Şam rejiminden ayrılanların akıbeti muhalifleri ikiye böldü

Halep'te 2012'de düzenlenen Beşşar Esed rejimi karşıtı bir gösteri. (AFP)
Halep'te 2012'de düzenlenen Beşşar Esed rejimi karşıtı bir gösteri. (AFP)
TT

Şam rejiminden ayrılanların akıbeti muhalifleri ikiye böldü

Halep'te 2012'de düzenlenen Beşşar Esed rejimi karşıtı bir gösteri. (AFP)
Halep'te 2012'de düzenlenen Beşşar Esed rejimi karşıtı bir gösteri. (AFP)

Rejimden ayrılan Suriye güvenlik güçlerinin eski üyeleri, savaş suçlarından yargılanmalı mı? Yoksa üst düzey yetkilileri adalete teslim etme yolunda tanıklık mı yapmalılar?
Bu soru, 2011'de patlak verdiğinden bu yana yüz binlerce kişinin ölümüne sebep olan, acımasızlığıyla damga vuran Suriye iç savaşından kaçan Suriyeli mültecileri ve sürgünde yaşayanları ikiye ayırıyor.
600 bin Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan Almanya'daki savcılar, Esed güçleri tarafından işkence ve yargısız infaza uğradığı iddia edilen kurbanlar için adalet aramak üzere dünyanın her yerinde, işlenen insanlık karşıtı suçları kovuşturmalarına olanak tanıyan evrensel yargı yetkisi yasalarına başvurdu.
Bir Alman mahkemesinde açılan ilk davada Suriyeli iki eski istihbarat görevlisinin işkence ve cinsel saldırı suçlamalarıyla yargılanmasına nisan ayında başlandı. 2012’de kaçan iki şüpheli, Almanya’dan sığınma hakkı almıştı.
Almanya'da yaşayan birçok Suriyeli şunu soruyor: Rejimden ayrılanlar dost mu düşman mı?

“Stratejik bir hata”
Önde gelen Suriyeli muhaliflerden Favaz Tello konuya dair şunları söyledi:
“Almanya'daki söz konusu duruşma, stratejik ve ahlaki bir hatadır. Zira muhalifler, muhalefete katılmak ve rejimin itibarını sarsmak için hayatlarını riske attılar. Devrimin ilk aylarında kaçanların yargılandığını gördüklerinde kaçacak aklı başında kim var? Duruşmalar şimdi değil, savaş bitiminden sonra yapılıyor.”
Suriye hükümeti, uluslararası insan hakları grupları tarafından belgelenen işkence ve yargısız infaz raporlarını sürekli olarak yalanladı.
Suriye ordusunun üst düzey 4. Tümeni’nden eski albay Mahmud el-Abdullah, Suriye hükümeti tarafından savaş sırasında işlendiği iddia edilen suçların kanıtlarını toplayan Alman ve Fransız yargı yetkililerine tanıklık eden yüzlerce sığınmacıdan sadece biri.
Altı yıl önce Suriye'den ayrılırken yanına aldığı az sayıda eşyadan en önemlisinin rütbesini gösteren asker kartı olduğunu dile getiren Abdullah, bunun Suriye rejimine muhalif ifadelerine daha fazla güvenilirlik kazandırdığını belirtti.
56 yaşında beş çocuk babası Abdullah, eşiyle birlikte yaşadığı Almanya'nın doğusundaki Gera şehrinde mütevazı bir dairede şu açıklamalarda bulundu:
“Protestoculara ateş açmayı ve sivil bölgelere ağır top ateşlemeyi reddeden askerlerin idam edildiğini gördüm. Kaçmaya karar verdiğim 13 Şubat 2012 gecesi halen aklımda. Sabura Askeri Üssü’ndeki (Şam’ın doğusundaki) odamda dua ediyordum. Işıklar kapalıydı. O sırada ‘Allah’ım, bu tür suçlara karışmak istemiyorum, lütfen buradan çıkmama yardım et’ diye dua ettim”

