Rami Mahluf, ‘savaş zenginlerine’ ve güvenlik birimlerine karşı kampanya başlattı

İş insanı, Beşşar Esed’in kuzeni Rami Mahluf.
İş insanı, Beşşar Esed’in kuzeni Rami Mahluf.
TT

Rami Mahluf, ‘savaş zenginlerine’ ve güvenlik birimlerine karşı kampanya başlattı

İş insanı, Beşşar Esed’in kuzeni Rami Mahluf.
İş insanı, Beşşar Esed’in kuzeni Rami Mahluf.

Suriye rejim lideri Beşşar Esed’in kuzeni, Suriyeli iş insanı Rami Mahluf ‘savaş zenginlerine’ ve güvenlik birimlerine karşı bir kampanya başlattı. Mahluf, Esed’e yaptığı çağrıda ‘savaş zenginlerini ve onlara destek veren tüm ekibi sorgulama, güvenlik birimlerinin vatandaşın günlük hayatına müdahalesini engelleme ve savaşın başından bu yana Suriye’den ayrılan herkese vatanın kucağına geri dönme çağrısında bulunma’ gibi bir dizi önlemler alarak ‘çöküşü durdurma’ talebinde bulundu.
Mahluf, dün Facebook hesabından “Halkın Hizmetkarlığından Devlet Başkanlığına” başlığıyla yaptığı paylaşımda, ismini zikretmeden Esed’in seslendi. İkinci kez “savaş zenginlerinden” bahsederek söz konusu kişilerin mallara el koymak ve ülke ekonomisine darbe vurmak için çalıştığını söyledi.
Mahluf paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“Yatırımcı, tüccar ve sanayicilerden oluşan büyük bir grup 30 yıl boyunda ülkeye hizmet etti (…) ta ki savaş gelene kadar. Böylece ülke parçalanmaya başladı. Bizden çoğu vatanın yanında durdu. Sahip olduğumuz en değerli şeyi vatanı korumak ve vatandaşa hizmete devam etmek için sunduk (…) ve aniden savaş tüccarları geldi. Suriye ekonomisinin tamamını kontrol etmek için yıkıcı ve gözdağı veren otoriter yöntemler uygulamaya başladılar. Bütün bu kadar tüccar ve sanayici, üzerlerine demir yumruk indiren korkunç güvenlik şemsiyesi ile desteklenen savaş zengini olarak isimlendirdiğimiz birkaç kişi ile değiştirildi. Onların mesajı herkes için netti. Mesele savaşın başında muhalifleri tasfiye etmekle sınırlı kalmadı, bilakis sıra aynı şekilde destekçilere de geldi. O zaman bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar iş insanı kaldı. Biz de bunların arasındaydık.”
“Elbette meselenin ulusal ve dini değerlerimizle çelişmesi nedeniyle boyun eğmeyi reddettik. Böylece bizi zamanın muhalifleri olarak isimlendirdiler ve işlerimizi durdurmak için bütün nüfuzlarını seferber etmeye başladılar. Çalışanlarımız tutuklandı ve mallarımız gasp edildi. (Esed’e hitaben) Tüm bu yıkıcı eylemler sırasında size, bu eylemlerin sonuçları ve devam etmesinin herkesi korkutacağını, ülkeye olan güvenin kaybedileceğini ve böylece ekonomiyi yok edeceğine dair uyarıda bulunduğumuz birkaç mesaj ilettik. Hiçbir yanıt almadık. Bilakis üzerimizdeki baskılar büyük ölçüde arttı. Ekonomi üzerindeki yansımalar, toptan iflaslara ek olarak binlerce şirketin durmasıyla kendini gösterdi.”
“Hakkı söylemenin ülkemize karşı vazifemiz olduğunu gördük. Mevcut durumu düzeltmek ve yaşanan çöküşü sonlandırmak, savaş tüccarlarının izlediği tüm mekanizmaları durdurmak, kolektif çalışmaya dönmek, savaş zenginlerinden ve onlara destek veren tüm ekipten hesap sormak, güvenlik birimlerinin halkın gündelik yaşamına karışmasını engellemek ve bu birimlerin görevlerini terör, yasa dışı tüccarlar ve vandallar ile mücadeleyle sınırlamak gerekli. Bu ayrıca savaşın başından bu yana Suriye’den ayrılan herkese vatan kucağına dönüş çağrısı yapmak ve bununla beraber gerçekçi paylaşımcı kapıyı açmak, onlara (dönenlere) gerekli koruma ve ilgiyi sağlamak, yasa dışı yollarla ve hukuksuzca gasp edilen tüm mallarını iade etmek ve ‘Suriye tüm Suriyelilerindir’ sloganıyla yeni bir sayfa açmakla mümkün olabilir.”
“Ülkenin hakimi, savaş zenginlerinin bizimle mücadelelerinde açıkça ve skandal bir şekilde güvenlik kılıfı altında yaptıkları hukuki ve anayasal ihlaller artık kabul edilemez hale geldi. Yaptıkları ihlalleri talep edilen belgelerle destekleyerek detaylı bir şekilde gönderdik. Bir nüshasını daha göndereceğiz. Savaş zenginlerinin davranışlarına, dayatmacı ve hileli uygulamalarına son vermenin, hakkı sağlamanın ve hak sahiplerine hakkını iade etmenin zamanı geldi.”

