Tunus ile 150 milyon dolarlık savunma sanayi ihracatına imza atıldı

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir (İHA)
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir (İHA)
TT

Tunus ile 150 milyon dolarlık savunma sanayi ihracatına imza atıldı

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir (İHA)
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir (İHA)

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, savunma sanayiinin yılın son günlerinde Tunus’a önemli ihracatlar gerçekleştirdiğini açıkladı.
Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan İsmail Demir, Tunus ile savunma sanayii işbirliği toplantısını video konferans yoluyla gerçekleştirdiklerini belirterek, “Savunma sanayiimiz yılın son günlerinde Tunus’a önemli ihracatlar gerçekleştirdi. Başkanlığımız koordinasyonunda 5 firmamız toplam 150 milyon dolar tutarında ihracata imza attı. TUSAŞ’ın ANKA-S İHA’ları, BMC’nin Kirpi ve Nurol Makina’nın Ejder Yalçın zırhlı araçları, Katmerciler A.Ş’nin tanker ve tank taşıyıcı gibi çeşitli araçları, ASELSAN’ın elektro-optik sistemleri Tunus güvenlik güçlerinin hizmetinde olacak” ifadelerini kullandı.



Abdulaziz bin Selman: Mesele iklim değişikliği ile nasıl adil bir şekilde mücadele edileceğidir

Abdulaziz bin Selman: Mesele iklim değişikliği ile nasıl adil bir şekilde mücadele edileceğidir
TT

Abdulaziz bin Selman: Mesele iklim değişikliği ile nasıl adil bir şekilde mücadele edileceğidir

Abdulaziz bin Selman: Mesele iklim değişikliği ile nasıl adil bir şekilde mücadele edileceğidir

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, İslam Kalkınma Bankası (İKB) Grubu'nun Altın Jübile töreni çerçevesinde düzenlenen Enerji Güvenliği, Geleceği ve Sürdürülebilir Kalkınma başlıklı diyalog oturumunda yaptığı konuşmada, iklim değişikliğiyle ilgili sorumlulukların paylaştırılması konusundaki söylemlerde bazı ikiyüzlülükler olduğunu söyledi.

Asıl meselenin Paris Anlaşması'nın yorumlanmasında ve iklim değişikliğiyle ülkeler arasında adil ve eşit bir şekilde nasıl başa çıkılacağında yattığını ifade eden Abdulaziz bin Selman, iklim değişikliği tartışmasının COP27'de daha gerçekçi bir hal aldığını belirtti.

Petrol üreticisi ülkelerin iklim etkilerini ulusal haklarıyla dengelediklerini ifade eden Abdulaziz bin Selman, “Hükümetlerin gelecek nesillerin büyümesini sağlamak gibi ahlaki bir sorumluluğu var” ifadesini kullandı.


Hamas-İsrail anlaşması ‘birkaç gün içinde’ gerçekleşebilir

Refah'ta yıkılmış binaların önünden geçen bir Filistinli (AFP)
Refah'ta yıkılmış binaların önünden geçen bir Filistinli (AFP)
TT

Hamas-İsrail anlaşması ‘birkaç gün içinde’ gerçekleşebilir

Refah'ta yıkılmış binaların önünden geçen bir Filistinli (AFP)
Refah'ta yıkılmış binaların önünden geçen bir Filistinli (AFP)

Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes müzakereleri ve esir takası konusunda bilgi sahibi bir kaynak bugün (Salı) yaptığı açıklamada, iki taraf arasında bir anlaşmaya varılmasının yakın olduğunu ve uygulamayı engelleyen bazı sorunların hızla çözülmesi halinde birkaç gün içinde anlaşmaya varılabileceğini belirtti.

Arabuluculara yakın olan kaynak, Arap Dünyası Haber Ajansı'na (AWP) yaptığı açıklamada, Mısır'ın önerisinin her iki tarafça da kabul edildiğini, ancak sorunun Hamas'ın hangi nitelikteki (yaş, cinsiyet, sağlık durumu vs.) esirleri serbest bırakacağıyla ilgili olduğunu söyledi.

Hamas daha önce aralarında yaşlı, hasta ve kadınların da bulunduğu 20 esir belirleyebildiğini söylerken, İsrail tarafı 35 ila 40 arasında esirin serbest bırakılmasını talep etmişti.

Kaynak, “Bu sorun, üzerinde anlaşmaya varılabilecek ateşkes günlerinin sayısıyla aşılabilir. Zira teklif altı hafta ve Hamas 20'den fazla esiri serbest bırakamazsa ateşkes günleri azaltılabilir” ifadelerini kullandı.

Kaynak, Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdiğinin ilan edilmesi yönündeki talebinden henüz vazgeçmediğini, ancak ateşkes dönemi ve anlaşmanın ilk bölümünün uygulanması sırasında bu konuyu görüşmeye hazır olduğunu bildirdi.

Kaynak, Hamas'ın Mısır'ın önerisine yanıtının henüz gelmediğini, ancak bu yanıtın sivillerin kuzey Gazze'ye dönüşü, sayıları ve dönüşlerinin sınırlı olup olmayacağı ve kontroller çerçevesinde gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konularına açıklık getirilmesi talebini içermesini beklediğini vurguladı.

