Irkçı gruplar ABD için ulusal güvenlik sorunu

Time dergisi “öfkeden beslenerek beyaz ırkın üstünlüğüne inanan kişilerin” oluşum aşamalarını inceliyor.

17 Ekim’de Massachusetts eyaletinin Boston şehrinde düzenlenen ırkçılık karşıtı bir miting (Getty Images)
17 Ekim’de Massachusetts eyaletinin Boston şehrinde düzenlenen ırkçılık karşıtı bir miting (Getty Images)
TT

Irkçı gruplar ABD için ulusal güvenlik sorunu

17 Ekim’de Massachusetts eyaletinin Boston şehrinde düzenlenen ırkçılık karşıtı bir miting (Getty Images)
17 Ekim’de Massachusetts eyaletinin Boston şehrinde düzenlenen ırkçılık karşıtı bir miting (Getty Images)

Fadi Mattar
ABD merkezli Time dergisi, ırkçılığın tehlikeleri ve özellikle de beyaz ırkın üstünlüğüne inananların oluşturduğu tehlike ile ilgili bir makale yayınladı.
Time, ABD başkanlık seçimleri bitmiş olsa da arkasında bıraktığı kaos ve yankıların hala devam ettiğini ifade etti. Beyaz ırkın üstün olduğunu düşünen grupların hayranlık beslediği Başkan Donald Trump’ın seçimleri kaybetmesinden önce bile hayal kırıklığı ve öfke bu hareketleri körükleyen şey oldu.
Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ve İç Güvenlik Bakanlığı ise uzun süredir bu hareketleri “güvenliği tehlikeye atan terör tehditleri” olarak görüyor. Yazıyı kaleme alanlar, bir ırkın diğerlerinden üstün olduğuna inanan kişilerin grup olarak hareket ettiklerinde dikkat çektiklerini, ancak yakın tarihten alınan derse göre zararın çoğunun bireylerden kaynaklandığını belirtti.

“Yalnız Kurtlar”
Makaleye göre yaklaşık 40 yıl önce, Joseph Paul Franklin adındaki “yalnız kurt” çeşitli tüfeklerle ABD’yi dolaştı. Siyahi erkekleri ve onlarla ilişki yaşayan beyaz kadınları, karma çiftleri ve Yahudileri öldürdü. Franklin, insan hakları savunucusu Vernon Jordan’ı ve Hustler dergisinin yayıncısı Larry Flynt’ı ağır bir şekilde yaralayan keskin bir nişancıydı. Yazıda “Franklin’in davasıyla ilgili ‘The Killer’s Shadow: The FBI's Hunt for a White Supremacist Serial Killer’ (Katilin Gölgesi: FBI’ın Beyaz Irkçı Bir Seri Katil’i Avlaması) başlıklı yeni kitabımızın geçmiş dönemden bir parça olduğunu söylemeyi çok isterdik, ancak Joseph Paul Franklin’in gölgesi bugün ufukta büyük bir şekilde görünüyor” ifadeleri yer aldı.
İnternet yokken beyaz ırkın üstünlüğünü savunan kişiler fikirlerini basılı materyallerle aktarmak zorundaydı. 1995 yılında Oklahoma City’de bulunan Alfred P. Murrah Federal Binası’nı bombalayan ABD’li terörist Timothy McVeigh’in kaçmak için kullandığı arabada dedektifler, 1978 yılında basılan The Turner Diaries adlı bir romanın sayfalarını bulmuştu. Söz konusu kitap Aryan ırkının üstünlüğüne inanan bir grubun eylemlerini ve “baskıcı ABD hükümetine” karşı başlattığı gerilla savaşını anlatan, aşırı sağın son derece ırkçı ve Yahudi karşıtı bir metni olarak biliniyor. ABD merkezli dergide “Bu ırkçıların hepsinin eğitimsiz olduğu sonucuna varılmaması için romanın üniversite düzeyinde eğitim veren fizikçi William Luther Pierce III tarafından kaleme alındığına dikkati çekiyoruz. 1989 yılında çıkardığı Hunter adlı bir sonraki romanı ise baş kahramanın farklı ırklara mensup çiftlere ve sivil haklar savunucularına suikast düzenleyip “Yahudi sorununu” çözmek için bir kampanya başlatmasını konu alıyor. Pierce bu kitabını Joseph Paul Franklin’e ithaf etti” ifadelerine yer verildi.

