortadoğu ülkeleriyle iyi ilişkilere dayanarak, bölgede gerginliği azaltmak ve durumu istikrara kavuşturmak için olumlu diplomatik çabalarını sürdürecektir.
Suudi Arabistan’a ve Kuveyt’e geçen ekim ayında düzenlediğim ziyaretlerimde iki ülkenin üst düzey yetkililerine Japonya’nın bu tavrını bildirdim ve iş birliğine devam etme konusunda uzlaşı sağladık.
Aynı şekilde Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, İsrail ve İran gibi diğer Ortadoğu ülkelerinin dışişleri bakanlarıyla da telefon görüşmeleri yaptım. Bu ilişkileri güçlendiriyor ve Ortadoğu’nun barış ile istikrar için ülkelerle iş birliğine devam ediyorum.

Doğu Çin Denizi, Güney Çin Denizi ve Kuzey Kore sorunu da dahil olmak üzere Doğu Asya’daki duruma ilişkin değerlendirmeniz nedir? Kuzey Kore’nin kaçırdığı Japonlara ilişkin sorunun çözümü ne oldu?
Hint ve Pasifik okyanuslarında hukukun üstünlüğüne dayalı özgür ve serbest bir düzen sağlayarak tüm bölgede ve dünyada barış ve refahı sağlamak, Japon hükümetinin önemli diplomatik politikasıdır. Diğer yandan Kuzey Kore’nin nükleer silah ve füze geliştirmesi, askeri gücün şeffaf olmayan bir şekilde modernizasyonu, bölge ülkeleri tarafından statükoyu zorla değiştirme girişimi, denizcilik meselesiyle ilgilenen devletler ve bölgeler arasındaki ortak öneme sahip konular gibi artan gerginlikler nedeniyle bölgedeki güvenlik ortamı daha da zorlaşmıştır.
Doğu Çin Denizi ile ilgili olarak; Japon toprağı olan Senkaku Adaları’nı çevreleyen sularda Çin hükümeti gemileri tarafından karasulara yaklaşma ve Japon balıkçı tekneleriyle temas olayları sık sık meydana geliyor. Bu yılın ocak ayı itibariyle ilgili su alanındaki seyir sayısı, şu ana kadarki en yüksek oran olan 282 güne ulaştı. Statükoyu değiştirmek için bu tür tek taraflı girişimlerin yapılmaya devam edilmesi son derece talihsiz bir durumdur. Japonya, Çin’in bu faaliyetlerine karşı diplomatik kanallar aracılığıyla sık sık şiddetli protestolar verdi. Japonya topraklarını karadan, denizden ve havadan koruma kararlılığımıza dayanarak bu girişimlerle sakin ve kararlı bir şekilde ilgilenmeye devam edeceğiz.
Aynı şekilde Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki faaliyetlerini de yakından izliyoruz. Güney Çin Denizi’ni çevreleyen mesele, bölgedeki barış ve istikrarla doğrudan ilgilidir. Bu durum, Japonya da dahil olmak üzere uluslararası toplumda endişeye neden oluyor. Japonya, statükoyu bir güç gösterisiyle değiştirmeye yönelik tek taraflı girişimlerden oldukça endişeli. Güney Çin Denizi’nde gerilimi artıracak her türlü eyleme de şiddetle karşı çıkıyor. Japonya, denizde hukukun üstünlüğüne bağlılığı sürekli olarak desteklemiştir. Ayrıca Güney Çin Denizi sorununun tüm taraflarının anlaşmazlıkları uluslararası hukuk uyarınca, barışçıl bir şekilde çözmesi önemlidir.
Kuzey Kore, kitle imha silahlarını ve balistik füzeleri, BMGK’nın tekrarlı kararları uyarınca doğrulanabilir ve geri döndürülemez (CVID) bir şekilde henüz tamamen terk etmedi. CVID’in Kuzey Kore soruşturmasıyla ilgili olarak Suudi Arabistan da dahil olmak üzere uluslararası toplumla iş birliği içinde ilgili BMGK kararlarının tam olarak uygulanmasını takip etmek önemlidir.
Japonya, Eylül 2002’de Japonya ve Kuzey Kore arasındaki Pyongyang bildirisine göre kaçırma, nükleer silah ve füzeler gibi çözüm bekleyen sorunlara kapsamlı bir çözüm yoluyla Kuzey Kore ile diplomatik ilişkileri normalleştirmeyi amaçlıyor.
Bu bağlamda adam kaçırma sorunu, Suga yönetimi için en öncelikli konudur.1970’lerde ve 1980’lerde birçok Japon vatandaşı Kuzey Kore tarafından kaçırıldı. Japonya hükümeti, resmi olarak en az 17 Japonun kaçırıldığını belirledi. Bunların arasında kaçırıldığında henüz 13 yaşında olan bir kız da var. Kaçırılan vatandaşların 5’i 2002’de Japonya’ya geri döndü. Ancak o günden bu yana diğer kaçırılanların hiçbirisi serbest bırakılmadı.
Kurbanların aileleri yaşlanırken bizim de kaçırma meselesi konusunda kaybedecek vaktimiz kalmıyor. ABD ve diğerleriyle yakın iş birliği içerisinde, kaçırılan kurbanların mümkün olan en kısa sürede Japonya’ya geri dönüşünü sağlamak için tüm çabalarımızı göstermeye devam ediyoruz.
Stratejik ve istikrarlı bir şekilde ‘Özgür ve Serbest Hint ve Pasifik Okyanusları’ bölgesine ulaşmak için çalışmaya ve Çin dahil komşu ülkelerle istikrarlı ilişkiler kurmak için çalışmaya devam edeceğiz. Bu durum, temel değerleri paylaşan Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN), Avustralya, Hindistan, Avrupa ülkeleri ve diğerleriyle iş birliği içinde bir köşe taşı olarak Japonya- ABD ittifakına dayanmaktadır.