Bu arada İsrail, anlaşmada ilerleme kaydedilmesi amacıyla Hamas üzerinde daha fazla baskı kurmak için Refah’a kara operasyonu tehdidini sürdürürken, İsrail Yayın Kurumu bugün, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun kara operasyonunu başlatmaktan iki kez geri adım attığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Yayın Kurumu’ndan aktardığı haberde, “İsrail'in Gazze'nin güneyindeki operasyonlarına karşı uluslararası baskı artarken ve arabulucuların esirlerin serbest bırakılması için yeni bir anlaşmaya varma girişimleriyle bağlantılı olarak Netanyahu, operasyonun başlaması için iki tarih belirlendikten sonra Refah'taki operasyonu şimdilik durdurmaya karar verdi. Ancak anlaşmaya varma girişimleri başarısız olursa operasyonun yakın gelecekte başlaması bekleniyor” ifadeleri yer aldı.

İsrail Yayın Kurumu’na göre İsrail, müzakerelerde daha fazla esneklik olarak nitelendirdiği durumun bir parçası olarak güçlerini kuzey ve güney Gazze Şeridi'ni ayıran koridordan çekmeyi kabul etti.

İsrail Kanal 12 televizyonu, İsrail'deki siyasetçilerin koridordan çekilmeyi kabul etmesine rağmen, İsrail güvenlik çevrelerinin çekincelerini dile getirdiğini bildirdi. Zira İsrail güvenlik birimleri, Hamas militanlarının Gazze Şeridi'nin kuzeyine geri dönmesinden korktukları için Hamas'ın koridorun açılması talebine çekinceyle yaklaşıyor.

El-Kahire el-İhbariyye televizyon kanalı ise dün gece Hamas heyetinin Mısır'ın başkentinden ayrıldığını ve önerilen ateşkes anlaşmasına yazılı bir yanıtla cevap vereceğini bildirdi.


Afganistan: Herat'ta bir camiye düzenlenen silahlı saldırıda 6 kişi öldü

Resim: Afgan başkentinin genel genel görümü (AP)
Resim: Afgan başkentinin genel genel görümü (AP)
TT

Afganistan: Herat'ta bir camiye düzenlenen silahlı saldırıda 6 kişi öldü

Resim: Afgan başkentinin genel genel görümü (AP)
Resim: Afgan başkentinin genel genel görümü (AP)

Afganistan'ın batısındaki Herat vilayetinde silahlı bir kişinin camiye düzenlediği saldırıda 6 kişi öldü, bir kişi de yaralandı.

İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Abdul Mateen Kani, X platformundan dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Herat şehrinin batısında Gozara bölgesindeki bir camiye kimliği bilinmeyen silahlı bir kişinin ateş açtığını duyurdu. Kani, saldırıda altı sivil öldürüldüğünü belirtti.


Radyo yayınları... Filistinliler için tutuklulara mesaj göndermenin bir yolu

İsrail hapishanesindeki Filistinli mahkumlar (İsrail Cezaevi Servisi)
İsrail hapishanesindeki Filistinli mahkumlar (İsrail Cezaevi Servisi)
TT

Radyo yayınları... Filistinliler için tutuklulara mesaj göndermenin bir yolu

İsrail hapishanesindeki Filistinli mahkumlar (İsrail Cezaevi Servisi)
İsrail hapishanesindeki Filistinli mahkumlar (İsrail Cezaevi Servisi)

Filistinli bir anne, İsrail hapishanesinde tutuklu bulunan oğlunu rahatlatmak için yerel bir Filistin radyosuna başvurmaktan başka bir yol bulamadı.

Derin üzüntü dolu bir sesle “Ben mahkûm Ahmed Muhanned'in annesiyim. Nasılsın oğlum, ne yapıyorsun?” dedi. Umut ve korkuyla karışık duygularını toparlamaya çalışırken bir an sessizlik oldu. Sonra şöyle devam etti: “Oğlum, biz iyiyiz, durumunuzu ve koşullarınızı öğrenmek için her gün avukatla iletişim kurmaya çalışıyoruz.” Sessizlik tekrarlanıyor, ardından yayınların cevap vermeyeceğini bildiği bir soru soruyor: “Nasılsın oğlum?”

Anne yine yarım kalan çağrısının gerçekliğini fark ediyor ve devam ediyor: “Serbest bırakılan mahkûmlardan duyduğumuz haberler iyi değil. Lütfen elinizden geldiğince bizi rahatlatmaya çalışın. Sen bizim için bir gurur kaynağıydın ve halen de öylesin. Sesin tekrar aramızda yükselene kadar sabretmeye ve beklemeye devam edeceğiz.”

Arap Dünyası Haber Ajansı'na (AWP) konuşan Ümmü Ahmed, oğlunu durumu hakkında rahatlatmak için radyoyu açtığını ve oğlunun her cezaevi ziyaretinde ona radyodaki mesajını duyduğunu söylediğini, ancak 7 Ekim olaylarından sonra onu ziyaret edemediğini ve radyodaki haftalık mesajlarının ona ulaşıp ulaşmadığını bilmediğini söyledi.