Sebepleri anlamak
Yazının devamında şu ifadelere yer verildi:
“Bugün, kişinin öz geçmişinde ve psikolojisinde ipuçları arayan FBI Davranış Analizi Birimi’nin yardımıyla 1980’de yakalanan Franklin gibi katillerin insanları öldürme sebeplerinin çoğunu anlayabiliyoruz. Seri katillerin büyük bir çoğunluğunda görüldüğü gibi Franklin de istismarcı ve bozuk bir aile ortamından geliyordu ve üstünlük ve hak sahibi olma duygusuyla çatışan ve en az bu duygular kadar güçlü olan derin yetersizlik duygusunu içinde barındırıyordu. Sürekli devam eden bu ikili çatışmaya insanlara karşı empati eksikliği ve kişisel başarı ya da ayrıcalıkları olmadığı için genel olarak topluma öfke besleme şeklinde ortaya çıkan üçüncü bir unsur eklendi. Beyaz ırkın üstünlüğünü savunan gruplardaki ve neo-Nazi hareketlerindeki her üyeyi psikolojik bir incelemeye tabi tutmamış ve bunların büyük bir çoğunluğunun Franklin’in yaptığı şiddet eylemlerini yapmayacaklarını düşünsek de, Franklin’in bu psikolojik tanımının onlara da uyduğunu vurgulama eğilimindeyiz.
İşin korkunç olan tarafı bu insanlardan hangisinin ırkçı bir eylemde bulunmaya meyilli olduğunu bilmemek. Virginia’nın Charlottesville sokaklarında “Yahudiler bizim yerimizi alamayacak!” ya da “Kan ve toprak” (tarihi Nazi Almanyasına dayanan bir slogan) şeklinde slogan atarak kimin yürüyüş yapacağını veya kimin 2015 yılının Haziran ayında Güney Carolina eyaletindeki Charleston’da Emanuel Afrikan Metodist Episkopal Kilisesi’ndeki Dylann Roof gibi Franklin’in yolunu izleyerek “yalnız kurta” dönüşeceğini ve kendisi için çizdiği kaderi ölümcül bir şiddet ile tamamlayacağını önceden kestirmek zor. Ülkenin güneyinde büyüyen Franklin ilk aydınlanmasını yerel bir kütüphaneden çaldığı Hitler’in Mein Kampf adlı kitabını okuduğunda yaşadı. Bu da onu Ku Klux Klan (KKK), Nasyonal Sosyalist Beyaz Halk Partisi ve Ulusal Eyalet Hakları Partisi gibi nefret gruplarına sürükledi. Franklin bu grupların ideolojilerinden ve inanç sistemlerinden kesin bir şekilde etkilenmiş olsa da, bu örgütlerin bir paranoya karışımı olduğunu- nitekim yapıları, soruşturma kurumlarının izlemesini, içeri sızmasını ve bilgi edinmesini kolaylaştırmıştı- ve çok konuşup az icraat yaptıklarını düşündüğü için bu örgütlerden çıktı.”

Medyatik gelişim
Time dergisine göre “Franklin’in zamanı ile şu an yaşadığımız zaman arasındaki farklar nelerdir? O zamanlar, aynı haberleri kitle iletişim araçlarından alıyorduk. Bugün kendi haber kaynağımızı ve “gerçeğin” özel versiyonunu seçebiliyoruz. O zamanlar ırkçılar, büyük ölçüde nefret içerikli edebi kitapların kişisel bir şekilde dağıtılması ve bireysel temaslar aracılığıyla toplanıyordu. Ancak günümüzde internet, herhangi bir örgütsel yapıya ihtiyaç duymadan nefret dolu sözleri ve fikirleri yaymak için etkili bir araç olarak kabul ediliyor.
Günümüzdeki iletişim ve sosyal medya siteleri ortamında ırkçı fikirler yazılabiliyor ve geniş kitlesi olan bir platforma ya da web sitesine sahip olan ve burada amaçlarını, yapmak istediği şiddetin türünü ve hangi grubun hedef alınması gerektiğini belirten bir birey tarafından şiddet çağrıları yayınlanabiliyor. Ardından şiddeti uygulama kısmı doğrudan iletişim kurmadan kimliği belirsiz kişilere yani yalnız kurtlara bırakılıyor.
ABD merkezli dergiye göre “İster nefret besleyen pervasız bir kişinin çığlığı olsun, ister kendi çıkarları için öfke ve kutuplaşmaya sebep olan siyasi bir liderin sözleri olsun, kelimeler oldukça önemlidir. Yapılan son seçimlerin de gösterdiği gibi toplumumuz o kadar bölünmüş durumda ki kelimeler her kesim için tamamen farklı bir anlam taşıyor. Nüfusun yarısı için farklılık ‘sosyal ilerleme’ anlamına gelirken diğer yarısı ‘Bu benim için geçerli değil’ diyor.”
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı Time makalesi şu sözler ile son bulunuyor:
“Böyle bir atmosferde dışlandığından ve aşağılandığından şikayet eden kişilere açıklama, gurur ve umut verebilecek, onlara kendilerinden daha aşağıda ya da kendilerinin bulunduğu konumdan sorumlu birilerinin olduğunu hissettiren, kendilerine üstünlük ve intikam vaadinde bulunan her hareket etkili ve tehlikeli bir güçtür. Ülkedeki en yüksek makamlara adaylığını koyan kişilerin beyaz ırkın üstün olduğu fikrini reddetmesine ihtiyaç duyulan bu gergin atmosferde, sürekli bilinçli ve tetikte olmak gerekiyor. Ülkenin başkanını değiştirmek, ırkçılık, etnik üstünlük ve diğer radikalizm ve iç terör sorunlarını çözmek için tek başına yeterli değil. Joseph Paul Franklin’in hayaleti hala topraklarımızda kol geziyor.”



