Almanya Dışişleri Bakanı Maas: Joe Biden'ın Beyaz Saray'a geri dönecek olması beni rahatlattı

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas (Reuters)
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas (Reuters)
TT

Almanya Dışişleri Bakanı Maas: Joe Biden'ın Beyaz Saray'a geri dönecek olması beni rahatlattı

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas (Reuters)
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas (Reuters)

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, “Joe Biden'ın Beyaz Saray'a geri dönecek olması beni rahatlattı” dedi.
Almanya’nın başkenti Berlin’de Körber Vakfının düzenlediği Dış Politika Forumu’nda Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ve Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer konuşma yaptı. Maas konuşmasında, “Yıllar süren hasar kontrolünden sonra, önemli zorluklarla yüzleşmek için uluslararası işbirliğine güvenen Joe Biden'ın Beyaz Saray'a geri dönecek olması beni rahatlattı” ifadelerini kullandı. Bakan Maas, ABD'nin Afganistan, Suriye ve İran'daki krizlerin yanı sıra iklim değişikliğindeki rolüne de atıfta bulunarak, “Şu anda karşı karşıya olduğumuz zorlukların gereklerini yerine getirmiyoruz" dedi.
Küreselleşme, dijitalleşme, iklim değişikliği ve göçün zorluklarını dünyada tek başına çözülemeyeceğine değinen Maas, "Bunun için yalnızca uluslararası çözümler var. Bu nedenle, daha fazla uluslararası işbirliğine ihtiyaç duyduğumuz bir zamanda başımıza gelebilecek en kötü şey daha az işbirliğidir. Bu yüzden büyük konularda gerçekten herhangi bir ilerleme kaydetmedik. Umarım bu şimdi değişir" ifadelerini kullandı.
Bakan Maas, Avrupa Birliği ülkelerinin korona salgınının sonuçlarıyla mücadele etmek istediği AB mali planı konusundaki anlaşmazlığın günler içinde bitmesini beklediğini belirtti. Maas, yaklaşan AB zirvesine ilişkin olarak ise, "Bir çözüme hemen ihtiyacımız var. Herkesin sorumluluklarının bilincinde olduğuna ve önümüzdeki günlerde bu sorunu çözmemizi sağlamak için üzerine düşeni yapacağına inanıyorum" dedi.
Avrupa’nın arkasına yaslanmaması, aksine oturduğu yerden ayağa kalkması gerektiğine değinen Maas, “Biden yönetimindeki yeni ABD yönetimi için özellikle Çin, ama aynı zamanda Pasifik bölgesi de bir öncelik olacak. Avrupa transatlantik ilişkiyi canlandırmak istiyorsa, AB'nin de ABD'ye bir teklif yapması gerekiyor. Biz Avrupa olarak, doğu Avrupa’ya, Batı Balkanlara hatta Yakın ve Orta Doğu’ya ve Afrika’ya yani dolaylı komşularımıza göz kulak olmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Karrenbauer’den Doğu Akdeniz’de durdurulan Türkiye bandıralı gemi hakkında açıklama
Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer konferanstaki konuşmasında, Doğu Akdeniz'de Türkiye bandıralı bir geminin Alman firkateyni tarafından durdurulmasına dair açıklamalar yaptı. Kramp-Karrenbauer, “Türk tarafı ile tartışma olması bize bu misyonun temel sorunlarından birini gösteriyor. Alman askerleri tamamen doğru hareket etti. AB misyonu İrini kapsamında kendilerinden bekleneni yaptılar” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin NATO bünyesinde güvenilir bir partner olduğunu dile getiren Kramp-Karrenbauer, Türk gemisinin durdurulmasının doğru olduğunu savundu.
Amerika ile ilişkilerine de değinen Kramp-Karrenbauer, “Bence 4 yıllık Trump yönetiminin hepimiz için bir uyarı olması gerektiğine inanıyorum. Trump yönetimi sonrasında demokratik bir şekilde gerçekleşen Amerika seçimleri sonrasında hepimiz, mesela Çin’le kıyasladığımızda Amerika ile bizi bağlayan köklü temel değerlere sahip olduğumuzu gördük” dedi.
Amerika’nın Afganistan’dan asker çekmesine ilişkin sorulan soruya ise Kramp-Karrenbauer, “Bunu kısa vadeli alınmış bir karar olarak görüyoruz. Bizim birliklerimizi çekip çekmeyeceğimiz koşulların yerine getirilmesi sonrasında ortaya çıkar. Şimdi Taliban ve Afgan hükümeti arasında barış görüşmeleri yapılmakta” ifadelerini kullandı.



İran, Washington'un anlaşmayı "eşitlikçi bir konumdan" sonuçlandırmak için "gerçek irade" göstermesi gerektiğini belirtiyor.

İran bayrağı (Arşiv- Reuters
İran bayrağı (Arşiv- Reuters
TT

İran, Washington'un anlaşmayı "eşitlikçi bir konumdan" sonuçlandırmak için "gerçek irade" göstermesi gerektiğini belirtiyor.