Bilinmeyen sayı ve akıbet

Filistinliler seslerini duyurmak için yerel radyo istasyonlarına başvururken, hapishanelerde seslerini yayınlayan radyolar olduğu umudunu taşıyorlar.

Kısa bir süre önce bir İsrail hapishanesinden tahliye edilen Halid Ebu Mansur, hapishanelerdeki koşulların son derece zor ve karmaşık olduğunu; İsrail makamlarının tutuklulara uyguladığı cezalar arasında birçok hapishanede radyolara el konulmasının da yer aldığını söyledi.

AWP'ye konuşan Ebu Mansur, 7 Ekim'den bu yana devam eden zorlu koşulları ve tutukluların en temel haklarından nasıl mahrum bırakıldıklarını şu ifadelerle anlatmaya çalıştı: “Eskiden televizyonlar ve radyolar vardı ama birçok cezaevinde bunlara el konuldu. Mahkumlarla ilgili programları ve ailelerimizden gelen mesajları sabırsızlıkla beklerdik ve ailelerimizden mesajlar içeren bir program yayınlandığı anda tüm cezaevlerinde bir sessizlik havası hâkim olurdu. Ancak 7 Ekim'den sonra bu yöntem bile cezaevi yönetimleri tarafından elimizden alındı.”

Filistin Esirler Cemiyeti Başkanı Kadura Faris, AWP'ye yaptığı açıklamada, 7 Ekim'den sonra İsrail makamlarının Filistinli tutuklulara karşı eşi benzeri görülmemiş tedbirler uyguladığını söyledi. İsrail'i, özellikle Gazze Şeridi'nden tutuklananlar olmak üzere çok sayıda tutukluya karşı zorla kaybetme politikası uygulamakla suçladı.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) gibi uluslararası kuruluşların bile tutukluları ziyaret edemediğini, avukatların birkaç kez düzensiz olarak bazı tutuklularla görüşebildiğini ve bu görüşmelere tutukluların ailelerinin bile katılmasının engellendiğine dikkat çekti.

Filistin Esirler Cemiyeti, Pazar günü yayınladığı bir istatistikte İsrail'in şu anda Gazze Şeridi'nden tutuklananlara ek olarak 9 bin 500 Filistinliyi gözaltında tuttuğunu söyledi. Toplam sayının 12 bini aşması beklenirken bu kişilerin sayısı ve akıbetleri halen bilinmiyor.


İsrail'in Refah'a olası kara saldırısına dair notlar

İsrail-Gazze sınırı yakınlarındaki bir yolda kamyonlarla taşınan İsrail zırhlı araçları, 25 Nisan 2024 (AP)
İsrail-Gazze sınırı yakınlarındaki bir yolda kamyonlarla taşınan İsrail zırhlı araçları, 25 Nisan 2024 (AP)
TT

İsrail'in Refah'a olası kara saldırısına dair notlar

İsrail-Gazze sınırı yakınlarındaki bir yolda kamyonlarla taşınan İsrail zırhlı araçları, 25 Nisan 2024 (AP)
İsrail-Gazze sınırı yakınlarındaki bir yolda kamyonlarla taşınan İsrail zırhlı araçları, 25 Nisan 2024 (AP)

Salim er-Reyyis

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savaş Kabinesi bakanlarından Benny Gantz, nisan ayının ikinci yarısında Gazze Şeridi'nin en güneyinde yer alan ve Mısır sınırına komşu olan Refah'a kara saldırısının onaylanmasına ilişkin açıklamalarını yoğunlaştırdılar. Hükümet yetkilileri, İsrail basınında yer alan açıklamalarda, kara saldırısının yaklaştığını ima etmeye çalışırken açıklamalarında ABD’nin tam desteğini almak için onayını almayı istedikleri anlaşılıyordu.

İsrailli yetkililerin açıklamaları çerçevesinde İsrail Yayın Kurumu'na (IBA) bağlı Makan televizyon kanalı, İsrail ordusundaki komutanlardan Refah'taki kara saldırısının, ordunun Gazze Şeridi'nin kuzey, orta ve güney kesimlerindeki diğer şehirlerde ve kamplarda yürüttüğü ve yürütmeye devam ettiği kara operasyonlarından farklı olacağını söylediklerini aktardı.

Refah şehri, 1978 yılında Camp David'de İsrail ile barış anlaşması imzalayan Mısır’ın Gazze Şeridi ile sınırında yer alıyor. Mısır ve İsrail, 2005 yılında Mısır ordusunun Gazze Şeridi ile olan 14 kilometrelik sınır boyunca konuşlandırılmasını öngören ve rolünü belirleyen Philadelphia Koridoru (Selahaddin Koridoru) anlaşması imzalanmıştı. Mısır’dan yapılan birçok açıklamada Refah'ta yapılacak bir kara harekatının iki ülke arasındaki ilişkileri istikrarsızlaştırabileceği uyarısı yapıldı.

ABD yönetimi tarafından son dönemde 7 Ekim 2023'ten bu yana devam eden savaş sırasında İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinden zorla yerinden edilen bir milyondan fazla Gazzeliye ev sahipliği yapan Refah'a olası bir kara saldırısına karşı olduğu yönünde açıklamalar yapılıyor. Sayıları bir milyonu aşan yerinden edilmiş Gazzelinin yanı sıra Refah’ta Filistin Merkezi İstatistik Bürosu'na (PCBS) göre 400 bin olan şehrin kendi nüfusu da yer alıyor.

