Biden, ABD’lileri bölünmelerin üstesinden gelmeye çağırdı

Biden, Şükran Günü’nde yaptığı konuşmada Kovid-19’a karşı zafer vaadi verdi.

Biden çarşamba akşamı Şükran Günü vesilesiyle ABD’lilere seslendi. (AP)
Biden çarşamba akşamı Şükran Günü vesilesiyle ABD’lilere seslendi. (AP)
TT

Biden, ABD’lileri bölünmelerin üstesinden gelmeye çağırdı

Biden çarşamba akşamı Şükran Günü vesilesiyle ABD’lilere seslendi. (AP)
Biden çarşamba akşamı Şükran Günü vesilesiyle ABD’lilere seslendi. (AP)

ABD’liler, Kovid-19 krizinin daha kötü bir hale getirdiği derin bölünmeler ve 3 Kasım’da gerçekleştirilen seçimlerle ilgili haftalar süren tartışmaların ardından dün en önemli ulusal bayramlarından biri olan Şükran Günü'nü kutladı. ABD’nin ölümcül virüs karşısında verdiği savaşı kaybetmeyeceğini vurgulayan Joe Biden “Bu mücadele, birbirimiz arasında değil” diyerek vatandaşları sabırlı olmaya çağırdı.
Şükran Günü münasebetiyle seçimlerden bu yana ilk kez siyasi içerikli olmayan bir konuşma yapan Biden, Delaware, Wilmington’daki karargahındaki açıklamalarında iyimser görünüyordu. Seçilmiş Başkan, ülkede sert kışın başlamasıyla birlikte çok sayıda Kovid-19 vakasının kaydedilmesine rağmen ABD’lileri dayanmaya ve ümide sarılmaya çağırdı.
Biden, 3 Kasım'daki seçimlerden bu yana Washington'da ortalarda görünmeyen Başkan Donald Trump'ın ardında bıraktığı boşluğu doldurmuş gibi görünüyordu.
Trump'ın yürüttüğü politikaları, koronavirüsü grip olarak ele alışını ve maske takanlar ile alay edişini üstü kapalı bir şekilde eleştiren Biden, “Ülke tarihine baktığınızda en zor koşullarda millet ruhunun ortaya çıktığını görürsünüz” ifadelerini kullandı. ABD’lileri salgınla mücadeleyi vatan görevi saymaya çağıran Biden, “Ülke, savaşmaktan usandı. Birbirimizle değil de virüsle savaş halinde olduğumuzu hatırlamalıyız” dedi.
ABD’lileri özellikle bayram döneminde maske takmaya, sosyal mesafeye bağlı kalmaya ve toplantıları sınırlandırmaya çağıran Biden, “İnsanlardan rica ettiğimiz bu hususların hiçbiri siyasi nitelikte değil” vurgusunda bulundu. Etkili aşılar hakkındaki iyi haberlerin salgını kontrol altına alma yönünde her ABD’linin bu basit adımları atmasına vesile olacağını söyleyen Biden, “Gerçek ve somut bir umut mevcut. Bu yüzden sabredin” ifadelerini kullandı.
Zaferini ilan etmesinden bu yana Trump'a oy veren yaklaşık 74 milyon ABD’liye ulaşma umuduyla birlik mesajları veren Biden, birçok yerel sağlık sisteminin bitkinlikle karşı karşıya kaldığını belirttiği konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu apaçık bir gerçektir. Hiçbir şey kurgu değil, gerçek. Bunları bilhassa başkanınızdan duymayı hak ettiğinizi düşünüyorum. Virüsü yavaşlatmak için hepimizin elimizden geleni yapması gerekiyor.”