Trump, Demokrat Parti'yi "kapatmanın yolunu arıyor"

Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından en az bir yorumcu, Donald Trump'ın muhalefeti yasadışı ilan etmeye çalışmakta olabileceğini söylüyor (AFP)
Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından en az bir yorumcu, Donald Trump'ın muhalefeti yasadışı ilan etmeye çalışmakta olabileceğini söylüyor (AFP)
TT

Trump, Demokrat Parti'yi "kapatmanın yolunu arıyor"

Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından en az bir yorumcu, Donald Trump'ın muhalefeti yasadışı ilan etmeye çalışmakta olabileceğini söylüyor (AFP)
Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından en az bir yorumcu, Donald Trump'ın muhalefeti yasadışı ilan etmeye çalışmakta olabileceğini söylüyor (AFP)

Bir analiste göre Donald Trump, muhafazakar yorumcu Charlie Kirk'ün öldürülmesinin ardından Demokrat Parti'yi yasaklamayı planlıyor olabilir.

CNN'den Jamal Simmons, Trump ve Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Yardımcısı Stephen Miller'ın son yorumlarının Birleşik Devletler'deki iki partili sistemin geleceği konusunda "kesinlikle endişe verici" olduğunu söyledi.

Kirk suikastının siyasi etkisini ele almak üzere Kaitlan Collins'in The Source programına katılan Simmons, şunları söyledi:

Başkan aşırılıkçı örgütlere karşı harekete geçeceğini söyledikten sonra özel kalem müdürü yardımcısı da bugün çıkıp Demokrat Parti'yi aşırılıkçı örgüt diye niteledi. Bu da şu soruyu akla getiriyor: Birleşik Devletler Başkanı, Demokrat Parti'yi yasaklayacak mı? Gidişat bu yönde mi? Birleşik Devletler Başkanı, Adalet Bakanlığı'nı Demokrat Parti'nin üzerine mi salacak?

Endişesinin bu olup olmadığı sorulduğunda Simmons, şu cevabı verdi:

Kesinlikle endişe verici. Bu başkan, siyasi düşmanlarını hedef almak için Adalet Bakanlığı'nı kullanmaya istekli olduğunu gösterdi. Bu, ülkedeki iki partili demokratik sistem hakkında çok ciddi sorular ortaya çıkarıyor.

Trump yönetimindeki üst düzey isimler pazartesi günü, kamuoyuna herhangi bir kanıt sunmadan, cinayetin organize bir sol görüşlü terör planının sonucu olduğunu iddia etti. Arkasındaki grupların peşine düşeceklerine söz verdiler.

Kirk'ün podcast'inin Birleşik Devletler Başkan Yardımcısı J.D. Vance'in sunduğu özel bölümüne katılan Miller, "Bu suikasta yol açan organize kampanyaya duyduğumuz tüm öfkeyi, bu terör ağlarını kökünden söküp atmak için kullanacağız" dedi.

Vance ayrıca program sırasında, "sol görüşlü aşırılığın" Kirk'ün öldürülmesinin "nedenlerinden biri" olduğunu söyledi.

Trump geçen hafta, Demokratlardan sandıkta "intikam" almak istediğini söylemişti; bu da en azından partinin seçim rakibi olacağına hâlâ inandığını gösteriyor. Ardından şunları eklemişti:

Sorun soldaki radikaller; onlar acımasız, korkunç ve politik açıdan kurnazlar.

Ağustosta verdiği bir röportajda Miller, "Demokrat Parti siyasi bir parti değil. Yurtiçindeki bir aşırılıkçı örgüt" demişti.

Demokrat Parti, Amerikan vatandaşları için savaşmıyor, onları umursamıyor veya temsil etmiyor.  Sadece azılı suçluların, çete üyelerinin, yasadışı göçmen katillerin ve teröristlerin savunulmasına adanmış bir kuruluştur.

Independent Türkçe


Çin'in "hayalet parçacık" makinesi evrenin sırlarını çözebilir

Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir madde içeriyor (AP)
Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir madde içeriyor (AP)
TT

Çin'in "hayalet parçacık" makinesi evrenin sırlarını çözebilir

Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir madde içeriyor (AP)
Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir madde içeriyor (AP)

Fizikçiler, gizemli "hayalet parçacıkların" keşfi karşısında yıllardır şaşkınlık içinde.