İsrail ordusuna ait zanana ve quadcopter model keşif uçakları Refah’ta nisan ayı boyunca, gece gündüz alçak irtifada yoğun uçuşlar gerçekleştirdi.

Bugün 200 günü geride bırakan İsrail’in Gazze’deki savaşının başlamasından bu yana Refah şehri İsrail'in karadan, denizden ve havadan gerçekleştirdiği bombardımanlardan nasibini aldı. İsrail ordusu, Refah'ın doğu sınırındaki onlarca evi topçu bombardımanlarıyla vururken savaş uçaklarıyla şehrin merkezinde ve batısında yüzlerce yerleşim birimini ve tarım arazisini hedef aldı. Hem şehrin sakinleri hem de Refah'a yerinden edilenler olmak üzere yüzlerce Gazzeli öldürüldü. Bu makalenin yazıldığı ana kadar da bombardımanlar durmadı.

Ancak nisan ayı boyunca İsrail'den gelen açıklamaların, özellikle de İsrail Başbakanı Netanyahu'nun tarihini açıklamadan Refah’a kara saldırısının onaylandığı yönündeki açıklamalarının artmasıyla birlikte, İsrail ordusuna ait onlarca zanana ve quadcopter model keşif uçakları Refah’ta gece ve gündüz alçak irtifada uçmaya başladı. Uçaklar, gözetleme, fotoğraflı istihbarat toplama ve Filistinlilerin hareketlerini izleme görevlerini yerine getirdiler.

İsrail, Refah'taki binalara, evlere ve hatta yerinden edilenlerin kurdukları çadırlara yönelik hava saldırını yoğunlaştırırken, hem gece hem de gündüz saatlerinde çok sayıda evi hedef aldı. Bazı evler içlerinde insanlar varken habersizce bombalanırken bazıları İsrail tarafından bir bölge sakinine edilen telefonla tüm bölgeyi ya da bloğu boşaltmaları gerektiğinin söylenmesinin ardından bombalandı. Ancak telefonda boşaltılması istenen bölgedeki hedefin neresi olduğu belirtilmedi.

Savaşın son iki ayında Gazze Şeridi'nin merkezinden ve kuzeyinden, hatta Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus şehrinden ve kuzeydeki Refah'a komşu olan bölgeden karadan saldıran İsrail güçlerinin geri çekilmesiyle birlikte bombardımanlar yoğunlaştı. İran'ın 13 Nisan cumartesi akşamı İsrail'e onlarca insansız hava aracı (İHA) ve füzeyle gerçekleştirdiği saldırının ardından ABD'nin Refah’a kara saldırısıyla ilgili açıklamalarındaki ton yumuşadı.

"Güvenli Bölge"

ABD yönetimi, yerinden edilen bir milyondan fazla Gazzeli için çözüm bulunmadan İsrail'in Refah'a geniş çaplı bir kara saldırısı başlatmasına karşı çıktığı açıklamalarında daha ılımlı ifadeler kullanmaya başladı. İsrail ordusu, daha önce Refah'ın batısındaki el-Mevasi bölgesi ve Han Yunus'un güvenli bölge olarak belirlenmesinin ardından, ‘güvenli bölge’ olduğunu iddia ettiği alanın Gazze Şeridi'nin en güneyindeki el-Mevasi bölgesinden kıyı şeridi boyunca Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’na kadar uzanacak şekilde genişletildiğini duyurdu. IBA’nın 23 Nisan'da aktardığı İsrail hükümetinden gelen açıklamalara göre güvenli bölgenin genişletilmesiyle ABD'nin şartı yerine getirilerek yerinden edilen bir milyondan fazla Gazzelinin bölgeye yerleştirilmesinin yanı sıra geçtiğimiz hafta yüzlerce çadır taşıyan 250'den fazla kamyonun Refah Sınır Kapısı’ndan ve Refah'ın güneydoğusundaki Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan geçişine izin verilmesi hedefleniyor.

İsrail, sivillere yönelik katliamlardan kaçınılması konusunda ne ABD yönetimine ne de Avrupa ülkelerine herhangi bir garanti vermez.

Al Majalla’ya konuşan Filistinli siyasi analist Aziz el-Mısri, uluslararası tarafların İsrail'in yaklaşık bir buçuk milyon Gazzeliye ev sahipliği yapan Refah’a kara harekâtı düzenlemesinden duyduğu korkunun nedeninin İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyinde ve Han Yunus’ta olduğu gibi Refah’a saldırması halinde onlarca kanlı katliam yaşanması ihmalinden kaynaklandığını söyledi. Mısri, uluslararası tarafların, özellikle de ABD'nin, İsrail'den sivillerin zarar görmeyeceğine ve katliamlardan kaçınılacağına dair garanti almaya çalıştıklarını ve bunun da uluslararası kamuoyunu harekete geçirebileceğini vurguladı.