Yardımcıları, Biden’ın ABD’lilere söz konusu mesajı Şükran Günü'nde vereceğini günler öncesinden duyurmuştu.
Seçimleri kazandığını öne süren Trump, Biden’ın bu açıklamaları yaptığı sırada  Pensilvanya’daki Cumhuriyetçi milletvekillerini eyaletteki oylamada usulsüzlük iddialarını tartışmak üzere toplantıya çağırdı. Seçim kampanyasındaki bir danışmanın koronavirüs testinin pozitif çıkması üzerine toplantıya katılımı aniden iptal olan Trump, Michigan milletvekillerine yaptığı gibi Pensilvanya’daki bazı milletvekillerini de “seçimlerdeki usulsüzlükleri” tartışmak üzere Beyaz Saray'a davet etti.
Söz konusu açıklamalarında seçimlere ve salgına rağmen rekor sayıda oy kullanan ABD’lilere övgüde bulunan Biden ise “Demokrasimiz bu yıl teste tabi tutuldu. Neticesinde şunu öğrendik ki bu milletin insanları vazifeye hazırdır. ABD’de kusursuz, adil ve özgür seçimlerimiz var. Sonuçlara saygı duyuyoruz” dedi. Seçimleri ‘şiddete başvurulmayan protestoların en asil aracı’ olarak nitelendiren Biden, salgını ‘yaklaşık bir yıl süren ve bu ulusu yerle bir eden bir savaş’ olarak değerlendirdi. “ABD, bu savaşı kaybetmeyecek. Kendinizi bitkinliğe teslim etmeyin” ifadesini kullandı. Mevcut krize rağmen gelecek için iyimser bir tablo çizmeye çalışan Biden, vatandaşları ‘yeniden hayal kurmaya’ çağırdı.
Biden konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sadece gücümüzün örneğiyle değil, örneğimizin de gücüyle dünyaya liderlik edeceğiz. İklimi ve bu gezegeni kurtarmak konusunda da dünyaya liderlik yapacağız. Size söz veriyorum ki kanser, Alzheimer ve diyabet hastalıklarına tedavi bulacağız.” 
Sözleriyle 2015'te oğlu Beau Biden'ı kaybetmesi gibi ağır aile trajedilerine şahitlik eden kişisel deneyimini yansıtan Biden, “İlk Şükran Günü’nü, o boş kalan sandalyeyi ve sessizliği hatırlıyorum da nefesler kesiliyor. Dikkat kesilmesi gerçekten zor. Şşükran duymak da zor. İleriye bakabilmek, bir şeyler umut etmek hiç kolay değil. Anlayabiliyorum” dedi.
Gazeteciler ile video konferans gerçekleştiren geçiş süreci yetkilileri, Genel Hizmetler İdaresi Direktörü’nün seçim sonuçlarına resmi onay vermesiyle gerekli adımları atmak için Biden’ın Trump'ın yenilgiyi kabul etmesine ihtiyacı olmadığını vurguladı. Biden'ın seçim kampanyası direktörlerinden Kate Bedingfield, “Seçilmiş Başkan Biden'ın Başkan Trump ile konuşmasının gerekli olduğu düşüncesinde değiliz. Ekiplerimizin ihtiyaç duyduğu bilgileri sağladığımıza inanıyoruz” açıklamasında bulundu.