Putin: Kiev ile müzakereler başarısız olursa, hedefimize askeri yollarla ulaşacağız

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Tianjin'deki zirvesine ve Pekin'deki askerî geçit törenine katılmak üzere Çin'e yaptığı ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Tianjin'deki zirvesine ve Pekin'deki askerî geçit törenine katılmak üzere Çin'e yaptığı ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında (Reuters)
TT

Putin: Kiev ile müzakereler başarısız olursa, hedefimize askeri yollarla ulaşacağız

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Tianjin'deki zirvesine ve Pekin'deki askerî geçit törenine katılmak üzere Çin'e yaptığı ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Tianjin'deki zirvesine ve Pekin'deki askerî geçit törenine katılmak üzere Çin'e yaptığı ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün yaptığı açıklamada, Kiev ile anlaşmaya varılamaması halinde Ukrayna ile çatışmanın devam edeceğini söyledi.

Putin, Çin'e yaptığı dört günlük ziyaretin sonunda düzenlediği basın toplantısında, “Ukrayna konusunda bir anlaşmaya varamazsak, hedeflerimizi askeri yollarla gerçekleştireceğiz” dedi.

72 yaşındaki Putin, zafere olan güvenini yineleyerek, “Rusya güçleri tüm cephelerde başarılı bir şekilde ilerliyor... Ukrayna Silahlı Kuvvetleri zor durumda” ifadelerini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı ayrıca, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin müzakere yapma meşruiyetini sorguladı ve Zelenskiy'nin anayasal görev süresinin geçen yıl sona erdiği yönündeki argümanını yineledi.

Zelenskiy, anayasaya göre görev süresi sona erdikten sonra da görevde kalmasına izin veren sıkıyönetim altında Ukrayna'yı yönetmeye devam ediyor.

Putin, Zelenskiy ile diyaloğu ‘çıkmaz sokak’ olarak nitelendirdi, ancak aynı zamanda Rusya ve Ukrayna devlet başkanları arasında bir görüşme için baskı yapan ABD Başkanı Donald Trump'ı övdü.