İsrail'in Avrupa’daki en yakın müttefiklerinden biri olan Almanya gibi bazı Batı ülkeleri Refah'a kara operasyonuna karşı çıkmaya devam ettiğini söyleyen Mısri, “Birkaç gün önce Netanyahu ve Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock arasında Gazze'deki kıtlık ve katliamlar konusunda birbirlerine bağırma noktasına varan sert görüşmenin de gösterdiği gibi Almanya Gazze'deki kıtlık konusundaki endişelerini basın karşısında açıkça dile getiriyor” ifadelerini kullandı. Bu olaydan önce Almanya, diğer ülkeler tarafından düşmanca bir diplomatik kampanyaya maruz kalmış, Nikaragua ise İsrail'e silah sattığı ve bu silahları toplu katliamlarda kullandığı gerekçesiyle Almanya aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) dava açmıştı.

Dfgg
Refah'ta İsrail’in düzenlediği bombardıman sonucunda yıkılan bir binanın kalıntıları arasında yürüyen Filistinliler, 25 Nisan 2024 (AFP)

Aziz el-Mısri’ye göre siyasi ve diplomatik açıdan İsrail'in Refah’a olası kara harekâtına ilişkin İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’in tutumları, Almanya’nın tutumuyla benzerlik gösterse de İsrail halen başlangıç olarak ABD yönetiminin desteğini almaya odaklanıyor. Ancak İsrail, özellikle Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in başını çektiği hükümet içindeki aşırı sağın, hükümetin düşmesine ve Başbakan Netanyahu'nun en çok korktuğu şey olan siyaset sahnesinden çekilmesine yol açabilecek hükümetten çekilme tehdidiyle birlikte, Avrupa'nın pozisyonlarını ve muhalefetlerini görmezden gelerek ABD yönetiminin desteğine odaklanmaya devam ediyor. Öte yandan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in başını çektiği İsrail hükümeti içindeki aşırı sağcılar, hükümetin düşmesine ve siyaset sahnesinden silinmesine yol açabilecek şekilde hükümetten çekilme tehdidinde bulunuyor. Başbakan Netanyahu'nun en çok korktuğu şey de bu.

Filistinli siyasi analist, tüm bunlara rağmen İsrail’in ne ABD yönetimine ne de Avrupa ülkelerine Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki, Gazze şehrindeki ve Han Yunus’taki kara harekatı sırasında olduğu gibi sivillere yönelik katliamlardan kaçınma konusunda garanti vermeyeceğinin altını çizdi. Mısri, İsrail’in Refah’a kara saldırısı sırasında halka kaçmaları ve çadırlarını kuracakları güvenli alanlar hazırlamaları için erken uyarı yapılmasını öngören planına rağmen bu konunun İsrail medyasında tartışıldığını ifade etti.

İsrail’in Gazze Şeridi’nde Filistinli direnişçi grupların ve hücrelerin olduğuna dair açıklamalarının ardından, Mısır sınırındaki Refah'a geniş çaplı bir kara saldırısının başlatılması için sıfır saatinin yaklaştığının sinyalini veren bu gelişmelerin yanı sıra Hamas Hareketi’nin ve hareketin askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları’nın liderlerinin Refah'ta saklandığına işaret eden bazı açıklamaların ardından Mısır, Refah’a kara operasyonuna halen karşı çıkıyor. Mısri’ye göre İsrail’in senaryosunda değişikliğe yol açabilir.

Nisan ayının ikinci yarısında tarafların müzakere sürecine ve çözüme ulaşma olasılığına ilişkin açıklamalarında azalma oldu.

En olası ve mantıklı senaryonun, İsrail'in Refah'taki belirli yerleri hedef alan yoğunlaştırılmış ve askeri literatürde ‘cerrahi operasyonlar’ olarak bilinen nokta atışı hassas operasyonların izlendiği bir yönteme başvurması olduğunu söyleyen Mısri, İsrail ordusunun Gazze'nin batısındaki Şifa Hastanesi ve çevresine düzenlediği son operasyonda da bu yöntemi izlediğini belirtti. Zırhlı personel taşıyıcıları ve tanklar, Gazze’nin batı bölgesini ablukaya aldı. Bombardımanlar, çatışmalar ve buldozerle yıkımlar gerçekleşti. Hatta farklı gruplardan ve yaşlardan siviller tutuklandı. Bölgedeki askeri operasyonlar yoğunlaştırıldı. Onlarca Gazzeli sahada infaz edildi ve Şifa Hastanesi’nin bahçesine gömüldü.

Tüm bunların yanı sıra İsrail'in açıklamaları, Katar, Mısır, ABD ve diğer ülkeler tarafından desteklenen İsrail ile Hamas arasında bir esir takası ve ateşkes anlaşmasına varılmasının yanı sıra İsrail ordusunun Gazze’den çekilmesinden sonra yerinden edilenlerin yıkılan evlerine dönmelerine izin verilmesi için aylardır sürdürülen müzakerelerin neredeyse çıkmaza girdiği bir döneme denk geldi. Nisan ayının ikinci yarısında tarafların müzakere sürecine ve tüm tarafları tatmin edecek bir çözüm ve sonuca ulaşma ihtimaline dair açıklamalarında azalma oldu. Bu durum, İsrail’in özelde Refah’ta ve genel olarak ise Gazze Şeridi’ndeki operasyonlarını tamamlayıp genişletebileceğinin en güçlü göstergelerinden biri olabilir.

Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


Washington: Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail'e yönelik soruşturmasını desteklemiyoruz

Washington DC'deki Beyaz Saray (Reuters)
Washington DC'deki Beyaz Saray (Reuters)
TT

Washington: Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail'e yönelik soruşturmasını desteklemiyoruz

Washington DC'deki Beyaz Saray (Reuters)
Washington DC'deki Beyaz Saray (Reuters)

ABD, İsrailli yetkililerin Lahey merkezli Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) kendileri hakkında tutuklama emri çıkarmasından korktukları yönündeki haberlerin ortasında, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki eylemlerine yönelik bir UCM soruşturmasına karşı olduğunu dile getirdi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre düzenlediği basın toplantısında, ABD'nin tutumunun ‘UCM soruşturmasıyla ilgili olarak çok net olduğunu, bunu desteklemediklerini ve bunun UCM'nin yetki alanına girdiğine inanmadıklarını’ söyledi.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, ABD Başkanı Joe Biden'ın Gazze'de ateşkes ve Hamas tarafından tutulan bazı esirlerin serbest bırakılmasını amaçlayan anlaşmaya varma çabalarının bir parçası olarak dün (Pazartesi) Katar Emiri ve Mısır Cumhurbaşkanı ile görüştüğü bildirildi.

Jean-Pierre gazetecilere yaptığı açıklamada, son birkaç gün içinde esir değişimi anlaşmasının sağlanması yönünde ilerleme kaydedildiğini ve İsrail'in son teklifini kabul etme sorumluluğunun Hamas'a ait olduğunu ifade etti.

Biden ve Mısırlı mevkidaşı yaptıkları telefon görüşmesinde, Filistin'in Refah kentinde yaşanan askeri gerilimin ciddiyetini vurguladılar.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Ahmed Fehmi, Sisi'nin dün akşam Biden ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini bildirdi. Fehmi, görüşmede Gazze Şeridi'nde ateşkes ve esir takası için devam eden müzakereler ve Mısır'ın çabalarıyla ilgili son gelişmelerin ele alındığını ve Filistin'in Refah kentinde artan askeri gerilimin, Gazze Şeridi'nde kötüleşen insani krizin yanı sıra, bölgenin güvenlik ve istikrarı üzerindeki etkilerinin de felaket boyutlarına ulaşacağı tehlikesinin vurgulandığını söyledi.

Sisi, insani yardıma tam ve yeterli erişimin gerekliliğini vurgulayarak, Mısır'ın bu konudaki yoğun çabalarını özetledi.

İki cumhurbaşkanı ayrıca çatışmanın genişlemesinin önlenmesi gerektiğini vurgulayarak bölgede güvenlik, barış ve istikrarın sağlanmasının yolu olarak iki devletli çözümün önemini yineledi.

Görüşme sırasında Mısır ve ABD arasındaki stratejik ortaklığın ve ikili iş birliği ilişkilerinin çeşitli düzeylerde geliştirilmesi için ortak çalışmaların sürdürülmesinin de altı çizildi.


Suudi Arabistan Filistin halkının haklarını elde etmesine verdiği desteği yineledi

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
TT

Suudi Arabistan Filistin halkının haklarını elde etmesine verdiği desteği yineledi

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz, dün (Pazartesi) Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) özel toplantısı çerçevesinde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı kabul etti.

Görüşmede iki taraf Gazze ve çevresinde artan askeri gerilimi, sivillerin hayatını ve bölgenin güvenlik ve istikrarını tehdit eden kötüleşen durumu ele aldı. Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan'ın devam eden gerilimi durdurmak ve bölgede yayılmasını önlemek için tüm uluslararası ve bölgesel taraflarla iletişim kurma çabalarını ve Filistin halkının zorla yerinden edilmesine yönelik çağrıları kategorik olarak reddettiğini vurguladı.

Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan'ın Filistin halkının onurlu bir yaşam için meşru haklarını elde etmesi, umut ve özlemlerini gerçekleştirmesi, adil ve kalıcı bir barışa ulaşması için sürekli desteğini yineledi.

Filistin resmi haber ajansı WAFA’nın bildirdiğine göre Abbas görüşme sırasında Suudi Arabistan'a ‘Filistin halkının haklarına, özellikle de başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurulmasına verdiği destek ve tüm uluslararası forumlarda Filistin davasını destekleme çabaları ile ister Gazze Şeridi'nden ister Batı Şeria'dan olsun, herhangi bir Filistin vatandaşının yerinden edilmesini kategorik olarak reddettiğini’ vurgulayan kararlı tutumundan dolayı büyük takdir duyduğunu ifade etti.

Abbas, İsrail'in Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria'daki tehlikeli hamlelerine değinerek, “İsrail'in Refah'ı işgal etme tehlikesinin Filistin halkı için bir felakete yol açacağı” uyarısında bulundu. Şarku’l Avsat’ın WAFA'dan aktardığı habere göre Abbas, iki milyonu Gazze'de olmak üzere yaklaşık 6,4 milyon mülteciye yardım ve destek sağlayan Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nı (UNRWA) desteklemeye devam etmenin önemini vurguladı.