Kremlin savaş yanlısı isimleri de hedef alıyor: Makine durdurulamaz hale geldi

Kiev'e bağlı güçler, Rus ilerleyişine karşı koymak için direniyor (Reuters)
Kiev'e bağlı güçler, Rus ilerleyişine karşı koymak için direniyor (Reuters)
TT

Kremlin savaş yanlısı isimleri de hedef alıyor: Makine durdurulamaz hale geldi

Kiev'e bağlı güçler, Rus ilerleyişine karşı koymak için direniyor (Reuters)
Kiev'e bağlı güçler, Rus ilerleyişine karşı koymak için direniyor (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in son dönemde kendine yakın isimleri hedef aldığı aktarılıyor. 

Guardian'ın haberinde, siyasi analist Sergei Markov ve savaş yanlısı blog yazarı Roman Alyokhin'in bu yıl Kremlin tarafından "yabancı ajan" diye tanımlandığı hatırlatılıyor. 

Rusya'da faaliyet gösteren ve yurtdışından finanse edilen basın kuruluşları ya da kişilerin "yabancı ajan" olarak tanınmasını öngören yasa 2020'de devreye girmişti. 

Azerbaycan'ın siyasi elitleriyle bağlarını sürdürdüğü bilinen Markov'un, Moskova-Bakü ilişkilerinin bozulmasının ardından "gözden düştüğü" yorumu yapılıyor. 

Alyokhin ise sosyal medyada spor araba ve lüks eşyaların yer aldığı gönderiler paylaştıktan sonra, cephedeki Rus askerleri için topladığı fonları kötüye kullanmakla suçlandı. 

Ayrıca Rus devletine ait RT'de savaş yanlısı açıklamalar yapan Ukrayna doğumlu yorumcu Tatyana Montyan da geçen hafta "terörist ve aşırılıkçı" diye nitelendi. Bu tanım, geçen yıl hayatını kaybeden aktivist Aleksey Navalni'nin ekibindekiler de dahil Kremlin'in ülkede düşman olarak gördüğü kişiler için kullanılıyor.  

Montyan'ın da cephedeki Rus askerler için toplanan parayı zimmetine geçirmekle suçlandığı aktarılıyor. 

Analizde, Putin'in "baskıcı yöntemlerini sadece muhalifleri değil savaş yanlısı isimleri hedef almak için de kullandığı" savunuluyor.

Muhalif Rus siyaset bilimci Ekaterina Schulmann, "Önce savaş karşıtı sesleri susturdular. Artık bu kişilerden hiçbiri ortada yok, baskı makinesi de durdurulamaz hale geldi" diyor. 

Schulmann, Rusya'da iktidara yakın çevrelerdeki kamplaşmaya dikkat çekiyor. Analiste göre Savunma Bakanlığı ve Kremlin'e bağlı "sadıklar" diye bilinen propagandacılarla savaş yanlısı blog yazarlarının yer aldığı "Z-blogger'lar" arasında ihtilaf sözkonusu. "Z" harfi, Ukrayna işgalinin ardından Rusya'da savaşı destekleyenler tarafından kullanılan bir sembole dönüşmüştü. 

Ülkedeki savaş yanlısı hareketler konusunda uzmanlaşmış Rus araştırmacı ve yazar Ivan Filippov da cephe için toplanan paraların iki kamp arasında sorun yarattığına işaret ediyor. Savunma Bakanlığı'na yakın yorumculardan Vladimir Solovyov'un savaş yanlısı blog yazarlarını sık sık hedef gösterdiğine dikkat çekiyor. 

Filippov, savaş yanlısı blog yazarlarının sosyal medya üzerinden, Solovyov'un devlet tarafından onaylanan platformuna kıyasla çok daha fazla para topladığını söylüyor. Bunun da Solovyov'la Z-blogger'lar arasında ihtilaf yarattığını ifade ediyor. 

"Rusya stratejik şehri kuşattı"

Kremlin'e yakın çevreler arasındaki çekişme sürerken, Rus askerleri Ukrayna'nın doğusundaki stratejik Pokrovsk'ta ilerlemeye devam ediyor. 

Reuters'ın aktardığına göre Rus ve Ukraynalı birlikler arasındaki sokak çatışmaları şiddetlendi. Kiev yönetimi şehrin kuşatma altında olduğuna yönelik iddiaları reddederken, Rusya'nın şehir merkezini ele geçirmek için harekatı hızlandırdığı belirtiliyor.