Mağdurlar için adalet
Eylemciler, Almanya'daki davayı memnuniyetle karşıladılar. Zira bu dava, Suriye için uluslararası bir mahkeme kurma girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, hükümet tesislerinde işkence gördüklerini söyleyen binlerce Suriyelinin adalete ulaşması yolunda ilk adım sayılıyor.
İşkence davasında mağdurları temsil eden Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi’nden (ECCHR) Enver el-Bunni, “Hiç kimsenin mağdurlara adalet aramamaları gerektiğini söylemeye hakkı yok. Şüpheli savaş suçlularını görmezden gelmek Esed rejimini aklamakla eşdeğerdir” dedi.
Davadaki ana sanık Enver R, Şam Cezaevi’nde 58 farklı cinayet işlemekle suçlanıyor. Savcılar, 2011-2012 yıllarında en az 4 bin eylemciye işkence yapıldığını söylüyorlar. Enver R. ise tüm suçlamaları reddediyor.
Esed rejimi güvenlik biriminde istihbarat albayı olan Enver R., 2012’de Türkiye’ye kaçarak muhalefetteki Özgür Suriye Ordusu'nda aktif görev aldı. Ardından 2014 yılında Almanya'ya giderek sığınma hakkı kazandı.
Enver R’nin çatışmayı sona erdirmek amacıyla yaklaşık altı yıl önce Cenevre'de Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılan görüşmelerde muhalefet heyeti üyesi olduğunu belirten Tello, bu nedenle duruşmasının kendi içlerinde çatışan muhalif gruplar tarafından ‘küçümsendiğini’ kaydetti.
Abdullah ise suç işleyen herkesi yargılamanın gerçekçi olup olmadığını sorguluyor.
Reuters’ın aleyhindeki suçlamalardan korkup korkmadığı sorusunu yanıtlayan Abdullah vicdanının rahat olduğunu, Türkiye'ye kaçmadan önce Esed güçleri ve DEAŞ militanlarına karşı savaştığını bildirdi.
 “Suriye devrimi savaşı henüz kazanmadı. Kazansak bile genel bir af çıkarılmalı. Esed, kıdemli yardımcıları ve takipçileri yargılanmalı” ifadelerini kullandı.



Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
TT

Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, bu sabah İsrail'in Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılar ve ağır topçu bombardımanında aralarında çocukların da bulunduğu 19 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Bu arada Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı dün (Cuma) yaptığı açıklamada, yakıt yetersizliği nedeniyle 48 saat içinde tüm hastanelerin çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı uyarısında bulundu. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre İsrail, bir yıldan uzun bir süredir savaş yürüttüğü Gazze Şeridi'ne yakıt girmesine izin vermiyor.

Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal AFP'ye yaptığı açıklamada, “İsrail'in gece yarısından sonra sabaha kadar Gazze Şeridi'ne düzenlediği bir dizi şiddetli hava saldırısında 19 vatandaş şehit oldu ve 40'tan fazla kişi de yaralandı” dedi.

Daha önce Filistin televizyonu, Gazze şehrinin doğusundaki ez-Zeytun mahallesinde bir evi hedef alan İsrail bombardımanında altı kişinin öldüğünü ve birkaç kişinin de yaralandığını bildirmişti.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı, İsrail'in dün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 38 kişinin öldüğünü açıkladı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) perşembe günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf hakkında, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlatmasından bu yana Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda insanlığa karşı suç ve savaş suçu işledikleri şüphesiyle yakalama kararı çıkarmasının ardından uluslararası tepkiler devam ediyor.

Gazze Şeridi'ndeki Sahra Hastaneleri Genel Müdürü Dr. Mervan el-Hams, “İşgalcilerin yakıt girişini engellemesi nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki tüm hastanelerin 48 saat içinde çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı konusunda acil bir uyarıda bulunuyoruz” dedi.

Sivil Savunma Müdürlüğü, İsrail'in biri Gazze Şehri'nin doğusunda diğeri de şehrin güneyinde bulunan iki evi hedef alan saldırısında ölen on iki kişinin cesedine ulaşıldığını ve onlarca kişinin de yaralandığını duyurdu.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, 7 Ekim 2023'teki saldırıya karışan beş Hamas mensubunu öldürdüğünü bildirdi.