Muhammed bin Selman ayrıca Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif, Malezya Başbakanı Enver İbrahim, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron'ı ayrı ayrı kabul etti.

Görüşmelerde ikili ilişkilerin boyutları, Suudi Arabistan ile dört ülke arasındaki iş birliği alanları ve bunları geliştirmek için umut verici fırsatlar gözden geçirildi. Ayrıca ortak çıkarları ilgilendiren son bölgesel ve uluslararası durumlar ele alındı.

Muhammed bin Selman, Blinken ve Cameron ile Gazze Şeridi ve çevresindeki gelişmeleri ve askeri operasyonları durdurma ve bunların güvenlik ve insani yansımalarıyla başa çıkma çabalarını ele aldı.


Riyad ve Washington güvenlik anlaşmasına 'son rötuşları’ yapıyor

Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) oturumundan (Şarku'l Avsat)
Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) oturumundan (Şarku'l Avsat)
TT

Riyad ve Washington güvenlik anlaşmasına 'son rötuşları’ yapıyor

Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) oturumundan (Şarku'l Avsat)
Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) oturumundan (Şarku'l Avsat)

Başta Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile görüşmesi ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya gelmesi olmak üzere, Gazze'deki durum ve Filistin meselesinin güçlü bir şekilde gündeme geldiği Riyad'da dün (Pazartesi) Suudi Arabistan ve ABD'nin güvenlik anlaşmasına ‘son rötuşları’ yapmaya yakın oldukları bildirildi.

Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'na (WEF) katılan Blinken ve Suudi mevkidaşı Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan ve ABD'nin bir güvenlik anlaşmasına varmaya yakın olduğunu açıkladı.

Bin Ferhan, ABD ile güvenlik anlaşması müzakerelerine ilişkin olarak “ABD ile ikili anlaşmaları tamamlamaya çok yakınız. Çalışmaların çoğu zaten yapıldı. Filistin cephesinde olması gerektiğini düşündüğümüz şeylerin ana hatlarına sahibiz” ifadelerini kullandı.

Blinken ise aynı konuda, “Geçtiğimiz aylarda, hatta 7 Ekim'den önce bile kapsamlı çalışmalar yaptık. Herhangi bir anlaşmanın Filistin kısmına odaklanmak istiyoruz. Sanırım neredeyse tamamlandı” şeklinde konuştu.

Bin Ferhan, Filistin konusunda, Gazze Şeridi'nde acil ve kalıcı bir ateşkes ve bir Filistin devletinin kurulması için ‘güvenilir ve geri dönülmez bir yol’ çağrısında bulunan Suudi pozisyonunu vurgularken, Blinken Hamas'a ‘masadaki cömert İsrail teklifini’ kabul etmesi çağrısında bulundu. Blinken, “İsrail ve bölge ülkeleri arasında normalleşme yolunda ilerleyebilmek için Gazze Şeridi'ndeki krizi sona erdirmeli ve Filistin devletinin kurulması için bir yol belirlemeliyiz” dedi.

Bu arada Riyad üç önemli toplantıya sahne oldu: Bir Arap-Amerikan toplantısı, bir Arap-İslam-Avrupa toplantısı ve bir Körfez-Amerikan toplantısı. İlk iki toplantıda Gazze'deki durum, ateşkes ihtiyacı ve Refah'ta bir İsrail operasyonu uyarısı ele alınırken, üçüncü toplantıda Kızıldeniz'de seyrüsefer özgürlüğü tartışıldı.

Blinken, ‘Kızıldeniz'de seyrüsefer konusunun ele alınması ve Husi saldırılarının üzerine gidilmesi’ gerektiğini vurgulayarak “Kızıldeniz'de kargo gemilerinin hedef alınması küresel ekonomiyi etkiliyor” dedi.


7 ay süren savaşın ardından Gazze'de ateşkes sağlanmasına yönelik umutlar artıyor

Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Han Yunus kentinde İsrail bombardımanı sonucu meydana gelen yıkımdan (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Han Yunus kentinde İsrail bombardımanı sonucu meydana gelen yıkımdan (Reuters)
TT

7 ay süren savaşın ardından Gazze'de ateşkes sağlanmasına yönelik umutlar artıyor

Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Han Yunus kentinde İsrail bombardımanı sonucu meydana gelen yıkımdan (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Han Yunus kentinde İsrail bombardımanı sonucu meydana gelen yıkımdan (Reuters)

İsrail ile Hamas arasında yaklaşık yedi ay süren savaşın ardından dün (Pazartesi) Gazze Şeridi'nde ateşkes ve takas anlaşmasına varılması yönünde umutlar yükseldi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Hamas'ın ‘çok cömert’ olarak nitelendirdiği son ateşkes ve takas önerisini kabul edeceği yönündeki umudunu dile getirdi.

Kahire'de dün, ABD ile arabuluculuk yapan Mısır ve Katar temsilcileri ile İsrail ve Mısır arasında müzakere edilen ve aylar süren sonuçsuz tartışmaların ardından teklife yanıt vermesi beklenen Hamas heyeti arasında bir toplantı yapıldı.

AFP'ye konuşan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir Hamas kaynağı, Hamas heyetinin Mısır'dan ayrılarak ‘fikir alışverişinde bulunmak ve mümkün olan en kısa sürede yanıt vermek üzere’ Katar'a döndüğünü söyledi.