İran bayrağı (Arşiv- Reuters
İran bayrağı (Arşiv- Reuters

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanlığı'na bağlı Siyasi ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi Başkanı Said Hatibzade, bugün yaptığı açıklamada, ABD'nin eşit şartlarda bir anlaşmaya varmak için gerçek bir iradesi olması halinde bunun mümkün olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Devrim Muhafızları'na bağlı Tesnim haber ajansından aktardığına göre, Japonya'da düzenlenen bir konferansta konuşan Hatibzade, İran füzelerinin ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü korumanın bir aracı olduğunu ve müzakere konusu olmadığını ifade etti.

Hasarlı nükleer tesislere erişimin son derece sınırlı olduğunu ve "iş birliği ve ortak faaliyetler için yeni mekanizmalar bulunması gerektiğini" belirten Hatibzade, Tahran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile olumlu iş birliğine hazır olduğunu da belirtti.

Japonya'nın NHK gazetesiyle yaptığı görüşmenin ardından bir röportaj veren Hatibzade, ABD ile nükleer müzakerelerin yeniden başlamasının tamamen Washington'un yaklaşımına bağlı olduğunu belirterek, "Eğer Amerika eşitlikçi bir konumdan anlaşmaya varmak için gerçek bir iradeye sahipse, o zaman bu mümkündür" ifadelerini kullandı.


Rutte: NATO'nun nükleer tatbikatları, onun güçlü bir caydırıcılığa sahip olduğunu göstermiştir

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, (EPA)
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, (EPA)
TT

Rutte: NATO'nun nükleer tatbikatları, onun güçlü bir caydırıcılığa sahip olduğunu göstermiştir

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, (EPA)
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, (EPA)

Reuters'a göre, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, ittifakın bu ayın başlarında gerçekleştirdiği yıllık nükleer tatbikatların başarısının, kendisine Rus tehditlerine karşı "NATO'nun nükleer caydırıcılığının güvenilirliğine dair mutlak bir güven" verdiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın haftalık Alman gazetesi Welt am Sonntag’dan aktardığına göre Rutte, "Rusya tehlikeli ve pervasız bir nükleer söylem kullandığında, vatandaşlarımız paniğe gerek olmadığını bilmeli, çünkü NATO'nun güçlü bir nükleer caydırıcılığı var" ifadelerini kullandı.

Şöyle devam etti: "(Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin şunu bilmeli ki, nükleer bir savaş asla kazanılamaz ve asla nükler savaş olmamalı."

Putin, Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı tam kapsamlı işgalinden bu yana Batı'yı olası nükleer sonuçlar konusunda defalarca uyardı.

Geçtiğimiz ay, Rusya'nın konvansiyonel füzelerle saldırıya uğraması halinde nükleer silah kullanabileceğini ve Moskova'nın nükleer güçle desteklenen herhangi bir saldırıyı ortak bir saldırı olarak değerlendireceğini açıkladı.


Washington, Ukrayna savaşını sona erdirmek için AB'nin Rus varlıklarını kullanmasını destekliyor

Şeref kıtası askerleri, Ukraynalı bir askerin tabutunun üzerinde Ukrayna bayrağını taşıyor (AFP)
Şeref kıtası askerleri, Ukraynalı bir askerin tabutunun üzerinde Ukrayna bayrağını taşıyor (AFP)
TT

Washington, Ukrayna savaşını sona erdirmek için AB'nin Rus varlıklarını kullanmasını destekliyor

Şeref kıtası askerleri, Ukraynalı bir askerin tabutunun üzerinde Ukrayna bayrağını taşıyor (AFP)
Şeref kıtası askerleri, Ukraynalı bir askerin tabutunun üzerinde Ukrayna bayrağını taşıyor (AFP)

Konuya yakın bir ABD'li kaynak, dün Reuters'a yaptığı açıklamada, ABD'nin Avrupa Birliği'nin dondurulmuş Rus varlıklarını Ukrayna'yı desteklemek ve iki ülke arasındaki devam eden savaşı sona erdirmek amacıyla kullanmasını tamamen desteklediğini söyledi.

Batı, Moskova üzerindeki baskıyı artırmaya çalışırken, Avrupa Komisyonu, AB hükümetlerinin dondurulmuş Rus devlet varlıklarına el koymadan 185 milyar avroya (217 milyar dolar) kadar kullanmalarına olanak tanıyan bir plan önerdi. Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre bu meblağ, şu anda Avrupa'da dondurulmuş durumda olan 210 milyar avroluk Rus devlet varlıklarının büyük bir kısmını temsil ediyor.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen Amerikalı kaynak, Washington'ın "AB'yi ve şu anda bu varlıkları Ukrayna'yı desteklemek için bir araç olarak kullanma yönünde attığı adımları tam olarak desteklediğini" ifade etti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 2022 yılında Ukrayna'nın işgalini emretmesinin ardından, ABD ve müttefikleri Rusya Merkez Bankası ve Maliye Bakanlığı'na yaptırımlar uygulayarak yaklaşık 300 milyar dolarlık Rus devlet varlığını dondurdu.