Mahluf’a yönelik alınan tedbirler
Suriye hükümeti daha önce Mahluf’a ve ülke içindeki yatırımlarına yönelik bir dizi tedbirler almıştı. Bu tedbirler arasında Mahluf’un mal varlığına el konulması, yurt dışına çıkış yasağı, en önemli yatırımı olan Suriye Telekom Şirketi’nin (Syriatel) başına Yüksek Yargı Konseyi Başkanı’nın atanması ve ülkede kurtarılan bazı bölgelerdeki yatırımlarının iptal edilmesi bulunuyor.
Mahluf, eylül ayında yaptığı paylaşımda ‘savaş zenginlerine’ işaret ederek, Ortadoğu’da güvenlik kılıfı altında savaş zenginleri lehine yapılan gasp eylemlerinden bahsetmiş ve bu kişileri farklı bir şekilde hesap vermekle tehdit etmişti.
Mahluf ve Esed arasındaki kriz bu yılın başında başladı. Suriye hükümeti, Suriye’de çalışan iki telekom şirketine “yeniden ruhsat almaları” için hazineye yaklaşık 132 milyar Suriye lirası ödemelerini şart koştu. Syriatel ise çıkarılan borcu ödemeyi reddetti.
Diğer yandan, Suriye rejim lideri Beşşar Esed’in kardeşi Mahir Esed’in komuta ettiği 4. Tümen’e bağlı bir unsurun Şam kırsalındaki El-Mudamiyyet kenti dışında, 4’üncü birliğin yakınlarında kaçırılmasının ardından Şam’da güvenlik alarmı verildi. Kaynaklar, Şam’ın güneyindeki Babbila kasabasında gerçekleşen meçhul saldırıda iki kişinin öldüğünü bildirdi. İçişleri Bakanlığı da iki gencin, Şam Kırsalı’nda zenginleri kaçırma eyleminin engellendiğini duyurdu.



Sudani'nin İran ziyaretine ilişkin çelişkili haberler

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani kabine toplantısında (Reuters)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani kabine toplantısında (Reuters)
TT

Sudani'nin İran ziyaretine ilişkin çelişkili haberler

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani kabine toplantısında (Reuters)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani kabine toplantısında (Reuters)

Irak hükümeti, Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin İran'a yapacağı ziyareti resmi olarak teyit eden bir açıklama yayınlamadı; ancak ziyaretin yarın (Perşembe) yapılacağına dair haberler dolaşıyor.

Irak resmi kaynakları ziyaret konusunda sessizliğini korurken, İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin önümüzdeki hafta sonunda Tahran'ı ziyaret edeceğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) bağlı Tesnim haber ajansından aktardığına göre Bekayi, Irak Başbakanı'nın İran ziyareti sırasında üst düzey İranlı yetkililerle görüşmelerde bulunacağını belirtti. Bekayi, bu ziyaretin iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve bölgedeki güncel gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulması amacıyla sürdürülen istişareler kapsamında gerçekleştiğini kaydetti.