El-Kahire el-İhbariyye televizyon kanalı, Hamas heyetinin Kahire'den ayrıldığını ve Gazze Şeridi'ndeki son ateşkes önerisine yazılı bir yanıt ile cevap vereceğini bildirdi.

Cömert teklif

İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron, Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) özel oturumunda yaptığı konuşmada, Gazze'deki İsrailli esirlerin serbest bırakılması karşılığında ‘40 günlük ateşkes ve binlerce Filistinli mahkûmun serbest bırakılmasını içeren çok cömert bir teklif’ sunulduğunu söyledi.

Diğer taraftan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, “Herhangi bir ateşkesin geçici değil kalıcı olması gerekli. Tüm esirlerin serbest bırakılmasından yanayız” ifadelerini kullandı.

Faysal bin Ferhan’ın açıklamasından önce Blinken Riyad'da, “Hamas'ın İsrail'den çok cömert bir teklifi var. Karar vermek zorundalar ve hızlı karar vermeleri gerekiyor. Umarım doğru kararı verirler” şeklinde konuştu.

Blinken'ın Suudi Arabistan'ın ardından, büyük bir insani krizin yaşandığı kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nde ateşkes sağlanması için bastırmayı amaçlayan yeni Ortadoğu turunun bir parçası olarak bugün (Salı) İsrail'e gitmesi bekleniyor.

Kalıcı ateşkes

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Gazze'deki yeni ateşkes önerisi konusunda ‘iyimser’ olduğunu ifade ederek, önerinin ‘her iki tarafın pozisyonlarını dikkate aldığını ve ılımlılık sağlamaya çalıştığını’ kaydetti.

Hamas'ın siyasi büro ve müzakere ekibi üyesi Zahir Cebbarin ise “Müzakerelerde olumlu bir atmosferden bahsetmek için henüz çok erken” dedi.

“Hamas İsrail'in yanıtını aldı ve buna yanıt vermek için istişare sürecinde” diyen Cebbarin, Hamas'ın koşullarını yineledi: “Kalıcı ateşkes, Gazze Şeridi'nden çekilme, yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşü, yeniden inşanın başlaması için net bir takvim ve başta Gazzeli mahkumlar olmak üzere Filistin halkının mahkumlarına yönelik adaletsizliği ortadan kaldıracak gerçek bir takas anlaşmasına varılması.”

Serbest bırakılacak esir sayısı

Basında yer alan haberlere göre İsrail Savaş Kabinesi savaşın başlangıcından bu yana Gazze Şeridi'nde tutulan 40 esirin serbest bırakılmasını talep etti, ancak daha sonra müzakerecilerin bu sayıyı azaltmasına izin verdi.

Amerikan haber sitesi Axios, İsrail'in insani nedenlerle sivil ve asker kadınlar ile 50 yaş üstü ya da sağlık durumu kötü olan erkeklerin serbest bırakılmasını talep ettiğini belirtti.

Siteye göre Hamas sadece 20 esirin bu kriterlere uyduğunu söylüyor. Ayrıca ateşkesin gün sayısının serbest bırakılan esir sayısına eşit olacağı ifade ediliyor.

Diğer yandan Hamas tarafından Cumartesi günü yayınlanan videoda yer alan iki İsrailli esirin yakınları dün, esirlerin derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Hamas tarafından 7 Ekim'de kaçırılan 64 yaşındaki Keith Siegel'in kızı Ilan Siegel, “İsrail, Mısır, Katar ve ABD'yi sevdiklerimizi hemen eve getirmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çağırıyoruz” dedi.


ABD UCM’yi İsrailli yetkililere tutuklama emri çıkarması halinde "Amerika'nın tepkisi" konusunda uyardı

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Lahey'deki) genel merkezi. (AP)
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Lahey'deki) genel merkezi. (AP)
TT

ABD UCM’yi İsrailli yetkililere tutuklama emri çıkarması halinde "Amerika'nın tepkisi" konusunda uyardı

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Lahey'deki) genel merkezi. (AP)
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Lahey'deki) genel merkezi. (AP)

Axios internet sitesi bugün (Salı) kaynaklarına atıfta bulunarak, Kongre üyelerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni üst düzey İsrailli yetkililer için tutuklama emri çıkarmasının Amerika'nın tepkisiyle karşılanacağı konusunda uyardığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Arap Dünyası Haber Ajansı'ndan aktardığı habere göre Kongre, bu adımı atması halinde Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne yanıt verecek yasayı hazırlıyor.

Axios, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun ABD Başkanı Joe Biden'ı üst düzey İsrailli yetkililere karşı tutuklama emri çıkarılmasını önlemek için müdahale etmeye çağırdığını bildirdi.

Uluslararası Ceza Mahkemesi hem İsrail ordusu hem de Filistinli gruplara karşı 2014 yılından beri savaş suçları işledikleri konusundaki iddiaları araştırıyor.

Beyaz Saray, Netanyahu'nun Biden'a ilettiği talebine ilişkin haberler hakkında yorum yapmaktan kaçındı, ancak "Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin bu konuda yetkisi yok ve soruşturmasını desteklemiyoruz" açıklamasında bulundu.