Filistinli tıbbi kaynaklara göre saldırıda onlarca kişi öldü ve yaralandı.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sekizi yoğun bakımda olmak üzere 80 hastanın ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kısmen faaliyet gösteren iki hastaneden biri olan Kemal Advan Hastanesi'ndeki personelin durumuyla ilgili ‘ciddi endişelerini’ dile getirdi.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus'a göre, hastane perşembe günü bir insansız hava aracı (İHA) saldırısının hedefi oldu. Söz konusu saldırı, bir elektrik jeneratörünün ve bir su deposunun tahrip olmasına yol açtı.

Kemal Advan Hastanesi Müdürü Hüsam Ebu Safiye AFP'ye yaptığı açıklamada, kurumunun dün yine İsrail hava saldırılarının hedefi olduğunu, bir doktor ve hastaların yaralandığını söyledi.

İsrail ordusu, Hamas savaşçılarının yeniden toparlanmasını önlemek amacıyla 6 Ekim'de Gazze Şeridi'nin kuzeyinde büyük bir kara operasyonu başlattı.

‘Masum çocuklar’

Bilal isimli Filistinli, kurbanların götürüldüğü el-Ehli Arap Hastanesi'nin salonlarından birinde şunları söyledi: “Tüm ailem öldürüldü. Aileden geriye bir tek ben kaldım. Adaletsizliği durdurun.”

AFP'ye konuşan bir başka adam ise hastane yatağında hareketsiz yatan bir çocuğun yanında otururken, “Orada masum çocuklar vardı (...) Onların suçu neydi?” diye sordu.

Birleşmiş Milletler’in (BM) güvenilir bulduğu Hamas yönetimindeki Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda şimdiye kadar çoğu sivil kadın ve çocuk olmak üzere en az 44 bin 56 kişi hayatını kaybetti.

AFP'nin İsrail'in resmi verilerinden aktardığına göre, Hamas'ın İsrail yerleşimlerine yönelik saldırısında çoğu sivil bin 206 kişi öldü.

Saldırı sırasında 251 kişi esir alınarak Gazze Şeridi'ne götürüldü. Bunlardan 97'si Gazze Şeridi'nde kaldı ve İsrail ordusu kalan esirlerden 34'ünün öldüğünü tahmin ediyor.

‘Tehlikeli bir emsal’

Savaşın başlamasından bir yıldan fazla bir süre sonra, UCM'nin perşembe günü aldığı karar İsrail'i çileden çıkardı.

Netanyahu perşembe akşamı yaptığı açıklamada, “Hiçbir bariz İsrail karşıtı karar bizi, özellikle de beni, ülkemizi savunmaya devam etmekten alıkoyamaz. Baskılara boyun eğmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Gallant kararı, ‘terörizmi teşvik eden tehlikeli bir emsal’ olarak değerlendirdi.

ABD Başkanı Joe Biden, ‘utanç verici’ olarak nitelendirdiği kararı kınadı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise dün yaptığı açıklamada, Netanyahu'yu karara ‘meydan okuyarak’ Macaristan'ı ziyaret etmeye davet edeceğini söyledi.

Netanyahu, Orban'ın tutumunu memnuniyetle karşılayarak, bunun ‘ahlaki netliği’ yansıttığını söyledi.

Macaristan da dahil olmak üzere UCM'ye üye 124 ülke teorik olarak üç yetkiliyi kendi topraklarına girmeleri halinde gözaltına almakla yükümlü.

İngiliz hükümeti dün Netanyahu'nun yakalama kararı kapsamında gözaltına alınabileceğini ima etti.

İrlanda Başbakanı Simon Harris, ülkesini ziyaret etmesi halinde Netanyahu'yu gözaltına alacağını söyledi.

Harris, RTE devlet televizyonunda UCM üyesi olan İrlanda'nın Netanyahu'yu ülkeyi ziyaret etmesi halinde gözaltına alıp almayacağı sorusuna “Evet, kesinlikle” yanıtını verdi.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni dün yaptığı açıklamada, G7 dışişleri bakanlarının pazartesi ve salı günleri Roma yakınlarında bir araya geldiklerinde mahkemenin yakalama kararlarını görüşeceklerini duyurdu.

İran kararı, ‘Siyonist varlık için siyasi bir ölüm’ olarak değerlendirirken, Çin mahkemeyi ‘objektif ve adil bir duruş’ sergilemeye çağırdı.

Hamas mahkemenin kararını memnuniyetle karşılayarak, bunu ‘tarihi ve önemli’ bir adım olarak nitelendirdi.