Putin, yeni ABD yönetiminin tutumu sayesinde ‘tünelin sonunda ışık gördüğünü’ vurguladı ve “Mantık hâkim olursa, Ukrayna'daki çatışmada kabul edilebilir bir sonuca ulaşılabilir” dedi.

Putin, bu sonucun somut olarak neye benzeyeceğini belirtmedi, ancak Rusya'nın komşusu için güvenlik garantilerini doğrudan toprak talepleriyle ilişkilendirdiğini reddetti.

ABD Başkanı Donald Trump ise CBS News'e yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin henüz barış anlaşması imzalamaya hazır olmadığını, ancak ‘bir şeyler olacağını ve bunu başaracağını’ söyledi.

Trump, Putin ve Zelenskiy arasında doğrudan görüşme olasılığı konusunda belirsizlik artmasına rağmen, Rusya ile Ukrayna arasında barış anlaşması sağlanması için çabalarını sürdüreceğini vurguladı.

ABD Başkanı, Rusya, Ukrayna veya diğer savaşan ülkelerle yaptığı birçok diplomatik müzakerede izlediği yaklaşımın, liderleri bir odada bir araya getirip, onları derhal bir anlaşmaya varmaya zorlamak olduğunu söyledi.

sdfg
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Bu yaklaşımın hızlı bir çözüm aranırken bile sabır gerektirdiğini açıklayan Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiha, bu yılki diğer barış anlaşmalarında bu yaklaşımın meyvesini verdiğine inandığını belirtti. Sibiha dün, Avusturya, Vatikan, İsviçre, Türkiye ve üç Körfez ülkesi dahil en az yedi ülkenin, 3,5 yıldan fazla süredir devam eden savaşı sona erdirmek amacıyla Ukrayna ve Rusya devlet başkanları arasında bir toplantıya ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu açıkladığını ifade etti.


İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 84 Filistinli hayatını kaybetti

Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
TT

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 84 Filistinli hayatını kaybetti

Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)
Gazze Şeridi sınırındaki İsrail tankları (AFP)

İsrail'in bugün şafak vaktinden itibaren Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 84 Filistinli hayatını kaybetti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, sağlık kaynaklarına dayanarak, ‘şehitler arasında, işgal güçlerinin Han Yunus'un güneyinde bir grup vatandaşı hedef almasının ardından yardım bekleyen üç vatandaşın da bulunduğunu’ bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığına göre işgal güçlerinin, Gazze Şeridi’nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki çadırlarını bombalaması sonucu yedi vatandaş yaşamını yitirdi. WAFA, ‘işgal uçaklarının Gazze'nin es-Sabra ve Tel el-Heva mahallelerinde yerinden edilmiş kişileri barındıran bir evi ve çadırı bombalaması sonucu üçü çocuk olmak üzere yedi vatandaşın yaşamını yitirdiğini, çok sayıda kişinin ise yaralandığını’ kaydetti.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı ise bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 131'i çocuk olmak üzere 370'e yükseldiğini ve son 24 saat içinde Gazze Şeridi'nde açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle üç yeni ölüm vakası daha kaydedildiğini belirtti.


İsrail: Gazze şehrine yapılacak saldırı bir milyon Filistinlinin yerinden edilmesine neden olacak

Gazze şehrinin güneyinde insanlar ve eşyalarının tahliyesi, 2 Eylül 2025 (AFP)
Gazze şehrinin güneyinde insanlar ve eşyalarının tahliyesi, 2 Eylül 2025 (AFP)
TT

İsrail: Gazze şehrine yapılacak saldırı bir milyon Filistinlinin yerinden edilmesine neden olacak

Gazze şehrinin güneyinde insanlar ve eşyalarının tahliyesi, 2 Eylül 2025 (AFP)
Gazze şehrinin güneyinde insanlar ve eşyalarının tahliyesi, 2 Eylül 2025 (AFP)

İsrail Savunma Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına almak için düzenlediği saldırının bir milyon Filistinliyi yerinden edeceğini söyledi. Fransız Haber Ajansı AFP'nin aktardığına göre yetkili bu kişiler için yeni bir ‘insani yardım bölgesi’ kurulması planlarından bahsetti.

Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail'e saldırmasının ardından başlayan savaş, Gazze Şeridi'nde yaşayan iki milyondan fazla insanın büyük çoğunluğunu evlerini defalarca kez terk etmeye zorladı.

İsrail hükümeti geçtiğimiz ağustos ayında kuşatılmış ve harap olmuş Filistin topraklarının en büyük şehri olan Gazze'yi kontrol altına alma planını onayladı. İsrail, bu hafta on binlerce yedek askeri çağırdıktan sonra kuvvetlerini seferber etmeye başladı.

Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan bu şehirde yaklaşık bir milyon kişi yaşıyor.

d8ı
Gazze Şeridi'nin kuzeyinden gelen Filistinli mülteciler, eşyalarını da yanlarına alarak Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi üzerindeki bir mülteci kampına kaçarken, 2 Eylül 2025 (EPA)

İsrail ordusuna bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi'nde (COGAT) görevli üst düzey bir yetkili, son günlerde insanların kuzeyden güneye doğru hareket ettiğini söyledi.

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla gazetecilere konuşan Savunma Bakanlığı yetkilisi, “Şimdiye kadar yaklaşık 70 bin Gazzeli Gazze Şeridi’nin kuzeyinden ayrıldı” dedi. Aynı yetkili, İsrail makamlarının ‘bir milyon kişinin’ güneye kaçmasını beklediğini, ancak bunun için bir zaman dilimi belirtmediğini açıkladı.

Geçen ayın sonunda İsrail ordusu, Gazze şehri sakinlerinin yerinden edilmesinin ‘kaçınılmaz’ olduğunu doğruladı. Şehir, ‘tehlikeli savaş bölgesi’ olarak ilan edildi.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi, şehir sakinlerini tahliye etmenin ‘imkansız’ olduğunu ve bu konudaki planların ‘uygulanamaz’ olduğunu değerlendirdi.

7u8ı
Gazze Şeridi sınırında İsrail'in güneyinde konuşlu İsrail tankları, 3 Eylül 2025 (AFP)

Yetkili, İsrail'in ‘insani yardım bölgesi belirlemeye çalıştığını’ ve bunun önümüzdeki günlerde resmi olarak duyurulacağını belirtti.

Yetkiliye göre bu bölge Gazze'nin merkezindeki bazı mülteci kamplarından güneydeki el-Mevasi kıyı bölgesine kadar uzanacak ve doğuya doğru genişleyecek.

İsrail, savaşın başındayken bu bölgeyi ‘insani yardım bölgesi’ olarak sınıflandırmıştı, ancak buradaki yerinden edilmiş insanların çadırları İsrail ordusunun tekrar tekrar düzenlediği hava saldırılarının hedefi oldu.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Thameen Al-Kheetan geçtiğimiz ay el-Mevasi'deki Filistinlilerin ‘gıda, su, elektrik ve çadırlar dahil olmak üzere temel hizmet ve malzemelere erişiminin ya çok kısıtlı olduğunu ya da hiç erişimi olmadığını’ açıkladı.

hyjuı
Gazze şehrinin güneyine eşyalarıyla birlikte doluştukları minibüsle yerinden edilen Filistinliler, 2 Eylül 2025 (AFP)

COGAT geçtiğimiz hafta başlarında, ‘bölge sakinlerini korumak için güneye taşıma’ hazırlıklarını duyurdu. Bu hazırlıklar arasında Mısır'dan el-Mevasi bölgesine su taşımak için yeni bir boru hattının inşa edilmesi, İsrail'den gelen su borularının bakım çalışmalarının yapılması ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki bir deniz suyunu tuzdan arındırma tesisinin elektrik şebekesine bağlanması yer alıyor.

COGAT, İsrail'in Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları'nın Komutanı Muhammed es-Sinvar'ı öldürdüğünü iddia ettiği bir operasyonun ardından haftalarca kapalı kalan Han Yunus'taki Avrupa Hastanesi'nin yeniden açılması için çalışmaların başladığını da belirtti.