Rusya için Donbas'ta Ukrayna kontrolünde kalan yüzde 10'luk bölgenin ele geçirilmesinde Pokrovsk stratejik öneme sahip. Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, pazartesi günkü açıklamasında şehirdeki durumun zor olduğunu kabul etmiş ancak direnişin sürdüğünü söylemişti. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters


Yahudi örgüt, Mamdani için takip sistemi kurdu

ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi Gerald R. Ford'u "uyuşturucuyla mücadele" gerekçesiyle Karayipler'e göndermişti (AFP)
ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi Gerald R. Ford'u "uyuşturucuyla mücadele" gerekçesiyle Karayipler'e göndermişti (AFP)
TT

Yahudi örgüt, Mamdani için takip sistemi kurdu

ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi Gerald R. Ford'u "uyuşturucuyla mücadele" gerekçesiyle Karayipler'e göndermişti (AFP)
ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi Gerald R. Ford'u "uyuşturucuyla mücadele" gerekçesiyle Karayipler'e göndermişti (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın başarılı olamayabileceği endişesiyle Venezuela'ya askeri operasyona sıcak bakmadığı bildiriliyor. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Wall Street Journal'a (WSJ) konuşan ABD'li yetkililer, Trump'ın üst düzey isimlerle yaptığı görüşmelerde askeri operasyon seçeneğinin, Venezuela lideri Nicolas Maduro'yu iktidardan indirmek için yeterli olmayabileceğini söylediğini belirtiyor.

Kaynaklar, Maduro'nun iktidardan indirilmesine ya da Karakas yönetiminin belirli tavizler vermeye zorlanmasına yönelik net bir stratejinin hâlâ belirlenemediğini ifade ediyor. 

Yetkililere göre Trump, Karayipler ve Pasifik'te askeri yığınağı artırma ve uyuşturucu taşıdığı iddia edilen teknelere saldırma stratejisini bir süre daha sürdürecek. 

New York Times, ABD Başkanı'nın önünde askeri harekatın dışında iki seçenek daha olduğunu aktarmıştı. Washington, Venezuela'dan petrol satın alan ülkelere yaptırım uygulayarak ek gümrük vergileri getirebilir. Böylelikle Karakas yönetimi üzerindeki ekonomik baskı artırılabilir. 

Diğer seçenekse Maduro'ya baskıyı artırmak için bir yandan askeri yığınağı sürdürürken, diğer yandan da muhalefete desteği güçlendirmek. 

Olası askeri harekatta Venezuela ordusuna ait tesisleri hedef alan hava saldırıları ve gizli operasyonlar düzenlenebileceği aktarılıyor. Trump, CIA'e operasyon emri verdiğini de duyurmuştu.

Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın Venezuela'ya askeri operasyonu yasal olarak gerekçelendirmek için çalışma yürüttüğü savunuluyor. WSJ'nin aktardığına göre bakanlık yorum taleplerine yanıt vermedi.

Diğer yandan analizde, Trump'ın ilk döneminde Maduro'yu devirmek için muhalefete destek verme stratejisinin başarısızlığa uğradığı hatırlatılıyor. Cumhuriyetçi liderin bu yüzden ülke siyasetine doğrudan müdahale konusunda çekimser davrandığı savunuluyor. 

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, "Başkan, uyuşturucu kaçakçılığı yapan narkoteröristlere karşı saldırılarına devam edeceğini söyledi. Bunun dışındaki her şey spekülasyondur ve öyle değerlendirilmelidir" diyor.

Venezuela'da muhalefet lideri Maria Corina Machado, dün Trump'ın da katıldığı Miami'deki iş forumuna uzaktan bağlanarak şunları söylemişti: 

Maduro zamanın dolduğunu anlamalı. Eğer iktidarı bırakmayı kabul ederse, bu süreç düzenli ve daha hızlı ilerleyecektir. Ancak Maduro ne yaparsa yapsın bu değişim gerçekleşecektir.

Bazı ABD'li yetkililerse "uyuşturucu kaçakçılığını önlediği, ABD'nin Venezuela'daki petrol rezervlerine ulaşım hakkını artırdığı ve adil seçimler düzenlenmesini sağladığı" sürece Maduro'nun görevde kalabileceğini belirtiyor. 