Elektrik yükü olmayan bu nötr atom altı parçacıkların bilimsel adı "nötrinolar". Elektrik veya manyetik kuvvetlerle yakalanamayan bu parçacıklar, fiziksel maddelerin içinden rahatça geçebiliyor.

Ancak parçacık fizikçileri Çin'in tepelerindeki fütüristik bir yeraltı gözlemevindeki yeni sıvı kubbe sayesinde bu zor yakalanan parçacıkları gözlemleyerek gizli bilimsel sırları ortaya çıkarmayı umuyor.

Küre, sıvı sintilatör diye bilinen 20 bin tonluk bir maddeyi barındırırken, nötrinolar yakındaki iki nükleer santral aracılığıyla sürekli yer altından besleniyor. İnce bir akrilik tabakayla kaplı küresel yapının tamamıysa 45 bin ton saf suyla dolu koruyucu bir silindir içinde duruyor.

Nötrinolar sintilatördeki protonlarla çarpışınca, günde yaklaşık 50 adet olmak üzere, çok küçük ama kaydedilebilir flaşlar yayıyor. Dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları, nötrinoları uzaktan izliyor, ölçüyor ve kütlelerine göre sıralıyor.

Dünya çapında 700 fizikçiyle işbirliği yapan Çin Bilimler Akademisi'nden Wang Yifang, The Times'a şöyle diyor: 

Nötrino kütlesinin hiyerarşisini öğreneceğiz ve bu sayede parçacık fiziği, nötrinolar ve kozmoloji için bir model oluşturabiliriz.

Nötrinolar, süpernova patlamalarının yıldız füzyonları tarafından üretilebildikleri için evrendeki en bol parçacıklar. Wang, atom altı parçacıklar üzerine yapılan bu araştırmanın "evreni anlamamıza" katkı sağlayabileceğini söylüyor.

Bilim insanı günde 50 adet olmak üzere 100 bin flaş üretmenin ve istatistiksel açıdan anlamlı okumalar elde etmenin sadece 6 yıl süreceğini düşünüyor.

Nötrinolar ilk kez 1930'da Avusturyalı fizikçi Wolfgang Pauli tarafından öngörülmüştü. Pauli, elektrik yükü veya kütlesi olmayan ve maddeden serbestçe geçebilen bir parçacığın var olabileceği teorisini ortaya atmıştı. Araştırmaya göre, bir saniyede yaklaşık 100 trilyon nötrino vücudumuzdan geçiyor.

Bu keşif üzerine Pauli, "Korkunç bir şey yaptım. Saptanamayan bir parçacık olduğunu varsaydım" demişti. Fizikçi, kimsenin bir nötrino yakalayamayacağına dair bir kasa şampanya üzerine bahse girmişti. Ancak çeyrek asır sonra bu bahsi kaybetti.

Artık elektron, müon ve tau isminde üç tür nötrino olduğunu ve her birinin diğerine dönüşebildiğini biliyoruz. Bilim insanları bunları analiz ederek neden "madde"nin "antimadde"den daha fazla olduğu gibi, bilimin en büyük gizemlerini çözmenin anahtarını bulabilir.

Independent Türkçe


Fransa, Gazze'de "artık askeri mantığı kalmayan yıkıcı harekatı" kınıyor

Fransa, Netanyahu hükümetine Gazze'deki yıkıcı operasyonları sona erdirme çağrısında bulundu (AFP)
Fransa, Netanyahu hükümetine Gazze'deki yıkıcı operasyonları sona erdirme çağrısında bulundu (AFP)
TT

Fransa, Gazze'de "artık askeri mantığı kalmayan yıkıcı harekatı" kınıyor

Fransa, Netanyahu hükümetine Gazze'deki yıkıcı operasyonları sona erdirme çağrısında bulundu (AFP)
Fransa, Netanyahu hükümetine Gazze'deki yıkıcı operasyonları sona erdirme çağrısında bulundu (AFP)

Fransa, İsrail'in dün Gazze'ye yönelik başlattığı kara harekatını kınayarak, Binyamin Netanyahu hükümetine "artık askeri gerekçesi kalmayan bu yıkıcı harekata son vermesi" çağrısında bulundu.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, "açlık, temel ihtiyaç maddeleri ve acil bakıma erişimin yetersizliği ile karakterize edilen son derece ciddi insani ve sağlık durumu"na dikkat çekerek, İsrail'e "Gazze'ye insani yardım girişine yönelik tüm kısıtlamaları derhal kaldırması" ve "ateşkes sağlanması ve tüm rehinelerin serbest bırakılması amacıyla müzakerelerin en kısa sürede yeniden başlatılması" çağrısını yineledi.