Sudani'nin açıklanan dış ziyaret programına göre bu ay içerisinde İngiltere'ye de bir ziyaret gerçekleştirmesi bekleniyor.

İngiltere'nin Irak Büyükelçisi Stephen Hitch ile söz konusu ziyaretin gündemini görüşen Sudani, İngiltere'ye yapacağı ziyaretin hazırlıklarını, hedeflerini ve karşılıklı faydayı ele aldı.

Başbakanlık Basın Ofisi'nden yapılan açıklamada, “Hitch ile yapılan görüşmede, Sudani'nin resmi bir davet üzerine Birleşik Krallık'a yapacağı ve Irak ile İngiltere'nin karşılıklı yararına olacak şekilde iki ülke arasındaki iş birliği ve ilişkilerin çeşitli alanlarda geliştirilmesini amaçlayan toplantıları da içerecek olan ziyaretin hazırlıkları ele alındı. Görüşmede ayrıca, bölgedeki gelişmeler ve bölgede istikrarın yeniden tesis edilmesi ve güvenliğin sürdürülmesine yönelik bölgesel ve uluslararası çabaların arttırılmasının yolları tartışıldı” denildi.

Görüşmeler ve uzlaşmalar

İran'a yapılacak ziyarete gelince, Sudani'nin son dönemde özellikle Şii Koordinasyon Çerçevesi liderleriyle birlikte hareket etme biçiminden yola çıkarak bu ziyaret, Irak'ta İran'a bağlı silahlı grupların akıbetine ilişkin nihai tutumla ilgili kısa bir ziyaret olacak.

Beyaz Saray'a girmek için geri sayıma başlayan ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın yönelimleriyle ilgili olarak ABD'nin Sudani'ye doğrudan bir mesaj gönderdiğine dair haberlerin dolaşıma girdiği bir ortamda, iktidardaki Şii Koordinasyon Çerçevesi liderleri arasında yaşanan hareketlilik, özellikle de bir yandan Sudani ile diğer yandan Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki ve Asaib Ehli’l Hak lideri Kays el-Hazali'nin başını çektiği çerçevenin önde gelen bazı liderleri arasında bir tür uzlaşma ya da anlaşma gibi görünen gelişmeler dikkat çekti.

Bu bağlamda paylaşılan fotoğraflar, ‘ses sızıntıları’ olarak bilinen olaydan sonra aylardır araları açık olan Sudani ile Maliki’nin bir araya geldiğini gösterdi. Bir diğer görüşme ise hakkında birçok söylentinin ortaya çıktığı Asaib Ehli’l Hak lideri Kays el-Hazali ile Sudani arasında gerçekleşti. Sudani'nin el-Hazali ile görüşmesinde Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan'ın da bulunması dikkat çekiciydi.

Haşdi Şabi ve gruplar arasında

İran yanlısı olarak tanımlanan silahlı grupların ve Irak güvenlik teşkilatının bir parçası olan Halk Seferberlik Güçleri'nin (Haşdi Şabi) akıbetine ilişkin olarak Sudani'nin yeni Trump yönetiminden aldığı gizli bir mesaj sızdırıldı. Bu mesajda öne çıkan husus, Trump göreve gelmeden önce silahlı grupların Haşdi Şabi ile birlikte tasfiye edilmesi ve böylece İsrail Başbakanı'nın, İsrail ve ABD'nin Haşdi Şabi ile diğer gruplar arasında bir ayrım yapmaması nedeniyle, silahlı gruplar ve Haşdi Şabi karargâhı da dahil olmak üzere Irak'ı vurması için bir bahane kalmaması gerektiğiydi.

Ancak Sudani'nin Koordinasyon Çerçevesi liderleriyle görüşmesi ve hatta İran'a yapacağı ziyaretle ilgili olarak açıklanan pozisyonlar, iki ülke arasındaki normal anlayışın ve Sudani'nin iç güvenliği korumak için geçtiğimiz dönemde aldığı tedbirler konusunda Koordinasyon Çerçevesi liderlerini bilgilendirmesinin ötesine geçmedi.