Trump, uyuşturucu kaçakçılığını durdurma gerekçesiyle Latin Amerika'ya askeri yığınak talimatı vermişti. Eylülün başından bu yana bölgede en az 16 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 65'ten fazla kişiyi öldürdü. 

Maduro ise ABD'nin Karayipler bölgesindeki askeri hareketliliğine ilişkin "Dünyanın en büyük petrol rezervine sahip olduğumuz için bizi hedef alıyorlar" demişti.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times


New York Times: Erdoğan hem vazgeçilmez hem tartışmalı bir lider

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

New York Times: Erdoğan hem vazgeçilmez hem tartışmalı bir lider

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times (NYT), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son dönemde izlediği dış politikanın Türkiye’nin küresel dengelerdeki rolünü artırırken, ülke içindeki siyasi gerilimleri de derinleştirdiğini yazdı.

Gönül Tol’un kaleme aldığı Vazgeçilmez Erdoğan (The Indispensable Erdogan) başlıklı analiz, Batı ülkelerinin stratejik çıkarları nedeniyle Ankara’yla yakın çalışmayı sürdürdüğünü, bunun ise Türkiye’de demokrasi tartışmalarını daha da görünür hale getirdiğini savunuyor.

Stratejik ortaklıklar Ankara’nın elini güçlendiriyor

Analize göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington’da Donald Trump, Berlin’de Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ve Londra’da Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer ile verdiği görüntüler, Batı’nın Ankara’yla iş birliğini sürdürme kararlılığını gösteriyor.

Makalede, Türkiye’yi “zorunlu bir ortak” haline getiren başlıca faktörler şöyle sıralandı:

                •             Rusya-Ukrayna Savaşı’nda iki tarafla da konuşabilen az sayıda ülkeden biri olması,

                •             Avrupa için kritik önemdeki mülteci geçişlerini kontrol etmesi,

                •             Suriye ve Libya’daki askeri varlığının Avrupa güvenliği açısından önem taşıması,

                •             Savunma sanayiinde Batı pazarındaki etkisinin artması.

NYT ayrıca, Teksas’ta açılan bir mühimmat fabrikasında Türk yapımı üretim hatlarının kullanılmasını, Türkiye’nin savunma alanındaki etkisinin bir göstergesi olarak değerlendirdi.

İç siyasette derinleşen kriz: Tutuklamalar ve protestolar

Öte yandan analiz, Türkiye içinde tansiyonun yükseldiğine dikkat çekiyor. NYT, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve çok sayıda CHP’li belediye başkanıyla parti üyesinin tutuklanmasının büyük protestolara yol açtığını hatırlatarak, hükümetin muhalefete yönelik baskısının arttığını yazdı.

Gazete, Erdoğan’ın ilk yıllarında demokrasi, özgürlükler ve ekonomi alanında reformlar yaptığına, ancak son yıllarda; ekonomik kötü yönetim, kurumsal zayıflama, demokratik gerileme gibi sorunların öne çıktığına yer verdi.

Realpolitik: Batı için çıkar, Türkiye için ikilem

NYT analizinde, Avrupa Birliği ve ABD’nin, Türkiye’deki demokratik tartışmalara rağmen Ankara'yla iş birliğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Gazeteye göre bunun sebebi, Türkiye’nin jeopolitik konumu, enerji hatları üzerindeki etkisi, bölgesel çatışmalardaki rolü ve savunma kapasitesi.

Makale, Batı’nın bu nedenle Türkiye’deki demokrasi gerilemesine karşı daha sessiz kaldığını öne sürüyor.

“Demokrasi mücadelesi sürecek”

Analizin sonunda, “Türk halkı liderlerini seçme hakkından vazgeçmeyecek; protestoların sürmesi Erdoğan’ın otoritesini tam olarak pekiştirmesini zorlaştırıyor” ifadeleri de yer alıyor.

NYT’ye göre bu durum, sadece Ankara için değil, Erdoğan’la yakın çalışan Batılı demokrasiler için de uzun vadeli bir sınav oluşturuyor.

Independent Türkçe